RADYO VE TELEVİZYONDA PROGRAM YAPIMI - Ünite 1: Radyo ve Televizyonda İletişim Süreci Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Radyo ve Televizyonda İletişim Süreci
Giriş
Önceleri ses ve konuşmayla başlayan iletişim kurma süreci matbaanın bulunmasıyla yazılı hale gelmiştir. Günümüzdeki iletişim araçları her şeyi hızlı, kitlesel ve ucuz bir biçimde bireylere ulaştırır hale getirmiştir. İletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan iletişim araçları ve ortamları içeriğin üretimini ve yayını farklılaştırmış, teknolojinin sağladığı etkileşim olanakları insanların, sadece düşünce ve davranış biçimlerini etkilemekle kalmamış, iletişim, satın alma, bilgi edinme, eğitim, öğrenme, eğlenme, örgütlenme ve çalışma biçimini değiştirmiş, kitlesellik kısıtlarını aşarak yayıncılığı bireyselleştirmiş, yayıncılık denetimi ve etik günümüzde en çok tartışılan konular haline gelmiştir. Günümüzde radyo ve televizyonun çoklu iletişim ortamları ile bütünleşik bir şekilde eşzamanlı ve eşzamansız etkileşimli olarak kullanılmaya başlaması, bu araçlara yeni anlamlar ve sorumluluklar yüklemiş, radyo ve televizyon programlarının içeriğinin yapım ve yayın biçimi, yapım ve yayın sektörü açısından sorgulanmasını, yeni tartışma, sorun ve uygulama alanlarını gündeme getirmiştir.
Kitle İletişim Aracı Olarak Radyo Ve Televizyonun İşlevleri
Kitle iletişiminde kitle sözcüğü, iletilerin farklı sosyoekonomik statülerdeki birçok insana aynı anda yönelmesini ve sayıca çok fazla insanı ifade eder. Radyo ve televizyonun işlevleri; bireylerin sosyal, psikolojik, kültürel ve ekonomik davranışlarını etkileyip değiştirmek, eğlendirmek, bilgi vermek, ürün ve hizmetleri tanıtmak ve eğitmek olarak sıralanabilir.
Kitle iletişim araçlarının işlevleri ilk kez Laswell (1960) tarafından bilgi verme, ikna etme ve toplumsallaştırma olarak ortaya konmuş ve Charles Wright (1961) bu işlevlere eğlendirme işlevini eklemiştir. Kenneth Boulding (1962) ise, ürün ve hizmetleri tanıtma fonksiyonunun da bu işlevlerden biri olduğunu belirtmiştir. Daha sonraki dönemlerde iletişim araştırmaları kitle iletişim araçlarının bu temel işlevlerine yeni işlevleri de etkilemiştir. Bunlar;
- Toplumsal değişikliklerin getirdiği gerilimlerden uzaklaşmak için çeşitli programlarla ve dizilerle düş dünyası yaratmak,
- Yenilikler konusunda haber ve bilgi vermek,
- Toplumsal yaşamda yönetenler ve yönetilenler açısından denetim ve eleştiri yapmak,
- Toplumun eğitilmesini sağlamak,
- Kültürlerarası ve kuşaklararası etkileşimi sağlamak,
- Politik ve siyasi olayları yorumlayarak kamuoyu oluşturmak olarak sıralanabilir.
Radyo ve televizyonda yayınlanan programlar temel olarak; haber verme, eğitme, eğlendirme, mal ve hizmetlerin tanıtımını sağlama, inandırma ve harekete geçirme işlevlerini yerine getirirler. Radyo ve televizyon sayesinde dünyadaki siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal ve askeri gelişmeler anında izleyicilere ulaşmaktadır. Radyo ve televizyonun eğitme işlevi, her yaştaki bireyin sürekli olarak yaşam boyu eğitim kapsamında sadece konusu ders olan programlar aracılığı ile değil, farklı program türleri ile de yerine getirilmektedir. Açık ve uzaktan eğitimi kapsamaktadır. Açık ve uzaktan eğitim: Farklı mekânlardaki öğrenci, öğretici ve öğretim materyallerinin iletişim teknolojileri aracılıyla bir araya getirildiği kurumsal bir eğitim yönetimidir. Radyo ve televizyonun izleyenleri modern yaşamın sıkıntılarından ve sıradanlıktan bir anlamda kurtulmaktadır. Radyo ve televizyonun bir başka işlevi ise mal ve hizmetlerin tanıtımını yapmaktır. Bu işlev fikir, mal ve hizmetlerin reklam yayınları aracılığıyla dinleyici /izleyicilere tanıtılmasını ya da satın almaya ikna edilmesini temel alır. Reklam: Bir malın, hizmetin veya fikrin bedeli ödenerek ve bedelin kimin ödediği anlaşılacak biçimde yapılan yüzyüze satışın dışında kalan ve radyo televizyon gibi kitle iletişim araçları ile yapılan tanıtım faaliyetleridir. Radyo ve televizyon izler kitleleri ikna ederek, kazanç artırma ve satın almaya yönelterek yaşam biçimlerinin değişmesinde rol oynayan önemli araçlar haline gelmiştir.
