MEMUR HUKUKU - Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri

Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri

Giriş

Devlet memurları görevlerini özenle, sadakatle ve

tarafsızlık ilkesi çerçevesinde yerine getirmekle

yükümlüdür. Bununla birlikte memurlar çeşitli hak ve

özgürlüklere de sahiptirler.

Devlet Memurlarının Özel Hayatı ve Sosyal

Yaşamı İle İlgili Düzenlemeler

• Devlet memurunun ikametgahı: DMK ek madde

20’de, “Devlet memurlarının görev yaptıkları

kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme

merkezlerinde (mücavir alanları dahil belediye ve

köy hudutları içerisinde) ikamet etmeleri esastır.

Devlet memurlarının görevini aksatmamak kayıt ve

şartıyla birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında

ikamet etmelerine mensup oldukları kurumun

yetkili amirince izin verilebilir. Devlet memurları,

ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili

amirin izniyle terkedebilirler.” hükmü yer

almaktaydı. Bu hüküm, 13.02.2011 tarih ve 6111

sayılı Kanun’un 117’nci maddesi ile yürürlükten

kaldırılmıştır.

• Memurun seyahat özgürlüğü: DMK md. 125 Cg’de

memurun ikamet ettiği ilin sınırlarını izinsiz

terketmesi aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil

ve haller arasında sayılmaktaydı. Söz konusu

düzenleme de 6111 sayılı Kanun’un 111’nci

maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

• Devlet memurunun eşini seçme özgürlüğü: 788

sayılı önceki Memurin Kanununa göre, memurlar

yabancılarla evlenemezlerdi. Yabancı ile evli

olmak memur statüsüne girmeye engel olduğu gibi,

memur iken yabancılarla evlenenler de müstafi

sayılıyordu. Anayasa Mahkemesi, hizmete

alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka

hiçbir ayrım gözetilmeyeceği gerekçesiyle anılan

düzenlemeyi 1961 Anayasası’ nın 58. maddesine

aykırı bularak oy birliği ile iptal etmiştir. DMK bu

hususta hiçbir hüküm ihtiva etmemektedir.

• Memurun sosyal yaşamı: Memur vakarı denilen

anlayış ve kurallar bütünü, memuriyet statüsünde

olanları giyinişinden davranışlarına kadar birtakım

sosyal sınırlamalara tabi tutar. Memuriyet vakar ve

prestijini koruma her memurun temel

ödevlerindendir. Memurlar, resmi sıfatlarının

gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını

davranışlarıyla göstermekle, iş birliği içinde

çalışmakla, yurt dışında devletin itibarını veya

görev haysiyetini zedelememekle ödevlidirler.

• Düşünce ve ifade özgürlüğü: Devlet memurunun

düşünce ve ifade özgürlüğüyle iktidarın

menfaatlerinin dengelenmesi açısından iki sistem

mevcuttur. Birincisinde, memurlar siyasi yönden

tam bir tarafsızlık içindedirler. İkincisinde ise

memurlar siyasi haklardan bütünü ile yararlanırlar,

ancak bu hakların kullanılması görevlerinin niteliği

ile orantılı olarak sınırlandırılmıştır. DMK md.7’de

devlet memurlarının tarafsızlıkları

düzenlenmektedir. Memurlar, bir siyasi partiye üye

olamayacakları gibi herhangi bir siyasi parti, kişi

veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan

bir davranışta da bulunamazlar. Görevlerini yerine

getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi

inanç din ve mezhep gibi ayrım yapamazlar. Hiçbir

şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyan ve eylemde

bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.

Yükseköğretim elemanları açısından ise 2547 sayılı

Yükseköğretim Kanunu’nun 59. maddesinde

düzenleme bulunmaktadır. Düzenlemenin başlığı

siyasi partilere üyelik ve görev almadır. Söz

konusu düzenlemeye göre, yükseköğretim

kurumlarının öğretim elemanları, siyasi partilere

üye olabilirler. Kamu görevlilerinin yaptıkları işin

doğası gereği, bilgilerini kendilerine özgü

düşüncelerinden ayrı tutmaları, birbirine

karıştırmamaları, özellikle düşüncelerini açıklarken

bu ayrıma dikkat etmeleri gerekmektedir. Danıştay,

bu konuda “nesnellik” ölçütüne önem vermektedir.

