SİYASET BİLİMİ - Ünite 1: Siyaset ve Siyaset Bilimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Siyaset ve Siyaset Bilimi

Siyaset ve Politika Kavramları

Siyaset kelimesi Arapça’dan Türkçe’ye geçen bir kelime olup bu dilde “siyasa” şeklinde kullanılmaktadır. SWS veya sâsa kökünden gelen siyâsa kelimesi yönetmek, eğitmek, yetiştirmek anlamına gelmekte ve etimolojik olarak İbranice Kitab-ı Mukaddesteki at anlamına gelen sûs kelimesine bağlanmaktadır. Orijinal olarak bu kelime önce Bedevi toplumlarda hayvanların özellikle de atların ve develerin, terbiye edilmesi ve yetiştirilmesi için kullanılmış, atları tımar eden, yetiştiren, eğiten ve bakan kişiye de seyis adı verilmiştir.

Siyaset kelimesinin yerine kullanılan politika kelimesi, siyasetin Batı dillerindeki karşılığıdır. Politikanın kökü Eski Yunan’daki şehir devletlerini ifade eden “polis”; yurttaş için kullanılan “polites”; devlet yapısı, siyasal rejim ve anayasa anlamında kullanılan “politeia”; vatandaşlık hakkına ilişkin şeyler, devlet yapısını ve egemenlik hakkını ilgilendiren her şey anlamındaki “politica” ile politika sanatı anlamındaki “politikè” kelimeleriyle aynı kökten gelmekte olup polis/devlet’in yönetimine ilişkin işler, devletle ilgili faaliyetler anlamını taşımaktadır.

Siyasetin Farklı Anlamları

Devlet Yönetimine İlişkin Faaliyetler Anlamında Siyaset

20. yüzyılda kaleme alınan bazı Siyaset Bilimi kitaplarında da politikanın Aristoteles gibi“iyi yaşamayı” temine yönelik devlet yönetimi ile ilgili işler anlamında kullanıldığı gözlenmektedir.

İktidar Mücadelesi Anlamında Siyaset

Siyasetin iktidar mücadelesi olarak anlaşılmasının temelinde, toplumsal hayatın karşılıklı zıtlıkların çatışması ve siyasetin de bu mücadelede zıtlıkları belli dengede uzlaştıran bir faaliyet olarak ortaya çıkması anlayışı vardır. Bu yaklaşıma göre siyaset, toplumda bir azınlığın çoğunluk üzerindeki ayrıcalıklarını sürdürmesine hizmet etmektedir. İktidar mevkilerini ele geçirmiş olan grup veya sınıflar, toplum üzerindeki kontrollerini sürdürme, değerlerin paylaşımında kendi menfaatlerini gözetme ve diğerlerinin davranışlarını belirleme yetki ve gücü elde etmektedirler.

Değerlerin Otorite Yoluyla Dağıtılması Anlamında Siyaset

Otoriteye ilişkin bölüşümden anlatılmak istenen,bir değerin bölüşümünde sürece müdahale ederek ve gerekirse güç kullanarak bölüşümün belli şekilde yapılmasını sağlama yetkisine sahip olma ve bölüşümün belli biçimde gerçekleştirilmesini sağlamadır.

Siyaset Biliminin Serüveni

Eski Yunan Düşünürlerinde Siyaset

Platon: “İdeal devlet nasıl olmalıdır?” sorusuyla ilgilenen ve olması gerekenle ilgili düşüncelerini dile getiren Platon, devletin bilge krallar tarafından yönetilmesini veya filozofların kral olmasını savunmuştur.

Aristoteles: Devleti ve devlet yönetimiyle ilgili süreçleri bir inceleme ve gözlem konusu olarak ele alarak zamanın siyasal sistemlerini karşılaştırmalı bir biçimde ortaya koymakla çağdaş Siyaset Bilimi’nin temellerini atan önemli bir düşünür olarak kabul edilebilir. Ona göre insan aklının

  1. Bilmek (theorein)
  2. Yapmak (prattein)
  3. Yaratmak (poiein)

olmak üzere üç temel işlemi bulunmaktadır

Modern Dönemde Siyaset

Machiavelli: Ortaçağ boyunca dinin etkisi altında kalan siyaset düşüncesinde 16. yüzyılın başında yaşayan Floransalı devlet adamı ve tarihçi Machiavelli İtalya’daki prenslikleri ele aldığı meşhur kitabı ‘’ Prens ’’ ile yeni bir çığır açmıştır. Machiavelli siyasi davranışları “iyi”, “kötü” gibi ahlaki kavramlarla değil kendi gerçeklikleri temelinde ele almıştır. Onun düşüncesinde amacın gerçekleştirilmesi için her türlü eylemin meşru olduğu anlayışı egemendir.

