TEHLİKELİ MADDE TAŞIMACILIĞI VE GÜVENLİĞİ - Ünite 8: Toplam İş Güvenliği ve Risk Yönetimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Toplam İş Güvenliği ve Risk Yönetimi

Toplam İş Güvenliği ve Kazalar

İş kazalarının olabilecek en geniş çerçevede tanımlanması iş güvenliğinin sağlanmasına ilişkin uygulamaların başlıca adımı olarak değerlendirilebilmektedir. Bu kapsamda iş kazaları; çalışanların dikkatsizliği ya da hatalı bir tutum veya davranışı sonucunda aniden ortaya çıkan, çalışanların ve diğer insanların can ve vücut bütünlüğüne yönelik tehlikeler yaratan, gerçekleştiğinde ekonomik ve sosyal kaynakları olumsuz yönde etkide bulunan kazalar olarak tanımlanabilmektedir. Sağlık kuruluşları iş kazalarını sadece çalışanlara yönelik etkileri çerçevesinde ele almış ve “ Sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri meslek hastalığıdır ” biçiminde iş kazalarını tanımlamıştır. Kazalar meydana geldiğinde ortaya çıkan sonuçlar dolaylı ve doğrudan olmak üzere sınıflandırılabilir. İş kazaları birbiri ile bağımlı ya da bağımsız olan çok sayıda faktörün etkileşimi sonucunda gerçekleşmektedir. Kazaları önleyici tedbirlerin alınmamış olması, risklerin tanımlı olmaması, çalışanların veya yöneticilerin ihmalleri ya da kusurları kazaları meydana getiren etkenlerin başında gelmektedir. Bunlar içerisinde en fazla kazalara etki eden faktör risklerin daha önceden tanımlanmamış olmasıdır. Riskin tanımlanmaması aynı zamanda onun giderilebilmesi için de önlem alınmaması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu tür bir durum sistemsel bir hata olarak tarif edilebilmektedir.

İş Kazaları ve Tehditler

İş kazaları gerçekte olması gereken koşulların sağlanamamış olmasından ya da yeterli düzeyde sağlanmamış olmasından kaynaklanabilmektedir. Bu yetersiz ya da var olmayan koşullar; iş güvenliği yaklaşımı çerçevesinde “tehdit” olarak adlandırılabilmektedir. Söz konusu tehditler iş kazalarının meydana gelmesinde birincil nitelikte etkilere sahip faktörlerdir. Bu tehditler tanımlı ya da tanımsız olabilmekte ve aşağıdaki gibi sınıflandırılabilmektedir:

  • Biyolojik tehditler
  • Fiziksel tehditler
  • Kimyasal tehditler
  • İş ergonomisi ve tasarımına ilişkin tehditler

Biyolojik Tehditler

Faaliyet gösterilen sektöre bağlı olarak, üretim tesislerinde, depolarda ve diğer tesis alanlarında mikroorganizmalar ve zararlı canlılar üreyebilecekleri gibi bu canlıların bir bölümü Sınıf 6.2 Bulaşıcı Maddeler içerisinde tanımlanan tehlikeli bir madde olabilmektedir. Bu tür mikroorganizma ya da canlılar çalışanların sağlıklarına olumsuz yönde etki edebilmekte, enfeksiyonların yanı sıra salgın hastalıklara da yol açabilmektedir.

Fiziksel Tehditler

Fiziksel tehditler üretim tesisi, depo vb. alanların fiziksel özellikleri ve yetersizlikleri çerçevesinde karşılaştıkları tehditlerdir. Bunlar doğrudan tehlike yaratabildikleri gibi mevcut bir riskin olağanüstü artmasına da yol açabilmektedirler.

Kimyasal Tehditler

Faaliyet gösterilen alanlara ilişkin kullanılan ham madde, yarı mamul ya da yardımcı malzemeler ile üretilen ürünlerin kimyasal nitelikte olması sonucunda karşılaşılan tehditlerdir. Tehlikeli madde sınıfları içerisinde yer alan her türlü kimyasal, farklı riskler çerçevesinde tehdit yaratabilmektedir. Özellikle yanıcı, yakıcı gazlar ve sıvılar ile kimyasal reaksiyon gösteren materyaller bu tür tehditleri meydana getirebilmektedirler.

İş Ergonomisi ve Tasarımına İlişkin Tehditler

Bir iş yerinde gerçekleştirilen faaliyetler belirli bir düzen ve sistem çerçevesinde tasarımlanmakta, daha önceden tasarlanmış iş akış süreçleri söz konusu olmaktadır. İş akış süreçlerine dengesizlikler ve düzensizlikler hakim olabilmektedir. Bunun sonucunda birtakım riskler ortaya çıkabilmektedir.

