RADYO VE TELEVİZYON HABERCİLİĞİ - Ünite 4: Radyo Haberciliği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Radyo Haberciliği

Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Radyo ve İşlevleri

Radyo sözcüğü, Latince radius (ışınlama) ve Yunanca fone (ses) sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşan radyofoni sözcüğünün kısaltılmış biçimidir. Ülkemizde yürürlükte bulunan 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’a göre ise radyo yayını; “Karasal, kablo, uydu ve diğer yayın ortamları üzerinden yapılan ve bireysel iletişim hizmetlerini kapsamayan ses ve veri yayınını ifade etmektedir.

Radyo yayınlarının haber verme, eğitme, reklampropaganda, eğlendirme olmak üzere dört temel işlevi bulunmaktadır. Kuşkusuz haber verme işlevi ilk sırada yer almaktadır. Radyo yayınlarının ilk yıllarında haber işlevi tartışmasız ilk sırada olmasına rağmen, sonraları televizyon yayınlarının başlaması ve sonrasında bilgisayar ve internet teknolojisinin hayatımıza girmesi, özel/ticari radyoların yayın anlayışlarındaki değişmeler gibi bazı nedenlerden dolayı radyonun ilk işlevinin haber verme olduğu da tartışılır hale gelmiştir. Radyo-TV yayıncılığında gerçekte haberleşme değil, kitleye haber iletimi söz konusudur. Tek bir kaynaktan çıkan haberler radyo sinyalinin ulaşabildiği tüm ortamlara gönderilir, radyo alıcısına sahip olan ve de o an o frekansı takip eden hedef kitle tarafından bu mesajlar alınır, hedef kitlenin ise bu mesajlara karşı bir geri gönderimi (feedback) o an için söz konusu olmaz.

Dünyada düzenli radyo yayıncılığı, ilk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde 1920’de Pittsburg kentinde KDKA adlı radyo istasyonunda başlamıştır; ancak bu tarihten önce de Fransa’da Almanya’da, İngiltere’de deneme niteliğinde de olsa, radyo yayınlarının yapıldığı bilinmektedir. ABD’de Pittsburg’da KDKA adlı istasyondan seçim haberleri verilmeye başlandığında, yayının ulaştığı kişi sayısı 500-2000 arasında iken, radyo alıcı cihazlarının satışlarının artması ile birlikte yayınlar kısa sürede milyonlara ulaşmıştır. Avrupa’da ilk düzenli radyo yayınları İngiltere’de 1922 yılında BBC ile başlar. BBC’nin yayın kalitesi, tarafsızlığı daha sonraları tüm dünyaya örnek olur.

Radyo yayınlarının kitleleri etkileme gücünü göstermesi açısından, Orson Welles’in 1938 yılında yayınlanan “The War of The Worlds” (Dünyalar Savaşı) adlı radyo oyunu son derece önemlidir. Türkiye’de resmi olarak ilk radyo yayını 6 Mayıs 1927 yılında İstanbul’da başlamıştır. Radyonun ilk yıllarında haber bültenlerinin temel kaynağı Anadolu Ajansı’dır. Radyo için ayrı bir haber metni hazırlanmadan, Ajanstan gelen telex mesajları spikerlerce önem sırasına konularak okunur. Bu nedenle Türkiye’de özellikle yaşlı kesim arasında halen haber dinleme yerine, ajans dinleme tabiri kullanılır.

