OSMANLI TÜRKÇESİ GRAMERİ II - Ünite 2: Farsçada Fiil, Farsça Fiilden Türemiş Kelimeler, Farsçada Birleşik Kelimeler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Farsçada Fiil, Farsça Fiilden Türemiş Kelimeler, Farsçada Birleşik Kelimeler

Ünite 2: Farsçada Fiil, Farsça Fiilden Türemiş Kelimeler, Farsçada Birleşik Kelimeler

Farsçada Fiil

Farsçada fiilleri kip, zaman ve şahıs söz konusu olmaksızın adlandırmak için masdar ekli şekilleri kullanılır. Türkçede yaz-mak, gel-mek şekilleri masdardır. Türkçede -mak/-mek

eklerinin gördüğü işi Farsçada -den دن , -ten تن ekleri görür ve fiiller buna göre den'li masdarlar - ten'li masdarlar olarak iki grup hâlinde incelenir. Bu eklerle teşkil olunmuş masdarlara aslî masdarlar denilir. Aslî masdarlar, Osmanlı Türkçesi söz diziminde kullanılmamışlardır.

Farsça Fiillerde Emir Gövdesi

Aslî masdarlardan -den ve -ten ekleri atılınca ortaya çıkan şekil hâl gövdesi veya geniş zaman gövdesi olarak da adlandırılır. Bunların bir kısmında fiil gövdesinin son ünsüzü birtakım ses değişmelerine uğrar. Ortaya çıkan bu gövdeler Farsça fiil çekiminde emir ikinci teklik şahsa tekabül eder:

خواندن hânden "okumak" خوان hân "oku"

دريدن derîden "yırtmak" در der "yırt"

Bir masdarın emir gövdesi, herhangi bir ek almadan, sıfat-fiil anlamı da taşır; yani Türkçede -an/-en, -ar/-er ekleriyle yaptığımız şekillere (yazan, yazar) karşılık gelirler. Emir gövdesiyle teşkil olunan bu şekiller tek başlarına kullanılmayıp birleşik sıfat yapımında kullanılırlar ve bunlarla yapılan birleşik sıfatlar Osmanlı Türkçesinde çok sık kullanılmıştır:

بوسيدن bûsîden "öpmek" بوس "öpen"

دامن بوس dâmen-bûs, دست بوس dest-bûs vs.

Aslî masdardan -den ve -ten eklerinin çıkarılarak sıfat-fiil anlamı taşıyan emir (hâl) gövdelerinin teşkili esas olarak bu şekildedir. Ancak birçok fiilde bu ekler çıkarılınca oluşan tabanda birtakım ses değişmeleri meydana gelir. Bu değişmeleri ana hatlarıyla görebilmek için kitabınızın 18.-21. sayfalar arasını dikkatlice okuyunuz.

Farsça Fiillerde Geçmiş Zaman Gövdesi

Farsça fiillerde geçmiş zaman gövdesi fiillerin sonunda bulunan /n/ sesinin (ن harfi) atılmasıyla elde edilir. Fiilin geçmiş zaman gövdesi görülen geçmiş zaman teklik 3. şahsını ifade eder. Bu gövde aynı zamanda hafifletilmiş masdar denilen fiil ismini de teşkil etmektedir :

آمدن âmeden "gelmek" آمد âmed "gelme, geliş"

رفتن reften "gitmek" رفت reft "gitme, gidiş"

Farsça Fiilden Türemiş Kelimeler

Farsçada Fiilden İsim türeten ekler şunlardır: -e, -iş ve -ȃr’dır.

a. -e ٥**: Fiilin emir gövdesine getirilir: خنده hande "gülme, gülüş" (<handîden), ناله nâle "inleme" (< nâlîden), بوسه** bûse "öpme, öpüş" (< bûsîden) vs.

b. -iş ش : Fiilin emir gövdesine getirilir: نالش nâliş "inleyiş" (<nâlîden), نمايش nümâyiş "gösteriş, gösteri" (<nümûden), دانش dâniş "biliş, bilgi" (< dânisten), خواهش hâhiş "isteyiş, istek" (< hâsten) vs.

c. -âr ار : Fiilin geçmiş zaman gövdesine getirilir: رفتار reftâr "gitme, gidiş" (<reften), كفتار güftâr "söyleyiş, söz" (<güften) vs.

Farsçada Fiilden Sıfat türeten ekler şunlardır: -e, -ende, -ȃn, -ȃ, gȃr, -ȃr.