Kamu görevlisi açıkladığı düşüncelerde “nesnel”

olabiliyorsa, düşünce açıklama özgürlüğünün

korunmasından yararlanabilecektir

Memurların Kollektif Özgürlüğü Olarak

Sendikal Haklar

Kamu görevlilerinin sendikal haklarına ilişkin görüşler:

Memurların sendika kurma ve toplu iş sözleşmeleri

yapmaları giderek kabul edilen bir görüş olsa da bu haklar

uzun süre çok ciddi itirazlarla karşılaşmıştır. Örgütlenme

hakkına karşı çıkanlar genelde benzeri görüşleri ileri

sürmüşlerdir. Bunları kısaca belirtecek olursak;

a. Memur, devlet tüzel kişiliğini temsil eder.

Memurların örgütlenme hakkına dayanarak kamu

otoritesi karşısına dikilmeleri, bir bakıma devletin

kendi kendisinin karşısına dikilmesi gibi bir sonuç

doğurur.

b. Memuriyet mesleğinin temelinde hiyerarşi ilişkisi

vardır. Örgütlenme hakkının kabul edildiği bir

düzende memur, bir kamu görevlisi olarak

yapmaktan çekindiği hareketleri, memur örgütünün

bir üyesi olarak yapmak olanağı bulur.

c. Devlet memurları, genel yararı temsil eder. Memur

sendikaları ise özel yararın peşinde olup her iki

yarar çoğu kez birbiriyle çelişebilir.

d. Bir diğer gerekçe de, memurların zaten işçilere

oranla ayrıcalıklı bir konumda oldukları iddiasıdır.

Devlet hizmetini “ayrıcalık” sayan görüşün bir

uzantısı olan bu gerekçeye göre memurlar, yeterlik

temeline dayalı yükselme, keyfi görevden

uzaklaştırma işlemlerine karşı özel hukuksal

güvenceler, iş güvenliği, elverişli emeklilik ve

sosyal yardım rejimleri gibi olanak ve yararların

sağlandığı görece ayrıcalıklı bir statüden

yararlanmalarının karşılığında, çalışma koşullarının

danışma ya da özellikle toplu pazarlık yoluyla

HUK203U-MEMUR HUKUKU

Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri

2

belirlenmesine katılma hakkından yoksun

bırakılmışlardır. Sanayi devrimi ile baş gösteren

işçi sendikacılığının verdiği uzun mücadeleler

sonucu gelinen sosyal devlet aşamasında, önce

işçiler ve tüm vatandaşlar için getirilen haklar

zamanla, memurlara sağlanan hak ve güvencelerle

bir etkileşim ve gelişim sürecine girmiştir.

Başlangıçta sadece “fiili” kuruluşlar olarak ortaya

çıkan memur sendikaları, zamanla hukuki

varlıklarını da kabul ettirmişlerdir.

