OSMANLI TARİHİ (1566-1789) - Ünite 8: Uzun Barış Dönemi ve Çöküşün Başlangıcı (1739-1789) Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Uzun Barış Dönemi ve Çöküşün Başlangıcı (1739-1789)

Batıda Uzun Barış Dönemi ve Askerî Islahatlar

1739 yılından sonra Bâbıâli, 1768’e kadar Avrupa ile barış siyaseti izlemiştir. Bu süreç birkaç teşebbüs dışında Osmanlı askeri tarihinin gerileme dönemidir.

Avrupa’da ise 18. Yüzyıldan itibaren askerî eğitim veren okullar kurulmaya başlandı. Askerî okul denemeleri ilk defa 1618-1648 otuz yıl savaşları esnasında Bohemya’da yapıldı ancak süreklilik arz etmedi. İlk askerî mühendislik okulu 1718’de Viyana’da açıldı. 1752’de ise biri Viyana’da diğeri Macaristan’da olmak üzere iki askerî akademi daha açıldı. Rusya’da ise 1701 yılında donanma subaylarının eğitimi için Matematik ve Denizcilik Okulu, 1716’da Deniz Akademisi kuruldu. Sonrasında 1731 yılında Askerî Lise, 1762’de Mühendislik ve Topçuluk Okulu, biri 1764’te diğeri 1786’da olmak üzere iki Deniz Harp Okulu kuruldu.

Osmanlı da 18. yüzyılın ilk yarısından itibaren Batılı usullerle asker yetiştirme ihtiyacı hissetmeye başladı. İlk İslamî matbaayı kuran İbrahim Müteferrika, “Usûlü’lHikem Fî Nizâmi’l-Ünem” adlı eserinde Rusya ve Avrupa’daki askerî modernleşmeleri ele aldı ve Osmanlı ordusunda da bu modernleşmelerin uygulanması gerektiğini savundu.

Modernleşme ihtiyacını gidermek için 1731’de esas adı Claude-Aleksandre Comte de Bonnevale olan, müslüman olduktan sonra Ahmed adını alan Humbaracı Ahmed Paşa Humbaracı Ocağı’nın başına getirildi. Humbaracı Ahmed Paşa, Humbaracı Ocağı’nı Avrupaî tarzda modernleştirmeye çalıştı. Bu esnada 100 adet humbara havanı, 50 bin adet humbara döktürdü.

Osmanlı ordusundaki ıslahatlar için diğer önemli bir isim olan Baron François de Tott ise Sürat Topçuları Ocağı’nı kurdu. Sonrasında Aubert ve Campbell isimli iki Avrupalı subay Sürat Topçuları’nı ve Mühendishane’yi devam ettirdiler fakat bir müddet sonra yeniçerilerin baskısıyla dağıtıldı.

1739-1768 Arası İç Hadiseler ve İmar-İnşa Faaliyetleri

6 Haziran 1740’da İstanbul’da yaşanan gıda sıkıntısından dolayı I. Mahmud’a karşı bir isyan başlatıldı. Ancak yeniçeri ve halkın da desteğiyle isyan büyümeden bastırıldı. İsyandan sonra Osmanlı’da önemli bir uygulama başlatıldı ve bu isyanı bastırmak için gerekli tedbirleri almadığı gerekçesiyle azledilen sadrazam Hacı İvaz Mehmed Paşa’nın azledilme gerekçesi bir emirnâme ile yeniçeri, silahdar, topçu, topçu arabacısı ve humbaracı ocakları ağalarına haber verildi.

1764’te Kıbrıs adasının varidatını tahsil etmekle görevlendirilen Silahdar Çil Osman Ağa’nın kanuna uygunsuz olarak fazla vergi toplamasından mütevellit halk Çil Osman’ı öldürdü ve isyan başlattı. Asilerin başı Tabanlı Halil Magosa’yı kuşattı fakat sonrasında Lefkoşe Kalesi’nde kıstırılarak yakalandı ve başı vuruldu. Böylelikle bu isyan son buldu.

Aydın ve İzmir civarının nüfuzlu iki ailesi olan Karaosmanoğulları ve Arapoğulları’nın birbiriyle mücadelesi sebebiyle halk madur olmaya başladı. Bu mücadeleyi sonlandırmak için Karaosmanoğulları ailesinin lideri Ataullah için yakalama emri verildi. Bunu haber alan Ataullah ise maiyyetindekiler ile birlikte isyan çıkardı fakat Ataullah’ın öldürülmesiyle isyan bastırıldı.

