SOSYAL PSİKOLOJİ II - Ünite 1: Benlik Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Benlik
Benlik ve Benlik Kavramının Kısa Tarihçesi
İnsanların bir benliği olduğu düşüncesi 16. yüzyıla dayanır. 16. yüzyıldan önce İnsanlar yaşadıkları toplumun bir parçası olarak aile, yaşanılan yer gibi toplumsal konumlarına bağlı olarak tanımlanırlardı ve zaten bundan fazlasına da ihtiyaç duyulmaz, insanın “içinde” bir yerlerde bir benliği olduğu üzerinde düşünülmezdi.
16. yüzyılda ortaya çıkan bu değişimi ortaya çıkaran toplumsal ve tarihsel koşullar, sekülerleşme, sanayileşme, aydınlanma ve psikanalizdir. Toplumların dinin tüm hayatı düzenlediği bir yaşam anlayışından uzaklaşmaları olarak tanımlanabilecek sekülerleşme (sekülerleşme dinsizlik değildir) nedeniyle, insanlar arzu, ümit ve beklentilerini öteki dünyaya bırakmak yerine bu dünyada gerçekleştirmek için çaba harcamaya başlamışlardır. Sanayileşmenin başlaması, daha önce toprağa bağlı ve geniş aile biçiminde yaşayan insanların bu yaşam formunu değiştirmesine yol açmış ve insanlar yaşamlarını sürdürmek için fabrikalarda çalışmak üzere bir yere gitmeye başlamışlar ve bu hareketlilik benlik ve kimlik konusu üzerinde düşünmeyi de beraberinde getirmiştir. Avrupa’da başlayan ve aydınlanma adı verilen olgu, insan aklının merkeze konduğu ve insan aklı sayesinde toplumların kendilerini, yani benlik ve kimliklerini geliştirebilecekleri bir toplum yaratacaklarına olan inancı kapsar. 18. yüzyılın sonunda gerçekleşen Fransız ve Amerikan devrimlerinin ortaya çıkışında bu inancın rolünün olduğu söylenebilir. Freud’un geliştirdiği psikanaliz kuramına göre, kim olduğumuz ya da nasıl bir benliğe sahip olduğumuz bilinç dışındaki karmaşık ve dinamik ruhsal süreçler tarafından belirlenmektedir.
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramının Tarihsel Kökleri
Sosyal psikoloji, 19. yüzyılın sonundan itibaren benliği kavramlaştırmaya başlamıştır. Sosyal psikolojideki benlik kavramının iki önemli tarihsel kökü, James’in “ben” ve “beni/bana” teorisi ve Mead’in sosyal benlik teorisidir. “Ben” ve “Beni/Bana” Teorisi: William James benliğin iki yönünü ayırt etmiştir: Benliğin “beni/bana” kısmı, bilinen benliktir. Benliğin bu kısmına, kişi kendisine dönüp bakabilir. Diğeri “ben”, bilen benliktir. James bilinen benliği, yani benliğin “beni/bana” olan yönünü üç temel ögeye ayırır:
- Maddi
- Toplumsal
- Manevi (spiritüel)
James’e göre maddi benlik kişinin sadece bedenini değil, elbiselerini, evini, mal varlığını, sahip olduklarını, eserlerini kapsar. James sosyal benliği diğerleri tarafından bir tanınma meselesi olarak ele alır. Kişinin, diğerlerinin saygı ve ilgisi olmadan anlamlı bir benlik oluşturması mümkün değildir. James’e göre birden fazla sosyal benlik vardır. Kişi farklı insanlara farklı sosyal benliklerini gösterir. James için manevi (spiritüel) benlik kişinin tüm bilinç durumlarını, psişik potansiyellerini ve eğilimlerini kapsar. Kişinin, bildiği hâliyle benliğinin çekirdeğini oluşturur.
