TARIM EKONOMİSİ VE TARIMSAL POLİTİKALAR - Ünite 1: Tarım Ekonomisi ve Tarımsal Politikalar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Tarım Ekonomisi ve Tarımsal Politikalar

Ünite 1: Tarım Ekonomisi ve Tarımsal Politikalar

Tarımsal Üretimin Tanımı

Tarımsal üretim; çiftlik, ziraat; bitkisel ve hayvansal üretimin teknolojik koşullar altında ve en ekonomik yollardan yapılması ve pazarlanması faaliyetlerini kapar. Toprakla, bitkisel ürünlerle, hayvanlarla ve hayvan ürünlerinin üretimiyle ilgilidir.

Tarım sektörü, ‘‘evrensel’’ ve ‘‘kurumsal’’ olarak kavramsallaştırılabilen özellikleri ile diğer sektörlerden farklıdır. Tüm ekonomilerde geçerli olan tarımın bu ayırıcı özelliklerinden ‘‘evrensel’’ olanlar, tarımsal üretim faaliyetlerinin doğa koşullarına bağımlılığı ile ilişkilidir.

Ekonomik gelişmişlik düzeylerinin olanaklı kıldığı teknolojik yapıları ile doğa koşullarının tarımsal üretim süreçleri üzerindeki etkilerini kontrol edebilen ülkeler, bu alanda diğer ülkelerden göreceli olarak farklılaşabilirler.

Biyoteknoloji: Bitki, hayvan veya mikroorganizmalar kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan ya da mikroorganizma) geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeleri (ürünleri) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tümüdür.

Tarımsal Üretimin Özellikleri

  • Gıda, yem, lif, yakıt ve diğer malları sağlar.

  • Ekosistem üzerinde etkilidir.

  • Sosyal yönü: yaşam biçimidir.

  • Ekonomik yönü: istihdam, milli gelir, çiftçi geliri, ticaret.

  • Dünya nüfusunun %40’ının temel geçim kaynağıdır.

  • Dünyadaki arazinin toplamının %40’ı tarım arazisidir.

  • Dünyadaki tarım işletmesinin %90’ının arazi büyüklüğü 2 hektarın altındadır.

Tarımsal yapı, verimlilik açısından ikiye ayrılır. Bir tarafta gelişmiş ülkeler etkin bir tarımsal yapıya sahiptir. Bu yapı büyük bir üretim kapasitesi ve çalışan başına yüksek hâsıla ile karakterize edilmektedir. Ayrıca tüm ulusu besleyecek kadar üretimin kolayca yapılmasına imkân sağlamaktadır. Diğer tarafta ise gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin etkinsiz ve düşük verimli tarımsal yapıları mevcuttur. Bu ülkelerde ulusun geri kalanını beslemek bir tarafa kırsal nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bile üretim yapılamamaktadır.

Tarımsal üretimde, doğaya bağlılık yüzünden risk ve belirsizliklerin yüksek olması, tarımsal ürünlerin arz ve talebinin esnek olmayışı, tarımsal piyasaların istikrarsız olması ve üretimin özelliği itibariyle sermaye dönüşüm hızının yavaş olması gibi kendine özgü özelliklerinden dolayı diğer sektörlere göre karlılık yönünden bazı olumsuzluklara sahiptir.

Tarım dışı alanlarda faaliyette bulunan firmalar üretim kararında en yüksek kârı sağlamaya yönelirken tarımcılar en uygun maliyetli üretim faktörleri bileşiminden ve en yüksek getiri sağlayan rasyonel ürün kompozisyonundan uzaklaşırlar.

Geleneksel tarımsal üretimin temel girdileri toprak ve işgücüdür. Oransal olarak bunların her ikisi de sermayeden daha önemlidir. Genel olarak sermaye de emeğin ve toprağın ıslahı, küçük sulama işleri ile basit üretim araçları imalinin bir sonucudur.

Tarımsal üretim, organik niteliğinden dolayı sınai ve ticari faaliyetlerden ayrılır. Her canlı tarım ürününün belirli bir büyüme, çoğalma ve olgunlaşma evreleri vardır. Üretimin organik özelliğinden dolayı doğal faktörlerin üretimin verimliliği ve maliyeti üzerinde tarım dışı mallar üretiminde söz konusu olmayan doğrudan etkisi vardır.

