OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1876-1918) - Ünite 8: Toplumsal Yapı ve Değişimi Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Toplumsal Yapı ve Değişimi
Geleneksel Yapıda Değişim
Kültürün çerçevesi, toplumların mensup oldukları ve beslendikleri medeniyet havzasına göre şekillenir. Zaman ve mekândan bağımsız, değişimden etkilenmeyen bir toplumdan söz etmek mümkün değildir.
19. yüzyılda meydana gelen iç ve dış gelişmeler, Osmanlı siyasi ve sosyal yapısında önemli değişimler yarattı. 1789 Fransız ihtilalinin sonucu olarak kamuoyunun önem kazanması devlet-toplum ilişkilerini farklılaştırdı. Klasik Osmanlı devlet yapısı yapılan reformlarla radikal bir değişikliğe uğradı. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile birlikte toplumdaki bazı kesimler ayrıcalıklı konumlarını büyük ölçüde kaybettiler. Değişim, ardından askeri alanda yapıldı. Memurlara yapılan kıyafet düzenlemesi ile Batılı anlamda belirgin bir değişme yaşandı. İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi ile işçi sınıfı ortaya çıktı ve üretim faaliyetleri lokomotif hale geldi. 1850’lerde başlayan demiryolu macerası ile Osmanlı Devleti’nde işçi sayısı giderek arttı.
19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde gerçekleşen reformlar ile okullaşma arttı. Memur yetiştirmek için özel eğitim kurumları açıldı. 19. Yüzyıldan itibaren yaşanan nüfus artışı, göçler ve bunun gibi bir takım nedenlerden dolayı, gündelik hayatın geleneksel karakteri kent yaşantısı içinde kaybolmaya başladı. 19. Yüzyılda gündelik hayatın en önemli olgusu sosyal bütünleşmedir. İstanbul’da yaşanan ulaşımın kolaylaşması, köprü ve tünellerin inşa edilmesi, caddelerin aydınlatılması ve bunun gibi bir diz faaliyetten ötürü, halk ekonomik ve kültürel açıdan birbirine yakınlaştı.
Değişim ve Dönüşümün İkinci Aşaması
Toplum ve Siyaset: II. Abdülhamid (1876-1909) devri Osmanlı tarihinin siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan en sıkıntılı dönemlerinden biridir. İmzalanan Berlin ve Ayestefenos anlaşmalarının ardından, Osmanlı Devleti’nin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısı derinden etkilendi ve kaybedilen topraklar ile göçler şehirlerin demografik yapısını değiştirdi. II. Abdülhamid tahta geçtiğinde Osmanlı Devleti’nde istikrar yoktu. Yaşanan sorunlar devletin dağılmasına yol açacak boyutlara taşındı. Bu durum bazı aydın ve devlet adamlarını rejimin değiştirilmesi gibi bir takım girişimlerde bulunmaya sevk etti.
I. Meşrutiyet: Meclis, Anayasa ve Millet İradesi: Kanun-i Esasi’nin 1876’da ilanı I. Meşrutiyet olarak kabul edilir. Meşruti monarşi, siyasi erkin kullanımı açısından karma bir rejimdir. Mutlakıyetle yönetilen Osmanlı’da, Fransız ihtilalinin ardından yayılan düşünceler Osmanlı aydınlarını derinden etkiledi. Osmanlı parlamentosu, Heyet-i Mebussan ve Heyet-i Ayan olmak üzere iki kanatlı bir meclisti. Ancak savaşla birlikte yaşanan gerginlikler, padişahın Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiye dayanarak meclisi kapatmasıyla son buldu.