İş Kazaları ve Kaza Oluşum Teorileri

İş kazaları; gerçekleştirilen bir endüstriyel ya da yardımcı (lojistik, ulaştırma vb.) faaliyetler ile ilgili olarak meydana gelen ve ölüm, yaralanma, ekonomik ve sosyal kaynakların kaybı ile sonuçlanan olumsuz durumlar olarak nitelendirilebilmektedir. İş kazaları birden bire gerçekleşse de hiç bir kaza bir ya da birden çok nedene bağlı olmaksızın meydana gelmemektedir. Dolayısıyla kazalar birtakım etkenler sonucu meydana gelebilen durumlardır. Bu yönüyle kazaları ve meydana gelebilme riskiyle olasılıklarını birtakım faktörler çerçevesinde açıklamaya çalışan kaza oluşum teorileri, kazalara ilişkin birtakım analitik yaklaşımların oluşturulabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu teoriler aşağıda görüldüğü şekilde sıralandırılabilmektedir:

  • Kişisel unsur teorisi
  • Kaza etken teorisi
  • Bütünsellik yaklaşımı
  • Etkileşim teorisi
  • Zincir etken teorisi
  • Enerji teorisi

Kişisel Unsur Teorisi

Kişisel unsur teorisine göre iş kazalarının çalışanların iş yeri ortamında göstermeleri gereken tutum ve davranışları göstermemeleri ya da bu davranışların olması gereken düzeyde olmaması sonucuna bağlı olarak meydana geldiği görüş ve yaklaşımına dayanmaktadır.

Kaza Etken Teorisi

Kaza etken teorisi; uygulamada kişisel unsur teorisinin birtakım zayıflıklarını giderebilmek ve eksik yanlarını tamamlayabilmek için ortaya atılmış olan bir teoridir. Bu teoriye göre; insan davranışları iş kazalarına neden olabilse de insan tutum ve davranışlarının kazalara olan etkisi daha çok edilgen bir nitelik göstermektedir.

Bütünsellik Yaklaşımı

Bu teorinin ortaya koyduğu yaklaşım çerçevesinde iş kazaları tek bir etken sonucunda meydana gelmemekte, kazaları yaratan tüm faktörlerin eş zamanlı bir biçimde bir araya gelmesi gerekmektedir.

Etkileşim Teorisi

İş kazalarından bahsedilebilmesi için iş yerinde kazaların meydana gelmesine yol açan eksiklikler ve faktörlerin belirli bir düzeyde bir araya gelmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bu faktörler birbirleri ile etkileşim hâlindedir. Bu etkileşimin düzeyi gerçekleşen bir riskin şiddet düzeyini de ifade edebilmektedir.

Zincir Etken Teorisi

Zincir etken teorisi; iş kazalarının meydana gelebilmesi için, tehlike yaratan ve iş kazalarının oluşumuna yol açan faktörlerin belirli bir düzende bir araya gelmelerini koşul olarak kabul etmektedir. Bu teoriye göre iş yerinde belirli bir düzen ve sistem işlemektedir.

Enerji Teorisi

Endüstriyel süreçlerde gösterilen faaliyet çerçevesinde sistem içerisinde kayda değer bir enerji akışı ve enerji birikimi söz konusu olmaktadır. Bu enerji akışı düzenli ve sistematik bir nitelikte ise iş kazalarının görülme riski azalmaktadır. Buna karşılık, iş akış süreçlerinin belirli bölümlerinde enerji birikimi söz konusu oluyorsa belirli bir süreçte bu birikimin iş kazalarına yol açması beklenmektedir.

