MENKUL KIYMET YATIRIMLARI - Ünite6: Faizsiz Finansal Ürün Yatırımları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite6: Faizsiz Finansal Ürün Yatırımları

Ünite6: Faizsiz Finansal Ürün Yatırımları

Giriş

Faizsiz finans sistemini oluşturan temel kaynaklar incelendiğinde, faizsiz finansın birincilkaynak olarak Kuran-ı Kerimi referans aldığı, daha sonra özellikle uygulama aşamalarındasünnet ve içtihatlardan oluşan İslami esaslar çerçevesinde yürütülen finansal faaliyetlerdenoluştuğu görülmektedir. Bu kapsamda, mevcut yatırım araçlarından İslami esaslarauygun olanlara ek olarak, İslami esaslara uygun yeni yatırım araçları geliştirilmekte ve bupiyasa oluşturulmaktadır. Bu çerçevede İslami kuralların yasakladığı temel unsurlar, faizalmak ve vermek ile kumar gibi haram sayılan faaliyetlerde bulunmak ve belirsizlik içerenfaaliyetler gerçekleştirmektir. Yaklaşık olarak kırk yıllık bir geçmişe sahip olan faizsiz finanssistemi nispeten düşük risk modeli ile dikkatleri çekmektedir.

Faizsiz finans sisteminin temelinde ticari faaliyet bulunmaktadır. Bu kapsamda geleneksel finans sisteminde finansal faaliyet olarak gerçekleştirilen faaliyetler, faizsiz finans sisteminde ticari faaliyetler olarak konumlandırılmaktadır. Bu şekilde ticari faaliyet olarak konumlandırılan işlemlerde ortak nokta bankanın müşterisinin fon kullanım yeri hakkında bilgi sahibi olması ve bazen ticari faaliyetin doğrudan içinde yer almasıdır.

Faizsiz Finansal Sistem

Faizsiz Finansal Sistemin bankacılık, sigorta ve sermaye piyasası olmak üzere üç ana kolu bulunmaktadır. Faizsiz finansal hizmetlerin büyümesinde öncülüğü bankacılık sektörü yapmaktadır. Mısır’da 1963 yılında kurulan Mit Gharm bu konudaki ilk örnektir. İlk faizsiz sigorta şirketi 1979 yılında Sudan’da kurulmuştur. Bu iki sektördeki gelişmeler, sermaye piyasasına yönelik ihtiyaçlar ortaya çıkarmıştır. Böylece ilk borçlanma araçları ihraç edilmeye başlanmıştır. İlk faizsiz bono 1983 yılında Malezya hükümeti tarafından ihraç edilmiştir. Küresel faizsiz finans sisteminde Sukuk, faizsiz bankacılığın ardından en çok paya sahip olan finansal araçtır.

Faizsiz finans sistemi veya faizsiz finansal araçlar, finansal sistemin faiz uygulamasıüzerine kurulu olmayan yönüne işaret etmektedir. Faizsiz finans sistemi paranın zamandeğeri anlayışını toptan red etmemektedir. Ancak reel faiz şeklinde ortaya çıkan paranınzaman değerine karşı çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında bugün sahip olunan 1 TL yarınsahip olunacak 1 TL’den daha değerlidir. Bunun sebebi bugün sahip olunan 1 TL ileyarına kadar kazanç elde etme imkanının bulunmasıdır. Bu bakımdan faizsiz finans sistemindeparaya zaman değeri yüklenmemektedir. Öte yandan bir malın peşin satış fiyatı ilevadeli satış fiyatının farklı olmasına izin verilmektedir.

Faizsiz finans sistemi içindeki sözleşmelere ilişkin genel kabul gören dört yasak ve iki temel unsur bulunmaktadır. Bunlar birbirini tamamlayan faizsiz finans sisteminin temel taşlarıdır. Bunlardan yasaklar; faiz yasağı, sözleşmenin temel unsurlarında belirsizlik yasağı, sözleşme konusunun haram olması yasağı, spekülasyon yasağıdır. İki temel unsur ise varlığa dayalı finansman ve kâr zarar ortaklığıdır.

