MEMUR HUKUKU - Ünite 1: Memur Kavramı, Memurluk Mesleğinin Temel İlkeleri ve Memuriyet Güvencesi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Memur Kavramı, Memurluk Mesleğinin Temel İlkeleri ve Memuriyet Güvencesi
Giriş
Demokratik olsun olmasın her ülkede kanun koyucu kendi tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik gereklerini dikkate alarak memurları da içeren kamu personel rejimini belirlemektedir. Dolayısıyla herkesçe kabul edilen genel ve ortak bir memur tanımı bulunmamaktadır.
Pozitif Normlardaki Görünüm
- Anayasal düzenlemeler : İdare ve dolayısıyla memur hukukunun yazılı kaynaklarından olan anayasal düzenlemeler incelendiğinde genellikle memur teminatının belirli yönlerinin anayasal teminat altına alındığı dikkati çekmektedir. Anayasa m.128/1’de “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” denilmiştir.
-
Devlet memurları kanunu
:
DMK m. 4/A gereğince “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.
Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.” - Ceza kanunları : Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisi “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.” Askeri Ceza Kanunu’na göre “memur”, “bir askerî vazifeyi yapmakla yükümlü olan kimsedir.”.
Memur Tanımlarındaki Ortak Yönler
-
Genel idare esaslarına tabi kamu hizmeti kriteri:
Anayasamızın üçüncü kısım, ikinci bölüm, dördüncü başlığı altında kamu hizmeti görevlileriyle ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu çerçevede memurun bir “kamu hizmeti görevlisi” olduğu kabul edilmiştir. Genel idare esaslarının ne olduğu 1961 Anayasası döneminde işçi-memur ayrımı sorununun çözümlenmesinde gündeme gelmiştir. Anılan kavramın hukukî niteliğine ilişkin hakim görüşe göre, genel idare esasları kavramı “... kamu yetkisi (otoritesi) kullanılarak hizmet görmeyi ...”, “... kamu kudretinin kullanılması...”nı ifade eder. Anayasa Mahkemesi, genel idare esaslarının tanım ve ögelerinin Anayasa’nın 5, 123, 125, 126, 128. maddelerindeki “esaslar” sözcüğünde aranmasını ve personelin niteliğinin değil hizmetin esas alınmasının zorunlu olduğunu vurgulamaktadır.
Uyuşmazlık mahkemesi, genel idare esaslarına göre yürütülmesinde zorunluluk olmayan bir kısım kamu hizmetlerinin iş sözleşmesinin konusunu oluşturacağına karar vermiştir. - Kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürütme kriteri: Kamu hizmetlerinin genel özelliklerinden birisi de “sürekli” olması, yani devamlı ve muntazam görülmesidir. Sürekliliğin bir yönü “kronolojik” yani zaman bakımından devamlılık, diğer yönü ise “içerik ve yoğunluğu”ndaki istikrardır. Memuriyetin meslek olarak kabul edilmesi, memurlar için mesleki “güvence” ve “istikrarı” da ifade eder. Sürekli görülmesi gereken hizmet vekâlet yolu ile devamlı gördürülmemelidir.
- İstihdam edilen yer kriteri: Memurlar ancak devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ya da diğer kamu tüzel kişilerinde istihdam edilebilir.
- Atama işlemi kriteri: Atama, idarenin tek yanlı iradesi ile hukuki sonuçlar doğuran kurucu, yenilik doğurucu, icrai idari işlemdir. Atama işlemi; idari görevlere atama, vekâleten atama, emeklilerin yeniden hizmete alınması, memurluktan çekilenlerin yeniden atanması, yer değiştirme suretiyle atama, alt derecelerden atama, karşılıklı olarak yer değiştirme (becayiş), kurumlar arası atama (memurların bir kurumdan diğerine nakilleri), kurum içi naklen atama, istisnai memurluklara atama gibi şekillerde de karşımıza çıkabilir.