İş Güvenliği Yönetimi ve Sistemi

İş güvenliği yönetimi ve sistemi; iş kazalarının önlenmesi ve iş yeri ortamında sağlıklı koşulların oluşturulmasına yönelik planlı, organize ve sistematik yaklaşımların bütünü olarak tanımlanabilmektedir. Dolayısıyla iş güvenliği yönetiminin en önemli süreci sürdürülebilir ve sistematik bir yapının tasarımlanmasıdır. Bu anlayış çerçevesinde, anlık önlem ve yaklaşımlar iş güvenliği yönetimi içerisinde görülebilen uygulamalar olmamaktadır. İş güvenliği yönetiminin birinci adımı; uygulanabilir bir sistemin tasarımı ve buna ilişkin alt uygulamaların belirlenmesi, dolayısıyla iş güvenliği çerçevesinin oluşturulması sürecidir. İş güvenliği yönetimi ve sisteminin ikinci aşaması işletmenin denetleme, kontrol ve izleme gibi prosesleri meydana getirmesi ve bu süreçleri işletecek mekanizmaları oluşturmasıdır. Üçüncü önemli aşama; çalışanların sürece katılımına yönelik alt uygulama süreçlerinin oluşturulması ve geliştirilmesi ile çalışanların sürece katılımlarına ilişkin performansların izlenmesidir. Bu üç aşamada beklenen sonuçlar alındığında dördüncü aşamaya geçilebilmektedir. Dördüncü ve son aşama mevcut uygulamaların ne şekilde geliştirilebileceğine ilişkin yaklaşımların belirlendiği aşamadır. Bu süreçte geçmiş performans gözden geçirilerek, gelecek sürece ilişkin beklentiler ortaya konmaktadır.

İş Güvenliği Sisteminin Oluşturulması ve İşletilmesi

İş güvenliği sisteminin oluşturulması ve yürütülmesi öncelikli olarak üst kademe yönetimin sorumluluğunda olan bir konudur. Bununla birlikte sistemin yürütülebilmesi ve başarısı tüm çalışanların sürece aktif katılımına bağlı olduğundan çalışanların tümünün bu konuda bilinçlendirilmesi gerekli olan bir husustur. Oluşturulmaya çalışılan iş güvenliği sistemi işletme içerisinde yer alan tüm çalışanları ve departmanları bütüncül bir yaklaşımla kapsamalı ve sisteme dahil edilmeyen hiçbir unsur kalmamalıdır.

İş Güvenliği Kültürü ve Oluşturulması

İş güvenliği kültürü; bir işletmede iş güvenliğine ilişkin proseslerin ve uygulamaların tüm çalışanlar ve yöneticiler tarafından öncelikli olarak dikkate alınarak, bir sistem ve organizasyon çerçevesinde bu süreçlerin işletildiği ve sonuç alındığı uygulamalar bütünüdür. Bir uygulamanın işletme kültürü hâline gelebilmesi için tüm çalışanlar tarafından benimsenmiş ve öneminin kavranılmış olması gerekmektedir. Dolayısıyla iş güvenliği kültürünün en temel gereksinimi yüksek düzeyde ciddiyet ve proseslerin tüm organizasyonu kapsayacak şekilde yapılandırılmış olmasıdır.

İş Güvenliği ve Uluslararası Standartlar

İş güvenliği kültürü temelini birtakım uluslararası yasal düzenlemelere ve standartlara dayandırmaktadır. Bu yasal düzenlemeler ve standartların başında OHSAS 18001 Standartları yer almaktadır. OHSAS standartları iş güvenliğine ve iş yerinde oluşturulacak iş güvenliği kültürüne ilişkin zemin hazırlayan bir yasal düzenleme niteliğindedir. Bu standartların en önemli yaklaşımlarından birisi iş güvenliğine ilişkin uygulanması önerilen PUKÖ Döngüsüdür. Dolayısıyla iş güvenliğine ilişkin izlenecek harita ve uygulamaların ana çerçevesi bu şekilde OHSAS Standartları tarafından belirtilmektedir.

İş Güvenliği Prosesleri ve Uygulama Süreçleri

İş güvenliği ile ilgili uygulanacak prosesler belirli bir sistem çerçevesinde tasarımlanmalı ve bu proseslerin birbirleriyle ilişkili ve belirli bir düzen içerisinde gerçekleştirilen uygulamalar olması gerekmektedir. Bu kapsamda faaliyet gösterilen iş koluna ve faaliyet alanına göre iş güvenliğine yönelik yaklaşımlar, yöntemler ve uygulamalar değişebilmektedir.

Risk Analizi ve Risk Değerlendirme: İş güvenliği proseslerinin başında yer alan ve düzgün işleyen bir sistemin tasarlanabilmesi için önem arz eden uygulamalardan birisi; risk analizi ve değerlendirme süreçleridir. Risk analizine ve risk değerlendirme; risklerin belirlenmesi ve kontrol altına alınabilmesi için gerçekleştirilen risk tanımlama yaklaşımlarının genel adı olarak ifade edilebilmektedir. Risk değerlendirme süreçlerinde temel olarak birtakım sorulara yanıt aranmaktadır. Bu sorular arasında; “Söz konusu riskler ile alakalı işletmenin veya görevli personelin güvenlik dışı bir tutumu sonucu meydana gelebilecek tehlike nedir?”, “Bu riskler gerçekleştiğinde ortaya çıkan neticeler ne boyutta olmaktadır?”, “Bu risk veya risklerin gerçekleşme olasılığı ne kadardır?” gibi sorular yer almaktadır.

