SINIF YÖNETİMİ - Ünite 4: Sınıfın İlişki Düzeni Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Sınıfın İlişki Düzeni

Ünite 4: Sınıfın İlişki Düzeni

Giriş

İnsanlardan oluşan bir topluluk olarak sınıf insan ilişkilerinin tümünün sergilendiği bir ortamdır. İnsan ilişkilerinin özünde, başkalarının varlığını, yaşam hakkını, birlikte yaşanacağını kabul etme, dinleme, anlamaya çalışma, izleme, adaleti gözetme, engel değil yardımcı olmaya çalışma, zarar vermekten kaçınma vardır. İnsanlar kendilerinden farklı insanları düşünmeye başladığında esas ilişki yakalanmış olur. Sınıf içindeki ilişki gençler ve çocukların gelecekteki davranışlarına ve ilişkilerine yön verecektir.

Sınıfta İlk Günler

Bir davranış seçilip benimsendikten ve alışkanlık hâline geldikten sonra, değiştirilmesi güçleşir. Bu nedenle, sınıfın ilk ilişki düzeninin oluşturulmasına ilk günden başlanmalıdır. İlk günlerin dikkat ve özeninin sürdürülebilmesi için sınıf içi etkileşimlerde anlayış, izleme, değer verme, zarar vermeme, nazik olma gibi davranış yönelimleri sürekli kılınmalıdır. Sadece okulun ilk günleri değil uzun süreli tatillerin dönüşünde de ilk günlerdeki özenin gösterilmesi olumlu bir sınıf etkileşimi için önemlidir.

Sınıfta İlişki Biçimleri

Sınıfta ilişki biçimleri, bir ucunda düzenliliğin, diğer ucunda değişkenliğin yer aldığı bir çizgi üzerinde yer alır. Düzenlilik, kuralların belirleyiciliğini, bir örnekliği, belirginliği anlatır. Değişkenlik, farklılığı, çeşitliliği, esnekliği içerir. Düzenlilik aşırı hâle getirildiğinde baskı ve hükmetmeyi, özgürlüklerin azaltılmasını doğurur. Değişkenlik aşırı hâle getirildiğinde, başıboşluğu, amaç dışılığı, kaynak savurganlığını doğurur. İlk günlerde, ilişki alışkanlıklarının henüz yerleşmediği durumlarda, ortam düzensizliğe kaymaya başladığında, ilişki biçimi düzenliliğe doğru kaymalıdır. İlişkiler belirginleşip olumlu alışkanlıklar yerleştiğinde, bilgi, alışkanlık, saygı geliştiğinde, ilişki biçimi esnekliğe doğru kaymalıdır. Değişkenliğe kayma, düzenliliğe az, değişkenliğe çok yer verilen; düzenliliğe kayma ise, değişkenliğe az, düzenliliğe çok yer verilen durumdur.

Seçilecek ilişki biçimi sınıfın özellik ve ihtiyaçlarına göre değişmektedir. Daha küçük yaş gruplarında öğrenciler kendilerini yönetme becerisinden yoksun olduklarından daha fazla düzenlilik odaklı olunabilir. Öğrenci sayısı az ise değişkenliğe izin verilebilir. Değişkenlik başarıyı olumlu şekilde etkilemektedir.

Sınıftaki ilişki örgütlenişleri, görev yönelimli ve yarışma yönelimli, bir başka deyişle iş birlikçi ve yarışmacı düzen olarak da gruplanabilir. Bu gruplama, işbirliğinin çok, yarışmanın az veya çok, iş birliğinin az olduğu düzenler olarak anlaşılmalıdır. İş birlikçi öğrenme düzeni, öğrencilerin ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalıştığı, etkinliklere tümünün katıldığı, yardımlaşılarak öğrenildiği düzen olarak tanımlanabilir.

Yarışmacı öğrenme düzeni, amaçlardan çok, başkalarına yöneliktir. İş birlikçi düzende değerlendirme ve geliştirme amaçlara göre yapılırken, yarışmacı düzende diğer öğrenciler ölçüt alınır. Bazı öğrenciler aktif iken bazılarının seyirci pozisyonunda kalması ya da insanlar arasındaki güven duygusunun azalmasına neden olması bu düzenin dezavantajları olarak ifade edilebilir. Yarışmacı düzenin, bireyi daha üst düzey edime yöneltmek, gelişmeyi teşvik etmek, gibi yararları vardır. Kişinin kendisine ya da zamana karşı yarışması gibi düzenlemelerle bu sağlanabilir.