1. -e ٥ : Bu ek, fiilin geçmiş zaman gövdesine getirilerek edilgen anlamlı sıfat-fiiller (ism-i mef'ûl veya ism-i fâ'il) yapar. Türkçede bunları genellikle -mış/-miş ekleriyle (görmüş, almış) karşılarız:: ديده dîde "görmüş, görülmüş" (<dîden), مرده mürde "ölmüş" (<mürden) vs.

Bu ekle türetilen kelimeler, ileriki bölümlerde göreceğimiz birleşik sıfatların teşkilinde sıkça kullanılmaktadır.

2. -ende نده : Fiilin emir gövdesine getirilerek sıfat-fiil görevinde kelimeler türetir. Türkçede -an/-en, -ar/-er veya -ıcı/-ici ekleriyle yaptığımız kelimelere karşılık gelir: كوينده gûyende "söyleyen" (<güften), خواننده hânende "okuyan" (<hânden) vs.

3. -ân ان : Fiilin emir gövdesinde getirilen bu ek hem sıfat-fiil, hem de zarf-fiil teşkilinde kullanılır: كريان giryân "ağlayan ~ ağlayarak" (< girîsten), پويان pûyân "koşan ~ koşarak" (< pûyîden) vs.

4. ا**: Kimi fiillerin emir gövdelerine getirilerek sıfat-fiil teşkil eder: كويا gûyâ "söyleyen" (< güften), بينا bînâ "gören" (< dîden), دانا** dânâ "bilen, bilici" (< dânisten) vs.

5. -gâr گار : Fiillerin emir ve geçmiş zaman gövdelerine gelerek fâil ismi teşkil eder. Bu eki Türkçede -ıcı/-ici, -an/-en ekleriyle ifade ederiz: پروردگار perverdigâr "besleyici, terbiye edici; Allah" (< perverden), آموزگار âmûzgâr "öğretici, öğretmen" (< âmûhten) vs.

6. -âr ار : Fiillerin geçmiş zaman gövdesine getirilerek fâ'il ismi teşkil eder: كرفتار giriftâr "tutkun, yakalanmış" (<giriften), خواستار hâstâr "istekli, isteyen" (<hâsten) vs.

Farsça Birleşik Kelimeler

Farsçada birleşik isim yapmanın türlü yolları vardır. Osmanlı Türkçesinde bunlardan en sık başvurulanları İki Kelimeden Oluşanlar ve İkilemelerle Oluşanlar’dır.

v İki isimden oluşanlar şekil olarak izafet kesresi kaldırılmış bir isim tamlaması veya tamlayanla tamlananın yer değiştirdiği bir isim tamlaması gibidir; ancak bizim için bunların oluşum süreçleri o kadar önemli değildir. Önemli olan bunların bir nesne veya kavramın adı olmalarıdır. Metinleri doğru okumak için bunların isim tamlaması olmadığını bilmeli ve izafet kesresi olmadan okumalıyız.

Bunların büyük kısmı zaten bitişik yazılır:

سرعسكر ser-asker "komutan", سرحد ser-hadd "sınır", سرمايه ser-mâye "ana para, kapital", ميرآلاى mîr-alay "alay komutanı, albay", ميرآخور mîrâhûr "ahır emiri", درسعادت der-sa'âdet "saadet kapısı, İstanbul"…

v Eş veya yakın anlamlı yahut zıt anlamlı kelimelerin bağlama edatı ile birleştirilerek tek bir nesneye veya oluşa ad olması da İkilemelerle Oluşan birleşik kelimeleri meydana getirir. Örneğin:

كفت و كو güft ü gû "dedikodu", جست و جو cüst ü cû "arayıp sorma, araştırma", سوز و كداز sûz u güdâz "yanıp yakılma", برك و بار berg ü bâr "yaprak ve yemiş; malzeme, azık", پيچ و تاب pîç ü tâb "kıvrım büklüm; sıkıntı, telaş", هاى و هوى hây u hûy "gürültü, patırtı, şamata", داد و ستد dâd u sited "alışveriş" vs.

v İkinci kelimesinde, birinci kelimesinin baş ünsüzünün /m/ ünsüzüne dönüştürülmesiyle teşkil olunmuş bazı ikilemeler de bulunmaktadır:

تارومار târ u mâr "darmadağınık", هرج و مرج herc ü merc "karma karışık", خان و مان hân u mân "ev bark" vs.

