PARA TEORİSİ - Ünite 7: Para ve Ekonomik Faaliyetler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Para ve Ekonomik Faaliyetler

Uzun Dönemde Üretim

Bir ekonomi de iktisadi faktörlerin tam kapasite kullanımı ile üretilen üretim düzeyi potansiyel üretim düzeyidir.

Potansiyel üretim düzeyi ekonomide var olan kaynakların miktarı, işgücünün büyüklüğü ve fabrika, makine gibi sermaye faktörlerine bağlıdır. Kaynakların mal ve hizmete dönüşümünde kullanılacak teknolojilerde potansiyel üretim düzeyini etkiler.

Bir ekonomide belirli bir zaman aralığında gerçekleşen üretim düzeyinin, potansiyel üretim düzeyinin üzerinde olması genişlemeci üretim açığı, potansiyel üretim düzeyinin altında olması da daraltıcı üretim açığıdır.

Bu çıktı açıkları zaman içinde birbirlerini dengeleyecek, uzun dönemde gerçekleşen üretim ile potansiyel üretim düzeyi eşit olacaktır. Bu üretim açıklarındaki değişime neden olan önemli etkenlerden biri toplam harcama düzeyidir.

Toplam harcamalardaki bir artış ekonomik faaliyetlerini canlandıracak, azalış da daraltacaktır.

Kısa Dönemde Üretim, Toplam Harcamalar ve Reel Faiz Oranı

Bir ekonominin kısa dönemde daralma ve genişleme dönemlerine girmesinin ardında yatan temel neden toplam harcama düzeyidir.

Toplam harcama bileşenleri ise:

  • Tüketim: Bireylerin ihtiyaçları olan mal ve hizmet için yapmış oldukları harcamalardır.
  • Yatırım: Firmaların fiziki olarak büyümeleri için yapmış oldukları harcamalarıdır.
  • Net ihracat: Mal ve hizmet ihracat değerinden ithalat değerinin çıkarılması ile bulunan değerdir.
  • Kamu harcamaları: Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için yapılan harcamalardır.

Harcama bileşenlerinin birini etkileyen herhangi bir faktör, ekonominin toplam harcamalar ve buna bağlı olarak toplam üretim düzeyini etkiler .

Toplam harcama unsurları üzerinde etkili temel faktörlerden biri faiz oranlarıdır. Tüketim, yatırım, net ihracat unsurları faiz oranlarındaki değişimlerden etkilenmekte, etkilenmediğini kabul ettiğimiz unsur ise, kamu harcamalarıdır.

Harcama miktarındaki bir azalış, bireylerin gelir seviyelerini düşürecek, gelir düzeyindeki azalma ise daha az tüketim harcamalarına neden olacaktır.

Para politikası uygulamalarının üretim ve fiyatlar genel düzeyi değişenlerini hangi kanallar aracılığıyla, ne kadar bir gecikmeyle, ne ölçüde etkilediğini inceleyen yönteme para aktarım mekanizması denir.

Parasal aktarım mekanizmaları; faiz kanalı, kur kanalı, kredi kanalı ve bilanço kanalıdır.

Bilanço kanalı ; para politikası uygulamalarının, potansiyel kredi kullanıcılarının bilançolarının net değeri üzerinde etkili olarak ekonomik faaliyetler üzerinde etkili olma yöntemini açıklar.

Toplam harcamalar eğrisi ; reel faiz oranı ile üretim düzeyi arasındaki ilişkiyi toplam harcamalar aracılığıyla gösterir.

Üretim düzeyi üzerinde önemli etkisi olan reel faiz oranlarının değerinin kısa dönemde belirlenmesinde merkez bankası etkilidir. Merkez bankalarının kısa dönemli nominal, faiz oranları üzerindeki kontrolü aynı zamanda reel faiz oranlarını da kontrol edebilmelerini sağlar.

Merkez bankaları piyasada elde ettikleri enflasyon beklentisi rakamlarını kullanarak reel faiz oranlarını istedikleri düzeyde tutmalarını sağlayacak şekilde nominal, faiz oranları belirleyebilirler.

Merkez bankalarının enflasyonda yaşanan gelişmelere verdiği tepkiyi para politikası eğrisi gösterir.

Reel faiz oranları ile üretim düzeyi arasındaki ilişkiyi gösteren toplam harcamalar eğrisinde, merkez bankasının reel faiz oranlarını yukarı çekmesi ekonomideki toplam harcamalar düzeyini ve üretimi azaltmaktadır.

Toplam harcamalardaki artış, bir ekonomideki toplam talep düzeyinin toplam arz düzeyinin üstüne çıkmasına neden olarak fiyatlar genel düzeyini arttırır. Toplam talep sürekli olarak toplam arzdan fazla ise bu süreç ekonomide enflasyona neden olur.

Ekonomideki enflasyonist baskıyı kontrol etmek isteyen merkez bankaları, faiz oranı ile toplam harcamaları ve toplam talebi kontrol eder. Merkez bankası, toplam talebi azaltmak için nominal faiz oranlarını enflasyondaki artış oranının üstünde bir oranda arttırır.

Para politikası eğrisi merkez bankalarının enflasyonda yaşanan gelişmelere nasıl reaksiyon verdiğini gösterir.

Toplam Talep ve Toplam Arz Modeli

Enflasyon oranını gösteren fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine bağlı olarak talep edilen toplam üretim düzeyinin düştüğü söylenebilir. Enflasyon ile talep edilen toplam üretim miktarı arasında ters yönlü bir ilişki vardır.

Fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine tepki olarak para politikası uygulayıcıları reel faiz oranlarını yükseltir. Reel faiz oranlarındaki artış, toplam harcamaları ve buna bağlı olarak toplam talebi azalacaktır.

