OSMANLI TÜRKÇESİ METİNLERİ II - Ünite 8: Ta’lik Yazısı ile Metinler 2: Evrak Örnekleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Ta’lik Yazısı ile Metinler 2: Evrak Örnekleri
Giriş
Ünitemizde Osmanlı bürokrasisi içerisinde farklı ve mühim bir yeri olan Bâb-ı fetvâ, Meşîhat gibi isimlerle de anılan Şeyhülislamlık makamı ve ona bağlı kurumların ürettikleri ve talik yazı türü ile kaleme alınan belgeleri tanıyacaksınız. Osmanlı devlet teşkilatında iki önemli ilmiye makamından biri şeyhülislamlıktır. Devletin kuruluşundan 125 yıl sonra II. Murat’ın saltanatında 1425 yılında Molla Şemseddin Fenârî’nin tayini ile bir fetva makamı olarak ortaya çıkmış, son Osmanlı hükümetinin 1922’de istifası ile kabinedeki Mehmet Nuri Efendi son Osmanlı şeyhülislamı olmuştur. XVI. Yüzyılda Zenbilli Ali Efendi, İbn-i Kemal ve Ebussuud efendilerin bu makama gelmesiyle önem ve itibarı artmıştır. Fetva müessesi sayesinde siyasi bakımdan da ön plana çıkan şeyhülislamlar, Divan-ı Hümayun üyesi olamamalarına karşın ihtiyaç duyulduğunda divana davet edilerek görüşleri alınmıştır. Tanzimat devrinde Avrupa usulü kabine benimsendiği dönemde şeyhülislamlar kabine üyesi olarak heyet-i vükela arasında yer almışlardır. Osmanlı Devleti’nde en yetkili organ olan Divan-ı Hümayun’un üyesi olmamaları tarihçiler tarafından farklı şekilde yorumlanmış, Osmanlı hukukunun şeri olmayıp örfi olduğunu savunanlarca delil olarak gösterilmiştir. Tarihi seyir içinde konu ele alındığında divanda sayıları önce bir daha sonra iki olan kazaskerlerin şeri hukuku temsil ettikleri ve bunların şeyhülislamla müşterek çalıştıkları görülür. Şeyhülislam bütün müftü teşkilatının idaresi, mevalî denilen büyük müderris ve kadıların idaresinden sorumlu olmakla birlikte ona asıl nüfuz ve itibarını sağlayan konu ulemanın reisi olması fetva yetkisidir. Bunların verdiği fetvaların çoğu ibadet, iş ve gündelik hayata ilişkin olmakla birlikte siyasi ve idari içerikli olanları daha mühimdir ve sonuçları devletin, milletin geleceğini ilgilendirmiştir. Bâb-ı meşîhat veya Fetvahane adıyla bilinen şeyhülislamlığın merkez teşkilatında çok sayıda görevli ilmiye mensubu idarî, ilmî ve dinî konulara bakarlar ve bunları şeyhülislamın tetkikine hazır hale getirirlerdi. Bunlar içerisinde en önemli görevli fetva eminidir. Eyalet sancak ve kazalardaki müftülükler ise meşihat makamının taşra bölümünü oluşturmuştur. Talik vesikaların antetlerinde en çok görülen müessese isimlerinden olan Bâb-ı Fetva, şeyhülislamların dairesi için kullanılmıştır. Şeyhülislam Kapısı veya Bâb-ı Meşîhat olarak da isimlendirilen bu kurum ilmiye sınıfının hemen bütün resmi işlemlerinin görüldüğü yerdir. Önceleri şeyhülislamlar vazifelerini kendi konaklarında yürütürken Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra yeniçeri ağasının oturduğu Ağa Kapısı, şeyhülislamlara tahsis edilmiş ve Bâb-ı Fetva adı verilmiştir. Estetik olarak da beğenilen ve bu yüzden ulemanın tercihi yanında mezar taşları ve diğer alanlarda da kullanılan talik yazının Osmanlı bürokrasisinin ürettiği belge külliyatı içindeki hacmi oldukça büyüktür.