Farsçada Birleşik Sıfatlar

Farsçada birleşik sıfatlar iki isim veya bir isimle bir sıfatın yan yana gelmesiyle kurulur. Bunları isim veya sıfat tamlamalarından ayıran şeklî özellik, arada bir izafet kesresinin bulunmamasıdır. Bu birleşik sıfatları Türkçede yukarıda anlattığımız isnat grubu veya sıfat tamlaması + lı yapısıyla ifade edebiliriz:

v İki isimden oluşanlar سروقد serv-kadd "servi boylu” چشم آهو âhû-çeşm "âhû gözlü", پيكر مه meh-peyker "ay yüzlü" vb.

v İsim ve sıfattan oluşanlar fıfat, yalın veya türemiş bir sıfat olabileceği gibi sıfat-fiil anlamı taşıyan bir kelime (ism-i fâ'il, ism-i mef'ûl) de olabilir. Bu tip birleşik sıfatlarda isim önce, sıfat sonra gelebilir: بلند سر ser-bülend "yüce başlı, başı yüce", صاف سينه sîne-saf "temiz yürekli, kalbi temiz" gibi.

v Bazılarında ise sıfat önce, isim sonra gelir: نهاد عالى âlî-nihâd "yüksek ahlâklı, ahlâkı yüksek", زبان شيرين şîrîn-zebân "tatlı dilli, dili tatlı" gibi.

v Bir isim ve fiilden türemiş kelimelerden oluşmuş birleşik sıfatlar şu şekilde yapılırlar:

1) Emir gövdesiyle yapılan birleşik sıfatlar: Bu sıfatlarda isim önce emir gövdesi sonra gelir. Önceki bölümlerde de öğrendiğimiz gibi Farsça fiillerin emir gövdeleri aynı zamanda sıfat-fiil anlamı taşımaktadır:

سوختن sûhten "yakmak" سوز sûz "yak X yakan".

Emir gövdesiyle teşkil olunan birleşik sıfatlar Osmanlı Türkçesinde sıkça kullanılmıştır:

sûz (aynı fiilden) = سوز جكر ciger-sûz "yürek yakan", سوز جان cân-sûz "can yakan"…

2) Geçmiş zaman gövdesinden türetilen ism-i mef'ûllerle yapılan birleşik sıfatlar: Fiilerin geçmiş zaman gövdelerinin, masdarın sonundaki /n/ ünsüzünün atılmasıyla elde edildiğini önceki bölümlerde öğrenmiştik. Böylece ortaya çıkan fiil tabanına -e ekinin getirilmesiyle geçmiş zaman birleşik sıfatlar da Osmanlı Türkçesinde sık kullanılmıştır. Bu türlü birleşik sıfatlarda isim veya sıfat önce gelebilir:

dîde (dîden ديدن "görmek" fiilinden) = ضررديده zarar-dîde "zarar görmüş", سالديده sâl-dîde "yıl görmüş, tecrübeli",

şikeste (şikesten شكستن "kırmak" fiilinden) = شكسته دل dil-şikeste "gönlü kırılmış, dargın"; شكسته دل şikeste-dil "gönlü kırık, kederli"…

3) Sıfat-fiil eki olan -ân ile yapılan birleşik sıfatlar: Bu yolla yapılan birleşik sıfatlarda isim önce sıfat sonra gelir:

سوزان جان cân-sûzân "can yakan", اشك ريزان eşk-rîzân "gözyaşı döken"…

4) Geçmiş zaman gövdesiyle yapılan birleşik sıfatlar: Geçmiş zaman gövdesi (hafifletilmiş masdar) hâlindeki fiiller sıfat-fiil (ism-i mef'ûl) anlamı taşırlar. Bu yapıdaki birleşik sıfatlarda da isim önce sıfat sonra gelir:

آلود دامن dâmen-âlûd "eteği bulaşık, iffetsiz", نازپرورد nâz-perverd "naz içinde büyütülmüş"…

Farsçada Zarf Grupları

Farsçada â-, be-, tâ- gibi kimi eklerle yapılan kelime grupları genellikle zarf fonksiyonundadırlar:

â- : سراسر ser-â-ser "baştan başa", سرا پا ser-â-pâ "baştan ayağa",

be-: سربسر ser-be-ser "baş başa", زانوبزانو zânû-be-zânû "diz dize", سو بسو sû-be-sû "taraf taraf" vs.

tâ-: سرتاسر ser-tâ-ser "baştan başa" vs.