James’in “ben” teorisindeki benliği, yani bilen olarak “ben”i kavramlaştırmak, bilinen olarak benliği (“beni/bana”) kavramlaştırmaktan daha zordur. James’a göre, duygular, düşünceler, imgeler, fikirler, hisler sürekli farkında olmadığımız biçimde zihnimizin arka planında akar. Bu akış hâlinde olmaya James “geçişlilik” adını verir. Bu geçişlilik sayesinde, birçok deneyim yaşarız, hayat sürer ve tüm değişimlere rağmen “ben” aynı kalır.
Sosyal psikolojide James’in “beni/bana” teorisiyle ilgili deneysel çalışmalar yapılabilmekteyken, bilen benliği, “ben”i, deneysel olarak çalışmak mümkün değildir.
Mead’in Sosyal Benlik Teorisi: Sosyal psikolojiye sosyolojik yaklaşım getiren George Herbert Mead, Alman gestalt psikolojisi ekolünden etkilenmiş, bütün hayatı boyunca temelde bireysel zihin ve toplum arasındaki gerilimi çözmekle uğraşmıştır. Hem Darwinizmden hem de Almanya’da bulunduğu sıralarda völkerpsikolojiden (halk psikolojisi) de etkilenen Mead, benliğin üç temel belirleyenle nasıl açıklanabileceği üzerinde çalışmıştır. Bunlar:
- İnsan evrimi
- Bireyin kendi gelişimi
- Toplumsal güçler ve süreçlerdir.
Mead, dilin bu üçünün işleme sürecine sembolik olarak aracılık ettiğini ileri sürmüştür. Mead’e göre benlik, sosyal etkileşimle inşa edilmektedir. bu etkileşim de sembolik olana, yani dile dayanmaktadır. Dil geniş anlamda çok zengin anlamlara sahip sözcükler kadar, sözel olmayan ipuçlarını da içerir. Sosyal etkileşim süresince insanlar kendileri hakkında anlayış geliştirmek için ötekinin rolünü de varsaymak zorundadırlar. Bu yüzden Mead için insan bilinci, başkalarıyla ilişkili olan benliğin farkında olmaktır. Ve bu nedenle de insan bilinci temel olarak sosyal bilinçtir. Mead’in benlik kavramlaştırması Cooley’in “ayna benlik” kavramıyla çok benzerdir. Ayna benlik, benlik kavrayışımızın, kendimizi başkalarının bizi gördüğünü düşündüğümüz gibi görmekten kaynaklanması anlamına gelir.
Deneysel Sosyal Psikolojide Benlik- Kavramı
William James’in benliği yeni gelişmekte olan psikoloji disiplininin merkezî bir kavramı olarak kurmasının ardından 1950’lere kadar bu konuda herhangi bir gelişme gözlenmemiş, bu tarihten sonra ise binlerce ampirik çalışma yapılmıştır.
William James’in terminolojisindeki nesnel benlik, modern sosyal psikolojide benlik-kavramı olarak adlandırılmaktadır. Bu benlik, bireyin bir nesne olarak kendisine dönüp kendi hakkında düşündüklerinin ve hissettiklerinin toplamını ifade eder. Başka bir tanımda da benlik-kavramı kişinin kendi kişilik özellikleri hakkındaki inançlarının toplamı olarak görülmüştür. Benlikkavramının duygulanımsal ve eyleme yönelik boyutları da olduğu için, kendimiz ya da kendi kişiliğimize dair bu bilgi ya da inançlarla ne yaptığımız dikkate değerdir. Yani bu bilgi ya da inançları nasıl değerlendirdiğimiz ve bunlarla eylemlerimize nasıl yön verdiğimiz de önemlidir. Benlik kavramının üç boyutu:
- Bilişsel (düşünce ile ilgili olan) yönü,
- Duygulanımsal ya da güdüsel yönü,
- Davranışlarımızla ilgili olan yönüdür.
