SOSYAL HİZMET KURAMLARI I - Ünite 6: Sosyal Hizmet Uygulaması-I: Temel Kuramlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Sosyal Hizmet Uygulaması-I: Temel Kuramlar

Giriş

Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçılar ve hizmet veren kurum ve kuruluşlar içinde bulundukları toplumda yapılandırılmışlardır. Sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılara yönelik yaptıkları müdahaleler ve verdikleri hizmetler toplumdaki beklentiler tarafından şekillendirilmiştir.

Sosyal hizmet uzmanları içinde bulundukları toplumun değişen sorunlarına yönelik müdahalelerde bulunurken birtakım kuramlardan yararlanmaktadırlar. Sosyal hizmet kuramları, içinde bulundukları bağlamın bir ürünüdür ve o bağlama etki eder. Sosyal yapılandırmacılık olarak da adlandırılan bu görüşe göre sosyal hizmet mesleği kültürden ve sosyal yapıdan etkilenir.

Psikodinamik Kuram

Çocukluk gelişiminin ve deneyimlerinin ileriki yaşama yansımasını içeren müdahale merkezli bir kuramdır. Psikodinamik yaklaşım 20. yy. boyunca bitmek bilmeyen ateşli tartışmalara maruz kaldı ve uygulayıcıların büyük eleştirisine uğradı.

Psikoanalitik kuram ve uygulamanın birtakım varyasyonları vardır:

  • Freudyen analizler,
  • Psikoanalitik psikoterapi,
  • Ego-psikolojik müdahale,
  • Psiko-sosyal tedavi,
  • Nesne ilişkileri kuramı,
  • Kendilik psikolojisi.

Freudyen Psikoanalizler birtakım kavramlar (terimler), psikodinamik uygulamayı belirtmek için kullanılır. Psikoanaliz ve Freudyen analiz terimleri, psikoanalitik yaklaşımın temeline ya da klasik Freudyen tekniklere gönderme yapar. Freudyen psikoanalizde, müracaatçıdan analistin koltuğuna uzanması, rahatlaması ve serbest çağrışım yapması istenir. Serbest çağrışım, kişinin aklına her gelen şeyin açıklanmasını içerir. Psikanalist hastayı çoğu düşüncesini ve acı hafızasını bastıran bir kişi olarak görür. Bu tekniğin amacı bastırılmış ve bilinç dışı sorunları gündeme getirmek ve böylece daha yüksek bir anlayış ve iç görüyle bu sorunları çözümleyebilmektir.

Psikoanalitik Psikoterapi de psikoterapistler ise daha fazla ‘‘şimdi ve burada’’ yönelimlidirler. Bu yüzden süre daha kısadır (1 ila 2 yıl) ve hasta analist koltuğuna uzanmaz. Terapist ve hasta yüz yüze görüşmeler yapar. Kullanılan teknikler bir önceki yaklaşımdaki gibi bilinç dışı olguları ortaya çıkarmanın bir aracıdır.

Ego Psikolojisinde psikoanalistler ego odaklıdır. İsminden de anlaşıldığı üzere, daha çok egoya, hastanın bilinç düzeyindeki ihtiyaçlarına ve kaygılarına odaklıdır. Bu analistler kendilerini, işlevsizliğe, anksiyeteye, depresyona ve diğer güçlüklere yol açan sorunları çözümleyen ve bu sorunlarla hastanın gerçekçi bir şekilde etkili başa çıkmasına yardım etmeye çalışan kişiler olarak görürler.

Psikososyal Tedavi sonucu olarak insan davranışının tanımlanmasını çevreleyen bir yaklaşım ve kuram olarak genel bir kavrama gönderme yapar.

Nesne İlişkileri Kuramında kuramcılar kişiliğin ruhsal betimleri gibi psikolojik yapıların oluşumuna ve ilk çocukluk deneyimlerine odaklanır. Nesne ilişkileri kuramındaki nesne, eylem ya da isteğin yönlendirildiği bir kişiyi ifade eder. Nesne ilişkileri kuramına göre bireyler çeşitli nesnelere bağlıdır ve duyguların nesneleri vardır.

Kendilik Psikolojisi nde kendilik bilinç dışı düşünceler, imajlar ya da temsillerdir. Heinz Kohut, narsistik kişilik bozukluğunu ilk tanımlayan kişidir. Nesne ilişkilerinden bağımsız bir şekilde tanımlamıştır.

Psikoanalitik Teknikler

  • Aktarım (Transferans) ve Karşı Aktarımın (Countertransferans) Kullanımı
  • Boş Ekran (Blankscreen)
  • Yorumlama
  • Rüya Analizi
  • Serbest Çağrışım

Savunma mekanizmaları bireylere anksiyeteyle baş etme ve olumsuz duyguları en alt düzeye indirmeye yardım eder. Savunma mekanizmaları altında yatan genel düşünce şudur. Bireyler kabul edilemez düşüncelerini adapte etmek zorundadırlar, bu yüzden anksiyetelerini azaltmak için gerçeği çarptırırlar. Güncel listelerde savunma mekanizmaları genel olarak, bastırma, inkâr, rasyonelleştirme, düşünselleştirme, izolasyon, yansıtma, yer değiştirme ve karşıt tepki oluşturmadır.

