ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ - Ünite 2: Anadolu Beylikleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Anadolu Beylikleri

13. 14. Yüzyılda Orta ve Batı Anadolu’da Kurulan Türkmen Beylikleri

Uc Teşkilâtı ve Uc’larda Hayat: 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu, sürekli olarak Türkmen (Oğuz) göçlerine sahne olmuştur. İlk gelen gruplar genellikle Büyük Selçuklu Devleti’nin otoritesi dahilinde Doğu Anadolu’da kendi beylik ve devletlerini kurmuşlardır. Anadolu Selçuklularının İznik’i alıp devletlerini kurmasıyla beraber, Türkmen grupları kalabalık kitleler hâlinde Bizans sınırına kaydırılmıştır. Böylece hem daha önce yerleşen halkın toprakları korunmuş, hem de Bizans’a karşı mücadele eden Türkmenler sayesinde sınırlar genişletilmiştir. Bu siyaset, Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli rol oynamıştır.

Sinop, Kastamonu, Bolu, Eskişehir, Kütahya, Denizli ve Antalya hattının batısında kalan bölgeler uc (sınır) olarak nitelendirilmiş ve buralarda uc teşkilâtı oluşturulmuştur. Sınır bölgesine yerleştirilen Türklere ise uc etrâki (Sınır Türkleri, Türkmenleri) denilmiştir. Bizans’a karşı Türkmenlerin yaptıkları mücadele, din uğruna yapılan gaza ve cihat olarak nitelenmekteydi. Bu sebeple uc beylerinin akınlarına gazi-dervişler (alp-eren), Ahi teşkilâtına mensup esnaf şeyhleri vb. de bizzat katılmaktaydılar. Böylece fethedilen bölgeler kısa sürede Türk-İslâm hayatına geçmekteydi.

Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı Alaaddin Keykubad, göçer grupları ve beylerini devlet hizmetine almış ve onlara ayrıcalıklar sunmuştur. Ancak Türkiye Selçuklularının 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra uc beyleri ve Türkmenler otorite boşluğundan faydalanarak daha bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Bu dönemde hem otoritesi kalmayan Selçuklulara hem de Moğollara karşı mücadele edilmiştir.

Moğol/İlhanlı baskısının giderek şiddetlenmesi karşısında Sivas-Maraş hattı çevresindeki Türkmenlerin önemli bir kısmı, Moğol tehlikesinin daha az hissedildiği Toroslara ve İç-Batı Anadolu uclarına yöneldiler. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu da güçlü değildi. Özellikle 1261’de İstanbul’un Bizanslıların eline tekrar geçmesiyle beraber, imparatorluk politikasının ağırlık merkezi Balkanlara kaymıştı. Anadolu’daki Bizans yöneticileri, bulundukları şehirlerde kendi yönetimini kuruyordu. Tekfur adı verilen şehir valileri ve komutanlar, Marmara kıyılarındaki şehirlerde ayrı yönetimler oluşturmuşlardı.

Uc Türkmenlerinin faaliyetleri karşısında bu tekfurlar yetersiz kalmaktaydı. Üstelik Bizans’taki iç çekişmeler sonucunda Trabzon Rum İmparatorluğu kurulmuştu. Bazı Ege adaları ve Batı Karadeniz şehirleri Ceneviz ve Venediklilerin eline geçmişti.

Karamanoğulları (1256-1487)

