MODERN FELSEFE I - Ünite 4: İngiliz Deneyciliğinin Kurucuları: Hobbes ve Locke Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: İngiliz Deneyciliğinin Kurucuları: Hobbes ve Locke

Thomas Hobbes’un Yöntem ve Bilgi Anlayışı

Thomas Hobbes, deneyciliğin yolunu açan önemli bir düşünürdür. Yurttaş Üzerine (De cive-1642), Cisim Üzerine (De corpore-1655) ve İnsan Üzerine (De homine1658) adlı üç bölümden oluşan Felsefenin İlkeleri isimli eserini yazmıştır. 1651’de yazdığı Leviathan ise siyaset felsefesinin temel yapıtlarından biri olmuştur.

Thomas Hobbes bilim ve felsefenin, insanı dogmatizmden kurtarıp yeni düşünceler edinmesini sağlayacak pratik bir faydası olduğunu savunmuştur. Hobbes’a göre bilim ve felsefe, bilimsel olmayan teoloji karşısında tavır almayı sağlar. Hobbes, doğa bilimlerini ve ahlak ve siyaset felsefesini savunur. Düşünüre göre bu üç alandan kaynaklanan bilgi, önceden görülebilen etkileri kendi yararımıza kullanmamızı sağlayan bir gücü ifade eder. Felsefe, nedensellikle ve her türlü cisimsel şey ile ilgilenir.

Hobbes’a göre iki tür cisim vardır:

  • Doğanın ortaya çıkardığı doğal cisim ve
  • İnsanın istenç ve anlaşma yoluyla oluşturduğu devlet.

Buna göre Hobbes felsefeyi dört alt başlığa ayırmıştır:

  • Doğal felsefe,
  • Yurttaş felsefesi,
  • Psikoloji,
  • Siyaset.

Hobbes’un yöntemi rasyonalizmdir. Tümdengelim ve hipotetik yöntem ise akılcılığın temelidir. Akılcılık , hesaplamadır; hesaplama, toplama ve çıkarmadır. Hobbes bu terimleri birleştirme (zihnin ilk ya da genel nedenlerden yola çıkarak etkilere ulaşması) ve çözümleme (zihnin tikelden tümele, ilk ilkelerle ilerlemesi) anlamında kullanır. Hobbes’a göre, buluş yöntemi (nedensel ilişkileri belirleme süreci) hem çözümsel hem de birleşimseldir.

Yöntem belirlemede matematik önemlidir. Bilimler, doğal felsefe, ahlak felsefesi ve siyaset felsefesi yöntem oluştururken matematiğe başvurmalıdır.

Hobbes, bilginin temeli bakımından ampiristtir. Verili olanla felsefeye başlanır. Ancak duyumsal olan tek başına bilimsel bilgiye ulaşmaya yetmez, çünkü nedensel ilişkileri bulmak için hesaplama yapmaya ihtiyaç vardır. Hobbes bilgiyi ikiye ayırır:

  • Olgu bilgisi, bir şeyin yapıldığını görmek ya da anımsamaktır.
  • Sonuç bilgisi ise koşullu ya da varsayımlı bilgidir.

Bilgi felsefesinin temel sorusu, başlangıç ilkelerine nasıl ulaşıldığıdır. Çıkış noktası duyumsal verilerdir. Duyumlar, beyindeki ya da sinir sistemindeki cisimciklerin devinimidir. Duyumlar düşseldir, ancak nedenleri gerçektir. Nedenler ve duyumlara arasında benzerlik yoktur.

İmgelenebilir olan şeyler sonludur; sonsuz şeyler ise kavramsızdır. Bu tür terimler anlamsız ve içeriksizdir.

Hobbes’a göre, bu bağlamda tümeller yalnızca birer isimdir. Adlar, filozofun bir şeyler hatırlamasına yardımcı olur. Düşünce aktarımında adlar, sembol-simge görevi görür. Bunların birbirine bağlanmasıyla konuşma oluşur. Her sözcük bir şeye işaret etmez. Bazı adlar tek bir şeri, bazı adlar ise birden çok şeyi ortak olarak adlandırır. Hobbes Ockham’ın ayrımını benimser:

  • Birincil yönelimsel tümel adlar,
  • İkincil yönelimsel tümel adlar.

