SANAT TARİHİ - Ünite 4: Bizans Sanatı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Bizans Sanatı
Giriş
Bizans İmparatorluğu 324 yılında Konstantinopolis’un inşasıyla başlamış, 1453 İstanbul (Konstantinopolis)’un fethiyle son bulmuştur. Bizans sanatı kendi içinde erken, orta ve geç olmak üzere üç döneme ayrılır. Bizans’ta sanat Roma eve Helenistik dönem etkisi, Hıristiyanlık etkisi ve diğer kültürlerin etkisiyle gelişmiştir.
Erken Bizans Dönemi: Dönem 4. ve 7. yüzyılın ortalarını kapsar. Geç Antik ve Erken Hıristiyan Dönemi ve Iustiniaus Dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. İlk dönem Hıristiyanlığın Roma-Yunan kültürüne adapte edilişini kapsar. Eserler Roma sanatı etkisindedir. Bizans’ın egemenlik alanını genişletmesiyle Iustiniaus Dönemi başlar. Bu dönemde yüksek maliyetli ve kaliteli mimari ön plandadır. Gelenek takip edilmiştir.
Orta Bizans Dönemi: Isavrian hanedanlığının etkin olduğu bir dönemdir. Dönemin başlarında İkonaklazma etkisi görülür. Bu evre karanlık dönem olarak adlandırılır. Bu akım karşısında kilisenin aldığı zafer sonucu Orta Bizans Dönemi başlar. Dönemde yaşanan siyasi olaylar nedeniyle Bizans sanatı zarar görmüştür.
Geç Bizans Dönemi: Paleologoslar Dönemi olarak da bilinir. İstanbul’un Latinlerden alınıp Türklere geçmesine kadarki süreyi kapsar.
Mimari
Kamusal ve Sosyal İşlevli Yapılar
Kentler-Meydanlar-Anıtlar: Dönem şehirleşmesi iki grupta incelenir. İlk grupta Roma Dönemi ve öncesinde kurulan şehirler vardır. Bu şehirler Bizans Dönemi’nde de onarılarak kullanılmıştır. Bu gruba ait içinde eserler İstanbul Kara Surları, Milion taşi ile başlayan Mese ve Forum Bovis sayılabilir. Roma gelenekleri devam ettirilmiş Zafer Sütunları ve Takları yapılmıştır. Çemberlitaş, Yılanlı Sütun, Obelisk, Kıztaşı, Gotlar Sütunu ve Teodosios Zafer Takı örnekleridir. Eğlence yerleri olarak Hipodrom ve tiyatrolar karşımıza çıkar.
Saraylar: İmparator, özel ve piskoposluk olmak üzere üçe ayrılır. Saraylar, manzaraya hâkim yerlerde, yamaçlar üzerine kuruludur. Büyük Saray ve Blakherna Sarayı birer örnektir. Büyük Saray üç ana ve üç ara terastan oluşmaktadır. Üs terasta Dafne ve Magnaura Sarayları, orta terasta açık alanlar, alt terasta Boukoleon Sarayı ve liman yer alır. Büyük Saray’dan sonra Mangana Sarayı ve Blakhernai Sarayı önem kazanmıştır. Blakhernai Sarayı’na ait Tekfur Sarayı tonozlu bir zemin ve üstte iki kattan oluşur. Dönemde Sayfiye sarayları da görülür. Magnaura ve Iukundianae Sarayları, Rhegion Sarayı ve Brias Sarayı en önemli örneklerindendir. Bunların dışında Nymphaion, Myrelaion ve Antiochus Sarayları da göze çarpar. Bu yapılarda kubbe kullanılmıştır.
Evler: Ev mimarisinde Roma geleneği devam ettirilir. Bu dönem mimarisini anlatan Notitia Urbis Constantinopolitianne adlı eser önem arz eder. Bu dönemde insula tipi evler görülür. 7. yüzyıldan sonra atriumdan cumbalı salonlara geçilmiştir. 12. yüzyıldan sonra görkemini kaybetmiştir.
