MENKUL KIYMET YATIRIMLARI - Ünite 6: Faizsiz Finansal Ürün Yatırımları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Faizsiz Finansal Ürün Yatırımları

İslami Finansman Yöntemleri

İslami finansman, her koşulda faizsiz faaliyet ve işlemlerin uygulandığı bir sistemi ifade etmektedir. Bu sistemde yatırımcılar, katılım bankaları aracılığı ve genel olarak kâr zarar ortaklığı esasına göre fon temin edebilirler. Faizsiz finansmanın temel amacı faizsiz yöntem ve araçlar ile en fazla kârın elde edilmesidir. Bu amaç doğrultusunda farklı ihtiyaç ve kriterlere bağlı olarak mudaraba, muşaraka, murabaha, icara, selem satış, istisna, teverruk, müzaara, karz-ı hasen vb. birçok farklı İslami finansman yöntemi geliştirilmiştir. Ayrıca sukuk, İslami türev ürün vb. finansal araçların yapısı, İslami finansman yöntemlerine dayanmaktadır.

Mudaraba: Mudaraba temel olarak emek ve sermayenin bir araya gelmesi ile kâr ortaklığını ifade etmektedir. Aynı zamanda faizsiz finansmanda en çok kullanılan yöntemler biridir. Söz konusu yöntemde belirli bir projesi, tecrübesi ya da yeteneği olan ancak finansman ihtiyacı olan kişinin yatırımı finanse edilmektedir.

Mudaraba yönteminde önceden belirlenen kâr paylaşımı ile finansman ihtiyacı karşılanan kişiye “Mudarib” adı verilmektedir. Diğer yandan mudaribe sermaye sağlayan taraf ise “Rabbü’l-mal” olarak adlandırılmaktadır. Mudaraba sonucunda elde edilen kâr, rabbü’l-mal ve mudaribe arasında önceden belirlenen orana göre paylaşılmaktadır. Mudaraba, belirli koşullar baz alınarak kısıtlanması durumunda sınırlı ve sınırsız mudaraba olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir.

Mudaraba işleminde üç tarafın bulunması durumunda bankalar finansman sağlamaları durumunda “rabbü’lmal”, fon toplamaları durumunda ise mudarib konumunda olurlar. Bu durumda banka hem girişimci hem de sermaye sağlayan taraf ile ayrıca sözleşme imzalamaktadır. Tüm sermayenin banka tarafından karşılanmaması durumunda kâr üçe bölünmektedir. Zarar durumunda ise banka ve mevduat sahibi zararı birlikte karşılar.

Muşaraka: Ortaklık kurulması olarak ifade edilen muşaraka; iştirak etme, bir işletmenin sermayesine katılarak ortak olunması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda ekonomik faaliyet yürütmek üzere meydana gelen bir kâr zarar ortaklığı olarak tanımlanmaktadır ve genel olarak sermaye ortaklığını ifade etmektedir. Muşarakada ortaklardan her biri eşit ya da farklı tutarlarda yatırım yapma olanağına sahiptir. Yöntem, iki ya da daha fazla ortağın sermaye ve emeklerinin birleştirilmesi şeklinde tasarlanmıştır. Bu bağlamda hem risk ve hem de kâr ve zar birlikte paylaşılmaktadır.

Muşaraka yönteminde banka, ortağı olan müşterisi tarafından talep edilen sermayenin bir bölümünü sağlamaktadır. Bununla birlikte müşteri ise kendi mali imkânları dâhilinde sermayesinin geri kalanını sağlar. Faaliyet sırasında katlanılan tüm maliyetler ve giderler düşüldükten sonra net kâr sözleşmede belirtilen oranda dağıtılır.

Murabaha: Kârlı satış anlamına gelen murabaha, sermaye sahibinin (bankanın) belirli bir malı satın alması ve üzerine belirli bir kâr ekleyerek yeterli nakde sahip olmayan ve gerekli finansmanı temin edemeyen ancak faaliyetlerinin devamlılığı için söz konusu mal ve hizmete ihtiyacı bulunan müşterisine satmasını ifade eder.