Karamanoğullarının adlarını mensup oldukları Karaman oymağından aldıklarını ve bu oymağın Oğuzların Afşar boyundan geldiklerini belirtmişlerdir. Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı tedbir olarak 1228 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından Ermenek civarına yerleştirilen Karaman Türkmenlerinin başında Nure Sofı bulunmaktaydı. Nure Sofı Ermenek ve çevresindeki Ermenilerle mücadele etmiş, Ermenek’i ve bazı kaleleri feth etmişti. Babai tarikatına mensuptu. Selçuklu hükümdarı IV. Kılıçarslan, gücünden çekindiği için, Karaman Bey’in ele geçirdiği yerleri kendisine ‘İkta’ olarak verdi ve bölgedeki hakimiyetini tanıdı (1256). Ermenek’te kurulan beylik onun adını almıştır. Karamanoğlu Mehmed Bey, hem Moğollara ve hem de Anadolu Selçuklularına karşı amansız bir mücadeleye girişmiştir. Mehmed Bey zamanında yazışma dili olarak Türkçe’ye ve dolayısıyla Türklere itibarı iade edilmiştir. İlhanlıların yıkılmasından sonra (1335) Karamanoğulları beyliği gücünü gittikçe artırmış, bölgedeki diğer beylikler ve özellikle Osmanlılarla mücadele etmiştir. Yıldırım Bayezid döneminde Karamanoğulları Beyliği Osmanlı hâkimiyetine girdi (1398).

Timur’un Ankara Savaşı’ndaki zaferinden sonra, diğer Anadolu beylikleri gibi, Karamanoğulları Beyliği de yeniden canlandırıldı. Osmanlılar ve Memluklülerle mücadele ettiler. Fatih tarafından kesin olarak itaat altına alınan Karamanoğulları (1473), daha sonra oluşturulan Karaman Eyaleti ile merkeze bağlanmıştır (1487). Karamanoğulları Beyliği, Osmanlıların en güçlü rakibi idi. Kendilerini, Selçuklular’ın mirasçısı olarak görmekteydiler. Bunu gerçekleştirmek için Osmanlılara karşı Timur, Memlûkluler ve Bizans ile iş birliği yapmaktan çekinmemişlerdir. Karamanoğulları Anadolu’nun Türkleşmesine ve Türk kültürünün gelişmesine hizmet ettiler. Ermenek, Konya, Karaman, Niğde vb. şehirleri büyük eserlerle âdeta süslemişlerdir.

Germiyanoğulları (1300-1429)

I. Alaaddin Keykubad’ın Harzemşahlarla yapılan Yassıçemen savaşından sonra Germiyanlı aşiretini Selçuklu hizmetine aldığı söylenmektedir. 13. Yüzyılın ilkyarısında Germiyanlı Türkmenleri Malatya civarında yurt tutmuşlardır. Anadolu Selçukluları hizmetinde ve Moğol işgali sürecinde Germiyanlılar Batı Anadolu’ya göç etmişlerdir. 1277’den sonra Germiyanoğulları Batı Anadolu’nun en güçlü beyliği, uc beylerinin önderi haline gelmişlerdir.

Anadolu Selçuklularının dağılmaya başlaması ve İlhanlıların Anadolu hakimiyetinin gevşemesi sonucunda I. Yakup Bey tarafından, Kütahya merkez olmak üzere Kula, Simav ve Denizli çevresinde Germiyan Beyliği kurulmuştur (1300). Bizansla mücadele etmişlerdir. Germiyan Beyleri Karamanoğullarına karşı Osmanlılarla yakın ilişkiler kurmuşlardır.

Osmanlıların Ankara Savaşı’nda yenilmesinden sonra Germiyanoğulları beyliği de tekrar canlandırılmıştır (1402). II. Yakup Bey yerine geçecek evlâdı olmadığından, ülkesini Osmanlılara vasiyet etti. Ölümünden sonra Germiyan Beyliği Osmanlılar tarafından ilhak edildi (1429).

Batı Anadolu’nun önemli şehirlerinden olan Kütahya, sonraları Anadolu Eyaletinin merkezi yapılmıştır. Germiyanoğulları Batı Anadolu’dan Ege sahillerine kadar uzanan uc bölgelerinin Türkleşmesinde büyük bir rol oynadığı gibi, buralarda kurulan diğer beyliklerinde temelini oluşturmuştur. Kütahya onların zamanında bir ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.

