SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR - Ünite 8: Uluslararası Para ve Sermaye Piyasaları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Uluslararası Para ve Sermaye Piyasaları

Finansal Piyasalarda Küreselleşme Eğilimi

Finansal piyasaların uluslararası bir özellik kazanma süreci, 1980’lerden sonra hız kazanmıştır. Bu süreçte piyasaların entegrasyonlarındaki artışlar, piyasaların küreselleşmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, döviz piyasaları ve borsalarda işlem hacimleri artmış ve uluslararası kurumsal yatırımcıları rolü genişlemiştir. Küresel boyutta artan rekabet şartları, ülkeleri finansal piyasalarını dünyaya açmaya yönlendirmektedir.

Finansal Piyasalarda Kurumsallaşma

Finansal piyasaların kurumsallaşması, piyasalara yatırım yapanlar arasında ağırlığın, bireysel yatırımcılardan kurumsal yatırımcılara doğru kaymasını ifade etmektedir.

Bireysel yatırımcılar, kendi adlarına küçük yatırımlar yapan şahısları ifade etmektedir. Kurumsal yatırımcılar ise, bireylerin tasarruflarını bir araya getirip bireysel yatırımcılardan çok daha büyük tasarruf havuzlarına yön veren, emeklilik ve yatırım fonları, sigorta şirketleri ve bankalardır.

Finansal piyasalar, tasarruf fazlasına sahip kişi ve kuruluşların ellerindeki fazla fonları (“fon” bu bağlamda para anlamında kullanılmaktadır), tasarruf açığı bulunanların kullanımına sunmalarına aracılık eden piyasalardır.

Finansal piyasalar aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

  • Para piyasaları veya sermaye piyasaları,
  • Birincil piyasa veya ikincil piyasa,
  • Ulusal (yurt içi) piyasa veya uluslararası (yurt dışı) piyasa,
  • Diğer: spot-türev piyasalar, organize-tezgâh üstü piyasalar.

Küresel Finansal Piyasaların Sınıflandırılması

Küresel piyasalar ulusal (yurt içi) piyasalar ve uluslararası (yurt dışı) piyasalar olmak üzere ikiye ayrılır. Ulusal piyasalar da, finansal araçları çıkartan şirketlerin yerli veya yabancı olmasına göre, yerli piyasalar veya yabancı piyasalar olarak isimlendirilir.

Yabancı piyasalar da yerli piyasalar gibi, işlem gördükleri ülkenin sermaye piyasası yasalarına uymak zorundadır. Ülkeler yabancı piyasalar için Samurai Piyasası, Matador Piyasası ve Yankee Piyasası gibi, kendileri açısından kolay hatırlanabilir isimler bulmuşlardır.

Uluslararası piyasalarda işlem gören yatırım araçlarının çeşitli ayırt edici özellikleri bulunmaktadır. Bunların en önemlileri şunlardır:

  • Bu yatırım araçları ilk ihraç edilişlerinde birden fazla ülkedeki yatırımcılara satılırlar.
  • Herhangi bir ülkenin yasal düzenlemelerine tabii değildir.

Bu özellikleri nedeniyle uluslararası piyasalar daha çok offshore (deniz aşırı veya sınır ötesi) piyasalar veya Europiyasalar olarak da anılırlar. Europiyasa kelimesindeki “Euro” sınır-ötesi anlamı taşımaktadır.

Bir şirketin kendi yerli piyasaları dışından fon temin etmesi için sayılabilecek gerekçeler şunlardır:

  • Kendi ülke piyasaları yeterince gelişmediği için,
  • Şirketlerin veya borçlanan devletlerin uluslararası piyasalarda, kendi ülke piyasalarından daha ucuza fonlama bulabilme olanağıdır.
  • Yurt dışından borçlanarak fon kaynaklarını çeşitlendirme ve böylece riskleri azaltma.

