MEMUR HUKUKU - Ünite 8: Memurların Mali Sorumluluğu ve Memuriyetin Sona Ermesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Memurların Mali Sorumluluğu ve Memuriyetin Sona Ermesi

Giriş

Mali sorumluluğun, “hizmetten yararlananlara karşı” ve “idareye karşı” olmak üzere başlıca iki yönü bulunmaktadır (AY md.40, 129, DMK md.12, 13). İdarenin memura karşı da mali sorumluluğu söz konusu olabilir. Bu durumda idare hukukundaki genel sorumluluk ilkeleri uygulanır.

İdareye ve Hizmettin Yararlananlara Karşı Mali Sorumluluk

  • İdareye karşı mali sorumluluk: Memurların, idareye karşı mali sorumlulukları Devlet Memurları Kanunu’nun 12. maddesine göre aşağıdaki gibi özetlenebilir;
    1. Devlet memurları kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizlikleri sonucu yönetime verdikleri zararlardan sorumludur.
    2. Memurun yönetime verdiği zarar “rayiç bedel” üzerinden hesap edilir.
    3. Zararın ödettirilmesi için genel kurallara göre memura karşı dava açılır.
    4. En alt derecedeki memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zarar, memurun kabul etmesi hâlinde disiplin amiri veya disiplin kurulunun kararına göre ilgili memurca ödenir.
  • Hizmetten yararlananlara karşı mali sorumluluk: DMK, m. 13/1: Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açar. Ancak Devlet dairelerine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kâğıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi hâlinde zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır. Anayasa md.129/5 şu kuralı içermektedir; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir”.

Memurun Kişisel Kusuru ve Bunun Hizmet Kusurundan Ayırt Edilmesi

Kamu personelinin “kişisel kusur” a dayanan davranışları iki kümede toplanabilir. İlki, kamu personelinin “görevinden”, “yetkilerinden”, “hizmet araç ve gereçlerinden”, “resmî sıfatından” kesin bir biçimde ayrılmış olanlardır. Bu nitelikteki davranışlar, kamu personelinin “herhangi bir kimse” olarak kusurlu davranışlarıdır. Kamu personelinin ikinci kümede yer alan kişisel kusurlu davranışları ise, “kamu görevinin yerine getirilmesi” kavramı çerçevesinde değerlendirilemeyecek kusurlu ve hukuka aykırı davranışlardır. Gaye ilişkisi yoksa, idareye atıf ve izafesi mümkün olmayan kararları ve fiilleriyle kamu personeli üçüncü şahıslara zarar vermişse, “kişisel kusur” doğar.

Memurların zararları tazmin mükellefiyetinin doğması için; zararın mevcut olması, zararın doğrudan doğruya memurun fiilinden kaynaklanması, zararın mücbir sebepten hasıl olmaması gerekir.

Kişisel sorumluluğun şartlarına gelince:

  • Kişisel kusurun varlığı: Zarar meydana getiren eylemden tazmin borcu doğabilmesi için o fiili işleyenin kusurunun bulunması gerekmektedir. Bu bakımdan kast, ihmal veya tedbirsizlik derecesinde kusurun varlığı şart olarak aranmaktadır.
  • Kusurlu eylem ya da işlem sonucu meydana gelen zararın varlığı: Zarar, bir varlığın değerinde, o varlığa sahip olan kimsenin isteğinin aksine oluşan bir eksilmedir. Bu eksilme maddi ya da manevi olabilmektedir. Hukuka aykırı kusurlu bir eylem nedeniyle giderim borcunun doğması için bu eylem sonucunda zararın meydana gelmiş olması gerekmektedir.

Bazı durumlarda zarara sebebiyet veren olay bir yandan kamu personeline, bir yandan da idareye yüklenebilmektedir. Diğer bir ifade ile idari faaliyetten doğan zarar, hem bu faaliyeti yürüten kamu personelinin kişisel kusuruna hem de hizmetin kuruluş ve işleyişindeki düzensizliğe bağlanabilir. Son zamanlarda karşımıza “görev kusuru” kavramı çıkmaktadır. Görev kusuru, geniş anlamda kişisel kusur olmakla birlikte, aslında hizmet kusuru niteliği taşıyan, ancak hizmet kusurunun anonimliğinden çıkarak, kamu personelinin hizmet içinde veya hizmet dolayısıyla, kendisine verilen ödev, yetki ve araçlardan yararlanarak işlediği, kendisine atıf ve izafe edilebilecek nitelikteki hukuka aykırı davranışları olarak tanımlanabilir. Görev kusurundan kaynaklanan zararlardan idarenin sorumlu olduğu kabul edilmektedir.