Devlet Nasıl Kurulur? Fikir Akımları: Bazı devlet adamları ve aydınlar, Osmanlı toplumunda hukuk devleti ekseninde sosyal entegrasyonun sağlanabileceğine yönelik fikirler öne sürdüler. Yayılan bu fikirler Osmanlıcılık, Türkçülük ve Batıcılık akımlarını yarattı. Dergiler, yazılar ve oyunlar ile halka aktarıldı. Devletin Doğu’ya mı Batı’ya mı yönelmesi gerektiği tartışılan toplumda, İslamcılığın ağır bastığı söylenebilir. Padişahın düzenlemeleri ile Panislamizm adını alan bu akım, eski güçlü günlere dönme konusunda umut ışığı oldu.
Hafiye Teşkilatı ve Sansür Vasıtasıyla Kamuoyunun Kontrolü: Padişah önemli ölçüde tek adam devrini yarattı ve bu durum II. Abdülhamid’in kısa sürede idari ve sosyal alanda sıkı bir denetim kurmasını sağladı. Bu önemde basına şiddetli sansür uygulandı. Padişah lehine yayın yapan gazeteler destekledi. II. Abdülhamid devri ile özdeşleşen hafiye teşkilatının amacı toplumun tüm kesimlerinin takip edilmesiydi. Sansür ve jurnalcilik topluma hareket alanı bırakmadı.
II. Meşrutiyet: “Hürriyetin İlanı”: II. Abdülhamid’in meclisi kapatması bazı kesimlerde tepki yarattı. Örgütlenerek oluşan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin amacı meclisin yeniden kurulmasıydı ve bu cemiyet Jön Türkler ’den bir hayli taraftar kazandı. Boğazlar durumu ve Islahat görüşmelerinin yapılacağı Rival toplantısını tehdit olarak gözeten cemiyet yöneticileri isyan çıkarttı ve bu isyanın sonucunda II. Abdülhamid Meşrutiyet’i ilan etti. Meşrutiyet’in ilanı ile toplumda büyük coşku yaşandı. Bu dönemde grevler, dernekler ve boykotlarda patlama yaşandı, çok partili hayata geçildi. Seçimler yapılarak meclis açıldı. Fakat coşku uzun sürmedi ve 31 Mart Vakası olarak bilinen olayla isyan çıktı. İsyan bastırıldı fakat II. Abdülhamid tahttan indirilerek yerine V. Mehmed Reşad getirildi.
Sosyal Yapıyı Etkileyen Faktörler
Toplum ve Ekonomik Darboğaz: Osmanlı devleti, borçlarını ödeyemeyecek hale gelmiş ve 1875’te iflasını ilan etmişti. Borçlarla baş edemeyen Osmanlı idaresi, 1881’de Duyuni Umumiyye İdaresi’ni kurdu ve oluşturulan fondan borçların ödenmesi sağlandı. 19. Yüzyıl sonlarında Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi bakımından en önemli gelişmelerden biri de göçlerdir. Kırım savaşından sonra ivme kazanan göçler, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarının ardından sele dönüştü. Bu göçler ciddi sosyo-ekonomik sorunlar yarattı. Berlin kongresinden sonra Anadolu’ya yaşanan göçlerle nüfus yoğunluğu arttı.
II. Abdülhamid devrinde şehirleri harabeye çeviren yangınlar dışında, salgın hastalıklar da yaşandı. Doğu Anadolu’da ve Suriye’de yaşanan kuraklık, açlık ve sefalete yol açtı. Deprem gündelik yaşamı felç etti. 1894 depremi, halkta büyük paniğe yol açarak sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirmiştir. Osmanlı Devleti’nde grevlere 1870’li yılların başında rastlanır. Batı ile karşılaştırıldığında geç de olsa işçiler arası sınıf bilincinin oluşmaya başlamasıyla, Osmanlı sosyal ve ekonomik açıdan ciddi yaralar almıştır. Hükümet bu dalgaya karşı ceza yasaları ve kolluk kuvvetleri ile önlemler almaya çalışmıştır ve grevlerin hızı kesilmiştir.