I. Belge: Okunuş, Çeviri ve Anlama
Örnek Belgenin Transkripsiyonu
Fetvâhâne-i âlî pusula odası müsevvidlerinden Rizeli mekremetlü İbrahim Hilmi Efen-di tarafından i‘tâ olunan tercüme-i hâl varakalarında üç yüz yedi senesinde bi’limtihân mülâzemeten mezkûr pusula odası müsevvidliğine ta‘yîn idildiği ve üç yüz iki senesin-de bâ-ibtidâ hâric-i İstanbul müderrisliğine nâ’il olduğu muharrer ise de evrâk-ı müsbite-si mevcûd olmadığından mûmâ-ileyhin fetvâhânede keyfiyet-i istihdâmıyla tavzîf edildiği hâlde ma‘âş mikdârının ve müderrisliğe nâ’iliyyetiyle terfî‘âtının fetvâ emânet-i aliyyesiyle makâm-ı âlî-i meşîhat-penâhileri mektûbî kaleminden ve iki yüz yirmi sekiz guruş tarîk ma‘âşına 1 Kânûn-ı sânî sene[ 1]307 târihinden sonra vukû‘ bulan zamâ’imin muhâsebe-i ilmiyeden istifsâr buyurulması bâbında emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 24 Cumâdiye’l-ûlâ sene [1]319 Fî 26 Ağustos sene [1]1317
Örnek Belgenin Kelimeleri
Bâb-ı Fetvâ | Şeyhülislamların dairesi için kullanılmıştır. |
Fetvâhâne | Bir meselenin şeri çözümü ve beyanı doğrultusunda yöneltilen sorunun cevabını veren, mahkemelerin verdiği ilamları inceleyen şeyhülislam dairesindeki fetva kurumuna Fetvahane denilmiştir. |
Hâric-i İstanbul Müderrisliği | İlk eğitim veren medreselere hariç medreseleri adı verilmiştir. Hareket-i hariç ve İbtida-yı hariç olarak iki kısma ayrılan bu kurumların hocalarına da hariç müderrisi denilmiştir. |
ibtidâ | Baş taraf, evvel, başlangıç |
istifsâr | İfade isteme, sorma, sorup anlama. |
i‘tâ | Verme, verilme; ödeme. |
mekremetlü | Kerem sahibi, şerefli, cömert. |
Meşîhat | Bu terim Bâb-ı fetva gibi şeyhülislam dairesi için kullanılmıştır |
muharrer | Tahrîr olunmuş, yazılmış, yazılı. |
mülâzemet | Medreseden mezun olan ilmiye sınıfı adaylarının mesleki stajları ve görev bekleme süreleri. Askerlik teşkilatında ise yüzbaşıdan aşağı derecedeki subay rütbesi. |
müsbit | İspat eden, tespit eden. |
müsevvid | Osmanlı bürokrasisi içinde yapılan yazışmaların karalamalarını hazırlayan memura müsevvid, temize çekenlere ise mübeyyiz denilmiştir. |
nâ‘il | Muradına eren, nâil olan, ele geçiren, erişmiş. |
tarîk | Yol; usûl |
tavzîf | Vazifelendirmek, iş vermek. |
tercüme-i Hâl | Memurların özgeçmişlerinin kaydedildiği evrak |
terfi‘ | Yükselme, yukarı kaldırma, i’lâ etme |
varaka | Tek yaprak hâlindeki kâğıt |
zamâ‘im | İlâveler, ekler, zamlar, artırmalar. |
Örnek Metnin Sadeleştirilmiş Hali
Fetvâhâne’nin pusula odası yazışmalarını hazırlayan memurlardan Rizeli İbrahim Hilmi Efendi tarafından verilen özgeçmiş evrakında bin üç yüz yedi senesinde imtihanla stajyer memur olarak adı geçen pusula odasına atandığı ve bin üç yüz iki senesinde ibtidâ- yı hariç payesiyle İstanbul müderrisliğine hak kazandığı yazılı ise de bunu ispatlayacak evrâkı mevcut olmadığından ismi geçen İbrahim Hilmi Efendi’nin Fetvâhâne’de nasıl görevlendirildiği ve maaş mikdârının ve müderrisliğe hak kazanmasıyla terfilerinin fetvâ emânetiyle şeyhülislamlık makamı mektûbî kaleminden ve iki yüz yirmi sekiz kuruş olan aylığına 1 Kânûn-ı sânî sene[ 1]307’den sonra yapılan zamların ilmiye sınıfının hesap işlerine bakan daireden sorulması konusunda emir ve buyruk şeyhülislam hazretlerinindir. 24 Cemaziye’l-evvel sene [1]319 / 26 Ağustos sene 1317