Benlik-Bilgisi: Benlik hakkında bilgi edinme insanların dikkatlerini kendilerine çevirmeleriyle başlar ve insanların kendileri hakkında kavramlar ve fikirler oluşturmalarıyla gelişir.
Benlik Farkındalığı (Öz Farkındalık): Benlik-farkındalığı kişinin kendine dönmesi, dikkatini kendi üzerine odaklaması dır.
Benlik-farkındalığı kendimizi fark ettiğimiz ya da kendi üzerimize düşündüğümüz bir durumdan fazlasıdır; bu sürecin olumlu ya da olumsuz sonuçları vardır. Yani her benlik-farkındalığı yaşadığımızda içine girdiğimiz psikolojik durum, aynı zamanda kendimize dair yaptığımız değerlendirmeleri de içerir. Örneğin aynaya baktığımızda orada sadece kendimizi görmekle kalmayız. Bu en basit benlik farkındalığı durumunda bile “saçım darmadağın, bu tişört bana yakıştı ya da kilo alıyorum galiba” gibi kendimize dair bir dizi değerlendirme yaparız. Bu, her benlik-farkındalığı içine girdiğimiz durumda otomatik olarak o an içinde bulunduğumuz fiziksel ve ruhsal durumu ya da sergilediğimiz davranışı içsel standartlarımızla karşılaştırmak anlamına gelir. Standartlar bir şeyin nasıl daha iyi olabileceğine ya da daha iyi olması gerektiğine dair fikirlerdir. İdealler, hedefler, beklentiler (bunlar kendimize ya da başkalarına ait olabilir), normlar, yasalar, bir duruma ya da bir yeteneğe ya da bir özelliğe ilişkin ortalamalar, geçmişte ya da şimdiki zamanda söz konusu özellik/beceri/yetenek vb. nin düzeyi ve daha pek çok şey standardı oluşturabilir. Standartla karşılaştırma insanları, standardı yakalama konusunda güdüler. Benlikfarkındalığını artırmak performansı ve sosyal olarak arzu edilen davranışları artırabilir. Ancak, değerlendirme sonucu ideal olana ya da olması gerekene uymuyorsa benlikfarkındalığı kısa süreli öz güven düşüklüğüne yol açabilir. İnsanlar, olanla olması gereken arasındaki bu açığı kapatacaklarını düşünüyorlarsa davranışlarını buna göre şekillendireceklerdir. Ama eğer bunu yapamıyorlarsa benlik-farkındalığı durumundan çıkmak, yani kendileri hakkında düşünmekten uzaklaşmaya çalışacaklardır. Bazı davranış örüntüleri benlik-farkındalığı deneyiminden kaçınmakla ilişkilendirilebilir. Alkol kullanımı buna bir örnek olarak verilebilir. Hatta intihar gibi görünen bazı davranışların da temelde acı verici benlik-farkındalığı deneyiminden bir kaçış olarak görülebileceği belirtilmektedir. Araştırmalar sonucu benlik-farkındalığının iki kategoriye ayrılabileceği ileri sürülmüştür:
- Özel benlik-farkındalığı (özel benlik-bilinci)
- Kamusal benlik-farkındalığı (kamusal benlikbilinci)
Özel benlik-farkındalığı, kişinin kendi içinde, kendi düşünceleri, duyguları ve benlik değerlendirmelerinin farkında olması demektir. Kamusal benlik farkındalığı ise kişinin başkaları tarafından görünen özelliklerine (örneğin fiziksel görünüşüne) ve davranışlarına odaklanmasıdır. Bu kişilerin başkalarının etkisine daha açık olduğu, daha kolay ikna edilebilecekleri ileri sürülür.
Benlik- Algısı Teorisi: 1970’lerin başında Bem tarafından önerilen benlik-algısı teorisine göre, insanlar başka insanlar hakkında nasıl bilgi ediniyor ve onları tanıyorlarsa kendileri hakkında da aynı biçimde bilgi toplayıp kendilerini tanırlar.