Kamu Görevlisine Rücu ve Zararın Tazmini ile İlgili Düzenlemeler

  1. Kamu görevlisine rücu: Devlet Memurları Kanunun kişisel sorumluluk ve zarar başlıklı 12. maddesinde ise, Devlet memurlarının görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır hâlde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorunda oldukları, Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesinin esas olduğu, zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümlerin uygulanacağı, ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararların kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memur tarafından ödeneceği vurgulanmıştır (DMK md.12). Bundan farklı olarak şayet kişilerin uğradığı zarar söz konusu ise konu Devlet Memurları Kanununun kişilerin uğradıkları zararlar başlıklı 13. maddesinde şöylece düzenlenmiştir: “Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Ancak Devlet dairelerine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kâğıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi hâlinde zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır. İşkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlar sonucunda Devletçe ödenen tazminatlardan dolayı sorumlu personele rücu edilmesi hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır. 12. maddeyle bu maddede belirtilen zararların nevi, miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları ve yapılacak işlemlerle ilgili diğer hususlar Cumhurbaşkanınca düzenlenecek yönetmelikle belirlenir”.
  2. Zararın tazmini ile ilgili düzenlemeler: Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmelik’ in 4/1. maddesinde, “Memurlar görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek, Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır hâlde bulundurmak için gerekli tedbirleri almakla görevli ve sorumludurlar” hükmü yer almaktadır. Memurlar, bu görev ve sorumluluklarının yerine getirilmemesi sebebiyle doğan zararları tazminle mükelleftir. Zararların tazmin edilmesinin usul ve esasları Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. Ancak Sayıştaya karşı sorumlu olanların sorumlulukları hakkında Sayıştay Kanunu hükümleri saklı tutulmuştur.

Sorumluluğu Azaltan Veya Ortadan Kaldıran Haller

Memurun mali sorumluluğundan söz edebilmek için maddi ve hukuki birtakım sebep ve şartlar bir araya gelmelidir. Bunlardan birinin yokluğu sorumluluğun tamamen ya da kısmen ortadan kalkması sonucunu doğurur. Memurun DMK md.12 ve 13 anlamında sorumluluğunun doğabilmesi için kişisel kusurunun bulunması gerekmektedir. Memurun kişisel kusurunun bulunmaması hâlinde sorumluluğu doğmayacaktır.

  • İlliyet bağının bulunması: Nedensellik bağı idare hukukunda sorumluluğun asli bir şartıdır. İlliyet bağının tespiti konusunda yaşamın olağan akışı ve genel yaşam tecrübeleri kriterleri esas alınmaktadır.
  • Zarara uğrayanın kusuru: Zarar, tamamen zarar görenin kusurundan kaynaklanmışsa idarenin sorumluluğu kalkar.
  • Üçüncü kişinin kusuru: Zararı doğuran eylem ya da işlemlerin faillerinin tamamen idarenin dışında olması mümkündür. Üçüncü kişinin kusuru idarenin sorumluluğunu azaltabilir veya tamamen kaldırabilir. Zarar tamamen üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanmış ise, gerekli önlemleri alan idarenin kusurlu sorumluluğundan söz edilemez. Buna karşılık zarar, üçüncü kişinin kusurlu davranışı sonucu artmış ise, idare kısmen sorumlu olur. İdarenin kusur sorumluluğu, zarardaki artış oranında azalır.
  • Mücbir sebep veya beklenmeyen haller: Mücbir sebep idarenin iradesi dışında ortaya çıkan, önceden görülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan harici olaylardır. Bu tür hâller idare bakımından kusursuz sorumluluğu ortadan kaldırmaz iken idarenin kusurlu sorumluluğundan söz edilemez. Beklenmeyen hâl önceden görülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan, idarenin faaliyetleri içinde bulunan olaylardır. Genel olarak mücbir sebep zararı idareye yüklenebilir olmaktan çıkarır.

Memuriyeti Sona Erdiren Sebepler

  • Ölüm: Yasaya göre memurluğu sona erdiren nedenlerden birisi ölümdür. Kamu hizmeti, memura kişisel yeteneği dikkate alınarak verildiğinden, kişiye (memura) sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Memurun sıfat ve yetkileri halefine geçmez.
  • Çekilme: Memurun kendi isteğiyle memurluk statüsünün sona erdirilmesidir. Bir memurun kanunda öngörülmüş koşulların gerçekleşmesi hâlinde idarenin yapacağı bir işlemle istifa etmiş sayılması ise müstafi addedilmedir.
  • Memurluktan çıkarılma (ihraç): DMK md. 125/E’e göre, devlet memurluğundan çıkarma bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır. Disipliner ihraç yoluyla devlet memurluğundan çıkarmayı gerektiren hâller DMK md.125/(E)’de sayılmıştır. Bir kimsenin devlet memurluğuna alınma şartlarını taşımadığının sonradan anlaşılması ya da memurluğu sırasında bu koşullardan birini kaybetmesi durumunda, memurluğu sona erer (DMK md.98)
  • Bağdaşmazlık: Bağdaşmazlık nedeni ile memuriyet görevinin sona ermesi için ilgilinin memuriyetle bağdaşmayan görevi kabulü gerekir. Bağımsız da olsa sonuçta milletvekili olma, idarenin ve memurun tarafsızlığı ilkesi ile bağdaşmayan bir statüdür. Bağdaşmazlık sadece DMK bakımından değil, genel olarak Kamu Personel Hukukunda kabul gören bir müessesedir.
  • Emeklilik: Emeklilik, belli bir yaşa gelmiş ve belli bir hizmet süresini tamamlamış memurların, memurluk statüsünden çıkıp emeklilik statüsüne girmesini ifade eder.