TEMEL İLAÇ BİLGİSİ VE AKILCI İLAÇ KULLANIMI - Ünite 3: İlaç ve Tedavi ile İlgili Temel Kavramlar Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 3: İlaç ve Tedavi ile İlgili Temel Kavramlar
Giriş
İlaçlar en çok “hastalıkların tedavisi” için kullanılırlar. Bedensel ya da ruhsal sağlığı bozulmuş olan hasta bireyi yeniden sağlığına kavuşturmak amacı ile yapılan her türlü tıbbi isleme “tedavi” ya da “sağaltım” adı verilir.
Tedavinin özelleşmiş sekline ise “terapi” denir. Örneğin, çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan hareket bozukluklarının ve ağrının fiziksel yöntemler ile tedavisine “fizyoterapi”, radyasyon kullanılarak yapılan tedaviye “radyoterapi”, kafaya yerleştirilen elektrodlar ile elektriksel akım kullanılarak yapılan tedaviye “elektrokonvülsif terapi” ve özel psikolojik yöntem ve teknikler kullanılarak yapılan tedaviye de “psikoterapi” adı verilir.
Tedavinin ilaç ile yapılan sekli ise “farmakoterapi” adını alır. Daha da özelleştirdiğimizde, örneğin kemoterapötik ilaçlar ile yapılan tedavi“kemoterapi” diye adlandırılırken bitkiler ya da doğal ürünler kullanılarak yapılan tedaviye “fitoterapi” adı verilir. İlaçlar en çok “hastalıkların tedavisi” için kullanılırlar. Tedavinin ilaç ile yapılan sekli ise “farmakoterapi” adını alır. Daha da özelleştirdiğimizde, örneğin kemoterapötik ilaçlar ile yapılan tedavi “kemoterapi” diye adlandırılırken bitkiler ya da doğal ürünler kullanılarak yapılan tedaviye “fitoterapi” adı verilir.
İlaçların sınıflandırılması
İlaçlar, elde edildikleri kaynaklara göre sentetik, doğal ya da yarı-sentetik olarak da sınıflandırılabilirler .İlaçlar, hazırlanış şekillerine göre ofisinal ilaç, majistral ilaç ve müstahzar ilaç olmak üzere üç sınıfa ayrılırlar. Ofisinal ilaç bir eczanede “farmakopelerde belirtilen formüllere göre” hazırlanan tıbbi ürün demektir. Majistral ilaç ise hekimin reçete ettiği formüle göre eczacı tarafından hazırlanan üründür. Yerli ya da yabancı ilaç şirketleri tarafından üretilen ve bu şirketlerin belirlediği özel isim ile satışa sunulan fabrikasyon ilaç şekillerine ise müstahzar ilaç adı verilir.
İlaç Etkisinin Özellikleri
İlaçların vücutta neden oldukları gözlenebilen ya da çeşitli inceleme ve analizler ile ölçülebilen değişikliklere “etki” adı verilir. Bir maddenin “ilaç” niteliği taşıyabilmesi için neden olduğu etkinin üç temel özelliğe sahip olması gerekir. Bunlar seçicilik, geçici etki ve doza bağımlılıktır. İlaç etkisinin seçici olması, uygulanan ilacın vücutta sadece hedeflenen etki yöresini etkilemesi, diğer yerlerde etki göstermemesi demektir. Seçici etki, ilaçtan beklenen bir özellik olmakla birlikte, klinikte kullanılan ilaçların büyük bölümü vücudun diğer yerlerini de etkileyerek çeşitli “yan etkilere” neden olurlar.
İlaç Şekilleri
İlaçların hastaya uygulanabilmeleri için öncelikle uygun “farmasötik şekiller” hâline getirilmeleri gerekir. İlaçlar katı, sıvı ya da yarı-katı gibi farmasötik şekillere sahip olabilirler.
Katı Farmasötik Şekiller
Toz
İlaç hammaddelerinin ezilerek parçalara ayrılmasıyla elde edilen ilaç şeklidir. Çeşitli inceliklerde hazırlanabilir. Ağızdan alınan çeşitleri varsa da toz ilaçlar genellikle pudra seklinde cilde serpilerek uygulanırlar.
