ÖRTÜ ALTI ÜRETİM SİSTEMLERİ - Ünite 10: Örtüaltında Bağcılık ve Meyvecilik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 10: Örtüaltında Bağcılık ve Meyvecilik

Örtüaltında Bağcılık

Son verilere göre bağ alanı (101.155 ha) ve üzüm üretimi (677.079 ton) bakımından tarım bölgelerimiz arasında Ege’den sonra ikinci sırada yer alan Akdeniz Bölgesi diğer meyve ve sebze türlerinde olduğu gibi üzümde de Türkiye’nin en erkenci bölgesidir.

Açıkta üzüm yetiştiriciliğinde erkenci çeşitlerde olgunlaşma haziran ayının ilk haftasından itibaren gerçekleşir. Örtüaltı üzüm yetiştiriciliği yapıldığında ise hasat tarihinin ısıtma yapmaksızın mayıs ayı, ısıtma yapılabildiğinde nisan ayı başlarına kadar çekilebilmesi mümkündür.

Bağcılık alanında değişik yükseklikte plastik tüneller veya plastik sera kullanılarak ülkemizde yürütülen çalışmalarda 30-45 güne kadar değişen sürelerde daha erken olgunlaşmanın sağlandığı ve bunun kazançlı olduğu ortaya konulmuştur.

Yapılan ekonomik analizler, örtü altındaki yetiştiricilikte, açıktakine göre kazancın en azından 3-5 kat daha fazla olduğunu göstermektedir.

Sofralık üzüm üretimi bakımından dünyanın bağcı ülkeleri arasında yaklaşık 1,5-2 milyon ton üretim ile 2. sırada yer alan Türkiye’den ihraç edilen sofralık üzüm miktarı son yıllarda 150.000-200.000 ton olarak gerçekleşmiştir.

Örtüaltı üzüm yetiştiriciliğinde;

Uygun çeşitlerin, uygun sera veya tünel tiplerinin, örtü materyallerinin, uygun dikim sıklıklarının, uygun terbiye ve budama şekillerinin seçimi önemlidir. Bu yetiştiricilikte açıkta yetiştiricilikten farklı olarak sulama zorunlu bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gübreleme ile hastalık ve zararlılarla mücadele gibi, üzüm verim ve kalitesini doğrudan etkileyen konuların üzerinde de önemle durulması gerekir.

Örtüaltı üzüm yetiştiriciliğinde erkencilik etkisi olan 41 B ve 5 BB gibi Amerikan asma anaçları önerilmektedir.

Amerikan asma anacı: Bağcılıkta filoksera ve ematod zararına karşı k ullanılan anaçlara denilmektedir.

Örtüaltı üzüm yetiştiriciliğinde 2-3 m yükseklik ve 3-6 m genişlikte plastik (PEPolietilen) tünellerin veya 3-4 m yükseklikte ve yeterli genişlikte cam veya plastik seraların kullanılması mümkündür (Fotoğraf 10.2). Kullanılan plastiklerin kalınlığı kullanma süresine ve amacına bağlı olarak 0,2 mm - 0,35 mm kalınlığında; normal, UV, IR, antifog veya UV+IR+antifog katkılı olabilmektedir.

Normal PE: Ömrü kısadır, ancak 1 yıl dayanabilir. IR ışınlarını geçirir ve iç yüzeyinde yoğunlaşan su damlacıkları oluşturur.

UV katkılı PE: Ömrü 2-3 yıldır.

IR katkılı PE: IR ışınlarını daha az geçirme özelliğine sahiptir. Bu nedenle seradan ısı kayıplarını azaltır.

Antifog katkılı PE: Örtünün iç yüzeyinde yoğunlaşan suyun damlacıklar halinde değil, ince bir film gibi yayılmasını sağlama özelliğine sahiptir.

UV+IR+Antidrop katkılı PE: Ömrü 2-3 yıldır, IR ışınlarını daha az geçirme özelliğine sahiptir, örtünün iç yüzeyinde yoğunlaşan suyun damlacıklar halinde değil, ince bir film gibi yayılmasını sağlama özelliğine sahiptir.

Uygun toprak koşullarında, çeşitlerin gelişme gücüne göre sık (1 m x 1,5 m) veya normal aralıklı (2m x 3 m) dikim yapılarak örtüaltında birim alandan alınacak üzüm miktarı ve elde edilecek kazanç düzenlenebilir.

