TEFSİR - Ünite 10: Kur’ân'da Sevgi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 10: Kur’ân'da Sevgi

Kur’ân’da “Hubb” Kelimesinin Semantik Anlamı

Kur’ân’daki “sevgi” kavramını, bir bütün halinde değerlendirmek mümkün olacaktır. Arapça’da sevgi anlamına gelen yaklaşık olarak altmış isim bulunmaktadır. (İbn Kayyım Cevziyye, 1987, s.31). Kur’ân’da geçen, “ علاقة /alâka”, “ غرام /ğarâm”, “ حنان /hanân”, “ هوى /hevâ”,خلة“ /hullet”, “ صبابة /sababe”, “ شغف /şeğaf”, “ ود /vudd” gibi “sevgi” anlamına gelen bütün bu kelimeleri “sevgi semantik/kavram alanı”nda toplayan ve “Ha-Be-Be” kökünün de bir türevi olan “ حب /hubb” kelimesini esas alarak, bu kelimenin semantik analizini ve neticede semantik tanımını yapacağız. Çünkü “ حب /hubb” kelimesi, Kur’ân’da “sevgi” kavramının anahtar kelimesidir. Birazdan da görüleceği gibi, Kur’ân’ın “sevgi” mesajları genellikle “ حب /hubb” kelimesiyle ifade edilmiştir. Dolayısıyla, Kur’ân’da geçen sevgi ile alâkalı kelimeler, “ حب /hubb” kelimesinin “semantik alan”ı içerisinde mütalaa edilmelidir. Binaenaleyh biz de, Kur’ân’ın “sevgi” boyutunu yine Kur’ân bütünlüğünde ortaya koymaya çalışırken, öncelikle حب“ /hubb” kelimesinin semantik analizini yapmayı uygun buluyoruz.

Hubb: Bir şeyin, çok istenmek suretiyle ona bağlanıldığı ve bu bağlılığın kalpte /gönülde yer ederek her türlü şart altında devamlı olarak kaldığı, hiç bir şekilde gönülden çıkmadığı bir duygudur.

Kur’ân Siyakında “حب /Hubb”

ح- ب -ب /Ha-Be-Be” kökünün türevleri Kur’ân’da 95 âyette geçmektedir.

Kur’ân’da “ح- ب -ب/Ha-Be-Be” Kökünün Türevleri

  1. Tane, Tohum ( حب , حبة )
  2. Sevgi, Muhabbet ( محبة )
  3. Yeğlemek, Tercih etmek ( استحب / احببت / يستحب )
  4. Sevgi, Tutku, Bir Şeye Olan Bağlılık ( حب )
  5. Sevmek/Bağlanmak, Bağlılık (احبب / حبب / تحب يحب/ احب)

Kur’ân’da Allâh’ın Sevdiği Fiiller ve Bu Fiilleri İşleyenler

Kur’ân’da “hubb” kelimesi, Allâh’ın sevdiği ve sevmediği fiillerin beyan edildiği âyetlerde sıkça geçmektedir. Şimdi bu fiillerden Allâh’ın sevdiklerini görelim.

  • İyilik yapanlar (Bakara, 2/195; Âl-i İmrân, 3/134, 148; Mâide, 5/13,93), muttakîler/ Allâh’a karşı gelmekten sakınanlar (Âl-i İmrân, 3/76; Tevbe, 9/4, 7),
  • Âdil olanlar/muksitûn (Mâide, 5/42; Hucûrat, 49/9; Mümtahine, 60/8),
  • Allâh’ı/O’nu sevenler (Âl-i İmrân, 3/31; Mâide, 5/54),
  • Temizlenenler (Bakara, 2/222; Tevbe, 9/108. âyette arınmayı, temizlenmeyi seven insanlardan da bahsedilmektedir),
  • Tövbe edenler (Bakara, 2/222),
  • Sabredenler (Âl-i İmrân, 3/146),
  • Allâh’a/O’na güvenenler (Âl-i İmrân, 3/159),
  • Allâh’ın yolunda savaşanlardır. (Saff, 61/4).

Kur’ân’da Allâh’ın Sevmediği Fiiller ve Bu Fiilleri Yapanlar

Kur’ân’da Allâh’ın sevmediği fiiller ve bu fiilleri yapanlar şunlardır:

  • Nankör olan günahkârlar, kâfirler/inkârcılar (Bakara, 2/276; Âl-i İmrân, 3/32; Hacc, 22/38; Rûm, 30/45),
  • Haddi aşanlar (Bakara, 2/190; Mâide, 5/87; A’raf, 7/55),
  • Bozgunculuk ve bozguncular (Bakara, 2/205; Mâide, 5/64; Kasas, 28/77),
  • Zâlimler (Âl-i İmrân, 3/57, 140; Şûrâ, 42/40), 222
  • Günahkârlar (Bakara, 2/276; Nisa, 4/107),
  • Hainler (Nisa, 4/107; Enfal, 8/58; Hac, 22/38 ),
  • Kendini beğenerek gösteriş yapanlar, övünenler, böbürlenenler (Nisa, 4/36; Kasas, 28/76; Lokman, 31/18; Hadid, 57/23),
  • Büyüklük taslayanlar (mağrurlar) (Nahl, 16/23),
  • İsraf edenler (En’âm, 6/141; A’râf, 7/31),
  • Şımaranlar (Kasas, 28/76),
  • Kötü sözü açıkça söyleyenlerdir.( Nisa, 4/148)

“حب /Hubb” Kelimesinin Semantik Tanımı Işığında Ayetlere Yaklaşım

1. Bir Dâvâya Bağlı Olmak” Anlamında “ حب /Hubb”

كنتم تحبون الله فاتبعونى يحببكم الله ويغفرلكم ذنوبكم " ... "

“De ki: Allâh’ı seviyorsanız o halde bana uyun ki, Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” (Âl-i İmrân, 3/31)

2. “Bir Şeyden Hoşlanmak Suretiyle Ona Tutku Derecesinde Bağlanmak” Anlamında “ حب /Hubb”

"كتب عليكم القتال وهو كره لكم و عسي ان تكرهوا شيئا وهو خير لكم. وعسي ان تحبوا شيئا وهو شر لكم. والله يعلم وانتم لا تعلمون"

“Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Bazen hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize ve bağlı olduğunuz/sevdiğiniz bir şey de sizin kötülüğünüze olabilir. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216)

3. “Tercih Edilen, Beğenilen, Benimsenen Bir Şeye Bağlılık” Anlamında “ حب /Hubb”

"يا ايها الذين امنوا لاتتخذوا اباءكم واخوانكم اولياء ان استحبوا الكفر على الايمان. ومن يتولهم منكم فاولئك هم الظالمون"

“Ey İnananlar! İnkârcılığını inanmaya tercih eden babalarınızı ve kardeşlerinizi samimi dost edinmeyin. Kim onları candan dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir.” (Tevbe, 9/23)

Kur’ân’da “Sevgi”nin Diğer Kavramlarla İlişkisi

Sevgi kavramını Kur’ân bütünlüğünde incelediğimiz zaman, Allâh’ın razı ve hoşnut olduğu; sevdiği ve sevmediği fiiller; Allâh ile insan arasında, Rabb-Abd ilişkisi de diyebileceğimiz ve genellikle ahlâkî ve psikolojik açılardan değerlendirilebilecek hususlara öncelik verilmesi şeklindedir.

Kur’ân’da Allâh’ın sevdiği; “iyilik yapmak”, “Allâh’a bilinçli bir saygı duymak”, “âdil olmak”, “Allâh’ı sevmek”, “temiz olmak”, “tövbe etmek”, “sabretmek”, “Allâh’a güvenmek” gibi fiiller, bireyin kendi ruhsal yaşantısını sağlıklı kılan ve toplum düzeninin sağlanmasında önemli işlevi bulunan ve insanın yaşadığı süre içerisinde, bir ömür boyu uygulaması gereken ahlâkî kurallardır. Ayrıca, Allâh’ın sevdiği fiilleri; insanlar da fıtrî olarak sevmektedir.

Allâh’ın sevmediği fiillerden özellikle “bozgunculuk yapmak”, “gösteriş yapmak”, “israf etmek”, “büyüklük taslamak”, “kötü söz söylemek” “ihanet etmek” gibi fiiller, evrensel ahlâk ilkeleri açısından da tasvip edilmeyen ve sevilmeyen davranış biçimleridir. Kur’ân’da bu fiillerin Allâh tarafından sevilmediğinin bildirilmesi de gösteriyor ki, toplumun düzeninin sağlanmasında temel ahlâk umdeleri de diyebileceğimiz bu esasların ihlâl edilmemesi gerekmektedir.

Kur’ân’da, Allâh ve kul arasındaki karşılıklı razı olma hali (hoşnutluk), sevginin göstergelerinden birisidir. Zirâ rızâ, bütün arzu ve isteklerin sonu ve zevklerin en üstünüdür.

Kur’ân-ı Kerîm’de önemle vurgulanan ve diğer sevgi objelerinin ötesinde ayrıcalıklı sevgi; Allâh ve Peygamber sevgisidir.

Sevgi, Kur’ân’ın önemli anahtar ve soyut kavramlarından biridir. İnsanın ağzından bir anda çıkan “sevgi ve sevmek” gibi kelimelerle ifade edilmek istenen şey; sevilen objelere gerçek anlamda, samîmî, sürekli, kalıcı ve gönülden bağlılıktır. Bu sürekli ve kalıcı manevî soyut bağlılığın Kur’ân’daki ifadesi ise “hubb” tur.