Faiz yasağı,geri ödeme vadesi geldiğinde, anaparaya ek olarak önceden belirlenmiş birorana göre hesaplanan bir tutarın ödenmesinin söz konusu olmayacağını ifade etmektedir.

Sözleşmenin temel unsurlarında belirsizlik yasağı, sözleşmeninkurucu bir unsuruna ilişkin belirsizliğin sözleşmenin bir veya her iki tarafı açısındanmevcut olmasıdır.

Sözleşme konusunun haram olması yasağı, faizsiz finans sisteminde sözleşmelerinkonusunu haram kabul edilen mal ve hizmetler yerine meşru kabul edilen mal ve hizmetlerinoluşturma gerekliliğinibelirtir.

Spekülasyon yasağı,sözleşmenin konusu veya yapılan yatırımın spekülatif nitelikte vekumar mahiyetinde olmamasıdır.

Varlığa dayalı finansman,fon sağlayıcıların bir ticari işe ortak olmaksızın yalnızcafon sağlamak istemeleri halinde yapacakları sözleşmesinin az ya da çok kendi içsel değeriolan, bir kıymet ifade eden mal veya hak üzerinden kurulması gerekliliğini belirtir. Bu temel unsurreel ekonominin finansmanının ön planda tutulduğunu göstermekte, spekülatif karakterliyatırımların reddedildiğini ortaya koymaktadır.

Kâr zarar ortaklığı,faizsiz finans sisteminde, finansman sağlamak üzere yapılansözleşmenin konusunu sermaye ve emeğin bir araya getirilerek ortak bir girişimde bulunulmasınınoluşturması halinde sözleşme taraflarının girişime sağladıkları katkı oranında kâra ve zarara katılmaları esasını belirtir.

Klasik anlamda sermaye piyasaları uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı ve fon aktarımının genellikle doğrudan finansman yoluyla gerçekleştirildiği finansal piyasalardır. Sermaye piyasalarında fon arz ve talebi tahvil, hisse senedi gibi finansal araçlar yardımı ile karşılaşmaktadır. Bu araçlara sermaye piyasası araçları veya finansal araç denilmektedir.Sermaye piyasası araçları niteliklerine göre üç tipte ihraç edilebilmektedir:

·Ortaklık hakkı sağlayan finansal araçlar,

·Alacaklılık hakkı sağlayan finansal araçlar,

·Karma nitelikteki finansal araçlardır.

Finansal aracın değeri paraya çevrilebilirlik, bölünebilirlik, vade, getiri ve riskin tahmin edilebilirliği gibi özelliklere göre değişmektedir. Öte yandan sermaye piyasaları birincil piyasalar ve ikincil piyasalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yatırımcılar, yatırım yaptıkları finansal araçları ikincil piyasalarda kolaylıkla satılabileceğini bildiklerinde birincil piyasada şirketlere kaynak aktarmaya daha rahat karar verebilmektedir. Bu anlamda başarılı bir birincil piyasa için etkin bir ikinci piyasaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Faizsiz Finansal Sistemdeki sermaye piyasaları ile klasik sermaye piyasaları arasında finansal araçların işlevleri açısından ciddi farklılıklar bulunmamaktadır. Ancak, bu iki farklı sermaye piyasası yapısında araçların ve kurumların uymaları gereken finansal ilkeler açısından bazı yapısal farklılıklar bulunmaktadır.