Murabaha yöntemi ile sermaye sahibi, faiz yerine alım ve satım dolayısıyla kâr elde ederken müşteri ise ihtiyacını taksitli ödemeler ile giderebilmektedir. Bu nedenle murabaha gerek belirtilen yapısı gerekse sisteme fon sunan tasarruf sahiplerinin kısa vadeli beklentileri nedeniyle ticaretin finansmanı konusunda en sık kullanılan yöntemlerden biridir.

İcara: Leasing kavramının karşılığı olan icara yöntemi, temel olarak kiraya verme olarak ifade edilmektedir. İcara, faizsiz finansmanda genellikle sanayi işletmeleri tarafından sıklıkla kullanılmaktadır ve murabahadan sonra katılım bankalarının en önemli fon sağlama yöntemlerinden biridir. Söz konusu yöntemde banka, orta ve uzun vadede müşterisine fon kullandırmaktadır. Ayrıca esnek finansman, enflasyona karşı korunma, vergi, verimlilik vb. konularda avantaj sağlamaktadır.

Selem Satış ve İstisna: Üretimin finanse edilerek desteklenmesi konusunda kullanılan selem satış yöntemi, ileri bir tarihte teslim edilecek belirli bir malın ücretinin peşin olarak ödenmesini ifade etmektedir. Yöntemde banka, gelecekte üretilecek olan belirli bir malı peşin ödeme yaparak satın almaktadır.

Selem satışa benzerlik gösteren istisna yöntemi, konusu bir malın imal ettirilmesi olan ve alıcı ile satıcı arasında düzenlenen bir sözleşmeyi ifade eder. Üretim yapmak anlamına gelen yöntemde satıcı, belirlenen bir malı alıcının talebine bağlı olarak üretmeyi ve ileri bir dönemde teslim etmeyi taahhüt etmektedir.

Teverruk: Likidite ihtiyacını karşılamak üzere bir malın satıcıdan vadeli olarak alınması ve bu satıcıdan başka bir alıcıya peşin olarak satılmasını ifade etmektedir. Teverruk yöntemi, nakit ve ödeme güçlüğü çeken müşterilerin borçlarını yeniden yapılandırmak üzere de kullanılmaktadır.

Müzaraa: Tarımsal faaliyetin finanse edilmesi amacıyla taraflardan birinin arazisini, diğerinin ise emeğini ortaya koyduğu bir ziraat ortalığı işlemidir. Faizsiz sistemde müzaraa işlemi, bankanın sermaye olarak araziyi, diğer tarafın ise iş gücünü ortaya koymasını ifade eder.

Karz-ı Hasen: En basit tanımıyla ihtiyaç sahibi kişi ya da kurumlara verilen faizsiz borç olarak tanımlanmaktadır. Sosyal kredi olarak da adlandırılan karz-ı hasen, insani yardım amacıyla finansal sıkıntı yaşayan kişilere karşılıklı anlaşılan dönemlere bağlı olarak verilmektedir.

Tekafül

Teorik olarak dayanışma ya da ortak sorumluluk olarak tanımlanan tekafül, en basit haliyle İslami sigorta ya da faizsiz sigorta olarak ifade edilmektedir. Bu sigortacılık türünde bir şahsın hayatına ya da değerli bir varlığına ilişkin risk, yardımlaşma ve gönüllülük esasına göre bir grup insan tarafından karşılıklı olarak garanti altına alınmaktadır. Tekafül sigortasının unsurları şu şekildedir;

  • Sigortalı
  • Sigorta Edilen Risk
  • Sigortacı
  • Ödenen Prim
  • Sigorta Tutarı

Tekafül işleminde kâr amacı gütmeyen ve risklere karşı bir malını sigortalatmak isteyen kişiler, belirlenen dönemlerde prim ödeyerek bir fon oluştururlar. Söz konusu fon ile olası risklerin meydan gelmesi durumunda ortaya çıkan zararlar tazmin edilmektedir.

Geniş bir uygulama alanı bulan İslami sigortada, tekafül esasına dayanan ve “mudaraba”, “vekâlet” ve “hibrit” model olarak adlandırılan üç farklı model bulunmaktadır.

