TEMEL FOTOĞRAFÇILIK - Ünite 4: Fotoğraf Okuma ve Kompozisyon Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Fotoğraf Okuma ve Kompozisyon

Fotoğrafta Kompozisyon

Fotoğrafın içerisinde yer alan tüm yapısal ve imgesel elamanların doğru bir şekilde organize edilmesi gerekir. Kompozisyon fotoğraf da dâhil tüm görsel sanatlar için temel teşkil eder.

Temel fotoğraf eğitimi sürecinde kompozisyonu daha iyi kavrayabilmek için;

  • Aktif ve pasif düzenleme,
  • Kompozisyon içerisindeki konunu açık mı? kapalı mı?
  • Kompozisyonda yapısal ve fotoğrafik ögeler, kavramlarını bilmek önemlidir.

Aktif Düzenleme, fotoğrafı çeken fotoğrafçının konuyu oluştururken inisiyatif kullanması, konuya müdahil olarak çektiği fotoğraf ile ilgili kararları almasıdır. Fotoğrafçı mekanı seçen, zamanı belirleyen ve hatta yeri geldiğinde yapay ışığa karar veren aktif bir konuma sahiptir.

Pasif Düzenleme, fotoğrafı çeken fotoğrafçının konuyu oluştururken konuya hiçbir şekilde müdahalesinin olmadığı, pasif konumda olduğu düzenleme biçimi olarak açıklanabilir. Fotoğrafçı anlık görüntü estetiği kurgusuyla fotoğrafı oluşturur. Pasif düzenleme içerisinde konunun tekrarlanma şansı neredeyse yoktur. Bu nedenle fotoğrafçı ciddi bir öngörüye sahip olmalıdır.

Açık Kompozisyon , fotoğrafı çeken fotoğrafçının bazen bilinçli bazen de istem dışı olarak oluşturduğu konu veya imgenin, fotoğraf yüzeyinin dışına taşması ya da dışında sonlanması olarak açıklanabilir. Bu kompozisyon türünde izleyici konuyu kendi imgeleminde yaşatır. Böylelikle fotoğraf çerçevenin dışında devam ederek her izleyende yeni bir sonuç yaratır. Açık kompozisyona sahip olan fotoğraf çözülmesi gereken bir problem gibidir. Bu nedenle de alıcının üzerinde kalıcı etkisi uzun sürer.

Kapalı Kompozisyon, açık kompozisyonun tersine konusal yapıya sahiptir. Konu, fotoğraf sanatçısının inisiyatifiyle fotoğraf çerçevesi içerisinde sonlanır. Çerçeve içerisindeki hareket ve doğanın veya mekanın devamı olsun konu izleyicinin imgesinde net ve kesindir.

Fotoğrafta Kompozisyon Ögeleri ve Organizasyonu

Kompozisyon düzenleme ve çeşitlerinden sonra görmemiz gereken en önemli unsur kompozisyonu oluşturan ögelerdir.

Yapısal Ögeler, fotoğraf yüzeyinin yapısına yönelik temel ögelerdir. Konu ve imgenin temsilini destekleyen, fotoğrafın inşasında yer alan en temel görünür ögelerdir. Şimdi bu ögeleri değerlendirelim.

Nokta : Ait olduğu yere göre küçük ve merkezi niteliği olan daire, leke veya benektir. Fotoğraf yüzeyinde aktif rol oynar. İyi kullanılırsa konun veya imgenin belirtkesidir.

Tek nokta yalın yüzeyler üzerinde sadelik ve dinginlik etkisi yaratır. Nokta sayısı arttığında göz iki nokta arasında gidip gelerek devingen bir nitelik kazanır. Nokta sayısı üçe çıktığında ve asimetrik yerleştirildiğinde göz noktaları takip ederek bir üçgen oluşturacaktır. Bu noktalar iki yakın bir uzak şeklinde yerleştirildiğinde ise diyagonaller oluşacak kısacası fotoğraf yüzeyi hareket kazanacaktır. Çoğu kez nokta, yakalanmasından sonra bir ölçü veya bir başlangıç anı olarak görünür. Tek başına durgunluk ve renk olarak gri hissi uyandırır.