- Kadro kriteri: Kadro, işin niteliği ile önemini, o kadroya ödenecek aylığın derecesini ve bunun için gerekli olan vasıfları tespit eder. Memurların özlük hakları büyük ölçüde kadrolara bağlı olup kadro memurun görev, unvan ve aylık derecesini gösterir. Kadrosuz devlet memuru çalıştırılamaz. Kadrolar, memur güvenliğini iki açıdan ilgilendirir: İlki, kadroların kolayca kaldırılması memurun çalışma güvenliğini zedeler. İkincisi, kadrosu kaldırılan memura sağlanacak haklarla ilgilidir. Bu şekilde açıkta kalan memuru zor duruma düşürecek bir sistem memur güvenliğine aykırı düşer. Sürekliliği belirleyen hukuki göstergelerden birisi de kadrodur. Ancak kadro başka işlevlere de sahiptir. Ast-üst arasındaki dikey ilişki ve iç idari denetimin bir türünü ifade eden hiyerarşi yetkisinin açıklanmasında da yardımcı kavram olan kadro; işin niteliği ile önemini, o kadroya ödenecek aylığın derecesini ve bunun için gerekli olan vasıfları tespit eder.
- Aylık tahsisi kriteri: Kadro derecesine uygun olarak memura yapılan aylık tahsisi de memuriyet statüsünün belirlenmesinde tek başına ayırt edici değil, tamamlayıcı kriter olarak nitelendirilebilir. Devlet memurlarına ödenen aylığın devlet bütçesinden tahsisi gerekir.
-
Hiyerarşi kriteri:
Belirli bir örgüt içerisinde bulunanlar arasındaki derecelenmeyi ifade eder.
Merkezî sistemde hiyerarşi, devlet idare teşkilatında yer alan makam ve memurların aşağıdan yukarıya doğru birbirlerine basamak basamak ve derece derece bağlanarak baştaki yetkiliye idari bakımdan tabi olması durumudur. Hiyerarşi yetkisinin kapsamına şunlar girer: İç düzene ilişkin karar ve tedbirleri almak; önceden emir ve direktif vermek, genelge, tebliğ, açıklama vb. göndermek suretiyle kanunların ve diğer mevzuatın ne yolda uygulanması ve yerine getirilmesi gerektiğini nesnel, soyut ve genel biçimde ya da öznel, somut ve belirli hâllerde astlara bildirmek; memurların yaptığı işlem ve eylemleri sonradan onaylamak, düzeltmek, değiştirmek, yeniden yapmak, kaldırmak ya da iptal etmek, uygulamayı erteletmek veya durdurmak; astlara disiplin yetkisine dayanarak disiplin yaptırımı uygulamak veya astları ödüllendirmek.
Kamu Personel Kategorileri ve Memurların Konumu
Anayasa koyucu memur dışındaki “diğer kamu görevlisi” adını verdiği kişileri anayasal güvenceye almak istemiştir. Genel idare esasları ile asli ve sürekli olma kriterleri dikkate alındığında, memur kavramının tipik unsurlarına ortak olan “diğer kamu görevlisi”nden anlaşılması gerekenin ne olduğu konusunda ona verilecek anlam ve kapsamın belirlenmesinde, asli ve sürekli görev ortak parantezine alınan ve öncelikle ifade edilen memuriyet esas alınmalı ve “diğer kamu görevlisi” kapsamının belirlenmesinde dar yorum yapılmalıdır.
a. Sözleşmeli personel: Ülkemizde sözleşmeli personelin tanımı temel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde şu şekilde yapılmaktadır: “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir”. İlgili düzenleme göz önüne alındığında sözleşmeli personel istihdam edilebilmesi için; (1)“zaruri ve istisnai bir hal”in ve (2)“geçici iş”in varlığı şarttır. Ancak aynı maddenin ikinci fıkrası bu kurala pek çok istisna getirmiştir. Buna göre, örneğin; “(…) tercümanların; (…) Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde tabip veya uzman tabiplerin ve bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.” Sözleşmeli personel idarenin çok yanlı işlemlerinden olan idari hizmet sözleşmesi ile memurlar ise tek yanlı bir idari tasarruf olan atama işlemi ile istihdam edilmektedirler. Uyuşmazlık Mahkemesi, sözleşmeli personelle yapılan idari sözleşmenin idare tarafından feshinden doğan anlaşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargıya ait olacağına karar vermiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen istihdam türlerinden biri de “geçici personel” idi. Ancak 696 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi’nin (RG, T. 24.12.2017, S. 30280. İlgili düzenleme 08.03.2018 tarihli ve 30354 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7079 s. Kanun ile aynen kabul edilerek yasalaşmıştır.) 17. maddesi ile bu istihdam türü kaldırılmıştır. Geçici personel statüsünde olan kişilerin sözleşmeli personel olarak istihdamına ilişkin düzenleme getirilmiştir. Devlet Personel Başkanlığı’nın açıklamasına (4/C’li Geçici Personelin 4/B’li Sözleşmeli Personel Statüsüne Alınmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararına İlişkin Açıklama, T.C. Devlet Personel Başkanlığı, (http://www.dpb.gov.tr)) göre; 02.04.2018 tarihi itibariyle:
- Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığında “Geçici Personel” olarak çalıştırılmakta olanlar “Anketör”,
- Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığında ve özelleştirme uygulamaları sonucu kamu kurumlarında “Geçici Personel” olarak çalıştırılmakta olanlardan; lise ve altı öğrenim görmüş olanlar “İdari Destek Görevlisi”, yükseköğrenim görmüş olanlar ise “İdari Büro Görevlisi” unvanlı sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilecektir.
