RADYO VE TELEVİZYON İŞLETMECİLİĞİ - Ünite 6: Finansal Yönetim Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: Finansal Yönetim
Giriş
Finansal yönetim, faaliyetlerin gerektirdiği kaynakların yaratılması ve bu fonların en etkin şekilde yatırımlara yönlendirerek işletmenin değerinin artırılmasını hedefleyen kararları içermektedir. Söz konusu kararlar ülkenin ve dünyanın ekonomik durumundan siyasi ortamdan ve sektörel gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Televizyon ve radyo kurumları da içinde bulundukları ortamdan ve çevre koşullarından etkilenirler.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun sermayesi, kar dağıtımı ve yedek akçe ayrılması Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Kanunu’nun 33. ve 34. maddeleri ile düzenlenmiştir. Kurumun sermayesinin kaynakları da yine Kanun’la belirlenmiştir. Ayrıca 3093 Sayılı Türkiye Radyo Televizyon Gelirleri Kanunu ile Kurumun gelirleri de düzenlenmiştir. 3384 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 29. maddesine göre, özel radyo ve televizyon kuruluşları anonim şirket şeklinde kurulurlar. Bu kuruluşlar Türk Ticaret Kanunu’na tabidirler.
Finansal Yönetim
İşletmelerde finansal yönetim, faaliyetlerin gerektirdiği kaynakların yaratılması ve bu fonların en etkin şekilde yatırımlara yönlendirilerek işletmenin değerinin artırılmasını hedefleyen kararları içermektedir.
Temel Finansal Kararlar
Finansal yönetim işletmenin orta ve uzun vadeli hedefleri, politikaları ve stratejilerinin gerçekleştirilmesine yönelik finansal kararların alınması, uygulanması, denetlenmesi ve değerlendirilmesinden oluşan bir süreçtir. İşletmelerin istikrarlı orta ve uzun vadeli planlar oluşturması ekonomik ve siyasi ortamla ilgili tahminlerin sağlıklı yapılmasıyla mümkündür. İşletmelerde finansal kararlar finansman kararları, yatırım kararları ve temettü politikaları olmak üzere üç gruba ayrılabilir: Yatırım kararları, Finansman kararları, Kar payı dağıtım kararları.
İşletmelerde Finans Organizasyonu
İşletme yönetiminin hiyerarşik açıdan bölümlendirilmesinde üç temel alanın varlığı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki tepe yönetim olup, işletmelerdeki yönetim kurulu olarak nitelendirilmektedir. Yönetim kurulu denetim ve yönetim işlevlerini birlikte yürütmektedir. İkinci olarak, orta kademe yönetimi gelmektedir. Orta kademe yönetimine örnek olarak işletmelerde bölüm yöneticileri verilebilir. Söz konusu yöneticiler, belirli alanlardaki (finans, üretim, vb.) görevleri yerine getirirken aralarında bir koordinasyon vardır. Son olarak alt kademe yönetimi bulunmaktadır. Alt düzey yönetimine örnek olarak da çeşitli bölümlerdeki şefler verilebilir.
İşletme faaliyetlerinin her koşulda devam edebilmesi finans bölümünün verdiği kararların başarısı ile mümkündür. İşletme faaliyetlerinin işletme amaçlarına uygun olarak yürütülmesi, finans yöneticisinin yetki ve sorumluluklarının açıkça belirlenmesini ve belirli dönemlerde rapor vermesini zorunlu kılar. İşletmelerde finans yöneticisi, genellikle genel müdür yardımcısı, bazı büyük işletmelerde ise genel müdür pozisyonundadır. Modern işletmelerde finans yönetimi bir takım çalışmasına dayanmaktadır. Finansal yönetici küçük organizasyonlarda ve kar amacı olmayan ya da kar amacı ikincil olan işletmelerde finans yöneticisinin görevleri ile büyük ölçekli kar amaçlı organizasyonların görevleri arasında farklılıklar vardır.
İşletme Sermayesi Yönetimi
İşletme sermayesinin en önemli kalemleri pazarlanabilir menkul kıymetler, alacaklar ve stoklardır. Bununla beraber satışlara bağlı olarak işletmenin kasa, banka hesapları ve menkul kıymetleri değişim gösterecektir. İşletme sermayesi bir yıl boyunca birçok kez devretmektedir. Devir hızının yükselmesi gerekli olan işletme sermayesi yatırımını azaltır. Yapılan yatırımın tekrar nakit olarak geri dönmesi için gereken zaman eğer uzun olursa firmanın yapacağı ödemeler için dış kaynaklardan kısa vadeli fon temin etmesi gerekmektedir. Ekonomide belirsizlik olmaması durumunda firmalar dönen varlıklar yatırımını mümkün olan en az düzeyde tutacaklardır. Ancak politik ve ekonomik değişkenlerin taşıdığı belirsizlik özellikle gelişmekte olan ülkelerde işletme sermayesi yönetimini güçleştirmektedir.