Paket
Toz seklindeki ilaçların, kâğıttan yapılmış tek kullanımlık paketlere konulması ile hazırlanan ilaç seklidir.
Kase
İçine toz hâlde ilaç konulan, pirinç unu ya da nişastadan yapılan ve iç içe geçen iki bölümden oluşan ilaç seklidir. Oval ya da silindir seklinde ve çeşitli büyüklüklerde olabilen kaseler, ağızdan alınarak kullanılırlar.
Pilül
Toz seklindeki etkin maddelerin bal veya koyu şurup gibi yapıştırıcı maddeler ile yoğrulması ve ardından küçük küreler sekline getirilmesi yöntemiyle elde edilir. Hafif olan türüne “granül”, nispeten ağır olanlara ise “bol” adı verilir.
Tablet
Komprime olarak da bilinen tabletler, bir veya daha fazla ilaç etkin maddesinin, yardımcı maddelerle karıştırılıp özel makinelerde sıkılaştırılmaları ile elde edilen katı farmasötik şekillerdir. Geleneksel yöntemler ile üretilen tabletler, ağızdan alınmalarını takiben, içerdikleri etkin madde/maddeleri gastrointestinal sisteme hemen salan özelliktedirler.
Kapsül
Tadı/kokusu hoş olmayan katı ya da sıvı ilaçların, silindir seklinde tek veya iç içe geçebilen iki kısımdan oluşmuş jelatin kılıf içine konulması ile hazırlanan farmasötik şekildir. Kötü tad/koku gizlendiği için ağızdan uygulama kolaylaşır. Tabletler gibi kapsüller de uygun malzemeler ile kaplanarak mide asidine dayanıklı ve bağırsakta açılan (enterik) özellikte üretilebilirler.
Supozituar
İlaç etkin maddesinin/maddelerinin vücut ısısında eriyen kakao veya gliserin gibi bir sıvı içine konulduğu, rektum ya da vajinaya uygun biçimde biçimlendirilmiş farmasötik şekillerdir. Halk arasında fitil diye bilinirler.
Sıvı Farmasötik Şekiller
Solüsyon
İlaç etkin maddesinin su, bitkisel yağ veya diğer bir çözücüde eritilmesiyle hazırlanan farmasötik şekillerdir. Göze, kulağa ya da buruna haricen uygulamak üzere hazırlanan küçük hacimli solüsyonlara “damla”, enjeksiyon ile uygulanan ilaç solüsyonlarına ise “enjektabl solüsyon” adı verilir.
Süspansiyon
Katı formdaki ilaç etkin maddelerinin sıvı içinde çözünmediği ancak ufak parçacıklar biçiminde dağıldığı farmasötik şekillerdir.
Emülsiyon
Sıvı formdaki ilaç etkin maddelerinin, bir diğer sıvı içinde ufak damlacıklar biçiminde dağıldığı farmasötik şekillerdir. Fazlar zamanla ayrıştığı için, süspansiyonlara benzer biçimde, emülsiyonların da kullanılmadan önce çalkalanmaları gerekir.
Şurup
İçerisinde %60’dan fazla seker bulunduran ve içilerek kullanılan sıvı farmasötik şekillerdir. Yüksek oranda şeker içerdiklerinden, içlerinde bakteri ve mantar üreyemez; bu nedenle uzun süre saklanabilirler.
Posyon
Şuruplara oranla daha az seker içeren ve kasıkla içilerek kullanılan sıvı farmasötik şekillerdir. Düşük oranda şeker bulundurmaları nedeniyle içlerinde bakteri ve mantar üreyebileceğinden, yalnızca 4-5 dozluk hazırlanırlar.
Tentür
İlaç etkin maddelerinin, alkol ya da eter gibi çözücüler içinde eritilmesi ile hazırlanan çözeltilerdir.
Eliksir/Iksir
Su ve alkol içindeki ilaç etkin maddesinin hoş olmayan tadının ve kokusunun, seker ve koku maddeleri kullanılarak düzeltildiği farmasötik şekillerdir.
Infüzyon ve Dekoksiyon
İnfüzyon ufalanmış bitkisel drogların üzerine kaynar su dökülmesi, hazırlanan bu karışımın kapalı bir kaba konulduktan sonra sık sık karıştırılarak, çok hafif ateş üzerinde 5 dakika süreyle tutulması, daha sonra soğutulması ve ince bir tülbentten süzülmesi ile hazırlanır.