İslami Hisse Senedi Piyasaları

İslami hisse senedi piyasaları geleneksel hisse senedi piyasalarının İslami kanun ve kurallar çerçevesinde filtrelenmiş olduğu ve İslam hukuku açısından izinli olan enstrümanların işlem gördüğü piyasalardır.

İslami finans, İslam hukuku çerçevesinde bağlı olduğu kurallar nedeniyle reel varlıklara ilişkin işlemleri içerdiğinden geleneksel finansal sisteme göre reel sektöre daha yakındır ve sürdürülebilirlik daha fazladır. Modern finansal sistem reel sektörden ziyade finansal sektöre hizmet eder hâle geldiğinden kırılganlıklar yüksek olmakta, bu durum ise İslami hisse senedi piyasalarına olan talebi arttırmaktadır.

Sukuk

Sukuk, en basit hâliyle İslami bono olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda finansal sertifika anlamına gelen sukuk, varlık senedi ya da menkul kıymetleştirilmiş bir varlık olarak da tanımlanmaktadır.

İslami bono olarak da ifade edilen sukuk sertifikaları ile geleneksel borçlanma araçları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Sukuk sertifikaları İslami finansman prensipleri baz alınarak bir varlığa dayalı olarak ihraç edilirler ve borç senedi özelliği taşımazlar. Bu nedenle sukuk, geleneksel borçlanma araçları gibi borç tabanlı değil varlık tabanlı bir araç olarak tanımlanır ve söz konu prensiplere göre yasaklanmış alanlarda faaliyet söz konusu değildir.

Faiz ve aynı zamanda aşırı belirsizlik içeren işlemler yasaktır. Bununla birlikte sukuk, dayanak varlık üzerinden mülkiyet hakkını temsil etmektedir. Diğer bir ifadeyle sukuk sahipleri yatırım oranına bağlı olarak hak sahibidirler.

Diğer İslami finansman türlerinde olduğu gibi, sukukta da gerçek bir ticari veya yatırım ilişkisi baz alınmaktadır. Bu bağlamda sukuk, kullanım alanı esasına göre proje, varlık ya da bilanço endeksli olarak hazırlanabilmektedir.

Proje Endeksli Sukuk: Bu kategoride önceden yapılması belirlenmiş bir projenin finansmanı amacıyla sukuk ihraç edilmektedir.

Varlık Endeksli Sukuk: Varlık endeksli sukuklarda, varlıklara ait kazanç hakkının yatırımcılara transfer edilmesi yoluyla fon sağlanmaktadır.

Bilanço Endeksli Sukuk: Bilanço bazlı sukuklarda temel amaç, birden fazla projenin finansmanı sağlanmaktadır.

Sukuk, birçok farklı kritere bağlı olarak sını andırılmaktadır. Sukuk dayalı olduğu finansman modellerine göre ise ortaklık esasına, mal satım esasına ve menfaat esasına göre alt başlıklara ayrılmaktadır. Ortaklık esasına dayalı sukuk türleri, mudaraba ve muşaraka ortaklıkları yoluyla oluşan varlıklara dayalı ihraç edilen sukuklardır. Mal satım esasına dayalı sukuklar murabaha, selem ve istisna sukuklarını ifade etmektedir. İcara sukuk ise menfaat esasına dayalı sukuk türü içerisinde yer almaktadır.

İslami Finans Çerçevesinde Türev Ürünler

İslami finans alanına ilişkin olarak bankacılık faaliyetleri ile icara sukuk, muşaraka sukuk, mudaraba sukuk gibi İslami sermaye piyasası araçları derinlemesine incelenmiş ve bu konularda birçok çalışma yapılmıştır. Diğer yandan İslami türev ürünlere ilişkin yayın sayısı oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu durumun olası sebeplerinden biri türev ürünlerin İslam hukukuna göre sakıncalı özelliklerinin bulunması ve forward, future, opsiyon gibi geleneksel türevlerin yasaklı olmasıdır. Bununla birlikte, İslami finans alanında ortaya çıkan risk yönetim ihtiyacı İslami türev ürünlerin geliştirilmesine ve İslami finans endüstrisinde kullanılmaya başlanmasına neden olmuştur.