1766’da Arabistan’da da iki büyük kabile arasında kavga çıktı fakat bu iki aileye aralarında çıkması muhtemel sorunlar karşısında nasıl hareket edeceklerine dair birer sözleşme imzalatıldı ve böylelikle hac organizasyonunda sıkıntılara sebep olan önemli bir sorun ortadan kaldırıldı.

Osmanlı’yı uzun süre uğraştıran isyanlardan bir diğeri 1766 ‘da Mısır’da patlak verdi. Öncelikle Bulutkapan Ali Bey’in muhalifleri tarafından başlatılan isyan sonucu Mısır’dan sürüldü. Bu durumu kabullenemeyen Ali Bey 1767’de tekrar Yukarı Mısır’a yerleşti ve mahalli birliklerden oluşan bir ordu kurdu. Kahire’deki en büyük rakibi olan Hüseyin Keşkeş’i yendi sonrasında Osmanlı’ya bağlılığını bildirdi. Ancak 1768 seferinde Osmanlı’nın Ruslar ile savaşını fırsat bilen Ali Bey, Medine’yi ve Şam’ı ele geçirerek Haleb’in üzerine yürüdü. Fakat en yakın adamlarından Ebuzzeheb Mehmed Bey’in Ali Bey’e isyanı ve bir savaşta Ali Bey’i esir alması sonucu isyan son buldu.

18. yüzyılda Vehhabilik Abdulvahhab’ın görüşlerini yayması ile ortaya çıkmıştır. Kendisi 1792’de ölmesine rağmen görüşleri günümüze kadar gelmiştir.

I. Mahmud devrinde Ocak 1749’da, Osmanlı’da adeta yeni bir dönemin habercisi olan Nuruosmaniye Külliyesi’nin inşasına başlandı. Külliye III. Osman döneminde Aralık 1755’te bitirilebildi.

1741’de İbrahim Müteferrika’nın teşebbüsüyle Yalova’da ilk kâğıt imalathanesi yapıldı. Lehistan’dan kağıt ustaları getirttirdi. Ancak sonrasında yabancı kâğıthanelerle rekabet edememesi üzerine kapatıldı.

Daha önce birçok padişah tarafından teşebbüs edilen İzmit Körfezi’nin Sapanca Gölü’ne bağlanması ve buradan da Sakarya Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e bağlanma projesi III. Mustafa zamanında tekrar gündeme geldi ve 1759’da ön çalışmalara başlandı. Fakat kanalın geçeceği bölgedeki arazilerin devlet adına satın alınması konusunda söylentiler çıkınca aynı yılın Ağustos ayında projeden vazgeçildi.

III. Mustafa döneminde imar ve inşa faaliyetlerine önem verildi. Bir külliye olarak tasarlanan Laleli Camii bu dönemde inşa edildi. Üsküdar’da bugün Ayazma Camii olarak bilinen Mihrişah Sultan Camii’de bir külliye oldarak yine III. Mustafa döneminde inşa edildi. III. Mustafa bunlar haricinde Kadıköy’de ve Paşabahçe’de kendi adını taşıyan iki camii daha yaptırdı.

Doğal Afetler

İstanbul’da 1755 yılında eşine nadir rastlanan bir soğuk yaşandı. 11 Ocak 1755’te Haliç’in tamamı, İstanbul Boğazı’nın da önemli bir kısmı dondu. Boğaz donduğu ve deniz yoluyla ulaşım imkansız hale geldiği için şehirde büyük ölçüde yakacak sıkıntısı meydana geldi.

İncelediğimiz dönemde birkaç önemli yangın meydana gelmiştir. Özetle bunlar:

  1. 22 Aralık 1754’te Sultanhamam’da başlayan ve 18 saat süren yangın,
  2. 27/28 Eylül 1755’te Hocapaşa ile Demirkapı arasında çıkan yangın,
  3. 4/5 Temmuz 1756’da Cibali Kapısı haricinde çıkan yangın,
  4. 22 Mayıs 1762’de Bayezid Camii yakınlarında başlayan ve yaklaşık 30 saat süren yangın,
  5. Nisan 1765’te Tophane’de çıkan yangın,
  6. 9 Temmuz 1782’de Samatya’da çıkan yangın,
  7. 24 Temmuz 1782’deki Balat yangını,
  8. Cibali’de ortaya çıkıp 50 saat devam eden yangındır.

