MEDYA VE ETİK - Ünite 7: Türkiye’de Basın Etiği, Sorunlar ve Etik Uygulamalar Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Türkiye’de Basın Etiği, Sorunlar ve Etik Uygulamalar
Giriş
Çeşitli meslek mensuplarının, mesleklerinin icrası sırasında uymak zorunda oldukları kurallar, yasalarla, yönetmeliklerle, sık sık da yazılı ilkelerle belirlenmiştir. Bunların dışında yazılı olmayan, ancak yılların deneyimleri sonucu oluşturulan ve uyulan meslek kuralları da vardır. Meslek etiği bu kurallardan oluşur.
Organize olmuş her meslekte, etik kuralın amacı kötülükleri ve olumsuzlukları ortadan kaldırmaktır. Etik kural dizisi toplumu belirli bir iş hakkında bilgilendirirken davranış kuralları hakkında da bilgi verir. Böylece saygınlığını artırır.
Kural dizisi bir taraftan toplumu korurken diğer taraftan meslek grubu içinde birlik oluşturur ve meslek itibarını böylece de etkisini muhafaza eder. Kural dizisini benimseyenler sadece kurallara saygı duyma niyeti ya da olasılığını göstermekle kalmaz, yasaları da bildirirler. Kendilerine bir ideal belirlerler ve meslek profesyonelinin ahlak bilincini güçlendirmeye çalışırlar. Ayrıca kural dizisi bir güvenlik, kolektif bir güç duygusu sağlayabilir. Kural dizisi devlet müdahalesinden kaçınmayı amaçlar.
Basın Etiği ve Basın Meslek İlkeleri
Gazetecilik mesleği sözleşme veya atama yoluyla oluşturulmuş bir güç yetkilendirme sistemine ya da gazetecilik normlarını belirleyen kanunlara tabi olmadığından özel bir statüye sahiptir.
Basın etiği, yazılı kurallar olmamakla birlikte tercihen basın hizmetinden yararlananlarla birlikte meslek üyeleri tarafından belirlenmiş bir dizi ilke ve kuralları içerir. Yasa şeklinde olmayan bu ilke ve kurallar emredici nitelikte değil, öneri ve rehberlik hizmeti şeklinde işlev görür. Bu rehberlik hizmeti, basın mesleğinde hangi davranışın kabul edilebilir olduğunu ve hangi davranışların meslek profesyonelinin meslektaşları tarafından ilişiğinin kesilmesine yol açabileceğini oybirliğiyle belirler.
Basın Meslek İlkelerinin İşlevleri
Gazetecilerin mesleklerini yaparken; Anayasa maddeleri, ceza yasaları, bazı ilgili yasalar, basın yasaları, ahlak kuralları ve etik kodlar gibi kurallara uymaları gerekir.
Meslek üyelerinin genel ve ortak davranış biçimlerini belirleyen kurallar; hizmet ilkelerini korumak, meslek içi rekabeti düzenlemek, yetersiz ve ilkesiz üyeleri ayıklamak şeklindeki üç işlevi yerine getirirler.
Meslek ahlakı kuralları hem meslek grubunun davranışlarına hem de aynı grubun topluma karşı ödevlerine yönelik kurallar içerir. Gazeteci, gerçeği yansıtmak amaçlı haberleri yanlı ve yanıltıcı biçimde çarpıtmaktan kaçınmalıdır.
Basında Etik Sorunlar
Basının ortaya çıkışından itibaren, etik kural ve ölçülerin sorgulanması her dönem tartışmalara konu olan bir husustur. Buna sebep olan ise basına atfedilen işlevle, yerine getirdiği işler arasındaki uyumsuzluktur. Yani basının, kamu görevini yerine getirirken bir yandan da belli bir kesimin çıkarlarını korumak için çalışmasıdır. Bu durumda ortaya çıkan durum, basın etiği problemini doğurmuştur. Basın etiği probleminin temel alanları şunlardır:
-
Haberde Doğruluk Sorunu:
Doğru bilgiye ulaşmak, basının temel görevidir.
• Dürüstlük: Basın ahlak yasalarında üzerinde en çok durulan konu, haberlerin gerçeği yansıtması, doğru ve dürüst hazırlanmasıdır. Tiraj ve reyting elde etmek için gerçek olmayan haberler yaratmak dürüstlük ilkesiyle bağdaşmaz.
