ÖRGÜT KURAMI - Ünite 8: Postmodern Örgüt Kuramı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Postmodern Örgüt Kuramı
Postmodernizme Giriş
Modernizm, akılcı, gerçekçi, pozitivist, ilerlemeci, tektipleştirici, belirlenimci, sistematik, seküler ve insanlık için büyük projeleri olan bir düşüncedir.
Modernizmin tüm kurallarına karşı çıkan Postmodernizm ise, heterojenlik ve farklılığı özgürleştirici güçler olarak gören bir akımdır. Çelişki ve karışıklıktan hoşlanır, evrensel ahlak, bireycilik ve faydacılık anlayışına, evrenselciliğe karşı çıkar; ilerleme düşüncesini reddeder; çoğulculuğu, çok-kültürlülüğü destekler; eklektiktir; antipozitivisttir; yorumsamacıdır.
Modernizm, insanoğlunun aklıyla evrende var olan her şeyi öğrenebileceğine, onu istediği gibi yönlendirerek gerçek mutluluğa kavuşacağına inanan bir düşüncenin ürünüdür.
Aydınlanma; insan ve doğayı ortak bir akıl paydasında birleştirerek, aklı nesnel bilginin üretim kaynağı, insanı da üretilen bu nesnel bilgiyle evreni sınırsız bir şekilde dönüştürme hak ve yetkisine sahip gören, kendi zihinsel ürünleri dışında, insanın hayatını biçimlendirecek hiçbir ilke ve değer kabul etmeyen anlayıştır.
Hümanizm; ilahi nitelikte ve öbür dünya ile ilgili olanın değil, bu dünya ve insanla ilgili olanın yüceltildiği bir genel eğilimin uç noktasını teşkil eden ve insanı, kendi üzerinde sınırlayıcı hiçbir otorite ihtiyacı olmayan bir varlık olarak tanımlayan; onu, hakikatin yegane ölçüsü ve kaynağı olarak kabul eden bir dünya görüşüdür.
Sekülerizm; dinsel olan veya dinsellik atfedilen bütün değer ve ilkeleri bireysel ve toplumsal yaşamın dışına iten, sadece bu dünyayı yaşanabilir kabul edip, öte dünya ile ilişkiyi koparma temeline dayalı, insan-merkezi bir düşünme ve yaşama biçimini ifade eder.
Postmodernizm; modernizmin akılcılık, ilerlemecilik, belirlenimcilik, sekülerizm, hümanizm, yapısalcılık, işlevselcilik gibi temel yaklaşımlarının tümünü reddeden ve bunlara alternatif yaklaşım biçimleri öneren düşünce biçimidir.
Post Modernizm ve Örgüt Kuramları
Modern örgüt kuramları işletmelerin başarılı olmaları için evrensel bir formül arar. Bunu pozitivist bir yöntemle yapar. Modernist bakış açısına göre, örgütler sınırları belli varlıklardır. Üretim ve pazarlama ayrı sistemlerdir. Modern yaklaşım, yapısalcı-işlevselcidir, farklılaştırma ve iş bölümüne önem verir. Tanımlanmış pozisyonlar, görevler ve departmanlar belli bir iş bölümü çerçevesinde faaliyet gösterirler. Modernizmin akılcı bakış açısına göre, örgütler hedefe ulaşmanın aracıdır. Örgüt mensupları da amacı gerçekleştirmek üzere yönetici, çalışan ve işletme sahibi gibi rutin görevleri yerine getiren kişilerdir. Modernizmin ilerlemeci bakış açısı, modern örgütlerin daha çok, daha hızlı ve daha az maliyetli üretim yapmaya odaklanmaları sonucunu ortaya çıkarır. Böylece, örgütsel analizde etkinlik ve verimlilik kavramları ön plana çıkar. Modern olmayan örgüt kuramları ve Postmodern örgüt kuramı şöyle karşılaştırılabilir:
Postmodernizm: Farklı bakış açılarına göre farklı farklı gerçeklikler olabileceğini, doğrunun herkese göre değişebileceğini kabul eden yorumsamacı bir yaklaşıma sahiptir. İnsanlar arasında sürekli bir güç ve çıkar çatışması vardır. İnsanlar belli doğrular üzerinde anlaşamazlar, anlaşmamaları da gerekir. Her gerçeklik tanımı diğerleri üzerinde etkin olmayı amaçlayan bir güç gösterisidir.
