TARIM EKONOMİSİ VE TARIMSAL POLİTİKALAR - Ünite 7: Dünyada Tarım Sektörü ve Tarımsal Üretim Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Dünyada Tarım Sektörü ve Tarımsal Üretim

Ünite 7: Dünyada Tarım Sektörü ve Tarımsal Üretim

Dünyada Tarım Sektörü

Dünyada tarım sektörünün şekillenmesinde dünyadaki bölgeselleşme hareketleri ve uygulanan korumacı politikalar etkilidir. Büyüyen ekonomi talepleri ile insanların talepleri dünyanın doğal kapasitesini aştıkça gıda üretimi artışı daha da zorlaşmaktadır. Tarımsal ürün piyasalarındaki uzun dönem trendler ve kısa dönem şoklar üretici ve tüketicileri etkilemektedir. Birçok fakir ülkede milyonlarca insan tarım ürünlerindeki fiyatlardan etkilenmektedir. 1930 Büyük Buhrandan beri gelişmekte olan ülkeler tarafından ihraç edilen tarımsal ürünlerin fiyatları 1990’larda en düşük seviyesine gelmiştir. 1990’ların ikinci yarısındaki tarımsal ürünlerindeki genel görüntü ise, uzun dönemde tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki azalmaya karşın ürünlerin çeşitlenmesidir. Tarımsal mal piyasalarında hububat fiyatlarının düşme eğiliminde olmasına karşılık birçok üretici geleneksel ürünleri üretmeye devam ettiklerinden kazançları da düşmektedir. Düşen tarımsal ürün fiyatlarının yararlanıcıları gelişmekte olan ülkelerde kentlerde yaşayanlardır. Tarımsal ürünlerin ithalindeki tarifeler gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gelişen ülkelerden yapılan tarımsal ürünlerin ihracatının büyümesinde engel teşkil etmektedir. Dünyada tarımsal ürün piyasalarında gözlenen diğer bir gelişme birkaç uluslararası şirketin piyasa gücünü tek bir elde toplama eğiliminin yükseliyor olmasıdır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarımsal ürün fazlalığı (arz fazlası) sorunu hükümet politikaları vasıtasıyla tarımsal ürün piyasalarında çözülmeye çalışılmaktadır. Tarımsal ürünlerin ithalindeki tarifeler gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gelişen ülkelerden yapılan tarımsal ürünlerin ihracatının büyümesinde engel teşkil etmektedir. Tarifeler ve diğer engeller gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarındaki tarımsal ürün ticaretinin arttığını göstermektedir. Güney-güney ticaretinin hızla gelişmesi buna örnek gösterilebilir.

Güney-Güney Diyalogu: Aynı koşullarla karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında hem teknik hem de ekonomik iş birliğini kapsayan stratejiler geliştirmesine Güney-güney diyalogu denilmektedir.

Dünya Tarımında Verimlilik ve GSYİH

Verimlilik artışından dolayı 1980-2017 döneminde ortalama nüfus artış oranı yıllık %1,44 iken tarımsal ürünlerin GSYİH’ya katkısındaki artış yıllık olarak %4,74 olmuştur. Aynı dönemde gelişmekte olan ekonomilerin tarımsal büyüme oranı yıllık %2,6 iken endüstrileşmiş ülkelerin yıllık tarımsal büyüme oranı %0,9 olmuştur. 2050 yılında nüfus artış hızına paralel olarak tarımsal büyüme hızının yıllık %1,75 olması gerekmektedir.

Gelişmekte olan ekonomilerde ise, tarımsal üretim %79 oranında artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde verimin artmasına tarımda kullanılan teknolojilerin gelişmesi ve izlenen tarım politikalarındaki başarı neden olmuştur. Tarım sektörünün büyümesinin önündeki engellerden dolayı tarımsal büyümenin ekonominin genelinden daha yavaş olduğu görüşü uzun zaman tartışılmaktadır. Verimlilik artışının nedenlerinden biri olan modern tarımsal ekim ve sulama yöntemleri geniş olarak 1960’lı yıllar sonrası dönemde yaygınlaşmaya başlamıştır. Politik ve kurumsal değişimlerde verimlilik artışına etki etmiştir.