Tarımsal Üretimin Gerekçeleri

Günümüzde dünyadaki toplam yıllık g›da maddeleri üretimi dünya tüketimini karşılayabilecek düzeydeyken çeşitli bölgeler arasında kişi başına düşen üretim miktar› yönünden farklılıklar vardır.

Tarım sektörü, farklı gelişmişlik düzeyine sahip tüm ülkelerde, zorunlu gıda maddeleri ihtiyacını karşılaması, sanayi sektörüne hammadde temin etmesi, sanayi ürünlerine talep oluşturması, milli gelire ve ihracata katkıları ile tüm sektörlerden faklı bir öneme sahiptir. Beslenme ihtiyacı her geçen gün artan dünya nüfusu sektörün gerekliliğine de arttırmaktadır.

Tarım sektörü diğer sektörlere sermaye e işgücü transfer etmesi ve aynı zamanda hammadde ve ürün ihtiyacını karşılaması açısından ekonomik kalkınma için büyük önem arz etmektedir.

Tarımın kırsal hayatın devamlılığı ve buna bağlı olarak gıda güvencesinin sağlaması açısından stratejik bir sektör olduğu görülmektedir. Tarım sektörü kır ile kent arasındaki ekonomik bir köprü görevi görürken kente işgücü, gıda ve doğal kaynak temini sağlamaktadır.

Tarım sektörünün sanayi sektörüne de önemli katkısı vardır. Sanayi sektörünün önemli bir kısmı her ülkede değişik oranlarda olmak üzere hammaddesini tarım sektöründen elde etmektedir.

Tarımsal Üretimin Türleri ve Önemi

Bitkisel Üretim: Bitkisel üretimin en önemli türü tarla bitkileri üretimidir. Tarla bitkileri ise hububat ve organik olmak üzere iki alt başlıkta incelenebilir.

Hububat üretimi ise baklagiller ve tohumluk olarak ikiye ayrılabilir.

Nohut, mercimek, fasulye, bezelye, bakla ve börülceyi kapsayan yemeklik tane baklagiller insan beslenmesinde binlerce yıldır önemli yer tutmuşlardır. Baklagillerin besleme değeri dikkate alındığında genel olarak aşağıdaki özellikleri gösterdikleri söylenebilir.

  • Yüksek oranda protein içerir.

  • Yüksek oranda mutlak gerekli lizin aminoasidi içerirler.

  • Mutlak gerekli metionin ve sistin aminoasidi bakımından yoksunlardır.

  • Tahıl taneleri için mükemmel bir tamamlayıcı bir protein kaynağıdır.

  • Kolesterol seviyeleri oldukça düşüktür.

  • Bazı anti besinsel maddeler içerdikleri için sindirimleri zordur.

Tohumluk, tarımda toprak, su, gübre ve mekanizasyon kaynaklarının yararını artırarak üretim ve verimliliği yükseltecek bitkiyi hastalık ve zararlılara karşı dirençli hale getirebilecek temel girdilerden biridir.

Organik üretim ise ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonrası yok olan doğal dengeyi tekrar kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir. Aynı zamanda sentetik kimyasal tarım ilaçlarının, mineral gübrelerin ve hormonların kullanımını yasaklaması yanında organik ve yeşil gübreleme, toprağın muhafazası, münavebe, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, tüm bu imkânların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren üretimde miktar artışının yanında ürün kalitesinin de yükselmesini hedefleyen alternatif bir üretim şeklidir.

Entansif (modern -yoğun) tarım, belirli büyüklükteki bir tarımsal araziden daha fazla ürün alınmasına yönelik tarımsal teknolojiyi, ekstansif (kaba- yaygın) tarım ise büyük tarım alanlarında küçük miktarlarda sermaye ve iş gücü kullanılarak gerçekleştirilen tarımsal faaliyetleri ifade eder.

