TEKNOLOJİ, İNNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK - Ünite 5: İşletme İçin İnovasyon Kaynakları ve Yaklaşımları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: İşletme İçin İnovasyon Kaynakları ve Yaklaşımları

İnovasyon Kaynakları

İnovasyonun temelini inovatif fikirler oluşturmaktadır. Bu fikirlerin kaynağını ise genelde teknoloji ve pazar bilgisi oluşturmaktadır. Bu bilgilerin hangi kaynaklardan elde edilebileceği inovasyon sürecinin etkinliği ve başarısı için oldukça önemlidir. İnovasyonun kaynakları konusunda araştırmacılar tarafından farklı değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bunlardan en çok bilineni ise P. Drucker’in inovasyon kaynakları sınıflamasıdır. Drucker’a göre inovasyon için fırsat ve fikir oluşturabilecek kaynaklar, aşağıdaki şekilde yedi gruba ayrılmaktadır: Bunların ilk üçü; kurum, sektör ve pazar içerisinde gerçekleşirken diğer üçü ise daha çok sosyal, felsefi, politik ve entelektüel dış çevrede meydana gelen değişimlerden kaynaklanmaktadır.

  • Beklenmeyen başarılar, hatalar ve olaylar,
  • Olması gerekenler veya beklentiler ile gerçekleşenler arasındaki fark veya uyumsuzluklar,
  • Süreçlerin eksiklikleri ve ihtiyaçları üzerine dayalı inovasyonlar,
  • Endüstri ve pazar yapısındaki değişimler,
  • Demografik özelliklerdeki değişimler,
  • Algılamalarda ve anlamlarda meydana gelen değişimler,
  • Bilimsel ve bilimsel olmayan yeni bilgilere dayalı inovasyonlardır.

İnovasyonun kaynakları konusunda başka bir sınıflama ise Von Hippel tarafından yapılmış ve inovasyonun kaynakları; kullanıcılar, üreticiler ve tedarikçiler olarak isimlendirilmiştir. Bu ayrımda kaynaklar, firmanın fonksiyonel ilişkileri bağlamında değerlendirilmiş ve fonksiyonel inovasyon kaynakları olarak adlandırılmıştır.

Son olarak Anderson ise inovasyon kaynaklarını üç grupta toplamıştır: Bunlardan ilki inovasyona temel teşkil edecek yeni fikirlerin bizzat firmanın kendi içerisinde ortaya çıkmasıdır. İkincisi, benzer örgütlerden ithal edilen inovasyonlardır. Bu tür inovasyonlar firma içerisinde firmaya özgü hâle getirilerek uygulanır. Üçüncü olarak ise bazı dışsal faktörlerden dolayı (yasal düzenlemeler gibi) firmanın inovasyon yapmaya zorlanmasıdır.

Yukarıdaki çalışmalardan hareketle, inovasyonun kaynaklarını temel olarak üç grupta incelemek mümkündür. Bunlardan ilki işletme dışındaki kurum, kuruluş, kişi ve işletmeleri kapsayan dışsal kaynaklardır. İkincisi işletme içindeki fonksiyonları ve çalışanları kapsayan içsel kaynaklardır. Üçüncüsü ise belirli durumlara bağlı olarak ortaya çıkan ve durumların gerektirdiği yeni fikir, olay ve teknolojileri ifade eden durumsal kaynaklardır .

Dışsal Kaynaklar

İşletmelerin inovasyon kaynağı olarak yararlanabilecekleri dışsal kaynaklar; altı başlıkta incelenebilir:

Pazarlar ve Müşteriler: Pazarın ihtiyaçları, işletmelerin inovasyon süreçlerini yönlendiren en önemli kaynaklardan biridir. Bu çerçevede yeni ürünlerin pazardaki başarı şansının artması için pazardaki müşterilerin ihtiyaçlarının iyi tanımlanması önemlidir. Yeni ürün geliştirme sürecinde müşterilerin katılımının sağlanması, inovasyonun kabulü konusunda müşterileri cesaretlendirmekle birlikte bilgi edinme konusunda da işletmeye yardımcı olacaktır. Ayrıca pazarı esas alan inovasyonlar, sürecin temeline müşteriyi ve kullanıcıları almaları nedeniyle, ihtiyaçları tam olarak karşılama ve dolayısıyla pazarda karşılık bulma imkânına sahiptir.

İnovasyon Toplulukları: İnovasyon toplulukları, inovasyona ilişkin bilgilerini paylaşmak, tartışmak ve değerlendirmek üzere çeşitli iletişim kanalları vasıtasıyla bir araya gelen, birbirleriyle ilişkili, işletmelerden veya bireylerden oluşan topluluklar olarak tanımlanmaktadır. İnovasyon toplulukları, inovatif işletmeler için önemli bir inovasyon kaynağı durumundadır. İnovasyon gruplarının üyeleri; üretici, tüketici, kullanıcı ve faydalanıcı birey, işletme ya da kurumlar olabilir.

