PSİKOLOJİ - Ünite 1: Psikolojinin Doğası Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Psikolojinin Doğası

Psikolojinin Tanımı

Psikoloji, davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır.
Bu bağlamda insanların yaptıkları, düşündükleri, hissettikleri ve hatta bedensel fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan biyolojik aktiviteler bile psikoloji biliminin çalışma alanı içine girmektedir.
İnsan davranışını başka alanlarda anlamaya çalışır ancak psikoloji bu soruların cevaplarını aramada sistematik, objektif ve ampirik verilere dayalı bilimsel yöntemler kullandığı için bir bilimdir.
Bilim, “Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi”dir.
Bilimsel yöntem, bir konu veya olay hakkında güvenilir ve genellenebilir veri tabanı oluşturacak bilgiler üretmeye yarayan yöntemdir.
Sosyal bilimciler, bu yöntemi insan davranışı ve sosyal olguları anlamak, açıklamak ve sosyal problemleri çözmek için kullanırlar.
Bilimsel yöntemin temel özellikleri;

  • Ampirik
  • Sistematik
  • Nesnel
  • Sınanabilir/yanlışlanabilir
  • Genellenebilir ve
  • Geçici olmasıdır.

Ampiriktir, sorulara cevap ararken sezgiler veya sağduyuyu değil, duyularla algılanabilen, deneyime dayalı veriler toplar. Bu verileri analiz ederek sonuçlara ulaşır.
Sistematiktir, bilimsel metodun uygulanmasında önceden belirlenmiş, rasyonel ve sistematik işlemler dizisi izlenir.
Nesneldir, araştırmacı kendi kişisel tercih veya yargılarından yola çıkarak değil, objektif bir şekilde ölçtüğü verilerin analizi ile sonuçlara ulaşır.
Sınanabilir/yanlışlanabilir, bilimsel yöntemle elde edilen bilgiler geçicidir ve yeni bilgiler ışığında sürekli kendi hatalarını düzeltir.
Genellenebilir, bilimsel yöntem tek bir bireyi değil, bireyleri anlamaya çalışır.
Bilimsel yöntemlerle yapılmış yeni araştırmaların sonuçları bir araya getirilerek psikolojik olguları açıklayan kuramlar oluşturulur.
Eleştirel düşünce; sürekli soru sorma, akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünce biçimdir.
Bilimin dört temel amacı vardır; Betimleme (tanımlama), yordama (tahmin etme), açıklama ve değiştirme.
Betimleme olguların ve olayların sadece tarif edilmesidir.
Yordama olguların birbirleriyle olan sistematik ilişkilerini belirledikten sonra, meydana gelişleri hakkında tahmin yürütebilmek.
Açıklama bir olgunun meydana gelmesinin sebeplerini belirlemeyi amaçlar.
Değiştirme olguların oluşmasını kontrol etme ve değiştirme anlamına gelir.
Psikologlar yaptıkları bilimsel araştırmalar ile insanların davranış ve zihinsel süreçlerini betimlemeye, yordamaya (tahmin etmeye) ve açıklamaya çalışırlar.

Psikoloji Biliminin Kökenleri ve Tarihçesi

İnsan doğasıyla ilgili sorular antik Yunan filozoflarına kadar uzanmaktadır. Sokrates, Plato ve Aristo gibi filozoflar zihnin, ruhun, vücudun ve insan deneyiminin doğası üzerine görüşler geliştirmiş, psikoloji bilimi için çok kritik olan bazı soruları ilk defa sorgulamışlardır. Psikolojinin bilimsel bir disiplin olarak kurulması 19. yüzyılın başlarında insan davranışının laboratuvarlarda çalışılmaya başlaması ile olmuştur. Psikolojinin bir bilim olarak kurulması Wilhelm Wundt'un çalışmaları ile olmuştur. Psikolojinin tarihçesinde çeşitli düşünce okulları etkili olmuştur. Bunların başında yapısalcılık, geştalt psikolojisi, psikanaliz, işlevselcilik ve davranışçılık gelmektedir.

Yapısalcılık Wundt’un öğrencisi olan Edward Titchener tarafından bilincin yapısını tanımlamaya çalıştıklarından ötürü bu adla tanımlanmıştır. Yapısalcılık bir olguyu anlamak için öncelikle yapısını yani onu meydana getiren parçaları anlamak gerektiğini belirtmiştir.

Geştalt Psikolojisi, bütün anlamına gelen Geştalt kelimesi bu psikologların oluşturduğu akımın ismi olmuştur. Geştalt akımına göre, bir deneyimin bütünü onun parçalarının toplamıyla aynı değildir. Bilinci anlamanın yolu, parçaları değil, tüm deneyimi bir bütün olarak çalışmaktan geçmektedir.