Çizgi: İki noktayı bir birine bağlayan doğru parçasıdır. Çizgi, fotografik anlatımda ilk anlatım elemanıdır. İfadenin temeli, başlangıcı, denge unsurudur. Kompozisyonun ilk göze takılan elamanıdır. Fotoğrafta konturları belirleyen, mekanı oluşturan, ifadeyi ortaya koyan ana karakterdir.

Bunların yanı sıra fotoğraf da mekânı, açıyı ve derinliği belirleyen ana omurgalardan bir tanesi de Ufuk Çizgisidir. Tek başına önemli bir elamandır ve fotoğrafı tartar. Çizgi çeşitlerini açıklayacak olursak:

  • Yatay Çizgiler: Fotoğrafta, sakinliği, durağanlığı verir. Kompozisyona yerleştirirken taban çağrışımı yaratır, mekanı ve konumu belirtir.
  • Dikey Çizgiler: Fotoğrafta yukarı ve aşağı yönde hız ve hareket belirtir. Yer çekiminin gücünü veya ondan uzaklaşmayı aynı zamanda hiyerarşik etki yaratır. Özellikle yatay fotoğraf çerçevesinde dikey çizgilerin kontrast etkisi yüksektir.
  • Çapraz, Diyagonal ve Zig-Zag Çizgiler: Dinamizmi, hareketi gösterir. Fotoğraf çerçevesi yatay ve dikey dikdörtgen olduğu için, formun aksi yöndeki her çizgi çok çabuk fark edilir. Fotoğraf yüzeyini hareketlendirir ve sürekli bir devinim sağlar. Özellikle imgesi devingenlik olan konularda diyagonal ve çapraz çizgi yerleşimi işimizi kolaylaştırır ve etkiyi tamamlar.
  • Eğri, kıvrımlı Çizgiler: Doğanın formlarında olduğu gibi sıra dağlar, ağaçlar, eğrilen yollar, kıvrılıp akan ırmaklar vb. eğri çizgiler aşamalı olarak değişen bir yön birliğine sahiptir. Yatay ve dikey çerçevenin sertliğini yumuşatır.

Leke: Fotoğraf yüzeyinde iskelet konumundadır. Gözün ilk takıldığı, bütün içerisinde ilk hissedilen kompozisyon ögesidir. Doğru ve amacına uygun kullanılmalıdır. İmgenin ve konunun etkisini artırır, belirginliği destekler görsel denge sağlar. Fotoğraf yüzeyindeki tüm yapısal ögeleri tartar. Vurguyu güçlendirir.

Koyu Leke: Bir sokak fotoğrafında gölgelerin oluşturduğu çoğunluk yüzeyin leke etkisi koyudur. Gölgeler imgeyi algılamamızda grafik leke etkisiyle bize kolaylık sağlar.

Açık Leke: Koyu lekenin aksine; koyu bütünlüğünün çok olduğu fotoğraf yüzeyinde gözün açık lekeleri takip etmesiyle imgeyi en kolay şekilde çözümlenmesine dayanır.

Fotoğrafta lekeler nesneyi ve hareketi tanımlayacak seçkinlikte ve berraklıkta olmalıdır. Üst üste bindirilmiş ve karmaşa yaratan lekesel düzen görsel kirlilik yaratır. Bu nedenle leke dengesi ve düzeni fotoğrafın temel kompozisyon hedeflerinden bir tanesidir.

Doku: Dokunarak ya da dokunuş yanılsaması yaratarak deneyimlenen bir malzemenin yüzey niteliği olarak açıklanabilir. Dokunma ve göz olmak üzere her ikisine de hitap eden bir kompozisyon ögesidir. Doku fotoğrafta bakış açımıza ve kullanış biçimimize göre, bazen çok küçük nesnelerden oluşabileceği gibi bazen de oldukça büyük nesnelerin birleşiminden oluşabilir. Doku yer yer fotoğrafa hareket ve yapısal zenginlik kazandırabileceği gibi, fotoğrafta fon olarak da kullanılır. Dokular ikiye ayrılır; doğal dokular, yapay dokular.