Radyoda Haber Programı Türleri Ve Radyo Haber Metni Hazırlama Süreci

Bir olayın radyoda haber olarak sunulabilmesi için şu haber değerlerinin bir ya da bir kaçını taşıması gerekir: Şok edici bir nitelik taşıyor olması (Cumhurbaşkanının rahatsızlığı/vefatı/savaş çıkması), olağan dışı bir nitelik taşıyor olması (iki başlı bir bebeğin doğumu), yakında meydana gelecek olması (ay tutulması, nüfus sayımının yapılacak olması), belirli bir coğrafi yakınlıkta meydana gelmiş olması, duygularla ilgili bir yan taşıması (yeni doğmuş bebeğin camii avlusuna bırakılması), sıklık taşıması/tekrarlanması (kentte kapkaç olaylarının sıklaşması), bir ihtilaflı konunun varlığı (kente yapılacak yeni bir kültür merkezinin yeri üzerine farklı görüşlerin varlığı), eğitici bir nitelik taşıması (TV deki bazı programların çocuklar üzerine olumsuz etkileriyle ilgili araştırma yapılmış olması), kamuyu ilgilendiren bir konuda uyarıcı nitelik taşıması (Kentin içme sularının kirlenmiş olması), çok sayıda kişiyi ilgilendirmesi (seçim sonuçları), meşhur biriyle ilgili olması, merak uyandırması Her haber için bu unsurların tamamının bulunması gerekmediği gibi, bu unsurların dışında kalan, o güne kadar haber yapılmamış, ama gündeme getirildiğinde hedef kitlenin ilgileneceği türden haberler de söz konusu olabilir. Radyo haberlerini; haber bültenleri ve haber programları olarak iki ana kategoriye ayırmak mümkündür.

Radyo Haber Bültenleri

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak hizmetlerini yürüten Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Yönetmeliği’nde haber bülteni; “Kamuoyunun bilgi edinme ihtiyacını karşılamak amacıyla güncel, toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik olay, konu ve gelişmelerin, basın ve yayın meslek ilkeleri uyarınca, doğruluk ve çabukluk ilkesine uygun olarak izlenip, derlenerek, izleyici veya dinleyicilere, olağandışı durumlar hariç düzenli olarak, belirli saatlerde sunulduğu program türü” olarak tanımlanmaktadır.

Radyo Haber Programları

Resmi Gazete’ye göre haber programları; kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla güncel olay, konu ve gelişmeleri ayrıntılarıyla ele alan ve değerlendiren, bildiri, sunum, söylev, mülakat, söyleşi, tartışma formatında gerçekleştirilen, belirli yayın gün ve saatinde ve düzenli biçimde izleyici ya da dinleyicilere sunulan program türünü ifade etmektedir. Bu tür programlarda haber bültenlerinden farklı olarak sadece anlık gelişmeler verilmekle yetinilmez, o gelişmelerin nedenleri ve olası sonuçları üzerinde konu ile ilgili uzman ya da yönetici konumundaki kişilerden ve halktan görüşler de alınabilir. Haber programlarında çok sayıda konu yerine genellikle bir ya da birkaç konunun derinlemesine tartışıldığı görülür.

Dolayısı ile süre olarak da bültenlerden daha uzun olurlar. Ancak radyoda görüntü desteğinin olmaması nedeni ile bu tür uzun radyo haberleri günümüz radyoculuğunda genellikle tercih edilmez. Haber programlarının en yaygın olanları; gazete haberlerinden veya köşe yazılarından seçmeler, gündem ile ilgili konularda o konunun bilirkişileri ya da idareciler ile yapılan röportajlardır.

Radyoda Gazete Haberleri

Radyoda gazete haberi verilmesinin dört nedeni bulunmaktadır. Bu nedenlerden ilki; ülke ya da dünya gündemine ait konularda söz söyleme yeterliliğine sahip gazetecilerin, siyasetçi ya da bilim adamlarının görüşlerinin gazetede yayınlanmış olması ve bu görüşlerin radyo dinleyicisine de ulaştırılmasının yararlı olduğu anlayışının var olmasıdır. İkincisi; aynı olaya farklı gazetelerin farklı yönlerden değinmiş olmaları ve radyo yönetiminin bu farklılıkları dinleyicisine ulaştırarak daha yararlı veya demokratik olacağını düşünüyor olmasıdır. Üçüncüsü; radyo haber merkezinin yeterli sayıda tecrübeli/bilgili elemana sahip olmamasından dolayı gazetecilerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanma amacı olduğu düşünülebilir. Dördüncüsü; o radyonun işletmesinin haber ajansları ile abonelik anlaşması olmadığından, taze ve hızlı haber akışı sağlanamaması, bu nedenle bir gün önce yayınlanmış gazetelerden yararlanma ihtiyacı duymasıdır.

