ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNDE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ - Ünite 7: Bombalı Terör Eylemleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: Bombalı Terör Eylemleri
Giriş
Küreselleşen dünya sistemi, sadece ekonomi ve siyaseti küresel hâle getirmemiştir, aynı zamanda terör örgütlerini de güncelleyerek, onların küresel boyuta erişmelerini sağlamıştır. Küreselleşmenin sunduğu imkânlar ile terör örgütlerinin yöntemleri dahi değişmiştir. Örneğin, siber saldırılar ile ülkelerin ekonomilerinde büyük zararlar oluşturmak üzere ekipler kurmuşlardır. Banka ve devlet kurumlarının web-sitelerine saldırılar düzenleyerek, ülkedeki bankacılık sisteminin durmasına, POS cihazların dahi çalışmamasına ve yüzbinlerce dolarlık zararlara uğramasına neden olmaktadır. Bu çalışmada terör ve terörizm konusu üzerinden bombalı terör eylemleri incelenecektir. İlk olarak, terörizm ile ilgili temel kavram konuları analiz edilecektir. Burada terör, terörizm, geleneksel terörden ve küresel terörizme dönüşüm, terörizmin nedenleri gibi temel konular açıklığa kavuşturulacaktır. Daha sonra, bombalı terör eylemleri, bombalı terör eylemlerinin tarihsel açıdan incelenmesi yapılacak ve son olarak da bombalı terör ile ne amaçlandığı anlatılacaktır. Proje, benzersiz ve özgün bir ürün, hizmet veya sonuç üretmek amacıyla yürütülen geçici faaliyetler bütünü bir girişimdir.
Terör ve Terörizm Kavramları
Terör, şiddet kullanma ya da şiddet tehdidi içeren normal dışı yollar ile siyasal davranışları etkilemek üzere tasarlanmış sembolik fiildir. Terörizm, siyasi ya da sosyal amaçlar peşinde insanları yıldırmak ya da zorlamak için beklenmedik şiddetin kullanılması olarak tanımlanabilmektedir. Daha uzun bir tanım ile terörizm, “grupların veya temsilcilerin insan veya mülkiyet hedeflerine karşı, şiddet tehdidi veya şiddetin fiilen kullanıldığı, önceden tasarlanmış ve kanunsuz bir eylemdir. Bu gruplar ya da temsilciler, altta yatan bir politik hedefi gerçekleştirmeye yönelik olarak, hükümetlerin ya da kişilerin politika ya da davranışlarını sindirmek amacıyla bu davranışa girerler”.
Bir başka uzun tanımlamaya göre terörizm “en geniş anlamda, şiddet yoluyla korku, endişe ve belirsizlik iklimi yaratarak siyasi hedeflere ulaşma girişimlerini ifade etmektedir. 11 Eylül olaylarının gösterdiği gibi küresel erişimi olan terörizmin keşfedilmesi terörizm olgusunun yeniden tanımlamasını gündeme getirmiş olsa da en yaygın terörist eylem türleri arasında suikastlar ile bombalama, rehine alma ve uçak kaçırma eylemleri bulunmaktadır. Terim aşırı derecede aşağılayıcı bir içeriğe sahiptir ve seçici bir şekilde kullanılmaktadır (bir kişinin teröristi, başka bir kişinin özgürlük savaşçısı olabilmektedir). Terörizm sıkça hükümet karşıtı bir eylem olarak sunulurken aynı zamanda hükümetler devlet terörizmi örneğinde olduğu gibi kendi halklarına ya da başka halklara karşı terörizme başvurabilmektedir. Bu çerçevede terörizm aşırı derecede tartışmalı bir terimdir” (Heywood, 2016:341).
Bu tanımlardan yola çıkarak terörizmin barındırdığı bazı olmazsa olmaz özelliklerden bahsetmek mümkündür.
- Bir terör eyleminde yasadışı kuvvet kullanımı olması gerekmektedir. Kuvvet kullanımı kanunlar çerçevesinde sadece devlete aittir. Terörizmde meşru olmayan bir şiddet vardır.