Espas: Fotoğraf yüzeyinde amacına uygun kullanılan boşluklardır. Çerçevesi yatay veya dikey olsun, bakaçtan bakan gözün nesneleri ve doğayı çerçeveye sınırlarken dikkate aldığı boşluklar da kompozisyonun temel ögelerindendir.

Fotoğraf yüzeyine organize edilen tüm ögelerin, gözün nefes alması, konuya yönlendirme, imgeyi güçlendirme ve derinliğin etkisini artırma gibi görevleri vardır. Bakaçtan bakan göz ritim içerisindeki boşlukları iki şekilde organize eder.

  • Yüzey espası: Fotoğraf yüzeyinde oluşturulan kompozisyonda yüzeysel boşlukların organizasyonudur.
  • Derinlik espası: Fotoğrafta oluşturulan kompozisyon içerisinde yer alan ögelerin ön ve arka planlar arasındaki derinliğin, yani kozmik alan derinliğinin organize edilmesidir.

Ritim: Doğada karşımıza çıkan ve ritim içeren öge ve konuların seçici bir gözle çerçevelenmesidir. Ritim bazen nesnelerin büyük ten küçüğe veya tersi dizilişinde olabileceği gibi, aynı büyüklükteki nesnelerin yüzey üzerindeki organizasyonuyla da oluşabilir. Yine ritmi sağlayan bir başka ögede hareketlerin devamlılığıdır.

Renk: Fotoğraf yüzeyinde ve çerçevesinde gözün ilgisini çeken en önemli ögelerden biridir. Rengin oluşması için doğal veya yapay ışık kaynağına ihtiyaç vardır. Doğal ışık kaynağı güneş doğaya verdiği ışınlarla rengin oluşmasını sağlar. Bu renkler günün her saatinde güneşin açısına göre değişiklik gösterir. Monokromatik ışık, nesneler ve yüzeylere pembemsi turuncu renk verirken, gökyüzünü saydam alevli bir hale sokar. Bu nedenle fotoğraf çekerken sabah veya akşam güneş ışığının doğaya eğik bir açıyla vurması fotoğrafta dramatik bir renk armonisi sağlar.

Doğada ve fotoğraf yüzeyi üzerinde yer alan renkler üç farklı sistemde incelenir:

  • Psikolojik sistemde renk: Beynimizde uyanan bir duyumdur.
  • Fizyolojik sistemde renk: Çeşitli ışık cinslerinin göz retinası üstündeki sinirler vasıtasıyla oluşturduğu fizyolojik olaylardır. Sinir sistemlerimizde renk mevcuttur.
  • Fiziksel sistemde renk: Işığın hangi dalga uzunluklarını hangi oranda bulundurduğuna dair, ölçülerle rakamlarla ifade edilebilen değerleridir. Göz bu dalga titreşimlerini renk sinirleri vasıtasıyla beyne gönderir ve renk görülür. Bu nedenle rengin dalga boyu ve frekansı önem kazanır.

Denge: Fotoğraf yüzeyinde veya çerçevesinde tam ortadan dikey olarak geçtiği var sayılan eksenin sağında ve solunda kalan alanların ağırlık noktasına göre dengelenmesiyle ilgili yapısal bir kompozisyon ögesidir. Nokta, çizgi, leke, espas, ritim, renk vs. kompozisyon elamanların fotoğrafta uyum ve denklik sağlamasıyla denge kurulur. Denge süreci iki maddeyle açıklanabilir.

Simetrik Denge: Fotoğrafın merkezine göre ortadan ikiye bölündüğünde yapısal ögelerin her iki tarafta da birbirinin aşağı yukarı aynı olacak şekilde yerleştirilmesidir.