I. Abdulhamid döneminde çıkan yangınlar sabotaj nedeniyle ortaya çıkmıştır.

Dönemin önemli depremlerini de şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. 1739’da İzmir ve çevresinde meydana gelen deprem (80 kişi hayatını kaybetti)
  2. 1741’de merkez üssü Rodos adası olan deprem
  3. 29 Temmuz 1752’de Trakya çevresinde meydana gelen deprem (100 kişi hayatını kaybetti)
  4. 2 Eylül 1754’te merkez üssü İzmit olan deprem
  5. 22 Mayıs 1766’da meydana gelen deprem

Doğu’da Savaşlar (1739-1779)

Hindistan, Türkistan ve Kafkasya’da ardı ardına zaferler kazanan Nadir Şah, 1737’de ve 1742’de Osmanlı’ya Heyet Caferî mezhebinin 5. Mezhep olarak kabul edilmesini ve Kâbe’de bunlar için ayrı bir namaz yeri tahsis edilmesini istemek için birer heyet gönderdi. Ancak Osmanlı bu istekleri iki görüşmede de kabul etmedi. Bunun üzerine Irak’a girerek 1743’te Kerkük ve Erbil’i alan Nadir Şah, Musul kuşatması sırasında İran’ın doğusunda çıkan kargaşa sebebiyle Irak seferini yarıda bıraktı. Musul kuşatması sırasında Osmanlı İran’a resmen savaş açma kararı aldı. Bunun üzerine Musul kuşatmasını kaldıran Nadir Şah 1744 Temmuz’unda Kars Kalesi’ni kuşattı ancak alamadı. 10 Ağustos 1745’te iki tarafın orduları karşı karşıya geldi. Savaşta Osmanlı yenildi ancak İran’daki durumun karışması üzerine Nadir Şah, Osmanlı yönetimine yeni bir heyet göndererek mezhep tanınması isteğinden vazgeçtiğini belirtti ve barış istedi. Bunun sonucunda Kazvin’de 4 Eylül 1746’da antlaşmaya varıldı ve 23 yıllık savaş sona erdi.

Gürcü Prensi Solomon, 1762’de Osmanlı İmparatorluğu’na isyan etti. Başlarda önemsenmeyen isyan, sonralarda Rusya’nın müdahalesiyle daha kötü hale geleceği anlaşılınca 1766-1768 yılları arasında Gürcistan’a seferler yapıldı ve Solomon’un teslim olmasıyla sorun çözüldü.

Ayrıca 1776 yılında da İran Basra’yı ele geçirse de 1779 yılında Basra tekrar Osmanlı hakimiyetine girdi.

Batı Siyaseti ve Rusya’yla Savaş (1739-1792)

Lehistan Kralı III. August’un ölmesiyle Lehistan’ın yeni kralının kim olacağı tartışmaları başladı ve bu tartışma Rusya ile Osmanlı’yı karşı karşıya getirdi. Sonuç olarak 1769’un ilkbaharında Rusya’ya savaş açılması kararı verildi. 1774 yılına kadar süren savaşlar sonucu Osmanlı yenilgiye uğradı ve 21 Temmuz 1774’te Osmanlı Tarihi’nin en ağır maddelerini içeren Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. En ağır maddeler, Kırım’ın bağımsız bölge olduğunu ve Osmanlı’nın ödemesi gerektiği tazminatları belirten maddelerdi.

Sonrasında Osmanlı ile Rusya arasında yeni bir savaş çıkacakken Fransızların araya girmesiyle 21 Mart 1779’da Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı.

Rusya’nın Balkanlar’daki nüfuzunu arttırmaya yönelik faaliyetlerinin devam etmesi ve Kırım’ı tekrar ele geçirmesi, Osmanlı-Rusya arasındaki ilişkilerin tekrar bozulmasına sebep oldu. 19 Temmuz 1787 tarihinde Rusya’ya tekrar savaş ilan edildi. Avusturya ise Rusya ile ittifak etti. 1787-1792 arasındaki savaşlar sonucu ağır yenilgiler alan Osmanlı barış imzalamak zorunda kaldı. 3 Ağustos 1791’de Osmanlı-Avusturya arasında Ziştovi, 14 Nisan 1792’de ise Osmanlı-Rusya arasında Yaş Antlaşmaları imzalandı. Bu savaş sonucunda Osmanlı’da Nizâm-ı Cedid dönemi başladı.