SANAYİ EKONOMİSİ - Ünite 6: Asimetrik Bilgi ve Stratejik Davranış Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Asimetrik Bilgi ve Stratejik Davranış

Giriş

Asimetrik bilgi, örneğin bir ticari mübadelede, taraflardan birinin ticarete konu olan mal veya hizmet hakkında diğerine göre daha güvenilir, doğru veya ayrıntılı bilgiye sahip olması durumudur. Bir taraf, diğerine göre daha güvenilir, doğru veya ayrıntılı bilgiye sahip olması durumunda diğer tarafın bu eksikliğinden yararlanmak isteyebilir. Böyle fırsatçı davranışlar sonucunda, piyasalar dengeden uzaklaşabilir veya rekabetçi piyasaların cazibeleri yok olabilir.

Asimetrik Bilgi İle Karşılaşılan Sorunlar

Asimetrik bilgi kavramını ortaya atan ve bilgi ekonomisi alanının kurucusu olan George Akerlof, temel iktisat teorisinde kullanılan tam rekabet, homojen ürün, çok sayıda firma gibi basitleştirici varsayımların gerçek hayatta tam olarak doğru olmadığını ifade etmiştir. Bu durumda piyasanın istenen sonucu vermeyeceğini, ters seçim ve ahlaki tehlike olarak adlandırılan durumların ortaya çıkacağını belirtmiştir. Bunun yanında hem özel hem de kamu kesimindeki acente ve ana firmalar arasında da asimetrik bilgiye dayanan problemler görülebilir ki firma kendi isini yaptırmak için sözleşme yaptığı acente hakkında tam bir bilgiye sahip olmayabilirken acente kendisi hakkında yeterince bilgiye sahiptir.

Başka araştırmalar da tüketicilerin alışveriş yaptıkları bir piyasada malların fiyat ve kaliteleri hakkında tam bir bilgiye sahip olmadıklarını ortaya koymaktadır. Bu sınırlı bilgiye neden olarak beş ana madde sıralanmaktadır.

1.Bilgi güvenilirlik bakımından farklılık göstermektedir.

2.Bilgi toplamanın bir maliyeti vardır

3.Tüketiciler her an kullanıma hazır olarak ancak sınırlı miktarda bir bilgiyi hafızalarında tutabilirler.

4.Bazen bilgiyi basit kurallar çerçevesinde değerlendirmek tüketiciler için etkin olmaktadır.

5.Bazı tüketiciler elde edilen bilgiyi tam olarak değerlendirebilmek için gerekli eğitim ve yeteneğe sahip olmayabilir.

Kötü seçim (adverse selection) piyasadaki taraflardan birinin malların türünü ya da kalitesini gözleyemediği durumlarla ilişkilidir. Bu yüzden bazen gizli tür olarak da isimlendirilir. Kalite seçimin-de açıklanan durum bir kötü seçim örneğidir. İncelediğimiz modelde düşük kalitedeki mallar bilgi elde etmenin yüksek maliyeti yüzünden yüksek kalitedeki malları piyasadan dışlamıştır. Eksik bilgi sonucu ortaya çıkan kötü seçim probleminin piyasayı tamamen çökertecek derecede olumsuz sonuçları olabilir.

Asimetrik bilgi içeren piyasalarda karşılaşılan diğer bir ilginç problem ahlaki tehlike (ahlaki istismar) olarak adlandırılır. Ahlaki tehlike piyasada bir tarafın hareketleri öteki tarafça gözlenemediği durumlarla ilişkilidir. Bu nedenle bazen gizli hareket problemi olarak da isimlendirilir. Piyasada faaliyette bulunan taraflardan birinin sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirirken yeterince özen göstermemesi durumudur. Ahlaki tehlike durumunda piyasa dengesi su özelliği tasır; her müşteri daha fazla sigorta satın almak istemektedir. Sigorta şirketi ise eğer müşteri aynı miktarda tedbiri sürdürmeye devam ediyorsa daha çok sigorta sunmaya istekli olacaktır. Fakat bu alışveriş gerçekleşmemektedir çünkü müşteriler daha fazla sigorta almış olsalardı rasyonel olarak daha az tedbir almayı seçeceklerdir.

Asimetrik Bilgi İçeren Piyasalar

Eğer tüketiciler piyasadan satın almayı planladıkları malların kalitesi hakkında tam bilgi- ye sahip değillerse potansiyel satıcılar ellerindeki malın kalitesi düşük bile olsa müşterilerinden yüksek kaliteli bir mal için istenen fiyatı talep edebilirler. Asimetrik bilgi durumuna yaygın olarak sigorta piyasalarında rastlanmış olmakla beraber limon piyasası olarak da adlandırılan kullanılmış araba piyasası, emek piyasası, dayanıklı eşya piyasası, canlı hayvan piyasası ve kredi piyasası gibi diğer piyasalarda da sıkça görülmektedir.

