OSMANLI TÜRKÇESİ II - Ünite 4: Metin Üzerinde Çalışmalar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Metin Üzerinde Çalışmalar

Ünite 4: Metin Üzerinde Çalışmalar

Osmanlı Türkçesi İle İlgili Matbu Metin

Önceki ünitelerde görülen okuma ve dilbilgisi kuralları bu ünitede metin üzerinde takip edilecektir. Hem okuma alıştırmaları yapılmış olacak hem de gramer unsurları okuma parçasında yani bağlamında görülmüş olacaktır. Yine bu ünite ile kelime haznemize Osmanlı Türkçesi’nden yeni kelimeler ilave edilmiş olacaktır. Burada ünitedeki metinlerden küçük bir kesit verilecek olup, metinlerin devamı için bkz. Ünite 4/Sayfa 51-55.

Screenshot_631

Metnin Latin Alfabesi İle Karşılığı

Tafsîl-i Sefer-i Kapudan Kolomb

Kitâb-ı sâbık-ı sâminde zikr olunduğu üzere hicret-i seniyye-i Nebeviyye’nin sekiz yüz doksan dokuz senesi Ağustosunda Kapudan Kolomb tasavvur eylediği yeni bir dünyanın keşfi niyetiyle Palus şehrinden üç kıt‘a sefine ile Kanarya Adası diyerek çıkup otuz üç günde mezkur adalardan Gumar nam cezireye muvasalet, oradan dahi ikmal-i levazım-ı azimet ile nihayeti meçhul olan Derya-yı Muhit’e kendüsini teslim eyledi. Esna-yı azimetde çekilen ıztırabların tafsili Enis Efendi’nin terceme eylediği Amerika Tarihi’ne bırakılarak otuz beş gün mürurunda, ya‘ni Teşrin-i Evvelin on birinci günü sabahleyin şimale doğru iki sa‘at mesafede her bir tarafı yeşilin ve enva‘ çeşme ve eşcar ile müzeyyen bir düz cezire göründükde sefine halkı ifa-yı şükr ü mahmidet zımnında ibadet ederek gözlerinden mesrûriyet yaşı cereyan etmiş idi. Sabahleyin güneş tulu‘ etmek üzere iken gemiden sandal indirilüp derununa müsellah biraz asker konarak mezkur cezireye mûsîka çaldırıldığı halde âzim oldular. Adanın sevâhili ise işbu keyfiyet-i garibeyi temaşa içün gelmiş bir çok sekene ile mestur idi. Bunların harekâtından anlaşıldığına göre ilk def‘a olarak müşahede etdikleri işbu keyfiyât-ı garibeye ta‘accüb ederler idi. Kapudan Kolomb dahi büyük üniformasını giymiş, kılıncını kınından çıkarup elinde tutmuş olduğu halde işbu keşf etdiği diyar-ı cedideye cümleden mukaddem vaz‘-ı kademe ikdam edüp ardınca giden İspanyollar diz üstüne çökerek kırk günden beru mütehassir oldukları toprağa yüz sürerek ibtida ayak basdıkları mahalle hazret-i Isa’ya hürmeten bir alamet-i çelîpa vaz‘ edüp bu vechile hüsn-i neticeye nâ’il olduklarının teşekkürünü tekrar eyleyerek arazi-i cedîde keşfinde eslâfdan işitmiş ve Portekizlerden görmüş oldukları ahd u misakı icra eyledikleri esnada yerlüden bir takım kimseler merkum yabancıların harekâtından vürudlarının sebeb ve esasını anlamaksızın hayret ve sükûn-ı tamme ile yabancıların etrafında kemal-i ta‘accub

ile durmuşlar idi. Çünkü İspanyolların elbiselerinin ziyneti ve yüzlerinin beyazlığı ve sakal ... (Metnin latin alfabesi ile karşılığının tamamı için bkz. 4. Ünite/s. 61-63)

Metnin Sadeleştirilmiş Şekli

Daha önce sekizinci kitapta anıldığı üzere, Peygamberin yüce hicretinin 899 yılı Ağustosunda Kaptan Kolomb tasarladığı yeni bir dünyanın keşfi niyetiyle Palus şehrinden üç parça gemi ile Kanarya Adası’nı kastederek çıktı. 33 günde adı gecen adalardan Gumar adlı adaya ulaştı. Oradan da yol için gerekli ihtiyaç maddelerini tamamlayarak sonu belirsiz olan okyanusa kendisini teslim etti. Yol sırasında çekilen sıkıntıların ayrıntısını Enis Efendi’nin tercüme ettiği Amerika Tarihi’ne bırakalım. 35 gün geçtikten sonra, yani Ekim ayının 11. günü sabahleyin kuzeye doğru iki saat mesafede her tarafı yeşillik ve türlü su kaynakları ve ağaçlar ile süslü bir düz ada göründü. Gemi halkı şükür ve övgü yapmak amacıyla ibadet etmiş, gözlerinden sevinç yaşı akmıştı. Sabahleyin güneş doğmak üzereyken gemiden sandal indirilip, içerisine silahlı bir miktar asker konularak adı gecen adaya

mızıka çaldırılarak gittiler. Adanın sahilleri ise bu tuhaf durumu izlemek için gelmiş birçok ada sakini ile örtülüydü. Bunların hareketlerinden anlaşıldığına göre ilk kez gördükleri bu tuhaf duruma şaşırırlardı. Kaptan Kolomb da büyük üniformasını giymiş, kılıcını kınından çıkarıp elinde tutarak bu keşfettiği yeni diyara herkesten önce ayak basmaya çabaladı. Arkasından giden İspanyollar diz üstüne çökerek kırk günden beri özlem duydukları toprağa yüz sürerek ilk ayak bastıkları yere hazret-i İsa’ya saygı gösterisi olarak bir haç alameti koydular. Bu şekilde iyi bir sonuca ulaşmalarının teşekkürünü tekrar ederek yeni arazi keşfinde eskilerden işittikleri ve Portekizlerden görmüş oldukları anlaşmayı yaptıkları sırada yerlilerden birtakım kimseler, anılan yabancıların etrafında tam bir hayretle durmuşlardı. Çünkü İspanyolların elbiselerinin süsü ve yüzlerinin beyazlığı, sakal ve bıyıklarının görkemi, silahlarının temizliği, kısaca her türlü şeyleri bu ada halkının gözlerine yeni ve ilginç şeyler gibi görünürdü... (Metnin sadeleştirilmiş halinin tamamı için bkz. Ünite 4/sayfa 64-66).

Örnek Metne Ait Lugatçe

Screenshot_731

Örnek Metinde Geçen Sülasi Mücerred Masdarlara Ait İsm-i Fâ’il ve İsm-i Mef’ûller:

Screenshot_831

Örnek Metinde Geçen Sülasi Mezîdünfîh Kelimeler ve Vezinleri:

Screenshot_931