- Terörizmin barındırdığı şiddet, sıradan bir şiddet olmamalıdır. Şiddet, mutlaka politik amaçlar barındırmalıdır. Politik amaç barındırmayan şiddetler, terörün kapsamında değildir.
- Terörizmde şiddet alışılmadık yöntemleri barındırmaktadır. Bu yöntemlerin içerisinde beklenmedik anlarda saldırıya geçmek de vardır. Beklenmedik anlarda büyük saldırılar, terörizmin yöntemidir. Örneğin, büyük illerin merkezlerinde yapılan bir intihar saldırısı bu maddenin örneğini oluşturmaktadır.
- Seçilen hedefler sadece devletin organlarını temsil eden meslek kurumları ve memurları değil, aynı zamanda sivil halk da olabilmektedir.
- Bütün saldırı ve eylemler, bir kitleyi etkileyebilmek için yapılmaktadır.
Geleneksel Terörizmden Küresel Terörizme Dönüşüm
Antik çağdan günümüze kadar terör tarihi incelenecek olursa terörizmin sürekli olarak devletler veya bireyler tarafından kullanıldığı görülmektedir. Roma çağı incelendiğinde, yukarıdan aşağı bir terör olduğu görülmektedir. Bir diğer ifadeyle Roma döneminde devlet terörizmi ön plana çıkmaktadır. Eski çağ ve Orta çağda Ortadoğu’da gerilla taktikleri ve suikastlar terörizmin bir yöntemi olarak kullanılmıştır. Fransız İhtilali ve Sanayi devrimi incelendiğinde yine terörizm ile karşılaşmak mümkündür. Devlet terörizmin ilk defa literatüre Fransız İhtilali sonrası rejimi korumak için devletin uyguladığı ölümcül politikalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
Birinci Dünya Savaşının sona ermesiyle ülkelerin kendi kaderlerini tayin etme hakları ortaya çıkmıştır. Bu hak, uzun süre ülkeler arasında krizlere neden olmuştur. Aynı zamanda terörizm açısından da önemlidir çünkü terörizmin ikinci dalga hareketi halkların kendi kaderlerini tayin etme veya sömürge karşıtı hareketlerden oluşmaktadır. Bu dönem terörizmin örneklerinden biri de İsrail devletinin kurulmasıdır. İsrail devleti 1940’lı yıllarda terörizm eylemleri ile kurulmuştur ve terörizmin başarılı olmasının birkaç örneğidir.
1960’larda ikinci dalga terörizmin bittiği artık yerine sol ideolojik hareketlerin geldiği görülmektedir. Vietnam savaşı, yeni sol dalganın tetikleyicisidir. 1975 yılında Vietnam Savaşı sona erdiğinde FKÖ sahnedeki yerini almıştır. Avrupa’dan birçok sol ideolojik sempatizan Filistin kamplarında silahlı eğitimler almıştır. Üçüncü dalga terörizm, büyük terör eylemlerinin yapıldığı bir dönemdir. Uçak kaçırma, bombalama ve önemli kişilere suikastlar gibi büyük çapta eylemler geçekleştirilmiştir.