Uluslararası Tahvil ve Para Piyasaları: Bir ülkenin yabancı bir ülkede ve yabancı ülkenin parası bazında çıkardığı tahvile, yabancı tahvil denir. İhraç edildiği ülkenin para birimi dışında bir para cinsinden çıkartılan tahvillere ise, Eurotahvil (Eurobond) denir. Ana yurdu dışında bankalara yatırılan mevduatlar olan Europara (Eurocurrency), Eurotahvilin özel bir türüdür. Avrupa ortak para birimi Avro’nun (Euro), bu bölümde konusu geçen Eurotahvil, Europara ve Eurodolar ile doğrudan ilgisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Avro bazında satılan tahviller de Avro kullanan ülke piyasaları dışında satılması durumunda, Eurotahvil olarak adlandırılır.

Avro, dünya finans ve ekonomi tarihi için çok önemli bir denemedir. AB üyesi 15 ülkeden 11’inin katılımıyla, Haziran 2002 itibarı ile üye ülkelerin eski para birimleri tedavülden kalkarak, yerlerini tamamen Avro’ya bıraktı. Avrupa’da tek para birimi, üye ülkeler arasında işlem maliyetlerini azaltıp ticaretin gelişmesine ciddi katkılar yaptı. Ancak, tek para birimi AB’nin en güçlü ekonomisi olan Almanya ekonomisinin büyümesine katkı yaparken daha az rekabetçi olan ülkelerin, Avro bazında aşırı borçlanmalarına yol açarak 2011-2012 yıllarında yaşanan AB krizinin de nedeni olduğu söylenebilir.

Europara Piyasaları

Europara, yasal para statüsüne sahip olduğu ülke dışında elde tutulan ve kullanılan parayı tanımlamaktadır. Europara piyasalarının öncüsü, 1950’lerin sonunda oluşan Eurodolar piyasasıdır.

Öte yandan, ‘euro’ ön eki, orjinal olarak Avrupa bankalarında tutulan dolarları tanımlamak için kullanılmış olsa da, resmi para birimi olarak kullanılmayan bir ülkede tutulan herhangi bir para birimini ifade etmek için de kullanılabilir.

Eurodolar piyasası bankalar arası bir piyasa olup bu piyasada, bankalar yanında finansman şirketleri ve döviz ticaretiyle uğraşanlar bulunur.

Bir banka mevduatının europara olabilmesi için iki şart gereklidir:

  • Europarayı kabul edecek tarafın banka olması gerekir.
  • Mevduatı kabul eden bankanın, ilgili paranın ait olduğu ülke dışında bulunması gerekir.

Europaraların bankalar arasında transferinde, bankalar arası piyasa kanal vazifesi gören en önemli mekanizmadır. En çok kullanılan bankalar arası piyasalar, Londra ve New York piyasalarıdır.

Bankalar açısından son derece önemli olan euromerkezlerin temel özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  • Bu merkezlerde tüm europaralar ile işlem yapılabilmektedir.
  • Ulusal finansal merkezlerdekine benzeyen vergiler, döviz kontrolleri, karşılık oranları ve bankacılık işlemlerine veya faaliyetlerine ilişkin herhangi bir sınırlama söz konusu değildir.
  • Bu merkezler özellikle yabancı müşterilerle bağlantıların kurulduğu yerlerdir.

Euromerkezler coğrafi dağılımları dikkate alınarak sıralandığında beş ana merkez olduğunu görülmektedir. Bunlar; Avrupa merkezleri, ABD ve Kuzey Amerika merkezleri, Uzak Doğu ve Asya merkezleri, Ortadoğu merkezleri ve Karayip merkezleridir.

Eurobond Piyasaları

Son yıllarda uluslararası mali piyasalardan fon temin etme ve bu piyasalarda fon ödünç verme işlemlerinde kullanılan araçlar, klasik banka sendikasyon kredilerinden tedavül kabiliyeti olan menkul kıymetlere ve menkul kıymetleştirilmiş varlıklara doğru kaymıştır. Bu menkul kıymetlerin başında, yurt dışı piyasalarda ihraç edilen Eurobond gelmektedir.

