OSMANLI TÜRKÇESİ METİNLERİ I - Ünite 5: Metin Okuma ve Anlama: El Yazması Metinler-I Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Metin Okuma ve Anlama: El Yazması Metinler-I
Giriş
Arap harfleri ile yazılan yazı türleri, tarih içerisinde paleografik olarak pek çok değişiklik göstermiş ve bol çeşitliliğe sahip olmuştur. Bunlardan bir kısmı diğerinden türemiş, bazı küçük farklar kazanmış ve yeni bir yazı türü olarak isimlendirilmiştir. Osmanlı yazı geleneğinde de bu yazı türlerinin birçoğu kullanılmıştır. Çeşitli küçük farklılıklar gözardı edildiğinde, türler temel olarak 6 çeşitte toplanmaktadır. Buna “şeş kalem” veya “aklâm-ı sitte” adı verilmektedir. Osmanlı metinlerinde kullanılmakta olan bu türler şunlardır:
- Sülüs
- Nesih
- Dîvânî
- Ta‘lîk
- Rik‘a
- Siyâkat
I. Metin: Okunuş, Çeviri ve Anlama
Örnek Metnin Transkripsiyonu
Temür İlçi Gönderüp Sultânı Kendü Yanına Da‘vet İtdüğidür Çün Sultân’un bu vechile sît [ü] sadâsı âleme doldı; Temür, Aydınili’nde kışlariken bir Tatar gelüp, Temür’e ayıtdı ki: “Bu gün âlem içinde Sultân Muhammed gibi pehlevân ve bahâdur yiğit yokdur. Atasına benzemez, sarp yağıdur. Leşkeründen çok kişinün başın almışdur. Yolda durup ele girenin mecâl virmeyüp helâk ider. Eger anun kaydın görmezsen, sana dahı hayli ihtiyât vardur. İhtimâl var ki seni ol tarafa geçürmeye” didi. Çün Temür bunı işitdi be-gayet münfa‘il oldı. Ammâ aklı re’yi birle tedbîr idüp, bu melâleti izhâr itmeyüp, ahsen-i vechile Sultânı şâyed ele getürem didi. Çün kendüde bu fikr muhkem oldı,
Örnek Metnin Kelimeleri
Metinde Geçen Bazı Dilbilgisi Unsurları
A-Arapça Yapılar
Sülâsî mücerred masdarlar ve vezinleri:
helâk
fa‘âl
Sülâsî mücerred masdar ism-i fâilleri
alim
fâ‘il vezni
Mezîdünfih Masdarlar
izhâr
if‘âl
Mezidünfih ism-i fâ‘il
münfa‘il
münfa‘il (infi‘âl’den)
Mezîdünfih ism-i mef ‘ûl
muhkem
müf‘al (if‘âl’den)
İsm-i Tafdîl
ahsen
B-Farsça Yapılar:
Atıf vav’ıyla yapılmış birleşik isim:
sît ü sadâ
Örnek Metnin Sadeleştirilmiş Hali
Timur’un Elçi Gönderip Sultanı Kendi Yanına Davet Etmesi Sultan’ın böyle yüksek sesi âlemi doldurdu. Timur Aydınili’nde kışlarken bir Tatar gelip Timur’a: “Bugün dünya içinde Sultan Mehmed gibi pehlivan ve bahadır yiğit yoktur. Ba-basına benzemez, çetin düşmandır. Askerinden çok kişinin kellesini almıştır. Yolda durup yakalananı fırsat vermeden öldürür. Eğer onun işini bitirmezsen sana da hayli sakınmak vardır. Seni o tarafa geçirmeme ihtimali de vardır” dedi. Timur bunu duyunca oldukça alındı. Ancak aklının tercihi ile önlem olarak bu zaafı göstermedi. Güzellikle sultanı ele geçireyim dedi. Bu düşüncesini sağlamlaştırınca…
II. Metin: Okunuş, Çeviri ve Anlama
Örnek Metnin Transkripsiyonu
İbtidâ-yı Devlet-i Osmân Çünki Ertuğrul Söğüt’de ili, boyıyla mutavattın olup sâlhâ anda kaldı. Devlet-i Âl-i Sel-çuk ayağa düşmüşken humûl ihtiyâr itmişdi. Ve Ertuğrul’un üç oğlı oldı. Biri Osmân ve biri Gündüz ve biri Saru Yatı. Ve evlâd-ı Ertuğrul’dan Osmân bahâdur oldı. Ol sebebden Osmân’a halkı izzet idüp avda ve kuşda Etrâk’ün yiğidi yeğili anun yanına cem‘ olurlardı. Ol vakt pâdişâh-ı a‘zam Gazân Han bin Oğuz Han Rûm’a müstevlî olup Âl-i Selçuk’dan Mes‘ûd bin Keykâvus’ıla Keykubâd bin Ferâmürz bin Keykâvus’ı taht-ı hükûmetinde kalup, yine Rûm’da mukarrer kılup, memâlik-i Rûm’ı Mes‘ûd’ile Keykubâd’a niyâbeten virdi. Bunlar Rûm’a Gazan Han kıbelinden mutasarrıf olup, Âmid’e ve Malâtiyye ve Sivas’a ve Harburt’a Gıyâseddîn Mes‘ûd bin Keykâvus mutasarrıf oldı. Konya’ya ve sevâhil-i Rûm’a Alâeddîn Keykubâd bin Ferâmürz mutasarrıf olup, Rûm’un mahsûlâtını bunlar cem‘ idüp Gazan Han’a