Sendika kurma, üye olma ve toplu sözleşme hakkı: 1982

Anayasası ilk şeklinde (madde 51), sendika kurma hakkını

işçilere ve işverenlere tanımış ve 128. maddesi ile de

memurların ve diğer kamu görevlerinin haklarının yasa ile

düzenleneceği kuralını getirmiştir. Böylece Anayasa,

memur sendikalarının düzenlenmesini yasamanın

takdirine bırakmıştır. 23/7/1995 tarih ve 4121 sayılı

Kanunla 1982 Anayasasının toplu iş sözleşmesi hakkını

düzenleyen 53. maddesine bir hüküm eklenmiştir. Söz

konusu düzenlemede, “…kamu görevlilerinin kanunla

kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan

…sendikalar…” ifadesi yer almıştır. 1997 yılında 4275

sayılı Kanun ile Devlet Memurları Kanunu md. 22

yeniden düzenlenmiş ve memurların Anayasada ve özel

kanunlarda belirtilen hükümler uyarınca sendika ve üst

kuruluş kurabilecekleri ve bunlara üye olabilecekleri

kaleme alınmıştır. 2001 yılında çıkartılan 4688 sayılı

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile kamu

görevlilerinin oluşturdukları sendika ve üst kuruluşların

kuruluşu, yetkileri, faaliyetleri ve sendika ve üst

kuruluşlarda görev alacak memurların hak ve

yükümlülükleri düzenlenmiş ve Kamu İşveren Kurumu ile

ilgili sendika ve üst kuruluşlar ile yapılacak olan toplu

görüşmelerin esasları belirtilmiştir. 2010 yılında yapılan

Anayasa değişikliği ile birlikte Anayasa md. 53 yeniden

düzenlenmiş ve “memurlar ve diğer kamu görevlileri,

toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme

yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar

Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu

Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu

sözleşme hükmündedir. Toplu sözleşme hakkının

kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar,

toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu

sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu

Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve

esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.” hükmü ek

fıkralar olarak maddeye eklenmiştir. Bu çerçevede 2012

yılında 4688 sayılı Kanunun adı, Kamu Görevlileri

Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu olarak

değiştirilmiştir.

Ülkemizde kamu görevlileri sendikaları: Sendikalar

hizmet kolu esasına göre, Türkiye çapında faaliyette

bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu

işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur.

Meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz.

Ülkemizde kamu görevlilerinin kurabilecekleri Sendikalar

hâlen 11 hizmet kolunda toplanmıştır. Hizmet kolları:

  1. Büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri,

  2. Eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri,

  3. Sağlık ve sosyal hizmetler,

  4. Yerel yönetim hizmetleri,

  5. Basın, yayın ve iletişim hizmetleri,

  6. Kültür ve sanat hizmetleri,

  7. Bayındırlık, inşaat ve köy hizmetleri,

  8. Ulaştırma hizmetleri,

  9. Tarım ve ormancılık hizmetleri,

  10. Enerji, sanayi ve madencilik hizmetleri,

  11. Diyanet ve vakıf hizmetleridir (4688 s. Kanun

md. 5).

4688 sayılı Kanuna göre bir hizmet kolunda birden fazla

sendika da kurulabilmektedir. Konfederasyonlar ise,

değişik hizmet kollarında, 4688 sayılı kanuna tabi olarak

kurulmuş en az beş sendikanın serbestçe bir araya

gelmesiyle kurulabilmektedir.

Sendika üyesi olamayacaklar ise

a. Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatında, bağlı

kurullarında ve Diyanet İşleri Başkanlığı, Savunma

Sanayi Başkanlığı ile İletişim Başkanlığı hariç

olmak üzere bağlı kuruluşlarında, Millî Güvenlik

Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu

görevlileri,

b. Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri,

hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar,

c. Bakanlar, bakan yardımcıları, bu Kanun

kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların

başkanları, genel müdürleri, daire başkanları ve

bunların yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri,

merkez teşkilâtlarının denetim birimleri yöneticileri

ve kurul başkanları, hukuk müşavirleri, bölge, il ve

ilçe teşkilâtlarının en üst amirleri ile bunlara eşit

veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri,

belediye başkanları ve yardımcıları,

d. Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile

Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve

üyeleri, üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü

rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksek

okulların müdürleri ile bunların yardımcıları,

e. Mülki idare amirleri,

f. Silahlı Kuvvetler mensupları,

g. Millî İstihbarat Teşkilatı mensupları,

h. 4688 sayılı Kanun kapsamında bulunan kurum ve

kuruluşların merkezi denetim elemanları,

i. Emniyet hizmetleri sınıfı,

j. Ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri,

k. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik

Komutanlığında görevli subay, sözleşmeli subay,

astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma,

uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli

erlerdir. Belirtilen kişiler sendikaya üye olamazlar

ve sendika kuramazlar (4688 s. Kanun md. 15).

Üyeliğin sona ermesinde ise, her üyenin üyelikten

serbestçe çekilebilmesi esası geçerlidir.