Tanışma

Uzun süre birlikte çalışacak olan öğretmen ve öğrencilerin, birbirlerini çok iyi tanımaları gerekir. Sınıfı oluşturan herkes, diğerlerinin amaçlarını, beklentilerini anlayıp yorumlamak, onların niyetlerinden emin olmak durumundadır. Kendi amaçları, beklenti ve davranışları, bu emin oluşa göre düzenlenecektir. Bunların yapılabilmesinin ilk basamağı tanışmaktır. Tanışma, kişisel ilişkileri geliştirir, iş birliğini artırır, benimsemeyi sağlar, grup iklimini olumlu hâle getirir. İstenmeyen davranışları ve çatışmaları azaltır, bilmemekten kaynaklanan yanlışları önler, gelecekteki davranışlar için ölçütler verir, sınıfın eylem yapısının yönlendirilmesinin ilk koşulu olur.

Öğrenci, öğretmenin kendisine adıyla hitap etmesini, kendisine gösterilen ilginin bir belirtisi olarak algılar ve güdülenir. Bu bağlamda öğretmen çocukları fiziksel özellikleri, lakapları ya da numaraları ile çağırmamalıdır. Tanışma çocuğu tedirgin etmeyecek şekilde kısa bilgilerle başlanmalıdır. Daha sonra diğer etkinlikler, rehberlik hizmetleri ile derinlemesine bireyi tanıma sağlanmalıdır.

Öğretmenin, öğrenciyi tanıması, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyini bilmesini de sağlayacağından, ders programı ve planlarının hazırlanıp uygulanışında da işe yarar. Bu nedenlerle okul kayıtları öğrenciyi iyi tanıyacak şekilde tutulmalı, hazır bulunuşluk düzeyi için öğrenciler okulun ilk günü veya kayıtların son günü, bir testten geçirilmelidir.

Sınıf Kuralları

Birlikte yaşamanın düzenini sağlayan araçlar, kurallardır. Kurallar bireylere karşı değil bireylerin haklarını korumak adına onların yanındadır. Kural önceden verilmiş kararları içerir. Eğitim süreci için uygun olabilecek bir sınıf ortamı davranışların kurallara bağlanması yolu ile oluşturulabilir. Kurallar yalnızca herkes için eşit düzeyde uygulanabilir olduğunda eşitlik sağlayıcıdır. Ancak gereğinden fazla kural olması yarardan çok zarar getirecektir. Sınıfın kuralları belirgin, az sayıda ancak yeterli olmalıdır. Kurallar gerekli yerlerde esnek olmalı ancak suiistimal edilebilir olmamalıdır. Kurallar bazı durumlarda olması gereken en asgari koşulu ifade ederler bu durumda çaba azlığını neden olabilir. Emir ve yasak bildiren kurallar yerine, olumlu ve izin verilen davranışlar şeklinde kurallar koymak, uyulmalarını kolaylaştırır. Çöp atmak yasak!” yerine, “Çöplerimizi çöp sepetine atabiliriz” ifadesi daha etkili olacaktır. İzin verilmeyen davranışları yapmamayı kural olarak yazmak yerine, izin verilen davranışların listesi oluşturularak, yanlış davranışların, onların akla getirilmesi yoluyla çoğaltılması da engellenmiş olur.

Kurallar, düzeni sağlamak yanında, özgürlükleri de belirlemeli, özgürlük ve düzen dengeli kullanılmalıdır. Özgürlük başıboşluğa dönüşmemelidir. Öğretmen, kurallara uyumu denetlemeli, kararlılığını göstererek kurallara uyumun yerleşmesini sağlamalıdır.

Sınıf Çalışmalarında Öğretmen Davranışları

Sınıf çalışmalarındaki ilişki düzeninde öğretmenin rolü iki madde ile özetlenebilir. Bunlar;

  • başarıya götüren olumlu bir sınıf iklimi yaratmak,

  • bunun için de dikkatli, özenli, anlayışlı, bütünleştirici, demokratik bir üye olmaktır.

Öğrencinin de öğretmenin de sınıfta sürekli oturması uygun değildir. Öğretmen masası daha çok öğretmenin eşyalarını koyacağı bir alan olarak kullanılmalıdır. Herhangi bir öğrenci yardıma ihtiyaç duyduğunda öğretmene ulaşabilmelidir. Bazı kişi ya da gruplarla ilgilenerek diğer öğrencileri gözden kaçırmamalıdır.

Öğretmen olumlu davranış kazandırma sürecinde örnek olarak rol almalıdır. Model alma yolu ile çocuklar birçok şeyi öğretmenlerinden kopyalarlar. Öğretmen, dersine ilgisi, bağlılığı, özeni ile de öğrencilere örnek olmalıdır. Öğretmen, işini ciddi tutmalı, dersine ilgisi, bağlılığı, özeni ile de öğrencilere örnek olmalıdır. Söyledikleriyle yaptıkları uyumlu olmalıdır. Öğrencilerinin dişlerini fırçalamasını isteyen bir öğretmenin dişleri kirli olmamalı, onlarla yenen toplu bir yemekten sonra, mutlaka dişlerini fırçalamalıdır.