Röportaj/Mülakat/Söyleşi

Röportaj kelimesinin kökeni, Latince’de toplamak, getirmek anlamlarında kullanılan reportare kelimesine dayanmaktadır. Röportaj, Fransızca ’daki Rapportage sözcüğünden Türkçe ’ye geçmiştir. Sözcüğün fiil hali; haber verme, rapor verme anlamına gelen rapport sözcüğüdür. Röportajı yapan kişiye ise rapporteur denilmektedir.

Röportaj genel olarak hedef kitleyi ilgilendiren bir konu hakkında konunun uzmanı, yöneticisi ya da olayın tanığı niteliğindeki kişilerden olay ve sürece ilişkin bilgi alınmasıdır. Radyo ve televizyon için yapılan röportajlar ile yazılı basın için yapılan röportajlar arasında birtakım teknik farklılıklar bulunmaktadır: Bunlardan ilki, radyo ve televizyonda süre sınırlandırması söz konusudur ancak gazete için yapılan röportajlarda genellikle süre sınırlandırması yoktur, buna karşılık sayfa-sütun sınırlandırması olabilir. İkincisi radyo ve televizyon için yapılan röportajlarda dinleyicinin/izleyicinin ses ve görüntüyü net olarak alabilmesi için mikrofonların ve kameraların iyi yerleştirilmesi, kaliteli bir ses ve görüntü kaydının veya yayınının bulunması gerekirken, gazete için yapılan röportajlarda yapılan kayıtta ne söylendiğinin anlaşılması yeterlidir. Röportaj, mülakat, söyleşi sözcükleri Türkçe’ de çoğu kez aynı anlamda ve birbirlerinin yerine kullanılmaktadır ancak sohbet ya da söyleşi röportaj gibi belirli kuralları olmayan daha serbest bir karşılıklı konuşma türüdür. Başarılı bir röportaj yapabilmek için şu koşullara uyulması önerilebilir:

  • Röportajın konusu hedef kitlenin dikkatini çekebilmelidir.
  • Röportaj konukları konuyu en iyi bilen veya söz konusu olaya tanık olan kişilerden seçilmelidir.
  • Röportaj öncesi konu ve konuk hakkında kapsamlı bir araştırma yapılarak bilgi sahibi olunmalıdır.
  • Röportaj konuğuna/konuklarına konuyu en iyi açıklatacak sorular sorulmalıdır.
  • Röportajda muhabirin ya da spikerin yorum ve yönlendirmesi bulunmamalıdır.
  • Ses kaydı, yayında net olarak anlaşılabilecek kalitede yapılmalıdır.

Röportajı yapıldığı alana göre ve konusuna göre iki ana kategoriye ayırmak mümkündür.

Yapıldığı Alana Göre Röportajlar

Bu tür röportajları da 3 grupta incelemek mümkündür: Olayın geçtiği alanda yapılan röportajlar, röportaj yapılacak kişinin bulunduğu yerde yapılan röportajlar, stüdyoda yapılan röportajlar. Bu tür röportajda, görüşülecek konuk/konuklar (uzman, yönetici ya da ilgili kişi) radyo stüdyosuna davet edilerek görüşme yapılır.

Stüdyoda yapılan röportajların en büyük avantajı teknik yönden kusursuz olmasına rağmen, dezavantajı; güncel olayların üzerinden bir süre geçmesinden sonra yapılması nedeni ile olayın güncelliğini, canlılığını büyük ölçüde yitirmesi olabilir. Buna rağmen stüdyoda yapılan röportajlar en yaygın, en tatminkar ve maliyeti ucuz olanıdır.

Konusuna ve Yapılış Biçimine Göre Röportajlar

Bu tür röportajlar; kamuoyunu yansıtan röportajlar, uzman veya yönetici ile yapılan röportajlar, portre röportajları, tarihi röportajlar, magazin röportajları, haber röportajları, dizi röportajlar, hazırlıklı röportajlar, rastgele röportajlar, sempozyum röportajlar, feature (özel-özellikli) röportajlar olmak üzere türlere ayrılabilir.