Rakipler ve Tedarikçiler: İşletmelerin inovasyon için ihtiyaç duyacakları yeni fikir veya teknolojik bilgilerin elde edilebileceği kaynaklardan biri de rakip işletmelerdir. İşletme ile rakipleri arasındaki bilgi paylaşımı, taraflar arasında yapılacak bir takım anlaşmalar vasıtasıyla gerçekleşebilir. Rakiplerden alınan bilgilerden hareketle geliştirilen yeni ürün ve hizmet fikirleri, etkin bir pazarlama stratejisiyle işletme için oldukça verimli ve kârlı sonuçlar doğurabilecek hâle getirilebilir.

Stratejik Ortaklıklar: Stratejik ortaklık, birden fazla işletme arasında, tüm taraflar için de faydalı olabilecek bilgi ve kaynakların paylaşılması esasına dayalı olarak yapılan bir anlaşma olarak tanımlanmaktadır. İşletmeler stratejik ortaklık sayesinde bir yandan mevcut kaynaklarını birleştirerek ortaya çıkacak sinerjiyle ortak amaçlarına daha etkin ulaşmayı amaçlarken diğer taraftan da zayıf yönlerini güçlü bir ortaktan destek alarak dengelemeye çalışırlar.

Üniversiteler, Kamu Kurumları ve Özel Kuruluşlar: Üniversiteler ve inovasyonla ilgili kamu kurumları ile özel kurum ve kuruluşlar da inovasyon sürecinin önemli kaynakları arasında sayılabilir. Üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yeni fikir, teknoloji veya bilgiler, işletmelerin geliştireceği yeni ürün ve hizmetlere kaynaklık edebilir. Üniversitelerin yanı sıra farklı kurum ve kuruluşlarda uygulamalı araştırmalar da yapılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında araştırma laboratuvarlarına sahip kamu kurumları ve özel kuruluşlarda üretilen bilgiler de işletmelerin inovasyon süreci için ilham kaynağı olabilmektedir.

İçsel Kaynaklar

Yeni fikirlerin ortaya çıkmasına öncülük eden içsel kaynaklar, işletme içinde ortaya çıkan kaynaklardır. Bu kaynakların başında ise işletmenin departmanları gelmektedir. Özellikle işletmenin yeni fikirler üretmede ve inovasyonları geliştirmede öncü birimi Ar-Ge departmanı olarak bilinmektedir. Bununla birlikte, özellikle pazarlama, üretim, finans gibi diğer işletme departmanları da inovasyon kaynağı olacak yeni fikirler üretilebilir. Bu bağlamda yeni fikirlerin ortaya çıkmasından ticarileştirme aşamasına kadar gerekli olan kaynakların sağlanmasında işletme departmanlarının her biri önem taşımaktadır.

Durumsal Kaynaklar

İnovasyon kaynaklarından biri de belirli şartların gerçekleşmesiyle ortaya çıkan durumsal kaynaklardır. Afuah bunları; planlanmış işletme faaliyetleri, beklenmeyen olaylar ve yaratıcı yıkım olarak nitelendirmiştir.

Planlanmış işletme faaliyetleri, inovasyon amaçlı olarak işletme tarafından planlı bir şekilde yürütülen faaliyetlerdir. Bu faaliyetler de yeni ürün, hizmet veya süreçlerin geliştirilmesine kaynaklık edecek yeni fikir ve bilgilerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Beklenmeyen olaylar da inovasyonun durumsal kaynaklarından biri olarak değerlendirilmektedir.

Schumpeter’in “yaratıcı yıkım” olarak isimlendirdiği olaylar da işletmeler için durumsal inovasyon kaynağı olabilmektedir. Yeni bir teknolojinin veya başka alanlardaki inovasyonun ortaya çıkmasının mevcutları yersiz bırakması, yaratıcı yıkıma örnek olarak verilebilir.

İnovasyon Yaklaşımları

İnovasyon süreci, çok sayıda faktörü ve aktörü bünyesinde barındırmakta ve bunlar arasında paylaşımı esas almaktadır. inovasyon teorileri; bilginin üretilmesini, paylaşılmasını, ticari bir değere dönüştürülmesini ve kullanımını açıklamaya çalışmıştır. İnovasyon sürecinin günümüze kadarki tarihsel akışında temel olarak beş farklı yaklaşımın uygulandığı görülmektedir. İnovasyon modelleri olarak nitelendirilebilecek bu yaklaşımlar; doğrusal modeller, eş zamanlı bağlantı modelleri, interaktif modeller, sistemik ve öğrenen ağ modelleri ile açık ve kapalı inovasyon modelleri dir.