A-Simetrik Denge: Farklı yapısal ögelerin fotoğraf yüzeyine ağırlıkları ölçüsünde yerleştirildiğinde asimetrik denge oluşur. Asimetrik denge kompozisyona belirli bir şekilde hareket ve dinamizm kazandırır

Bu iki denge kavramı aslında gözün oluşturacağı optik teraziyle belirlenir. Denge için farklı denge söylemleri oluşturulabilir.

Kontrast: Zıtlık, karşıtlık olarak da açıklanır. Bu kompozisyon ögesi fotoğraf yüzeyinde birkaç şekilde karşımıza çıkar. Çoğu zaman akla ilk gelen siyahla beyaz veya açıkla koyudur. Kontrastlık konunun veya anlamın kontrastlığı olarak da karşımıza çıkabildiği gibi farklı boyutlarıyla da karşımıza çıkan bir ögedir.

Etkisi yüksek olan kontrastlık ögesinden biri de renk kontrastlığıdır. Kontrast renklerin birbiriyle kurduğu diyalogla ortaya çıkar. Yine siyah-beyaz fotoğraflarda açık-koyu kontrastlığı fotoğraf üzerindeki dramatik etkiyi güçlendirir ve belirginliği artırır. Unutulmamalıdır ki fotoğraf çerçevesi yatay ve dikey iki kontrast unsurdan uluşur, bu unsurlara kontrast yaratacak dairesel, eğri formlarda fotoğrafa hareket katacaktır.

Fotoğraf yüzeyinde ışık da önemli bir kontrast ögesidir. Işık değerlerinin kontrastlığı, ters ışık, aura ışığı şeklinde tanımladığımız ve yüksek enstantaneyle elde edilen kontur ışığı da kontrast katkılar sağlar. Yine ışığın doğaya 45-50 dereceden eğik vurmasıyla oluşan ışık-gölge fotoğrafa hacim değerlerini kontrast bir şekilde ortaya koyar.

Fotoğraf içerisindeki modellerin bir biriyle olan ilişkisi anlam önem hiyerarşisi bakımından da kontrastlık oluşturabilir.

Perspektif: Fotoğraf çerçevesi üzerinde doğru kurulacak bir perspektif, iki boyutlu bir yüzeyde üçüncü bir boyut kazandıracaktır. Bu nedenle perspektif temel fotoğraf eğitiminde çekim yaparken aranacak en öncelikli ögelerden biridir. Perspektif türleri ikiye ayrılır:

Çizgi Perspektif: Fotoğrafçının bakış noktasına göre ondan uzaklaştıkça sonsuzda birleşiyormuş yanılsamasını veren paralel çizgilerin oluşturduğu perspektiftir. Tek kaçış, çift kaçış ve üç kaçış olmak üzere üçe ayrılır.

Hava Perspektifi: Fotoğrafın çekildiği açıdan nesnelerin uzaklaşmasıyla birlikte hava katmanları ve atmosfer gereği nesnelerin renkleri ve çizgileri belirginliğini kaybeder, silikleşir. Hava perspektifinde yakın planlar ise net ve keskindir.

Şemalar: Fotoğraf yüzeyi içerisinde gözü ilk uyaran ve göz üzerinde yönlendirici etkisi olan önemli bir yapısal ögedir. Bu şemalar çoğu zaman insan yapısı da olsa bazen doğal oluşumlarda olabilir. Şemalar “S”, “M”, “Z”, “U” gibi harflere benzerken bazen bunların dışında geometrik formlara da yakınlık gösterebilir. Üçgen, daire veya kare gibi formlar şema olarak görülebilir. Özellikle dikkat edilmesi geren önemli noktalardan bir tanesi şemaların fotoğrafı güçlendirmesi yanı sıra imgeyi ve konuyu da işaret etmesi oldukça önemlidir.