Tarımsal büyümenin ekonominin genelinden daha yavaş olduğu görüşü Adam Smith’ den beri var olan bir tartışmadır. Bunun nedeni tarım sektörünün büyümesinin önündeki engellerdir. Örneğin, Afrika ülkeleri için hızlı tarımsal büyüme oldukça güçtür. Afrika’da agroekolojik olumsuzluklar, tarım arazilerinin hızla kuraklaşması, düşük nüfus yoğunluğu, faal piyasaların kötülüğü ve dünyanın kalan kısmıyla rekabet etmekten kaynaklanmaktadır.

Agroekoloji, gıda, lif, yakıt ve ilaç üretimi için çevrebilimsel ilkeler oluşturma ve sürdürülebilir tarım sistemleri tasarım ve yönetimi uygulamalarına agroekoloji denilmektedir.

Dünyada tarımsal ürünlerden elde edilen GSYİH’nin paylaşımı açısından önemli bir nokta toplam GSYİH’nin az sayıda ülke arasında bölüştürülüyor olmasıdır (S:166, Tablo: 7.1). Dünyada tarımsal GSYİH’nin yaklaşık %60’ı 20 ülke arasında paylaşılmaktadır.

Dünya Tarım Piyasalarının Durumu

Bölgeler tarımsal ürün elde etme potansiyeli ve tarımsal ürün pazarlarına girme oranları açısından karşılaştırıldığında bazı bölgelerin tarımsal ürün üretme potansiyeline karşı pazarlara yeterince giremediği gözlemlenmektedir.

Dünya genelinde tarım sektöründe çalışanların toplam çalışanlara göre daha fazla olduğu bölgeler olmakla birlikte oransal olarak bakıldığında tarım kesiminde çalışan nüfus diğer kesimlerde çalışanlardan daha azdır. Dünyada kendi tarımsal işlerinde çalışan nüfusun en yoğun olduğu bölge Sahraaltı Afrika bölgesi iken en az yoğunluğun olduğu bölge Avrupa ve Orta Asya bölgesidir.

Tarım çalışanları kendi ülkelerinden diğer bölgelere mevsimlik olarak sınırlar ötesi göç gerçekleşmektedir. Bu göç gelişmekte olan ülkeler arasındaki emek göçü güney-güney göçü olarak nitelendirilmektedir. Bölgeler arasındaki göçün nedenleri ise;

  • Tarımsal gelirler arasındaki fark

  • Tarım sektöründe bulunanların kendi bölgelerinde yaşadıkları negatif şoktur.

Dünyada Tarımsal Örgütlenmeler ve Temel Sorunlar

Dünyada tarımsal ürünlerin ticaretinin arttırılması, tarım kaynaklı sorunlara çözüm bulunması ve tarımsal gelişmenin sağlanması amacıyla kurulmuş ve üyelerine bu konularda destek veren uluslararası kuruluşlar aşağıda belirtilmektedir.

a. Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization WTO)

b. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organisation FAO)

c. Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (International Fund for Agricultural Development IFAD)

d. Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Danışma Grubu (Consultative Group on International Agricultural Research CGIAR)

Dünya tarım sektöründe görülen temel sorunları ise;

  • Yüksek enerji fiyatları

  • İklim değişiklikleri

  • Su kıtlığı

  • Gelecekteki belirsizlikler

  • Biyoyakıt talebindeki artış (etonal ve biodizel)

  • Bölgesel göçler

  • Ekonomik krizler

  • Arazi baskısı

olarak sıralamak mümkündür.