Filistin’deki bir sorun için Avrupa’da eylem yapılmıştır. Avrupalı sempatizanlar, Filistin’deki kamplarda eğitimler almıştır. Avrupa’da kaçırılan bir uçak, Afrika’ya götürülmüştür. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere terörizm, bölgesel boyuttan çıkmış ve uluslararası boyuta gelmiştir. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler (BM) sahneye inerek, önemli roller alma ihtiyacı duymuştur. Bu örneklerin bazıları şu şekildedir:
- Uçaklarda işlenen suçlar ve diğer eylemler ile ilgili sözleşmeler (Tokyo 1963)
- Uçakların yasadışı olarak ele geçirilmesinin önlenmesi sözleşmesi (Hague 1970)
- Sivil havacılığın güvenliğine karşı kanunsuz hareketlerin önlenmesi sözleşmesi (Montreal 1971)
- Diplomatlar ve uluslararası korunan kişilere karşı işlenen suçların engellenmesi ve cezalandırılması sözleşmesi (New York 1973)
- Nükleer maddelerin fiziksel korunması hakkındaki sözleşme (Viyana 1988)
Terörizmin üçüncü dalgası sona erdiğinde sahneye yeni bir dalga olan ve halihazırda günümüzde de devam eden dini motifli bir terörizm ortaya çıkmıştır. Dini motifli terörizm, akademik literatürde bazıları tarafından 1979 İran İslam Devrimi ile başlatılırken bazıları tarafından Sovyetler Birliğinin çökmesi ile başlatılmaktadır. İran İslam Devrimi ile 1980’lerde Ortadoğu’da mezhepsel terör eylemleri geçekleşmiştir.
Arıboğan küresel terörizmi şu şekilde özetlemektedir: “küreselleşmenin aslında zaten sürmekte olan, ancak daha önceleri çok da fark edemediğimiz bazı sorunları gün ışığına çıkarttığının, dünya sathında fark edilir hâle geldiği ortada. Her şeyden önce dünya artık tek vücud. Kürenin dört bir yanında yaşayan insanlar, küresel iletişim vasıtasıyla birbirinden haberdar hâle gelerek, aynı ekosistemin parçaları oldular. Bu şekilde gerçekleştirilen bir terör eylemi bile, tüm dünyada etki yaratır hâle geldi” (Arıboğan’dan akt. Baştuğ, 2011:23).
Küresel Terörizmle Mücadele
9/11 saldırıları sonrasında uluslararası kamuoyunda terörizmle mücadelede ciddi adımların atılmasına dair bir algı oluşmuştur. Bu durum doğrultusunda, BM 1373 sayılı kararı almıştır. Bu karar, terörizmle mücadelede bütün ülkelerin sorumluluk üstlenmesini ön görmektedir. BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Kontra-Terörizm Komitesini (KTK) kurmuştur. KTK, terörizmle mücadelede devletleri kontrol etmek ve onlara yardım etmek sorumluluğunu üstlenmiştir. 1373 sayılı kararlar özetle şunları içermektedir:
- Devletlerin terör örgütlerine yardımlarını önlemek
- Terör örgütleri mensuplarına mülteci hakların verilmesini önlemek ve taleplerini reddetmek
- Terör örgütleri bilgilerini diğer devletler ile paylaşmak
- Terör örgütlerine karşı devletler arasında iş birliği sağlamak (Rustemova, 2006:182).
Yeni ve Geleneksel Terörizmin Farkı
Günümüzde terör örgütleri hedeflerine ulaşmak amacıyla sürekli kendilerini güncellemekte ve gelişen sosyolojik ve teknolojik faktörlere göre eylemlerini değiştirebilmektedirler. Bu durum, günümüzde yeni terörizm kavramını da beraberinde getirmektedir. Yeni terörizm ve geleneksel terörizmin farklarını şu şekilde belirtmek mümkündür:
- Minimum emir komuta gözeterek, hücre tabanlı ağlar kurmaktadır,
- Gerek duyulduğu vakit asimetrik savaş için kitle imha silahları satın alma ve kullanma isteği,
- Motivasyon kaynağı olarak siyasi amaçlar değil, daha çok dini ve mistik amaçların tercih edilmesi,
- Kitle imha silahları gibi yüksek yoğunluklu silahlar ile tek saldırıda çok sayıda insan ve mülk kaybı hedeflemek,
- Teknolojinin üst düzey kullanımı, internet ve medya ile olayların manipüle edilmesi (Martin, 2017: 65).
Geleneksel terörizm ise eylemlerinde şu maddeleri göz etmektedir:
- Örgüt ve hedefler genel olarak tanımlanabilirdir,
- Küçük silah ve patlayıcılar ile eylemler tercih edilmektedir,
- Motivasyon kaynakları genellikle etnik milliyetçilik gibi ideolojik kaynaklardır (Martin, 2017:65).