657 sayılı Devlet Memurlar Kanununun 4. maddesinin birinci fırkasının (B) bendi kapsamında çalıştırılan sözleşmeli personel hakkında uygulanan 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yayımlanan “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar”, 21.06.2018 tarihli ve 30455 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile değiştirilmiştir.
b. Mükellefler: Kanunun açık hükmüne dayalı olarak idarenin zorla, geçici bir süre ve bir görevin yerine getirilmesi için hizmete aldığı kişilerdir. Devlet, kural olarak bunlara aylık vermez. Oysa memurlar zorla değil rıza ile memuriyet statüsüne girmekte ve mükelleflerden farklı olarak geçici değil, sürekli görev ifa edip aylık almaktadır. Mükellefiyet bir meslek değildir. Oysa memuriyet bir meslektir. Köy Kanunu’nda köylü için öngörülen mecburi bazı yükümlülükler, mükellefiyete örnek oluşturmaktadır.
c. Fahri ajanlar: Fahri ajanlar (les agents honorofiques) il genel meclisi, belediye meclisi üyeleri gibi seçimle ve belirli bir süre kamu hizmetine katılan kimseler olup bunlar genellikle rızai olarak ve çoğunlukla seçimle işbaşına gelir.
d. Özel hukuka tabi personel istihdamı: İdare aynı zamanda özel hukuka tabi personel de istihdam etmektedir. Memur hukuku sistemi bazı ülkelerde az ya da çok iş hukukuna yaklaştırılmıştır. Hukuk sistemimizde de işçi- memur ayrımı, uygulanacak hukukun belirlenmesi bakımından önemli ve gereklidir.
Memurluk Mesleğinin Temel İlkeleri
-
Memurların sınıflandırılması
ilkesi:
Sınıflandırma, devlet memurlarını görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır. Bu ayrım, memurların yürütmekle yükümlü oldukları hizmetler ve bu hizmetler karşılığı ödenecek ücretler bakımından önem taşımaktadır. Sınıflandırma genel anlamı içinde, hiyerarşik bağlantıları olan hizmet gruplarında birbirinin aynı ve benzeri birimlerin bir araya getirilerek ayrıma tabi tutulmasıdır. Sınıflandırma sistemi yeni doğan gereksinmeler ve değişikliklere göre gelişen bir seyir izler. İdarenin sorumluluğu ve görevleri arttıkça yeni sınıflara gereksinme duyulur. DMK’de rütbe sınıflandırması esasına ağırlık verilmiştir.
Sınıflandırmanın türleri şu şekildedir:- Kadro sınıflandırması: Her kuruluşun temelini teşkil eden bir kadrosu ve bunu işgal eden memurları vardır. Kadro kavramı memur kavramından ayrıdır. Bir kuruluşun kadro sayısı, memur sayısı ile denk olmayabilir, fakat memur sayısı kadro sayısını aşamaz. Kadro sınıflandırmasında esas, memurlar değil, kadroların haiz olduğu yetki ve sorumluluktur.
-
Rütbe sınıflandırması:
Rütbe
sınıflandırılmasında, görevlinin hizmete alınmasının düzenlenmesine ve kariyer sisteminin kurulmasına önem verilir. Rütbe sistemi, örgütten çok, görevliye dönüktür. Örgütün yönetimi yapısından bağımsız bir rütbe hiyerarşisi oluşturur.