Yeni Kurumsal Kuram: Tek bir doğrunun olmadığını kabul eder ancak modernizmde olduğu gibi, insanların karşılıklı etkileşim yoluyla ortak bir doğru tanımlayabileceğine inanır. Öyleyse, tıpkı postmodernizmin de savladığı gibi, farklı yer ve zamanlarda farklı doğrular olabilir ve modernizmin de savladığı gibi insanlar belli doğrular üzerinde anlaşabilir.
Eleştirel yönetim çalışmaları, Postmodernizm gibi insan ilişkilerinde güç ve çıkar çatışmaları olduğunu kabul eder. Her iki görüş de, modernizmi insanın değerini indirgediğine inanır. İnsanlar tek tek hiçbir değeri olmayan ancak oynadıkları role göre değer kazanan araçlardır. Eleştirel yönetim çalışmaları modernizmin akılcılık, ilerleme gerçekçilik ilkelerini kabul eder, ancak modernizmden farklı olarak yüzeysel analizlerle gerçeğin bulunmasının mümkün olmadığını savunur. Postmodernizimin hiçbir ortak gerçekliği kabul etmemesini eleştiri. Eleştirel yönetim çalışmaları politiktir, postmodern örgüt kuramı apolitiktir.
Postmodern Örgüt Kuramı
Örgüt kuramında postmodernizm, dönemsel postmodernizm ve felsefi postmodernizm biçiminde ele alınır. Dönemsel post-modernizm, modernizm sonrası örgütlenme biçimlerindeki dönüşümü, felsefi postmodernizm ise modernizm felsefesinden farklı yeni bir anlayışı ifade eden düşüncelerdir. 1970’li yıllar sonrasını kapsayan dönemsel post-modernizm, postendüstriyel, geç- kapitalist, post-kapitalist, post-fordist vb. gibi adlarla da anılmaktadır. Karmaşa, düzensizlik ve esneklik ilkelerinin benimsendiği, ağ biçimli yapıların ortaya çıktığı bir dönemdir. Lyotard, Foucault, Derrida, Baudrillard, Deleuze, Guattari, Nietzsche gibi düşünürlerin etkisiyle ortaya çıkmış olan felsefi postmodernizm ise, gerçeğin sosyal olarak kurgulandığını varsayan, yorumsamacı bir görüştür.
Dönemsel postmodernizm; postmodernizmin 1970’li yıllardan itibaren modern sonrası oalrak adlandırılan dönemde meydana gelen ekonomik ve toplumsal kurumların örgütlenme biçimlerindeki dönüşümleri ifade eden yorumudur.
Felsefi postmodernizm; postmodernizmin modernizm düşüncesine yönelik kapsamlı eleştirilerden oluşan yeni bir felsefi yaklaşımı ifade eden yorumudur.