Bakım koşulları iyi olduğunda asmanın ekonomik ömrü 40-50 yıldır. Asmalardan yeterli ürün, ancak asmalara şekil verme (terbiye) işi tamamlandıktan sonra alınır.

Örtüaltı yetiştiricilikte gerekli önlemler alındığında açıkta yetiştiricilikte asmalara verilen Kordon, Guyot, Çardak veya Goble, şekilleri ile kısa, orta, uzun ve karışık budama şekillerinin kullanılması mümkündür. (Şekil 10.1).

Terbiye: Asmanın gövdesi, kolları ve yıllık dalları ile yazlık sürgünlerin oluşturduğu şekle terbiye şekli denilmektedir.

Kordon: Bir gövde, bir veya iki koldan ve kollar üzerinde 15-20 cm aralıklarla yerleştirilmiş baş denilen kısımlardan oluşan bir şekildir.

Guyot: Bir gövde ile her asmada bir veya iki kısa kalın kol üzerinde ikişer adet kısa ve uzun budanmış dalların bulundurulduğu bir şekildir.

Çardak: Yüksek (1,5-2 m) bir gövde ile çardak denilen yatay bir düzlem üzerine uzatılmış 2-4 koldan oluşan bir şekildir.

Goble: Ortalama 30-60 cm yüksekliğinde bir gövde ve 3-5 koldan oluşan telsiz bir şekildir.

Kısa budama: Asmanın bir yıllık dallarının 1-3 göz üzerinden kesilmesidir.

Orta budama: Asmanın bir yıllık dallarının 4-7 göz üzerinden kesilmesidir.

Uzun budama: Asmanın bir yıllık dallarının 8 ve daha fazla sayıda göz üzerinden kesilmesidir.

Karışık budama: Asmada kısa budanmış dallar yanında, orta veya uzun budanmış dalların da birlikte bulunmasıdır.

Örtüaltı üzüm yetiştiriciliğinde açıktakinden farklı olarak, geniş tünel veya seralarda sulama yapılması zorunlu bir uygulamadır. Çünkü örtme sonrasında yağmur sularından yararlanılamamaktadır. Sulamada damla sulama yönteminin kullanılması uygundur.

Birim alandan yeterli miktarda ve iyi kalitede ürün alınabilmesi için, asmaların ihtiyaç duydukları besin elementlerinin uygun yöntemle, zamanında ve dozunda verilmesi gerekmektedir.

Bağların gübrelenmesinde serpme, banda uygulama ve damla sulama sistemiyle gübreleme (fertigasyon) ile yapraktan gübreleme yöntemleri tercih edilmektedir.

Bağ hastalık ve zararlılarıyla mücadelede tünel veya seraların iyi havalandırılması kültürel önlem olarak çok önemlidir. Bu yapılarda doğal havalandırma tercih edilmelidir. Sera veya tünel içerisinde biriken fazla nem, güneş ışınlarının girmesini engellemesi yanında fungal hastalık riskini de artırmaktadır. Bu risk iyi bir havalandırma ile ortadan kaldırılır.

Örtüaltında yetiştirilen üzümler açıktakilere göre 1-1,5 ay kadar daha erken olgunlaşmaktadır. Üzümler hasattan sonra olgunlaşmayan meyve grubunda yer aldıklarından tam yeme olgunluğunda hasat edilmelidir. Hasat sırasında çeşide özgü tat ve aromanın, rengin, yeterli tane büyüklüğünün kazanılmış olması gerekir.

Örtüaltında Meyvecilik

Örtüaltında meyve yetiştiriciliği çok eskiden beri yapılmaktadır. Bu konudaki ilk uygulamalar Fransa ve İngiltere krallıklarına dayanmaktadır. 1904 yılında, İngiltere’de sera koşullarında saksılar içerisinde ticari meyve yetiştiriciliğinin yapıldığı bildirilmiştir.

Örtüaltı tarımı deyince cam ve plastik seralar ile alçak ve yüksek tüneller altındaki üretim akla gelmektedir. Örtüaltı yetiştiriciliğindeki en önemli amaç; dış ortam koşullarının uygunsuzluğunu ortadan kaldırmaktır. Bu durumda örtüaltı yetiştiriciliğindeki hedeflerden en önemlisi erkenciliktir. Böylece meyve olgunlaşması daha erken olmakta bu da hem yurtiçi hem de yurtdışı fiyatlarına yansımaktadır.