HUK203U-MEMUR HUKUKU

Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri

3

Önemle belirtelim ki, 2010 Eylül ayında yapılan

düzenleme ile memur sendikalarına ilişkin önemli

düzenlemeler getirilmiştir (AY md. 53). Buna göre,

memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme

yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması

sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu

Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu

Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu

sözleşme hükmündedir.

Kamu görevlilerinin geneline yönelik toplu sözleşme

teklifleri Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin

konfederasyon temsilcisi üyeleri, her bir hizmet koluna

ilişkin toplu sözleşme teklifleri ise Heyetin ilgili sendika

temsilcisi üyesi tarafından hazırlanır ve toplu sözleşme

görüşmelerinin başlama tarihinden en az bir hafta önce

Kamu İşveren Heyetine sunulmak üzere Devlet Personel

Başkanlığına verilir. İmzalanan toplu sözleşme metinleri

Resmî Gazete’ de yayımlanır. Toplu sözleşme

görüşmelerine katılmaya yetkili hiçbir konfederasyon

temsilcisinin toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması

veya toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla

sonuçlanmasına rağmen tarafların Kamu Görevlileri

Hakem Kuruluna başvurmaması hâlinde, kamu

görevlilerine sonraki iki mali yıl boyunca uygulanacak

mali ve sosyal haklar genel hükümlere göre belirlenir.

Devlet Memurları ve Grev Sorunu

Grev toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında

uyuşmazlık çıkması durumunda, işçilerin topluca

çalışmayarak iş yerinde faaliyeti durdurmak veya işin

niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacı ile

aralarında anlaşarak ya da bir kuruluşun aynı amaçla

çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır.

Devlet memurlarının greve karar vermeleri, grev

tertiplemeleri, ilan etmeleri, bu yolda propaganda

yapmaları yasaktır. Devlet memurları, herhangi bir greve

veya grev teşebbüsüne katılamaz, grevi destekleyemez

veya teşvik edemezler.

Öğretide memur grevi konusunda farklı görüşler ileri

sürülmüştür. Memurların grev hakkını sendika hakkına

dayalı olarak açıklayan görüşe göre, sendika kurma hakkı,

toplu pazarlık ve grev hakkını kapsar ve bu üçünden biri

olmadığı takdirde diğerinin etkisi ile işlevi büyük ölçüde

azalır. Ancak, bu üç hakkın olmazsa olmazı sendika

kurma hakkıdır. Bir insan hakkı olan sendika hakkı, diğer

sosyal haklardan farklı olarak doğrudan doğruya

uygulanabilir nitelik taşıdığından, devletin olumlu edimini

gerektirmez. Kanunla düzenlemeyi esas alan görüşe göre

kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin kanunla

düzenlenmesi anayasal zorunluluk olduğundan, sendika

kurma hakkının kullanılabilmesi ve giderek memurların

greve gidebilmesi için kanuni düzenleme gerekir.

Memurları grev yasağına tabi tutan görüşler de vardır.

Memuriyet mesleğinin kurumsal esas ve garantilerini ileri

süren görüşe göre, memuriyet güvenceli bir meslek olup

memur olma kişiye belirli mali ve sosyal haklar açısından

güvence sağlar. Dolayısıyla hem söz konusu güvenceden

yararlanıp hem de bu güvenceye aykırı tutum sergileme

çelişkili bir yaklaşım oluşturur. Memur hukuku

bağlamında sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmaması

görüşüne göre; memurun grev yapması onun idareye

sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmaz. Bu noktada farklı

kavramlar olan “özen yükümlülüğü” ile “sadakat

yükümlülüğü” birbirine yaklaşır. Özen yükümlülüğünde

memurun işi özenle yapması anlaşılır. Yani memur

görevini yaparken bütün dikkatini gösterecek, mesleki

bilgisini, fikri ve bedeni yeteneklerini gerektiği şekilde

kullanacaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kamu

görevinin terki veya yapılmaması başlıklı 260.