Türev ürünlerin İslam hukuku açısından uygun olabilmesi aşağıdaki koşulları sağlaması gerekmektedir;

  • Tanımlanabilir bir varlık veya girişim üzerinde taraflarca planlanmış etkin sahipliğe ilişkin gerçek bir korunma talebine işaret etmelidir.
  • Özellikleri açıkça tanımlanmış olan varlıklar üzerindeki koşullu alacaklardan doğan ödeme yükümlülüklerinin kesinliğini garanti etmelidir.
  • Olağanüstü durumlar dışında, fiziki bir varlığın fiilî ve doğrudan transferine ilişkin sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ertelenmesini reddetmelidir.
  • Sözleşme riskten korunmanın kullanımı için teminatlandırılmış ödeme içermelidir, ancak fiyat taraflar arasındaki risk paylaşımının ötesinde dayanak varlığın geçici fiyat değişimlerinden tek taraflı kazanç yaratmayı amaçlayan hükümler çıkarılmalıdır.
  • İslam hukukunda yasaklanmış olan faaliyetleri içermemeli, özellikle faiz (riba), kumar (maysir) ve belirsizliğe bağlı spekülasyondan kaçınılmalı, dayanak varlığın özellikleri ve teslim koşulları açıkça belirlenmeli ve bilgisizlikten kaynaklanan istismarı önlemelidir.

İslami Forward Sözleşmeler: Forward sözleşmeler gelişmiş ödeme kısıtları altında İslami hukuku açısından kullanımına izin verilen finansal ürünlerdir. Ancak İslami açıdan kısa ve uzun pozisyon arasındaki farklılıklar ve kullanım amacı önem kazanmaktadır.

İslami Future Sözleşmeler: İslami açıdan değerlendirildiğinde future kontratlarda karşı taraf riskinin sınırlandırılmasının İslam hukuku açısından uygun olmadığı düşünülmektedir. Çünkü söz konusu işlemlerde bu riskin sınırlandırılabilmesi için günlük netleştirme işlemi gerçekleştirilmektedir ve günlük netleştirme işleminin yapılabilmesi için tarafların teminat yatırması gerekmektedir. Bu durumda ise henüz transferi gerçekleşmemiş olan varlık için ödeme yapıldığından İslami açıdan yasaklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Ancak bu sorunun önüne geçilebilmesi için çözüm olarak, dayanak varlığın kullanım fiyatından sapmalarına karşı vade boyunca farklı zamanlarda periyodik geri ödeme tutarlarıyla küçük miktarlarda düzeltmeler yapılabilir.

İslami Opsiyonlar: Opsiyon sözleşmeleri İslam hukuku açısından genellikle kabul görmeyen sözleşmelerdir. İslam hukuku açısından en temel sorun opsiyonların satış sözleşmesinden ayrılıp, bağımsız olarak alınıp satılabilmesidir. Ancak İslami finans alanında opsiyonların hangi spesifik özelliklerinin kabul görmediğine ilişkin bir görüş birliği bulunmamaktadır. Öte yandan opsiyonlarda sözleşmeye giriş tarihi ile teslim tarihi arasındaki süre nedeniyle taraflar arasında ani, irrasyonel ve yanlış kararlar sebebiyle ortaya çıkması muhtemel anlaşmazlıklar en aza indirildiğinden ve takas, fiyat vb. konularda aşırı belirsizliği (gharar) azalttığından opsiyonların İslam hukuku sınırlarına yakınlaştığı ileri sürülmektedir.

İslami Swaplar: İslami finans alanında swap işlemlerinin iki yaygın uygulaması bulunmaktadır .Bunlar kur riskine karşı geliştirilen İslami döviz swapları ve nakit akımlarını yönetme imkânı sağlayan kâr paylı swaplardır.

İslami döviz swapı (Islamic FX Swap) katılımcıların döviz kurlarındaki oynaklık ve dalgalanmalar nedeniyle maruz kaldıkları riskleri minimize etmek veya korunma sağlamak amacıyla geliştirilen sözleşmelerdir. Geleneksel döviz swaplarına benzemekle birlikte, İslam hukuku açısından yasaklı fiilleri içermemesi bu sözleşmeleri geleneksel swaplardan ayırmaktadır.