Akerlof ’un analizi kullanılmış araba piyasasını detaylı inceler. Kullanılmış araba piyasasında yeni alınan bir aracı çok az kullanıp hiçbir problem olmadığı halde satmaya kalktığımızda fiyatı epey düşecektir. Arabanın kullanılmış olması gerçeği değerinin düşmesine yol açan tek nedendir.Kullanılmış arabalar yeni arabalara kıyasla daha düşük değerden satılır. Çünkü kaliteleri konusunda asimetrik bilgi vardır. Araba sahibi kullanılmış araba hakkında potansiyel alıcıdan daha fazla bilgiye sahiptir. Arabayı alacak olan arabayı baktırabilir ancak yine de satıcı deneyimi nedeniyle daha çok bilgi sahibidir. Kısaca kullanılmış araba alıcısı, arabanın kalitesi konusunda her zaman şüphe taşır.

Emek piyasası rekabetçi piyasa olduğunda, çalışmak isteyen herkes, kendi marjinal ürününe eşit ücret üzerinden is bulabilir. Ancak birçok ülkede işsizlik hissedilir derecededir ve birçok insan ciddi bir şekilde is aramaktadır. İşsizlerin çoğu büyük olasılıkla çalışanlardan daha az ücretle çalışmaya isteklidirler. Bu durumda neden firmalar istihdamı artırarak, dolayısıyla kârlarını artırarak düşük ücret düzeyinden yararlanmıyorlar? Emek, klasik teorinin varsaydığı gibi türdeş (homojen) değildir. Kişiler kendi yetenek ve becerilerini bilir ancak onları istihdam etmeyi ya da onlara is gördürmeyi düşünen firmalar ya da bireyler bunu önceden bilemezler. Aldatma modeli olarak isimlendirilen bu modele göre; isçilerin çaba düzeylerini gözlemek ya maliyetlidir ya da olanaksızdır. Bu modelde firmalar isçinin verimliliği hakkında bilgiye sahiptirler. En sade sekliyle aldatma modeli tam rekabetçi piyasa varsayımını yapar, tüm isçiler eşit verimliliğe sahiptirler ve aynı ücreti elde ederler. Bir kez ise alındıktan sonra isçiler ya verimli bir şekilde çalışırlar ya da aldatma yolunu seçerler.

Günlük yasamda çoğu zaman karsı karsıya kalınan asimetrik bilgiyi analiz etmede yaygın bir şekilde kullanan model Principal-Agent (P-A) modelidir. P-A temsili bireylerden ve/ veya gruplardan oluşan ve birbirleriyle ilişki içinde bulunan taraflardır. Ana firma P bir is için A kiralar. Ana firma bilgi payı düşük olan taraftır. Acente ise bilgi payı yüksek olan taraftır. Dikkat edilirse P’nin refah düzeyi is anlaşması önerdiği A’nın hareketlerinden etkilenmektedir. Bu etkilenmeyi optimal çerçeveye oturtmak P-A probleminin çözümüne bağlıdır. P-A problemi toplumlarda yaygın olarak görülür. Örneğin büyük bir firma için isçiler ve yöneticiler Acente (A) olarak, firma sahibi veya sahipleri Principal (P) olarak değerlendirilebilir. Burada yöneticiler, firma sahibinin düşük kâr elde etmesine neden olacağını bile bile, kendi amaçları doğrultusunda hareket edebilirler.

Asimetrik bilgi nedeniyle oluşan piyasa etkinsizliğini gidermenin bir yolu örneğin, tüketicilerin satın aldıkları malların kalitesini bir şekilde mümkün olduğunca düşük maliyetle belirleyebilmesidir. Bunun belki de en zahmetsiz yolu satıcıların bilgiyi tam olarak tüketicilere sunmasıdır. Tüketicilere bilgi sunmada kullanılan en yaygın araçlar şunlardır:

  • Garanti vererek firmalar mallarının kalitesi hakkında tüketicilere ikna edici bilgileri direkt veya dolaylı olarak sunabilirler.

  • Yükümlülük kanunları da garantilerle aynı fonksiyona sahiptir.

  • Uzmanlar da tüketiciye ihtiyaç duyduğu güvenilir bilgiyi sağlayabilir.

  • Hükûmetler, tüketici grupları, endüstri grupları ve diğerleri standart ve sertifika formunda bilgi sağlamada kullanılabilir.

  • Yüksek kalite mal ve hizmet satıcılarının kendi ürünlerinin kalitesinin yüksek olduğuna tüketicileri ikna etmesi gerekir.

Bilginin alıcılar tarafından elde edilmesi asimetrik bilgi durumunu ortadan kaldırmaya yarayacak yollardan bir tanesidir. Bilginin bu tür yollarla elde edilmesi problemi kısmen ortadan kaldırmakla beraber tek basına yeterli değildir.

Firmalar Arası Stratejik Davranış

Eksik rekabetçi piyasalardaki firmalar tam olarak gözlemleyemedikleri ya da kontrol edemedikleri birçok değişken tarafından etkilenmektedirler. Firmaları etkileyen bu tür etkenlerden bazıları; piyasadaki her bir firmanın maliyet fonksiyonları, piyasa talebinin durumu ve rakip firmaların stratejik davranışlarıdır. Bir endüstride bazı bilgilerin gizli olması da piyasadaki bazı davranışları asimetrik bilgi eşliğinde açıklayabilmemizi sağlar.