Su Yapıları: Sarnıçlarla sağlanan su ihtiyacı Roma imparatorluğu döneminde tesislere dönüşmüştür. Bizans Döneminde su kemer ve kanalları kullanılmıştır. Bozdoğan, Gümüşpınar ve Keçigerme su kemerleri örneklerdendir. Sarnıçlarda Yerebatan ve Binbirdirek sarnıçları öne çıkar. Hamamlara Zeuxippos hamamı bir örnektir. Nika ayaklanmasında yıkılmıştır.
Dinî Mimari
Erken Bizans Dönemi’nde dini mimariye ait görülen ilk yapı Dura Europos’taki kiliseye çevrilen evdir. İnsanların toplanıp, litürjik ihtiyaçlarını karşıladığı bir yerdir. Avrupa’da ise ilk örnekleri katakomplardır. Diakon’un mezarlık oluşturma emriyle katakomp inşası başlamıştır. 6. yüzyılın sonlarında kiliselerin temel yapısını bazilikalar oluşturmuştur. Bazilikalar; üç veya beş nefli, naoaslu, doğuda apsisi, apsisin kuzeyi ve güneyinde pastoforium odaları, batısında atriumu bulunan, nartekse sahip batı yönlü dikdörtgen planlı ve galerili yapılardır. Dönem bazilikaları örtü sistemi ve mimari özelliklerine göre dörde ayrılır; Ahşap Örtülü, Tonoz Örtülü, Kubbeli ve Transeptli’dir. Transeptli bazilika mimari özelliğinden dolayı bu ismi almıştır. Roma Salvator Kilisesi tarihlenebilir ilk bazilika örneğidir. Aziz Petrus Kilisesi de başka bir örnektir. Büyük Kilise ve On İki havari Kilisesi dönemden günümüze ulaşamayan eserlerdir. 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren planlı, sayısız kilise yapılmıştır. Tek nefli ve merkezi planlı yeni yapılar geliştirilmiştir. Bu dönemde daha çok martyrion ve vaftizhaneler kullanılmıştır. Üç nefli Bazilikalara bema bölümü üç yapraklı yonca biçimindeki Beyaz manastır Kilisesi ve Akheiropoeitos Bazilikası örnek gösterilebilir. Transeptli bazilikalara ise Aziz Demetrios Kilisesi ve Phlippi Bazilika’sı örnek gösterilir. I. Iustinianos Döneminde mimaride yaşanan gelişmelerle pek çok yapı inşa edilmiştir. Bu dönemde karşımıza eksedralarla genişletilmiş Sergios ve Bakhos Kilisesi ve benzer planlı Ravenna San Vitale Kilisesi çıkar. Dönemin en önemli eseri, üç nefli kubbeli bazilika planlı Ayasofya Kilisesi’dir. Apsisinde synthronon bulunan Aya İrini Kilisesi de bu dönem örneğidir. Önceki dönem plan tiplerinin devam ettiğini gösteren eserler de yapılmıştır. Bunların örnekleri Aziz Ioannes Bazilikası, San Apolliannare in Classe Bazilikası ve her yanında beşer şapeli olan Aziz Katherina Manastırı’dır. Karanlık döneme gelinince haç şemalı yapıların inşası görülür. İznik Koimesis Kilisesi buna bir örnektir. Orta Bizans Dönemi’nde küçük ölçekli kapalı Yunan Haçlı planlı yapılar görülür. Bu tarz yapılarda pandandif geçişli kubbeli bir bölüm bulunur. Tarzın İstanbul’daki ilk örneği Nea Kilisesi’dir. Diğer örnekleri ise Konstatinos Lips Manastırı ve Myrelion Manastırı Kilisesi’dir. Yine aynı planın uygulandığı Pantepotes Manastırı Kilisesi ve Pantokrator Kilisesi de bir örnektir. Kibirion planıyla yapılmış Khora Manastırı Kilisesi de döneme ait eserler