DMK’de öngörülen sınıflar şu şekildedir: - Genel idare hizmetleri sınıfı: Kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve 657 sayılı Kanun’la tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar genel idare hizmetleri sınıfını oluşturur.
- Teknik hizmetler sınıfı: Mühendis, mimar, jeolog, kimyager, matematikçi, istatistikçi ve benzeri teknik ve meslek unvanlarına sahip memurlar.
- Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı: Bu sınıf, sağlık hizmetlerinde (hayvan sağlığı dâhil) mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim gibi memurlar ile bu hizmet sahasında çalışan yüksek öğrenim görmüş fizikoterapist, tıp teknoloğu, ebe, hemşire, sağlık memuru, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetisyen, sağlık mühendisi, sağlık fizikçisi, sağlık idarecisi ile ebe ve hemşire, hemşire yardımcısı, (fizik tedavi, laboratuvar, eczacı, diş anestezi, röntgen teknisyenleri ve yardımcıları, çevre sağlığı ve toplum sağlığı teknisyeni dâhil) sağlık savaş memuru, hayvan sağlık memuru ve benzeri sağlık personelini kapsar.
- Eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı: Eğitim ve öğretim vazifesiyle görevlendirilen öğretmenleri kapsar. Bir örnek vermek gerekirse eğitim fakültelerinin psikolojik hizmetler programı mezunları “psikolog” unvanını kullanamazlar, ancak “rehber öğretmen” unvanını kullanabilirler.
- Avukatlık hizmetleri sınıfı: Avukatlık hizmetleri sınıfı, özel kanunlarına göre avukatlık ruhsatına sahip, baroya kayıtlı ve kurumlarını yargı mercilerinde temsil yetkisini haiz olan memurları kapsar.
- Din hizmetleri sınıfı: Din hizmetleri sınıfı, özel kanunlarına göre çeşitli derecelerde dinî eğitim görmüş olan ve dinî görev yapan memurları kapsar.
- Emniyet hizmetleri sınıfı: Bu sınıf, özel kanunlarına göre çarşı ve mahalle bekçisi, polis, komiser muavini, komiser, başkomiser, emniyet müfettişi, polis müfettişi, emniyet amiri ve emniyet müdürü ve emniyet müdürü sıfatını kazanmış emniyet mensubu memurları kapsar.
- Jandarma hizmetleri sınıfı: Jandarma Genel Komutanlığı kadrolarında bulunan subay, astsubay ve uzman jandarmaları kapsar.
- Sahil güvenlik hizmetleri sınıfı: Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarında bulunan subay ve astsubayları kapsar.
- Yardımcı hizmetler sınıfı: Her türlü yazı ve dosya dağıtmak ve toplamak, iş sahiplerini karşılamak ve yol göstermek, temizleme, aydınlatma, ısıtma gibi hizmetleri yapanlardır.
- Mülki idare amirliği hizmetleri sınıfı: Bu sınıf, valiler ve kaymakamlar ile bu sıfatları kazanmış olup İçişleri Bakanlığı merkez ve iller kuruluşunda çalışanları ve maiyet memurlarını kapsar.
- Milli istihbarat hizmetleri sınıfı: Bu sınıf, Millî İstihbarat Teşkilatı kadrolarında veya bu teşkilat emrinde çalıştırılanlardan özel kanunlarında gösterilen veya Cumhurbaşkanınca tespit edilen görevleri ifa edenleri kapsar.
-
Liyakat ilkesi:
Liyakat kelimesi, bir işi veya görevi başarıyla yapabilme kabiliyet ve ehliyetini ifade eder. Liyakat, bir işe yetenekli kimselerin getirilmesini zorunlu kılar.
Liyakat sisteminin temel ilkeleri şu şekildedir:- Eşitlik prensibi gereği, kamu görevlerine girmek her vatandaşın bir vatandaşlık hakkıdır. Sistemi kayırma prensibinden ayıran en temel ilke budur.
- Ehliyet prensibi, kamu hizmetine alınmada aslolanın ehliyet olmasını yani o iş için ehil bir kimsenin işe alınmasını ifade eder.
