OLAYLARA MÜDAHALE ESASLARI - Ünite 7: Güç Kullanımı ve Dikkat Edilecek Hususlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Güç Kullanımı ve Dikkat Edilecek Hususlar

Giriş

Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki hizmetleri yerine getirmekle yükümlü olan özel güvenlik hizmetleri, suçu önleme ve suç işlenen bir ortamda suçluyu adalete teslim edecek önlemler almak gibi birçok görevi kapsamaktadır. Bu yükümlülüğü yerine getirirken olay yerini koruma, olay yerinde bulunan kalabalığı kontrol etme ve gerektiği ölçüde ve şekilde müdahale etme hususları da özel güvenlik hizmetlerinin görevlerinin alt başlıkları arasında bulunmaktadır. Müdahale gerektiren konu ve yerde yalnızca kendi kanaatiyle değil; hukukun üstünlüğü göz önünde bulundurularak kanunun kendisine verdiği yetki ve derecede güç kullanması ve bu şekilde üzerine düşen görevi ifa etmesi beklenmektedir.

Güç

Nietzsche’ye göre güç, dünyanın temel hammaddesi, güç tutkusu bir varlık, bir oluş değil bir kaderdir. İnsanlık tarihine bakıldığında da gerçekten hep bir güç mücadelesinin olduğu görülmekte ve bu mücadelenin de devam edeceği anlaşılmaktadır. Güç en bilinen tanımıyla, “başkalarını etkileyebilme yeteneği” diğer bir deyişle “bir başkasını etkileyebilme kapasitesi”dir. Tanımdan da anlaşılacağa üzere güç, kullanıldığında değişim yaratma yani bir şeyi olduğu durumundan farklı bir duruma getirebilme yeteneğine sahip bir olgudur. Güç, tarih boyunca kullanılma amaçları ve şekilleri nedeniyle hem iyi hem de kötü olarak değerlendirilmiştir. Ancak güce, tek başına iyi veya kötü sıfatlandırması yapmak doğru değildir. Berle, “gücün doğal yasaları” olarak tanımladığı ve toplumlarda var olan devletvatandaş ilişkileri de dahil bir çok alanda uygulanabilir;

  1. “Güç, insanlardan oluşan bir organizasyonda sürekli olarak bir boşluğu doldurur,
  2. Güç kişiseldir,
  3. Güç, her zaman bir felsefe ve fikir sistemine dayanır,
  4. Güç, her zaman bir sorumluluk alanı ile karşı karşıyadır ve bu alan içinde hareket eder,
  5. Güç, organizasyonlar aracılığıyla yürütülür ve organizasyonlara dayanır.” olarak beş yasa ortaya koymuştur. “Güç, organizasyonlar aracılığıyla yürütülür ve organizasyonlara dayanır” ifadesi ile güç kullanma ve hatta tüm yetkilerin doğuştan gelen bir özellik olmadığı, bağlı bulunulan kurumun genel ve özel kolluk personeline güç kullanma yetkisini verdiği ve bu gücü de kanunların izin verdiği kadarıyla kullanılabilecekleri anlatılmaktadır.

Yasal Çerçeve

Genel kolluk birimleri tarafından ifa edilen kamu güvenliğini sağlama hizmetlerini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetleri; kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşların güvenliğinin sağlanması ile toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde güvenliğin sağlanması, para veya değerli eşya nakli gibi birçok hizmeti bünyesinde barındırmaktadır. Özel güvenlik görevlileri yukarıda sayılan görevleri ve benzeri fonksiyonları yerine getirirken hukukun üstünlüğünü sağlamak, kanun hâkimiyetini tesis etmek, meydana gelebilecek asayişe müessir olayları önlemek, şüpheli veya sanıkları etkisiz hale getirmek kısaca kendisine mevzuat çerçevesinde verilen görevleri yine mevzuat çerçevesinde yerine getirebilmesi için güç kullanma yetkisine başvurmak zorunda kalabilir.