II. Belge: Okunuş, Çeviri ve Anlama
Örnek Belgenin Transkripsiyonu
Ma‘rûz-ı dâ‘î-i dirîneleridir ki
Bâ-irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî me’mûriyet-i mahsûsa ile mukaddemâ Çin’e azîmet-i dâ‘iyânemde Singapur’da mülâkî olduğum eşrâf-ı İslâmiyyeden bir zâtın bu kere abîdâneme göndermiş olduğu mektûbda kendüsünün İslâmiyete hidmet itmek ümniyye-i hayriyyesiyle Hind-i Çînî kıt‘asında kâ’in Benan şehrine azîmetle eşrâf-ı mahalliye-den Mehmed Said Efendi’nin nezdinde ikâmet itmekde bulunduğu ve mûmâ-ileyh Said Efendi’nin orada nâm-ı nâmî-i cenâb-ı hilâfet-penâhîye bir mekteb ile bir de kütübhâne te’sîs itmiş olduğu ve bu mekteb ve kütübhânenin oralarda tevsî‘ ve intişâr-ı İslâmiyyete fevka’l-âde hüsn-i te’sîri olacağı beyânıyla mezkûr kütübhâneye taraf-ı eşref-i hazret-i hilâfetpenâhîden kütüb-i muktezıyye-i şer‘iyyenin irsâli husûsunda vesâtat-ı celîle-i meşîhat-penâhîlerine mürâca‘at ve isticlâb-ı merhamet ve âtıfet-ı seniyyeye mübâşeret itmeği dâ‘ilerine tevdî‘ itmiş olmağla arz-ı keyfiyete müsâra‘at eyledim ol-bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 2 Receb sene [1]321
Örnek Belgenin Kelimeleri
abîdane | Kul olarak, ibâdet edene yakışır surette |
âtıfet | Koruma, sevgi, acıma, şefkat, hüsn-i zan, karşılıksız sevgi. |
azimet | Yola çıkmak, gitmek. |
bâb | Kapı, kısım, bölüm, mevzu |
dâî | Dua eden, duacı. |
dirîne | Eski, kadim |
intişâr | Dağılmak. Yayılmak. Üremek |
isticlâb | Çekme, celbetme |
marûz | Bir şeyin etkisine uğramak veya uğratmak, arzolunmuş, arzolunan, verilmiş, sunulmuş |
muktezi | Lüzumlu olduğu taayyün etmiş, anlaşılmış, gerekli. |
mübâşeret | Bir işe girişmek, karşılaşmak, başlamak ve devam etmek, temas etmek, dokunmak |
mülâki | Buluşan, yüz yüze gelen, görüşen, kavuşan |
müsâraat | Teşebbüs, girişme, sür’at ve acele etme |
nezd | Yan, yakın, göre, nazarında, fikrince |
penâh | Sığınma, sığınacak yer, dayandığı nokta. |
seniyye | Çok mühim ve kıymetli, âli olan, yüce olan. |
tevdi | Emanet vermek, bırakmak |
tevsî | Genişletme, bollaştırma. |
ümniye | Bir şey için ümitlenmek |
vesâtat | Vâsıta olma, araya girme, aracılık yapma |
Örnek Belgenin Sadeleştirilmiş Hali
Kadim duacınızın arzıdır ki
Halife hazretlerinin buyruğu ile ve özel bir memuriyetle önceden Çin’e gittiğimde Singapur’da tanıştığım, İslamın önde gelenlerinden bir zâtın bu defa bana göndermiş olduğu mektupta kendisinin İslâmiyete hizmet etmek emeliyle Çin’in Hind kıtasında olan Benan şehrine giderek bölgenin ileri gelenlerinden Mehmed Said Efendi’nin yanında ikamet itmekte olduğu ve adı geçen Said Efendi’nin orada halife hazretleri adına bir mektep ile bir de kütüphane yaptırmış olduğu ve bu mektep ile kütüphanenin oralarda İslamiyet’in yayılıp genişlemesine çok güzel tesirleri olacağı beyanıyla adı geçen kütüphaneye halife hazretleri tarafından, gerekli dinî içerikli kitapların gönderilmesi konusunda şeyhülislamlık makamının aracılığına müracaat ve halifenin merhamet ve ihsanını davet etme görevini bana vermiş olmakla durumu arz etmeye teşebbüs ettim, bu konuda emir ve buyruk şeyhülislam hazretlerinindir. 2 Receb sene [1]321
