TARIM EKONOMİSİ VE TARIMSAL POLİTİKALAR - Bölüm 8: Avrupa Birliği’nde Tarımsal Yapı, Tarımsal Üretim ve Tarımsal Politikalar Özeti :
PAYLAŞ:Bölüm 8: Avrupa Birliği’nde Tarımsal Yapı, Tarımsal Üretim ve Tarımsal Politikalar
Avrupa Birliği’nde Tarımın Yeri ve Önemi
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) başlangıçta ekonomik iş birliği yapmak için bir araya gelmiş ve Avrupa Ortak Pazarı olarak çalışmış olmasına karşın 1 Kasım 1993 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birliği adını almıştır. Avrupa Birliği’nin gelişmesine yönelik olarak yapılan son hamleler ile 2007 yılında imzalanarak 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması imzalanmıştır. Avrupa Birliği’nin amblemi, gök mavisi zemin üzerinde, on iki altın yıldız ve Avrupa halklarının birliğini temsil edecek şekilde bir daire oluşturur. Günümüzde Avrupa Birliği, 27 ülkenin yer aldığı ve ekonomik iş birliği yanında, üye ülkeler arasında, Avrupa vatandaşlığının oluşturulması ile ortak dış ve güvenlik ile adalet ve iç işlerinde siyasi iş birliğinin de gerçekleştirildiği küresel bir güce dönüşmüştür.
Avrupa Birliği’nde Tarımsal Yapı
Avrupa Birliği’nin tarımsal yapısı içerisinde tarımsal örgütlerin önemi oldukça fazladır. Bu örgütler başta tarım politikalarının belirlenmesinden tarımsal üretime kadar çok önemli roller üstlenmektedirler.
Kooperatifler
Hem ilk hem de demokratik bir örgütlenme biçimi olan kooperatifler, üretimden satışa, tarım kredilerinden konut kredilerine kadar her türlü alanda üyelerine kolaylık sağlamak amacıyla kurulmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde kooperatifçilik 19. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamıştır. Avrupa Birliği’ndeki kooperatifleri incelemek için Almanya’daki Raiffeisen kooperatifleri örnek alınabilir. Raiffeisen kooperatifleri günümüz Alman ekonomisinde hem işveren hem yatırımcı olarak önemli bir rol oynamaktadır. Kooperatifler konusunda hükümetin tarafsız tutumu, kooperatiflere devletin bir etkisinin olmasını engellemektedir. Kooperatifçilik alanında önemli bir yere sahip olan Almanya’nın 2014 yılı itibariyle verilerine bakıldığında aşağıdaki hususlar göze çarpmaktadır:
- En fazla cironun Mandıra, tedarik alanında elde edildiği anlaşılmaktadır,
- Kooperatiflere üye olunan kişi sayısı açısından bakıldığında en fazla Mandıra, Tedarik kooperatiflerine üye olan kişilerin açık ara fazla olduğu görülmektedir,
- Kooperatiflerde çalışan kişi sayısı açısından bakıldığında ise yine en fazla kişinin Mandıra, Tedarik alanında istihdam edildiği fark edilmektedir.
Üretici Birlikleri
Tarımsal alanda yerel düzeyde faaliyet gösteren kooperatifler, şirketler, dernekler, ekonomik amaçlı sendikalar gibi bütün üretici örgütleri genel anlamda “Üretici Grubu” olarak ifade edilmekte ve Avrupa Birliği’ndeki tarımsal yapılanmanın tabanını oluşturmaktadır. Bunlar bölgesel olarak bir araya gelip bir üst düzeyi oluşturabilirse aynı zamanda ulusal düzeyde de şemsiye birlikler kurabilmektedirler. Üretici Grupları, Avrupa Birliği’nin ortak tarım politikası ile ilgili olarak Avrupa Birliği tarafından tanınması hâlinde “Üretici Örgütleri” olarak isimlendirilmektedir. Tanınma kriterlerine sahip üretici örgütleri de kendi aralarında bir araya gelerek ve bunların da yine AB kriterlerine uygun olarak tanınma hakkını kazanmaları hâlinde “Üretici Birlikleri” olarak tanımlandırılırlar. Herhangi bir üretici grubu/topluluğu, yetiştirdikleri ürüne ilişkin ortak tarım politikasının gerektirdiği kurallara tabi olarak ürünün üretim ve pazarlamasında ilgili tüzükler gereği, ilgili devlet ve Avrupa Birliği düzeyinde bu işlemleri yapabilecekleri konusunda bir tanınma alırlarsa “üretici örgütü” olurlar. Avrupa Birliği’nde hemen her ürün bazında tarımsal çıkar örgütleri kurulmuştur. Tarımsal çıkar örgütleri, Birlik bazında olduğu kadar ulusal düzeyde de iyi örgütlenmişlerdir. Üretici birlikleri, üreticilerin bir araya gelerek kendi çıkarlarını korumaya çalıştığı ve kâr amacı gütmeyen organizasyonlardır. Ancak, bu durum onların iktisadi faaliyetlerden yoksun olmaları anlamına gelmemektedir. Üretici birlikleri, üyelerinin geniş kapsamlı ekonomik koşullarını analiz eder; girdi temini, zirai üretim, pazarlama ve kredi ile ilgili eksiklik ve boşluklar ve bu tür eksiklik ve boşlukların üstesinden gelmek için gerekli olan kapsamlı stratejileri ve tavsiyeleri tanımlar veya hatta üyelerinin yararına olacak mevcut herhangi bir fırsatı en iyi şekilde değerlendirirler.