Piyasadaki para miktarı sabitken enflasyon oranının artması, reel para miktarını azaltır. Reel para miktarının azaldığı bir ekonomide ekonomik birimler daha az mal ve hizmet satın alacaklardır.

Enflasyon oranlarındaki artış ekonomik birimlerin ellerinde bulunan para miktarının değerinin düşmesine ve servetlerinin azalmasına neden olacaktır. Bu artış aynı zamanda piyasalardaki belirsizliği arttıracak ve özelliklede hisse senedi piyasası üzerinde negatif bir etkiye sahip olacaktır. Bu durumda, ekonomik birimlerin servetini negatif etkileyecektir. Servet düzeyleri azalan bireyler daha az tüketimde bulunacak ve toplam talep azalacaktır.

Toplam harcamalar eğrisini etkileyen faktörler aynı zamanda toplam talep eğrisini de etkilemektedir. Fiyat düzeyi sabitken para arzının artması reel para arzının artmasına ve aynı zamanda faiz oranlarının düşmesine neden olacaktır. Reel para arzındaki artış ve faiz oranlarındaki düşüş ekonomideki toplam harcama ve toplam talebin artmasına neden olacaktır.

Bu durumda merkez bankasının tepkisi faiz oranlarını arttırmak olacaktır. Faiz oranındaki bu artış; tüketim, yatırım ve net ihracat harcamalarını etkileyerek, toplam harcamaları azaltacak, dolayısıyla toplam talep de azalacaktır.

Fiyatlar genel düzeyi ile arz edilen toplam üretim miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren eğriye toplam arz eğrisi denir.

Toplam talep ve toplam arz modelinde kısa dönem ve uzun dönem olmak üzere iki tür denge söz konusudur.

Ekonominin uzun dönem üretim düzeyini belirleyen potansiyel üretim düzeyi; ekonomide var olan sermayenin miktarı, işgücünün büyüklüğü, mal ve hizmet üretiminde kullanılan teknoloji düzeyine bağlı oluşur.

Uzun dönemde bir ekonomi, potansiyel üretim düzeyinde üretimde bulunacak ve bu üretim düzeyi fiyatlardaki değişmelerden etkilenmeyecektir.

Kısa dönem üretim maliyetlerinin değişmesi üç nedene bağlı olarak açıklanabilir.

  1. İşgücü Maliyetlerinin Değişmesi: Gerçekleşen üretimin potansiyel üretim düzeyinin üstünde olduğu genişleme dönemlerinde işgücüne olan talep artar. İşgücünün talebindeki artışa bağlı olarak zaman içerisinde ücretler artacak ve şirketlerin işgücü maliyetlerini de artıracaktır.
  2. Girdi Maliyetlerinin Değişmesi: Hammadde ve üretimde kullanılan teknolojilerin fiyatlarında yaşanan beklenmeyen değişimler üretim maliyetini ve kısa dönem toplam arz eğrisini etkiler. Bu değişimlere arz şoku denir.
  3. Beklenen Fiyat Düzeyinin Değişmesi: Fiyat düzeyindeki artış ya da azalış beklentisi, kısa dönemde arz eğrisinde kaymalara sebep olcaktır.

Kısa dönemde denge ; talep edilen toplam üretim miktarının kısa dönemde arz edilen toplam üretim miktarına eşit olduğu noktadır. Yani toplam talep eğrisiyle kısa dönem toplam az eğrisinin kesiştiği noktadır.

Uzun Dönemde Denge ise ; Uzun dönemde fiyatlar genel düzeyi, ekonomiyi potansiyel üretim düzeyine taşımak üzere ayarlanır. Ekonominin uzun dönem dengesi; toplam talep eğrisi ile uzun dönem toplam arz ve kısa dönem toplam arz eğrilerinin kesiştiği noktadır.

Ekonomi bir daralma dönemine girdiğinde gerçekleşen üretim düzeyi düşer ve ekonomideki işsizlik artarak bireyler ve şirketler üzerinde olumsuz etki yaratır. Üretim düzeyinin potansiyel düzeyin altına olduğunda, merkez bankasının para arzını arttırarak faiz oranlarını düşürmesi kısa dönemde gerçekleşen üretim düzeyi üzerinde arttırıcı etki yaratır.

Merkez bankasının ekonomik daralmanın etkilerini dengelemek ve üretim açığını azaltmak amacıyla yürüttüğü para ve maliye politikalarına istikrar politikası denir.

Merkez bankasının ekonomik daralma dönemlerinde uygulayacakları politikalar toplam talep düzeyini arttırmak olacaktır.

Potansiyel üretim düzeyinin altında üretimin gerçekleşmesi durumunda, merkez bankası para arzını arttırarak faiz oranlarının düşmesini sağlayacak bu da toplam harcamaları arttıracaktır. Bunun yanında, kamu harcamalarını arttırarak ve vergi oranlarını düşürerek de toplam talebi arttırma yoluna gidebilir.

Para politikasının ekonominin üretim düzeyi üzerindeki etkisi kısa dönemde geçerlidir. Uzun dönemde üretim düzeyi, potansiyel üretim düzeyine eşittir. Merkez bankasının toplam talebi arttırması veya azaltması uzun dönemde sadece fiyatlar genel düzeyinin artması ya da azalmasıyla sonuçlanır.

Merkez bankası politikalarının uzun dönemde reel ekonomik değişkenler üzerinde etkili olmaması, sadece fiyatlar genel düzeyini etkilemesine paranın uzun dönemde yansızlığı (nötrlüğü) denilmektedir.