Post-modern yönetim ve örgütlenme biçimlerinde, ağırlık üretimden hizmete kaymıştır. Bilgi, ekonomideki en önemli üretim haline gelmiştir. Dünya artık ürün yerine imaj tüketilen global bir köydür. Post-modern dönemde, örgütler, artık post-bürokratiktir. Yani, kaynakların hızla yer değiştirdiği; tam zamanında üretim felsefesinin yer aldığı, sabit kariyer anlayışının değişip, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştığı; sanal örgütlerin ortaya çıktığı ve örgüt sınırlarının belirsizleştiği; iş birliği yapan örgütlerin etkilerinin önemli hale geldiği; proje bazlı örgütlenmelerin kariyer anlayışını değiştirdiği; geleneksel ofis kavramının ortadan kalkıp mesai anlayışının değiştiği; kompleks yönetim anlayışının ortaya çıktığı; temel iş tanımlarının değiştiği; çalışanların iş tanımının karmaşıklaştığı her an ve ortam için yeni çözümler üretilmesi gerekliliğinin ortaya çıktığı ortamlardır. Artık, işletmelerde, yeniliği, imaj yönetimini, sürdürülebilirliği, ürün farklılaştırmasını, vizyon geliştirmeyi, insanı ve toplumu önceleyen, yaratıcı bir yönetim anlayışı hakimdir. Post-modern dönemde ortaya çıkan yönetim tekniklerine örnekler şöyle sıralanabilir: stratejik yönetim, yeniden yapılanma, örnek edinme, personel güçlendirme, dış kaynaklardan yararlanma, stratejik iş birlikleri, temel yetkinliklere odaklanma, değişim mühendisliği, dengeli skor kartı tekniği, toplam kalite yönetimi, tedarik zinciri yönetimi, bilgi yönetimi, küçülme, takım çalışması, tam zamanında üretim, esnek üretim. Bu dönemde ortaya çıkan örgütlenme biçimleri ise şunlardır: şebeke örgütler, çörek tipi örgütleri sanal örgütler, akıllı örgütler, yaşayan örgütler, öğrenen örgütleri demokratik örgütler, yığışım örgütler, matris örgütler, çılgın örgütler, ilişkisel örgütler, deneyimsel örgütler, zeki örgütler, melez örgütler, çevrimsel örgütler, çalkantılı örgütler, kesişen örgütler.
Postmodern örgütsel analizde, felsefi postmodernizmin etkisiyle, eski veya yeni şeklinde dönemsel bir ayırıma gidilmez. Zira, bu dönemsel yorum, yönetimci bir bakış açısına daha yakındır. Bu yüzden, bunun yerine, yönetim ve örgütlenme biçimlerinin düşünce yapısı veya niyeti sorgulanır. Postmodern örgüt kuramının, modern örgüt kuramına eleştirileri şunlardır: örgütler sınırları belli nesnel varlıklar değil, dinamik yapılardır; kimliksizdirler; belli yönetim teknikleriyle etkin ve verimli örgüt ideali geçersizdir; örgütler için birbirlerine nedensellik bağlarıyla bağlı bir dünya yoktur, kompleks bir dünya vardır; örgütler doğal bir denge içerisinde değildirler; bilgi sosyal olarak inşa edilen bir kurgudur, bilginin değeri içeriğinde değil sahibinde var olduğu kabul edilen güçtedir. Bu eleştiriler, şu üç kavramdan kaynaklıdır:
- Derrida’nın yapıbozum yaklaşımı: bu yaklaşım dilin kesin hatları olmadığını kabul eder ve anlamın söylenenlerden değil söylenmeyenlerden oluşan altmetinlerden okunabileceğini ortaya atar (örnek için bkz. s.174).
- Lyotard’ ın büyük anlatılar kavramı: buna göre, doğru yolu gösterme iddiasında olan, dil oyunlarıyla süslenmiş, evrensel büyük anlatılar yerine, farklı küçük anlatılar daha anlamlıdır (Bilginin değişen durumu: s. 175, Tablo: 8.1).
- Foucalt’ un söylem ve güç kavramları: bilgi güç üretir, gücü olanın ürettiği bilgi doğrudur. Güç yönetenlerin yönetilenler üzerinde sahip olduğu etkidir. Söylem ise, düşünce ve davranışlarımızı şekillendire eylem ve düşünce kalıplarıdır.
Yapıbozum; metinlerin insanların zihinsel arka planlarını yansıtacak şekilde görünenin ötesinde anlamları olduğunu kabul eden ve çeşitli analiz yöntemleriyle bu anlamları ortaya çıkarmaya çalışan yaklaşımdır.