maddesinde de, “Hukuka aykırı olarak ve toplu biçimde,

görevlerini terk eden, görevlerine gelmeyen, görevlerini

geçici de olsa kısmen veya tamamen yapmayan veya

yavaşlatan kamu görevlilerinin her biri hakkında üç aydan

bir yıla kadar hapis cezası verilir. Kamu görevlisi sayısının

üçten fazla olmaması halinde cezaya hükmolunmaz. Kamu

görevlilerinin mesleki ve sosyal hakları ile ilgili olarak,

hizmeti aksatmayacak biçimde, geçici ve kısa süreli iş

bırakmaları veya yavaşlatmaları halinde, verilecek cezada

indirim yapılabileceği gibi, ceza da verilmeyebilir.”

hükmü yer almaktadır.

Memur grevinin, kamu hizmetinin düzenli görülmesi

ilkesiyle bağdaşmayacağı görüşüne göre; kamu hizmetinin

en azından sürekliliği bir şekilde sağlansa bile grevden

önceki düzenin yeniden sağlanması mümkün değildir.

Memur grevinin üçüncü kişiler üzerinde doğrudan

olumsuz etkileri olabileceği görüşüne göre; işçi

grevlerinde muhatap işveren olup onu toplu iş sözleşmesi

yapmaya zorlamak asıl amaçtır.

Memur grevinin memur hukukuna hâkim olan hiyerarşik

anlayışı bozabilme tehlikesi görüşüne göre; memur grevi,

memur hukukuna hakim olan hiyerarşik anlayış ile de

bağdaşmaz.

Memur güvencesi anlayışı ile memur grevinin

bağdaşmayacağı görüşüne göre; bir taraftan başta

memuriyetten atılmama olmak üzere, özel bir statü ve bu

bağlamda memur güvencesinden yararlanıp diğer taraftan

memur grevine gitme ve bunun gerektirdiği mesleki

rizikolardan uzak durma, risk almama birada bulunamaz.

Bütçeye ilişkin argümanı ileri süren görüşe göre,

memurların maaş ve diğer özlük haklarından doğan

giderlerin tahmini olarak bütçede yer alması ve daha sonra

buradan dağıtılması gerekir.

Karşılaştırmalı hukukta memurların grev hakkından da

kısaca söz etmek gerekirse; bazı ülkelerin mevzuatında

memurların grev yapması açıkca yasaklanmıştır. Örneğin,

A.B.D. (federal hizmetler), Bangladeş, Bahreyn, Bolivya,

Brundi, Çad, Ekvator, Fas, Filipinler, Hindistan,

Honduras, Japonya, Kolombiya, Kuveyt, Liberya, Lübnan,

Madagaskar, Nikaragua, Paraguay, Suriye, Şili, Uruguay.

İsviçre’ de de federal düzeyde çalışan memurlara grev

hakkı tanınmamıştır. Alman hukukunda da memurun grev

HUK203U-MEMUR HUKUKU

Ünite 4: Devlet Memurlarının Özgürlükleri

4

yapması yasaklanmakta; grev, memuriyet mesleğinin

temel ilkelerine, özellikle görevin ifası ve sadakat

yükümlülüğüne aykırılık olarak nitelendirilmektedir.

Fransa, İsveç ve Finlandiya’ da ise memurlara grev hakkı

sınırlı olarak tanınmıştır. Memurlara grev hakkını anayasal

hükümle tanıyan ülke İtalya olup İngiltere’de bu hak

teamülen kabul edilmiştir.

İç hukukumuzda grev yapmak DMK md. 125 uyarınca

disiplin yaptırımı yoluyla devlet memuriyetinden

çıkarmayı gerektiren bir fiildir.

Memurların Siyasi Hak ve Özgürlükleri ve

Sınırları

Siyasal haklar, siyasal iktidarın kullanılmasına ve yönetsel

işlevlerin yerine getirilmesine katılmayı sağlayan

haklardır. DMK’da memurların siyasi partiye üye olması,

herhangi bir siyasi parti, kişi ya da zümrenin yararını veya

zararını hedef tutan bir davranışta bulunması, görevlerini

yerine getirirken ayrımcılık yasağına aykırı davranması,

siyasi ve ideolojik amaçla beyanda ve eylemde bulunması

ve bunlara katılması yasaklanmıştır. Yönetsel işlevlerin

yerine getirilmesine katılımı sağlayan siyasal hakların

Anayasamızda belirlenen esaslar dahilinde

kısıtlanabilmesi mümkündür.