Küresel tahvil piyasasının sınıflandırılmasında kullanılan kıstaslar şunlardır:

  • Tahvilin hangi para biriminden çıkarıldığı,
  • Tahvilin hangi ülkede ihraç edildiği,
  • Tahvilin hangi ülkelerin borsalarında kote edildiği,
  • İhraççının hangi ülkeden olduğu,
  • Yatırımcıların hangi ülkeden olduğu

Burada, ulusal piyasada ihraç edilen tahviller ile yurtdışı tahviller olarak sınıflandırma yapılacaktır.

Ulusal Piyasada İhraç Edilen Tahviller: Ulusal piyasada iki tür tahvil ihraç edilir. Bunlar:

  • Yerli tahvil ihraçları
  • Yabancı tahvil ihraçları

Yurtdışı Tahviller: Eurotahvil ihraçlarına “yurtdışı tahviller” denmektedir. Eurotahvil, ihraç edildiği ülkenin para biriminden farklı bir para birimi ile ödeme yapan tahvildir. Eurotahvil piyasası, ihracın yapıldığı döviz cinsine göre Eurodollar tahvili, Eurosterlin tahvili gibi adlar alır.

Eurotahvillerin Derecelendirilmesi

Derecelendirmenin ABD’de hemen hemen zorunlu tutulmaktadır. ABD tahvil piyasasının aksine, Avrupa piyasasında ise derecelendirmeden ziyade, borçlanan kuruluşların tanınmışlığı ön plandadır.

Derecelendirme konusunda önde gelen üç uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu şunlardır:

  1. Standard & Poor’s Corporation (S&P)
  2. Moody’s Investors Service (Moody’s)
  3. Fitch Investors Service (Fitch).

Japon JCR da kredi notu vermekle birlikte, yukarıdaki üç kuruluş kadar yakından takip edilmemektedir.

Tahviller derecelendirmeleri açısından, yatırım yapılabilir (“Investment Grade”) ve yatırım seviyesi altı anlamına gelen çöp (zayıf) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Derecelendirme şirketlerinin tahviller için verdiği kredi notları, Sayfa 195 Tablo 8.3’te gösterilmektedir.

Dünya Borsaları

ABD hisse senedi borsası dünyanın en büyük borsasıdır. ABD borsasını sırasıyla Çin, Japonya ve İngiltere izlemektedir. Çin dışında, 1 trilyon $’ın üzerinde borsa değerine sahip 16 ülke arasında; Hindistan, Brezilya, Güney Kore, Güney Afrika ve Rusya gibi bazı gelişmekte olan ülkeler yer almaktadır (Sayfa 196, Tablo. 8.4). Türkiye borsa büyüklüğü açısından dünyada 27. sıradadır.

Finansal Gelişim Endeksi

Dünya Ekonomik Forumu (“WEF”) bünyesinde, 2008 yılından beri her yıl yayımlanan Finansal Gelişim Raporu, gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaların karşılaştıkları zorlukları başarıyla aşmasına ve nihayetinde, ekonomik büyümeyi yakalamalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bu raporda, dünyanın önde gelen 60 finansal sistemini ve sermaye piyasasını puanlayıp sıralayan Finansal Gelişim Endeksi mevcuttur.

Endeks, ülkeleri finansal gelişmişliklerine göre aşağıdaki 7 alanı dikkate alarak sıralamaktadır:

  • Kurumsal çevre,
  • İş çevresi,
  • Finansal istikrar,
  • Bankacılık finansal hizmetleri,
  • Bankacılık dışı finansal hizmetler,
  • Finansal piyasalar,
  • Finansal erişim.

2011 yılı Endeksinde ilk üçte Hong Kong, ABD ve İngiltere yer almaktadır