Terörizmin Nedenleri
Genel olarak; işsizlik, yoksulluk gibi ekonomik temelli sorunlar insanların terör örgütlerine katılımını arttırdığını göstermektedir. Ekonomik açıdan sıkıntılar içinde olan ve gelecek kaygısı taşıyan genç bireyler örgütler tarafından kolay bir şekilde kandırılmaktadır.
Psikolojik nedenlere bakıldığında bireylerin bugünü yahut çocukluğu dahi örgüte katılımı etkilemektedir. Küçüklükte yaşanan travma olayları kişinin bilinç sağlığını olumsuz etkilemektedir. İlerleyen yaşlarda bu durum bireylerde şiddete eğilim olarak kendini göstertebilmektedir. Örneğin, Batı Almanya’da 250 terörist ile yapılan bir araştırma sonucunda ortak özellikler olarak “yüksek oranda bölünmüş aile yapıları”, “çocuk mahkemelerinde mahkumiyet” ve “hem meslek hem de eğitim alanlarında başarısızlık” belirlenmiştir (Martin, 2017: 77).
Terörizmin nedenleri incelendiğinde sadece bireysel nedenler konuyu anlamak için yeterli olmayacaktır. Bundan dolayı, örgütlere katılımın bir başka boyutu olan Grup Düzeyinde Nedenler de incelenmelidir. Bireysel nedenlerin açıklamakta yetersiz kaldığı yerleri Grup Düzeyinde Nedenler açıklamaya çalışmaktadır.
İdeolojik veya dinî gruplar, sınıfsal ve etnik temelli oluşumlar grup düzeyinde terörizm ile açıklanabilecek temalardır. Örneğin, Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde yaşayan bir kişi etnik yahut dinî nedenlerden dolayı kendini toplumun dışladığını düşünerek dinî motifli bir radikal terör örgütüne katılım gösterebilmektedir. Bu yüzden Avrupa’dan Suriye’ye DEAŞ ve diğer dinî terör örgütlerine katılım olduğu görülmektedir.
Sınıf kökenli terörizme bakıldığında ise ideolojik örgütler karşımıza çıkmaktadır. Soğuk savaş zamanından 1960’lara kadar farklı gruplar Sosyalizm yahut din çatısı altında birleşmişlerdir. Aslında asıl amaç, Sosyalizm değil, kendini tanıtma (selfdetermination) çabasıdır. Bundan dolayı Türkiye’de terörizm sınıflandırması (sağ-sol) Batı’daki ile birebir benzerlik göstermemektedir.
Terörizmin Stratejisi
Terörizm belirli bir amaç doğrultusunda başvurulan araç olarak kabul edilmektedir. Bir hedefe kısa yoldan taraftar toplayarak ilerleme amacı taşımaktadır. Dolayısıyla, teröristler bir amaç doğrultusunda (genellikle siyasi amaçlar) bir araya gelerek rasyonel kararlar alan kişilerdir (Ekinci, 2018: 61).
Terörizmin hedefleri genel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür: Yıpratma, Yıldırma, Provokasyon, Barışı sabote etmek ve Vaat verme (Kydd ve Walter, 2006: 59). Örgütler, çeşitlik asimetrik savaş yöntemlerini kullanarak mücadele ettiği devletleri zaman içerisinde yıldırma ve yıpratma politikalarına maruz bırakmaktadır. Bu şekilde örgüt, devletler ile müzakere yaparak hedefledikleri politik amaçlara ulaşmaktadır
Bombalı Terör Eylemleri
Bir terör eyleminin zararı tek boyutlu değildir. Fiziksel olarak binalara, araçlara ve insanlara zarar veren bir terör eyleminin psikolojik ve ekonomik zararları da olabilmektedir. Terör eylemleri sürekli olarak gelişmekte ve teröristler yeni yöntemler üretilmektedir. İntihar saldırıları bunun önemli örneklerinden biridir. Bir intihar saldırısının maliyeti hesaplanabilmektedir fakat yaratacağı ekonomik zararları hesaplamak oldukça güçtür.
