SOSYAL HİZMET KURAMLARI II - Ünite 4: Uygulama Planının Hazırlanması Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Uygulama Planının Hazırlanması
Giriş
Planlama süreci, ön değerlendirme ve uygulama süreci arasında bağlantı konumundadır. Sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçının, planlama sürecinde yapılan plana açık bir şekilde uymaları en önemli husus olmaktadır, bu durumla birlikte, taraflar bir anlaşma veya sözleşme içerisine girmiş bulunmaktadırlar. Sözleşmenin içeriği, birey, aile, grup ve toplum düzeyinde değişmemektedir. Sözleşmede bulunabilecek maddelerden bazıları şunlardır;
- Ele alınması gereken sorunlar ve kaygılar,
- Yapılacak uygulamanın amaçları,
- Müracaatçının üstleneceği etkinlikler ve alması gereken sorumluluklar,
- Uygulamanın tahmin edilen süresi,
- Yapılacak olan muhtemel toplantıların ve görüşmelerin yeri ve sayısı.
Planlama Sürecinin Alt Basamakları: Sorunlar, açık ve net bir şekilde tanımlanabilir olmalıdır; sorunların açık ve net olarak tanımlanması, sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçının çözüm bulmak amacıyla hareket etmesine olanak sağlayacaktır. Sorunları önceliklerine göre sıralayabilmek için:
- İlk olarak müracaatçı için önemli olan sorunlar belirlenmelidir.
- Bu belirleme yapıldıktan sonra her bir sorun davranışsal terimlerle ifade edilmelidir. (Bir sorunun davranışsal terimlerle ifade edilmesi demek ölçülebilir olması, somut olması ve değişim için bir temel oluşturması anlamına gelmektedir).
- Ardından var olan sorunlar müracaatçı için önemine göre sıralanmalıdır.
- Son olarak, öncelikli olarak ele alınacak sorunla ilgili, müracaatçı ile bir anlaşmaya varılmalıdır.
Bireylerle Sosyal Hizmet Uygulamasında Planlama Süreci
Planlama sürecinin ilk alt basamağı müracaatçı ile çalışmaktır. Müracaatçı ile çalışma, onun için çalışma anlamına gelmemektedir, onunla birlikte çalışmak ve sorunlara karşı ve uygulamada birlikte hareket etmek anlamına gelmektedir. Planlamada ikinci alt basamak, sorunları önceliklerine göre sıralamaktır. Ve her süreçte olduğu gibi bu süreçte de müracaatçıyı aktif bir şekilde sürecin içine dâhil etmek gerekmektedir. Sosyal hizmet uzmanı ile müracaatçı arasında sorunların önemine göre çok önemli farklılık gösteren çok sayıda örnek bulunmaktadır. Planlama sürecindeki, üçüncü alt basamak sorunları gereksinimler biçiminde tanımlama ile ilgilidir. Sorunlar, gereksinimler ve amaçlar birbiriyle ilişkilidir ve bir diğerini belirlemeye yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla, sorunların gereksinimler biçiminde tanımlanması sosyal hizmet uzmanına ne yapacağı konusunda yol göstericidir. Bu nedenle, sosyal hizmet uzmanları sorunları gereksinimler olarak tanımlamalıdır. Bu yolla, sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçı neyin gerçekleştirilmesi gerektiğini, yani amacı belirleyebilir.
Sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçılar olası çözüm stratejilerinin olası etkilerini ve sonuçlarını değerlendirdikten sonra, müracaatçıların “Sanırım bu yaklaşım, sorunumu çözmede bana yardımcı olabilir ve ben bunu denemeye istekliyim”, sonucuna varması esastır. Müracaatçılar kararsızsa veya belli bir eylem biçimini yapmayı reddediyorsa yapıcı bir değişim meydana gelmeyecektir. Genel olarak müracaatçıların kendi kararını kendisinin vermesi ve olası seçenekler arasından kendisi için en uygun olanı seçmesi beklenir.
Müracaatçının güçlü yönlerini ortaya çıkarmak, birçok açıdan faydalı olmaktadır. Öncelikle, güçler müdahale planının daha sağlam olarak oluşmasını sağlamaktadır. Bazen sorunlara, gereksinimlere ve eksikliklere odaklanmaktansa müracaatçının güçlü yanlarını ortaya çıkarmaya yoğunlaşmak müracaatçı ile olan bağın kuvvetlenmesini de sağlamaktadır. Ayrıca müracaatçının güçlü yönlerine vurgu yapmak, sosyal hizmet uzmanının müracaatçıdan pozitif geri bildirim almasını da sağlamaktadır. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçının güçlerini konuşarak bir bakıma müracaatçı ile olan güven ilişkisinin kuvvetlenmesini sağlamaktadır. Aynı zamanda, sosyal hizmet uzmanının, müracaatçının güçlü yönlerini katarak sürece devam etmesi, sorunlar üzerinde odaklanarak ilerlemesini kolaylaştırmaktadır.