Psikanaliz Freud göre tüm davranışların ve hatta ciddi zihinsel sorunların bile sebebini bilinçaltımızdaki çatışmalardır. Psikanaliz, hem bir kişilik teorisi, hem bir akıl hastalıkları teorisi, hem de bir seri tedavi yöntemini içermektedir.

İşlevselciliğe göre bilinci kendi başına çalışamayacak parçalara bölmenin bir anlamı yoktur. Bunun yerine, algıların, hafızanın, ya da diğer akılsal süreçlerin insanların ortamlarına adapte olmalarını nasıl kolaylaştırdığına odaklanmıştır.

Davranışçılığa göre, ne bilince ne de bilinçaltına odaklanmak anlamlıdır. Önemli olan, gözlemlenebilen davranışlara odaklanmaktır. Bu akım hem hayvanların hem de insanların öğrenme sonucunda çevrelerine uyum sağlayabildiklerini öne sürmüştür. Bugün, özellikle teknolojik yenilikler sayesinde insanın zihinsel süreçlerini bilimsel tarafsızlıkla çalışmak mümkün hâle gelmiştir. Sonuç olarak ana akım psikoloji hem davranışları hem de zihinsel süreçleri araştıran bir bilim dalı hâline gelmiştir. (S:7 Şekil 1.2’yi inceleyiniz.)

Psikolojide Yaklaşımlar

Psikolojide yaklaşımlar bir davranışın veya zihinsel sürecin ele alınış şeklini etkiler. Her bir yavaşım bireylerin neden belirli bir biçimde davrandıklarına ilişkin farklı açıklamalar getirir. Çeşitli yaklaşımlar bir araya geldiğinde bir bütün olarak insanı anlamamıza katkıda bulunurlar.

Biyolojik yaklaşım , zihinsel süreçler ve davranışların büyük oranda biyolojik süreçlerle belirlendiğini varsayar. Nörobilimsel yaklaşım, insan davranışlarının açıklamalarını beyin, sinir sistemi ve biyolojik faktörlerde arar ve davranışların nörolojik temellerini araştırır. Evrimsel yaklaşıma göre, insan ve hayvanların günümüzde sergilediği davranışlar, doğal seleksiyonun bir sonucudur. Psikodinamik yaklaşım, insanların kendi içlerindeki bilinçdışı psikolojik çatışmaları üzerine yoğunlaşır. Davranışsal yaklaşım, tamamen insanların gözlenebilir hareket ve davranışlarına ve bunların nasıl öğrenildiğini inceler. İnsancıl yaklaşım her insanın kendine has dünyayı algılayış şekliyle ilişkilendirilir

Bilişsel yaklaşım , insanların zihinlerinde olup biten ve direk olarak gözlemlenemeyen süreçlerle ilgilenir, bilginin algılanış ve işleniş süreçlerinin davranışlara olan etkisine yoğunlaşır.

Sosyokültürel yaklaşım, sosyal ve kültürel etkilerin insan davranışlarına olan önemli etkisine vurgu yapar. Eklektisizm , insan davranışlarını açıklarken birçok yaklaşımı harmanlamak anlamına gelir. (S:13 Tablo 1.1’i inceleyiniz.)

Psikolojinin Çalışma Konuları ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

Aslında insanı çalışan birçok bilim dalının özünde, insan davranışını anlama çabası vardır. Dolayısıyla psikoloji bilimi, insan davranışını çeşitli yönlerden çalışan biyoloji, tıp, sosyoloji ve ekonomi, gibi birçok temel ve sosyal bilim dalıyla yakından ilişkilidir.

Sosyoloji ile psikoloji birbirinden beslenen ve birçok kesişme alanı olan bilim dallarıdır. İnsan bedeni ve sinir sisteminin insanın davranışlarına olan etkisi hem tıpçıların, hem de psikologların ortak konusudur.

Ekonomistler çeşitli insan davranışlarını ekonomik bağlamlarda anlamaya çalışırlar. Psikoloji araştırmalarının temelinde istatistik bilimi vardır. Psikologlar hipotezlerini test etmek ve kuramlar oluşturmak için insanlardan ampirik veri toplarlar. Bu verilerin analizi ve yorumlanması için çeşitli istatistiksel yöntemler kullanılır. (S:15 Şekil 1.3’ü inceleyiniz.)

Psikologlar insan zihni ve davranışlarının değişik yanlarına odaklanabilirler. Bu farklı odaklar psikolojinin alt dallarını oluşturmaktadır.

Biyolojik psikoloji, bedendeki fizyolojik süreçler, hormonal sistemler ve beynin işleyişini, davranışlar ve zihinsel süreçleri açıklamakta kullanan alt daldır.

