TEKNOLOJİ, İNNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK - Ünite 2: Dijital Çağda İşletmecilik Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Dijital Çağda İşletmecilik

Büyük Veri

Büyük veri kavramı, geleneksel veri tabanlarının kaydetme, yönetme ve işleme kapasitelerinin çok üzerinde, sürekli artan miktarda ve çeşitlilikte bilgi kümelerini ifade etmektedir. Bir başka deyişle büyük veri, günlük yaşantımızın sanal bir izdüşümüdür.

Büyük verinin temel özelliklerini hacim, hız, çeşitlilik, doğruluk ve değer olarak sıralayabiliriz:

Hacim: Veri miktarının büyüklüğünü ifade etmektedir.

Hız: Yeni verinin üretim ve dolaşım hızını ifade etmektedir.

Çeşitlilik: Çeşitlilik, büyük verinin çok farklı kaynaklardan elde edilebildi.ini ve farklı türlerden oluştuğunu ifade ediyor.

Doğruluk: Doğruluk analiz edilen verinin gerçekliği yansıtma derecesini, güvenilirliğini bir başka deyişle kalitesini ifade ediyor.

Değer: Büyük verinin işletme için değer yaratması, faaliyetlerine katkı sağlaması ve işletmeyi, amaçlarını gerçekleştirmeye yaklaştırmasıdır.

Büyük Veri Analizi Döngüsü

Büyük veri analizi sürecinde temel işlem adımları veri toplama, verileri işleyerek bilgi ve iç görüler elde etme, karar verme ve eyleme geçme olarak dört adımda sıralanabilir.

  • Veri Toplama: Belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak içsel ve dışsal, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış büyük miktarda verinin toplanması ve analiz edilmesi sürecidir.
  • Bilgi ve İç Görü Elde Etme: Analiz edilen veriler sonucunda alınacak kararlara kaynaklık edecek bilgiler ve iç görüler edilmesi sürecidir. İç görü, belirli bir nesne ya da durumun önem, anlam ve biçiminin ya da kullanılışının anlaşılır duruma gelmesidir
  • Karar Verme: Kararlara kaynaklık edecek bilgi ve iç görülerin elde edilmesinin ardından alternatifler arasından uygun kararın verilmesi ve kararı uygulamak için gereken işlem adımlarının belirlenmesini ifade eder.
  • Harekete Geçme: Kararların uygulanmasını, karar verme aşamasında belirlenen işlem adımlarının sırasıyla uygulanmasını kapsar.

Büyük Veri Uygulama Örnekleri ve İşletmelere Sağladığı Faydalar

Rolls Royce: Pek çok faaliyete ek olarak sivil havacılık endüstrisi için uçak motorları üreten Rolls Royce satış sonrası hizmetler için büyük veri uygulamalarından yararlanıyor. Motorlar üzerinde önemli performans verilerini bakım mühendislerine ileten yüzlerce sensör bulunuyor. Gelen verileri inceleyen mühendisler problemler ortaya çıkmadan önlem alabiliyor, bakım faaliyetlerini vakit kaybetmeden gerçekleştirebiliyorlar.

Aeroflot: Rus Havayolu işletmesi olan Aeroflot, iş süreçleri, raporların iletilmesi, rezervasyon ve müşteri hizmetleri vb. faaliyetlere yönelik 450 performans göstergesini anlık olarak izleyebilen bir sistem oluşturdu. Uçaklarda bulunan sensörler sayesinde problemler ortaya çıkmadan önlemler alarak uçak bakımı maliyetlerini düşürdü. Faaliyetlere ilişkin kapsamlı verilere anında erişim sağlanması sonucu 2009’da %64 olan yolcu doluluk oranları 2016’da %81’e yükseldi.

Adoviv: Adoviv işletmesi çiftçilere tarlalarındaki her bir bitkiye ilişkin bilgiye anında erişebilecekleri bir sistem sağlıyor. Bitkilerin hangi besin maddelerine ihtiyaç duyduğunu ve hastalık belirtilerini tespit edebilen sistem sağladığı veriler ile tarlalarda verimliliğin artmasına yardımcı oluyor.

Yapay Zeka ve Artırılmış Gerçeklik Uygulamaları

İşletmelerin büyük veri kümelerini üretebilmesi ve bu verilere ulaşabilmesine paralel olarak veri işleme kapasiteleri de arttı. Günümüzde makineler büyük veri kümelerini inceleyerek çok çeşitli faaliyetlerde karar alma sürecinde işletme yöneticilerine yardımcı olabiliyor hatta kendi başlarına karar alabiliyorlar. Geçmişte makineler ve bilgisayarlar, kodlama adı verilen bilgilerin makinelerin anlayacağı formatta yazı ve rakamlara dökülerek oluşturulan programlar aracılığıyla öğrenirdi. Günümüzde ise programlamaya gerek kalmadan binlerce örneği inceleyerek deneme ve yanılma yolu ile öğreniyorlar. Bu örnekler kimi zaman fotoğraflar, kimi zamanda yapılandırılmış veriler olabiliyor.