Montesquieu: Çağdaş Siyaset Bilimi’nin öncülerinden kabul edilen Fransız düşünürü Montesquieu, güçler ayrılığı ilkesini savunmuş ve olaylar arasındaki zorunlu ilişkileri incelemiş, olması gerekenden çok olanlarla ilgilenmiştir. Montesquieu cumhuriyet, monarşi ve istibdat üzerinde durmuştur. Hükümet biçimlerinin doğasını ve temel ilkesini ortaya koymaya çalışmış ve ülkenin büyüklüğü ile hükümet biçimleri arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir.

19. Yüzyılda Siyaset: Bu yüzyıl çağdaş toplum bilimlerinin doğduğu ve bağımsız birer disiplin olarak kurumsallaştıkları, toplumsal ilişkilerde radikal dönüşümlerin yaşandığı bir asır olmuştur. Üretim ilişkilerindeki değişiklikler, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş ve yeni toplumsal hareketler geleneksel toplum yapısında ve nispeten statik ilişkilerde büyük dönüşümlere sebep olmuştur.

Comte: Sosyolojinin kurucusu kabul edilen Comte bütün çabasını toplumsal gerçeklikle ilgilenmede yoğunlaştırmıştır. Onun düşüncesine göre insanlık üç temel evreden geçmektedir;

  1. Metafizik dönem
  2. Teolojik dönem
  3. Pozitif dönem

Marx: Bu dönemin önemli düşünürlerinden Marx’ın toplum yapısını alt-yapı ve üst-yapı olarak sınıflandırdığı kurumlar arasındaki ilişkilerle izah etmesi önemli bir yenilik olmuştur. Marx, siyasetin özerk bir kurum olmadığını ve alt-yapı kurumları tarafından belirlendiğini savunur. Marx’a göre siyaset, siyasetçilerin ve yöneticilerin aralarındaki mücadele ile açıklanamaz. Çünkü bu mücadele, aslında toplumsal sınıflar arasındaki mücadelenin bir parçasıdır ve temelde de toplumun üretim tarzına bağlıdır. Ona göre siyaset bir üst-yapı kurumudur ve onu belirleyen temel faktör, üretim ilişkilerinin oluşturduğu alt-yapı kurumlarıdır.

Tocqueville: Amerika Birleşik Devletleri demokrasisi ile ilgili gözlemlerini ‘’Amerika’da Demokrasi’’ adlı meşhur kitabında anlatmıştır. Tocqueville, Comte ve Marx’ın aksine geçmiş tarihin katı yasalar tarafından yönetilmiş olduğuna, bütün insanlığın aynı çizgiden geçeceğine ve gelecek olayların önceden belirlenebileceğine inanmaz.Tarihi ortadan kaldırmaya değil onu anlaşılır kılmaya çalışır.

Weber: Meşhur Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Protestanahlak anlayışının kapitalizmin doğuşunda oynadığı rolü ortaya koymaya çalışmıştır. Siyaset alanında ise çağdaş Siyaset Bilimi’nin temel konularından olan iktidar, egemenlik, otorite ve meşruiyet gibi olgularla ilgilenmiş, bürokrasi ve siyaset arasındaki ilişkilere dikkat çekmiştir.

İslam Dünyası ve Siyaset Bilimi

İslam medeniyetinin önemli temsilcileri olan pek çok Müslüman düşünürün,filozofun ve bilginin katkısının olduğu belirtilmelidir.

Farabî: İhsa’ül-Ulûm (İlimlerin Sayımı)adlı eserinde doğal ihtiyaçların zorlamasıyla bir şehir(medine, devlet) kuran insanların irade ile yaptıkları işleri (ef’al) ve hareketleri (sünen)ele alan bilime Medeni ilim demekte ve siyasete ilişkin davranışların incelenmesini ele alarak Siyaset Bilim’ini bu kategoride düşünmektedir.

Gazali: siyaset bilimini metafizik, ahlak ve psikoloji ile birlikte din ile ilgili olan ilimler kategorisine yerleştirmiştir.

Siyasetnameler ve Layihalar

İslam düşünürleri anayasa, idare, maliye ve ceza hukuku, yöneten-yönetilen ilişkileri ile siyasal iktidara ilişkin düşüncelerini genellikle fıkıh kitaplarının muhtelif bölümlerinde dile getirmişlerse de bunları bir arada ele aldıkları eserler de yazmışlardır. 9. yüzyıldan itibaren yaygınlık kazanan bu tür eserler siyaset-nâme ve nasihatnâme adıyla anılmışlardır. Siyasetname türündeki eserlere pek çok örnek vermek mümkündür. Bu türdeki eserlerin en önemlileri Maverdî’nin El-Ahkâmu’sSultâniye’si ile Nasîhatü’l-Mülük’u (Siyaset Sanatı, Nizamülmülk’ün Siyasetname’si, Gazali’nin Nasihatü’lMülûk’u, İbnTeymiye’nin Es-Siyasetü’ş-Şeriyye’si, Muhammed b. Turtûşî’nin Sirâcu’l-Mülûk’u (Sirâcu’lMülûk/Siyaset Ahlakı ve İlkelerine Dair, Ebû Mansur esSeâlibî’nin Adâbu’l-Mulûk’u (Adâbu’l-Mulûk, gösterilebilir.