- Yarışma prensibine göre, kamu hizmetinde serbest yarışma esastır. Kamu görevine eleman alınması gerektiği zaman, isteyen herkesin kamu hizmetine girebilmesine fırsat verilmesi maksadıyla bu hususla ilgili olarak kamuoyuna duyuru yapılır.
- Liyakat sistemi memurluğu bir kamu görevi olarak kabul ettiği için, bütün çalışma hayatını kamu hizmetine adayan kişilerin, bunun karşılığında ihtiyaç duydukları hizmet güvenliğini de teminat altına almıştır. Buna da güvenlik prensibi diyoruz
-
Liyakat sistemi kamu hizmetlerini yürütmekle görevli kişi ve kuruluşlara her türlü eylem ve işlemlerinde tarafsız olmalarını emreder. Bu ilkeye de tarafsızlık prensibi adı verilmektedir.
Anayasa ve personel kanunlarındaki ilke ve uygulamalar şu şekildedir: 1982 Anayasası, DMK ve 399 sayılı KHK’de liyakat sistemine ilişkin ilkeler yer almaktadır. Her Türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Anayasa’da “görevin gerektirdiği niteliklerden başka niteliklerin aranmaması” ilkesi yer almaktadır. Bu ilke, eşitlik ilkesinin pekiştirilmesi ve kamu hizmetlerinin daha iyi yerine getirilmesini amaçlamaktadır.
Kayırma sistemi, siyasal yağmacılık sistemi olarak da adlandırılmaktadır. Bu sistem, iktidarla birlikte, kamu görevlilerinin değiştirilmesini ifade eder. İktidara gelen parti kamu görevlerine kendi taraftarlarını atar. Liyakat sistemi, siyasal kayırmacılık sisteminin uygulamada olumsuz sonuçlar vermesi yüzünden ortaya çıkan bir sistemdir.
- Kariyer ilkesi: Kariyer, bir insanın çalışabileceği yıllar boyunca, herhangi bir iş alanında adım adım ve sürekli olarak ilerlemesi, deneyim ve yetenek kazanmasıdır. Diğer bir deyişle kariyer, kamu personelinin haklarını, güvencelerini, yükümlülüklerini, güvenliklerini ve tüm hizmet koşullarını nesnel kurallarla belirten statülere göre çalışarak ve yetişerek, idari hiyerarşide yükselerek kamu görevlerini yürütmesidir. Kariyer sistemi, hizmet süresine ve liyakata yer verir. Kıdeme yer verilmesi, aynı zamanda hiyerarşi içinde memura ilerleme imkânını da sağlayacağı için psikolojik yönden güç kazandırır. Kariyer sistemi aynı zamanda sınıflar içerisinde dereceler ve kademeler ve hiyerarşi bağını zorunlu kılar.
Memuriyet Güvencesi
- Yasama organına karşı memuriyet güvencesi: Yasama organının göz önünde tutacağı memur güvenliğini ilgilendiren ilkeler Anayasa’nın çeşitli maddelerinde yer almıştır. Örneğin, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmemesi, devlet memurluğunun sürekli ve kanuni bir statüye sahip olması, devlet memurları hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, ilgilinin savunmasının istenmesi ve savunma için belli bir süre tanınması, disiplin kararlarının yargı yerlerinin denetimi dışında bırakılamaması gibi hükümler yer almıştır.
- Yargı organına karşı memuriyet güvencesi: Yürütme ile yargı arasındaki ilişkinin düzenlenmesinde iki nokta dikkati çekmektedir. Birincisi, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması, diğeri ise yargı yetkisinin kullanılmasında hiçbir merciinin mahkemelere karışamayacağı, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı hususudur. Yürütme, yargı kararlarına uymak zorunda olup mahkeme kararını hiçbir surette değiştiremez ve yerine getirilmesini de geciktiremez.
- Yürütme organına karşı memuriyet güvencesi: Anayasamızın 8. maddesinde, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” hükmü yer almaktadır.
- Medya karşısında memuriyet güvencesi: Devlet memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli; illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir. Askeri hizmet ile ilgili bilgiler özel kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yetkili kıldığı personel dışında hiç bir kimse tarafından açıklanamaz.
- Amire karşı memuriyet güvencesi: hukuka aykırı emir: DMK m. 11’de, “…Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde israr eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.