Özel güvenlik görevlilerinin -görev alanı içinde olmak kaydıyla- genel kolluk personelinin kamu düzeninin sağlanması kapsamında yerine getirdiği birçok görevi yerine getirdiği, gerek 5188 sayılı “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun [ÖGHDK]” gerekse söz konusu kanunun atıfta bulunduğu 5237 sayılı “Türk Ceza Kanunu [TCK]”, 8049 sayılı “Türk Medeni Kanunu [TMK]” ve 5271 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun [CMK] ilgili maddeleri incelendiğinde görülmektedir.

5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun [ÖGHDK]

Söz konusu kanunda kamu güvenliğini tamamlayıcı güvenlik hizmetleri olarak tarif edilen özel güvenlik hizmetini ifa eden personelin yetkileri madde 7’de belirtilmiştir. ÖGHDK’nin atıfta bulunduğu birçok kanun bulunmaktadır. Bunlardan konumuz ile alakalı ve bu bölümün devamında yer vereceğimiz olanları; TCK, CMK, TMK ve PVSK’dir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu [TCK]

Özel güvenlik personelinin yetkileri arasında bulunan güç kullanma yetkisi TCK Madde 24’te ve TCK Madde 25’te düzenlenmiştir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu [CMK]

ÖGHDK’nin (c) ve (j) fıkralarında geçen yakalama, olay yerini ve delilleri koruma ile bu amaçla yakalama yetkileri CMK’nin yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemleri içeren Madde 90 ve 168’de düzenlenmiştir.

8049 Sayılı Türk Medeni Kanunu [TMK]

Yine ÖGHDK’nin atıfta bulunduğu TMK’de güç kullanma hususu ile ilgili madde 981’de düzenlenmiştir.

T.C. Anayasası

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 13’te geçen “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmü genel ve özel kolluk personelinin de görevlerini yerine getirirken uymaları gereken genel bir düzenlemeyi içermektedir.

2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK)

Zor kullanma yetkisi ile ilgili en kapsamlı düzenlemelerden biri PVSK’nin zor ve silah kullanma yetkisini düzenleyen madde 16’dır. Uluslararası hukukta zor kullanma ile ilgili hususlara bakıldığında; Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen polis yetkileri davranış ilkelerinin 3’üncü maddesinde, orantılılık ilkesi şöyle tanımlanmıştır: “ Polisiye yetkilere sahip olan memurlar, sadece güç kullanımının kesin olarak acil olduğu durumlarda ve sadece yükümlülüklerinin yerine getirdiği oranda güç kullanabilirler.”

Görüldüğü üzere özel güvenlik personeline birçok yetki verilmiş ve bu yetkiler diğer mevzuatlar ile de desteklenmiştir. Burada hatırda tutulması gereken yasanın genel her münferit olay için hukuki düzenlemeler yapamayacağı, genel ve özel kolluğun müdahale yetkilerinin genel olarak düzenlenmiş olmasıdır.

Güç Kullanma Türleri ve İlkeleri

Güç kullanma yetkisi kapsamında, mevzuatla düzenlenen güç kullanma sınır ve türlerine her zaman bağlı kalınması gerekmektedir.

Bedenî Güç: Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü ifade etmektedir.

Maddî Güç: Kolluğun, direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçları ifade etmektedir.

Ateşli Silahlar: Maddi güç kullanmanın yeterli olmadığı hâllerde bir sonraki aşama ateşli silah kullanımıdır. “Silah kullanma” kavramı ürkütücü ve korkutucu olduğu düşünülse bile kamu düzeni ve kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması açısından önem arz etmektedir. Ateşli silah kullanma başvurulması gereken en son yöntemdir. Zor kullanma aşamalarında araçların kullanılması, orantılılık sınırları içerisinde kaldığı sürece yasaldır. Orantılılığın zorunlu tutulması, devletin her türlü eyleminin makul düzeyde kalmasını temin emek içindir.

