TEFSİR - Ünite 9: Kur’ân’da Fitne Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 9: Kur’ân’da Fitne
Fitne Kelimesinin Semantik Yapısı
Fitne kelimesi Arapça f-t-n( فتن ) kökünden türemiş bir isimdir. Bu kök fiil olarak (فَتِنَ / يَفْتِنُ) fe-te-ne yeftinü, mastar olarak da fetn, fütûn, fitne ve meftûn kalıplarıyla kullanılmaktadır.
F-t-n kökün Arap dilinde ‘sıkıntı, belâ, musîbet, baskı, işkence, azap, saptırma, ayartma, bir şeyden çok hoşlanma, tutkun olma, sapıklık, yoldan sapma, aklın gitmesi, zorluk, sıkıntı ve sapıklıkların meydana gelmesini anlamlarında kullanılmaktadır.
Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Türkçe Sözlükte ise fitne; geçimsizlik, karışıklık ve kargaşa anlamındadır.
Kur’an’da Fitne Kavramının Kullanımı
Toplam olarak elli sekiz âyette altmış defa tekrar eden fitne ve türevlerinin Kur’ân'da geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır. Kelime Kur’ân'da 'imtihan, sınama, baskı, zulüm, işkence, sapma, saptırma, ayartma, fesat, kargaşa, karışıklık çıkarma, belâ ve musibet, azap ve delilik' anlamlarında kullanılmaktadır
İmtihan, Deneme, Sınama
Yaygın anlamıyla imtihan, kabiliyeti ölçmek için yapılan yoklama ve kişinin manevi direnme gücünü ortaya koyan zor durumu ifade etmek için kullanılır. Fitne kelimesi Kur’ân’da en çok bu anlamda kullanılmıştır.
“Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan (fitne) olarak sizi hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz” meâlindeki Enbiyâ sûresinin 35. âyetinde geçen fitne kelimesi imtihan ve sınama anlamındaki kullanıma örnektir.
Baskı, Zulüm, İşkence
Kâfirlerin müminleri dinlerinden uzaklaştırmak için giriştikleri faaliyetler, Kur’ân'da genel olarak fitne ve türevleriyle ifade edilmektedir. Kur’ân'da fitne, dinlerinden döndürmek için müminlere zulüm ve işkence yapmak, inanç özgürlüğünü ortadan kaldırmak için onları baskı altında tutmak gibi anlamlarda da sıkça yer almaktadır. Bunun tabii uzantısı olarak inanç uğruna maruz kalınan ağır işkencelerin ve çekilen sıkıntıların da bu kavramla ifade edildiği görülmektedir.
Sapma, Saptırma ve Ayartma
Âl-i İmrân sûresi 7. âyetinde geçen fitne kelimesi hakikati karmaşık gösterip insanları şüpheye düşürmek ve şaşırtmak suretiyle doğru yoldan uzaklaştırmak ve saptırmak anlamını ifade etmektedir.
(Maide 5/50) meâlindeki âyette en yeftinûke formunda yer alan fitne, ‘vazgeçirme, hedefinden uzaklaştırma, aldatma, doğru yoldan alıkoyma, daha çok aldatma ve şaşırtma yoluyla saptırma’ anlamlarında kullanılmaktadır.
Fesât, Kargaşa, Karışıklık Çıkarma
Tevbe sûresinin 47. ve 48. âyetlerinde yer alan fitne kelimelerinin de Türkçe ’de kullanıldığı anlamda fitne çıkarma, müminler arasındaki birliği bozma, onların niyetlerini ifsat etme; kargaşa ve karışıklık çıkarma anlamlarında olduğu anlaşılmaktadır. Bu âyetlerde, münafıkların, Müslümanlara yönelik olarak, başta onların birlik ve bütünlüklerini bozma, savaştan alıkoyma, düşmanı güçlü göstererek müminlerin kalplerine korku salma, morallerini bozma, özellikle yeni Müslüman olanları dinlerinden uzaklaştırıp küfre döndürme maksadıyla dinî konularda şüpheye düşürme ve İslâm’dan soğutma olmak üzere yıkıcı tüm faaliyetleri fitne kavramıyla ifade edilmektedir.
Belâ Ve Musîbet
Fitne kelimesinin “belâ ve musîbet” anlamında kullanıldığı âyetlerden biri Hac sûresinin 11. âyetidir. Bu âyette, maddi menfaat beklentileri ile imanın gerçekleşemeyeceğine işaret edilmiş olup, müminin imanı sebebiyle dünyevî kar-zarar ve nimet-külfet dengesini hesap etmesinin doğru olmayacağına vurgu yapılmıştır.
Azap
Kur’ân’da geçen fitne bazen bu anlamda da kullanılmaktadır. “Ateş üzerinde yanmak suretiyle azaba uğratılacakları (yüftenûn) gün (görevli melekler onlara şöyle der): ‘Azabınızı tadın! (zûkû fitneteküm). İşte acele isteyip durduğunuz şey budur’ ” meâlindeki Zâriyât sûresi 13-14. âyetlerinde yüftenûn ve fitneteküm formlarında geçen fitne de azap anlamını ifade eder.
Delilik
Dilimizde delirme, aklını kaçırma, çıldırma anlamındadır. Kalem sûresi 6. âyette el-meftûn formunda geçen fitnenin anlamlarından birinin de bu olduğu belirtilmektedir.
Kur’an’da Fitne Kavramının Anlamını Karşılayan Bazı Kelimeler
- Belâ-İbtilâ (Bakara 2/49, A’râf 7/41, İbrahim 14/6, Sâffât, 37/106, ed-Duhân, 44/33)
- İmtihan (Hucûrât/49/3)
- Musîbet (Bakara 2/156)
- Zulüm ( Nahl 16/41,110)
- Eza (Ankebût29/10)
- Fesâd (Bakara, 2/10; Kasas, 28/77)
- İdlâl Ve Dalâlet (Zümer, 39/41; Tâhâ, 20/79)
- İğvâ (A’râf, 7/16; Sâd, 38/82-83)
- Azâb (Bakara, 2/49; Â'râf, 7/141)