İşletme Sermayesi İhtiyacının Belirlenmesi
İşletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmek için gelecek dönemlerde ne kadar miktar işletme sermayesine ihtiyaç duyacaklarının tahmini için çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemlerin başlıcaları tahmini bilançoların hazırlanması ve varlıkların kısa vadeli borçları aşan kısmının tespit edilmesi veya nakit dönüşüm süresinin bulunarak nakitin bağlı kaldığı süre içinde toplam faaliyet giderlerinin hesaplanarak, işletme sermayesi ihtiyacının belirlenmesidir. Tahmini bilançoların hazırlanması farklı şekillerde gerçekleştirilebilmektedir.
- İşletmenin satışlarının tahmininden sonra kar marjı, kar payı dağıtımı gibi politikalarının belirlenmesi ve bu oranların gelecek dönem satışlarına uygulanarak, bilanço verilerinin hesaplanması,
- Faaliyet bütçelerinin hazırlanmasından sonra işletmenin alacaklarının vadesi ve ödeme politikalarına bağlı olarak nakit bütçesinin hazırlanması ve tüm bütçelerin verilerinin kullanılarak gelecek dönem bilanço kalemlerinin tahmin edilmesi,
- Geçmiş yılların verileri kullanılarak işletmenin varlıkları ile satışları arasındaki ilişkileri gösteren, denklemlerin oluşturulması ve bu denklemlerle gelecek dönem bilanço verilerinin tahmin edilmesi.
Tahmini Bilanço Hazırlanması
Satışların tahmin edilmesinden sonra dönen varlıklara yapılacak yatırımın hazırlanması gerekir. Bu amaçla çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Geçmiş yılların satış verileri ile dönen varlıklar arasındaki ilişkileri doğrusal denklemlerle ortaya koyan regresyon yöntemi, en yaygın görülenlerden biridir. İşletme oranlarının geçmiş yıllarda izlemiş olduğu trendi işletme hedefleri ışığında tekrar göz önüne alarak gelecek dönemlerde varlıklara yapılacak yatırımların miktarına karar verilir. Bu yöntem dışında satışların yüzdesi yöntemi de sık kullanılan yöntemlerden birisidir.
Nakit Bütçesi
Nakit bütçesi değişik koşulları gösteren senaryolar altında gelecek dönem için nakit akımını göstermektedir. Nakit bütçesinin kesinliği nakit akımlarının tam olarak tahmin edilebilmesine, sektörün ve firmanın özelliklerine bağlıdır. Nakit bütçesinin hazırlanabilmesi için;
- Satışların tahmini,
- Nakit girişlerinin tahmini,
- Nakit çıkışlarının tahmini,
- Nakit açığı ve fazlasının belirlenmesi gereklidir.
Nakit bütçesi değişik koşulları gösteren senaryolar altında gelecek dönem için nakit akımını göstermektedir. Nakit bütçesinin kesinliği nakit akımlarının tam olarak tahmin edilebilmesine, sektörün ve firmanın özelliklerine bağlıdır. Nakit bütçesinin hazırlanabilmesi için;
- Satışların tahmini,
- Nakit girişlerinin tahmini,
- Nakit çıkışlarının tahmini,
- Nakit açığı ve fazlasının belirlenmesi gereklidir.
Nakit Dönüşüm Süreci
İşletmelerin nakit-hammadde-alacaklar-nakit döngüsünü tamamlanması için gereken süre, nakit akım döngüsünü göstermektedir. Kısa vadeli planlamanın ilk adımı nakit akım döngüsünün hesaplanmasıdır. Nakitin geri dönme süresinin hesaplanmasında dikkate alınması gereken faktörler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Hammadde dönüşüm süresi (Stok vadesi): Hammaddenin mamule dönüşmesi için gerekli olan ortalama süre
- Alacaklar dönüşüm süresi: Alacakların tahsil edilmesi için gereken ortalama süre (vade)
- Ticari borçların erteleme süresi: Hammaddenin satın alınması ile nakit ödeme yapılması arasında geçen süre
- Nakit dönüşüm süresi: Üretken kaynaklara yapılan nakit harcamalar ile mamul satışlarından nakit tahsilat yapılması arasında geçen süre.
