METAFİZİK - Ünite 2: Tümellere İlişkin Gerçekçi Kuramlar Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Tümellere İlişkin Gerçekçi Kuramlar
Tümellerin varlığı konusunda gerçekçi (realist), kavramcı (konseptüalist) ve adcı (nominalist) olarak üç ana görüş ortaya konmuştur. Gerçekçi görüşte tümeller zihinden bağımsız olarak varolan şeylerdir. Kavramcı görüşte tümeller zihnin dışında varolmayan ancak zihnin içinde kavram olarak varolan şeylerdir. Adcı kuramda ise tümellerin dil dışı varlığı yadsınır.
Özne-Yüklem Önermeleri ve Bu Önermelerin Metafizik Açıklaması
Bir özne-yüklem önermesi, özne, yüklem ve bunlardan bir önerme oluşturmaya yarayan bağ denilen fiil işlevinde bir sonek’ten oluştuğu gibi yalnız bir özne ve yüklemden de oluşur. A, B’dir şeklindeki önermeler, geleneksel tasarım mantığındaki özne-yüklem önermelerinin genel biçimidir. Çağdaş sembolik mantıkta ise özne-yüklem önermesi yalnız bir ad ve fiilden oluşur. Özne-yüklem önermelerinin öznesi veya yüklemi konumundaki sözlere terim denir. Yüklem konumunda bulunabilen terimlere genel terim, yüklem konumunda bulunmayan terimlere ise tekil terim denir. n tane öznesi olan özne-yüklem önermelerine n-li özne yüklem önermesi, bunların yüklemine de n-li yüklem denilir.
Bir özne-yüklem önermesinin metafizik açıklaması, bu önermeyle eşdeğer olan ama bu önermenin terimlerinin gösterdiği şeyleri belirten yeni bir önermenin ortaya konulması demektir.
Bir önermenin metafizik açıklayıcısı bu önermenin hangi varlıklar tarafından nasıl doğru kılındığını belirleyen bir önerme demektir; ama bu önermenin doğru olduğunun nasıl bilindiğini belirleyen bir önerme demek değildir.
Metafizik açıklamaya ve metafizik nedene gereksinmesi olmayan doğru önermeler ve bunların karşılığı olan olguların olmasıdır. Bu tür doğru bir önermeye metafizikçe temel önerme , bunun karşılığı olguya da metafizikçe temel olgu denilebilir.
Platon’un Gerçekçi Tümeller Kuramı: İdealar
Platon’un idealar kuramında iki kategori ile ilkel olan bir temel ontolojik ilişki vardır. Kategorilerden biri çıplak gözle gözlemlenebilen tam somut nesnelerin oluşturduğu tikel kategorisi , öbürü de tümellerden oluşan dil dışı zihin dışı ve tikellerden ayrı ve bağımsız olarak varolan idea kategorisi dir. Temel ontoljik ilişkiye ise pay alma ilişkisi denir.
Platon’un idealar kuramı, çeşitli güçlüklere yol açmıştır, bunlardan biri “Üçüncü adam çıkarımı” olarak adlandırılan ve sonsuz gerilemeye yol açan güçlüktür. Bu çıkarımın yol açtığı sonsuz gerileme İdealar Kuramı’nın özne-yüklem önermelerinin doğruluğunun metafizik açıklamasını engeller.
Pay Alma İlişkisi’nin Pasta modeli kabul edilirse, İdealar Kuramı için bütün parça ikilemi denilen güçlük doğurur. Bu nedenle Pasta Modeli kabul edilemez.
Aristoteles’in Gerçekçi Tümeller Kuramı: Tözsel Tümeller ve Tözsel Olmayan Tümeller
Aristoteles’in Kategoriler adlı yapıtındaki metafizik kuramı, söyleme (ya da evriği olan ait olma ) ile içinde olma (ya da evriği sahip olma ) denilen iki temel ilişkiye dayanır. Bu iki ilişki yardımıyla nesne, nesne türü, tikel özellik ve özellik türü diye adlandırılan dört ontolojik kategori tanımlanmıştır. Bu iki kuram aynı metafizik önermeleri doğru saymaktadır.
Aristoteles bütün varlıkları on kategoriye ayırıp, nesne ile nesne türlerini töz diye bir kategori altında toplamış, nesnelere birincil töz (örneğin Sokrates), nesne türlerine ikincil töz (örneğin insan), demiştir. Birincil tözler tikel, ikincil tözler ise tümeldir. Geri kalan varlıkları, yani özellikleri, dokuz ayrı kategoriye ayırmıştır: Nicelik, nitelik, görelik, yer, zaman, durum, iyelik, etkinlik ve edilginlik. Bu kategorilerden her biri gerek belirlenmiş gerekse belirlenebilir özellikleri kapsar.