III. Belge: Okunuş, Çeviri ve Anlama
Örnek Metnin Transkripsiyonu
Bâb-ı Fetvâ
Dâ’ire-i Meşîhat
Hind-i Çînî kıt‘asının Benan şehrinde eşrâf-ı mahalliyeden Mehemmed Said Efendi’nin nâm-ı hümâyûn-ı hazret-i hilâfet-penahîye olarak te’sîs itdiği mekteb ve kütüphâneye cânib-i kudsiyyet-menâkıb-ı cenâb-ı zıllu’llâhîden ihdâ ve Çin’e gönderil-mek üzere dâ’ire-i meşîhate irsâl buyurulup altı mâh mukaddem Dersa‘adet Emti‘a-i Da-hiliye Gümrüğü Anbarı’na teslîm idilmiş olan on sekiz sanduk kitabın müddet-i medîde anbarda kalması nefâsetine halel-dâr yanını mü’eddâ olacağından bahisle tesrî‘-i îfâ-yı muktezâsı hakkında Rusûmât Emânet-i celîlesinden bu kere vârid olan tezkire leffen tesyîr-i savbı dâverîleri kılınmağla atebe-i ulyâya arzı mütemennâdır efendim. Fî 6 Safer sene 1322 ve fî 9 Nisan sene 1320 Şeyhulislâm Mehmed Cemaleddin
Örnek Belgenin Kelimeleri
cânib | Yan, yön, taraf |
dâver | Âdil, insaflı ve doğru olan hükümdar, vezir veya hâkim. |
emtia | Ticaret malları. |
halel-dâr | Bozma, bozulma, bozulmuş. |
îfâ | Ödemek, yerine getirmek. |
ihdâ | Hidayete eriştirmek, doğru yola götürmek, hediye etmek. |
irsâl | Göndermek, gönderilmek, yollamak |
mâh | Senenin onikide biri. Ay. Kamer. |
medîd | Devamlı, çok uzun süren, uzatılmış, çekilmiş. |
menâkıb | Menkıbeler, hayat hikâyeleri. |
mukaddem | Zaman ve mekân cihetiyle daha evvel olan, değerli, üstün, takdim edilen. |
müeddâ | Mânâ, anlam, mefhum, kavram, eda olunmuş. |
mütemennâ | İstenilen, temenni olunan |
nefâset | Beğenilir olmak, kıymetlilik, değerlilik, çok güzellik, pek iyilik. |
savb | Taraf, cihet, yön, dökülmek, nüzul etmek, doğruluk, dürüstlük. |
tesrî | Hızlandırma, sür’atlendirme, acele ettirme. |
tezkire | Aynı şehir, kaza ve beldede bulunan resmi daireler veya şahıslar arasındaki haberleşmeyi temin eden belge. |
Örnek Belgenin Sadeleştirilmiş Hali
Fetva Kapısı Şeyhülislamlık Dairesi Çin’in Hind kıtasının Benan şehrinde bölgenin ileri gelenlerinden Mehmed Said Efendi’nin halife hazretleri namına yaptırdığı mektep ve kütüphaneye, Allah’ın gölgesi hükmündeki halife tarafından hediye ve Çin’e gönderilmek üzere şeyhülislamlık makamına iletilip altı ay önce Dersaadet Emtia-i Dahiliye Gümrüğü Anbarı’na teslîm edilmiş olan on sekiz sandık kitabın uzun süre anbarda kalması kitaplara zarar vereceğinden bahisle lüzumlu işlemlerin hızlandırılması hakkında Rusûmât Emânet’inden bu defa gelen tezkire ek olarak tarafınıza gönderilmiş olmakla yüce makama arzı temenni olunur efendim. 6 Safer sene 1322 / 9 Nisan sene 1320
Şeyhulislâm Mehmed Cemaleddin