Sivil özgürlükler kişilere siyasal iktidar karşısında

dokunulmaz bir alan sağlarken siyasal özgürlükler

vatandaşların devlet yönetimine katılmalarına ve siyasal

kararları etkilemelerine imkan verir. Bireysel alanları

siyasal iktidar karşısında koruyan sivil özgürlüklere

karşılık, siyasi özgürlükler kişileri devlet karşısında aktif

konuma sokar. Bunlar, vatandaşların siyasi süreçlere

katılmalarına olanak verirler ve siyasete gönüllü

katılmanın temelidirler. Bu özgürlüklerin başlıcaları

seçme ve seçilme hakkı ile siyasi parti kurma ve partilere

üye olma hakkıdır. Ancak sivil özgürlükler siyasi

özgürlüklerin de temelidir; çünkü özgür ifade ve

örgütlenme hakkının güvence altına alınmadığı bir yerde,

ne anlamlı siyasal katılmaya temel oluşturabilecek doğru

bilgilenmenin sağlanması imkanı, ne de vatandaşların

siyasal alanda aktif olmaları mümkündür. Özgürlükle

demokrasi arasında da kavramsal bağlantılar vardır.

Dolayısıyla ifade özgürlüğü, örgütlenme ve toplanma vb.

özgürlükler demokrasinin varlığının temel şartlarındandır.

Kamu görevlilerinin siyasal hakları düzenlenirken iki

seçenek oluşmaktadır. İlki, vatandaş kimliğinin öne

çıkarılması, diğeri ise kamu görevlisi sıfatının

düzenlemede temel alınmasıdır. Bu iki seçenekten

hangisinin esas alındığına göre de siyasal haklarla kamu

görevlisi ilişkisi esaslı değişikliğe uğramaktadır.

• Seçme hakkı: Siyasal hakların kullanımı amacına

yönelik örgütlenmenin aksine, seçme hakkı

konusunda, kamu görevlilerinin mesleki sıfatları

değil “vatandaş” sıfatı öne çıkarılmaktadır.

Anayasa’nın 67/1. maddesine göre “Vatandaşlar,

kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme,

seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti

içinde siyasi faaliyette bulunma ve

halkoylamasına katılma hakkına sahiptir”.

• Siyasi parti üyeliği: 2820 sayılı Siyasi Partiler

Kanunu md.11/2a uyarınca; “Hakimler ve

savcılar, Sayıştay dâhil yüksek yargı organları

mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının

memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet

bakımından işçi niteliğini taşımayan diğer kamu

görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile

yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere

üye olamazlar.”.

• Seçilme hakkı: 2839 sayılı Milletvekili Seçimi

Kanunu’nun 18. maddesinde, Hakimler ve

Savcılar, yüksek yargı organları mensupları,

yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim

elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo

Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve

kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile

yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği

taşımayan diğer kamu görevlileri, aday olmak

isteyen belediye başkanları ve subaylar ile

astsubaylar, aday olmak isteyen siyasi partilerin il

ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile

belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri,

kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile

sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve

bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları

teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim

kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin

başlangıcından bir ay önce, seçimin

yenilenmesine karar verilmesi hâlinde yenileme

kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde

görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça

adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler,

hükmü yer almaktadır.

Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın

yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen

sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu

sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik

toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve

ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Bu ölçütler, bireysel

yarar ile toplumsal yarar ve düzen arasında bir denge

arayışının ürünüdür. Bu çerçevede DMK’da, memurların

siyasal partilere girmeleri, herhangi bir siyasal parti veya

kişinin yararını veya zararını hedef tutan davranışta

bulunmaları yasaklanmıştır.