Mesleki Örgütler
Bir üretici meslek örgütü olan ziraat odaları ise her ülkenin sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına göre farklılıklar gösteren bir yapıda birçok ülkede kurulmuş ve çeşitli fonksiyonları yüklenmiştir. Genelde çiftçinin çıkarlarını savunan, devlet ile çiftçi arasında bilgi ve yönlendirme açısından aracılık yapan, çiftçi kayıtlarını tutan, çiftçi eğitim ve tarımsal araştırma hizmetlerini gören, hatta AB politikalarının yürütülmesini izlemekle sorumlu kuruluşlardır. Ortak piyasa düzenleri örgütlenme ile ilgili sadece üretici gruplarına veya örgütlerine görevler vermekle kalmamakta bazı tüzüklerde ortak ticaret tarımsal üreticilerin yanı sıra sanayiciler ve tüccarların katkılarıyla ortak ticaret örgütleri, sektörel örgütler, branş örgütleri gibi farklı terimler kullanılarak sektörel örgütler kurulmaktadır. Mesleki örgütlenme içerisinde yer alan branş örgütleri aynı üretim dalında faaliyet gösterenlerin gönüllü olarak kurdukları interdisipliner birliklerdir. Bu örgütlere aynı ürünün üreticileri, pazarlayıcıları ve işleyicileri katılabilmektedir.
Avrupa Birliği’nde Tarımsal Üretim
Avrupa Birliği’nde gerçekleştirilen tarımsal üretimin 2009 yılı için toplam değeri 324 milyar Euro’dur. Toplam üretimin %12,9’unu süt üretimi oluştururken %9,3 domuz, %8,8 sığır ve kanatlı hayvanlar ise %5’lik bir paya sahiptir. Bitkisel ürünler arasında en yüksek paya sahip ürünler ise %8,8 ile taze sebze ve %6,4 ile meyve üretimidir. Tahıl üretiminde %5,3 ile en yüksek paya sahip ürün ise buğdaydır. Avrupa Birliği tarımsal üretimin ülkelere göre dağılımında çok büyük farklılıklar söz konusu olmaktadır. Ülkelerin GSMH’si, nüfusunun büyüklüğü ve tarım sektörünün GSMH içindeki payına göre değişiklik gösteren tarımsal üretim miktarları için genel bir değerlendirme yapmak pek mümkün değildir.
Avrupa Birliği’nde Tarım Politikaları
Avrupa Birliği’nin tarım politikasının temeli tüketici taleplerini karşılayan, güvenliği ve sağlıklı ürün elde etmeyi amaçlayan nitelikli ürünler üreten çevre dostu üretim metotlarıyla sürdürülebilir tarımın geliştirilmesine dayanmaktadır. Avrupa Birliği tarım politikaları çiftçilerin gelirlerini artırmayı hedeflerken aynı zamanda çevreyle uyumlu ve yüksek kalitede ürünler üretmeyi amaçlamaktadır. Avrupa Birliği, üye ülkeler arasındaki farklılıkları en aza indirmek veya ortadan kaldırmak ve tarımsal üretimde dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için kendi aralarında uygulanmak üzere ortak bir tarım politikası belirlemiştir. Pazar birliği, topluluk tercihi ve mali dayanışma ilkeleri üzerine kurulmuş olan Ortak Tarım Politikasının (OTP) amaçları, tarımsal verimliliği arttırmak, tarım üreticisine uygun bir yaşam düzeyi sağlamak, tarım pazarlarını istikrara kavuşturmak, tarım ürünleri arzında sürekliliği sağlamak ve tüketici fiyatlarını uygun bir düzeyde tutmak olarak saptanmıştır. Roma Antlaşması’nın 39. maddesine göre Ortak Tarım Politikasının amaçları şunlardır:
- Özellikle emek faktörü başta olmak üzere teknik gelişmeleri teşvik ederek üretim faktörlerinin verimliliğini ve üretimi artırmak,
- Tarımla uğraşanların bireysel gelirlerini artırmak suretiyle kırsal kesimdekiler için adil bir yaşam standardını sağlamak,
- Piyasaları istikrara kavuşturmak,
- Arzda ve üretimde sürekliliği sağlamak,
- Tüketicilerin uygun fiyatlarla tarım ürünlerini alabilmelerini sağlamak.
