PROFESYONEL YAŞAMDA İMAJ VE İTİBAR YÖNETİMİ - Ünite 5: İtibar Yönetimi ve Sosyal Beceriler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: İtibar Yönetimi ve Sosyal Beceriler

Kişisel İtibar

İtibar kelimesinin anlamını iki açıdan inceleyebiliriz: profesyonel yaşamda itibar, bireylerin uzun yıllar neticesinde elde ettiği, yaşamında sergilediği davranışlardan etkilenen insanların kendisine atfetmiş olduğu değerlerden oluşan bir kavramdır. Sözlük anlamıyla ise itibar , saygınlık, imaj ve prestij gibi anlamları ifade etmektedir.

Literatürde çok sayıda itibar tanımı yapılmaktadır. İtibar kavramı, “saygınlık”, “güvenilirlik”, “duruş” ve “iyi niyet”, “kimlik”, “imaj” ve “marka” gibi kavramlarla ifade edilebilmektedir. Tek tek bakıldığı zaman bu kavramların hiç biri tek basına itibarı açıklayamamaktadır, olsa olsa itibarın sadece bir ya da birkaç yönüne odaklanmaktadır. İş dünyasında da itibar göstergeleri arasında yer alan kimlik; bir kurumun, çalışanlar tarafından nasıl göründüğü ile ilgilidir. Kurumların kısa ve uzun vadeli plan yaparken, çalışanların algılamalarını tespit ederek kendi hedeflerine onları adapte etmesi itibarları açısından önemlidir. Bir kurum, kendi hedeflerini gerçekleştirmek istiyorsa öncelikle çalışanlarının beklenti ve isteklerini dikkate almak zorundadır. Bu doğrultuda kimlik tanımında, çalışanların algılamaları ön plana çıkmaktadır.

Birçok araştırmacı, itibarı kurumsal düzeyde ele almaktadır. Kurumsal itibarın nasıl tanımlanacağı konusunda az çok genel bir görüş olsa da kişisel itibarın tanımı konusunda bir belirsizlik söz konusudur. Özellikle kurumsal itibar literatürüne dayanarak kişisel itibar tanımlanmaya çalışılmıştır. Çünkü kişiler için kullanılan psikolojik özellikler, ifadeler ve değerler kurumlar için de kullanılabilmektedir. Bu doğrultuda kurumsal itibar için kullanılan tanımlar, kişisel itibara uyarlanabilmektedir. . Kişisel itibar, kendine güvenme, başkalarınca değerlendirilen karakter yapısı, diğerlerinin izlenimi olarak ifade edilmektedir. Bireyler için itibar oluşturmaya çalışmanın 2 temel nedeni vardır: Bunlardan birincisi, ödül kazanma isteği ve dolayısıyla kişinin güç elde etme arzusudur, diğer bir neden ise, kişinin kendini gerçekleştirmek istemesidir. Bunun anlamı, kişinin kendisinden beklenenin de ötesini yapabilmesidir. Kişiler sadece kendi isteklerini gerçekleştirdiklerinde motive olmazlar, kişinin başkalarını etkileyebilmesi ve onları kendi imajına inandırması da kişiyi motive etmektedir.

Kişisel itibarı ortaya çıkaran nedenlerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  1. Zaman,
  2. Deneyim,
  3. Beşerî ve sosyal sermaye,
  4. Öz-yeterlilik,
  5. Politik davranış

Kişisel itibarın is hayatındaki uzantısı bir yönetici özelliği olarak ortaya çıkmaktadır. Kurumunun vizyonunun, misyonunun destekçisi olan, içinde bulunduğu çevreyi doğru analiz eden, iyi iletişim kuran ve bütün iletişim kanallarını etkin kullanabilen, ileriyi düşünerek hareket eden ve bilgi paylaşımı konusunda uzman olan yöneticiler de itibarlı sayılmaktadır. Yöneticinin itibarı, uygulamada firma değerini etkileyen insan sermayesinin en önemli yüzüdür ve maddi olmayan bir değerdir.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse kişisel itibarı yüksek insanların:

  • Bireysel performansı yüksektir.
  • Saygınlıkları fazladır.
  • İşlerini başarma ve elde etme arzusu fazladır.
  • Olumlu kişilik özellikleri ile ön plandadırlar.
  • Deneyimleri ve yaptıkları işte ustalıkları fazladır.
  • Etik davranışlar göstermesi, diğer bireylere göre daha olasıdır.
  • Değişim, kriz gibi olağan dışı konularla başa çıkmada daha dayanıklı ve dirençlidir.
  • Olası riskleri yönetebilir, riskleri fırsata dönüştürebilir.
  • Güven telkin ederler.
  • Deneyimleri ve diğer insanlarla olan sosyal ilişkileri gelişmiştir.
  • Yetkin, kendine güvenen ve sorumluluk sahibi olarak nitelendirilmektedirler.
  • Bağlılıkları fazladır ve ait olduğu grupla özdeştirler.