Bilişsel-Davranışçı Kuram

Bilişsel-Davranışçı Terapi; köklerini davranışçılık ve bilişsel terapiden alır. İkisinin birleşimiyle oluşmuştur. Bilişsel-davranışçı kuram, öğrenme ve davranışçı kuramın kullanılmasını öngörür. Öğrenme kuramı, doğuştan gelen refleksler dışında davranışların öğrenildiğini savunur. Davranışçı kuram önceki davranışlar gözlemlendiğinde ve kontrol altına alındığında davranışların kontrol altına alınabildiğini ve tahmin edilebilir olduğunu söyler.

Bilişsel-davranışçı terapilerin merkezi davranışsal tekniklerdir. Davranışçı tekniklerin temel varsayımı, uyumsuz davranışların öğrenilmiş davranışlar olduğudur. Davranışçı terapide çeşitli amaçlar vardır. Bunlar; uygunsuz davranışları ortadan kaldırmak ve etkili davranışlar öğretmek, davranışı etkileyen faktörlere odaklanmak, sorunlu davranışlarla ilgili neler yapılabileceğini bulmaktır. Davranışçı yaklaşıma göre öncelikle bireyin sorunlu davranışları saptanır. Daha sonra bireyin değiştirilmesi amaçlanan davranış örüntüsü belirlenerek bireyin bu davranışının hangi durumlarda ve ne zaman ortaya çıktığı araştırılır. Son adım ise bireyin yanlış ve sorunlu davranışlarının değiştirilmesidir. Yanlış davranışların değiştirilmesinde gevşeme, sistematik duyarsızlaştırma, pekiştirme, model olma gibi teknikler kullanılır.

Davranışçı yaklaşımda göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar vardır. Bunlar; odak geçmiş değil, müracaatçının davranışlarının şu anki etkileri üzerine olmalıdır, tedavinin değerini ve etkililiğini ölçmede en önemli kriter, açıkça görülebilen ve ölçülebilen davranış değişiklikleridir, tedavinin amaçları somut ve nesnel terimlerle belirlenmelidir, terapist yardım ilişkisinde aktif bir rol oynar.

Davranışçı yaklaşımın özellikleri şu şekildedir. Davranışçı kuram, müracaatçının sorunlu davranışlarına odaklanır. Davranışçı kuram, öğrenme kuramına dayanır. Sosyal hizmet uzmanı, bireyi gözlemleyerek sorunlarla ilgili ayrıntılı bir analiz yapar. Kuramda, davranışı ortaya çıkaran etkenler tanımlanır. Müracaatçı ve müracaatçının çevresi sürece katılır.

Beck’in Bilişsel Terapisi şunu savunmaktadır. Kişinin düşünce ve bilişleri kendine özgü bir bilişsel şema oluşturmasının temelini atar ve bu şema biliş, duygulanım ve davranış açısından tahmin edilebilir tepkiler doğurur. Terapötik müdahaleler doğrudan fonksiyonel olmayan düşüncelerin, duyguların, ifade edilen güdülerin, davranışların, yorumların ve tahminlerin yanı sıra müracaatçının fonksiyonel olmayan şema ve altta yatan inançlarını amaçlar.

Bilişsel Davranışçı Tedavi (BDT), radikal davranışçılık olarak ifade edilen ekolden geliştirilmiştir. Bilişsel yaklaşım, davranışçılar için eksik olan bağlantı noktasını sağlamıştır. Bilişsel tedavi müracaatçı ile iş birlikçi bir ilişki üzerine vurgu yapmayı ve davranışsal ve bilişsel ev ödevlerini çalışırken deneyleri kullanmayı davranışçı tedavi ile paylaşır.

Yapılandırmacılık ve bu kuramın teorik olarak ilgili olduğu kişinin bir uyaranı algılama biçiminin bu uyarana vereceği tepkiyi belirlediğini söylemektedir. Yapılandırmacılık sosyal hizmet tarafından birkaç nedenle kabul edilmiştir ama en önemli iki neden kültürel farklılıklar ve niteliksel esnekliktir. Yapılandırmacılar için tedavideki amaç müracaatçının kendi anlayışını keşfetmek ve bu anlayışı ilerideki tecrübeler açısından daha uygun bir forma çevirmektir.

