ÖZEL GÜVENLİK HUKUKU I - Ünite 4: Özel Güvenlik Görevlisi Olabilmenin Şartları ve Özel Güvenlik Görevlilerinin Hukuki Statüsü Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Özel Güvenlik Görevlisi Olabilmenin Şartları ve Özel Güvenlik Görevlilerinin Hukuki Statüsü

Giriş

5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4. maddesine göre, özel güvenlik görevlisi, kanun kapsamında özel koruma ve güvenlik hizmetini yerine getirmek amacıyla istihdam edilen kişiyi ifade eder. 5188 sayılı Kanunun 10. maddesine göre bir kişinin özel güvenlik görevlisi olabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, silahsız olarak görev yapacaksa en az sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul mezunu, silahlı görev yapacak ise en az lise veya dengi okul mezunu olması, on sekiz yaşını doldurmuş olması, Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile birtakım suçlardan mahkûm olmaması, veya bu kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemiş olması, görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile engelli bulunmaması ayrıca yapılan güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanması gerekir. Kanunun 14. maddesinde belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmak ve çalışma izni almış olmak diğer şatlardandır.

Özel Güvenlik Görevlisi Olabilmenin Şartları

Alanda görev yapacak kişilerin, eğitimli ve gerekli bilgi ve beceri ile donatılmış olmaları da beklenmektedir.

Vatandaşlık: 5188 sayılı Kanunun 10. maddesine göre, özel güvenlik görevlileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalıdır. Doğuştan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabileceği gibi, vatandaşlığı sonradan kazanmış da olabilir. Kanunun 11. maddesine göre, özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilecekler ile özel güvenlik şirketlerinde, alarm izleme merkezlerinde ve özel güvenlik eğitimi verecek kurumlarda kurucu ve/veya yönetici olarak çalışacaklar hakkında valilikçe güvenlik soruşturması yapılır. Soruşturma sonucu olumlu olanlara valilikçe çalışma izni verilir. Türk vatandaşlığını herhangi bir şekilde kaybeden kişi, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya devam edemez. Yabancı kişilerin özel güvenlik şirketi kurabilmesi ve yabancı şirketlerin Türkiye’de özel güvenlik hizmeti verebilmesi mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına tâbi olsa da (m. 5) bu kişiler, özel güvenlik görevlisi olarak çalışamazlar.

Eğitim: Silahsız olarak görev yapacaklar en az sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı olarak görev yapacaklar en az lise veya dengi okul mezunu olmalıdır. Genel kolluk kuvvetlerinden ve Milli İstihbarat Teşkilatından emekli olanlar ile en az beş yıl bu görevlerde çalıştıktan sonra kendi istekleriyle görevlerinden ayrılmış olanlar bu şarttan muaf tutulmuştur. Bu kimseler, eğitim durumlarına bakılmaksızın hem silahsız hem de silahlı özel güvenlik görevlisi olarak çalışabileceklerdir. Eğitim konusunda istisna teşkil eden bir diğer grup da 5188 sayılı Kanunun 27. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 22.07.1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanuna göre kurulmuş olan özel güvenlik teşkilatlarında istihdam edilmekte olan özel güvenlik görevlileridir (Geçici madde 2).

Yaş: 5188 sayılı Kanunun özel güvenlik görevlisi olabilmenin şartlarını belirleyen 10. maddesine göre, ancak on sekiz yaşını doldurmuş olanlar özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilebilir. Bu kural açısından güvenlik görevlisinin silahlı olması ile silahsız olması arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Uygulama Yönetmeliğinin 24. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, görev alanında ateşli silah taşıyacak özel güvenlik görevlilerinde, 6136 sayılı Kanun ve bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikte belirtilen şartlar aranır.

Mahkûmiyet Durumu: TCK’nin öngördüğü sistemde hak yoksunluğu kural olarak kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkûm olunan hapis cezasının infazı süresiyle sınırlı tutulmuştur. Zira bir kişinin işlediği suçtan dolayı mahkûm olduğu cezanın infazıyla gerçekleştirmiş olduğu kötülüğün karşılığını gördüğü, toplumun kendisine karşı kaybetmiş olduğu güveni yeniden kazandığı ve ıslah olduğu kabul edilmektedir. Kural, cezanın infazı süresiyle sınırlı bir hak yoksunluğu ise de belli hâllerde cezanın infazından sonra belli süre geçerli olacak şekilde hak yoksunluğu söz konusu olabildiği gibi (TCK m. 53/5-6), kanunlarda belli suçlardan mahkûm olanların herhangi bir süre sınırlaması öngörülmeksizin belli görevleri üstlenemeyeceklerinin kabul edildiği görülmektedir. Mahkûmiyet durumu ile ilgili ortaya çıkan önemli sorunlardan birisi de hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişinin özel güvenlik görevlisi olup olamayacağı, güvenlik görevlisi iken bir suç işleyen ve bu suçtan dolayı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişinin görevine devam edip edemeyeceğidir. Bu hususa ilişkin olarak 680 sayılı KHK’nın 69. maddesi ile 5188 sayılı Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının “d” bendi değiştirilmiş ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilenlerin de özel güvenlik görevlisi olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu hüküm uyarınca özel güvenlik görevlisi olmadan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların dahi özel güvenlik görevlisi olamayacakları sonucuna ulaşılır. Özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta iken yargılaması devam eden ve bu yargılamanın sonucunda hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişilerin durumunun ne olacağı, cevaplanması gereken bir durumdur. Zira hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun düzenlendiği CMK’nin 231. maddesinin onuncu fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşürülmesine karar verileceği belirtilmiştir. Hükmün ortadan kaldırılacak olması, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen özel güvenlik görevlisinin görevine devam edebileceği yorumunun yapılmasına neden olabilir. Ancak çalışma iznini düzenleyen 5188 sayılı Kanunun 11. Maddesinin dördüncü fıkrası hükmü 680 sayılı KHK’nın 70. maddesi ile değiştirilmiş ve yeni düzenlemeye göre, yönetici ve özel güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan birini sonradan kaybettiği tespit edilenlerin kimliğinin iptal edileceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla görevi esnasında işlediği bir suçtan dolayı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen özel güvenlik görevlisinin, bu kararın kesinleştiği andan itibaren özel güvenlik görevlisi olarak çalışamayacağı sonucuna ulaşmak gerekir. Ancak şu hususa da işaret etmek gerekir ki, söz konusu düzenlemeler kişinin hakkında bir mahkumiyet hükmünün veya hükmün açıklanması kararının kesinleşmesi ile hüküm ve sonuç doğurur. Dolayısıyla haklarında verilen karar veya hüküm kesinleşinceye kadar bu kişilerin özel güvenlik görevlisi olarak çalışmasının önünde bir engel yoktur. Özel güvenlik görevlilerinde aranan şartlardan herhangi birisinin kaybedilmesi halinde, çalışma izninin iptal edilecek olmasından dolayı (m. 11), haklarında yukarıda belirtilen suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği kişiler, hükmün veya hükmün açıklanması kararının kesinleşmesinden önce göreve başlamış olsalar bile, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya devam edemezler.