Taktiksel İletişi m: 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16. maddesine göre; güç kullanma türleri bedensel güç, maddi güç ve ateşli silahlar olarak belirtilmektedir. Ancak, görevlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı nedeni ile güvenlik personeli görevlerini yaparken uygulama esnasında destekleyici ve basitleştirici tüm araçlara başvurmaktadır. Genel ve özel kolluk personelinin güç kullanmasının gerekli ölçüde en aza indirilmesi kamunun çıkarınadır. Bu nedenle, güç kullanımını azaltmak amacına hizmet eden etkili araçlardan biri olan taktiksel iletişimi sürekli olarak kullanmak genel ve özel kolluk personeli için önemlidir. Taktiksel iletişim karşı tarafa zor kullanırken bu zora neden gerek duyulduğunu da açıklamayı içerir. Taktiksel iletişim sayesinde çoğunlukla zor kullanmaya son verilir.

Taktiksel İletişim ve Müzakere: Zor kullanma sürecinde, taktiksel iletişim içinde bulunulan durum ve muhatabın özellikleri iyi gözlenmeli ve değerlendirilmelidir. Bu; sokak dili, siyasi durumlar, kültürel kökler, cezalandırma tehdidi ve tehlikelilik durumlarına dikkat edilmesini gerektirir. Taktiksel iletişim bu hususlar dikkate alınarak yapıldığı takdirde polisin zor kullanmasına gerek kalmayabilir.

Zor Kullanma Süreci ve İlkeleri

Orantılılık ilkesi çerçevesinde zor kullanmada şu ilkelere uygun olarak, hareket edilmelidir:

  • Müdahale edilen somut olay/durum zor kullanma sürecini belirler /tayin eder.
  • Durumun sürekli analiz edilmesi gerekir.
  • Zor kullanma süreci herhangi bir anda son bulabilir.
  • Süreç içerisinde herhangi bir anda taktiksel geri çekilip daha az zorlayıcı bir yöntem kullanabilir.
  • Kademeli ve orantılı zor kullanmada taktiksel iletişim ilk ve en az zorlayıcı olan yöntemdir.
  • Zor kullanma sürecinde genel ve özel kolluk personeli en az zarar verecek yöntemi seçer.

Bir özel güvenlik personelinden beklenen; meydana gelen olayı iyi değerlendirip özelliklerini iyi algılayıp yetkilerinin kaynaklandığı mevzuata hâkim olarak mesleki bilgi, birikim ve tecrübelerini de kullanarak gerekli olduğunda güç kullanmasıdır. Şüphelinin direnme şekillerine ise iki ana başlık altında toplayabiliGörevliye pasif direnme: Susmak suretiyle pasif direnme, hareket etmemek suretiyle pasif direnme, cebir ve tehdit kullanmaksızın kurtulmaya çabalamak suretiyle pasif direnme.

Görevliye pasif direnme: Susmak suretiyle pasif direnme, hareket etmemek suretiyle pasif direnme, cebir ve tehdit kullanmaksızın kurtulmaya çabalamak suretiyle pasif direnme.

Görevliye etkin direnme: Cebir ile direnme, tehdit ile direnme.

Güç Kullanma ve Meşru Savunma

Meşru savunma oluşma şartları aşağıdaki gibidir;

  • Maddi mahiyette haksız bir saldırı bulunmalıdır; saldırının somut olarak var olması; saldırının haksız olması demek, suç sayılmasını gerektirmez.
  • Bu saldırı şahsın kendisine ya da başkasına yönelik olmalıdır.
  • Malvarlığına ilişkin olsa bile saldırının herhangi bir hakka yönelmiş olması yeterlidir.

İlgili mevzuata bakıldığında meşru müdafaanın varlığı ve şartları bakımından hem genel ve özel güvenlik hem de vatandaşlar için bir ayrıma gidilmediği görülmektedir.

Meşru Savunma ile Güç Kullanma

Genel ve özel kolluk personeli görevlerini ifa ederken karşılaştığı direnişi kıracak ölçüde ve belli kurallar çerçevesinde zor kullanır. Burada dikkat edilmesi gereken, kolluğun kendisine yönelik bir saldırı olmamasına rağmen de güç kullanma yetkisine sahip olmasıdır.