Tözsel tümeller , ikincil tümeller ya da nesne türleri, tüm örnekleyenleri birincil töz olan türlerdir. En üst cins örnekleyenleri tüm birincil tözler olan tür demektir. Bütün ikincil tözler ve yalnız ikincil tözler en üst cinsin alt türleridir. Bir türün en küçük üst türü o türün yakın cinsi , öbür üstleri de o türün uzak cinsleri olarak adlandırılırlar. Bir türü tanımlamak , o türün yakın cinsinin ve özgül ayırıcı özelliğinin verilmesi demektir. Bir türün ayırıcı özelliği bu türün yakın veya uzak bütün cinslerinin ayırıcı özellikleri demektir.
Bir türün sahip olduğu türe özgü özellikler , o türün bütün örnekleyenlerinin ve yalnız onların her zaman taşıdığı özellikler demektir. Bir türe özgü özellik yalnız ona sahip olan türün örnekleyenleri tarafından taşınırken, bir ayırıcı özellik başka bir şey tarafından da taşınabilir.
B gibi bir özelliğin A nesnesi’nin ilineksel özelliği olması, A’nın B’yi taşımasının da taşımamasının da olanaklı olması demektir.
Gerçekçi Tümel Kuramların Genel Değerlendirilmesi
Platon’un İdealar Kuramı ve Aristoteles’in Tözsel ve Tözsel Olmayan Tümeller Kuramı gerçekçi tümeller kuramlarının en önemli iki örneğidir. Bunlar dışında da gerçekçi tümel kuramları ortaya konmuştur. Bütün gerçekçi kuramlara ortak olan belli başlı aksiyomlar, Platon’un yedi aksiyomunun ilk dördünde şu değişikliklerin yapılmasıyla dile getirilebilir, idea yerine nesne özelliği konulur, pay alma ilişkisi yerine yaşıma veya örnekleme ilişkisi konulur, böylece aksiyomlar şu hale gelmiş olur: 1) Teklik aksiyomu, 2) Ayırma aksiyomu, 3a) Metafizik Neden Aksiyomu, 3b) Metafizik Açıklama Aksiyomu, 4a) Çoğun Üzerinde-Bir Aksiyomu, 4b) Çoğun-Üzerinde-Bir Aksiyomu. Tüm gerçekçi tümeller kuramlarında güdülen genel amaç, özne-yüklem önermelerinin doğru olmaları için hangi şeylerin varolması gerektiğini ortaya koyup, bu yolla sözü geçen önermelerin nasıl doğru olduklarını açıklamaktır.
Adcı kuramlarda özne-yüklem önermelerinin yükleminin hiçbirşeyi göstermediği, öznesinin ise yalnız somut bir tikeli gösterdiği kabul edilir. Ancak öznesi somut bir tikeli göstermeyen birçok özne yüklem önermesi vardır. Adcı kuram böyle bir öznenin geçtiği önermeyi salt somut şeylere ilişkin önermeye dönüştürmek zorundadır ancak özneleri soyut gösteren öyle önermeler vardır ki bunlar somut şeylere ilişkin önermelere dönüştürülemez. “Çalışkanlık bir erdemdir” gibi bazı özne-yüklem önermelerinin metafizik açıklamasının, salt somut nesnelere ilişkin önermelere çevrilemediği için, gerçekçi tümel kuramlarına dayanmadan, yani tümellerin varlığını kabul etmeden, yapılamayacağı savunulabilir. Bu ise gerçekçi tümel kuramlarının en olumlu yönüdür.
Gerçekçi tümel kuramlarına yapılan en yaygın eleştiri, “Ockhamlı’nın usturası” diye anılan ontolojik tutumluluk ilkesine aykırı olmasıdır. Bu ilke “metafizik kuramlarda gereğinden fazla şeylerin varlığını kabul etmeme” ilkesidir. Gerçekçi kuramlarda varlığı kabul edilen tümellerin, hangi türden önermelerin metafizik açıklayıcılarında kullanıldığı belirtilip nasıl gerekli oldukları gösterilmelidir. Buna karşılık adcı kuramlarda, tümellerin varlığının gereksiz olduğunu göstermek için bunlardan söz eden önermelerin yalnız somut nesnelere ilişkin önermelere çevrilmesi zorunludur. Gerçekçi tümel kuramlarına yapılan ikinci tür eleştiri, her yüklemin bir tümelin varlığını gösterdiği durumda Russell Paradoksu’na ve sonsuz gerileme sorunlarına yol açtığıdır.