İşletme Sermayesi Finansmanı ve Kaynakları
İşletme sermayesi finansmanında kullanılabilecek başlıca kaynaklar; ticari borçlar, ödenecek giderlerin ertelenmesi, kısa vadeli banka kredileri, finansman bonosu, varlığa dayalı menkul kıymet ihracı, mevduat sertifikaları ve faktoring işlemleridir.
Orta ve Uzun Vadeli Finansman Kaynakları
Finansal yöneticiler optimal sermaye yapısının belirlenmesinde dış kaynak/özsermaye dengesinin yanında kaynakların vade yapısına da dikkat etmelidirler. Özellikle satışlarda yeterli artış sağlanamadığı veya alacak tahsilatında güçlüklerle karşılaşıldığında yoğun dış kaynak kullanımı işletmeleri başarısızlığa götürür. İşletme sermayesinin finansmanında kısa vadeli kaynakların kullanıldığından söz etmiştik. Orta ve uzun vadeli kaynaklar sabit varlık alımı veya işletme sermayesinin devamlılık gösteren kısmının finansmanında kullanılırlar.
Özsermaye
İşletmelerde yaygın olarak kullanılan temel kaynak özsermayedir. Ödenmiş sermeye ve şirket fonlarından oluşan özsermaye olmadan hiçbir ticari işletme faaliyet gösteremez. Özsermaye finansman fonksiyonunun yanı sıra ortakların işletmedeki haklarını da gösterir. Söz konusu haklar, işletmelerde ödenmiş sermaye karşılığında çıkarılan pay senetleri ile izlenir.
İşletmelerin özsermaye oranının düşük olmasının birçok nedeni olabilir. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Özsermaye pahalı bir kaynaktır. Sermaye piyasalarında yatırım alternatiflerinin çeşitliliği ve kısa vadelerde yüksek getiri sağlanması olanağı büyük ve uzun süreli özsermaye yatırımlarını olumsuz etkilemektedir.
- Borçla finansmandan çekinen veya borçlanmada başarısız olan işletmeler büyüme hedeflerini gerçekleştiremezler. Büyüyemeyen işletmeler optimal büyüklüğe ulaşamazlar ve teknolojik yenilikleri takip edemezler. Bu tür işletmeler rekabet yeteneklerini kaybederek küçük ölçekli faaliyet göstermek zorunda kalırlar.
- İşletmelere yatırım yapanlar yönetime dolayısıyla işletme ile ilgili kararlara katılmak isterler. Oysa yönetim kurulunda yer alabilmek için belirli oy hakkına sahip olmak gerekir. Buda ortakların finansal gücünü aşabilir.
- Halka açık olmayan orta boy işletmelerde, işletme ile ilgili gelişmeleri takip etmek küçük ortaklar için oldukça güçtür. Özellikle şeffaf olmayan piyasalarda yönetimdeki ortaklarla küçük ortaklar arasında önemli fırsat farklılıkları doğmaktadır. İşletmelerin kar payı dağıtmakta çok da istekli olmamaları da potansiyel ortakların yatırım yapmakta çekimser kalmalarına neden olmaktadır.
Orta ve Uzun Vadeli Kredili Finansman
Orta ve uzun vadeli krediler sabit varlık alımı veya işletmenin süreklilik gösteren kısmının finansmanında kullanılır. Borçlanma amacına göre krediler teminatlı veya teminatsız olabilirler. Genelde kredilerin vadesi iki ile beş yıl arasında değişmektedir.
Orta süreli krediler; yatırım, donatım ve işletme kredisi olmak üzere üç temel bölüme ayrılabilir. Orta süreli kredilerin sunulmasının temel koşulları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Projenin düzenli fon yaratacak nitelikte olması,
- İşletmenin sermaye yapısına uygun olması,
- Uzun süreli satış ve kar tahminlerinin yapılabilmesi,
- İşletmenin yeterli güvence sunabilmesi.
Yatırımları finanse etmek ve çalışma sermayesini artırmak amacıyla kullanılan orta vadeli kredilerin temel özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- 2-5 yıl vadeli olarak açılmaktadır,
- Reeskonta kullanıldığında 2 yıllık ödemesiz dönem kabul edilebilir,
- Anapara genellikle 6 aylık ya da yıllık taksitlerle geri ödenmektedir,
- Orta vadeli krediler, net kar artı amortismanlarla ödenmektedir,
- Firmanın kredi değerliliği belirlenirken, uzun vadede borç ödeme gücü, gelecek yıllarda yaratacağı kaynaklar ve karlılığın sürekliliğine özel önem verilir,
- Orta süreli kredide riskin fazla olması sebebiyle genellikle ipotek teminatı gerekli görülmektedir,
- Kredi süresi uzadıkça artan risk genellikle faiz oranının da artmasına neden olmaktadır,
- Kredi limitinin belirlenmesinde projenin kredi değerliliği dikkate alınmaktadır,
- Orta süreli krediler vergi, resim, harç istisnası, destekleme primi özendirmelerden daha çok yararlanmaktadır.