Risk Analizi Aşamaları ve Süreçleri: Risk değerlendirme ve risk analizi tanımlanmış zararlar için risk düzeyinin hesaplanabilir hâle getirilmesi olarak ifade edilebilmektedir. Risk analizi ve risk değerlendirme süreçlerinin birinci adımı var olan problemlerin ve güvenlik sistemlerinin tanımlanmasıdır. Süreçte uygulanacak ikinci adım; söz konusu güvenlik sistemlerine zafiyet yaratan mevcut risklerin hangi süreçlerde meydana geldiğinin ve riskin gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen olumsuz durumların niceliksel ve niteliksel özelliklerinin belirlenmesidir.

Risk Analizi Teknikleri ve Yöntemleri: Risk değerlendirme; risk analizi ile elde edilen verilerin ve bilgilerin kullanılarak risklerin azaltılması, dolayısıyla güvenliğini iyileştirilmesine yönelik işlem ve faaliyetlerin tamamı olarak tanımlanabilmektedir. Risk analizi metotlarının seçiminde iki önemli faktör söz konusu olmaktadır. Bunlardan birincisi kaynak, diğeri ise hedeftir. Kaynak olarak bahsedilen faktörler arasında; işgücü, kullanılan ekipmanlar, zaman vb. gibi faktörler yer alırken, hedeflerde ise; işletmenin özelliği, hangi endüstriye hitap ettiği, ortaya çıkan sonuçların ne amaçla kullanılacağı gibi faktörler bulunmaktadır.

Öncelikli Tehlike Analizi (PHA)

Öncelikli Tehlike Analizi, son tasarım aşamasında ya da daha detaylı çalışmalara model olarak kullanılabilecek olan hızla hazırlanabilen kalitatif bir risk değerlendirme metodolojisidir. Metodoloji; oldukça karmaşık bir yapıya sahip olmasına ek olarak, tamamen açık ve somut bir analiz olanağı sunmayabilmektedir. Uygulamada güvenlik sistemi tanımlandıktan sonra olası risklerin saptanması gerekmektedir. Öncelikli Tehlike Analizinde amaç süreçte yer alan olay ve koşulların birlikte ve münferiden oluşturabilecekleri zarar ve hasarların tanımlanmasıdır. Bu risklerin tanımlanmasında uygulanan sistematik yollardan birisi Öncelikli Tehlike Analizi (PHA) yöntemidir.

Olay Sonucu Analizi “Event Tree Analysis” - (ETA)

Olay Sonuç Analizi adından da anlaşılabileceği gibi işletme içerisinde gerçekleştirilen olağan faaliyetlerin her bir parçası iş parçacığı olarak tanımlanmakta ve bu iş parçacıklarının yaratabilecekleri riskler belirlenmekte, bu risklerin gerçekleşmesi durumunda oluşabilecek senaryolar tanımlanmaktadır. İşletme içerisinde gerçekleştirilen iş parçacıklarının sayısı oluşturulabilecek risk senaryolarının sayısını belirlemektedir.

Kontrol Listeleri

Bu yaklaşım çerçevesinde; işletme iş akış süreçlerinde meydana gelebilecek riskler ve tehlikeler belirlenerek, bunların her birisini kontrol altına almak üzere kontrol listeleri hazırlanmaktadır. Bu kontrol listelerinde belirtilen önlemler risklerin gerçekleşmesini önlemek ve kontrol altında tutabilmek amacıyla her iş başlangıcı öncesinde tekraren kontrol edilmekte, eksikliğin ya da yerine getirilmeyen bir uyarının bulunması hâlinde faaliyete başlanılmamaktadır.

Hata Ağacı Analizi “Fault Tree Analysis” - (FTA)

Hata ağacı yöntemi; mevcut sistemde söz konusu olabilecek hatalar ile sistem ve hatalar arasındaki bağlantılar ve sakıncalı durumlar arasındaki ilişkiyi ifade eden, aynı zamanda mantıki diyagramlara dayanan bir risk analizi tekniğidir. Metodoloji tümdengelim yönetimi uygulamakta, risk yaratan olay daha önce tanımlanmış olaylar ile hatalar arasındaki nedensel ilişki olarak tanımlanabilmektedir. Söz konusu yöntemde tanımlanmış riski doğuran olayların gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan hatalar ve bu hataların meydana gelmesinin önlenmesine ilişkin önlemler belirli bir şema çerçevesinde ifade edilmektedir. FTA metodolojisi hatalar ile önlemleri aynı düzlemde ifade etmesi ile önem arz eden bir yöntem olarak değerlendirilebilmektedir.