Benlik-algısı teorisinin en ünlü uygulaması aşırı haklılaştırma etkisidir. Temelde insanlar bir şeyi ya hoşlandıkları için (içsel güdülenme) ya da yaptıkları o şey karşılığında ödül aldıkları için (dışsal güdülenme, örneğin para) yaparlar. Eğer kişi bir aktiviteyi hoşlandığı için ve ödüllendirildiği için yapıyorsa bu eylem aşırı haklılaştırılmış bir eylem hâline gelmektedir. Yani o eylemi yapmak için kişinin birden çok nedeni var demektir. Bu tür durumlarda dışsal güdülenme kaynakları daha ağır basmaya başlar ve kişi yavaş yavaş o eylemi sadece dışsal ödülleri almak için yaptığını düşünmeye başlar ve bu yüzden o eyleme olan ilgisi ya da isteği kaybolur.
Sosyal Karşılaştırma Teorisi : Festinger’in kişinin fikir ve yeteneklerini değerlendirmek için kendini benzer başkalarıyla kıyasladığını iddia ettiği teoridir. sosyal karşılaştırma teorisi, başkaları ve kendimiz arasında spesifik bir ilişki önererek başkalarının bu inşa sürecinde nasıl rol aldığına dair bir bakış sunmaktadır.
Sosyal karşılaştırma teorisinin temel öncülleri şunlardır:
- İnsanların kendi fikir ve yeteneklerini değerlendirme güdüsü vardır.
- Bireyler, kendi yetenek ve fikirlerini değerlendirecek zemin yok ise, kendi fikir ve yeteneklerini başkalarının fikir ve yetenekleri (performansları) ile karşılaştıracaklardır.
- Kişinin kendisiyle başka birini kıyaslama eğilimi, o kişi ile kendisi arasındaki fark fazlaysa azalacaktır.
Bu varsayımların iki önemli sosyal psikolojik sonucu vardır. İlki, bireyin kendini anlamaya dönük ihtiyacı başkalarıyla, özellikle de benzer başkalarıyla ilişkilenmek ve etkileşmek için en büyük motivasyon hâline gelmektedir. İkincisi, bireyin kendine dair yaşadığı belirsizlik ne kadar fazlaysa diğer insanlardan gelen etkiye o kadar açık ya da duyarlı hale gelmesidir.
Benlik-Şemaları
Benlik-kavramının bilişsel (zihinsel) yanını benlikşemaları oluşturur. Zihnin bilgi işleme sürecinde bilgiyi yapılandırma mekanizması olarak kavramlaştırılan şema, sadece diğer insanlar, gruplar, olaylar vb. değil, kendi benliğimize dair bilgiyi de organize eden bir zihinsel yapıdır. Diğer bütün şemalar gibi benlik-şemaları da kişinin önceki deneyimlerine dayanır, şimdi ne olduğuna dair anlayış geliştirmesini ve geleceğe ilişkin beklentilerini oluşturmasını sağlar.
İnsanlar kendilerini genelde birtakım fiziksel, psikolojik ve sosyal özelliklerle tanımlar. Bunlar örneğin demokrat ya da muhafazakâr olma, içedönük ya da dışa dönük olma, kadınsı ya da erkeksi olma, bağımlı ya da bağımsız olma gibi özellikler olabilir. Ancak hangi özelliğin bir insanın benlik-kavramı için çok belirgin ya da temel bir öneme sahip olduğu kişiden kişiye değişir. Örneğin Ayşe kendinin nasıl bir kadın olduğu konusunda çokça kafa yoruyorsa Ayşe, kendi cinsiyeti konusunda şematik bir insandır. Zeynep bambaşka yaşam deneyimlerinden geçmiş biri olarak kendini birincil olarak kadın olma temelinde tanımlamıyorsa, kendini bir kadın olarak tanımlama konusunda Zeynep aşematik bir insandır.