Birincil yönelimsel tümeller, şeylerin kendisinin değil, zihnimizdeki tasarımının adıdır. Tümeller tasarımsal olsa da, nesnelerden kaynaklandığı için olgusallıkla ilişkilidir. Zihindeki tüm tasarımlar duyu aracılığıyla ortaya çıkar. Olgusallık fenomenler alanıdır.

Bilim fenomenlere dayanır. Fenomen imge üretir. İmge sözcüklere çevrilir ve buradan kaynaklanan konuşma bağıntıları bilimi mümkün kılar. Bilimde ilk ilkelerden yola çıkılır. Hobbes’a göre tanıtlama ve tanım önermeleri bilimsel işlemin göstergesidir. Tanım, yüklemi öznesini çözümleyen önermedir.

Felsefe genel olarak cisimlerin nedenleri ve nitelikleriyle ilgilenir. Üç tür cisim vardır:

  • Fiziksel cisimler,
  • İnsan cismi,
  • Politik cisim.

Tüm cisim türleri devinim içindedir. Devinim, bir yeri terk ederek başka bir yer edinmektir. Devinimin nedeni, devinen şeyin yerini değiştirir. Başka bir cisim tarafından durdurulmadığı sürece devinimi sürer. Devinen cisimler hem fiziksel hem de zihinsel olarak değişir.

Cisim asli olarak uzamsal ve zamansaldır. Uzam zihnin dışında var olan şeyin imgesidir. Zaman devinim içindeki öncenin ve sonranın imgesidir. Nesnel temelleri vardır ancak zihnimizde imge olarak var olurlar. Uzamı ve zamanı hem sonlu hem de sonsuz olarak imgeleyebiliriz. Her cisim zorunlu olarak uzamlı ve zamanlı düşünülür.

Hobbes’un Ahlak ve Siyaset Anlayışı

Hayvan ve insana özgü iki tür devinim vardır:

  • Canlılık devinimi,
  • İstençli devinim.

İkisinin de kaynağı zihindir. Zihin beyindeki devimidir. Bu devinimde imgeler ve idealar ortaya çıkar. Zihinselliğin temelinde dürtü gücü ya da çaba vardır.

Yönelime istek, uzaklaşmaya ise kaçınma neden olur. Yönelim ve kaçınma sonucunda ise duygular ya da tutkular ortaya çıkar. Yalın tutkular, arzu, sevgi, korku, nefret, sevinç ve üzüntüdür.

İnsanda mutluluğa yol açan şey iyi, mutsuzluğa yol açan şey ise kötüdür. Bu nedenle, mutlak iyi ya da kötü yoktur. Ölçü, bireydir. İnsanlar toplu halde yaşasa da iyi ve kötüye kendileri karar verir. Bu atomsal bireycilik olarak adlandırılır.

Atomsal bireyciliğe göre insan gücü ister. Temeli bedensel devinim olan güç, insan eylemlerinde sergilenir. Güçlü güçsüzü ezebilir. Güç bir hak durumuna gelebilir. Özgüven elde etmek isteyen insan başkalarıyla rekabet içindedir. Hobbes bunu, herkesin herkese karşı savaşı olarak tanımlar. İnsan insanın kurdudur. Bu nedenle, eşitliğin ve barışın tesisi için, devletin kurulması zorunludur.

İnsanlar yasalar çerçevesinde hareket etmelidir. Hobbes’a göre bu yasaların hem toplumsal hem de doğal bağlayıcılığı vardır. İnsanlar bunu sağlamak için toplumsal sözleşme yapar ve hak ve özgürlüklerinin bir kısmından vaz geçer. Burada ortaya çıkan şey, devlettir.

Toplum sözleşmesi bireyler arasındaki düzeni sağlayan uzlaşmadır. Hakların bir kısmı yöneticiye devredilir. Tek kişi ya da topluluk biçiminde olabilecek yönetici, mutlak güce sahiptir.