Bombalı terör eylemlerinin geçmişini 19. Yüzyıla kadar götürmek mümkündür. 1881-1885 yılları arasında İrlanda Cumhuriyetçileri, Büyük Britanya’dan ayrılmak ve bağımsız bir yönetim sistemi kurmak üzere terör eylemleri gerçekleştirmiştir. Bu eylemler sürecinde bombalı saldırılar kullanılan stratejilerden biri olarak tarihe geçmiştir. 1881-1885 yılları arasında “Fenian Dynamite Campaign” (Asi Dinamit Kampanyası) adı altında birleşen ve saldırılarda bulunan örgüt, hedef olarak çoğunlukla devlet kurumları ve yöneticilerini seçmiştir.
Bombalı eylemlerin en büyük kırılma noktaları intihar saldırısı şekline dönüşmesidir. Örgüt mensubu bir birey üzerine giydiği bombalı yelek ya da çanta veya bombalı bir araç ile kalabalık içerisinde kendisini imha ederek eylemi gerçekleştirmektedir. Terörist, istenilen hedef bölgeye fark edilmeden, rahat bir şekilde ulaşmakta; zamanını kendisi belirlemekte ve olumsuz bir durumda eylemi fark edilmeden iptal edebilmekte ya da hedef olarak ikinci planları seçebilmektedir. Bu durumlar, bombalı eylemleri mobilize etmekte ve örgüt açısından çok büyük faydalar sağlamaktadır.
Bombalı Terör Eylemlerinin Amaçları
Bir terör örgütünün bombalı eylem stratejilerinin nedenlerini genel olarak başlıklar altında toplamak mümkündür. Örgütlerin bombalı terör eylemleri ile amaçladıkları şu şekilde sıralanabilmektedir:
- Az maliyet ile karşı tarafa büyük zarar vermek
- Tek bir eylem ile dikkatleri kendilerine çekmek
- Siviller ve devlet üzerinde korku ortamı yaratmak
- Örgüt mensuplarının ve sempatizanlarının motivasyonunu arttırmak
- Yıpratma ve yıldırma politikalarını başarılı hâle getirmek
Terör örgütleri, devletler gibi devasa bütçelere sahip değillerdir. Dolayısıyla, devletlerin sahip oldukları askeri ve teknolojik kabiliyetleri terör örgütleri için ulaşılması zor bir hedeftir. Bu durum iki grup arasında bir güç dengesizliği oluşturmaktadır. Örgütler, güç dengesizliğini aşmak için asimetrik savaş taktiklerini kullanmaktadır. Bombalı eylemler, bu yüzden terör örgütleri için önemli bir strateji halini almıştır.
Sonuç olarak, terör örgütleri az maliyetler harcayarak yapacakları bombalı eylemlerde büyük oranda maddi ve manevi zararlar meydana getirmeyi başarmaktadır. Bu sayede devlet ile olan mücadelesinde aradaki güç farkını kapatmasında yardımcı olmaktadır.
Terör örgütlerinin amaçları genellikle siyasi temelli olmaktadır. Etnik, ideolojik ya da dini nedenler siyasi amaçların alt temalarını oluşturmaktadır. Bu amaçlarına ulaşmak isteyen gruplar, legal yolları seçtiklerinde hedeflerine ya ulaşamayacaklarını düşünmekte ya da amaçlarına ulaşmak için çok uzun süre gerektiği düşüncesini saplantı hâline getirmektedir. Bundan dolayı, kısa sürede politik amaçlarını gerçekleştirebilmek ve bu süre zarfında kendilerine daha çok taraftar toplayabilmek, ulusal ve uluslararası kamuoyu oluşturabilmek için terör eylemlerini bir araç olarak seçmektedir.