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenler

Kolluğun zor kullanma yetkisinin uygulanmasına dair işlemleri, ceza genel hukuku içerisinde ele alınır. Ceza hukukunda, hukuka uygunluk nedenlerinden herhangi biri sebebiyle kolluk kuvvete başvurabilir. Bunlar, Kanunun hükmünü yerine getirme ve yetkili bir merciden verilip yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulamadır. Ceza sorumluluğunu kaldıran diğer durumlar ise meşru savunma, zorunluluk hali ve hata/kusursuzluk hali olarak ifade edilmektedir.

Zor Kullanma Yetkisinde Sınırın Aşılması

Güç kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması hâlinde kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. TCK 256. maddesinde belirtilen suçun oluşabilmesi için sınırın aşılmasında kasıt bulunması gerekir. Kolluk personeli, ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde; meşru savunma şartları varken kendisini ya da başkasını savunurken ve herhangi bir kasıt olmaksızın sınırı aşarsa, TCK’nın 27. maddesinin uygulanması gerekecektir. Meşru savunma konusunda en çok tartışılan konulardan biri de gerçekte bir saldırı olmadığı hâlde, bunun varlığı hususunda yanılıp bu saldırıyı bertaraf etme saikıyla hareket eden şahsın meşru müdafaa hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı hususudur.

Güç Kullanma ve Orantılılık

Doğrudan zor kullanım araçlarının uygulandığı müdahaleler, genel ve özel kolluğun kamuoyundaki görünümü için önemlidir. Temel ve insan haklarına müdahale, polisiye eylemlerin doğrudan bir sonucudur ve gerekli bir hassas özene tabidir. Zor kullanma aşamalarında araçların kullanılması, orantılılık sınırları içerisinde kaldığı sürece yasaldır. Orantılılığın zorunlu tutulması, devletin her türlü eyleminin makul düzeyde kalmasını temin etmek içindir. Bu nedenle, ancak kanunda belirtilen sınırlar içinde uygun ve kişinin kaldırabileceği türden müdahalelerde bulunulabilir.

Uygulamada Orantılılık İlkesi

Uygunluk: Belirli bir hedefe ulaşmak için güvenlik tedbiri ne zaman uygundur? Bu sorudan da anlaşılacağı gibi uygunluk hedef ile alakalıdır. Yani başarıya götürmeyen bir tedbir uygun değildir. Değerlendirme ise müdahalede bulunan personelin müdahale zamanlamasına bağlıdır.

Gereklilik: Gereklilik konusu müdahalenin şiddetine bağlıdır. Bir üst tedbir, sadece aynı başarıya daha az yaralayıcı ve zarar verici müdahale uygulanarak ulaşılamadığında gereklidir. Burada kolluk personeli, kendi uygulayacağı araç seçiminde büyük bir riski göze almamalıdır.

Makul ve Uygunluk: Orantılığın kontrol edilmesindeki üçüncü adım ise orantılığın daha dar kapsamda ele alınmasıdır. Bunu yaparak gerçekleşen olaya/duruma daha yakından bakılır. Bununla, uygun ve gerekli aracın uygulanması ile uygun bir oranda amaçlanan hedefe ulaşılıp ulaşılmadığı kontrol edilir. Direnişle karşılaşıldığında güvenlik personelinin zor kullanımının hedefi; şahsın ihtar edilmesi, eylemine engel olunması, şahsın etkisiz hâle getirilmesi, kontrol altına alınması ve asayişin tekrar sağlanması olmalıdır. Bunu yaparken; her zaman orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır.

Kişisel Güvenliğin Önemi ve Prensipleri

Kişisel Güvenlik İlkeleri

Kişisel güvenlik; genel ve özel kolluğun her türlü tehlikeye karşı koruma amaçlı önlemlerin tamamıdır.