Tüm bunlar göz önüne alındığında kişisel itibarın ne denli önemli olduğu anlaşılabilir.

Kişisel İtibarın Belirlenmesinde Sosyal ve Politik Beceriler

Çeşitli çalışmalarda güç ve politikaların farklı iki tanımı yapılmaktadır tanımlardan ilkinde politika, bireyler için yol haritası niteliği taşıyan ve bireylerin izlediği kararlar ve yollar olarak ifade edilirken bir diğer tanımda ise gücün elde edilmesi, geliştirilmesi ve kullanımıyla ilgili faaliyetleri içermektedir. Kuşkusuz sosyal ve politik beceriler konusu, ikinci tanım sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda sosyal ve politik beceriler söz konusu olduğunda güç ve güç kazanımı ele alınmalıdır.

Güç kaynakları sınıflamasında, genel olarak farklı türde kaynaklardan bahsedilmektedir. Bu kaynaklar su şekilde ifade edilmektedir:

  • Pozisyon gücü veya yasal güç, sahip olunan pozisyona göre kişinin sahip olduğu yetkiyi ifade etmektedir.
  • Uzmanlık gücü, sahip olunan yetenek, bilgi ve deneyimden ötürü başkalarının üzerinde hâkimiyet kurabilmedir.
  • Karizmatik güç, sahip olunan kişilik özellikleri, kendine güven ve vizyon sahibi olmak gibi özellikleri ifade eder.
  • Bilgi gücü, bilgiye erişebilme ve sahip olma ile ilgili bir kaynaktır.

Politik beceriler, başkalarını anlayabilme becerisi ve kişisel amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla başkalarını etkileyebilmedir. Bir başka ifadeyle politik ve sosyal beceriler, itibarın arttırılması amacıyla başkalarını etkileyebilmek ve başkaları üzerinde olumlu izlenim yaratmak adına ortaya konan taktiklerle ifade edilmektedir.

İş hayatında çalışanların kullanmayı tercih ettiği politik taktikler şu şekilde ifade edilebilir:

  • Israrcılık,
  • Yaptırım uygulamak,
  • Üst makamı arkasına almak,
  • Koalisyon oluşturmak,
  • Göze girmeye çalışmak,
  • Akılcı yoldan ikna etmek.

İtibarı arttırmaya yönelik olarak kullanılan politik taktikler, zorlayıcı ve ılımlı taktikler olarak sınıflanmaktadır. Zorlayıcı taktiklerin uygulanması, kişisel itibarı olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

İzlenim Yönetimi

Bireylerin başkaları ile olan ilişkileri neticesinde ortaya çıkan bir kavram da izlenim yönetimi veya diğer bir ismi ile kendi kendini tanıtma veya benlik sunumudur. Benlik kavramı, kişinin kendisi ile ilgili algılamalarını, kişinin kendisine atfettiklerini, kendisine ilişkin ‘‘ben’’i temsil etmektedir. Birey, benliğinin yansımalarının kendi eline alarak kontrol etmek istemektedir. Benlik sunumunda birey; ya olumlu bir izlenim yaratmaktadır ya da olumsuz görünmekten kaçınmaya, olumsuz davranışları azaltmaya çalışmaktadır. Benlik gelişimini dikkate almayan bireylerin sosyal ilişkilerinde başarılı olmasını beklemek mümkün değildir. Etrafındaki olayları, algılamaları, değerlendirmeleri, davranışları ve tutumları anlamaya gayret göstermeyen, bunları görmezden gelen kişiler, çevresiyle iyi ilişkiler kuramazken, hoş karşılanmayan davranışlar içerisinde girebilir, engellenebilir ve hatta yabancılaştırılabilir.

İzlenim yönetimi , sosyal ilişkilerin ve sosyal yaşamın bir gerçeği olarak karsımıza çıkmaktadır. Bu sosyal etkileşimler içerisinde birey, kendi izlenimlerini kontrol etmeye çalıştığı gibi, başkalarının da nasıl davrandığını, nasıl etkileşimlerde bulunduğunu takip etmekte ve kendince hoşa giden davranışları yeniden yorumlayarak çevresindeki insanlara göstermektedir. Bu durum bir kısır döngünü de doğurmaktadır, söz gelimi birey iyi bir izlenim yaratmaya çalışmakta, bu esnada diğer insanların, onun davranışlarına yönelik ne gibi tepkiler geliştirdiğini tartmakta, olumlu tepkileri dikkate alarak olumsuz davranışlardan kaçınmaktadır.