arasındadır. Bu dönemde başkent dışında uygulanan sekiz destekli tip planıyla yapılan eserler, bu yapılarda kubbe tromp ile geçirilmiştir. Yapı kara tipi ve ada tipi olmak üzere ikiye ayrılır. Kara tipinin en iyi temsilcileri Hosisos Lucas Manastırı Katholikonu, Lykodemou Kilisesi ve Dapne Manastırı Katholikonu’dur. Ada tipine ise Nea Moni Manastırı Katholikonu örnek olarak verilebilir. Bunun dışında Mistra tipine ise Hodegetria Kilisesi örnek verilebilir. Tonozlu bazilikalara ise Kato panagia Kilisesi örnek verilir. Trabzon İmparatorluğu’ndan kalan önemli yapılar arasında, bugün Fatih Camii olarak bilinen Panagia Khrysokepalos Başpiskoposluk Kilisesi ile Ayasofya Kilisesi bulunmaktadır. Lakerisler Dönemi’nde mimari açıdan pek yenilik yoktur. Renkli cepheler, kökermeler, seramik cephe süslemeleri bu dönem özellikleri içindedir. Geç Bizans Dönemi’nde dehlizli tip, tek nefli ve yonca planlı yeni tarzlarda görülür. Bu dönem örnekleri Konstantinos Lips Manastırı Güney Kilisesi ve Khora Manastırı Kilisesi dönem örnekleri içinde sayılır. Hareketli cepheler, cephelerde geometrik tuğlalar ve taşların kullanılması, kubbede yapılan değişiklikler dönemin özellikleri arasındadır.
Resim ve El Sanatları
Anıtsal Resim Sanatı: Duvarlarda yer alan freskolar ve döşemelerdeki mozaikler anıtsal resim sanatı içine girer. En erken fresko örnekleri Duro Europos’daki Kilide’de ve Roma Katakompları’dır. Anadolu’da bilinen ilk örneği İznik-Elbeyli’deki hipojede ve Efes-Yamaç evlerinde bulunur. Hipojedeki fresko tekniğinde kantharonun etrafındaki tavus kuşları tasvir edilmiştir. İstanbul’da günümüze ulaşan Erken Bizans Dönemi’ne ait ilk örneklere Büyük Saray’da rastlanır. İstanbul dışındaki Katherina Manastırı Kilisesi dönem örneğidir ve metamorphosis tasviriyle dikkat çeker. Kanakaria Kilisesi ve Aziz Demetrios Kilisesi diğer örnekleridir. Erken Hıristiyan Dönemi mozaiklerinde farklı renklerde taşlar kullanılmış, altın ve gümüş kaplama tesseralar tercih edilmiştir. S. Apollinare in Nuova Kilisesi’nde İncil hikayelerine geniş yer verilmesi bir yeniliktir. Üst şeridinde İsa’nın Çilesi tasvirine yer verilmiştir. Anadolu’da İznik Ayasofya Kilisesi duvarlarındaki Deesis sahnesi ve Pantokrator Mağarası’ndaki Peygamber tasviri birer örnektir. Anadolu dışında Aziz Demetrios ve Angeloktistos Kilisesi mozaikleri erken dönem antik resim örnekleridir. Orta Bizans Dönemi’nde anıtsal resim alanında canlanma yaşanmıştır. Makedonya Rönesans’ının etkileri görülür. İsa’nın Göğe Yükseliş tasviri Selanik Ayasofya Kilisesi’nde ilk kez tasvir edilmiştir. 