Müracaatçının güçlü yönleri detaylarla belirlenebilir. Bu bağlamda boş zaman hobileri, yetenekler sorularak özel ilgi alanları ve aktiviteler belirlenebilir. Eğitim düzeyi ve iyi olduğu iş alanı sorularak iş ve eğitim düzeyi ortaya çıkarılabilir. Nelerden mutlu olduğunu ve ne zaman kendini güçlü hissettiği sorularak duygusal ve ruhsal sağlığı hakkında ipuçları alınabilir.
Sosyal hizmet uzmanlarının rolü, her bir uygulanabilir seçeneğin muhtemel sonuçlarını açığa çıkarmak ve müracaatçının anlamasına yardımcı olmaktır. Tavsiye vermek ve müracaatçı için seçim yapmak, sosyal hizmet uzmanlarının birincil rolü değildir. Sosyal hizmet uzmanlarının seçim yapması durumunda olası iki sonuç bulunmaktadır: Bunlardan birincisinde, olası sonuç müracaatçı için istenir olmayabilir. Bu durumda müracaatçı tavsiye için muhtemelen sosyal hizmet uzmanlarını suçlayacak ve ilişki ciddi bir şekilde zarar görecektir. Olası sonuçlardan ikincisinde, seçim müracaatçı için yararlı olabilir. Bu sonuç istenir bir şeydir ancak müracaatçıların sosyal hizmet uzmanlarına aşırı bağımlı hâle gelmesi tehlikesini taşır, gelecekteki neredeyse her karar için sosyal hizmet uzmanlarının tavsiyesini isteyebilir ve kendi kararını verme konusunda çekingen olabilir. Güncel uygulamada çoğu eylemin istenen ve istenmeyen sonuçları bulunmaktadır.
Tavsiye vermeme ilkesi, sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçıların göz önünde bulundurmadığı seçenekleri göstermeme anlamına gelmemektedir. Tersine, sosyal hizmet uzmanlarının sorumluluğu olası seçenekleri önermek ve müracaatçılar ile birlikte keşfetmektir. İzlenmesi gereken en iyi kural sosyal hizmet uzmanlarının bir müracaatçının belli bir eylemi gerçekleştirebileceğini gördüğü zaman “şu alternatif senin için daha iyi olabilir” gibi bir öneriden ziyade, “……. hakkında ne düşünürsün?” sorusunu sorması gerekir. Müracaatçıların kendi kararını verme hakkı, seçilen eylemin başkalarına ya da kendilerine ciddi bir zarar verme olasılığı taşıması durumunda uygulanmaz. Örneğin bir ebeveynin bir çocuğu istismar etmeyi sürdürme olasılığı yüksekse veya bir müracaatçı yaşamını sonlandırma girişiminde bulunuyorsa sosyal hizmet uzmanlarının müdahale etmesi önerilmektedir. Bununla birlikte, birçok durumda, sosyal hizmet uzmanları bir başka seçeneğin daha iyi olduğuna inansa bile, müracaatçıların kendi seçeneğini seçme hakkına saygı duyar.
Planlama sürecinde, sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçının çalışacak oldukları amaçlar üzerinde mutlaka uzlaşmaya varmaları gerekmektedir. İstenen amaçlara erişilmek ve sorun çözülmek isteniyorsa bu amaçlar müracaatçı ile birlikte belirlenir. Eğer müracaatçının ihtiyacı açık ise sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçı ulaşılmak istenen amaç doğrultusunda ortak noktayı kolaylıkla bulmaktadırlar. Fakat birçok konuda sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçı sorunu farklı algılamakta ve görüş ayrılığı yaşamaktadırlar, dolayısıyla sorunun doğasına varabilmek için ne yapılması gerektiği konusunda uzlaşmakta zorluk çekebilmektedirler.
Ailelerle Sosyal Hizmet Uygulamasında Planlama Süreci
Sosyal hizmet uzmanı, aile ile sorunun çözümü için birlikte kararlaştırılan yol ve stratejileri nasıl gerçekleştireceklerini planlamalıdır. Mesleki çalışma gereği kullanılacak müdahale yolları ve teknikler yardım sürecine başvuran aile için bir anlam ifade etmiyorsa ailenin değişme için gayret göstermeye henüz hazır olmadığı düşünülebilir. Şüphesiz, başvuran müracaatçı sisteminin bunları anlaması için her şeyi mutlaka çok iyi bilmesine gerek yoktur, uygulama gerekçelerini ana hatlarıyla bilmesi yeterli olacaktır. Bu durum da; sosyal hizmet uzmanı ve ailenin etkin bir planlama süreci geçirmesiyle mümkün olmaktadır. Sorunun tanımı aile bireyleri tarafından onaylandıktan sonra sorunun ya da sorunların nasıl çözüleceği konusunda anlaşmanın sağlanma süreci başlamaktadır. Aile, farklı kişilikte, yapıda, yaşta ve cinsiyette kişilerden oluştuğu için herkesin sorunu, sorun algısı, sorunlara yaklaşımı veya çözüm üretme tekniği farklılaşmaktadır. Bu nedenle, sosyal hizmet uzmanının ailede tespit edilen sorunların pek çoğunu “temsil” yapısı çerçevesinde ele alması yararlı bir yaklaşım olabilmektedir.