İnançoğulları (1262-1390)

Kurulduğu yerden dolayı Lâdik -Denizli Beyliği adıyla da bilinir. Uc beylerinden Mehmed Bey beyliğin ilk kurucusu olarak bilinir (1262). 1289 tarihinden itibaren İnanç (Yinanç) Bey, Ladik Beyliği’nin başına geçmiştir. Uzun bir süre tahtta kaldığı için Ladik Beyliği onun ismiyle anılır olmuştur. İnanç Bey’den sonra Murad Arslan Bey başa geçmiştir. Murad Arslan’ın oğlu İshak Bey’in ölümü ile beylik sona ermiştir (1390).

Saruhanoğulları (1300-1410)

Selçukluların uc emirlerinden ve Germiyanoğulları komutanlarından Saruhan Bey tarafından kurulmuştur. Merkezi Manisa olan beyliğin sınırları içerisinde Menemen, Foça ve Kemalpaşa (Nif) da bulunmaktaydı. Saruhanoğulları, denizci Türkmen beylikleri arasında yer almıştır. Aydınoğulları ile birlikte Bizans’a karşı mücadele etmişler, Osmanlı ve Karamanoğulları ile iyi ilişkiler kurmuşlardır. Fetret devri esnasında tekrar canlanmak isteyen beyliği, Çelebi Mehmet kesin olarak ortadan kaldırdı (1410).

Aydınoğulları (1308-1426)

Aydınoğulları, Merkezi Birgi olmak üzere Aydın, İzmir ve Manisa çevresine hâkim olmuşlardır. Devletin kurucusu Aydın oğlu Gazi Mehmet Bey’dir. Oluşturulan donanma ile Sakız, Bozcaada, ve Mora’ya seferler düzenlendi. Bizansla ilişkide bulunuldu. Yıldırım Bayezid, Karamanlıların kendisine karşı kışkırttığı beyliği Osmanlı hâkimiyetine aldı (1390). Ankara Savaşı’ndan sonra İsa Bey’in oğlu II. Umur Bey, Aydınoğullarını canlandırmaya çalışmıştır. II. Murad bir ordu gönderdi. Cüneyd’i takip eden ordu onun teslimini sağladı. Böylece Aydınoğulları beyliği sona ermiş oldu (1426).

Karesioğulları (1293-1359)

Karesi Beyliği’nin kurucusu, Melik Danişment Gazi’nin soyundan gelen Karesi Bey’dir. Balıkesir ve çevresinin Bizans’tan alınmasıyla beylik kurulmuştur. 1302 tarihinden itibaren ele geçirilen Bergama, Edremit, Susurluk gibi bölgenin mühim yerleşmelerine çok sayıda Türkmen yerleştirilmiştir. Karasi Beyliğinin Osmanlı Beyliğine ilhakı 1359 yılında tamamlanmıştır. Osmanlı hizmetine giren Hacı İl Bey, Evrenos Bey ve Ece Halil, Osmanlı devletinin Rumeli’ye geçişinde ve yayılmasında önemli rol oynamış; Karasi donanması Osmanlı deniz gücünün gelişmesine temel oluşturmuştur.

Menteşeoğulları (1382-1424)

1261 yılından itibaren başlayan fetihlerde Türkmenlerin başında Menteşe Bey isimli bir uc sahil beyi bulunmaktaydı. Muğla ve Aydın’ın fethiyle beylik kurulmuş oluyordu (1282). Bizans ile ilişkiler kurmuşlar, denizcilikte faaliyet göstermişlerdir. Yıldırım Bayezid, ünlü Batı Anadolu seferiyle bu beyliğe de son vermiştir (1390).

Ankara savaşından sonra tekrar kurulan beyliğe II. Murat 1424 tarihinde son vermiştir. Denizcilikte ileri giden Menteşeoğulları, Güney-Batı Anadolu’nun ve sahillerin Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır.

