SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI - Ünite 1: Mevzuat ve Sağlık Kurumları Mevzuatı ile İlgili Temel Kavramlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Mevzuat ve Sağlık Kurumları Mevzuatı ile İlgili Temel Kavramlar

Giriş

Mevzuat, Anayasa’daki ilgili hükümlere aykırı olmamak kaydıyla çıkarılan kanunlar ile bu kanunlara aykırı olmamak üzere yürürlüğe konan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer yazılı metinlerden oluşur.

Sağlık mevzuatı, kişinin ruhen ve bedenen iyilik halinde olması amacıyla çıkarılan yasal düzenlemeler ile çeşitli yasal düzenlemelerde yer alan ve sağlık ile ilgili olan hükümlerden oluşmaktadır. Başka bir deyişle sağlık mevzuatı, sağlık kurumları, sağlık hizmetleri ve sağlık personeli hakkında çok sayıda kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, uluslararası antlaşma, yönetmelik, tebliğ, yönerge, genelge vb. gibi hukuki belgelerden oluşur.

Hukukun Kaynakları

Hukuk literatüründe kaynak terimi esas olarak maddi ve şekli olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır.

Hukukun maddi kaynağı , hukuk kurallarının kaynağını belirtmektedir. Hukuk kurallarının oluşmasına neden olan her türlü toplumsal ve fikri veri, hukukun maddi kaynağını oluşturmaktadır. Diğer bir ifade ile hukukun maddi kaynakları, hukuk kurallarının özünü veya varlık nedenini oluşturan, bu kuralları yaratan temel öğelerdir. Hukukun şekli kaynakları ise, hukuk kurallarının ortaya çıkış şekilleriyle ilgilidir. Hukuk kurallarının ortaya çıkarken aldıkları biçim hukukun şekli kaynağını oluşturmaktadır. Buna uygun olarak da, hukuk kurallarının ortaya çıkarken büründükleri bu şekillerin bütünü pozitif hukuku meydana getirmektedir.

Hukukun şekli kaynakları da kendi içinde genel olarak asli kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılır; Asli (bağlayıcı) kaynaklar , mevcut ve uygulanması zorunlu hukuk kurallarından oluşmaktadır. Yardımcı kaynaklar ise, ilmi içtihatlar (bilimsel görüşler-doktrin), mahkeme içtihatları ve mukayeseli hukuk kurallarından oluşur. Hukukun asli ya da esas kaynakları da kendi içinde yazılı kaynaklar ve yazısız kaynaklar şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Yazılı kaynaklar anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik ve bireysel işlemlerden oluşur. Yazısız kaynaklar ise örf ve adetlerdir.

Anayasa

Anayasa kavramı, “maddi” ve “şekli” olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. Maddi anlamda anayasa, devletin temel organlarının kuruluşunu ve işleyişini belirleyen hukuk kurallarının bütününe denir. Buna göre, bir kuralın anayasa kuralı olup olmadığı içeriğine ve düzenlediği konuya bakılarak belirlenir. Şekli anlamda anayasa ise, normlar hiyerarşisinde en üst sırayı işgal eden, kanunlardan farklı ve daha zor usulle konulup değiştirilebilen hukuk kurallarının bütünü olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, bir kuralın anayasa kuralı olup olmadığına içeriğine bakılarak değil, o kuralın bulunduğu yere, yapılış ve değiştiriliş biçimine bakılarak karar verilir.

Anayasaların Yapılış ve Değiştirilişleri

Anayasalar değiştirilmeleri bakımından yumuşak ve katı anayasalar olmak üzere ikiye ayrılır. Yumuşak anayasalar, normal yasalar gibi yapılan ve kolayca değiştirilen anayasalardır. Katı anayasalar, sıradan yasaların yapılışındaki yöntemlerden daha farklı ve daha kanıtlayıcı yöntemlerle yapılan anayasalardır. Katı anayasaları genellikle kurucu meclisler yapar. Bu anayasaların değiştirilmesi de güçleştirilmiştir. Bu tip anayasa yapmanın nedeni, yasama organının anayasayı kolaylıkla değiştirmesini önlemek içindir.