11. Yüzyıl mozaik sanatının en güzel örnekleri Hosios Loukas ve Nea Moni Kiliseleri’nde bulunur. Hoios Loukas Kilisesi’nde bir dinamizm etkindir. Nea Moni Kilisesi’nde başkent üslubu dikkat çeker. İçerisinde Bayram Sahneleri’ne yer verilmiştir. İstanbul’da 12. yüzyıla ait tek mozaik örneği Ayasofya Kilisesi’ndedir. Orta Bizans Dönemi Anadolu’sunda fresko örneklerini barındıran en önemli merkez Kapadokya’dır. Bu dönem freskoları Üç Müneccim Kralın Tapınması’nda olduğu gibi doğu etkilidir ve yerel gelenekleri yansıtır. Bu freskolarda Apokrif İncil kaynaklı sahneler de yer alır. Göreme Eski ve Yeni Tokalı Kiliseleri’ndeki Su Deneyi tasviri buna örnektir. Kapadokya dışındaki fresko örneklerine İsa ve Yediler Manastırı mağaraları ve Ohri Ayasofya Kilisesi verilebilir. Laskarislere ait fresko örneğine ise İznik Ayasofa Kilisesi verilebilir. Genç Bizans Dönemi’ne ait örnekler İstanbul’da görülür. Pammakaristos Manastırı Güney Kilisesi’ndeki Yahya’nın İsa’yı Vaftiz edişi ve Göğe Çıkış sahneleri ile Pantokrator İsa ve bemadaki Deesis birer örnektir. İstanbul’da dönemin en zengin örnekleri Khora Kilisesi’nde bulunmaktadır. Batı girişindeki Koimesis (Meryem’in Ölümü) günümüze ulaşan tek parçadır. Dönem resim sanatında figürler gerçekçi bir yaklaşımla ele alınır. Sahneler arası bir bütünlük görülür. Anastasis ve Son Yargı sahneleri arasında görülen bütünlük buna örnektir.
İkona
İsa, Meryem, Azizler ve Azizlerin yaşamlarının canlandırıldığı taşınabilir resim levhalarıdır. Genellikle ahşap kullanılsa da mermer, fildişi, metal gibi malzemeler de kullanılmıştır. Ahşap levha üstüne ankostik daha sonra tempera tekniği ile yapılmış Genç Antik Çağ Mısır Mumyaları ikonların öncüleridir. 6. Yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte yaygınlaşmıştır. Erken Bizans Dönemi’ne ait ilk örnekler Azize Katherina Manastırı’nda görülür. İkonaklazma sonrası oluşan üsluplar ikonalara da yansımıştır. Bu dönem ikonalarına örnek vermek gerekirse Sivaslı Kırk Şehitler ikonası söylenebilir. Fildişinden oluşmuş ikonada klasik etkiler görülür. 11. yüzyıldan sonra ikona ana malzemesinde çeşitlenme görülmüştür. 13. Yüzyılla birlikte ikonastasisin artmasıyla başkent dışına taşmıştır.
El Yazmaları
Dini, tarihi, kronikler, imparatorluk fermanları ve bilimsel el yazmaları olarak beşe ayrılır. Günümüze daha çok resimli el yazmaları ulaşmıştır. Dioskorides’in Meteria Medica adlı eseri, Cotton İncili, Rossano İncili, Sinop incili ve Rabula incili erken dönem örnekleridir. Orta Bizans Dönemi el yazmalarında resim alanındaki üslup gelişmeleri takip edilir. Mezmur Kitabı, Paris Mezmuru, Yeşu Rulosu, Ioannes skylitzes Kroniği ve 8. No’lu Oktateukh bu dönem örnekleridir. Geç Dönem Bizans eserlerinde ise Orta Dönem’deki üslup sürdürülmüştür.
Maden Sanatı
Altın, gümüş, fildişi, bakır, bronz gibi madenler kullanılmıştır. altın, gümüş, cam, fildişi ve ipek kullanılan eserler lüks objeler olarak anılır. Altın süs eşyalarında gümüş ise hediyelik eşyalarda ve Ökaristi Ayinindeki eşyalarda kullanılır. Erken Bizans döneminde dinsel, simgesel ve mitolojik konular işlenir. Dönem eserlerinden bazıları; röliker, staurotek, polykandilion, paten, kalis, ibrik-trulla, haç kolyeleri, kantar ağırlıkları gibi ürünlerdir.