Hamitoğulları (1280-1423)

Selçukluların batıdaki uc beylerinden Hamit Bey, oğlu İlyas Bey, beraberindeki Türkmenlerle, Antalya ve Göller Bölgesinde faaliyet göstermekteydi. Dündar Bey, önce Uluborlu, sonra da Eğridir merkez olmak üzere dedesi Hamit Bey’in adıyla anılan beyliği kurmuştur. Beylik Antalya ve Eğridir şubeleri olmak üzere iki kola ayrılmıştır.

İlhanlılar bu beyliği ortadan kaldırdılar. Hızır ve İshak Bey 1325’te beyliği yeniden canlandırmışlardır. Beyşehri, Seydişehri ve Akşehir Hamidoğullarının eline geçmiştir. Hüseyin Bey, bu toprakları 80 bin altın mukabilinde I. Murat’a satmak zorunda kalmıştır (1374). Antalya şubesinin de 1423 de yıkılmasıyla beylik sona erdi.

Sahipataoğulları (1288-1342)

Türkiye Selçuklu veziri Sahib Ata’nın (Fahreddin Ali) iktâ’ı olan Afyonkarahisar ve çevresinde, oğulları tarafından kurulmuştur. Sahib Ata’nın ölüm tarihi beyliğin başlangıcı olarak kabul edilmektedir (1288). Anadolu Selçukluları, Karamanoğulları ve İlhanlılarla ilişkide bulunmuşlardır. Ahmed Bey varis bırakmadan ölünce, ülkesi Germiyanoğulları tarafından ilhak edilmiştir (1342).

Eşrefoğulları (1280-1326)

Selçuklu uc beylerinden olan Eşrefoğlu Seyfüddin Süleyman Bey tarafından Beyşehir ve Seydişehir civarında kurulmuştur. İlk merkezleri Gurgurum iken daha sonra Beyşehri merkez yapılmıştır. Anadolu Selçukluları ve İlhanlılarla ilişkileri oldu. Mehmed Bey, Akşehir ve Bolvadin taraflarını ele geçirerek topraklarını genişletmiştir. İlhanlı valisi Timurtaş tarafından beylik yıkıldı. (1326).

Alâiye Beyleri

Akdeniz’in önemli limanlarından olan Kolonoros, Selçuklu sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından fethedilince, onun ismine izafeten Alaiye (Alanya) adını almıştı(1223). Daha sonra burada küçük bir beylik kurulmuştu. Alaiye beylerinin Selçuklu hanedanından oldukları söylenir. Ancak Alaiye beylerinin tarihi Karamanoğulları ile yakından ilişkilidir.

Alaiye’deki Karaman beyleri Mısır Memlûklerinin hâkimiyetini tanımışlardır. Karamanoğullarına karşı sefere çıkan Gedik Ahmet Paşa Alaiye’yi de ele geçirmiş ve şehri Osmanlı idaresine katmıştır (1462).

Tersane ve limanı ile Alaiye büyük bir ticaret merkeziydi. Kıbrıs, Mısır ve Rodos gibi yerlerle başta kereste olmak üzere çok çeşitli malların ticareti yapılmaktaydı. Bu sebeple Alaiye Beyleri ve şehir halkı oldukça zengin idiler.

Candaroğulları (1292-1461)

Türkmen bir aileden gelen ve Selçuklu komutanlarından olan Şemseddin Yaman Candar, beyliğin kurucusudur. (1292) İlhanlıların hâkimiyetini tanıdılar. Sinop’un da alınmasıyla beylik Sinop ve Kastamonu olarak iki kola ayrılmıştır. (1322).

Sinop beyi olan İbrahim Bey, babasına isyan ederek Kastamonu’yu da hâkimiyetine almıştır.(1339). Yıldırım Bayezid, Kastamonu ve Çankırı’yı ele geçirmiştir. Böylece Candaroğullarının Kastamonu kolu sona ermiştir (1391). Osmanlılar bu beyliğin Sinop koluna İsfendiyar Beyliği de demişlerdir. İsfendiyar Bey Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’un yanında yer almıştı. Timur bu nedenle, Kastamonu ve Çankırı’yı da ona verdi. Böylece İsfendiyar Bey bütün Candaroğulları topraklarına sahip olmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Trabzon seferi esnasında bu beyliğe son vermiştir (1461).