• Nesnelliği Sağlama: Diğer bir basın ahlak kuralı, haberlerde nesnelliğin sağlanmasıdır. Haberlerin toplumda meydana gelen olayları tarafsızca ve gerçekle uyumlu olarak yansıtması gerekir. Haberlerin yorum karıştırılmadan verilmesi gerekirken günümüzde nesnellik sorunu yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Haber-yorum ayrımının yapılmaması haberin taraflı olarak hazırlanması sonucunu doğurur. Haberin oluşum aşamasında bile nesnellik sorunu doğmakta, haberci her gün meydana gelen yığınla olaydan birkaçını kendi dünya görüşünden etkilenerek seçerek haber yapmaktadır.
• Dezenformasyon: Basın, kitleleri etkileyici gücünden dolayı çok önemli bir konumdadır. Basının, halk adına hükumetleri denetlemek, halkı olaylardan haberdar etmek gibi görevleri vardır. Sahip olduğu konumdan aldığı gücü kullanarak, halkı bilinçli veya bilinçsiz olarak yanlış bilgilendirmek, yanıltmak dezenformasyondur.
- Tekelleşme: Basın etiğini tehdit eden unsurlardan biri olan tekelleşme, basın kuruluşlarının büyüyerek tek elde toplanmasını ifade eder. Tekelleşme, eleştirel düşüncelerin önünde bir engel olmakla birlikte, haberlerin içeriğinde benzemeye ve standartlaşmaya neden olur. Medya kuruluşlarının sahiplerinin farklı kişiler olması, basının farklı görüşleri yansıtmasını ve çok sesliliği mümkün kılar. Tekelleşen medyada ise, basın çalışanları tek bir politikaya uymak zorundadır. Bu nedenle basın ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı söylenebilir.
- İlan Reklam Baskısı: Gazetelerin gelir kaynağını, gazetenin satışından elde edilen gelirden ziyade, reklam ve ilandan kazanılan gelirler belirler. Bu sayede kredilere ihtiyaç duymaz ve iktidara bağımlılıktan kurtulup daha yansız ve özgür yayın yapabilme olanağını kazanır. Ancak ilan ve reklamların gazetelerin gelirlerini büyük ölçüde etkilemesi ise basının reklam veren kuruluşlara yansız yaklaşabilmesi sorununu doğurur.
- Promosyon: Basının gazetenin satışını artırmak amacıyla armağanlar dağıtmasıdır. Gazetelerin hediyeler için satın alınması ise etik açıdan olumsuzluk yaratmakta, gazeteyi değersizleştirmektedir. Daha çok kar amacıyla yapılan promosyon, tekelleşmenin bir sonucudur.
- Eleştiri Sınırının Aşılması: En çok yaşanan etik problemlerden biri ise basının eleştiri hakkını kötüye kullanması, hakaret, iftira, aşağılayıcı ifadeler kullanmasıdır.
- Alıntı Sorunu: Gazetecinin bir başka haber ya da yazıdan alıntı yapması durumunda kaynak belirtmemesi etik kuralları ihlal etmektedir.
- Çek Defteri Gazeteciliği: Haber kaynaklarından para ödeyerek bilgi alma anlamına gelen bu kavram, haberi parayla alınıp satılabilen bir meta haline dönüştürdüğünden etik sorunlar doğurur.
- Haber Kaynağıyla İlgili İlişkiler: Haber kaynaklarıyla olan ilişki de basında etik sorunlara yol açmaktadır. Gazeteci haber kaynağıyla yakın ilişki kurmamalıdır. Bazı durumlarda gizli kalması gereken bilgiler, haber kaynakları tarafından gazeteciye aktarılmak istenebilir, gazeteci böyle bir durumda aldığı bilgiyi haber malzemesi yapmamalıdır.
- Özel Hayatın Gizliliği: Basın etiğinin en çok tartışılan konularından birisidir. Kamu çıkarının olduğu durumlar haricinde kişilerin özel yaşamı yayın konusu yapılamaz.
- Tabloidleşme: Tabloidleşme, haberlerin ve programların içeriklerinin magazinelleşmesi ve sansasyonelleşmesidir. İnsanları yönlendirici içeriği olan haberlerin sulandırılarak yüzeyselleştirilmesi haberlerdeki tabloidliği gösterir. Bir bakıma, reyting uğruna kalitenin kurban edilmesi denilebilir.