Hata Durumları, Etkileri ve Tehlike Analizi Yöntemi - (FMEA)

FMEA yöntemi; meydana gelen hataların nedenlerini ölçmede ve risk analizinde kullanılan yöntemlerden birisidir. Bu yöntem personel, ekipman ve fonksiyonel nitelikteki hataların olasılıklarını değerlendirmeye çalışmaktadır. FMEA metodolojisi genel olarak parçaların ve ekipmanların yaratacakları riskler üzerine odaklanmaktadır. Uygulamada hataların söz konusu olabileceği süreçler tanımlanmakta ve bu süreçler için sayısal bir değer atanmaktadır. FMEA yöntemi meydana gelmiş ve gelmesi muhtemel her hata için nedenleri ve buna etki eden faktörleri belirlemeye çalışmaktadır.

Tehlike ve Çalışılabilirlik Analizi “Hazard and Operability Studies” - (HAZOP)

Çoğunlukla kimya endüstrisinde kullanılan bir risk analizi metodudur. Bu yaklaşım sistematik olarak ham maddenin tedariğinde mamul mal olarak tüketiciye gidene kadar olan süreçte meydana gelebilecek tehlikeleri ve olası riskleri analiz etmektedir. Çalışanların etkin olarak katıldığı bu analiz sistematiğinde, çalışanlara üstlendikleri faaliyetlerde nelerin olması veya olmamasının tehlikeli olaylara sebep olduğu sorulmaktadır. Tehlike ve İşletilebilirlik Analizi (HAZOP) kaza olasılıklarının belirlenmesi, analiz edilmesi ve risklerin ortadan kaldırılması amacıyla uygulanan bir risk analizi yöntemidir. HAZOP; tehlikelerin nedenlerini ve sonuçlarını belirlemek amacıyla kullanılan bir risk analiz tekniği olarak da tanımlanabilmektedir.

Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP)

Genel olarak gıda endüstrisi ile gıda lojistiğinde kullanılan bir yöntemdir. Gıdalardan kaynaklanacak veya gıdalara etki edecek çeşitli riskler ve tehditler üzerinde durmaktadır. Bu tehditleri azaltmak ya da ortadan kaldırmak amacıyla kabul edilebilir eşikler ve sınırlar saptanmaktadır. Risk analizleri yapılırken öncelikle daha önce kazaların olup olmadığı; var ise bu kazaların oluş şekilleri, departmanları, kullanılmakta olan ekipman, personel veya personeller, meydana gelme tarih ve saati kayıtlara geçirilmelidir.

Biçimsel Güvenlik Değerlendirmesi “Formal Safety Assessment” - (FSA)

Resmî Güvenlik Değerlendirmesi Yöntemi (FSA); deniz yolu taşımacılığı ile ilgili süreçlere ilişkin olarak deniz güvenlik seviyesini artırmayı amaçlayan sistematik bir risk değerlendirme ve önleme yaklaşımıdır. Daha net bir tanımla deniz güvenliğinin geliştirilmesi amacıyla oluşturulan sistematik bir risk değerlendirme prensibidir. Diğer risk değerlendirme yöntemlerinden farklı olarak FSA yöntemi doğrudan deniz yolu taşımacılığı kaynaklı risklerin analizinde kullanılmakta, bu yönüyle Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından önerilmektedir. Yöntem IMO’nun önerileri doğrultusunda IMO üye ülkeleri tarafından uygulanmaktadır.

Kaza Olasılıkları ve Tahminleme

Kaza olasılığı bir iş yerinde iş kazalarının meydana gelme ihtimalleridir. Bu konuya ilişkin değerlendirme her bir kaza durumu dikkate alınarak olabilecek en küçük (mikro) düzeyde analize dayandırılmaktadır. Her bir kaza durumu için kaza olasılıkları için aşağıda gösterilen kategorizasyon kullanılmaktadır. Olasılıkların kategorizasyonu olayın risk değeri ve sonuçları dikkate alınarak belirlenmektedir.

  • A - Çok sık: Çok sık olan
  • B - Orta sıklıkta: Ara sıra olan
  • C - Seyrek: Olabilir fakat sadece nadiren
  • D - Çok seyrek: Olabilir fakat belki de asla olmayacak

Meydana gelmesi beklenen bir iş kazasının olasılığı dikkate alındığında, bir riskin gerçekleşmesi aynı zamanda olasılık kategorisinin de değişmesi anlamına gelebilmektedir.