Makinelerin geldiği bu aşamayı İkinci Makine Çağı olarak adlandıran Erik Brynjolfsson ve Andrew McAfee (2018) yapay zekayı, talimatlar yazarak bilgisayarlara tam olarak açıklayamayacağımız bilgileri, bilgisayarların örnekleri inceleyerek algılama yeteneği olarak tanımlıyor. Yapay zekâ, bilgisayarların algılama ve problem çözme (bilişsel) kapasitelerindeki olağanüstü artışı ifade ediyor.

Yapay zekânın yakın gelecekte, çalışanların iş yapma biçimlerini ve işletmelerin iş modellerini radikal bir biçimde değiştireceğini söyleyebiliriz. Değişim, tüm endüstrilerde yer alan işletmeleri, tüm değer zinciri faaliyetlerini, işletme-işletme ve işletme-müşteri arasındaki ilişkileri kapsayacaktır. İşletmelerin değişime uyum sağlamak için atması gereken adımları ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Öncelikle maliyetlerde ve gelirlerde en çok etki yaratacak faaliyetlere ilişkin olmak üzere temel görevi işletmenin analiz kapasitesini dikkate alarak analiz edilecek doğru miktarda veriyi temin etmek, analize hazırlamak, farklı veri türlerini bir araya getirmek, verilerin güvenliğini sağlamak olan sürdürülebilir ve sistematik bir veri sistemi oluşturmak.
  • Verilerden, işletmenin gelecekteki kararlarına rehberlik edecek ürünlere, pazara, teknolojilere ilişkin varsayımları üretecek algoritmaları oluşturmak. Algoritmalar, belirli işlem adımlarını takip ederek verilerden amaçlarımız doğrultusunda anlamlı bilgiler elde etmemize yardımcı olan bilgisayar programlarıdır.
  • Algoritmaların üreteceği bilgileri ve kararları test edip amaçlanan etkiye sahip olup olmadığını kontrol etmek. İşletme içi ve dışındaki kullanıcıların yararlanması için sistemi onların kullanımına sunacak altyapıyı hazırlamak.

Yapay zekâ uygulamalarının başarı şansını artırmak için örgüt kültüründe gerçekleştirilmesi gereken değişimleri şu şekilde sıralıyorlar:

  • Yapay zekâ uygulamaları işletme içerisinde farklı beceri ve bakış açılarına sahip tüm düzeylerden çalışanların katkıları ile geliştirilmeli, uygulamaları geliştiren ekip tasarım sürecine uygulamayı kullanacak olan çalışanları da dahil etmelidir.
  • Üst düzey yöneticilerin yalnızca deneyimlerine dayanarak karar aldıkları geleneksel karar süreçlerinden çok, tüm hiyerarşik düzeylerde yer alan yöneticilerin katkılarıyla verilere ve algoritmalara dayanan karar süreçleri oluşturulmalıdır.
  • Tüm değişim süreçleri gibi yapay zekâ uygulamaları da işletme içerisinde direnç ile karşılaşabilir. İşletme yöneticileri direnç nedenlerini anlamalı, değişim sürecine liderlik etmeli, süreci yakından takip etmelidir. Uygulamaların kullanılmaya başlanmasıyla kısa vadede büyük başarılar beklenmemeli, uygulamanın kazanılan deneyimler ile sürekli geliştirilebileceğinin farkında olunmalıdır.

Yapay zekâ uygulamaları gibi işletme faaliyetlerini dönüştüren dijital uygulamalardan biri de artırılmış gerçeklik uygulamalarıdır. Artırılmış gerçeklik uygulamaları, dijital verileri akıllı gözlükler, tabletler vb. araçlar ile gerçek dünyaya yerleştirilmiş görüntü ve animasyonlara dönüştürür. Artırılmış gerçeklik uygulamalarının çeşitli işletme faaliyetlerini nasıl dönüştürebileceğini şöyle sıralayabiliriz:

  • Üretim: Her makine ve sürece ilişkin çalışanlara anlık veriler sağlayabilir, arızalar gerçekleşmeden önleyici bakım hizmetlerini geliştirebilir. Karmaşık ürünlerin üretiminde gerçekleştirilen çeşitli parçaların insan emeği ile birleştirilmesi sürecinde çalışanlara yardımcı olabilir.
  • Çalışanların Eğitimi: Artırılmış gerçeklik uygulamaları, yazılı ve görsel talimatların yerine geçebilir, çalışanlara gerçek zamanlı ve adım adım görsel destek sağlayabilir.
  • Ürün Tasarımı: Tasarımcıların, ürünleri herhangi bir model ya da örnek üretilmeden 3 boyutlu bir şekilde gerçek boyutları ile görmesini sağlayabilir.
  • Lojistik: Depolarda ürünlerin bulunması, bir sonraki ürüne en uygun rotanın çizilmesi ve konteynerler gibi yükleme alanlarının verimli kullanılmasını sağlayabilir.
  • Satış: Mobilya, yer ve duvar karoları vb. ürünlerin satışında müşterilerin ürünleri satın almadan evlerinde simülasyon olarak görmelerini sağlayabilir.

Endüstrinin Dijitalleşmesi: Endüstri 4.0-Endüstri 5.0

Endüstri 4.0 kavramı ilk olarak 2011 yılında Almanya’da gerçekleştirilen bir sanayi fuarında gündeme geldi. Endüstri 4.0’ı, siber-fiziksel sistemler ile nesnelerin interneti aracılığıyla birbiriyle ve insanlarla iletişim kuran makineler kullanarak üretimin gerçekleştirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Endüstri 4.0 teknolojilerinin kullandığı üretim tesislerini ise akıllı fabrikalar olarak adlandırabiliriz. Akıllı fabrikaları diğer fabrikalardan farklı kılan unsurlar ise,

  • Makineler, araçlar, sensörler ve insanlar arasında gerçek zamanlı iletişim kurabilmesi,
  • Fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını sensörler ile çıkararak elde ettiği bilgileri sınıflandırabilmesi,
  • Karar verme, problem çözme ve tehlikeli işlerde insanlara destek olabilmesi,
  • Siber fiziksel sistemler ile otonom kararlar alabilmesidir.

Endüstri 4.0 teknolojilerinin endüstride yaratacağı etkileri ise şöyle sıralayabiliriz

  • Üretim sürecinde farklı iş adımlarını birbirine bağlayarak müşteri isteklerine yönelik olarak kişiselleştirilmiş ürünlerin üretimini daha hızlı ve düşük maliyetlerle gerçekleştirebilmek. Üretim sürecinin esnekliğini artırmak.
  • Üretim sürecinde daha fazla otomasyon sağlayarak insan hatalarını minimuma indirerek, kaliteyi artırmak.
  • Otomasyon sayesinde tasarruf edilen insan emeğini daha yaratıcı alanlarda değerlendirebilmek.
  • Doğal kaynakları ve üretim kapasitesinin daha verimli kullanmak.

Endüstri 4.0 ve getirdiği uygulamaları, işletmelerin üretim süreçlerine yönelik becerilerinin son halkası olarak değerlendirebiliriz. Tüm endüstri devrimlerinde olduğu gibi, Endüstri 4.0’da da işletmeler verimliliği artırmaya, üretim sürecinde kaynaklar ve süreçler arasındaki koordinasyonu sağlamaya, faaliyetlerine ilişkin bilgiler üretmeye ve kullanmaya çalışmaktadır. Günümüzde dijital teknolojiler ile birlikte işletmeler doğru bilgilere anında ulaşabilmekte, böylece daha verimli faaliyet gösterebilmektedir.

Endüstri 4.0 ve akıllı fabrika girişimlerinin faydalarına rağmen bu becerileri uygulamaya koymanın önünde çeşitli engeller bulunabiliyor. Bu engeller içerisinde en önemlileri dijital kültür ve eğitim eksikliği, üst yönetimin dijital faaliyetlere ilişkin açık bir vizyonunun olmaması, dijital faaliyetlerin ekonomik faydalarının belirsiz olması, yüksek finansman maliyetleri ve veri gizliliği kaygıları yer alıyor.

Makine ve insanların birlikte iş birliği içerisinde çalışarak sinerji oluşturdukları, rakip olmaktan ziyade ortak çalıştıkları, insanı üretim sürecinin merkezine alan bir üretim sistemi öneren araştırmacılar, bu üretim sistemini Endüstri 5.0 olarak adlandırıyorlar. Bu şekilde verimlilik ve etkinliğin daha fazla artacağını, müşterilerin giderek artan kişiselleştirilmiş ürün taleplerinin daha iyi karşılanacağını ifade eden araştırmacılar Endüstri 4.0 araçlarının insan zekâsı ile birleşiminin beşinci endüstri devrimini ortaya çıkaracağını ileri sürüyorlar.