Bunlardan en çok kullanılan tür olan haber röportajı; haber değeri olan ve haber veren röportajdır. Haber röportaj kısa olmalıdır, olayı anlatmalıdır: Bir deprem ya da sel bölgesindeki kişilerle yapılan röportaj gibi. Haber röportaj bir haber bülteni içinde verilirse, bu durumda haber programı değil, haberi destekleyici bir unsur olur.

Radyo Haber Spikerlerinin Nitelikleri

Radyo spikerleri, yasal bir zorunluluk olmasa da günümüzün gerekliliği olarak donanımlı, bilgili; Üniversite eğitimi olan, yabancı dil bilgisi yetkin, radyo yayıncılığı ve habercilik eğitimi almış kişiler olmalıdır. Bunlarla birlikte, gündelik yaşamda kullanılan hukuk, siyaset, ekonomi, sosyoloji disiplinlerine ilişkin terim ve literatüre de hakim olmalıdır. Zira, haber konularının/içeriklerinin genellikle bu ana konulardan oluştuğu düşünüldüğünde, bu alanlarda da gündeme hakim olan donanımlı kişilerin mikrofon başında olması bir gereklilik olarak görülmektedir.

Radyo spikerlerinin diksiyonları iyi olmalı, sunumları dinleyiciler tarafından rahatlıkla anlaşılabilmelidir. Çünkü radyoda televizyonda olduğu gibi görüntü desteği bulunmadığı, spikerin dudak hareketleri, jest ve mimikleri görülemediği için bu anlamda tüm ağırlık spikerin diksiyonuna, ses tonlamalarına ve anlatım yeteneğine bağlı olacaktır. Radyo haber spikerlerinin televizyon spikerlerine göre avantajlarından ilki, kılık kıyafet konusunda serbest davranabilmeleri iken, ikincisi ise televizyonda olduğu gibi, radyo spikerlerinin güzel ya da yakışıklı olmalarına bakılmamasıdır.

Savaş ve Olağanüstü Dönemlerde Radyo Haberciliği

Radyo cihazlarının kolay elde edilebilir ve yayınlarının kolay ulaşılabilir olması geçmişten günümüze radyonun en popüler haber alma aracı olmasını sağlamıştır. Radyonun haber verme işlevi özellikle savaş, deprem, seçim zamanları gibi olağanüstü dönemlerde daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü televizyon alıcısının bulunmadığı, internetin olmadığı ortamlarda dahi radyo yayınları dinlenilebilmektedir. Radyo sadece savaşlarda değil, deprem, tayfun, tsunami gibi doğal afetler öncesi veya sonrasında da öncelikli haber aracı olmuştur. Bunun en belirgin örneklerinden biri de 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi sonrasında yaşanmıştır. Depremin hemen sonrasında telefonlar kilitlenmiş, elektrikler kesilmiş, televizyon izleme olanağı bir süreliğine imkanı kalmamıştır. Depremden sağ kurtulanlar neler olup bittiğini ancak pilli radyolarından öğrenebilmiş ve gelişmeleri buradan takip edebilmişlerdir.

Haber Medyası Olarak Radyonun Diğer Kitle İletişim Araçlarından Farklılıkları

Haber yayıncılığında, diğer kitle iletişim araçlarıyla karşılaştırıldığında, radyonun doğasından kaynaklanan kimi özellikleri, onu daha üstün ve avantajlı kılmaktadır.

Haber Yayıncılığında Radyonun Diğer Kitle İletişim Araçlarına Göre Üstünlükleri/Avantajları

Radyo stüdyolarının ve vericilerinin kuruluşu, işletilmesi televizyona göre daha kolay ve maliyeti düşüktür.

Radyo alıcı cihazlarının maliyeti de çok düşüktür ve bir kez satın alındığında ömür boyu yararlanılabilir, üstelik radyo yayınlarına/haberlerine ulaşmak ya da dinlemek için ayrıca bir ücret ödemek de gerekmez.