Plan yaparken sorun ve içeriğinin yanı sıra başa çıkma ve odaklanma konuları üzerinde durulmalıdır. Bu, insanın ayrıntılarla boğulması yerine işlemin anlaşılması hakkında bilgi edinmesini sağlar. Ailelerle olan çalışmada plan bireyler arasındaki etkileşim ve iletişim değişikliğini içerir. Sonuçta elde edilecek olan onlara geçmişte kullandıkları başarısız çözüm yolları yerine farklı sorun çözme yolları öğretmektir. Bu suretle onların dile getirdiği küçük sorunları çözmelerinden ziyade geniş çaplı sorunları çözmelerine olanak tanınmış olur.
Gruplarla Sosyal Hizmet Uygulamasında Planlama Süreci
Grubun amaç ve hedefleri üç sınıfa ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi; grubu destekleyen ve ilerlemesini amaçlayan hedeflerden oluşmaktadır. Bu tür amaçlara “grup merkezli amaçlar” denilmektedir. Örneğin grup üyelerinin çalışmalarını ve düşüncelerini ifade etmek için ortaya konulan amaçlar, grubun genel menfaatini düşündüğü için bu tür amaçlar kategorisine girmektedir.
İkinci sınıf amaçlar ise “ortak grup amaçları” olarak adlandırılmaktadır. Bu tür amaçlar bütün grup üyeleri ile paylaşılmakta ve ortak kanaat oluşturulmaktadır. Üçüncü amaç türünü ise “bireysel amaçlar” oluşturmaktadır. Bazı grup üyeleri, belli spesifik amaçlara ulaşmak için çalışmaktadır. Grup oluştururken grubun boyutu, görüşmelerin sıklığı ve süresi, zaman sınırları, grubun açık veya kapalı olma durumu, üyelerin demografik özellikleri ve grubun yapılacağı yer göz önünde bulundurulmalıdır.
İdeal olarak grup üyeleri daha önceden belirlenmiş olan grup kompozisyonu ile ilgili ölçütlere göre belirlenmelidir. Üyelerin amaçlarının ve belirli kişisel özelliklerinin homojenliği, üyelerin baş etme becerileri, yaşam deneyimleri ve uzmanlığının heterojenliği, üyelerin nitelikleri, becerileri ve uzmanlığını içeren bir yapı grup kompozisyonu açısından göz önünde bulundurulmalıdır.
İster resmî isterse gayriresmî olsun, sözleşme yapma tipik olarak ilk grup oturumlarının önceliğidir. Bu bağlamda, sözleşme, grubun iki veya daha fazla üyesi arasındaki sıklıkla sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçı arasındaki sözlü ya da yazılı anlaşma olarak tanımlanır. Sözleşme, yalnızca grubun amacını açık hâle getirmeye değil, aynı zamanda hem üyelerde hem de sosyal hizmet uzmanlarında bir sorumluluk duygusunun gelişmesine yardım etmektedir. Sözleşme, grup işleyişi için sözleşme yapma ve üyelerin hedefleri için sözleşme yapma olmak üzere iki düzeyde yapılır.
Toplumla Sosyal Hizmet Uygulamasında Planlama Süreci
Her müdahale düzeyinde olduğu gibi toplumla sosyal hizmet uygulamasında da müracaatçı ile çalışma kavramı bulunmaktadır. Müracaatçı sistemiyle çalışma, hizmetlerden faydalanacak olan insanlarla yakın bir çalışma ilişkisi kurmak anlamına gelmektedir. Toplumla sosyal hizmet uygulamasında müracaatçıyla çalışma müdahalenin tamamlanmasında sosyal hizmet uzmanlarına yardımcı olabilecek diğer meslek elemanlarıyla, örgütlerle ve kurumlarla çalışma ilişkisi kurma anlamını da içermektedir. Bunlar sosyal hizmet uzmanlarına birey olarak müracaatçıların gereksinimleri hakkında bilgi sağlayabilir ve müdahale sürecinin gerçekleşmesinde yardımcı olabilir.
Karşılanmayan bir gereksinimi ortaya çıkarmak ve gözle görülür hâle getirmek amacıyla bir dizi etkinliğin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Program geliştirmede amaç, yeni bir programı tanımlamak ve geliştirmektir. Bu kapsamda mevcut gereksinim göz önünde bulundurulmalıdır. Sorumluluklar dağıtılmalı, hedef ve amaçlar betimlenmelidir. Yapılabilirlik program için detaylı olarak değerlendirilmeli, kaynaklar hazır tutulmalıdır. Programın nasıl işler hale geleceği ve nasıl sürdürüleceği ise açıkça ortaya konulmalıdır.