Yasa hükümdarın buyruğudur. Ahlak ve adaletin tesisini de yönetici sağlar. Adalet, hükümdarın yasalarına uymak anlamına gelir. Monark, her zaman yasaya uygun davranır çünkü kendisi yasanın temsilidir.

John Locke’un Bilgi ve Dil Anlayışı

Locke, ampirizmin kurucusudur. Aynı zamanda, siyasi düşünceleri nedeniyle aydınlanmanın öncüsüdür. Baş eseri, İnsan Anlığı Üzerine bir Deneme ’dir. Diğer önemli eserleri şunlardır:

  • Sivil Hükümet Üzerine İki İnceleme,
  • Eğitim Üzerine Düşünceler,
  • Hıristiyanlığın Usa Uygunluğu,
  • Hoşgörü Üzerine Mektup.

Locke’a göre bilgi duyusal deneyimle başlar. Locke, Descartesçı ve Leibnizci doğuştan idealar kuramını eleştirir. Mantık ilkeleri doğuştan insanlarda bulunmaz. Ruhta kuramsal ilkeler ve pratik ilkeler bulunmaz. Erdemin genel olarak onaylanmasının nedeni doğuştan olması değil, faydalı olmasıdır. İnsanlarda doğuştan gelen şeyler açlık, susuzluk gibi uyarımlardır. Bu nedenle ahlak ilkelerinin temellendirilmesi gerekir.

İdeler, düşüncenin nesnesidir. İlk araştırılması gereken ise idelerin kaynağıdır. Locke’a göre zihin ilk olarak bir tabular rasa ’dır. Zihin deneyim yoluyla dolar. Deneyim, duyumlarla ve düşünümler ile oluşur.

İdelerin kaynağı, duyum ve düşünümdür. Duyum, zihnin ideleri elde etmesini sağlar. Düşünüm ise, kazanılan ideler üzerine çalışarak onları seçik hale getirir.

Duyumun nesnesi dışsal şeyler, düşünümün nesnesi ise zihnimizin kendi işlemleridir. Her şey duyum yoluyla elde edilir, düşünüm tarafından işlenir.

Yedi tür ide vardır:

  1. Basit ideler: Bilgimiz ilk ve yalın materyalidir.
  2. Karmaşık ideler: Zihnin basit idelerden kendi oluşturduğu idelerdir.
  3. Cisim ve töz ideleri: Yalın idelerin birbiriyle kaynaşması sonucu ortaya cisim idesi çıkar. Töz idesi ise var olduklarını gördüğümüz ve kendisini taşıyan bir şey olmadan var olamayacağını inandığımız nitelikleri taşıyan, bilinmez bir şeydir. Zihnin taşıyıcısı, tin denen tözdür.
  4. Moduslar: Cisimlere bağımlı olan veya onların etkileri olarak düşünülen idelere kip denir. Kendi başlarına var olamazlar. Cisimlerin ya da tözlerin varlığına bağlıdırlar.
  5. Düşünümün kipleri: Zihin kendi içindeki eylemleri gözlediğinde ilk olarak düşünmeyi fark eder. Düşüncede meydana gelen değişimler kipleri oluşturur.
  6. Duyum ve düşünümün birlikte elde edildiği ideler: Başlıcaları haz ve acıdır. Zihnin düşüncesi ya da algısı ya kendi başınadır ya da haz ya da acı ile birliktedir. Bizde haz doğuran şey iyi, acı doğuran şey ise kötüdür.
  7. Bağıntı ideleri: Varlıklar arasında ilişki oluşturan idelerdir. Bağıntı ideleri, kaynaşık değil yan yanadır. Nedensellik bu türden bir idedir.

Locke’a göre insan toplumsal bir varlıktır ve bu nedenle dil yetisine sahiptir. İnsanın çıkardığı sesler, idelerinin imleri-sembolüdür. Sözcükler zihinde bulunan idelerin sembolüdür. Sonra bu sembolleri öteki insanların ideleri yerine kullanır. Son olarak ise, bunları nesnelerin sembolleri olarak kullanır.

Sözcükler çoğunlukla geneldir. Genel terim nesnelerde ortak olanın zihinde oluşturduğu genel ideye verilen addır. Genel terimler soyuttur. Salt düşünme yetimizin ürünüdür. Birbirine benzeyen şeylerin gerçek özünü oluşturur. Bu özler var edilemez ve bozulamaz.