Radyo Ve Televizyonun Özellikleri
İletişim aracı olan radyo, 1920’li yıllardan itibaren teknik özelliklerinden dolayı hızlı bir haber akışı sağlayabilme, etkili bir şekilde dinleyicilerine ulaşabilme ve başka işlerle uğraşırken de dinlenebilme özelliğine sahiptir. Bir kitle iletişim aracı olarak 1940’lı yıllardan itibaren aynı anda milyonlarca geniş izleyici kitlelerine (farklı sosyoekonomik yapıda) ulaşmaya başlayan televizyon ise, kulağa seslenmesinin yanı sıra göze de hitap etmesi ve hareket öğesi içermesi nedeniyle bireylerin eğitilmesi, eğlenme, bilgi alma, ürün ve hizmetlerin tanıtılması gibi amaçlar için kullanılmaktadır. Radyo ve televizyon dinleyici/izleyicileri ikna ederek, eğiterek, eğlendirerek, bilgilendirerek, haber vererek ve satın almaya yönelterek yaşam biçimlerinin değişmesinde rol oynamıştır. Ayrıca bireylerin toplumsal yaşamda birbirleriyle olan ilişkilerini ve dünyayı algılama biçimlerini de değiştirip geliştirmektedir.Bu sebeplerden dolayı programların yaratım ve yapım süreci büyük paraların harcanmasını gerektirmektedir. Radyo ve televizyon programlarının yaratımı, üretimi, dağıtımı, yayını ve denetiminin çok iyi planlanması yaratılması ve uygulanmasını gerekir. Günümüzdeki teknolojik özelliklerle radyo ve televizyonun çeşitli avantajı ve dezavantajları bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Hedef kitle seçme olanağı, hareket etkisi ile mesaj taşıma veya mesaja bağlılık, güçlülük imajı, çabukluk, taşınan mesajın kalıcılığı ve etkisi, maliyet, hatırlatıcı özellik, faydalarının gösterimi, zaman kullanımı, duyguların sunumu, imaj yaratma, ekranın boyutu ve etkisi, yayın kalitesi ve denetimdir.
Radyo Ve Televizyon İletişim Süreci
Radyo ve televizyon yayıncılığı öncelikle bir kitle iletişim etkinliğidir. Kitle iletişim: Mesajların radyo ve televizyon gibi iletişim araçları aracılığıyla kamusal, dolaylı, tek yönlü olarak dağınık bir dinleyici/izleyici kitlesine iletildiği bir süreçtir. Radyo ve televizyonla iletişim söz konusu olduğunda ise, mesajı oluşturan bir kaynak (kanal sahibi, yapımcı, sunucu) televizyon mesajının oluşturulduğu bir radyo ve televizyon gösterisi (program), bu gösterinin dinlenebilmesi izlenebilmesi için teknik bir alt yapı (kablo, anten, sayısal teknolojiler v.b), mesajın hedefi olan alıcılar (dinleyiciler/izleyiciler) ve dinleyiciler/ izleyiciler üzerinde bir etki ve bu etkinin sonucu olan ve kısa ya da uzun dönemde ortaya çıkan tepki (geribesleme) olması gerekir. Radyo ve televizyonun mesajını oluşturan programlar izleyicilere ulaşmak ve onları programın amacına uygun olarak etkilemek için yapılır.
Kaynak: Radyo ve televizyon programlarında hangi mesajın, hangi amaç ve formatlarla, hangi zamanda, hangi yoğunlukta ve nasıl verileceğinin kararını iletişimde bulunan kaynak yani programcı, programda yer alan kişiler ya da yayın kuruluşu vermektedir. Radyo ve televizyon iletişiminin kaynağındaki asıl kişi olan yapımcı, program fikrini tasarlayıp, geliştiren, bu fikri radyo ve televizyon programına dönüştüren kişidir. Radyo ve televizyon iletişimi sürecini diğer iletişim türlerinden ayıran en önemli özelliklerin başında kaynağın kurumsal bir yapıda olmasıdır.