Ülkemizde Örtüaltında Yetiştirilen Meyveler

Ülkemizde örtüaltında yetiştiriciliği yapılan meyve türleri deyince akla muz ve çilek gelmektedir. Örtüaltında meyvecilik en çok Akdeniz bölgesinde yapılmaktadır (Çizelge 10.1).

Sert Çekirdekli Meyveler: Dünya’da ve ülkemizde örtüaltında sert çekirdekli meyve yetiştiriciliği konusunda en önemli türler şeftali, nektarin ve kayısılardır (Fotoğraf 10.3 ve Fotoğraf 10.4).

Örtüaltında sert çekirdekli meyve yetiştiriciliğinde en önemli konular; ağaç boyutlarını düzenlemek, bitkinin ihtiyaç duyduğu soğuklama gereksinimini sağlamak ve örtüaltına özgü oluşabilecek hastalık ve zararlılarla mücadele etmektir. Ağaç boyutlarını düzenlemek için prensip bodur veya çok bodur anaç materyali üzerine aşılanan tür ve çeşitlerle yetiştiricilik yapmaktır. Sert çekirdekli meyve türleri arılarla tozlanmaktadır. Bu nedenle serada çiçekler açtığı zaman arı kovanı bulundurulması veya açıktan örtüaltına arıların kolayca ulaşmalarının sağlanması bu bitkilerin meyve bağlamaları bakımından çok önemlidir. Örtüaltında ve açıkta yapılan yetiştiricilikte elde edilen verimler arasında önemli bir farklılık olmamasına karşın, örtüaltının belli dönemlerde ısıtılıp ısıtılmamasına ve ekolojik şartlara göre meyveler yaklaşık 2-4 hafta erken olgunlaşmaktadır. Bu durum fiyatları etkilemektedir. Mersin’in Tarsus ilçesinde soğuklamasını aldıktan sonra ısıtılan bir plastik serada kayısılar üzerinde yapılan yetiştiricilikte açıktaki bahçelere göre yaklaşık 1 aylık bir erkencilik sağlanmıştır.

Yumuşak Çekirdekli Meyveler: Örtüaltı yumuşak çekirdekli meyve türleri yetiştiriciliği konusunda elma türü üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu meyvelerin örtüaltında, açıkta yetiştiriciliğe göre 10 -15 gün erken olgunlaştıkları, meyve verim ve kalitesinin de iyi olduğu saptanmıştır.

Akdeniz Meyveleri: Ülkemizde, örtüaltı Akdeniz meyve türleri yetiştiriciliği konusunda muz ve yenidünya üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Fotoğraf 10.5). Isıtılan cam serada bodur anaç olarak ayva kullanılmış ve bu anacın üzerine Gold Nugget ve Tanaka yenidünya çeşitleri aşılanmıştır. Bu şekildeki yetiştiricilikten elde edilen meyvelerin, açıktaki yetiştiriciliğe göre yaklaşık 1 ay önce olgunlaştıkları saptanmıştır. Ülkemizde ticari olarak örtüaltında muz yetiştiriciliği başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Bu yetiştiricilik; ısıtılmayan, kritik günlerde ısıtılan ve tam kontrollü modern seralarda olmak üzere değişik örtüaltı materyalleri kullanılarak yapılmaktadır. Son yıllarda toplam muz üretiminin yaklaşık %70’i örtüaltı yetiştiriciliğinden sağlanmaktadır (Çizelge 10.2, Fotoğraf 10.6).

Muz, örtüaltında yetiştirildiğinde, açıkta yetiştiriciliğe göre düşük sıcaklık ve sıcaklık dalgalanmalarından daha az etkilenmektedir. Bunun yanı sıra rüzgârdan bitkilerde kırılmalar ve yapraklarda yırtılmalar olmamakta, vejetasyon süresi kısalmakta, su tüketimi daha az olmakta ve sera içinde sıcaklık ve oransal nem açığa göre daha yüksek olduğundan fotosentez oranı artmaktadır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde yapılan çalışmalarda örtüaltında muz yetiştiriciliğinde, açıkta yetiştiriciliğe göre verim %28 ile %100 oranında artmaktadır.