Oran ve Orantı, Ölçek: Fotoğraf çerçevesi içerisine alınan nesnelerin, ön plan ve arka plan ilişkisi veya yan yana geldiklerinde bir birleriyle oluşturdukları ilişki oranı ve orantıyı ifade eder.

Ölçek, fotoğraf yüzeyi içerisinde insan gözü nesneleri oranlarken gerçeklikleri sabit olan canlı veya cansız varlıklardan yararlanır.

Sadelik: Kompozisyon içerisinde yer alan ögeleri minimalize ederek teferruatlarından arındırma, ayıklama. Fotoğraf yüzeyinde konuyu, imgeyi güçlendirmek adına detayların, karmaşanın çerçeve dışına atılarak yalınlaştırma, sadeleştirme olarak da açıklanabilir.

Fotografik Ögeler

Fotoğrafik ögeler kompozisyon kurgusu içerisinde fotoğrafın imge gücünü artırmak ve ifadesini bulduğu yapısal elamanları güçlendirmek adına önemli ögelerdir.

Işık: Fotoğrafın var olabilmesi için en temel ögelerden biridir. Işığın işlevleri; objeleri görünür kılar, hacim ve derinliği oluşturur, dokuyu belirginleştirir, ışık saydamlığı ve geçirgenliği vurgular, rengi oluşturur, dramatizasyonu sağlar.

Işık kaynak olarak birkaç türde karşımıza çıkar. Bunlar gündüz ana ışık kaynağı olan güneş ışığı, yardımcı ışık kaynağı olan yapay ışıklardır. Her iki ışık türünün, iç veya dış mekanda ışığın nesnelerin üzerinden yansıyarak farklı ortamlara yolculuğuyla, süzülmesiyle veya doğrudan ulaşmasıyla farklı ışık hâlleri oluşur. Işığın halleri;

  • Doğrudan ışık,
  • Yansımış ışık,
  • Süzülmüş ışıktır.

İlgi Merkezi: Temel fotoğrafçılığın temel ögelerinden bir tanesi olmakla öğrenilmesi oldukça basittir. Fotoğraf makinesinin bakaç içerisinde ya da sayısal ekranında yer alan ve isteğe bağlı kullanılan üçlü yatay ve dikey konumdaki tespit çizgilerinin, kesişme noktaları üzerine konuyu veya aktif nesneyi yerleştirmekle oluşan ve fotoğrafa hareket katan merkezlerdir. İlgi merkezleri fotoğrafta hareketi, vurguyu ve belirginliği artırmak için önemli bir ögedir.

Bakış Açısı: Fotoğrafı ortaya koyacak, izlenir kılacak ve akılda kalıcılığı sağlayacak önemli bir olgudur. Fotoğraf alanında objektifin yerleştiği açıdır. Fotoğrafı yapısal ve imgesel açıdan güçlendirecek önemli bir olgudur.

Göz hizasından konuyu izlemek hem fotoğrafı hem de konuyu çarpıcı olmaktan uzaklaştırır. Bu nedenle açıyı aramak hatta hesaplamak gerekir.

Açının aranışıyla ilgili iki ipucu verilebilir:

  • Foto muhabirlerin çok kullandığı bir yoldur. Özellikle figüratif konularda modele yaklaşım açısı için önemlidir.
  • Açı arayışıyla ilgili ikinci bir yöntemde iç mekân veya dış mekân tarayan fotoğraflarda nesnelerin dilinden düşünmektir. Bu yöntem dış mekânda da rahatlıkla kullanılabilir.

Hareket, Hız: Fotografik kompozisyon ögeleri arasında fotoğraf yüzeyinde zaman ve uzam kavramını hissettiren önemli bir ögedir. Fotoğrafın önemli işlevlerinden biri de anı dondurmaktır. Bu süreçte yaşam içerisindeki hareket içeren olayları pan, uzun pozlama gibi teknik beceriyle fotoğraflayarak fotoğrafta çarpıcı imgeler oluşturulabilir.