Dünyada Tarımsal Üretim ve Etkileri

Ulaşım, haberleşme ve depolama hizmetlerindeki gelişmeler ile tarımsal ürünlerin ticaretinin arttığı görülmektedir. Ayrıca tarımda bilimsel gelişmeler sonucu et ve tarımsal üretim miktarı arttırılsa da, tarımsal alanlarda aşırı kimyasal kullanımı ve kullanılan hormonlar tarımsal arazilerin bozulması ve ürünlerin doğallıktan uzaklaşması sonucunu doğurmuştur.

Ülkelerin tarım sektörünün gelişimi için çok sayıda uygulamayı birlikte gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu uygulamalar ise;

  • Teknolojik değişim

  • Karlılık şartlarının sağlanması

  • Kamusal değişimler

  • Yapısal değişimler

Tarımda istikrarsızlık tüm ekonomiyi etkilemesi az gelişmiş ülkelerde görülmekteyken; sanayileşmiş ülkelerde tarım ürünlerin yıllık verim farklılıklarının milli gelire etkisi önemsenmeyecek kadar küçüktür.

Ekonomik çeşitliliği gelişmemi olan gelişmekte olan ekonomilerde tarımsal üretim ve nihai tüketimde önemli bir paya sahip ürünlerin verimindeki yıllık değişim sadece tarımsal gelirde bir azalmaya neden olmaz aynı zamanda ekonomideki tüm sektörlerin faaliyet hacmi üzerinde olumsuz etki yaratır.

İklim şartlarından aynı yönde etkilenen tarımsal ürün sayısının fazla olması durumunda reel gelir üzerinde dolaysız etkileri güçlü olmaktadır. Tarım sektöründe görülen ve önemli sorunlardan olan gizli ve mevsimlik işsizlik oranlarında artma yaşanır. Bunun sonucunda millî gelirde de bir azalma yaşanır. Tarım sektöründe meydana gelen değişimlerden dolayı millî gelirin bu şekilde doğrudan değişmesine dolaysız etki denilmektedir.

Tarım sektörünün millî gelire dolaysız etkisi yanında dolaylı etkileri de görülebilmektedir. Bir tarımsal ürünün geliri önemli olmasa da ihracat geliri önemli olan ve endüstride ara malı olarak kullanılan bir ham madde ise bu ürünün verimindeki değişme millî gelirde önemli bir dolaylı etki yaratır.

Tarımsal ürünlerin yıllık verim artışının etkileri aşamalı olarak incelenecek olursa verim artışının etkileri şu şekildedir:

  • Birinci etken, tarımsal ürünlerin ulaştırma ve pazarlama hizmetlerinin önemli bir ara malı olmasıdır.

  • İkinci etken, verimi artan tarımsal ürünün fiyatının azalmasıdır.

  • Üçüncü etken ise nihai tüketimle ilgilidir.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarımsal ürünlerin veriminin artması tarım sektöründe bulunanların ve bu sektörle ilişkide bulunan sektörlerdeki üreticilerin ve çalışanların gelirinin de artması anlamına gelmektedir.

Tarımsal üretimde verimin azalması ise, birkaç yıl sürekli görülürse bunun sonucunda tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artış yanında tarım ürünlerinin ilişkili olduğu sektörlerdeki fiyatlarda da yükselme olur. Fiyat artışının sürekli hâle gelmesi enflasyon baskısını arttırır. Tarımsal ürünlerde verimin azalması reel geliri azaltır. Aynı anda fiyatlar genel seviyesinin de yükseliyor olması çok daha fazla olumsuz sonuçlar doğurur.

Dünyada Tarımsal Üretim ve Tarımsal Ürünlerin Ticareti

Kişiler yaşamlarını devam ettirebilmeleri doğrudan veya dolaylı bir şekilde tarıma bağlıdır. Tarımsal ürünlerin üretimini arttırmak amacıyla 2000’li yıllardan sonra birçok ülkede başarılı çalışmalar yapılmıştır.