Muz her yaşta insanın her mevsim tüketebileceği karbonhidratça zengin bir meyvedir. 100 gr muz meyvesinde 70-76 g su, 20-25 g toplam karbonhidrat bulunmaktadır. Muz ayrıca potasyum, magnezyum, sodyum ve fosforca da zengindir.

Muz yaprakları çok büyüktür. Rüzgâra karşı oldukça hassastır. Rüzgârlı havada yaprağın ortasındaki ana damara dik olarak yırtılabilir. Yeni yapraklar yalancı gövdenin orta kısmından çıkarlar. Çiçekler salkım şeklindedir. Salkım üzerinde dişi, erdişi (erkek ve dişi organ aynı çiçekte) ve erkek çiçekler bulunur.

Muz salkımına hevenk denir. Salkım ağırlığı dişi çiçek sayısına, o da sıcaklığa bağlı olup, sıcak aylarda artarken soğuk aylarda azalmaktadır.

Muz, nemli, tropik iklim bitkisidir. Ekvatorun 30° güney ve 30° kuzey enlem dereceleri arasında kalan bölgede yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yıl boyunca aylık ortalama 26-27°C sıcaklık ister. 15-16°C’nin altında gelişme gerilemekte, 2-3°C de zararlanma olmaktadır. 0°C ve hemen altındaki sıcaklıklarda toprak üstü kısım ölmektedir.

En ideal toprak derinliği 2 m olup organik maddece zengin, geçirgen, hafif bünyeli, hafif alkali, killi, tınlı, kumlu karakterdeki topraklar muz yetiştiriciliği için uygundur. Bir muz bahçesinden yılda hektardan 50 ton ürün alındığında, yaklaşık olarak topraktan 1500 kg K, 450 kg N, 60 kg P2O5, 215 kg Ca, 140 kg Mg, 12 kg Mn, 5 kg Fe, 1,5 kg Zn, 1,25 kg B, 0,5 kg Cu kaldırmaktadır. Bu nedenle kaybolan besin maddelerinin toprağa geri kazandırılması gerekir.

Bahçenin ilk tesisinde toprak analizi ve ileri aşamalarda ise yaprak analizleri, uygulanacak gübreleme programında büyük önem taşımaktadır.

Bahçenin ilk tesisinde toprak analizi ve ileri aşamalarda ise yaprak analizleri, uygulanacak gübreleme programında büyük önem taşımaktadır. Bitki besin maddesi düzeylerini belirlemek amacıyla yaprak örnekleri, 3. yaprağın orta kısmından 10 cm’lik karşılıklı iki şerit alınarak belirlenir (Şekil 10.2).

Muzlar, 3/4’ü dolgun hale geldiğinde, kabuk rengi koyu yeşilden açık yeşile döndüğünde, salkımdaki taraklar birbirine yaklaştığında, erdişi ve erkek çiçekler kuruyup döküldüğünde olgun hale gelmiş olur.

Muz zararlıları, muz hortumlu böceği, güve, trips, muz afidi, coleopter, mısır koçan kurdu, prodenya, yeşil kurt, yaprak bitleri, fare, nematod, kırmızı örümcek, pas böcüsüdür. Hastalıkları ise, yaprak leke hastalığı, yaprak benek hastalığı ve Panama hastalığıdır. Örtüaltı yetiştiriciliğinde kırmızı örümcek, nematod ve Fusarium en fazla karşılaşılan problemlerdir.

Üzümsü Meyveler: Farklı toprak ve iklim koşullarında ekonomik olarak yetiştirilebilmesi, çilek yetiştiriciliğinin önem kazanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Çilek, pazarda taze meyvenin az olduğu dönemde olgunlaştığı için iyi bir pazar avantajına sahiptir. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde çilek yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Ülkemizde modern anlamda çilek yetiştiriciliği ancak 1970’li yıllardan sonra başlamıştır. Örtüaltı çilek yetiştiriciliği, ısıtmalı ve ısıtmasız cam ve plastik seralar ile yüksek ve alçak tünellerde yapılmaktadır. Nitekim ülkemizde, örtüaltı çilek üretiminin toplam çilek üretimindeki payı 2004 yılında %53’e çıkmıştır (Çizelge 10.3).