Bilişsel psikoloji, algılama, öğrenme, hafıza, zekâ, bilinç gibi zihinsel süreçler ve yetilerle ilgilenirler.

Gelişim psikoloji insanların zihinsel süreç ve davranışlarının hayat boyu nasıl değiştiğini incelerler.

Kişilik psikolojisi, bireyleri birbirinden ayıran kişilik özellikleri üzerine yoğunlaşır.

Klinik psikoloji, zihinsel hastalıkların nedenleri ve tedavileri üzerine araştırmalar yapar ve hastalara sorunlarının üstesinden gelmelerinde yardımcı olur.

Eğitim psikolojisi, psikolojinin öğretme ve öğrenme süreçleri üzerine yoğunlaşan alt dalıdır.

Sosyal psikoloji, insanların birbirlerini nasıl etkilediklerini, birbirleriyle olan ilişkileri ve grup içindeki davranışlarını inceler.

Kültürel psikoloji, kültürün insanları nasıl şekillendirdiğini ve düşünce ve davranışlarına nasıl yansıdığını ele alır. Endüstri ve örgüt psikoloji insanları iş ortamında inceler. Liderlik, verim, performans, işten alman tatmin, motivasyon, ekip çalışması gibi konularda araştırmalar yürütür.

Nöropsikoloji, beyin ve davranış ilişkisine yoğunlaşarak, beynin ve genel olarak sinir sisteminin insan davranışında rolünü araştırır.

Kantitatif psikoloji, ölçümleme, araştırma dizaynı ve istatistiksel analiz gibi konulara yoğunlaşır. Psikolojinin uygulamalı alt dalları arasında psikolojik danışmanlık, adalet, sağlık gibi alanlar sayılabilir.

Psikolojik danışmanlık, klinik psikolojiye yakın bir alan olup, insanlarla terapi çerçevesinde ilgilenmeyi kapsar. Adalet alanında çalışan psikologlar, adli süreçlerin psikolojik yönüyle ilgilenir. Sağlık psikologları ise toplum sağlığını desteklemek ve sağlıksız davranışların azaltılmasını sağlamak üzerine çalışır.

Psikologlar Ne İş Yapar?

Psikoloji üzerine lisans derecesi alan psikologlar, psikolojinin alt dallarından birinde yüksek lisanslarını tamamlayarak, bu alanda uzmanlaşabilirler. Psikoloji, birçok alt dalı olan bir alan olduğundan, psikologlar danışmanlıktan eğitime ve insan kaynaklarına kadar pek çok farklı iş alanında çalışabilmektedirler. Psikoloji aslında temel (basic) bir bilim ve uygulamalı (applied) bir bilim olarak ikiye ayrılabilir. Amacı temel bilim yaparak sadece oluşan bilgi tabanına katkıda bulunmak olan bilim insanları daha çok akademik ortamlarda veya çeşitli araştırma merkezlerinde çalışırlar. Uygulamalı alanlarda çalışan psikologlar ise bu bilgi tabanından ve var olan kuramlardan yola çıkarak günlük hayattaki pratik sorunlara çözümler bulmayı amaçlar. Psikologların ayrıntılı Tipik Çalışma Alanları ve Faaliyetleri için S:15 Tablo 1.2’yi inceleyiniz.

Psikolojide Önemli Sorunlar ve Tartışmalar

Psikologların üzerinde tartıştığı 3 sorun özetlenmektedir. Doğa – Çevre Tartışması (Nature vs. Nurture Controversy): Doğacılar kalıtımın rolünü vurgularken, çevreciler aile içi tutumlar, çocuk yetiştirme uygulamaları, sosyoekonomik statü vb. gibi sosyal-kültürel ve sosyolojik etkenlerin belirleyici olduğunu savunmaktadır.

Araştırmacıların bu tartışmanın hangi tarafında yer aldığı biraz da hangi yaklaşıma daha yakın olduklarına bağlıdır. Davranışların Sebepleri Bilinçli mi Bilinçdışı mıdır?

İkinci önemli tartışma davranışların sebeplerinin bilinçli mi bilinçdışı mı olduğudur. Herhangi bir davranışın ne kadarını kişinin farkında olduğu, ne kadarını ise bilinçaltı süreçler belirler? Bireysel Farklılıklar - Evrensel Kurallar:

Üçüncü bir tartışma, kişilerin davranışlarının ne kadarının kendilerine has, özel vasıflarından dolayı, ne kadarının ise içlerinde yaşadıkları toplum ve kültürün sonucu olduğu üzerinedir. Bu üç temel tartışma günümüzde hâlâ süregelmektedir. Bu kitapta okuyacağınız ünitelerde değişik araştırmacıların bu tartışmaların hangi tarafında yer alarak çalışmalarını yaptıklarını görebileceksiniz.