Sübvansiyon Finansmanı
Devletin temel sübvansiyon nedenleri aşağıda şekilde sıralanabilir:
- Endüstri bölgeleri oluşturmak,
- İhracatı özendirmek,
- Bölgelerde yapısal iyileşme sağlamak,
- Yeni ürün ve yöntemler geliştirmek,
- Rekabet yeteneğini artırmak, Sübvansiyon finansmanı; arsa tahsisi kredi kolaylığı, yatırım indirimi ve hibe şeklinde doğrudan olan destekler olabileceği gibi, vergi indirimi, devlet garantisi ve pazarlama şeklindeki dolaylı desteklerden de oluşabilir.
Proje Finansmanı
Proje finansmanı, ekonomik açıdan verimli yatırım projelerini finanse etmek amacı ile kaynak sağlayanların kredi geri ödemesi ve sermaye karlılığı hesaplamalarda projenin yarattığı nakit akışını esas aldıkları, geri dönüşsüz veya kısmen geri dönüşlü finansman kaynağı yaratılması olarak tanımlanabilir. Proje finansmanı, yatırımların planlanması aşamasında aşağıdaki faaliyetleri kapsamaktadır:
- Yatırım çevre analizi,
- Ekonomik beklentilerin projeye olan muhtemel etkileri,
- Sektör analizi, fırsat ve tehditlerin belirlenmesi
- Yatırımın projelendirilmesi, fiziki etüdlerinin hazırlanması,
- Firma değerlemesi.
Forfaiting
Forfaiting, dış satım işlemlerinden doğan orta süreli ve bir banka tarafından garanti edilmiş alacağın, rücu edilmemek (geri dönmemek) koşulu ile satışı olarak tanımlanabilir.
Böylece;
- Alacağın dış satımdan doğması,
- Alacağın aval ya da banka garantisince güvenceye alınmış olması,
- Söz konusu satışların kendisine rücu hakkı olmaksızın üçüncü kişilere devredilmesi,
- Senet borçlusunun itibarlı bir firma olması forfaiting işleminin temel özelliklerini oluşturmaktadır.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun Sermaye ve Yapısı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun sermayesi, kar dağıtımı ve yedek akçe ayrılması Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Kanunu’nun 33. Ve 34. maddeleri ile düzenlenmiştir. İlgili Kanun’un 33. maddesine göre Kurumun nominal sermayesi T20.000.000’dir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun sermayesinin kaynakları da yasayla belirtilmiştir. Kanun’un 33. maddesinde bu kaynaklar belirtilmiştir. Buna göre sermaye; Türkiye Radyo Kurumu Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte ödenmiş sermaye genel bütçeden, sermayeye mahsuben yapılacak ödemeler ve yıllık karlardan bu Kanunun 34. maddesi ve diğer kanunlar uyarınca ayrımlar yapıldıktan sonra kalacak bakiyeden oluşur.
Özel Radyo ve Televizyon İşletmelerinin Sermaye Yapısı
3884 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 29. maddesine göre, özel radyo ve televizyon kuruluşları anonim şirket olarak kurulurlar. Yeni Türk Ticaret Kanunu anonim şirketi bir ünvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile ortaklarının sorumluluğu taahhüt etmiş oldukları sermaye payı ile sınırlı bulunan şirket olarak tanımlamıştır.
Yerli sermaye oluşumunun yetersiz olduğu veya var olan sermayenin kullanılamadığı ülkelerde yabancı sermaye yatırımları ile ülke ekonomisine sermaye aktarımı yapılır. Yabancı sermaye yatırımları ülke ekonomilerine akış biçimine göre ikiye ayrılmaktadır.
- Dolaylı (Direkt) yabancı sermaye yatırımları
- Portföy yatırımları Ulusal pazarın verimliliği ile uluslararası pazarın verim farklarının ortaya konması ve bu sonucun şirketi pozitif etkilemesi beklenir.
Uluslararası doğrudan sermaye yatırımlarında üç temel faktör üzerinde durulmaktadır:
- Projenin nakit çıkışları (başlangıç maliyetleri),
- Projenin ekonomik ömrü,
- Projenin finansmanında kullanılan kaynakların marjinal maliyeti.