Hisse senetleri piyasaları tüm ekonomiler için yaşamsal öneme sahiptir.Anonim ortaklıklar tarafından çıkartılan ve bu ortaklıkların sermayesine katılma payını temsil eden yasal şekil şartlarına uygun kıymetli evraka hisse senedi adı verilmektedir.Temel olarak hisse senedi piyasaları, bir şirketin ortaklarının şirketin sermaye ihtiyacı için sahip oldukları payları başkalarına satmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bankacılık sistemi yerine bu sistemin tercih edilmesinin nedeni, ortak alarak sermaye edinmenin düşük maliyetli olmasıdır.Hisse senedi ile finansmanın düşük maliyetli olması, bu ülkelerdeki sanayileşmenin daha hızlı olmasını sağladığı yönünde görüşler de bulunmaktadır.Bu nedenle faizsiz finansal sistem de sadece bankacılık faaliyetleri ile ekonominin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapı oluşturulamamaktadır. Faizsiz finansal sistemdeki hisse senetleri piyasası da bu yapının önemli bir parçasıdır. Faizsiz finansal sistemdeki hisse senetleri piyasaları denildiğinde, şeriata uyumlu hisse senetlerinin şeriata uygun biçimde işlem görmesi anlaşılması gerekmektedir. Şeriat hükümlerine ve finansal piyasalara teorik açıdan bakıldığında hisse senetleri piyasalarının veya hisse senetlerine yatırımın faizsiz finansal sistemde öncelikle tercih edilmesi gereken yatırım aracı olması gereği açıktır.Hisse senedi yatırımları yapısal özellikleri itibarıyla şeriata doğrudan uyum sağlayabilmektedir. Bu özellikler;

·Hisse senedi yatırımında sabit getiri yoktur.

·Hisse senedi yatırımında getiriler yatırım yapılan işletmenin kârına bağlıdır.

·Yatırımcı işletmenin riskine ortaktır.

Faizsiz bankacılıkla ilgili olarak önemli noktalardan birisi faizsiz bankacılık sisteminin bütün yatırımcılara açık olmasıdır.Diğer bir ifadeyle faizsiz finansal sistemdeki sermaye piyasaları sadece Müslümanlara açık bir piyasa değildir. Her dine ve inanca mensup herkesin yararlanabildiği piyasalardır.Öte yandan, Faizsiz Finansal Sistemdeki sermaye piyasalarında İslâm hukukunun temel ilkelerine uyulması gerekmektedir.

Klasik finansta olağan hale gelen bazı işlemler, İslâm hukukçuları tarafından faizsiz finansal sistemin prensipleri ile bağdaştırılamamaktadır. Diğer bir ifadeyle gri alanlar bulunmaktadır. Bu alanlardan sakınılması önerilmektedir. Aksi takdirde, yapılan işlemler tartışmaya açık hale gelmektedir. Bu alanlar iki ana başlıkta incelenmektedir. Birincisi kredili- kaldıraçlı sermaye piyasası işlemleri, ikincisi de gün içi alını satım işlemleridir. Kredili-kaldıraçlı sermaye piyasası işlemleri, faiz içerdiğinden faizsiz finansal sistem açısından uygun olmamaktadır. Gün içi alım satım genellikle sermaye piyasası araçlarının, özellikle de hisse senetlerinin çok kısa sürelerle elde tutulması stratejisine dayanan spekülatif bir işlemlerdir. Gün içindeki dalgalanmalardan yararlanmanın amaçlandığı bu yatırım stratejisi, çok yüksek kazançlarla sonuçlanabileceği gibi büyük kayıplara da yol açabilmektedir.

Faizsiz finansal sistemde sermaye piyasalarına ilişkin diğer boyut, bu piyasalarda işlem görecek finansal araçların şeriata uyumu konusudur. Halka açılmış bütün şirketler şer’î hükümler açısından faizsiz finansal sistem kapsamında yatırım yapmaya uygun değildir. Örneğin, içki, sigara ya da silah fabrikaları gibi sektörleri itibarıyla şeriata uyumlu olmadığı açık olan işletmelerin yanında, bir şekilde faizli kredi kullanan veya sahip olduğu varlıkları faiz içeren finansal araçlarda değerlendiren pek çok işletme de bulunmaktadır.