Çilek meyvesi, insan sağlığı ve beslenmesinde büyük öneme sahiptir. Özellikle C vitamini ve ellajik asit içeriği birçok meyvedekinden fazladır. Ayrıca çilek, sindirimin kolaylaştırılmasında önemli bir rolü olan selüloz bakımından da zengindir.

Çilek, süzek, kumlu tınlı, organik maddesi iyi, yeterli besin elementi içeren, pH’sı 5,5-6,5 ve tuzluluk sorunu olmayan toprakları sever. Çilek, demir noksanlığına ve tuza hassastır. Çilek suyu sever fakat fazla sulama çilekte bazı sorunlara yol açabilir. Bu yüzden kısa aralıklarla düzenli sulamalar yapılmalıdır.

Çilek fidesi üretimi, kollardan ve doku kültürü yolu ile yapılabilmektedir. Çilek yetiştiriciliğinde, yaz dikimi, sonbahar-kış dikimi ve ilkbahar dikimi olmak üzere üç farklı dikim zamanı bulunmaktadır: Yaz dikimi; Akdeniz bölgesinde Ağustos’da, daha serin bölgelerde Haziran - Temmuz ortasında frigo fideler kullanarak yapılan dikimdir. Sonbahar-kış dikimi; kışları ılık geçen yerler için uygundur. Çünkü bu dikimler soğuk bölgelerde fidelerin zarar görmesine neden olur. İlkbahar dikimi; taze kol fideleriyle, ilkbaharda yapılan dikimdir. Özellikle kışları sert geçen bölgelerde uygulanır. Aynı dönem içerisinde çiçek açma ve meyve verimi gerçekleşmektedir.

Yaprak leke hastalığı, yaprak yanıklığı, Botrytis meyve çürüklüğü, külleme, Verticillium solgunluğu, kırmızı kök çürüklüğü, gövde çürüklüğü, Antraknoz önemli çilek hastalıklarıdır. Kırmızı örümcek, yaprak bitleri ve nematodlar ise başlıca çilek zararlılarıdır.

Meyve toplama günün erken saatlerinde ve tırnak ucu ile meyve sapı 0,5cm kalacak şekilde kopartılıp avuç içine düşürülerek yapılmalıdır. Çilek meyveleri +2°C’de 1 hafta kontrollü atmosfer koşullarında saklanabilir.

Dikimden önce çilek yetiştiriciliği yapılacak toprak sürülerek kesekler parçalanır. Daha sonra solarizasyon yapılarak toprak hastalık ve zararlılardan temizlenir.

Çilek dikimi için seddeler oluşturulur. Bunu takiben damla sulama boruları serilir ve toprak yüzeyi malçlanır. Çok çeşitli malç çeşitleri (polietilen, saman, çakıl vs.) olmasına rağmen, yabancı ot çıkışını önlemesi, meyvenin toprakla temasını engellemesi, toprak kaynaklı hastalık ve zararlıların meyve ve yapraklara bulaşmasını önlemesi, toprağı sıcak tutması, topraktan nem kaybını azaltması bakımından daha çok siyah plastik malç kullanılmaktadır. Malçlamadan sonra, her seddede iki sıralı olacak şekilde 30x35 cm dikim aralığı işaretlenir ve dikim çukurları açılır. Dikimde köklerin kıvrılmamasına dikkat edilmelidir (Şekil 10.3).

Alçak tünelde çilek yetiştiriciliğinde açığa göre yaklaşık bir aylık bir erkencilik sağlanmaktadır. Fakat bu sistemde, arı faaliyetinin sınırlı olmasından dolayı tozlanma - döllenme noksanlığına bağlı bozuk şekilli meyve oluşumu ve çiçeklerin donması riski dikkat edilmesi gereken konulardır. Ayrıca yüksek tünel ve sera içine de alçak tüneller kurularak bitkilerin daha iyi gelişmesi sağlanabilir. Yüksek tünelde alçak tünele oranla daha rahat çalışılır (Fotoğraf 10.7). Son yıllarda topraklı fide anlamına gelen tüplü fide ile dikim, örtüaltında topraksız çilek tarımı ve yüksekte çilek yetiştiriciliği gibi yenilikler vardır (Fotoğraf 10.8).