Birinci ve ikinci dünya savaşları arasında popüler olan organik tarım 1950’li yıllardan itibaren önemini yitirmiş, bu yıllardan itibaren makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa Topluluğunun 1960’lı yılların sonunda uyguladığı tarımsal destekleme politikaları ile 1970’lerde zirai ilaçların ve kimyasal gübrenin keşfi bu sürece daha da katkı yapmıştır.

Yeşil devrim olarak bahsedilen bu tarımsal üretim yöntemi dünyada açlık sorununa bir çözüm getirmediği gibi doğal dengeyi ve insan sağlığını bozmuştur. 1979 yılından itibaren ise DDT grubu zirai ilaç kullanımını ABD’den başlayarak tüm dünyada yasaklamıştır.

Sebze Üretimi: Sosyo-ekonomik koşulların zaman içinde değişmesiyle birlikte sebzecilik de önem kazanmıştır. Coğrafi alanlarda sınırlı olduğu sanılan sebzecilik günümüzde ekolojik şartları da zorlayarak alanını hızla genişletmiştir. Günümüzün en cazip mesleklerinden biri haline gelen sebzecilik ülke ekonomilerinin tarımsal girdileri içinde en önemli yere sahiptir.

Sağlıklı beslenmenin önemli şartlarından biri sebze tüketimi haline gelince sebze üretim miktarları da artmıştır. Türkiye gibi iklim ve çevre faktörlerinin uygun olduğu ülkelerde artış hızı daha fazladır.

Türkiye’de örtü altı sebze yetiştiriciliği Akdeniz ve Ege Bölgesi sahil şeridinde, açıkta sebze yetiştiriciliği ise iç Ege ve Marmara Bölgesinde yapılmaktadır. Örtülü alanda en fazla üretimi yapılan sebze %38’lik oranla domates iken bunu %21 ile salatalık üretimi takip etmektedir.

Meyve Üretimi: İklim faktörü meyvelerin yetiştirilmesinde önemli rol oynar. Tropikal iklim meyveleri kış sıcaklıklarında donarlar. Subtropikal iklim meyveleri ise kış sıcaklıklarına bir ölçüye kadar dayanabilmektedir. Turunçgiller ise kısmen kış soğuklarına dayanabilmektedir. Ilıman iklim meyveleri ise daha düşük sıcaklığa dayanabilmektedir.

Türkiye birçok meyve türünün ana vatanı konumundadır. Hem yabani hem de kültüre alınmış meyve türlerinin sayısı 75’in üzerindedir. Türkiye’de bir yandan sıcak ve soğuk ılıman iklim bölgelerinde yetişen meyve türleri geniş bir çeşit zenginliği ile kültürü alınmış ve yabani olarak yetiştirilirken diğer yandan subtropikal ve tropikal iklim bölgelerinden gelmiş meyve türleri de yer almaktadır.

Hayvansal Üretim: İktisat yazımına göre ekonomik gelişme sonrası hayvansal ürünlerin iç talebi artacak ve hayvancılık sektöründe önemli bir canlanma ve gelişme ortaya çıkacaktır. Hayvancılık ve dolayısıyla tarım sektöründeki canlılık ve gelişme, tarım sektöründe ileri teknolojiyi ve ekonomik anlamda daha büyük işletmeler ile düşük maliyetli ve kaliteli üretimi getirecektir.

Hayvansal üretim, II. Dünya Savaşı sonrasında, sınırlı çevresel koşullara sahip barınaklarda birçok yetiştiricilik pratiğinin otomasyona dayalı kontrolünü içeren, beslenmenin yoğun olarak yem kaynaklarına dayandırıldığı entansif bir yapıya bürünmüş, işletme sayıları azalmış, pazarın talep ve hedeflerine göre üretime ve bölgesel koşullara odaklanmıştır.

Konvansiyonel hayvancılığın yol açtığı sorunlar nedeniyle toplumlarda son yıllarda hem çevre koruma bilinci artmış hem de hayvan haklarına gösterilen ilgiyle birlikte hayvan refahı da önem kazanmıştır. Organik hayvansal üretim ürün miktarı yanında ürün kalitesinin ve sağlık kriterlerinin dikkate alındığı bir üretim şeklidir.