Faizsiz finansal sistemde ise yatırım yapılacak şirketin şeriata uygun faaliyet göstermesi gereği bulunmaktadır. Dolayısıyla, şirket hakkında klasik hisse senedi piyasalarında finansal bilgilerin yanında, bir de şeriata uyum yönünde bir bilgi setine ihtiyaç bulunmaktadır. Şirketlerin faaliyetlerinde şeriata uyup uymadıklarını, yatırımcılara açıklaması ya da bu hususun yatırımcılar tarafından tespit edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, faizsiz finansal sistemde sermaye piyasalarında işlem görecek şirketlerin şeriata uyumunu değerlendirmek üzere bazı mekanizmalar oluşmaktadır. Bu mekanizmalara şer’î filtreleme yöntemleri adı verilmektedir.

Şer’î filtreleme mekanizmaları, şirketlerin faaliyetlerinin şeriata uygunluk yönünden değerlendirilmesine dayalıdır. Bu değerlendirme iki farklı yöntem ile gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilki endeks uygulamasıdır. Bu uygulamada şirketler şer’î hükümlere uyum yönünden değerlendirmeye tâbi tutulmakta, bu incelemenin olumlu sonuçlanması halinde kamuoyuna ilân edilmekte ve ilgili endekse alınmaktadır.İkincisi ise gerçekte endeks uygulamasına dayalı faaliyet gösteren faizsiz yatırım fonlarıdır. Bu fonlar hem söz konusu İslâmi hisse endekslerini kullanmakta hem de doğrudan kendileri şirketler üzerinde şer’î inceleme yaparak şer’î kurallara uygun yatırım yapmaktadır.

Bir hisse senedinin herhangi bir İslami endekse girebilmesi, söz konusu endeksin kurallarına uyum sağlamasına bağlıdır. Bugün dünyada genel kabul görmüş çok sayıda İslami endeks bulunmaktadır.

Bir şirketin şeriata uyumsuzluk olarak kabul edilen faiz veya benzeri faaliyetlere belirli oranları aşmamak kaydı ile girmiş olmasının, şeriata bütünüyle uyumsuzluk yaratmayacağı genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. İslâm hukukunun ve faizsiz finansın önde gelen düşünürlerine göre bunun bazı şartları bulunmaktadır. Bu şartlar:

·İşletme şeriatı ihlal etmeyen bir alanda faaliyet göstermelidir.

·İşletmenin ana faaliyet kolu dışındaki diğer işlemleri nedeniyle faizi içerecek bir faaliyette bulunması halinde, işletme hissedar ve sahiplerinin bu işlemleri onaylamadıklarını açıklamaları gerekmektedir.

·Temettü dağıtımından önce, faiz ile ilişkili olarak elde edilen kârlar ayıklanmalı ve dağıtılacak temettü sadece şeriata uygun gelirlerden oluşmalıdır.

·İşletmenin mutlak surette likit olmayan maddi duran varlıklara sahip olması gerekmektedir.

Faizsiz finans sisteminin gelişimiyle birlikte işletmelerin yukarıda yer alan temel kriterlere uyumlarının izlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç da İslami endekslerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Söz konusu değerlendirme süreci “şer’î filtreleme” süreci olarak da açıklanmaktadır.

Bir şirketin hisse senedini satın almak suretiyle yapılan yatırımın şer’î hükümlere uygun olup olmadığını anlamanın en kolay yolu, söz konusu şirketi İslami endekslerde yer alıp almadığının kontrol edilmesidir. Bu endeksler binlerce menkul kıymeti kendi belirledikleri kriterlere göre değerlendirmekte ilân etmektedir.

İlk büyük İslami endeks Dow Jones İslami Piyasa Endeksi (Dow JonesIslamic Market Indexes- DJIM) olup 1999 yılında oluşturulmuştur. Bugün DJIM dışında FTSE Grup, MSCI Barra, BSE TA- SIS, Global GCC ve Standard &Poor’s gibi çeşitli kurumların yüzden fazla farklı İslami endeksi bulunmaktadır.

Faizsiz Finansal Araçlar

İnsanların finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile İslâmiyet’te başlıca iki faizsiz yöntem kullanılmıştır. Bunlar karşılıksız finansman yöntemleri ile karşılığı alınan finansman yöntemleridir.