1853-56 Kırım Savaşı’ndan sonra devletin mali dengelerinin kötüleşmesi ve elit tabakada görülen Batı tarzı, ciddi bir tepki yarattı. Sosyal yapıda ortaya çıkan lüks tüketim alışkanlığı, vitrin düzenlemeleri, açılan gazinolar, moda, israf ve fuhuş toplumun diğer kesimlerine doğru yayıldı. Batı tarzı karma eğlence anlayışı yaygınlaştı. Dilencilik, dolandırıcılık, yankesicilik, kalpazanlık gibi asayiş sorunları ortaya çıktı. İstanbul’da bulunan genelevlere ciddi sorunlar yaratmadıkları sürece kolluk kuvvetleri tarafından müdahale edilmedi.
Gündelik Yaşam ve Değişim
19. yüzyılın son, 20. Yüzyılın ilk çeyreği, Batılı değerlerin ve alışkanlıkların topluma nüfuz ettiği bir dönem oldu. Belediyelerin kurulması, gezi parklarının yapılması, apartman, otel, büro ve pasajların yapılması, müze ve tiyatroların açılması gibi benzer birçok hareketler gündelik yaşama katıldı. Nüfus artışının 19. Yüzyılda artması ile yaşanan ciddi kıpırdanmalar sonucu modern belediyeciliğin kurulma sürecinde katkıda bulundu. 1855’de İstanbul Belediyesi’nin kurulması ile temizlik, çöp toplanması gibi birçok belediyecilik işlemleri resmi kurumlara devredildi. Zaman içerisinde sokaklar aydınlatılmaya başlandı. Modern yaşam ile gece geç saatlere kadar gezmek ve oturmak yaşamın bir parçası oldu. Aydınlatma işlemleri ilk olarak saraya yakın sokaklardan başladı. Ayrıca bu aydınlatma işlemi güvenlik içinde yardımcı olmuştur. İstanbullular 19. Yüzyıl ortalarına kadar daha çok mesire yerlerine, çayırlara ve bahçelere giderek dinlenirlerdi. İstanbul’da bununla beraber birçok gezi parkı ve dış bahçesi olan yeşil alanlar inşa edildi. İstanbul 19. Yüzyıldan itibaren geleneksel konut tipinden çok farklı mekânlara ev sahipliği yapmaya başladı. Apartmanlar gündelik yaşam unsurlarından biri oldu. Bu konut tipi İstanbul, İzmir ve Selanik gibi yerlerde hızla gelişti. Yine bu dönemde otellerde modern dünyanın yaşam biçimine cevap verebilecek şekilde düzenlenmişti. 1883’de seferler düzenlenmeye başlanmasıyla turist sayısında önemli artış yaşandı.
Bu dönemde Klasik Osmanlı ticaret hanlarının dışında, ticari temsilcilik, bayilikler ve avukatlık büroları açılmaya başlandı. Açılan yeni alışveriş ve iş merkezleri ile birlikte eğlence imkânları gündelik yaşama yeni renkler katmış oldu. 20. Yüzyılın başlarında modernleşme konusunda önemli ilerlemeler kaydeden Osmanlı Devleti’nde, boğa güreşleri, uçuş gösterileri, futbol kulüpleri, taraftarlık ve deniz hamamı gibi halkı birleştirerek, eğlendirecek yeni eğlence anlayışları ortaya çıkmıştır. Yine aynı zamanda sinema, tiyatro ve opera sahneleri gibi halkın yoğun olarak tercih ettiği, kültür açısından zengin hareketlerin bulunduğu yerler açılmıştır. Telgraf ve telefon yeni iletişim araçları olarak kullanılmış, tüneller ve otomobiller gibi ulaşım araç ve gereçleri gündelik yaşamı kolaylaştırmıştır.
Sonuç olarak değişim ve dönüşümün bu ikinci evresinin temel karakteri, Batı medeniyetine ait düşünce, davranış kalıpları, fiziki mekân algısı, tüketim zihniyeti ve eğlence kültürünün gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi ve bunların zamanla kanıksanması şeklinde tanımlanabilir.