Davranışı olumsuz etkileyen bir değişken de aşırı kaygıdır. Öğretmen kaygı yaratmaktan kaçınmalıdır. Ancak kaygının en uygun düzeyde var olması gereken bir değişken olduğu unutulmamalıdır. Öğretmen, her öğrencinin başarılı olabileceği uygun koşullar yaratmalı, ona başarabileceğini söylemeli, girişim özgürlüğü tanımalı, yakın destek olmalı ve onu izlemelidir. Öğretmen başarısız öğrencileri de desteklemeli onlarla alay edici bir tavır takınmamalıdır. Bu kapsamda Öğretmen, enerjisi fazla öğrencileri fiziksel çabalara yöneltmeli, sınıfta daha az etken ama duyarlılığı yüksek öğrencileri sosyal, sanatsal etkinliklere yönlendirmelidir. Öğretmen, sınıfta çoğu zaman üye, ara sıra lider, esnek, olumsuz durumları değil olumlu beklentileri vurgulayıcı, gülmece duygusu gelişmiş, adil ve tutarlı olmalıdır.

Demokratik Çalışma Ortamı Oluşturma

Sınıfta her özellik ve kişilikteki öğrencilerin sürekli birlikte olmaları, hoşgörüyü, özür dilemeyi, barış içinde birlikte yaşamayı gerektirir. Sevilmeyen kişi ile etkileşimi kesmek mümkün değildir. Bu yüzden sürekli işbirliği ve istekli olmaları gerekir. Bu da öğretmenin görevi olarak karşımıza çıkar.

Demokrasi, sayıca az olanların da dinlendiği, haklarının gözetildiği, çokluğun değil, hakkın, adaletin yer aldığı bir yönetim biçimidir. Yine demokrasi grubun kendini yönetmesi anlamına gelir. Öğrenciler bu bağlamda sınıfın gerçek yöneticileri olmalıdır. Öğretmen hedef davranıştan sapma söz konusu olduğunda yönetime müdahil olmalıdır. Örgütleme ise amaçlar esas alınarak, görevlerin, görevlilerin ve bunların ilişkilerinin belirlenmesidir. Demokratik bir örgütleyici ve eş güdümleyici olarak öğretmen, öğrencilerin görüşlerini, istek ve beklentilerini alır, onlarla uzlaşır, onlara çalışma düzenlerini seçme hakkı tanır.

Sınıf İletişiminin Önemi

Öğrencilerin bilgi ve yaşantılarını paylaştıkları bir ortam olan sınıfta paylaşım, iletişimle gerçekleşir. Öğretmenler ve öğrenciler birbirlerinden dönüt alabildiklerinde bunun adı iletişim olur aksi takdirde iletimden bahsetmek söz konusudur.

Öğretmenler iletişimde dili ustalıkla kullanmalıdırlar. Dinleyicilere arkasını dönerek konuşmamalıdır. Sınıf konuşmalarında emir dili değil, istek dili kullanılmalıdır. Aynı şekilde yargılayıcı değil betimleyici dil konuşulması gerekmektedir. Bu iletişim biçimleri aşağıdaki şekilde örneklendirilebilir:

Emir Dili: Kalk, otur, kapıyı kapat vb.

İstek Dili: Kapıyı kapatır mısın? vb.

Yargılayıcı Dil: Tembel, beceriksiz, pasaklı, sakar vb.

Betimleyici Dil: Dikkat etmezsek, elimizdekini düşürürüz. Çalışmadığımız için iyi not alamadık vb.

İletişimde neyin söylendiği kadar, nasıl söylendiği de önemlidir. Açık iletişim olan vücut dili, yüz, el, kol, ayak, gövde hareketleri, duruş, bakış yoluyla çok şey anlatır. Asık suratlı bir bakış, hoş olmayan sözler söylemekle aynı anlamdadır. Öğretmen güler yüzlü olmalı, her duruş ve davranışın bilincinde olarak, onların verdiği anlamları eğitsel amaçlara uygun kılabilmelidir. Sözlü iletişimde de konuşanların gözlerine bakılması, ilgili bir konuşma ve dinleme belirtisidir.

Öğrenciler, utanıp sıkılmadan, korkup çekinmeden, engellenmeden, rahatça iletişim kurabilmelidir. Bu onların eksik ve yanlışlarını görüp düzeltmelerini de sağlar. Öğretmen, bazen sınıfta en büyük iletişim engeli olabilmektedir. Öğretmen, empati yoluyla öğrencileri anlamalı, onların rahatça iletişimde bulunacakları bir sınıf ortamı oluşturmalıdır. Öğrenciyi cesaretlendirmeli, söylediklerinin yanlış yanlarını değil, doğru yanlarını belirtmeli, daha iyi bir iletişim için öğrenciye yardım etmelidir.