Maddi sıkıntı içinde olana veya herhangi bir malagereksinim duyan kişiye yapılacak olan destek için hiçbir maddi karşılık beklememektir.Bu kapsamda başta zekât, sadaka, adak, kefaretler, vakıf gibi yöntemlerle yapılan işlemlerkarşılıksız finansman kapsamında değerlendirilmektedir.

Karşılık alınan faizsiz finansman yöntemleri, ticari hayatta İslami prensiplere uygun olarak geliştirilen ve günümüzde de sıklıkla kullanılan finansman yöntemleridir.Bu finansman yöntemlerinin karşılığı ticari yatırımlar ve kurulan ortaklıklar yoluyla yapılan işlemler sonucu elde edilen kâr ya da zarardır. İslam, faizi ve ticari hayatta içinde faizin ve diğer haram kılınmış faaliyetlerin yer aldığı her türlü ekonomik aktiviteyi kesin ve net bir dille yasaklarken meşru ticareti, şirketleşmeyi, emeğin, sermayenin ve toprağın âtıl bırakılmamasını, beşerî ve iktisadi tüm kaynakların en etkin şekilde ekonomiye katılmasını ciddi anlamda teşvik etmiştir. Karşılık alınan faizsiz finansal araçlar; mudarebe, muşareke, murabaha, icara, selem ve istisna, teverruk ve sukuktur.

Mudarebe, emek-sermaye ortaklığıdır.Yatırım için gereksinim duyulan kaynakların tamamını banka sağlarken müşteri emeğini koymaktadır.

Muşarekeyönteminde katılım bankası gereken sermayenin bir bölümünü karşılamaktadır. Müşterinin de sermayeye katkıda bulunması gerekmektedir. Yapılan ortaklık sonucunda elde edilen kar anlaşılan oranlarda paylaşılmaktadır.

Murabaha, en sık kullanılan yöntemdir.Murabaha İslam hukukunda fiyatı, “Maliyet+Ka^r Marjı” formülü ile hesaplanan bir satış sözleşmesidir. Bu sistemde müşteri malın peşin fiyatı ve bankaya ödeyeceği kâr payı konusunda bilgi sahibidir.

İcarayöntemiyle katılım bankaları, gayrimenkul, makine gibi reel varlıkların finansmanı için kaynak sağlamaktadır.

Selembelirli bir malın veya hizmetin bedelinin tamamının pesin olarak ödenip ileri bir vadede satın alınmasıdır.İstisna, an itibarı ile var olmayan bir malın satılması işlemidir.Müşteri belirli bir peşinat ödedikten sonra kalan tutarı taksitler halinde bankaya geri ödemektedir.

Teverruk, bir malın taksitle alınıp satıcısından başka birine peşin olarak satılmasıdır.

Sukuk, Arapça bir kelimedir. Türkçe’de “Finansal sertifika” anlamına gelmektedir.Şeriat kurallarına göre kredi ve finansman piyasalarında kullanılan, özel amaçlı şirketler aracılığı ile ihraç edilen bono benzeri menkul kıymetlerin genel olarak adına denilmektedir. Bununla birlikte sabit getiri, faiz taşıyan bonolara İslamiyet’te izin verilmemiştir. Bu nedenle sukuk faiz ödemeyi veya faiz masrafı yüklemeyi yasaklayan İslam hukuku prensiplerine uyan menkul kıymetlerdir. En basit şekliyle sukuk bir varlığa sahip olmayı veya ondan yararlanma hakkını göstermektedir. Sukukta yer alan sadece nakit akışı hakkı değil aynı zamanda mülkiyet hakkıdır. Bu özellik sukuku geleneksel bonolardan farklılaştırmaktadır. Geleneksel bonolar faiz taşıyan menkul kıymetlerden oluşurken, sukuklar temel olarak varlık sepetinde sahiplik hakkından oluşan yatırım sertifikalarıdır.Sukuk’ta temel olarak üç taraf vardır. Adı geçen taraflar, dayanak varlığın sahibi olan kurulu (kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, özel ve kamu sektöründe faaliyet gösteren varlık sahipleri vs.), özel amaçlı kurum (sukuk ihracını gerçekleştiren ve yükümlü ile sukuk alıcıları arasında eşgüdümü sağlayan şirket) ve sukuk sahipleridir (ihraçtan sukuk sertifikası alan yatırımcılar). Sukuk çeşitleri ise şunlardır; sahipliğe dayalı sertifikalar, alım-satım işlemine dayalı sertifikalar, emek-sermaye ortaklıkları ve bu ortaklıklara dayalı sertifikalar, kâr-zarar ortaklıkları ve bu ortaklıklara dayalı sertifikalar, eser sözleşmesine dayalı sertifikalar.