Uzun pozlandırmalar fotoğraf makinesinin perdesinin açık kaldığı süre boyunca konunun tüm hareketlerini gösterecektir. Bu süreçte her ne kadar ayrıntı kaybolurmuş gibi olsa da hareketin ve hızın nesneyi takip etmesi ortaya çok güzel deneysel sonuçlar doğuracaktır.

Bir başka yöntem ise pan uygulamalarıdır. Hareket eden nesnelerin fotoğraflanırken, arka veya ön planda hız, hareket hissini verecek etkilerin oluşturulmasına dayanır. Kamerayı, objenin hızında hareket ettirmeye dayanan bir tekniktir.

Hareket olgusu yaratan diğer teknik de zoom in/out tekniğidir. Fotoğraflanacak nesneye pozlamada verilen süre kadar sabit odaklı olmayan bir lensle yaklaşma veya uzaklaşma prensibine dayanır. Zoom objektifler bu uygulama için oldukça uygundur.

Çerçeve Seçimi: Fotoğrafı çeken kişi fotoğraflarını vizör çerçevesi içerisinde oluşturur. Bu çerçeve konu veya oluşturulacak imgeye göre yatay veya dikey biçimde seçilir. Doğada neredeyse sonsuz görünümler içerisinde fotoğrafçı kendi estetik bakışı, deneyimleri, düşüncesi ve birikimleriyle bu çerçeveyi oluşturur. Çerçeve seçiminde yapısal ve fotografik kompozisyon ögelerinin doğru organizasyonu fotoğrafı güçlü kılar.

Keskinlik: Fotografik kompozisyon ögelerinden keskinlik, fotoğraf çekim teknikleri açısından önemli bir değerdir. Fotoğrafın kusursuz olmasının bir göstergesidir. Keskinlik için makinenin, doğru ışık koşullarında, enstantane, diyafram, beyaz ayarı ve ISO vs. değerleriyle en doğru netleme koşulunun sağlanmasıdır. Keskinliğin en temel araçlarından bir tanesi de objektiftir.

Belirginlik: Fotoğraf yüzeyinde konun ve imgenin en okunaklı biçimde izleyiciye ulaşmasıdır. Belirginlik için kompozisyonun yapısal ve fotografik ögelerinin konuyu en açık biçimde ortaya koyması ve desteklemesi beklenir. Bazen hedeflenen konuya odaklanmak, yaklaşmak, bazen açı seçimi bazen de konudan uzaklaşarak belirginlik sağlanabilir.

Ufuk Çizgisi: Fotoğraf yüzeyinde belirgin bir şekilde ortaya konuluyorsa ufuk çizgisi dikkate alınması gereken önemli bir fotografik ögedir. Yatay çerçevede 1/3 kuralı dikkate alınır.

Bir başka ana kural ise ufuk çizgisinin yatay çerçeveye tam paralel olarak düzgün yerleştirilmesidir. Ufuk çizgisinin eğriliği yer çekimine de aykırı olacağından kesinlikle tercih edilmemelidir.

Gestalt Algısı: Önce psikoloji alanında etkinlik göstermiş, daha sonraları ise sanat, fotoğraf, tasarım ve diğer bilim alanlarına da uygulanmış bir teoridir. Gestalt kuramcıları, görsel bir bütünü parçalar halinde incelenebileceği ve değerlendirileceği bulgusuna dayandırarak görsel bütünün parçalarından daha komplike ve kapsamlı olduğunu, parçalarından farklı bir anlamı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Gestalt kuramının çıkışı, Einstein’ın İzafiyet Teorisi’ni ortaya atmasına dayandırılır. Çağdaş fizik kuramları uzayın büyük çekim kuvveti olan güneş gibi büyük cisimlerin çevresinde şekillendiğini söylemektedir. Buradan hareketle Görecelik Kavramı ve Alan Kuramı, Gestalt kuramının hem ortaya çıkışına hem de gelişim sürecine etki etmiştir.