Sadece OTP uygulamalarının finansmanını karşılayacak özel bir fon oluşturulmasına yönelik “Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA: Fonds European d’Orientation et de Garanti Agricoles) kurulmuştur. FEOGA’ya Avrupa Birliği bütçesinden ayrılan pay zamanla azalmıştır. FEOGA bütçesinin yaklaşık olarak %90’ını Garanti Bölümü, %10’unu ise Yön verme Bölümü oluşturmaktadır. Garanti Bölümü, Ortak Piyasa Düzenlemeleri çerçevesindeki fiyat ve pazar mekanizmaları ile ilgili tüm zorunlu harcamaların karşılanmasında kullanılmaktadır. Yön verme Bölümü ise tarım sektöründe yapısal politikalara ilişkin önlemler ile kırsal kalkınma tedbirlerinin bir kısmının finansmanında kullanılmaktadır.
1992 ve 1999 reformlarından sonra OPD müdahaleleri fiyatlarının düşürülmesinin yanında doğrudan yardımlara doğru kaymıştır. Ekilen alan ve sabit verime bağlanarak üretim miktarından bağımsız hâle getirilmeye çalışılan bu yardımlar “telafi ödemeleri” olarak tanımlanmıştır. 1992 reformu sonrasında bazı mallarda üretim fazlasının yapısal bir sorun hâline gelmesi, arz kontrolüne yönelik önlemlere daha fazla başvurulmasını gerekli kılmıştır. Üretim miktarlarını kontrol edebilmek için Maksimum Garantili Alan (MGA) ve Maksimum Garantili Miktar (MGM) uygulamaları yaygınlaştırılmak istenmiştir.
Avrupa Birliği ve Türk Tarımı
Avrupa Ekonomik Topluluğunun kurulmasından hemen sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959 yılında müracaat ederek ortaklık başvurusu yapmıştır. Ankara Antlaşması ile Türkiye’nin AET’ye entegrasyonu için hazırlık, geçiş ve nihai dönem olmak üzere üç devre öngörülmüş ve ilk dönem 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanarak 1973 yılında yürürlüğe giren antlaşma ile hazırlık dönemi sona ermiş ve geçiş dönemi başlamıştır. 1970’ten itibaren Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri istikrarsız bir seyir izlemiş 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile ilişkiler resmen askıya alınmıştır. Türkiye, Ankara Antlaşması’nın öngördüğü dönemlerin tamamlanmasını beklemeden 14 Nisan 1987 yılında üyelik başvurusunda bulunmuş ve 1989 yılında verilen kararla iç bütünleşmesi tamamlanmadan bu müracaatın kabul edilemeyeceği ilan edilmiştir. Ancak Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1996 yılından itibaren Gümrük Birliği sağlanmış ve nihai döneme geçilmiştir.
ürkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olabilmesi için önemli koşullardan biri de Türk tarım sektörünün Ortak Tarım Politikasına uyum sağlamasıdır. Türkiye, OTP’ye uyumu, adaylık döneminde ve üyelik döneminde olmak üzere iki ayrı süreçte tamamlayacaktır. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde gelinen noktaya göre adaylık döneminin uzun süreceği, uyum için de önemli miktarda mali kaynağa ihtiyaç duyulacağı açıktır. Ancak alınan bir kararla bundan böyle Avrupa Birliği, üyelere adaylık döneminde uyumu destekleyecek mali kaynak aktarma yükümlülüğünü kaldırmıştır. Avrupa Birliği’nden mali destek gelmeyeceğine göre Türkiye’nin kendi bütçesinden tarıma ayırdığı destek, Türk çiftçisini Avrupa Birliği ile rekabet edecek güce çıkarmaya yetmeyecektir.
Ders kitabının 217. Sayfasında yer alan Tablo 8.11’de, AB’nin 2010-2014 yılları arasında Türkiye’den yapmış olduğu gıda ve tarım ürünleri ithalatı gösterilmektedir.
Tablo okunduğunda şu hususlar göze çarpmaktadır:
- AB ülkeleri Türkiye’den ithal ettikleri işlenmiş ürünler, gıda müstahzarları ve alkollü içeceklerde (2014 senesi hariç) genel olarak her sene artış göstermiştir.
- Tarım ürünleri ithalatı açısından bakıldığında AB, 2010 senesinde 524 milyon Euro olan tarım ürünleri ihracatını artırarak 2014 senesi itibariyle yaklaşık olarak %60 oranında artırarak bu rakam 825 milyon Euro olmuştur.
- Toplam gıda ve tarım ürünleri ithalatı 2012 senesine kadar artış göstermiş olmasına rağmen söz konusu tarihten itibaren azalmaya başlamıştır.
- Ayrıca AB’nin Türkiye’den yapmış olduğu ithal ürünlerin yaklaşık olarak %24’ünü meyve, sebze ve sert kabuklu meyveler oluşturmaktadır.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’den yaptığı en büyük ithalat kalemi 1,1 milyar Euro ile meyvelerden oluşmaktadır. Meyveleri sebze, meyve ve fındık ürünleri ile yenilen sebze ve bitkiler takip etmektedir. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye sattığı ürünlerin başında tütün ve tütün muadili ürünler gelirken bu grubu yağlı tohum ve yağ veren meyveler ile meşrubat, alkollü içkiler ve sirke grubu takip etmektedir.