Örnek Metnin Kelimeleri
Metinde Geçen Bazı Dilbilgisi Unsurları
A-Arapça Yapılar
Sülâsî mücerred masdarlar ve vezinleri:
cem‘
(fa‘l)
Mezîdünfih Masdarlar
ihtiyâr
ifti‘âl
Mezidünfih ism-i fâ‘il
mutasarrıf
mütefa‘‘il (tefa‘‘ul bâbından)
Cem‘, Şekillerinden Örnekler:
a) Cem‘-i mü’ennes
mahsûlât
b) cem‘-i mükesser
sevâhil
fevâ‘il
Örnek Metnin Sadeleştirilmiş Hali
Osmanlı Devleti’nin Başlangıcı Ertuğrul Söğüt’ü ili ve boyuyla yurt edinip yerleşti ve yıllarca orada kaldı. Selçuk Devle-ti hânedânı gücünü yitirdiğinden gözden kaybolmayı seçmişti. Ertuğrul’un üç oğlu oldu. Birisi Osman, biri Gündüz ve diğeri Saru Yatı. Ertuğrul’un çocuklarından Osman büyüdü yiğit oldu. O yüzden halkı Osman’a itibar edip, avda ve kuş avında Türklerin yiğidi, hastası hep onun yanında toplanırlardı. O zaman ulu padişah Oğuz Han oğlu Gazan Han, Anadolu’yu istilâ edip Selçuk hânedânından Keykavus oğlu Mesud ile Keykavus oğlu Feramürz oğlu Keykubad’ın yönetiminden ayrılmayıp, yine Anadolu’da kalıp, Anadolu’yu vekâleten Mesud ile Keykubad’a verdi. Bunlar Anadolu’yu Gazan Han’ın temsilcisi olarak tasarruflarına aldılar. Keykâvus oğlu Gıyaseddin Mesud Âmid, Malatya, Sivas ve Harput’a; Feramürz oğlu Alâeddin Keykubad Konya ve Anadolu sahillerine mutasarrıf olup, Anadolu’nun gelirlerini Gazan’a
III. Metin: Okunuş, Çeviri ve Anlam
Örnek Metnin Transkripsiyonu
Amma bu tarafdan Karamanoğlı bu ahvâli duyup bir gün Tekvûrun elçisi gelüp Karamanoğlı’na mülâki oldukda elçi zebân depredüp Kıralımız Tekvûr sana vâfir selâm eder ve cevâbı budur ki, hareket idüp asker cem‘ idüp varup Âl-i Osmân’dan elinden Bursa’yı feth idüp ve ecdâdın tahtına cülûs idüp oturasın. Aslâ korkmayup üşenmeyesin, eger Sultan Murâd üzerine gelmelü olursa biz anı deryâdan bu yana geçürmezüz, şöyle ki eğer kuş olsa uçmak mümkin olmaya dedikde Karamanoğlı dahi Tekvûr dedikleri mel‘ûnun bu cevâbını gerçek kıyâs idüp ve kendüye yardım eder kıyâs idüp asker
Örnek Metnin Kelimeleri
Metinde Geçen Bazı Dilbilgisi Unsurları
Arapça Yapılar
Sülâsî mücerred masdarlar ve vezinleri
karâr
(fa‘âl)
Sülâsî mücerred masdar ism-i fâilleri
Vâfir
fâ‘il
Sülâsî mücerred masdar ism-i mef ‘ûller
mel‘ûn
mef ‘ûl
Mezîdünfih İsm-i Fâ‘il
mülâki
müfâ‘î (nâkıs ve lefîf kelimeler için kullanılır)
Örnek Metnin Sadeleştirilmiş Hali
Ancak bu taraftan Karamanoğlu bu durumu duydu. Bir gün Tekfurun elçisi gelip Karamanoğlu’na ulaştığında, elçi dil döküp: “Kıralımız Tekfur sana çok selâm söyler. Cevabı da şöyledir ki: Asker toplayıp harekete geçip, varıp Osmanoğullarının elinden Bursa’yı alıp, ecdadının tahtına oturasın. Asla çekinip korkmayasın. Eğer Sultan Murad üzerine gelecek olursa, biz onu, denizden bu tarafa geçirmeyiz. Kuş bile olsa uçması mümkün olmaz. Karamanoğlu da Tekfur denilen melunun bu sözlerini gerçek zannetti. Kendisine yardım eder ümidiyle asker