Tamamlama, şekil-zemin, devamlılık ve benzerlik, basitlik, yakınlık, simetri gibi ilkeleri fotoğraf sanatında ve eğitimi sürecinde sıkça kullanılmaktadır.

Tamamlama: Parçaların ve tekrarların gözün takibiyle tamamlanarak sonucu veya bütünü oluşturması.

Şekil Zemin İlişkisi: Fotoğrafta çerçeve içerisinde odaklanacak şeklin, modelin veya objenin zemin içerisinde yedirilmesi, yutulması olabileceği gibi, zemin içerisinde dışlanmasıyla da olabilir. Böylelikle düşünsel çağrışımlar devreye girer.

Devamlılık ve benzerlik: Çok temel bir söylemle; benzer biçimler gözü, benzer biçimde uyararak tasarda organizasyon yaratırlar. Fotoğrafta odaklanan nesnenin tekrarları, benzerlikleri göz önüne alınır. Fotoğrafta çok kullanılan yapısal bir özelliktir. Ritim ve dokusal varyasyonlarla da özdeşleştirilebilir ancak aynı etkide de olmayabilir. Tekrarlar, izleyici üzerinde kalıcı bir etki uyandırır ve bütünü çağrıştırır.

Basitlik ve yalınlık: Özellikle minimal fotoğraflar, tekli obje çekimleri ve detay çekimlerinin bütüne yaptığı çağrışımlar olarak özetlenebilir.

Simetri: Fotoğrafta en çok kaçındığımız bir yapısal özelliktir. Çünkü durağanlığı ve monotonluğu getirir. Ancak yerinde bir Gestalt simetri, ölçüsü iyi değerlendirildiğinde doyumsuz bir kompozisyon yaratabilir. Burada simetrinin çağrışımı ve kompozisyon üzerindeki aktif etkisi çok iyi hesaplanmalıdır.

Fotoğraf Okuma

Fotoğrafın dilini de iyi konuşabilmek ve yazabilmek için temel bir fotoğraf eğitimine, kültürüne ve gramerine sahip olmak gerekmektedir. Bu birikime sahip olanlar yenidünya düzeninde hep bir adım önde olacaklar, hayatı daha iyi anlayabilecek hem de kendilerini daha iyi ifade edebileceklerdir. Unutulmamalıdır ki görselin dili ortaktır ve dünyanın tüm kültürlerinde bir fikir oluşturur.

Fotoğraf okuma da metin okumaktan çok da farklı değildir. Öncelikle okunacak olan fotoğrafın türü hakkında bir öngörüde bulunuruz. Sonrası bizi fotoğraf yüzeyindeki kompozisyon ögeleri, yapısal, fotografik ve yardımcı elamanlar karşılar. Bu parçalar metindeki gibi ana fikre, öyküye götüren giriş, gelişme ve sonuç bölümleri gibidir.

Birikimlerimiz ölçüsünde fotoğrafın tekniği üzerinde düşünür, bizde bıraktığı etkiyi yargımızda tartışırız. Ama açık ama kapalı bir sonuca varırız. Kompozisyon temeli üzerinden verilen ana öykü ve estetik değerler tartışılır. Fotoğraf okuma anlamında fotoğraf makinalarının türü okuma sürecine direk etki eden bir konu değildir.

Fotoğraf okuma süreci sonrası herkes de aynı sonucu beklemek yanlış olur. Bu tür robotik bir yaklaşım insanın doğasında, fotoğrafta veya sanatta mümkün değildir. Bizi oluşturan değerler, birikimler ve alımlama yetimiz bir başka kimlikle örtüşmesi beklenemez. Bu nedenle aynı fotoğrafa bakan farklı kimlikler farklı söylemlerde bulunacak ve yargılarını bir birleriyle tartışacaktır. Fotoğrafı ölümsüz kılan ve nesiller boyu taşıyacak olan en önemli değer de budur.

Fotoğraf okuma üzerine birçok yaklaşım ve metot vardır. Bu metotlar, aynı zamanda ileri fotoğraf okuma bilgisi de gerektirir.