İzlenim yönetimi konusuna öncülük eden araştırmacıların başında Erving Goffman gelmektedir. Erving Goffman, 1959 yılında yayınlamış olduğu ‘‘The Presentation of Self in Everyday Life’’( Günlük Yasamda Benliğin Sunumu) isimli eserinde, gündelik hayatımızdaki ilişkilerin anlamına ilişkin detaylı bir tanımlama yapmıştır. Goffman’a göre bireyler, toplumsal etkileşim içerisinde oldukları alanlarda, tıpkı sahneye çıkan bir aktör gibidirler, o kimliğin gerektirdiği rolü sergilerler, sahneden indiklerinde ise öz kimliklerine geri dönmektedirler.

Konuya öncülük eden bir başka çalışma da Jones’un (1990) Kendini Sevdirme Teorisi dir. Her insan iyi bir izlenim bırakmak isterken, aynı zamanda sevilmek ve takdir görmek istemektedir. Çünkü samimi ve sıcakkanlı davranan insanlar, daha çekingen ve soğuk duran insanlara göre her zaman daha fazla tercih edilmekte ve beğenilmektedir. Bu teorinin temelinde de kişinin karşı taraf üzerinde güç elde etme arzusu yatmaktadır.

İzlenim yönetiminde birey, başkalarının kendisi ve kendi imajı ile ilgili algılamalarını şekillendirmeye çalışmaktadır. Bu amaçla da bir takım taktik ve davranışlar içerisine girebilmektedir. Bu taktikler kendi niteliklerini ön plana çıkarma, kendini sevdirme, kendini acındırma ve tehdit etme seklinde ortaya çıkabilir. Örneğin yöneticisinin beklentileri yönünde hareket etmeye çalışan bir kişi, yöneticinin gözüne girmek için kendisine övgülerde bulunabilir .

İzlenim yönetimi ile ilgili ortaya konabilecek davranışlar da şu özellikleri barındırmaktadır:

  • İzlenim yönetimi ile ilgili davranışlar potansiyel olarak bireysel performans ve organizasyonlar veya toplum içerisinde yükselebilme ile ilgilidir.
  • İzlenim yönetimi, kontrol edilebilir ve bilinçli davranışlardan oluşmaktadır.
  • İzlenim yönetimi hazırlık, araştırma ve değerlendirme aşamalarından oluşan bir süreçtir. Bu süreç içerisinde birey, mevcut durumunu değerlendirir, amacına uygun olarak ele alacağı seçenekleri değerlendirir, mevcut durum ve hedeflediği durum arasında bir karşılaştırma yapar.
  • İzlenim yönetimi, insanlara kendini tanıtma amacıyla ipuçları vermektedir.
  • Bireyin ortaya koyduğu izlenimler, başka izlenimleri doğurmakta ve bu durum bir kısır döngü yaratmaktadır.

Bir başka sınıflamada da izlenim yönetimi stratejileri iki baslık altında ele alınmıştır. Girişken taktikler olarak ifade edilen sınıflama içerisine kendini sevdirme, kendini yücelt-me, ayıplama ve örnek olma girerken; savunucu taktikler içerisine ise, makul hâle getirme, kendini mağdur durumda gösterme ve özür dileme gelmektedir. Öte yandan iyi bir izlenim yaratmak için kişiler arası ilişkilerde aşağıdaki davranışların sergilenmesi önerilmektedir:

  • İyi bir fiziksel görünüme sahip olmak
  • Güven inşa etmek
  • Hata yapmaktan kaçınmak
  • Her duruma “evet” diyen bir insan olmamak
  • Etkin politik becerilere sahip olmak
  • Olaylara iyimser yaklaşmak
  • Etkin sosyal ilişkiler kurabilmek
  • Empati becerilerinin geliştirilmesi
  • Kendini tanıma ve başkalarının beklentilerini anlayabilmek

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, olumlu bir intiba inşa etmek isteyen birey, edinmiş olduğu bilgi, beceri, yetenek ve deneyimin yanında, sosyal ilişkilerini doğru kurarak, kendisine değer atfeden insanların algılamalarını dikkate alarak ve bu algılamaları amacı yönünde etkin kullanarak daha emin adımlarla hareket edebilir ve daha kalıcı bir itibar yaratabilir.