Benlik-şemalarının kişi için pek çok işlevi vardır. İnsanlar:
- Kendi benlik-şemalarına uygunluğu olan, kendileriyle ilgili konularda hızlı yargıya ulaşırlar.
- Benlik-şemalarına uygunluğu olan geçmiş olayları hızlı bir biçimde hatırlayabilir ve yorumlayabilirler.
- Benlik-şemalarıyla tutarlı olan bilginin daha çok farkındadırlar ve bu tür bilgiye daha çabuk tepki verirler.
Bir bilginin benlik-şemasıyla ilişkili olduğu zaman daha kolay hatırlanması, benlik-referansı adı verilen etkiyle ilişkilidir. Örneğin gidip gördüğünüz bir yerin detaylarını hatırlama olasılığınız, aynı yeri fotoğrafta gördüğünüz durumdakinden çok daha fazladır.
Benlik-şemaları sadece şimdiki zamana ait bilgiyi değil, gelecekteki benliğe ilişkin olası tahmini bilgileri de içerir. Olası benlikler, kişinin benlik- şemalarının gelecekte kendisinin nasıl biri olacağına dair tahmini bilgileri içermesidir. Örneğin gelecekte kendinizi başarılı ve kariyer yapan biri, evlenmiş ve çocukları olan biri vb. mi görüyorsunuz? Olumlu olası benlikler kişiye motivasyon sağlayarak bugünkü performansı arttırıcı bir etki yaparken, olumsuz benlikler bir bariyer işlevi görerek performansı düşürebilir.
Benliğin çeşitli yönleri için farklı farklı benlik-şemaları vardır. Özetle tek bir benlik-şemasından değil ama çoğul olarak benlik-şemalarından söz etmek gerekir. Çoklu benlik-şemalarından ya da çoklu sosyal özdeşleşmelerden söz ettiğimizde pek çok benliğimiz varmış gibi algılanabilir. Çoklu benlik-şemaları, birden çok benliği değil, benliğin farklı yönlerini ya da farklı benlik versiyonlarını temsil etmektedir. Çoklu benlikşemalarımız olsa da herhangi bir verili anda sadece çok azı bilinçte ya da dikkatin odağındadır. O anda odak noktasında olan bu benlik-bilgisi bölümüne fenomenal benlik adı verilmektedir.
Farklı benlik şemalarının olması, her farklı durumun, farklı bir benlik şemasını aktive etmesi ve bu kadar çok benlik şemalarının olması hangisinin ‘gerçek’ benliği temsil ettiğine dair bir soruyu akla getirmek gibi sonuçlar doğurur. İnsanların içinde öylece sabit duran ve keşfedilmeyi bekleyen bir benlikten söz etmek mümkün değildir.
Benlik-kavramının farklılaşma derecesi benlikkarmaşıklığı olarak adlandırılmıştır. Buna göre, eğer bir kişi farklı ortamlarda kendini az çok aynı özelliklerle tanımlayabileceğini düşünüyorsa bu kişinin benlikkarmaşıklık düzeyi düşük, eğer kişi farklı sosyal ortamlarda kendisini farklı düşünüyor ya da farklı benlikimgesine sahip ise bu kişinin benlik-karmaşıklık düzeyi yüksektir. Benlik-karmaşıklık düzeyinin insanların stresli olaylarla başa çıkmasında önemli bir rolünün olduğu düşünülmektedir.
Benlik Saygısı (Öz Saygı)
Benlik saygısı, kişinin kendi kişisel değeri hakkında olumlu ya da olumsuz hissetmesidir. Benlik-kavramının çoklu benlik-şemalarından oluşması gibi benlik-saygısı da tek boyutlu değildir. Kişi, benliğinin bazı yanlarını olumlu olarak değerlendirirken, bazı yanlarını daha az olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirebilir. Örneğin bir öğrenci okul performansıyla ilişki şemasını olumlu değerlendirirken kilosu ve beden tipiyle ilgili şemasını olumsuz değerlendirebilir. Aslında herkesin benliksaygısının azaldığı, yani benliğini görece daha az değerli bulduğu dönemler olabilir. Ama bunun yanında, sürekli olarak benlik-saygısı düşük olan kişiler vardır ki bu daha ciddi bir durumdur. Böyle bir durumun fiziksel hastalık ve bazı psikolojik rahatsızlıklar gibi ciddi sonuçları olabilir.