Sağlık Durumu: Özel güvenlik görevlisi olabilmek için görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile engellilik hâlinin bulunmaması gerekir. Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesine göre, özel güvenlik görevlisi çalışma izni için yapılacak başvurularda “özel güvenlik görevlisi olur” ibareli sağlık raporunun bulunması şarttır. Bu rapor hastaneden veya yeterli bir sağlık kuruluşundan alınabilir. Özel güvenlik görevlilerinde aranan şartlardan herhangi birisinin kaybedilmesi hâlinde çalışma izni iptal edilir (m. 11). Dolayısıyla görev esnasında sağlık durumu itibarıyla özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya uygunluk şartlarını kaybeden kişiler, özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya devam edemezler.

Özel Güvenlik Temel Eğitiminin Tamamlanması: Özel güvenlik temel eğitimi teorik, pratik ve silah eğitiminden oluşur ve bu eğitimin süresi yüz yirmi ders saatinden az olamaz. Programın yirmi saati silah ve atış eğitimine ayrılır. Ateşli silah taşımayacak özel güvenlik görevlilerinin silah ve atış eğitimini alması zorunlu değildir. Bu görevlilerin temel eğitimi yüz saatten aşağı olmayacak şekilde düzenlenir. Özel güvenlik temel eğitimini tamamlayanlar, yazılı ve uygulamalı sınava tabi tutulur. Özel güvenlik temel eğitiminin tamamlanmış sayılabilmesi için ilgilinin yazılı ve uygulamalı sınavı başarıyla geçmiş olması gerekir. Özel güvenlik görevlileri, ayrıca görevleri esnasında kimlik kartlarının yenilenebilmesi için beş yılda bir yenileme eğitimi almak zorundadır. Yükseköğretim kurumlarının güvenlikle ilgili fakülte ve meslek yüksekokullarından mezun olanlar ile fakülte veya meslek yüksekokullarının güvenlikle ilgili bölümlerinden mezun olanlarda silah eğitimi dışında özel güvenlik temel eğitimi şartı aranmaz.

Özel Güvenlik Görevlisi Çalışma İzni

Kanunun 11. maddesine göre özel güvenlik görevlisi olarak çalışacak kişiler hakkında valilikçe güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır. Soruşturma sonucu olumlu olanlara, özel güvenlik temel eğitimini başarıyla bitirmiş olmaları şartıyla, valilikçe çalışma izni verilir. Ateşli silah taşımayacak özel güvenlik görevlileri hakkında sadece arşiv araştırması yapılır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması bir ay içinde tamamlanır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması her beş yılda bir yenilenir. Kanunun 10. maddesinin “d” bendinde belirtilen şartları taşımasına rağmen hakkında yapılan güvenlik soruşturması olumsuz olan şahıslara çalışma izni verilip verilmemesine il özel güvenlik komisyonu karar verir. Güvenlik soruşturması, özel güvenlik eğitimi devam ederken de yaptırılabilir. Bu takdirde başvuru sırasında özel güvenlik temel eğitimi sertifikası istenmez. Ancak özel güvenlik temel eğitiminden muaf olan kimseler, muafiyetlerinin kaynağı olan belgeleri bu durumda da vermek zorundadırlar.

Özel Güvenlik Görevlilerinin Hukuki Statüsü

Anayasanın 128. maddesinin birinci fıkrasına göre; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür. Anayasadaki bu belirleme karşısında kamu kesiminde kamu hukuku rejimine tabi ve bir kadroya bağlı olarak kapsam ve içeriğinin genel, nesnel ve kişilik dışı olarak belirlendiği kişiler kamu görevlisidir. Kamu tüzel kişileri bünyesinde kurulan özel güvenlik birimlerinde çalışan özel güvenlik görevlilerinin özel hukuk hükümlerine göre çalışan işçi statüsünde oldukları kabul edilmektedir. Özel hukuk kişilerince istihdam edilen özel güvenlik görevlileri, hizmet sözleşmesi ile istihdam edildikleri için bu kişilerin idare hukuku uygulamasında kamu görevlisi olarak kabulü mümkün değildir. Bu kişiler işçi statüsündedirler. Bütün özel güvenlik görevlileri, ceza hukuku uygulaması bakımından ise kamu görevlisi olarak kabul edilmişlerdir.