Doğrusal Modeller

Doğrusal inovasyon modelleri, inovasyonun başlangıç noktasına ve inovasyonu tetikleyen faktöre göre inovasyon sürecini açıklayan modellerdir. Buna göre doğrusal modeller; inovasyonun Ar-Ge, üretim ve pazarlama faaliyetlerinin birbirleriyle ardışık ilişkisi sonucu ortaya çıktığını varsaymaktadır. Bu modeller, inovasyonun başlangıç noktasını dikkate almasına göre; teknoloji ve pazar merkezli doğrusal modeller olmak üzere iki kategoride incelenmektedir.

Teknoloji Merkezli Doğrusal Modeller: Teknoloji merkezli doğrusal modellerde inovasyonun başlangıç noktası olarak bilimsel Ar-Ge faaliyetleri dikkate alınır. Buna göre Ar-Ge sonucu ortaya çıkan yeni fikirler, teknolojik olarak yeni ürün geliştirmeye uygulanır. Daha sonra mühendisler tarafından test için bir prototip ürüne dönüştürülür. Test sonucu başarılı olan yeni ürünler üretim aşamasına geçer ve son olarak da pazarlama tarafından potansiyel müşterilere satışa sunulur.

Pazar Merkezli Doğrusal Modeller: Pazar merkezli doğrusal modellerde inovasyonun kaynağını “pazar” oluşturur ve pazardaki değişimler, tüketicilerin istek ve ihtiyaçları inovasyon sürecinin diğer aktörleri olan Ar-Ge ve üretimi yönlendirir.

İlişkisel (Eş Zamanlı) Modeller

Eşzamanlı ilişki modelleri; inovasyonun, özellikle Ar-Ge, üretim ve pazarlama bölümlerinin birbirleriyle eş zamanlı olarak bilgi ve yeteneklerini paylaşması sonucu ortaya çıkan bir süreç olduğunu ifade eder.

İnteraktif Modeller

İnteraktif inovasyon modelleri, inovasyonda pazarın çekici ve teknolojinin itici gücünü birlikte dikkate alarak işletmenin yetenekleri ile ihtiyaçlar arasında sürekli ve interaktif bir iletişimi öngörmektedir. Bu modellerde hedef; inovasyon süreci boyunca bilgi paylaşımını artırmak ve işletme yeteneklerini, bilimsel gelişmeler ve toplumun ihtiyaçlarıyla bütünleştirmektir.

Sistemik ve Öğrenen Ağ Modelleri

İnovasyon yaklaşımlarındaki değişim ile birlikte interaktif modellere de çeşitli eleştiriler getirilmeye başlanmıştır. Bu doğrultuda; daha fazla çevresel faktörleri içine alan ve işletmenin inovasyon sürecinde çevreyle olan bağına ağırlık veren sistemik ve öğrenen ağ modelleri ortaya çıkmıştır. Sistemik ve öğrenen ağ modellerinin en önemli özellikleri; sürecin unsurları arasındaki interaktif ilişkilere önem vermesi, işletmenin özellikle çevreyle sürekli bir iletişim hâlinde olması ve inovasyonu geliştiren ve öğrenen bir sistemin kurulmasını öngörmesidir.

Açık ve Kapalı İnovasyon Modelleri

Yukarıda açıklanan inovasyon modellerinin dış çevreyle ilişkisi dikkate alınarak inovasyon modellerini açık ve kapalı inovasyon modelleri olarak iki ayrı kategoride incelemek de mümkündür. Bu kapsamda özellikle doğrusal ve ilişkisel modellerin daha çok dışa kapalı; interaktif ile sistemik ve öğrenen ağ modellerinin ise dışa açık bir yapılar olduğu görülmektedir.

Klasik inovasyon modellerinde firmalar, inovasyon için gerekli olan kaynağı kendi bünyelerinden sağlamakta ve bu fikirlerin inovasyona dönüşmesi için gerekli olan finansman, destek ve pazarlama gibi faaliyetleri de kendileri yapmaktadır. Dolayısıyla klasik inovasyon modellerinde inovasyon süreci tamamen işletme tarafından kontrol edilen ve işletme içerisinde gerçekleşen kapalı devre özelliğe sahip bir sistemdir. Bu tür inovasyon modelleri, kapalı inovasyon modelleri olarak tanımlanmaktadır.

Son yıllarda yaşanan gelişmeler ve modern işletmecilik anlayışı, kapalı inovasyon modelinin artık geçerliliğini kaybetmesine neden olmuştur. Tüm bunların sonucunda da kapalı inovasyon yaklaşımında önemli değişimler yaşanmış ve ortaya yeni bir inovasyon anlayışı çıkmıştır. Chesbrough bu yeni yaklaşımı açık inovasyon olarak tanımlamıştır. Açık inovasyonun, kapalıdan en önemli farkı, inovasyon sürecinin dışa açılması ve süreç boyunca dış kaynaklardan da destek alınmasıdır.