Mesaj : Mesaj, iletişim sürecinin tüm evrelerinde bulunmaktadır. Radyo ve televizyon program türlerinin amaç, işlev ve izler kitle göz önüne alınarak türlere ayrılır.
Televizyon Program Türleri
Fransızca kökenli bir sözcük olan ve tüm sanatsal faaliyetler için kullanılan tür kavramı, kitle iletişim araçlarının genel kategorilerini adlandırmak için kullanılmaktadır. Televizyonda tür kavramı Nejat Özön “programların belirli bir konuyu işlerken kullandığı gerece, çeşitli öğelerin kullanış biçimine, belli bir konuyu kullanış açısına göre ortak yönleri bulunarak yapılan kümelendirmeler sonunda ortaya çıkan bölümler” şeklinde tanımlamaktadır.
Ülkemizde ise Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) izleme ve Değerlendirme Merkezi Başkanlığı program türlerine ilişkin sınıflandırmayı şu şekilde yapmaktadır: Haber, Spor, Kültür, Dini ve moral(Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union -EBU) dini programları tek ve ayrı bir program türü olarak kabul etmiş ve bu programları “izleyici ve dinleyiciyi manen yükseltmeyi amaçlayan, ilahi programlar” olarak tanımlamıştır.), Eğitim, Bilgilendiren/Eğlendiren, Gerçek insan yaşamında yola çıkılarak hazırlanan programlar ve Belgeseller, Dramatik, Müzik, Eğlence programları ve Program tanıtımları, Reklamlar ve Diğer tür programlardır.
Kanal : Radyo ve televizyon elektronik iletişim araçları olduğu için mesajları taşı- yan ses ve görüntü sinyalleri elektronik araçlarla iletilmektedir. Televizyon yayınları bu sinyalleri; anten, kablo, uydu, internet mobil televizyon, cep telefonu ve sayısal teknolojiler (Digitürk-D-Smart vb.) aracılığı ile izleyenlere ulaştırmaktadır.
Radyo ve televizyon yayın türleri : Son yıllarda teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte farklı yayın türleri de radyo ve televizyon yayınları arasında yerini almış- tır. Bunlardan biri olan sayısal yayın; Analog televizyon yayıncılığının teknolojik olarak yenilenmiş ve gelişmiş türüdür ve çeşitli bilgilerin eş zamanlı ve programların daha ekonomik olarak iletilmesi, yayıncılığa avantaj sağlamaktadır. Sayısal teknolojilerin kullanılmasıyla uygulamaya başlayan bu yayın metodunda karasal, uydu, kablolu yayınlar yer almaktadır. Karasal/Sayısal yayın: Çatı anteniyle alınan televizyon yayınının sayısal teknolojiye uyarlanmış halidir.
İzleyici Kategorileri : Radyo ve televizyonda dinleyicileri/izleyicileri şu şekilde sınıflandırmak mümkündür; potansiyel dinleyici/ izleyici, fiili dinleyici/izleyici ve hedef dinleyici/ izleyici. Hedef dinleyici/ izleyici: Bir radyo ve televizyon programcısının, radyo ve televizyon kuruluşunun ya da reklam ya da program sponsorunun mesajlarının amacına ulaşabilmesi için en önemli gördüğü dinleyici/ izleyici kümesidir.
Geri Besleme : Radyo ve televizyon iletişiminin geleneksel yapısında, dinleyici/izleyicilerin anında katkısı bulunmadığı için geri besleme gecikmeli olarak uygulanır. Yayın anında, ya da yayından sonra doğrudan televizyon kuruluşu veya çeşitli araştırma kuruluşlarının yaptıkları izleyici ölçümleri yani “izlenme oranı” (rating) ve “izlenme payı” (share) ölçümleri ve etki araştırmaları, radyo/televizyon sistemlerinin başlıca geri besleme araçlarıdır.
Radyo Ve Televizyonda Yayıncılık Türleri : Radyo ve televizyon kuruluşları tüm dünyada kamu (halk için yapılan) ya da özel (ticari amaç için yapılan) yayıncılığı yapmaktadır.