Bu görüşler temelinde, postmodernizm, örgütsel analizde:
- mevcut kuramsal yaklaşım ve uygulamaların ne olduklarının anlaşılmasına katkı sağlar;
- post-pozitivist nitel araştırma yöntemlerinden yararlanarak örgütsel ilişkilerdeki görünenin ötesindeki karmaşık yapıyı ortaya koymaya çalışır;
- örgütlerle değil örgütlenmeyle ilgilidir;
- bilgi üretimine bilgi kullanımından etkilenen tüm tarafların katılımını sağlamaya çalışır,
- söylemlerin farklı tarafların yapacağı okumalarla yapıbozuma tabi tutulmalarını gerekli görür;
- genellemeler ve evrensel doğrulardan kaçınır, örgüt kuramının küçük anlatılara odaklanmasının ve çalışma konularının araştırıcının tercihlerine göre belirlenmesinin gerekliliğini vurgular.
Büyük anlatı; insanlığın tümüne birden doğru yolu gösterme iddiasındaki aydınlanma gibi tarihsel anlatıları; demokrasi, kalkınma gibi büyük hedefleri ifade eden kavramdır.
Söylem; belli bir konudaki düşüncemizi ve belli bir olguya yönelik davranışımızı şekillendiren birtakım eylem ve düşünce kalıplarıdır.
Güç; insanların belli bir biçimde davranmasını sağlama yeteneğidir.
Postmodernizm, ifade ettiği birçok örgütsel probleme, bağlı olduğu felsefenin doğası gereği, net çözüm önerileri ortaya koyamamıştır. Bu yüzden, bir örgüt kuramı olarak diğer örgüt kuramları kadar güçlü olmamıştır. Bu da postmodernist örgütsel analizin meşruiyeti sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu meşruiyet sorununu gidermek için eleştirel gerçekçilik gibi yeni bakış açıları öne sürülmüştür. Eleştirel gerçekçilik, nedenselliğe karşı çıkar, eleştirel yönetim araştırmaları gibi gerçekçiliğe olumlu bakar, ama ondan farklı olarak apolitik bir çizgi izler.
Postmodern Örgüt Kuramı ve İşletme İşlevleri
Henry Fayol (1916) işletmelerin alt temel işlevlerini şöyle sıralar
- teknik faaliyetler (üretim)
- ticari faaliyetler (pazarlama ve satınalma)
- finansal faaliyetler
- emniyet faaliyetleri (personel)
- muhasebe faaliyetleri
- yönetim faaliyeti
Aradan geçen zamanda, bu işlevlerin isimlerinde olmasa da kapsamında ve uygulamasında önemli değişimler gündeme gelmiştir. İki farklı postmodernizm yorumunun işletme işlevlerindeki dönüşüme olan yaklaşımlarında da farklılıklar görülmüştür. Dönemsel post-modernizm, bu dönüşümlere olumlu yaklaşırken, felsefi postmodernizm olumsuz bir yaklaşıma sahiptir.
Postmodernizm ve pazarlama işlevi: Bu konuda yapılan çalışmalar şöyle sıralanabilir: Boudrillard (1970), Jameson (1983), Fırat (1992), Fırat ve Venkatesh (1993; 1995), Brown (1992), Cova (1996).
Dönemsel bakış açısı ile pazarlama tarihinde 3 dönem bulunduğu kabul edilir: üretim odaklı dönem, satış odaklı dönem ve pazarlama odaklı dönem.
Fırat ve Venkatesh (1993) pazarlamada postmodern dönemin şu özelliklerinden söz eder:
- Üst-gerçeklik
- Parçalanma: Üretim ve tüketimin yer değiştirmesi
- Öznenin merkeziliğini yitirmesi
- Zıtların birlikteliği
Bu noktalar doğrultusunda, artık:
- tüketimin nesnesi imaj ve deneyimdir
- tüketici tercihleri birbirinden bağımsızlaşmıştır
- sembol asıldan, ürün işlevden, satın alınan şey ihtiyaçtan farklılaşmıştır
- çalışma zamanı ve boş zaman farkı, kamusal faaliyet ve özel faaliyet farkı ortadan kalmıştır
- kutsanan üretim değil tüketim olmuştur
- ‘anı’ yaşamak ön plana çıkmıştır, ‘beğenme’ yerini ‘iyi hissetme’ye bırakmıştır
- her şey gider’ felsefesi yerleşmiştir.