Farabi: Farabî’ninEl-Medinetü’l-Fâzıla adlı klasik eseri, temelde bir siyaset kitabıdır. Farabî, belli bir amaç ile bir şehirde toplanmış kimselerin meydana getirdiği topluluk anlamında kullandığı “medine”nin “faziletli bir şehir” olarak kurulabilmesi için gerekli şartlara değinmekte ve kendisinden etkilendiği Platon gibi “ideal devlet”in yaratılabilmesi için gerekli olan hususlara dikkat çekmektedir. Farabî fâzılşehri, sağlıklı bir vücuda benzetir. Nasıl vücuttaki çeşitli organlar yardımlaşarak çalışırlarsa şehrin de böyle çalışması gerekmektedir.

Mâverdî: El-Ahkâmu’s-Sultaniyyeadlı kitabında devlet yönetimine ilişkin teorik görüşlere yer veren Mâverdî Nasihâtü’l-Mulük’unda hem devlet örgütünün genel yapısını kurumlarını ve bunların işleyişini ele alır hem de bu yapının sağlıklı işleyebilmesi için hükümdara çeşitli öğütler, nasihatler ve tavsiyelerde bulunur.

Nizamülmülk: Siyasetname eseri Selçuklu Sultanı Melikşah’ın tavsiyesi üzerine kaleme alınmıştır. Eserde nasihatlerin yanında devrin olaylarına, Selçuklu Devleti’nin işleyişine, aksaklıklar ve alınması gereken tedbirlere, kurumlara işlerlik kazandırmak için yapılması gereken düzenlemelere de yer verilmiştir.

İbnTeymiye: Siyaset ve devlet yönetimiyle ilgili el-Hisbe ile es-Siyasetu’ş-fieriyye adlı eserleriyle öne çıkmıştır. ElHisbe’de bireyin ekonomik faaliyetleri ve devletin buna müdahalesini ele almıştır

İbn Haldun: Dünya tarihi niteliğindeki Kitabu’l-İber adlı yedi ciltlik kitabına yazdığı giriş mahiyetindeki Mukaddime’si ile tanınmıştır. Mukaddime’de ortaya koyduğu görüş ve konuları ele alış biçimiyle büyük bir yenilik yapmış, o güne kadar pek bilinmeyen kavram ve tezler ileri sürerek yeni bir bakış getirmiştir. Tarihin itici gücünün belirlenmesine özel önem vermiştir. Bu çerçevede ortaya koyduğu asabiyet teorisi ile ilgiyi bedevilik ve hadarilik hâlleri arasındaki dinamizme kaydırmıştır. İbn Haldun asabiyet kavramını dayanışma ruhu, cemaat ruhu, grup duygusu, kabilecilik, kan bağı, toplumsal dayanışma anlamlarında kullanmıştır. Devletlerin ve siyasal toplulukların kuruluşunda ve kurulmalarından sonra da asabiyetin etkili olduğunu, hükümdarın iktidarını sürdürebilmesi için asabiyeti canlı tutmak zorunda olduğunu, asabiyetin azalması durumunda asabiyeti daha yüksek topluluklar tarafından iktidarın yıkılacağını ve üstünlüğün asabiyeti yüksek gruplara geçeceğini savunmuştur.

Siyaset Bilimi’nin Konusu, Kapsamı, Yöntemi ve Teknikleri

Siyaset Bilimi’nin Konusu

Klasik Siyaset Bilimi inceleme alanı olarak devleti kendisine konu almakta ve devletle kendini sınırlandırmaktadır. Siyasetin iktidar mücadelesi olarak  tanımlanması ve toplumsal güçlerin de bu çerçeveye dâhil edilmesiyle Siyaset Bilimi’nin alanı da birden genişlemiş oldu. Siyaset Bilimi’nin bir iktidar bilimi olarak gelişmesi onu devletin yanı sıra toplumsal iktidar alanlarına da yöneltmiştir. Siyasal nitelikteki güç, etki ve otoritenin söz konusu olduğu devlet dışındaki iktidar alanları da Siyaset Bilimi’nin kapsamına dâhil edilmiştir. Günümüzde Siyaset Bilimi’nin temel konusu “iktidar”, “güç” ve “otorite”ye ilişkin davranışlar, oluşumlar, faaliyetler, kurumlar ve ilişkilerdir.