Kamu Hizmeti Yayıncılığı : Kamu Hizmeti Yayıncılığı, “halk için yapılan, halk tarafından finanse edilen ve halk tarafından kontrol edilen” yayıncılıktır. Kamu yayın kurumunun hedef kitlesi bütün ülke nüfusudur. Kamu hizmeti yayıncılığının temel amacı, hedef kitleleri bilgilendirmek, haber vermek, eğitmek ve eğlendirmektir. Türkiye’de TRT kamu yayıncılığı yapan bir yayın kuruluşudur.
Özel Yayıncılık : Özellikle, Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan ve gelişen özel yani ticari radyo ve televizyon yayıncılığının amacı ise, reklam verenlerin ilgisini çeken potansiyel tüketici olan dinleyici/izleyici gruplarına yayın götürmektir.
Kamu ve özel yayıncılık arasındaki temel farklar:
- Kamu hizmeti veren radyo ve televizyon kuruluşu, bulunduğu ülke sınırları içinde hemen her yerde izlenebilme özelliğine sahip olduğundan ülkenin tüm nüfusuna yayın yapmayı amaçlamaktadır. Oysa özel yayıncılık yapan bir kuruluş kar amacı güttüğü ve yayınlarını sürdürebilmesi için reklam alacağından, reklam verenlerin talepleri doğrultusunda potansiyel tüketicilerinin yoğun olduğu yerlerde yayın yapmayı amaçlamaktadır.
- Kamu yayın kuruluşları geniş bir izleyici yelpazesinde yayın yapmayı hedefler. Bunun nedeni farklı izleyici gruplarının farklı gereksinimlerini karşılamak zorunluluğudur. Kamu kuruluşu eğitim spotlarından belgesellere, sosyal sorumluluk kampanyalarından haberlere kadar olan bir yelpazede, sınırlı sayıda izleyicilerin izlediği programları yapmakla görevlidir. Oysa özel televizyon kuruluşları, izleyicilerinin öncelikle eğlenme, hoşça vakit geçirme gibi öncelikli gereksinimlerini karşılamayı hedeflediğinden amaç izleyicilerin en küçük ortak paydasını bulmaktır. Kamu yayın kuruluşlarının ilkesi, bilgilendir, eğit ve eğlendir iken ticari yayın kuruluşlarının ilkesi sadece eğlendirmek, nadiren de bilgilendirmektir.
- Kamu yayın kuruluşları izleyicinin ulusal kimliği ve yaşadığı toplumun parçası olduğunu temel amaç olarak benimserken, özel yayın kuruluşları izleyici kitlesini artırmayı ve dolayısıyla reklam gelirini artırmayı hedeflerler.
- Kamu yayın kurumları programların nitelikli olmasını amaçlayarak, izleyicilere farklı program seçeneklerini kaliteli olarak sunmayı hedeflemektedir. Özel yayın kuruşlarının amacı ise tersine izlenme oranı ve izlenme payını en üst seviyede tutarak reklam gelirleriyle kar elde etmeyi hedeflemektedirler.
Radyo Ve Televizyon Yayıncılığında Denetim, Yayın Standartları Ve Yasal Zorunluluklar
Toplumsal bir sorumluluğu olan yayıncı, radyo ve televizyon programlarının yapımında “haber verme, eğitme, eğlendirme ve mal ve hizmetleri tanıtma” işlevlerini yerine getirirken, yayın amaçlarını gerçekleştirmek için de yayın standartları olarak adlandırılan “kamu yararına uygunluk, tarafsızlık, doğruluk, yeterli bilgi verme, anlaşılırlık, yasalara ve ahlaki değerlere uygunluk ve toplumsal beğenilere uygunluk” gibi ilkeleri yayın denetim ölçütleri olarak temel almakta ve ilkeler çerçevesinde bilgi toplama sürecinden başlayarak, bu bilgiyi mesaj biçimine dönüştürene kadar yayınları denetlemektedir. Ancak bazı durumlarda yayıncı duygu ve düşüncelerinin etkisinde kalarak yayın ilkelerinden ödün de verebilmektedir. Bu durumda yayıncıyı uyarma açısından halk da denetim işlevini yerine getirmekte, yayından memnun olup olmadığını dile getirerek yayıncıyı denetlemektedir. Günümüzde RTÜK 15.02.2011 tarihinde çıkan 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında kanun kapsamında yayın ilke ve esaslarına göre kamu ve özel yayıncılık kuruluşlarının uymasını sağlamakla ve denetlemekle yükümlüdür. RTÜK, bu görevini yayın izni ve lisans verme, iptal etme, uyarma, program durdurma veya para cezası gibi bir takım yaptırımlarda bulunarak gerçekleştirmektedir.