Bilişsel yaklaşımda göz önünde bulundurulması gerekenler şunlardır;

  • Müracaatçılar, mantıklı düşünceye sahip olma kapasitesi ile doğar fakat bazen mantıksız düşüncelerin kurbanı olur. Bu durumda sağlıksız düşüncelerle sağlıklı düşünceleri yer değiştirmek gerekmektedir.
  • Düşünmenin, değerlendirmenin, analiz etmenin, sorgulamanın, uygulamanın ve yeniden öğrenmenin davranış değişikliğinin temeli olduğu varsayılır.
  • Müracaatçının sağlıksız düşüncelerini tanımlamasına yardımcı olunmalı.
  • Müracaatçıların düşünce sürecini ve stilini değiştirdiğinde hissettiklerinin de değişebileceğini görmelerine yardımcı olunmalı.
  • Müracaatçıların bu sağlıksız düşüncelerini değiştirmelerine yardım ederek onların daha doyurucu bir yaşama kavuşmaları sağlanmalı.
  • Terapötik süreçte yeniden öğrenme üzerinde odaklanılmalıdır

Bilişsel-davranışçı kurama göre düşünceler, duygu ve davranışları kontrol eder. Olumsuz ve gerçek dışı düşünceler duygusal bozuklukların ortaya çıkmasına neden olur. Gerçek dışı düşünceler düzeltilirse duygusal bozukluklar da ortadan kalkar.

Görev Odaklı Yaklaşım

Görev odaklı yaklaşım öğrenme kuramlarından etkilenen bir uygulama modelidir. Görev odaklı yaklaşım müracaatçının karşılaştığı sorunlara uzmanın çeşitli yaklaşımlar kullanarak yanıt vermesi gereksinimi sonucu geliştirilmiştir ve sosyal hizmet uygulamaları için yapılandırılmış bir yöntem sunmaktadır. Bu yaklaşım sorunların nedenine değil sorunların yol açtığı sonuçlara odaklanmaktadır. Yaklaşımda belirlenen hedeflere müracaatçının gerçekleştireceği eylemler sonucunda ulaşılmaktadır. Görev-odaklı yaklaşım, müracaatçıların problemlerini çözmeye odaklanan kısa dönemli sosyal hizmet uygulamasıdır. Görev odaklı yaklaşımın özellikleri şöyledir;

  • Birçok yaklaşımın kuramsal yönelimini kullanır.
  • Görev odaklı yaklaşım genellikle sorunları bireyin içinde bulunduğu bağlamla birlikte değerlendirir
  • Görev odaklı yaklaşım, kısa süreli müdahale ve eylemleri içermektedir
  • Yaklaşım geçmişteki sorunlar ve nedenleri yerine şimdi ve burada üzerine odaklanır.
  • Müracaatçı ve uzman arasındaki iş birliğine dayanır.
  • Müracaatçının güçlü yönlerinin keşfedilerek onların kullanılmasını amaçlar.
  • Değişim, müracaatçının görüşme sürecinde veya görüşmeler dışında gerçekleştirdiği eylemler yoluyla sağlanmaktadır.

Sosyal hizmet mesleğinde görev odaklı yaklaşımın vurguladığı değerler ortaklık ve güçlendirme, müracaatçıların kendi sorunlarında en yetkili kişiler olması, insanların eksik yanlarını bulmak yerine güçlü yanlarını ortaya çıkarması, tedaviden ziyade yardım sağlamasıdır.

Görev odaklı yaklaşımın üç aşaması bulunmaktadır. Bunlar; sorunların araştırılması, hedeflerin ve sürenin belirlenmesi ve hedeflerin geliştirilmesidir.

Krize Müdahale Yaklaşımı

Krize müdahale yaklaşımının kökenleri ruh sağlığı alanına dayanmaktadır. Birey için önemli birisinin fiziksel bir hastalığa yakalanması, boşanma ya da ayrılma, işten çıkarılma ya da işsizlik, beklenmedik hamilelik ve ekonomik güçlükler yaşanabilecek krizler arasındadır. Krize müdahale yaklaşımı bireylerin işlevselliğini aksatan olayların birey üzerindeki etkileri üzerinde durmaktadır. Bu yaklaşımda amaç bireylerin karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmeleri için kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmaktır.

İnsancıl Kuramlar

İnsancıl yaklaşımın temelinde, müracaatçıyı pozitif değişime yöneltmek için yardım ilişkisinin değeri vurgulanmıştır. İnsancıl yaklaşım; insanların geçmiş çocukluk deneyimleri ya da çevresel faktörlerinin etkisiyle kategorize edilmesi görüşünü reddederek, bireyin pozitif ve kuvvetli yönleri üzerinde durmaktadır. Birey merkezli kuram, sembolik etkileşimcilik ve transaksiyonel analiz insancıl yaklaşımlardandır.

Sosyal Rol Kuramı

Sosyal rol teorisine göre, kadın ve erkeğe toplum içinde farklı konumlar verilmiştir ve hiyerarşik yapı içerisinde erkekler daha yüksek konumlu rollere sahiptirler. Sosyal rolleri farklı olduğu için kadın ve erkek arasında farklılıklar oluşur. Sosyal rol teorisine göre insanlar sosyal yapılar içerisinde birtakım pozisyonlar alırlar ve her pozisyon bir role sahiptir. Bunlar rol çatışması, rol belirsizliği, rol bütünleşmesi ve rol seti kavramlarıdır. Rol çatışmasının çeşitli türleri vardır. Bunlar; rol göndericinin kendi içinde çatışması, göndericiler arası rol çatışması, kişi rol çatışması, aşırı rol yükleme ve roller arası çatışmadır.