Tasarruf sahipleri şirketlerden, aracı kuruluşlardan veya menkul kıymet borsalarından hisse senedi ve tahvil almak suretiyle tasarruflarını değerlendirebilir.Faizsiz yatırım fonları temel olarak klasik yatırım fonları ile aynı işlevlere sahiptir. Ancak klasik yatırım fonlarından ayrılan iki önemli nokta bulunmaktadır. Bunlardan ilki, faizsiz yatırım fonlarının yönetim ve hukuki yapılarının şeriata uygun olmaları hususudur. İkincisi ise yatırım yaptıkları alanların şeriat hükümlerine uygun olması zorunluluğudur.

Faizsiz fon yönetim şirketleri, İslam hukukunun uzun yıllardır kullandığı üç sözleşme türünü yatırım fonları için dayanak olarak kullanmaktadır. Bunlar, mudarabamuşaraka ve vekalet sözleşmeleridir.

Faizsiz borsa yatırım fonlarının yapısal olarak klasik borsa yatırım fonlarından temelde farkı bulunmamaktadır. Faizsiz borsa yatırım fonunun farkı kullanmış olduğu endeksin şeriatla uyumlu hisse senetlerini kapsamasıdır. Diğer taraftan bütün faizsiz finans kurumlarında olduğu gibi faizsiz borsa yatırım fonlarının da şer’î denetimden ve gözetimden geçmesi gerekmektedir.

Gayrimenkul yatırım ortaklığınınamacı, getiri potansiyeli yüksek gayrimenkullere, gayrimenkule dayalı projelere yatırım yapmak, portföyündeki gayrimenkullerden kira geliri ve gayrimenkul alım satım kazancı elde etmektir. Gayrimenkul yatırım fonları ise gayrimenkul yatırım ortaklıklarına benzer şekilde ellerindeki kaynakları gayrimenkul grubu varlıklara yatırmaktadır.Diğer taraftan, faizsiz gayrimenkul yatırım fon ve ortaklıklarının yapısal olarak klasik gayrimenkul yatırım fon ve ortaklıklarından büyük bir farkı bulunmamaktadır. Şer’i denetim ve gözetim haricinde, faizsiz gayrimenkul yatırım fon ve ortaklıklarının klasik fon ve ortaklıklardan ayrıldığı önemli noktalardan bir diğeri de faizsiz fon ve ortaklıkların sahip olduğu gayrimenkullere ilişkin sigorta sözleşmelerinin faizsiz sigortacılık çerçevesinde yapılması zorunluluğunun bulunmasıdır.

Faizsiz Türevler

Faizsiz finans sisteminde sukuk dışında en dikkat çeken konu türev araçlardır.Faizsiz finanssisteminde, faize dayanmaksızınfarklı fon kullandırma ve finansman yöntemleriyleklasik finansın hemen her alanında alternatif geliştirilmiştir. Bunun tek istisnası her nekadar Malezya’da kısmen de olsa türev araç kullanımı görülmekteyse de türev araçlardır.Finansal sistemler düzgün risk yönetim ve aktarım mekanizmaları olmaksızın sağlıklıbiçimde işleyemezler.