Dünyada tarımsal üretimin hacmine bakıldığında temel gıda maddelerinin ilk sırada olduğu görülmektedir (Şekil:7.4)

Hükümetlerin iç ticaret yasalarını ve düzenlemelerini nasıl yapacakları hususunda yasal bir çerçeve ortaya koyan ve toplu görüşmeler ve müzakereler yoluyla ülkeler arasında ticari ilişkilerin geliştirildiği bir platform özelliği taşıyan; çok taraflı ticaret siteminin yasal ve kurumsal organı olan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) (World Trade Organization WTO) Tarım Antlaşmasının amaçlarından en önemlisi ithalat kısıtlamalarını azaltarak tarımsal ürünlerin uluslararası ticaretini arttırmaktır.

Dünya tarımsal ürünler ithalatında parasal değer olarak en büyük pay hazır gıdada iken miktar açısından en fazla ithal edilen ürün buğdaydır (Tablo:7.4).

Dünya tarımsal ürünler ihracatında parasal değer olarak ilk sıradaki ürün hazır gıda iken miktar olarak en fazla ihracatı yapılan ürün buğdaydır (S:176, Tablo:7.5).

Tarımsal ürünlerin uluslararası ticaretinde yüksek değerli ürünlerin payı hızlı bir şekilde artmıştır.

Geleneksel olmayan ürünlerin pazarları artmakla birlikte geleneksel ürünlerde özel ürünlerin satıldığı piyasalara girebilmektedir. Bu piyasalarda kahve, organik ürünler ve Fair Trade gibi en iyi kalitede gıdalara olan talep son on yılda oldukça artmıştır.

1960-2000 arası dönemde tarımsal ürünlerin fiyatları azalmasına karşın günümüzde tarımsal ürünlerin fiyatları artma eğilimindedir (Şekil:7.5). 2003 sonrası fiyatların artma nedenleri ise;

  • İklim şokları,

  • Bioyakıt kullanımın destekleme yönündeki politikalar,

  • Amerikan dolarının değer kaybetmesi,

  • Gelişen ekonomilerin birkaçında uzun dönem ekonomik büyümenin petrol ve gübre fiyatlarında yaptığı yukarı yönlü baskı,

  • İmalat giderlerinin artması,

  • Tahıl üretiminde düşük büyüme,

  • Stokların düşük seviyede olması,

  • Ticaret politikaları

olarak sıralamak mümkündür.

2010 verilerine göre dünyada 154 ülkede organik tarım yapılmaktadır. 2007 yılında ise bu rakam 141 idi. Dünyada organik olarak yetiştirilen ürünlerin başında ceviz, fındık, hindistan cevizi gibi sert kabuklular, kakao ve üzüm ise bu ürünleri takip etmektedir (Şekil: 7.6).

Biyoyakıtlar geleceğin alternatif yakıtları arasında gösterilmektedir. Biyoyakıtların üretimi mısır, fleker, manyok, palmiye yağı ve diğer ürünlere bağlıdır. Özellikle petrol fiyatlarının yükselmesi enerji ihtiyacının giderilmesi ile üretimi artan biyoyakıtlar, tarımsal ürün üreticileri için yeni bir pazar oluşturmaktadır. Dünyada yaklaşık 40 milyar litre etanol ve 6,5 milyar litre biyodizel üretilmektedir. Etanol üretiminin yaklaşık %88’ini ABD ve Brezilya gerçekleştirmektedir. Biyodizel üretiminin ise %75’ini Avrupa Birliği ülkeleri gerçekleştirmektedir.

Gıda güvenliği her zaman, aktif ve sağlıklı bir yaşam için beslenme ihtiyaçlarını ve yemek tercihlerini karşılayan yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik erişimi olması durumudur.

Yeterli miktarda güvenli ve besleyici gıdaya erişim, yaşamı sürdürmek ve sağlığı iyileştirmek için anahtardır. (Australian Enstitu of Food Safety, 2016)