Anayasalar değiştirilmeleri bakımından yumuşak ve katı anayasalar olmak üzere ikiye ayrılır. Yumuşak anayasalar, normal yasalar gibi yapılan ve kolayca değiştirilen anayasalardır. Bu türe örnek olarak İngiliz Anayasası gösterilebilir. Ancak anayasalar çoğunlukla yumuşak değil, katı anayasa türüne girerler. Katı anayasalar, sıradan yasaların yapılışındaki yöntemlerden daha farklı ve daha kanıtlayıcı yöntemlerle yapılan anayasalardır. Katı anayasaları genellikle kurucu meclisler yapar. Bu anayasaların değiştirilmesi de güçleştirilmiştir. Bu tip anayasa yapmanın nedeni, yasama organının anayasayı kolaylıkla değiştirmesini önlemek içindir.

Kanun

Kanun kavramı, maddi ve şekli olmak üzere iki değişik kritere göre tanımlanmaktadır. Maddi kriterde, bir işlemin kanun olup olmadığı içeriğe bakılarak belirlenmektedir. Şekli kriterde ise, bir işlemin kanun olup olmadığı içeriğinden hareketle değil, hangi organ tarafından ve hangi usulle yapıldığına bakılarak belirlenmektedir. Maddi kritere göre, bir işlemin genel, sürekli, objektif ve gayri şahsi kurallar içeriyor olması, onun kanun olarak nitelendirilmesi için yeterlidir. Şekli kriterde ise, bunun tam tersi bir anlayış hâkimdir. Buna göre, bir işlemin içeriği onun kanun olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Kanun, ancak yasama organı tarafından Anayasa’da öngörülen usullerle kanun adı altında yapılan işlemlere denir.

Türkiye’de çıkan kanunların tarihsel gelişimi incelendiğinde, temel olarak dört dönemde toplandığı görülmektedir:

  • Cumhuriyet öncesi dönemden kalan ve halen yürürlükte olan kanunlar. Bunlar sadece adları ve tarihleriyle anılır. Osmanlı döneminde çıkarılmış ve yasama fonksiyonunun kullanımı niteliğinde olan, yani bir alanı asli olarak düzenleyen işlemler kanun niteliğindedir. Bunların sayıları çok azalmasına karşın, bazıları “nizamname” ismini taşımakta, bir kısmına ise “kanunu muvakkat” denilmektedir.
  • TBMM’nin kuruluşundan (23 Nisan 1920), 27 Mayıs 1960 tarihine kadar çıkarılan kanunlara, 1’den 7480’e kadar numara verilmiştir.
  • 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 1 Kasım 1961 tarihine kadar çıkarılan kanunlar tekrar 1’den numaralandırılmış ve kanunlar 375’e kadar numaralandırılmıştır.
  • 1961 Anayasası’na göre iki meclisten oluşan yasama organı tarafından çıkarılan kanunlar. Bunlar da 1’den başlayarak sayı almıştır. 12 Eylül 1980 tarihinde yasama meclislerini feshedilmesinde sonra yasama yetkisine el koyan Milli Güvenlik Konseyi ve ardından gelen TBMM, bu sayıları sürdürmektedir.

Kanunların Özellikleri

Kanunların üç ortak özelliği bulunmaktadır. Bunlar: yazılı olma, genel ve soyut olma ve sürekli olmadır. Kanunlar yazılı hukuk kurallarıdır. Ayrıca kanunların yapılışları özel bir biçime bağlanmıştır. Bu özelliği nedeniyle kanunlar, örf ve adet kurallarından kolayca ayrılmaktadırlar. Kanunların genel kuralları içermesi özelliği, kanunun bir kişiyi, bir olayı değil, kişileri ve olayları kapsamasını ifade eder. Kanunun benzer olayların tümüne uygulanacak kurallardan oluşması, onun soyut kurallardan oluşması sonucunu doğurur. Bir kanun hükmü, devletin egemenliği altında bulunan bütün ülkede geçerli olur. Bu ilkenin istisnai durumları vardır. Bazen kişiye özgü kanun çıkarıldığı görülmektedir. Bu istisnai durumlar, kanunların genel olması, soyut olması ilkesini bozmaz. Kanunların sürekli olması ise, yürürlüğe girdikten sonra alanına giren tüm olaylara, yalnızca bir kere değil, yürürlükte kaldığı süre içinde her yinelenişinde uygulanışını ifade eder. Kanunların bu üç özelliği dışında ulaşılabilir ve anlaşılabilir olmaları da gerekmektedir. Kanunların Resmi Gazete’de yayımlanması zorunluluğu, ulaşılabilirlik koşulunu biçimsel anlamda gerçekleştirse de, bu yeterli olmayabilir. Kanunun anlaşılabilir olması, her kanun hükmünün herkesçe anlaşılabilmesi demek değildir. Bunu söylemek gerçekçi olmaz. Ancak, kişiler kendilerine uygulanacak kanunların amacı, kapsamı ve uygulamanın sonuçları gibi konularda hiç değilse genel düzeyde bir fikir sahibi olabilmelidir.