Locke’a göre bilgi ideler arasındaki ilişkilerden doğar. İki ide arasındaki uyuşma ya da uyuşamamanın algılanmasıyla bilgi ortaya çıkar. Bu bağlamda dört başlık söz konusudur:

  1. Özdeşlik ya da başkalık: Zihin öncelikle ideleri algılayarak aralarındaki farkları ayırt eder. Her ide kendisiyle uyuşur. Seçik ideler ise birbiriyle uyuşmaz.
  2. Bağıntı: İdelerimiz arasındaki bağıntıları ayırt ederek somut bilgiye ulaşırız.
  3. Birlikte varoluş: Aynı öznede birlikte varolma ya da bulunmadır.
  4. Gerçek varoluş: Edimsel gerçek bir varoluşun ideyle uyuşmasıdır.

Bilgi apaçıklık derecesi bakımından üçe ayrılır:

  1. Sezgisel bilgi: Zihnimizin iki ide arasındaki uyum ya da uyumsuzluğu dolaysızca algıladığı bilgi türüdür. İnceleme ve tanıtlamaya gereksinim yoktur.
  2. Tanıtlamalı bilgi: Uyum ya da uyumsuzluğun ancak dolaylı olarak algılandığı bilgi türüdür. Bu bilgi biçiminde zihin, uslamlama yaparak bir ya da birkaç idenin aracılığına baş vurur.
  3. Duyusal bilgi: Sezgi ve tanıtlamaya dayandırılmayan bilgi inanç ya da kanı düzeyinde kalır. Yalnızca duyulara başvurarak nesnelerin gerçek bağıntılarına ulaşamayız.

Locke’ın Ahlaksal ve Siyasal Görüşleri

Locke’a göre ahlak tanıtlanabilirdir. Ahlaksal sözcüklerin karşılık geldiği şeylerin gerçek özleri bilinerek kesin bilgi elde edilebilir. Ahlaksal sözcüklerin tanımlarını yapmak yoluyla açıklık elde edilebilir. Lock’a göre üç çeşit yasa vardır:

  1. Kutsal Yasa: Tanrısal yasadır.
  2. Yurttaşlık Yasası: insanların neyin suç olduğunu saptamak için koyduğu yasadır.
  3. Ahlak Yasası: Düşünce ve saygınlık yasasıdır. Yaptırım gücü övme ve yermedir.

Locke’a göre doğa durumu Hobbes’tan farklı olarak özgürlükte temellenir. Özgürlüğü yöneten yasa, aklın yasasıdır. Bu yasa, insanların eşitliği ve bağımsızlığını öğretir. İnsanlar doğası gereği etik yasayı ve kutsal yasayı keşfetme ve buna göre davranma yetisine sahiptir. Özü ahlaksal ve tanrısal olan doğa yasası, aklın sesi olarak insanlara ödevlerini ve haklarını duyurur.

Birincil doğal hak, kendini koruma ve yaşam hakkıdır. Özel mülkiyet de bir haktır. Özel mülkiyetin temeli olan emek, kişinin kendisine aittir. Özgürlük hakkı ve miras hakkı doğumla kazanılır.

Hak ve özgürlükleri korumanın yolu, toplumsal örgütlenmedir. Örgütlenme, doğal yasayı tanımlayacak toplumsal sözleşme yoluyla sağlanır. Devletin temel amacı mülkiyetin korunmasıdır. İnsan doğal özgürlüğünden sıyrılıp başkalarıyla anlaştığında rahatlığı, güvenliği, barışı ve mülk hakkını güvence altına alır.

Locke’a göre insanlar doğal haklarını ve yetkilerini çoğunluğa devrederek sözleşme yapmalıdır. Burada birey, çoğunluğun istencine boyun eğer. Çoğunluğun temsil hakkı vardır. Yönetim çoğunluğun istencine göre şekillenir. Yasaları uygulama yürütme, anlaşmazlıkları giderme ise yargı erkinin elindedir. Hobbes’tan farklı olarak, Locke’da en yüksek güç yasama erkidir.