Candaroğullarının hâkimiyetinden önce Kastamonu ve civarında Çobanoğulları , Sinop ve çevresinde ise Pervaneoğulları , beylikleri kurulmuş idi.

Pervaneoğulları (1277-1322)

Anadolu Selçuklularının veziri Muinüddin Süleyman (Pervane), Sinop’u ele geçirip, burayı mülk edinmişti (1260). Pervane görevi gereği merkeze döndüğünden Sinop’a oğlunu bırakmıştı. Ancak Pervane’nin öldürülmesinden sonra oğlu Mehmed Bey istiklalini ilan etmiş, Pervaneoğulları Beyliğini kurmuştur (1277). Gazi Çelebi, Trabzon Rumları ve Cenevizlilerle mücadele etti. Oğlu olmadığı için ülkesini Candaroğulları hâkimiyetine bıraktı ve kısa bir süre sonra öldü (1322).

Canik Beylikleri

Samsun, Giresun, Ordu, Niksar’ı içine alan Orta Karadeniz bölgesine Canik adı verilmiştir. Canik bölgesi daha çok Oğuzların Çepni boyu tarafından iskân edilmişti. Türkiye Selçuklularının dağılma devrinde, ayrı ayrı ailelerden gelen beyler Canik Bölgesi’nde kendi hâkimiyetlerini oluşturmuşlardır. Bayramoğulları, Kubadoğulları, Taşanoğulları, Taceddinoğulları bunlardan en önemlileridir. II. Murad devrinde kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. (1428)

Tacettinoğulları

Niksar merkez olmak üzere Bafra ve Ordu’ya kadar uzanan bölgelerde kurulmuştur. Beyliğin kurucusu Türkmen beylerinden Emir Taceddin’dir. Taceddinoğulları önce Kadı Burhaneddin’in ardından Osmanlıların hâkimiyetini tanımışlardır. Ankara Savaşı’ndan sonra bir müddet Timur’un himayesinde kaldı. Ancak Çelebi Mehmed’in birliği sağlaması üzerine, iki kardeş Osmanlılarla dostluk kurdu. Taceddinoğulları’nın son beyi Hasan, ülkeyi Osmanlılara bırakmak zorunda kalmış, böylece beylik tarihe karışmıştır (1428 ).

Anadolu’da Kurulan Diğer Türk Beylikleri ve Devletleri

Eretna ve Kadı Burhanettin Devletleri (1344-1398)

Eretna Devleti

Uygur Türk’ü olan Eretna (Erdana) devletin kurucusudur. İlhanlıların içinde bulunduğu karmaşadan faydalanan Eretna Bey, Anadolu’nun orta kesimlerinde hâkimiyetini kuvvetlendirdi. Önce Mısır Memluklerinin himayesine girdi (1338). İlhanlı Şeyh Hasan’ı ortadan kaldıran Eretna, bağımsızlığını ilân etti ve sultan ünvanını aldı ( 1344). Eretna Bey, Orta Anadolu’nun hemen tamamını hâkimiyeti altına aldı. Devletin merkezi önce Sivas, sonra ise Kayseri olmuştur. Kadı Burhaneddin, küçük yaştaki hükümdarı tahttan indirerek sultanlığını ilan etti. Eretna Devleti sona ermiş oldu (1381).