Dönemsel post-modernist pazarlama yaklaşımı, seri uyarlamadır. Seri uyarlama yöntemi, zıtların birlikteliği ilkesi uyarınca, hem tek tek müşteri taleplerini karşılamayı hem de seri üretimle maliyeti düşük tutmayı mümkün kılar.
Felsefi postmodernizm bakış açısı ile pazarlamanın bugünkü durumu aslında modernliğin radikalleşmiş halidir. Bu görüşe göre, felsefi anlamda postmodern bir pazarlama anlayışından söz edilemez. Bu görüşün temsilcileri şöyle sıralanabilir: Baudrillard (1997), Featherstone (1996), Ritzer (1998), Klein (2000).
Seri uyarlama; hem tek tek her müşterinin siparişine uygun olarak tam istediği ürünü üretmeyi, he de bunu seri üretime aktararak maliyet tasarrufu yapmayı sağlayan bilgisayar destekli pazarlama yöntemidir.
Postmodernizm ve üretim işlevi: Üretim işlevi teknik ve uygulamaya yönelik bir süreçtir. Bu yüzden, postmodernizmle ilgisi, yalnızca dönemsel çerçevede ele alınabilir. Bu görüşe göre, üretim işlevi şu evrelerle incelenebilir.
- Basit üretim: El ile gerçekleştirilen geleneksel atölye tarzı üretimdir.
- Taylorizm: Bilimsel ilkelerin uygulandığı, katı standartların verimliliği artıracağını iddia eden, emeğin makine başında örgütlenmesi sistemidir.
- Fordizm: Kitlesel üretimi mümkün kılan sistemdir.
- Post-fordizm: Yalın üretim, esnek uzmanlaşma, esnek birikim, esnek imalat olarak da adlandırılan, temelini esneklik kavramının oluşturduğu bir sistemdir.
Postmodern dönemin üretim anlayışı, post-fordizmdir. Bu dönemde, üretimin temel şeklini esnek üretim sitemi oluşturur. Bu sistem, yüksek seviyede bilgi işleme ve otomatik malzeme akışı sağlayan bir sistemdir. Benetton, IBM ve Toyota’nın uygulamalarıyla yaygınlık kazanmıştır.
Post-fordizm; esnek uzmanlaşma olarak bilinen, üretilen parçaların olabildiğince küçük hücreler halinde üretime sokulmasıyla üretim hattının farklı ürünlerin üretimine kısa sürede hazır hale getirebilmesine imkan sağlayan ve böylece üretim hızını artıran bilgisayar destekli bir sistemdir.
Üretim işlevinin yapısına, modern dönemde olduğu gibi, postmodern dönemde de eleştiriler gelmiştir. Örneğin, Gramsci (1971) fordizmin sadece fabrikaları değil, toplumu da düzenlemeye çalıştığını vurgulamıştır. Lash ve Urry (1987) ile Hall ve Jaques (1989), post-fordizmin aslında yeni-fordizm olduğunu iddia etmişlerdir. Fransız Düzenleme Okulu kuramcıları ise Fordizm ile Postfordizm arasında hiçbir fark görmemektedirler.
Postmodernizm ve muhasebe işlevi: Muhasebe ve postmodernizm ilişkisi daha çok felsefi çerçevede ele alınır.
Dönemsel bakış açısı ile muhasebe kuramında iki ana yaklaşım bulunmaktadır:
- Geleneksel yaklaşım: MÖ 3600 itibariyle evrimleşerek günümüze kadar gelmiştir. Temel biçimi olan çift kayıt sistemi ilk olarak MS 1340 yılında İtalya’da kullanılmaya başlanmıştır. Bu yaklaşım, felsefi bakış açısı ile modern bir karakter taşır.
- Eleştirel yaklaşım: muhasebe, süreç ve uygulamaları ile, muhasebecilik mesleğini mümkün olduğunca değiştirebilme niyetiyle eleştirel bir gözle anlama çabasıdır (Lauglin, 1999).