Siyaset Bilimi’nin Kapsamı

Siyaset Bilimi’nin kapsamı, UNESCO’nun 1948 yılında Paris’te düzenlediği bir toplantıda dört temel konu ile sınırlandırılmıştır:

I. Siyaset Teorisi

  • Siyaset teorisi
  • Siyasal düşünceler tarihi

II. Siyasal Kurumlar

  • Anayasa
  • Merkezi hükümet
  • Bölgesel ve yerel yönetimler
  • Kamu yönetimi/idare
  • Devletin ekonomik ve toplumsal görevleri
  • Karşılaştırmalı siyasal kurumlar

III. Siyasal Güçler. Toplumsal Katmanlar

  • Siyasal partiler
  • Siyasal birlikler ve dernekler
  • Vatandaşların devlet ve hükümet yönetimine katılması (Seçimler ve seçim sistemleri)
  • Kamuoyu

IV. Uluslararası İlişkiler

  • Uluslararası siyaset
  • Uluslararası örgütlenme ve kurumlar
  • Uluslararası hukuk

Amerikan Siyaset Bilimi Derneği (APSA; American Political Science Assosiation)1973 yılında yeni bir bakışla Siyaset Bilimi’nin kapsamını ve alt disiplinlerini yeniden belirlemiştir. Söz konusu tablonun temel konularışu şekildedir:

  • Siyasal kurumlar ve davranışlar
  • Metodoloji
  • Uluslararası hukuk, örgütler ve siyaset
  • Siyasal istikrar ve siyasal değişme
  • Siyasal teori
  • Kamusal siyasanın tayini ve içeriği
  • Kamu yönetimi
  • ABD’nin siyasal kurumları, siyasal süreçler,
  • güçler ve davranış

Siyaset Bilimi’nde Yöntem

  1. Tümevarım Yöntemi: Tikel yani tek tek olgulardan genel sonuçların çıkarıldığı bir süreci ifade etmektedir. Bu süreçte önce gözlemlemek suretiyle olgular toplanır, ardından toplanan ampirik bulgular çözümlenir, sınıflandırılır, bunu takiben de genellemelere gidilir. Son aşamada ise genellemeler sınanmak için yeniden gözlem yapılır.
  2. Tümdengelim Yöntemi: bilimsel faaliyet, verili bir iddia yahut açıklayıcı genelleme çerçevesinde olguların çürütülmesi, doğrulanması yahut teyit edilmesi süreci şeklinde işlemektedir. Burada yöntemde genellemelerden olgulara ve bunların teyit edilmesi veya çürütülmesine gidilmektedir. Kısaca bilim adamı önce genel önermeler ileri sürer ve bu önermeleri adım adım teste tabi tutarak çürütür veya teyit eder.

Siyaset Bilimi’nde Kullanılan Teknikler

  1. Deney Tekniği: Doğa bilimlerinin sıklıkla kullandığı teknik laboratuvarda deney yapmadır. Deney, inceleme nesnemizle ilgili değişkenlerin laboratuvar ortamında yeniden üretilmesine, bu süreçte ilişkilerin kontrollü ve sistematik şekilde gözlenmesine, değişkenler arasındaki ilişkilerle ilgili bulguların kayıt altına alınmasına, ilişkilerin istediğimiz kadar tekrarlanmasına ve hipotezlerin sınanmasına imkân vermektedir. Siyaset Bilimi’nde deneysel açıklama imkânı çok sınırlı olup siyasal olayların deneyle test edilmeleri imkânsız gibidir.
  2. Karşılaştırmalı Analiz Tekniği: Bir siyasal olgunun değişik toplumlardaki görünümünün bir bütün içinde ele alınmasına imkân verir.
  3. Alan Araştırması: Araştırmacı bizzat alana girmekte ve olguyu doğrudan gözlemlemeye çalışmaktadır. Olgunun ne tür değişkenlerden etkilendiği, bu değişkenlerin nasıl bir etki meydana getirdiği gibi soruların cevaplanmasına çalışmaktadır. Alan araştırmasında olgu ile ilgili herkesin gözlenmesi ve incelenmesi imkânsız olduğundan kütleyi temsil edecek bir örneklem grubunun (araştırılması düşünülen anakütlenin tamamı yerine onu temsil eden bir parçanın alınarak anakütlenin özelliklerinin belirlenmeye çalışılması)oluşturulması ve araştırmanın bu grup üzerinden sürdürülmesi gerekmektedir.
  4. Örnek Olay Tekniği: Özellikle inceleme nesnesinin büyüklüğü ve homojenliği dikkate alındığında olguyu temsil ettiğine inanılan herhangi bir örnek olay derinlemesine incelenerek ana kütle hakkında bazı sonuçlara varılır.