Sonuç olarak, politik amaçlara daha kısa sürede ulaşmak ve kendilerini ulusal ve uluslararası kamuoyunda tanıtabilmek için örgütler bombalı eylemlere başvurmaktadır. Bu ünitede İsrail’in kuruluş sürecine giderken kullandığı bombalı eylemler ile kamuoyunda yarattığı baskılar, bombalı terör eylemlerinin örgütleri nasıl başarıya götürdüğünün bir örneğidir.
Bombalı eylemleri vatandaşlar üzerinde psikolojik etki ve şok etkisi yaratmaktadır. Örgütler kendi belirledikleri konumlarda, kendi istedikleri tarihte, zamanda ve kendi istedikleri büyüklükte bir eylem gerçekleştirmektedir. Bu eylemler, vatandaşlar için ansızın ve savunmasız bir ortamda meydan gelmektedir. Gerçekleşen bir bombalı saldırı insanlar üzerinde korku yaratmaktadır. Bundan dolayı kalabalık merkezler, alışveriş merkezleri gibi ekonominin ve gündelik hayatın akışı durabilmektedir.
Sonuç olarak, bombalı eylemler sivilleri hedef aldıklarında ve istikrarlı bir şekilde yapıldığında devletlerin yıpranmış ve sorun çözmede başarısız kaldığı algısını güçlendirmektedir. Bir diğer taraftan, terör örgütünün başarılı olacağı algısı kendi taraflarında oluşmaktadır. Bu sayede, sempatizan sayısı artmakta ya da mevcut sempatizanlar militan durumuna evrimleşmektedir. Devlet, terör örgütlerinin isteklerini dinlemekte ve onlar ile müzakere sürecini başlatmaktadır. Bu durumun en iyi örneği Sri Lanka’da Tamil Kaplanları tarafından geçekleştirilmiştir. Tamil Kaplanları 1983 yılında intihar bombacılığının başarıya ulaşmadaki rolünü öğrenmiş ve uygulamaya koymuştur. Arka arkaya gerçekleştirdiği intihar bombacılığı ile Sri Lanka Devletini yıpratmış ve devlete isteklerini kabul ettirebilmek için müzakere sürecini başlatmıştır.
Örgüt elemanlarının motivasyonu terör örgütünün dağılmaması için hayati derecede önemli rol oynamaktadır. Motivasyon kaybı, örgüt içinde başarısızlık algısını arttıracak ve beraberinde dağılma sürecini getirecektir. Başarılı eylemler, örgüt elemanlarını güdüleyecek ve yeni eleman temini için fırsat doğuracaktır. Dolayısıyla terör örgütleri ses getirecek, kendilerini fark ettirecek ve güçlü olduklarını hissettirecek eylemleri hayata geçirmeyi hedeflemektedirler.
Sonuç olarak, terör örgütü mensupları da diğer insanlar gibi başarıya ulaşmak ister ve bu süreçte onu başarıya ulaştırdığını düşündüğü başarılı eylemler, örgütte kalma süresini arttırmaktadır. Terör örgütünün motivasyonunu arttırmak için büyük çapta başarı eylemlerin en kolay yollarından biri de bombalı terör saldırılarıdır. Ayrıca, örgütteki elemanlar kendi ölen arkadaşlarının intikamını aldıklarını düşünmektedir. Ne kadar çok insan hayatını sonlandıracak bir saldırı o kadar çok intikam olacağı düşüncesi taşıdığından teröristleri güdülemekte ve motivasyonlarını arttırmaktadır.
Uzun süre terörle mücadele eden devletler ya da hükümetler bir süre sonra ekonomik ve manevi olarak kendilerini başarısız hissedebilmektedirler. Bu durum, yıpratma ve yıldırma politikalarının bir sonucudur. Terör örgütleri devletin tüm gücüne rağmen kendi varlığını sürdürdüğünde ve halen büyük terör eylemleri gerçekleştirdiğinde devletin politika üretmesinde başarısız olduğu algısı son derece yükselmektedir.