Eleştirel yaklaşımın içinden çıkan yorumsamacı muhasebe yaklaşımı, postmodern muhasebe yaklaşımının temelini oluşturur. Postmodern muhasebe anlayışına göre (Tinker, 1999):
- Dışımızda bizden bağımsız bir piyasa yoktur.
- Gerçeklik sosyal olarak inşa edilir
- Öyleyse, muhasebenin sunduğu bilgi yansız olamaz
- Muhasebe bilgisi gerçeği olduğu gibi temsil eden bir bilgi değildir
- Muhasebe ilke ve standartları bir politik pazarlığın sonucudur
- Kârlılığın objektif bir amaç olarak sunulması, kendi kendini doğrulayan uydurulmuş bir varsayımdır
Diğer görüşler de şöyle sıralanabilir:
- Miller ve O’Leary (1987): Foucault’nun güç merkezli bakış açısı temelinde, muhasebe, idare edilebilir insanlar oluşturmayı hedefler.
- Hopper ve Ramstrong (1991): Muhasebe, çalışanlar üzerinde bir baskı ve denetim aracı olarak kullanılır
- Bugün: muhasebenin tüm çevresel karmaşıklaşmakta ve sanallaşmaktadır. Kârlılık ve ilerleme geçerliliğini kaybetmekte; büyük anlatılar, katı gerçekler buharlaşmaktadır. Muhasebe artık bir değer ve güç meselesidir. Daha etik uygulamalar için, muhasebe, çok sesli ve gücün dağıldığı bir yapıya kavuşturulmalıdır.
McGoun (2000, 1997, 1996) postmodernizmin felsefi ve ontolojik temellerinin, finansal araştırmalarda da kullanılabileceğini vurgulamıştır.
Postmodernizm ve insan kaynakları yönetimi işlevi: Postmodern örgüt kuramı açsından insan kaynakları yönetimi işlevi üzerindeki tartışmalar, postmodernizmin hem dönemsel, hem de felsefi yorumu açısından gerçekleştirilmiştir.
Dönemsel bakış açısı ile insan kaynakları yönetimi anlayışının özellikleri şunlardır:
- İnsan kaynakları yönetimi, personel yönetiminin yeniden isimlendirilmesidir.
- İnsan kaynakları yönetimi, personel yönetimi ve endüstri ilişkilerinin birleşmesinden doğmuştur.
- İnsan kaynakları yönetimi, yeni bir işçi-yönetici ilişkiler zinciridir.
- İnsan kaynakları yönetimi, önemli bir stratejik yönetici fonksiyonudur.
- İnsan kaynakları yönetiminde, yöneticinin temel görevi, işçilerin gelişimi ve performansını desteklemeye yöneliktir.
İnsan kaynakları yönetimi, insanın post-modern dönemde en önemli rekabet kaynağı hâline geldiğini iddia eder. Storey (1987) insan kaynakları yönetimine ilişkin iki tanım yapar:
- Katı insan kaynakları modeli: rasyonel düzenlemelerle çalışanların performansını artırmayı hedefleyen modern personel yönetimi anlayışıdır,
- Yumuşak insan kaynakları modeli: çalışanların farklı özelliklerini yansıtmalarını sağlayacak yapıcı ve esnek düzenlemeleri sağlayan postmodern yönetim anlayışıdır.
Katı insan kaynakları modeli; modern yönetim anlayışına dayalı, iş etütleri aracılığıyla çalışanları en verimli olabilecekleri şekilde örgütlemeye çalışan personel yönetimi yaklaşımıdır.
Yumuşak insan kaynakları modeli; post-modern dönemin yönetim anlayışına dayalı, çalışanları birer birey kaynak olarak gören ve her birinin farklı özelliklerini geliştirerek onlardan yararlanmaya çalışan insan kaynakları yönetimi yaklaşımıdır.
Felsefi bakış açısı ile insan kaynakları yönetimi anlayışı bir söylem olarak ele alınır ve söylem analizi, yapıbozum, büyük-anlatılar ve güç ilişkileri analizi gibi postmodern yaklaşımlarla analiz edilir.