Radyo alıcılarının cep telefonuna dahi sığacak kadar küçülmesinin getirdiği taşıma kolaylığı evde, işte, otobüste ve benzeri her ortamda yayınlara ulaşılabilmesini ve haberlerin dinlenebilmesini sağlamaktadır.

Radyo ve televizyon yayınları elektromanyetik dalgalarla yapıldığından, haberlerin hedef kitleye ulaşması çok hızlı olmaktadır.

Yerel, bölgesel veya ulusal ölçekteki radyo istasyonları sayesinde istenilen hedef kitleye en ekonomik yoldan ulaşılabilmesi mümkündr.

Radyonun günümüzde artık internet üzerinden de dinlenebilmesi radyo haberlerinin bir diğer avantajlı yanıdır.

Haber Yayıncılığında Radyonun Diğer Kitle İletişim Araçlarına Göre Dezavantajlı Yönleri

Radyoda ana öge ses’dir. Ses akılda görüntü yaratır ancak gözle görülen, elle tutulan bir nesnenin bulunmayışı, radyo haberlerinin bu eksikliği giderici içerikte hazırlanmasını ve sunulmasını zorunlu kılar.

İnsanlar televizyon seyrederken yayına odaklanırlar ve çevrelerinde dikkat dağıtacak unsurlar genellikle daha azdır ancak radyo yemek sırasında tabak çanak gürültüsüyle, insanların sohbetiyle, otomobil kullanırken trafiğin gürültüsü ile ve kişinin kendi düşünceleriyle rekabet etmek durumundadır.

Bu durum ise haberlerin radyo dinleyicisi tarafından anlaşılmasını engellemektedir.

Radyoda haber yayını sırasında anlaşılamayan bir haber geriye alınarak tekrar dinlenemez, aynı habere ancak bir sonraki haber bülteninde rastlanırsa dinlenilebilir. Radyo istasyonlarının sayısının fazlalığı da ayrı bir dezavantajdır.

Televizyon Yayınlarının Başlangıcı Sonrası Radyo Haberciliğindeki Değişim

Türkiye’de 1927 yılında düzenli radyo yayınlarına başlanmasından 41 yıl sonra 1968 yılında düzenli televizyon yayıncılığına da başlanmıştır. Televizyonun insanlara ses ile birlikte hareketi, görüntüleri de sunuyor olması radyoya göre bir üstünlük/avantaj olmuştur. Bu gelişmeler üzerine radyolar, televizyon veya gazetelere göre avantajlı olan yönlerini ön plana çıkartan yayın akışları oluşturmaya başlamışlardır. Özellikle Türkiye’de özel/tecimsel radyo yayınlarının başlamasından sonra da radyoların büyük bir çoğunluğu müzik ağırlıklı yayınlar yapmaya başlamış, Türk pop müziği başta olmak üzere çeşitli müzik türlerine ağırlık veren radyo kanalları ortaya çıkmış, radyolar reklam aralarında müzik yayını yapan istasyonlara dönüşmüşlerdir.

Türkiye’de Haber Radyolarının Bugünü ve Geleceğe Dair Öngörüler

Dünya çapında en çok bilinen haber kanallarından ikisi BBC ve CNN iken, Türkiye’de tematik haber yayını yapan ulusal haber radyolarından bazıları şunlardır: Cumhurbaşkanına bağlı olan TRT Radyo Haber, NTV Radyo, Habertürk Radyo, CNN Türk Radyo, Radyo Trafik, A Haber Radyo.

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, radyo haberlerinin yerini ne televizyon ne de internet bağlantılı bilgisayar alabilir, çünkü bilgisayar ve televizyonun her ortamda ulaşılabilir ya da başka işler yapıyorken izlenmesi mümkün değildir. Üstelik radyo haberi dinlemek için dinleyicinin gazete, televizyon, bilgisayarda olduğu gibi satın alma, okuma, izleme gibi ayrıca bir ücret ödemesi gerekmez, radyosunun açık olması yeterlidir.