Kadı Burhanettin Ahmet ve Devleti

Eretna Devleti’nde önce kadılık, ardından vezirlik yapan Kadı Burhaneddin Ahmet, Oğuzların Salur boyuna mensuptur. Kadı Burhaneddin, küçük yaşta başa geçen II. Mehmed’in de naibi olmuştu. Daha sonra, II. Mehmed’i tahttan indirip Sivas’ta hükümdarlığını ilan etmişti (1381). Kadı Burhaneddin, kısa zamanda Niğde, Erzincan ve Canik (Orta Karadeniz) bölgelerini hâkimiyetine aldı. Timur tehlikesi üzerine Memluklerle dostluk kuran Kadı Burhaneddin aynı sebeple Akkoyunlularla da bir ittifak oluşturmuştur.

Akkoyunlu beyi Karayülük Osman Bey, Kadı Burhaneddin’i Sivas’ta mağlup eder. Kadı Burhaneddin katledilir (1389). Onun ölümünden sonra devlet dağılır ve hâkim olduğu bölgeler Osmanlılar tarafından ele geçirilir (1398). Sivas merkez olmak üzere bu bölge “Rum Eyaleti” adıyla Osmanlı eyaletleri arasına katılır.

Dulkadiroğulları (1337-1521)

Dulkadiroğulları, Maraş ve Elbistan civarında ortaya çıkmış bir Türkmen beyliğidir. Oğuzların Bozok koluna bağlı olan Zeyneddin Karaca Bey, Eretna Devleti’nin elinden Elbistan’ı alarak beyliği kurmuştur. (1337). Bölgedeki Ağaçerileri ve Türkmen cemaatlerini bir araya getiren Karaca Bey, Memluk sultanı tarafından” Türkmen Emirliği”ne atanmıştır.

Karaca Bey, Eretna topraklarına akınlarda bulundu ve Sis (Kozan) Ermenileri ile mücadele etti. Karaca Bey’in yerine geçen oğlu Halil Bey zamanında Maraş, Malatya, Harput tarafları ele geçirilerek sınırlar genişletilmiştir.

Mehmet Bey, hem Memlukler hem de Osmanlılarla iyi ilişkiler kurdu. Dulkadiroğulları Osmanlılar ile Memlûkler arasında bir tampon görevi görmekteydi. Varlığını sürdürmek için kâh Osmanlı kâh Memlûk hâkimiyetini kabul etmişlerdir. Karamanoğulları ve Ramazanoğulları ile ise devamlı mücadele etmişlerdir.

Alaüddevle Bozkurt, Akkoyunluların elinden Diyarbakır’ı aldı, fakat Şah İsmail karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. (1507) Yerine geçen Ali Bey, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nde ve Canberdî isyanında, Osmanlılara mühim hizmetlerde bulunmuştu. Ferhat Paşa onu kıskandığından, Yavuz’u onun aleyhine kışkırttı ve yakalanarak katledildi. Böylece Dulkadir Beyliği ortadan kaldırılmış oldu ve toprakları Osmanlı eyaletine dâhil edildi. (1521).

Ramazanoğulları (1378-1608)

Ramazanoğulları, Adana merkez olmak üzere Çukurova bölgesinde kurulmuştur. Beyliğe adını veren Ramazan Bey, Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyundandır. Ramazan Bey’den sonra Türkmen Beyi ve Adana valisi olarak oğlu Sârım İbrahim’i görüyoruz. İbrahim Bey, 1378 tarihinde Adana, Sis (Kozan), Payas havalisinde Memluk sultanlığına bağlı olarak beyliğini ilan etmiştir. Memlûklere karşı Dulkadiroğlunun yanında mücadele etmiştir.

Ramazanoğulları gücünden çekindikleri ve onların yardımına ihtiyaç duydukları için genellikle Memlûklerin hâkimiyetini tanıdılar. Memlûkler ve Dulkadirliler gibi iki önemli güç arasında kalan Ramazanoğulları, Yavuz Selim’den itibaren Osmanlıların yanında yer almışlardır. 1608’de son Ramazanoğlu Beyi Pir Mansur, görevden alınarak toprakları Osmanlı beylerbeyliğine çevrilmiştir.