Bu nedenle, faizsiz finans kurumları da etkin ve etkili risk yönetimaraçlarına ihtiyaç duymaktadır. Günümüz finans dünyasında risk yönetim araçlarının enönemli kısmınıtürev araçlar oluşturmaktadır. İslâm hukukçularının büyük çoğunluğubuaraçların şeriat ile uyumlu olmadığı görüşünde olması nedeniyle faizsiz finans kurumlarınınrisk yönetimi açısından ciddi zafiyetleri bulunmaktadır.

Türev araçlar, bir varlığın fiyat değişimine bağlı olarak fiyatı veya değeri belirlenen finansal araçlardır. Türev araçlar belli bir standartta olabileceği gibi herhangi bir standarda bağlı olmaksızın da oluşturulabilmektedir. En temel ve en bilinen türev araçlar, forward, vadeli işlem (futures) ve opsiyon (options) sözleşmeleridir.Bir forward sözleşmede belirli bir varlığın sözleşme tarihinde belirlenen fiyat üzerinden ileriki bir tarihte teslim edilmesi ve karşılığının yine aynı tarihte teslim alınmasına dayalı vadeli bir işlem konu edilmektedir.İleriki bir tarihte teslim ve ödeme taahhüdü içeren futures sözleşmeleri borsalarda işlem görmektedir.Futures sözleşmeleri, basit ifadeyle bir forward sözleşmenin gelişmiş ve standardize edilmiş türüdür.Opsiyon sözleşmeleri, belirli bir finansal değerin gelecek bir tarihte veya belirli bir dönem içerisinde alınması (alım opsiyonu) veya satılması (satım opsiyonu) konusunda taraflardan birinin (opsiyon satıcısı) sözleşmenin diğer tarafına bir seçim hakkı tanıdığı, bunun karşılığında da belli bir bedel (opsiyon primi) aldığı sözleşme türüdür.Swap sözleşmeleri ise bir borçlanma veya yatırım yöntemi olmayıp sadece mevcut borçların veya yatırımların nakit akımlarını değiştirmeye yarayan finansal araçlardır.

İslâm hukukçularının türev araçlara ilişkin en önemli eleştirisi işlemin faiz içermesidir. Türev araçlar büyük ölçüde fiziki teslimata dayalı olmaksızın gerçekleştirilmektedir.Bu nedenle İslâm hukukçuları bu sözleşmelerin faiz içerdiğini ifade etmektedir.Bir kısım İslâm hukukçusu ise türev araçların bazı değişiklikler ve düzenlemeler ile faizsiz finansta kullanılabileceği düşüncesindedir. Bu düzenleme ve değişikliklerin ne olduğu konusunda bir uzlaşı sağlanmamakla birlikte, bir türev aracın faizsiz finans sisteminde kullanılabilmesi için aşağıda belirtilen şartları taşıması gerektiği ifade edilmektedir:

·Fiziki teslimata dayalı olmalıdır.

·Haramdan uzak varlıklara dayalı olmalıdır.

·Şartları taraflarca bilinmelidir.

Türkiye’de Faizsiz Finans Sitemi

Türkiye’de Faizsiz Finans Sistemi çerçevesinde ilk uygulamalar 1980’li yılların ortalarında görülmeye başlamıştır. İlk olarak Özel Finans Kurumu adıyla Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmalarına izin verilen kurumlar, 2005 yılında Bankacılık Kanununda yapılan değişiklik ile Katılım Bankası adını almış ve Faizsiz Finans ilkeleri doğrultusunda her türlü bankacılık hizmetini vermeye yetkili kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.

Türkiye’de klasik finans sisteminde yer alan faizsiz finans uygulamalarını iki temel başlıkta toplamak olanaklıdır. Bunlardan birincisi faizsiz bankacılık uygulamalarıdır. İkincisi ise faizsiz sermaye piyasası uygulamalarıdır. Her geçen gün çeşitlenmekte olan faizsiz finans uygulamalarının finansal aktiflerden aldığı pay artmaktadır.