Kanunların Yapılması

Kanun yapma yetkisi TBMM’ne aittir. Anayasaya göre kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir. Kanun tekliflerinin TBMM'nde görüşülme usul ve esasları iç tüzükle düzenlenmektedir. Kanun teklifleri Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'te belirlenen usul ve esaslara göre hazırlandıktan sonra TBMM Başkanlığı'na sunulur. TBMM İçtüzüğü’ne göre, kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeden önce, Meclis Komisyonlarında görüşülür. Kanun tekliflerinin görüşülmesi için üye tam sayısının en az üçte birinin genel kurula katılması gerekir. Buna “toplantı yeter sayısı” denir.

Görüşme aşamasından sonra kabul aşaması gelir. Bu aşamada oylama yapılır. Kanunun kabul edilmesi için TBMM Genel Kurulu’nda toplantıya katılanların salt çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekir. Mecliste görüşülüp kabul edilen kanunlar, Meclis Başkanı tarafından Cumhurbaşkanı’na gönderilir. Cumhurbaşkanı, TBMM tarafından kabul edilen kanunları on beş gün içinde yayımlar.

Kanunların Anayasa’ya uygunluğunun denetimi, birisi “dava” diğeri “itiraz” olmak üzere iki yoldan yapılmaktadır. Dava yolu ile denetimde, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir kanunun Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenebilir. Anayasa’nın 150. maddesine göre ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin, TBMM'nde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubu ve üye tam sayısının en az beşte biri tutarındaki üyeler böyle bir davayı açmaya yetkilidir. İptal davası, kanunun Resmi Gazete’de yayımını izleyen 60 gün içinde açılmalıdır. Süre geçirilirse, iptal davası açma hakkı ortadan kalkar. Ancak, kanunun biçim yönünden yani kanunun yapılması sırasında öngörülen biçim koşullarına uyulmamış olması nedeniyle açılacak iptal davası 60 değil fakat 10 gün içinde açılmalıdır. İtiraz yolu ile denetim ise, yürürlükte olan bir kanunun ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün ya da hükümlerinin iptaline olanak veren bir yöntemdir. Şöyle ki, görülmekte olan bir dava sırasında taraflardan birisinin, davada uygulanan kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürmesi ve mahkemenin de bunu haklı bulması halinde, mahkeme söz konusu itirazı Anayasa Mahkemesi’ne gönderir ve Anayasa Mahkemesi karar verene dek yargılamayı erteler. Anayasa Mahkemesi, itiraz yolu ile kendisine gönderilen dosyayı inceler ve beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Eğer bu süre içerisinde karar verilemez ise, yerel mahkeme uyuşmazlığı yürürlükteki kanun hükümlerine dayanarak çözümler ve davayı karara bağlar.

Yönetmelik

Yönetmelikler, devlet örgütü içinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların daha ziyade kendi iç bünyelerini ilgilendiren, çalışma usullerini düzenleyen kurallar bütünüdür.

Diğer Düzenlemeler

“Uluslararası antlaşmalar”, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş olan ve Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın onayıyla Resmi Gazete’de yürürlüğe konulan bağlayıcı hukuk kurallarıdır. Türkiye’de usulüne uygun olarak onaylanmış ve yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmalar kanun değerindedir. Yani bu antlaşmalar kanun gibi bağlayıcıdırlar.

“İçtihadı birleştirme kararı” denilen kararlar, yasama organı veya İdare tarafından değil, yüksek yargı organlarınca oluşturulan ama uygulamada kanun gibi etki doğuran hukuk kaynaklarıdır. Bilindiği üzere içtihat, mahkemelerce verilen kararlardan çıkan hukuk kurallarına denilmektedir.