Kişisel Güvenliğin Önem ve Gerekçeleri

Genel ve özel kolluğun her durumda dikkatini muhafaza etmesi önemlidir. Ancak bu şekilde ortaya çıkan risk ve tehlikeli durumlar kontrol altında tutulabilir.

Genel Kişisel Güvenlik İlkeleri

  • Kişisel güvenlik herkes içindir.
  • Kıdem ve tecrübe kolluğu koruyan bir kalkan değildir.
  • Her müdahaleden önce olası riskler değerlendirilmelidir.
  • Mevcut teçhizatın tamamı, özellikle çelik yelek kullanılmalıdır.
  • Kişisel güvenlik alanında yeterli pratikler ve hizmetiçi eğitimlerin alınması gerekmektedir.
  • Her an bir riskle karşılaşılabileceği farkındalığı muhafaza edilmelidir.
  • Yeterli bilgi/istihbarat ile risk azaltılabilir.

Kişisel Güvenlik Önlemlerine Yönelik Taktiksel İlkeler

  • Tehlikeli durumların sürekli dikkat gerektirdiğine yönelik farkındalık, durumu kontrol altında tutmak.
  • Müdahale öncesi, esnası ve sonrasında olay yeri ve çevresini kontrol altında tutmak.
  • Yakın mesafe; görev arkadaşları ile sürekli temas hâlinde olmak, kişisel güvenlik mesafesini korumak. Muhtemel tepki ve ortaya çıkabilecek tehlikelere yönelik zihinsel hazırlık, kendinden emin tutum ve davranış.
  • Kişi onuruna saygılı olmak, taktiksel iletişimin ve uygun bir dilin kullanılması.
  • Söz konusu kişiye müdahale gerekçelerini bildirmek.
  • Suçlama ve ön yargılardan kaçınmak, orantılılık bilincine sahip olmak.

Güç Kullanmada Değerlendirme ve Uygulanacak Yöntem Seçimi

Takdir ve Müdahalenin Seçilmesi

Genel ve özel kolluk, takdirine göre tehlikeyi etkisiz hâle getirmek için gerekli müdahaleyi tayin eder. Takdir, müdahalenin nasıl, kime/neye karşı ve yapılıp yapılmayacağına göre değişiklik gösterir. Özellikle, müdahale edilmesi gereken mevcut ve yeterli ciddiyeti olan tehlikelerde takdirin bir önemi yoktur. Genel ve özel kolluk personeli nerede görevlendirilmiş olurlarsa olsunlar, acil ve yüksek riskli olaylarda anında müdahale etmek zorunlu bir görevdir. Operasyonel birimler olaya el koyana kadar gerekli tüm müdahale ve önlemleri, ani müdahaleyi yapan kolluk üstlenir. Ani müdahale; olayın tespitini, çoğunlukla yüksek tehlikenin etkisiz hâle getirilmesini veya şüphelilerin yakalanmasını kapsar. Özel, acil ortam ve durumlarla yüzleşmek büyük bir zorluktur ve bazı özel koşulları da beraberinde getirir. Bu ortam ve durumlar mevcut, özellikli ve devam eden tehlikenin anında müdahale gerektirdiği durumlardır.

Güç Kullanma Sürecine Etki Eden Faktörler

Genel ve özel kolluk görevlilerinin, görevini yerine getirirken içerisinde bulunduğu ve etkisi altında kaldığı unsurları, fiziksel ve psikolojik faktörler olmak üzere başlıca iki grupta incelemek mümkündür.

Fiziksel Faktörler

Çalışma saatleri, maaş yeterliliği, sigorta imkânı, mesai yoğunluğu, izin kullanma imkânlarını kapsayan özlük haklarının yanı sıra çalışılan yerin hava koşulları, ortamdaki teknik donanımın yeterliliği ve ihtiyaçlarını karşılayabilme derecesi kısaca çalışma şartları; her çalışan bireyin olduğu gibi genel ve özel kolluk görevlilerinin de görevini yerine getirirken etkilendiği önemli bir faktördür.