Yüksek benlik-saygısı, kişisel teşebbüsü ya da bir etkinliğe önayak olmayı, inisiyatif alma özelliğini destekler. Yüksek-öz saygının kendini iyi ve mutlu hissetmeye katkı yapar. Yüksek benlik-saygısının bu iki sonucu çok çeşitli formlar alarak karşımıza çıkabilir. Başarısızlık karşısında pes etmemek ve stresli olaylar karşısından dayanıklı olmak gibi örnekler verilebilir.
İcra Eden (Yürütücü) Benlik
Benliğin davranışsal boyutu, benliğin ne yaptığı, dünya ve kendisi üzerinde nasıl etki yaptığını içerir. Özellikle 2000’den bu yana benlik-düzenlemesi adı verilen olgu büyük bir çalışma alanı hâline gelmiştir.
Benlik- Düzenlemesi: Benliğin kendisini veya içinde bulunduğu durumları değiştirme ya da dönüştürme kapasitesini ifade eder. Benlik normlar, hedefler, idealler ya da kurallarla temsil edilen standartlara erişmek için benlik-düzenlemesi yapar. Benlik-düzenlemesi düşünce ve duyguları kontrol altına alma, dürtü kontrolü, problemli davranışın sınırlandırılması ve performansın optimize edilmesi gibi farklı alanları kapsar. Benlik düzenlemesi bazen, kendini kontrol altında tutma kavramının yerine kullanılsa da, benlik-kontrolü sadece bilinçli, çaba harcanan süreçlere işaret ederken benlik-düzenlemesi bunların yanı sıra bilinçli olmayan ya da otomatik düzenleyici süreçleri de içerir.
Benlik-düzenlemesi bir süreçtir ve bu sürecin üç önemli bileşeni vardır: Standartlar, kendini-izleme ve irade. “Düzenleme” terimi sadece değişiklik yapmak değil, “ne olmalı ya da ne olmamalı”ya bağlı bir ideale ulaşmak için yapılan bir değişikliktir. Bu, “ne olmalı ya da ne olmamalı”ya ilişkin görüşlerimiz, kendi standartlarımızı oluşturur.
Benlik-düzenlemesine harcanan enerji ve dolayısıyla benlik-düzenlemesinin başarılı ya da başarısız olması, kişinin davranışını düzenlediği standardı ne kadar benimsediğine bağlıdır. Standart, kişinin ulaşmak istediği ya da uzaklaşmak istediği türden davranışlar olarak ikiye ayrılabilir. Olumlu olanlar ulaşılmak istenen ideallerdir ve benlik-düzenlemesi benliğin o andaki durumu ile bu ideal arasındaki farkı kapatmaktır. Örneğin diyet yapan bir kişinin hedefindeki belirli bir kilo bir standardı temsil eder ve kişi o kiloya gelene kadar kilo vermek için uğraşır. Olumsuz standartlar kişinin o standartla eşleşmekten kaçınmak için uğraştığı türden davranış biçimleridir. Yalancılık, alkol, sigara ve madde bağımlılığı vb. durumlar olumsuz standarda örnek olarak verilebilir. Bu standartlar teşvik yönelimli ve önleme yönelimli olarak da anlaşılabilir. Olumlu diye anılan standartlar teşvik yönelimli ve olumsuz olarak anılanlar önleme yönelimli olanlardır. Benliğin düzenlenmesi süreci, hedeflerin (standartların) lüks ya da gereklilik olarak görülmesinden de etkilenmektedir. Teşvik yönelimli düzenlemede hedef, bireyin kendini geliştirmesi için birçok alternatiften biri olarak görülür (yani bir lüks olarak görülebilir), oysa önleme yönelimli benlik düzenlemesinde ulaşılmak istenen hedef bir gerekliliktir.