Statik analizde dönem için bir fiyatın belirlendiği ve dönem boyunca fiyatta bir değişikliğin yapılmadığı durum statik modeldir ki en basit hâli tek dönemlik zaman diliminde firmalar arasında yaşanan etkileşimdir. Bir dönemden oluşan statik denge modelinde Firmalar birbirleri ile yalnızca bir defa karşılaşmakta ve belirlenen tek dönemlik zamanın sonunda ortadan kaybolmaktadırlar. İki dönemden oluşan statik denge modelinde ise ikinci dönemin basında firmalar o zamana kadar elde ettikleri bütün bilgileri kullanacaklardır. Bu, birinci döneme ilişkin davranış setlerini de içerdiğinden her bir firma rakiplerine bilgi sızdırmak için birinci dönemdeki davranışlarını mümkün olduğunca inanılır ya da güvenilir yapmaya çalışacaklardır. İki firmadan oluşan ve asimetrik bilginin var olduğu piyasalarda düşük maliyetli firmalar maliyetlerine ilişkin bilgileri piyasa ile paylaşmak istemez iken yüksek maliyetli firmalar maliyetlerine ilişkin bilgi paylaşımında bir sakınca görmeyeceklerdir, hatta bilgi paylaşımını tercih edeceklerdir.

Yüksek fiyatlar yerine belirlenen düşük fiyatlar, potansiyel rakiplerin (gözünü korkutarak ve) piyasada ekonomik kâr elde edememe endişesiyle piyasaya giriş kararlarından vazgeçmelerine veya çıkış kararları almalarına sebep olacaksa bu fiyat politikasına sınır fiyatlama denir.

Piyasa sinyali modeli satıcıların alıcılara ürünün kalitesi konusunda bilgi taşıyan sinyaller gönderdiği modeldir ve asimetrik bilginin bulunduğu birçok piyasada önemli rol oynar.

Bilgi ve Yerleşim Yeri Seçimi

Tam veya simetrik bilginin olduğu durumda firmaların yerleşim yerlerine, rakip firmaların, müşteri kitlelerine yönelik stratejiler geliştirip uygulayabilmeleri için piyasanın tam rekabetçi bir piyasa olmaması gerekir. Yer seçimi modellerinde tüketicilerin yerleşimi de önem arz etmektedir. Tüketilecek malı almak için evden uzaklaştıkça, alış fiyatına ulaşım maliyeti de katılacak ve sonuçta tüketimden elde edilecek net fayda azalacaktır.

Yer seçimi modelleri;

  • Doğrusal yer seçim modeli

  • Çemberimsel yer seçim modeli

Olarak iki grupta incelenebilir.

Doğrusal yer seçim modelinde tüketicilerin tek farklılıkları yerleşim yerleridir. Tek bir caddesi olan kasabada eğer iki adet fırın varsa caddenin tam ortasında olmaları iki firmanın da karını maksimize edecektir. Firma sayısının (N) ikiden fazla olduğu durumlarda ekonomik etkinlik her bir firma arasında 1/N kadar bir mesafenin olmasını ve kasaba girişindeki ilk firmanın 1/2N kadar girişten içeriye konuşlandırılmasını gerektirir.

Salop modelinde simetrik denge, firmaların nerede yerleştiklerine ve fiyatlarını nasıl belirlediklerine göre değişir. Simetrik dengede diğer bütün değişkenler sabitken her bir firma kendine rakip diğer firmalardan mümkün olduğunca uzakta yerleşmek ister. Çünkü firma diğer firmalardan ne kadar uzağa yerleşirse etrafında yerleşmiş olan tüketiciler üzerinde o kadar fazla piyasa gücüne sahip olacaktır.

Çok sayıda firmanın yer aldığı rekabetçi bir bölgede firmaların birbirlerine oldukça yakın yerleşmek zorunda kaldıkları varsayımı ile firmalar en azından belli bir tüketici grubuna satış yapabilmek için birbiriyle rekabet edeceklerdir. Firmalar tamamıyla homojen mal sattıkları için kendi satış fiyatlarını belirlerken rakip firmaların satış fiyat ve maliyetlerini de göz önüne almak zorunda kalacaklardır.

Firmaların yüksek fiyat isteklerini uygulayabildikleri bölge, firmaların müşterileri için rekabet etmek zorunda kalmadıkları bölgedir. Bu bölgelerde her bir firma kendi sınırları içinde monopolcü güce sahiptir ve bu gücü kâr maksimizasyonu için kullanır. Fakat firma fiyat düşürdükçe daha geniş bir coğrafik alana yani daha büyük bir tüketici grubuna, satış yapma fırsatı elde eder. Bu durumda firmaların potansiyel müşterilerinin yasadığı bölgeler çakışmakta ve firmalar arası rekabet başlamaktadır.