Psikolojik Faktörler

İş hayatında yaşanabilecek olumsuz birtakım durumlar, gelecek kaygısı duyulması, ailevi problemler, kişisel meseleler ve tehlike unsuru barındıran bir meslek icra ediyor olmanın verebileceği stres genel ve özel kolluk görevlilerini de görevlerini yerine getirirken etkileyen başlıca unsurlardandır. İş ile ilgili stres kaynaklarından en önemlisi, aşırı veya yetersiz iş yükü ve zaman baskısıdır. Bu bağlamda çalışanın performansına ve tepkilerine etki eden çeşitli baskılar iş yükü olarak adlandırılmaktadır. Genel ve özel kolluk görevlilerinin, güç kullanımını etkileyen bu ve benzeri faktörlere karşı profesyonelce bir görev anlayışına sahip olmaları için bilinçlendirme çalışmaları da yapılmalı, olağan dışı bir durumda gerçekçi ve başarılı bir davranış sergilenmesi için gerekli unsurları içeren strese karşı “aşılanma” çalışmaları yürütülmelidir. Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması kapsamında suçun önlenmesi, şüpheli veya sanıkların etkisiz hâle getirilmesi, koruma görevinin yerine getirilmesi gibi insanların, yapılan işin hem hedefi hem de kaynağı olduğu görevleri yerine getirmenin birtakım zorlukları beraberinde getirdiği göz önünde bulundurularak bu sıkıntıları giderecek çalışmalar yapılmalı ve böylece yapılan işin profesyonellik kazanması sağlanmalıdır.

Güç Kullanmaya Geçmeden Önce Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Genel ve özel kolluğun tabi oldukları mevzuatların temel amacı insanların canını ve malını korumak, düzeni muhafaza etmek olduğu için güç kullanma öncesinde kolluk; öncelikle halkın güvenliğini sağlayarak var olan düzenin devam etmesini sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır. Bir kanun adamı olan genel ve özel kolluk personeli ilk başta kanunları kendisi uygulamalı ve suçu önlemek ya da yasal bir emri yerine getirmek için kendine verilen yetki kapsamında güç kullanmalıdır. Genel ve özel kolluk, güç kullanma durumu oluştuğunda olaya nasıl ve ne ölçüde müdahale edeceğinin planını da olay yerine gitmeden önce yapmış olmalıdır. Bunu sağlayabilmesi için de olay yerine gitmeden önce olayla ilgili bilgisi olan tüm emniyet birimlerinden yeterli bilgi almalı ve olayın büyüklüğünü ve önemini göz önüne alarak müdahaleyi etkili kılabilecek miktarda, kullanmayı planladığı teçhizat ihtiyacını karşılamalıdır

Müdahale öncesi yine kolluk personelinin dikkat etmesi gereken diğer bir husus, zor kullanacağı grubun heterojen bir yapıda olması nedeniyle bazı grupların olaydan hiç etkilenmezken bir kısmının çok fazla etkileneceği düşünülerek gerekli tedbirleri almalarıdır. Güç kullanmadan önceki aşamalarda en çok görev, kolluğu sevk ve idare eden yöneticilere düşmektedir. Gücün verimli ve etkili kullanılabilmesi, gücün farkına varılması ve güç kaynaklarının bilinip etkili yönlendirilmesi ile mümkündür. Belli amaçlarla toplanmış gruplara zor kullanma uygulanacak olan olaylarda genel ve özel kolluk, müdahalenin gerçekleşmesini planladığı olay yerinde, personelin konumu ve müdahale sonucu gruptaki bireylerin dağılımı ile kaçabilecekleri mekânları da göz önünde bulundurarak müdahale yöntemini ve şiddetini önceden planlanmalıdır. Bu durumlarda personel yerleştirmede yer belirlenirken önce personelin güvenliği, sonra müdahalede bulunurken en etkili olabileceği bir yer seçilmelidir. Aksi takdirde grubu kontrol altına almada zorluklar yaşanabileceği gibi personelin de can güvenliğini sağlamasında yeterli olunamayacaktır.