Türkiye’deki Özdenetim Uygulamaları
Türkiye’de basın etiği tartışmalarının Abdi İpekçi’nin girişimiyle kurulmuş olan Basın Şeref Divanı ve Basın Ahlak Yasası ile gündeme geldiği kabul edilir.
Daha önceki ilk uygulama ise 1938’de kurulan Türk Basın Birliği’dir. Bu birlik yasa ile kurulmuştur ve gazetecilik yapabilmek için bu birliğe üye olma ve bazı kurallara uyma koşulu getirilmiştir.
1945’ten sonra Basın Birliği yasası iptal edilmiş ve 80’li yıllara kadar gazeteciler sınırlı da olsa etik konusunu toplantılarda tartışmışlardır.
Bugün Türk basınına baktığımızda, basın örgüt ve kuruluşlarının kendi basın meslek ilkelerini oluşturduklarını görmekteyiz.
Türk basın birliği, Cumhuriyet’in ilanından sonra basın alanındaki ilk meslek örgütüdür. Basın Birliği Yasasına göre, gazeteciliği meslek edinmiş kişiler, çalışabilmek için bu birliğe üye olmalıydılar.
Birlik, mesleğin profesyonelleşmesi, gazetecilerin eğitimleri, basın alanında işçi-işveren ilişkilerinin düzenlenmesi gibi konularda etiği işler hale getirmeyi amaçlamıştır. Ayrıca kanunun kendisine verdiği yetkiyle, meslekten geçici uzaklaştırma cezası gibi yaptırım gücüne sahipti.
Ülkemizde 1960’lı yıllara kadar basının kendi kendini denetimi konusunda fiilen bir çalışma olmamıştır. 1960 darbesinden sonra düşürülmüş iktidarın uygulamaları konusunda, sorumluluktan uzak, aşırı ve tek yönlü karalama kampanyaları başlamıştır. Bu dönemde ise basın meslek ilkelerinin oluşturulması zorunlu bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmıştır.
Basın Şeref Divanının fiilen sona ermesinden sonra, basının özdenetimi için bir örgütün kurulması ihtiyacı ortaya çıkmış ve bunun için seminerler, toplantılar düzenlenmiştir. Ancak uzun süre kayda değer bir gelişme sağlanamamıştır.
1986 yılında İstanbul’da dokuz gazeteci bir araya gelerek bir çalışma grubu oluşturmuş ve basın kuruluşları ile temasa geçerek buna ilişkin önerileri toplamışlardır.
Çalışma grubunun çalışmaları sonuncunda 1988 yılında konsey fiilen kurulmuştur. Basın Konseyi;
- Basın Konseyi Üyeler Kurulu (BKÜK)
- Basın Konseyi Yüksek Kurulu (BKYK)
şeklinde iki organdan oluşur.
Konseyin çalışmalarını yetersiz bulan ve Konseyi ideolojik bir organ olarak konumlandıran iktidara destek veren bir grup muhafazakar medya mensubu Basın Konseyi’ne çalışmalarında destek vermek amacında olduklarını belirterek 2007 yılında Türk basın tarihinde üçüncü özdenetim girişimi olarak Medya Etik Konseyini kurmuşlardır.
Medya Etik Konseyinin toplam 12 üyeden oluşan Medya Etik Konseyi Yüksek Kurulu bulunmaktadır.
Türkiye’de basın mesleğinin korunması amacıyla özdenetim kuruluşları dışında basın meslek kuruluşları da faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşların en köklü ve etkin olanı ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’dir.
Türkiye’de çok partili parlamenter düzene geçildikten sonra bunun gereklerine uygun olarak pek çok değişikliğin gerçekleşmesi için girişimlerde bulunulmuştur. Bunlardan biri olan Basın Birliği’nin kaldırılacağının duyulması üzerine gazeteciler bir çatı altında toplanabilecekleri bir meslek örgütü kurma girişiminde bulunmuşlardır. Yapılan çalışmalar sonucunda 10 Haziran 1946 tarihinde Cemiyet kurulmuştur.
Cemiyet kuruluş amacı bakımından, gazetecilik mesleğini, mesleğin geleneklerini, ahlak ilkelerini korumak; herkesin bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkının bir aracı olan iletişim ve düşünce özgürlüğünü sağlamak gibi hedefler doğrultusunda çalışmaktadır.