Benlik düzenlemesinin ikinci bileşeni, davranış düzenlemesinin izlenmesidir . İnsanlar benlik-kontrolünü geliştirmek istediklerinde, en etkili ilk adım, izleme yolları geliştirmektir. Eğer diyete başladıysanız, günlük kilonuzu yazmak, belli sürelerde ne kadar yol kat ettiğinizi kaydetmek vb. bu yollar arasında sayılabilir.
Benlik-düzenlemesinin üçüncü bileşeni irade ya da daha doğru bir deyişle irade gücüdür. Bu, benliği değiştirme kapasitesini ifade eder. Halk arasında da kullanılan bu terimin psikolojik geçerliliği vardır. Bu bağlamda benlik, kısmen de olsa benlik-kontrolü eylemleri süresince bir kısmının harcandığı bir enerji kaynağı olarak görülebilir.
Benlik- Sunumu (Öz Sunum) : Kişi başkalarıyla ilişkilerinde de benlikle ilgili değişiklikler yapabilir. Sosyal psikolojide bu olguya benlik-sunumu adı verilmektedir. Benlik-sunumu, kişinin başkalarının kendi hakkındaki düşüncelerini şekillendirmeye çalışması ve başkaları aracılığıyla kendi hakkında düşüncelerini şekillendirmesi sürecidir.
İnsanların benlik sunumuyla ilgilenmelerinin nedenlerinden biri, güç kazanmak, insanların sempatilerini kazanmak, onlardan onay almak ve onlar tarafından sevilmek amacıyla onlar üzerinde iyi izlenim bırakmak güdüsüdür. İzlenim yönetimi olarak da bilinen bu olguya stratejik benlik-sunumu adı verilmektedir.
Genel olarak stratejik benlik sunumunda iki genel stratejiden söz edilmektedir: Yağ çekme ve kendiniyükseltme. Yağ çekme genellikle yüksek statülü kişilerde kullanılan bir stratejidir. Kişi kendisini beğendirmek için karşısındaki pohpohlar ve över. İkinci strateji kendiniyükseltme adı verilen davranış biçimidir. Kişinin başkalarına kendi yeterliliğini gösterme ya da onları bu konuda ikna etme girişimidir. Bu, genellikle kişinin kendi hakkında olumlu şeyler söylemesi ya da olumlu gösterecek davranışlar yapmasıyla gerçekleştirilir. Bu strateji dikkatli kullanılmazsa kişi kibirli ya da güvensiz biri olarak da algılanabilir.
Stratejik benlik-sunumunun yanı sıra ikinci tür bir benliksunumu dışavurumcu-benlik sunumudur. Stratejik benliksunumunun altında yatan güdü, başkaları üzerinde olumlu izlenim bırakmakken dışavurumcu benlik-sunumunda kişinin davranışlarıyla, yaptıklarıyla kendi benlikkavramını kanıtlama ve geçerli kılma çabası vardır. Burada başkaları aracılığıyla kişinin yine dönüp kendi benliğiyle uğraşması söz konusudur. Buna benlikdoğrulaması adı da verilmektedir. Bu güdü güçlü bir güdüdür çünkü kişilerin benlik-kavramının, başkaları tarafından doğrulanmazsa bir değeri yoktur. İnsanlar sizin iyi bir ressam olduğunuzu bilmezlerse iyi bir ressam olmanızın bir anlamı kalmaz. İnsanların kendi benlikkavramlarını doğrulayan bilgileri daha çok hatırladıkları ve kendi benliklerini geçerli kılacak ya da doğrulayacak insanlarla sosyal etkileşimlere girme eğiliminde oldukları gözlenmiştir.