Özellikle Makedonya dönemi zamanında mine tekniğiyle maden üretimi yapılmıştır. Bu eserlerin çoğu dini içeriklidir. Süs eşyaları da yapılmıştır(S.106 Resim. 4-14).
Seramik Sanatı
Seramikler halk tarafından yoğun ilgi görmüştür. Sırlı seramikler ticarette sırsız seramikler ise günlük hayatın çeşitli alanlarında kullanılmıştır. Erken Bizans Döneminde daha çok kırmızı astarlı seramikler kullanılmıştır. Bu kaplarda dini temalı figürler yer alır. 7-9. Yüzyıllarda astarlı seramik üretimi son bulur. Beyaz hamurlu seramikler üretilmeye başlanır. Bu seramikler kendi içinde sırlı beyaz ve polikrom olmak üzere ikiye ayrılır. Sırlı beyaz grubu bezeme tekniğine göre üçe ayrılır. Bunlar;
- Kazıma ya da yazıtlı kaplar
- Baskı bezekli kaplar (kap henüz kurumadan ahşap kalıp yardımı ile işlenen kaplar)
-
Boya pigmentlerinin sıçratılması ile üretilen kaplar
a. Püskürtme boya teknikli kaplar
b. Taç yaprağı dekorlu kaplar
c. Bezemesiz tek renk sırlı kaplar
11. yüzyıla kadar üretilen polikrom kaplarda İslam ve Doğu sanatının etkileri görülür. MS 11. yüzyılda Bizans seramik sanatında sgrafitto, chamlevé; aynı yüzyılın sonunda slip boya, taklit lüster ve yeşil-kahverengi, kahverengi ve kırmızı benek boyalı seramikler üretilmiştir. 12. yüzyıldan sonra dönemi yansıtan insan figürlerine rastlanır. Geç Bizans Dönemi’nde İstanbul’da üretildiği düşünülen Zeuksippos Seramikleri görülmektedir. Seramikler ince ve zariftir. Krem veya pembe astarlıdır. Sarı ve yeşil tonları kullanılmıştır.
Fildişi İşçiliği
Erken Bizans Dönemi’nde gelişmiştir. Roma Döneminde süslemede kullanılmıştır. İstanbul’da da gösteri amaçlı kullanılmış daha sonra dini içerikli ürünlere yansımıştır. Erken Bizans Dönemi örneklerinden biri Maksiminaus’un Kathedrası’dır. Orta Bizans döneminde dini içerikli, küçük boyutlu ikonlar, triptikonlar, heykelcikler görülür. 12-13. Yüzyıllardan sonra yerini kabartmalara bırakır.
Cam Sanatı
Cam lüks objeler içinde yer alır. Süs eşyaları ve günlük kullanım araçları yapımında kullanılmıştır. Bu dönemde Roma can sanatı geleneği devam ettirilmiştir. Altın sandviç tekniği ile üretilen eserler önemlidir. Bunun yanında Hacı kapları da önem arz eder. Orta Bizans Dönemi’nde Anadolu’ya yayılmıştır. Anamur, Antakya ve Metropolis önemli cam üretim merkezleri arasındadır. Orta Bizans Döneminde altın yaldız ve emaye tekniği ile yapılan ürünler dikkat çeker. Geç Bizans Döneminde ise az sayıda eser günümüze kalmıştır.
Tekstil Sanatı
Tekstil, şehir ve kırsal kesim için önemli faaliyetlerden biridir. El dokuması sepet, urgan ve döşemelikler kırsal kesme aittir. Erken Bizans Döneminden günümüze gelen bir örnek yoktur. Yapılan ürünlerde dinsel motiflere az rastlanır. Meryem’ Müjde dokuması bu örnekler içindedir. 12. Yüzyılla birlikte ipekte kalite artmış, ticari anlamda önem kazanmıştır. En Önemli İpek üretim merkezi İstanbul’dur.