Dekoksiyon ise ufalanmış drogun üzerine soğuk su konulduktan sonra hafif ateşte sık sık karıştırılarak 30 dakika ısıtılması ve sıcakken tülbentten süzülmesi ile hazırlanır. Infüzyon ve dekoksiyonlara tatlandırıcı olarak seker ya da bal karıştırılabilir.
Ekstre
Bitkisel drogların su, alkol ve eter gibi çözücüler ile karıştırılarak ekstrakte edilmelerini takiben, çözücünün uçurulması ile elde edilen farmasötik şekillerdir.
Enema
Rektal yoldan kullanılan ilaç solüsyonu ya da süspansiyonudur. Hacmi 1-20 ml arasına olan enemalara “mikroenema”, 100 ml üzerinde olan enemalara ise “lavman” adı verilir. Lavmanlardan, rektum ve kalınbağırsağı boşaltmak amacıyla yararlanılır.
Sprey
İlaç etkin maddelerinin, cilt ya da mukozalara püskürtme seklinde uygulandığı sıvı farmasötik şekillerdir.
Yarı-katı Farmasötik Sekiller
Merhem (Pomad)
Etkin maddenin, vazelin ve lanolin gibi yağlı sıvılar ile karıştırılmasıyla elde edilen, cilde veya mukozalara dısarıdan uygulanan, tereyağı kıvamında yarı-katı bir farmasötik şekildir. Merhemin talk katılarak sertleştirilmiş biçimine “pat” denir.
Krem
Su bazlı ve merheme göre daha yumuşak kıvamlı bir farmasötik şekildir.
Diğer Farmasötik Şekiller
Aerosol, özel çözücüler içinde hazırlanan ve solunum yoluyla uygulanan farmasötik şekillerdir.
Nebülizör , sıvı formdaki inhalasyon çözeltilerinin buhar hâline getirilmesini ve hastanın solunum yollarına uygulanmasını sağlar. Buharlaşan ilaç, hastaya maske veya ağızlık kullanılarak uygulanır.
Transdermal Terapötik Sistem (TTS), Yama ya da iaster olarak da bilinen TTS preparatları, etkin maddenin bir iasterin içine yerleştirilmesi yöntemiyle hazırlanan farmasötik şekillerdir. Cilde yapıştırılarak uygulanan bu preparatlar, ilacın rezervuardan yavaş yavaş salınmasını ve böylece etki süresinin uzamasını sağlarlar.
İlaçların Vücuda Uygulanması
İlaçların organizmada “etki” gösterebilmeleri için vücuda çeşitli şekillerde “uygulanmaları” gerekir. İlaçlar, vücuda “lokal” ya da “sistemik” olmak üzere iki yolla uygulanabilirler.
Lokal Uygulama
İlacın, bölgesel etki elde etmek amacıyla doğrudan vücut yüzeyine ya da enjektör iğnesi ile ulaşılabilecek derinlikte bir alana uygulanmasına lokal uygulama adı verilir.
Epidermal Uygulama
İlaçların cildin üzerine doğrudan uygulanmasına epidermal ya da perkütan uygulama denir. Merhem, pat, krem, pudra, losyon gibi ilaç şekilleri, cilt yüzeyindeki sorunlu bölgeyi tedavi etmek üzere epidermal yol ile uygulanır.
Intrakütan Uygulama
Intrakütan uygulamada ilaç, cildin içine hacmi 0.1 ml’den fazla olmayacak şekilde enjekte edilir.
Lezyon İçine Uygulama
İlacın doğrudan lezyon içine enjekte edilmesi seklindeki uygulamadır.
Konjonktiva Üzerine Uygulama
Göz damlası (solüsyon ya da süspansiyon) ve göz merhemi gibi oialmik preparatların, doğrudan gözün konjonktivası üzerine uygulanmasıdır.
Dış Kulak Yoluna Uygulama
Kulak damlası (solüsyon ya da süspansiyon) gibi otik preparatların doğrudan dış kulak yoluna uygulanmasıdır.
Intranazal Uygulama
İlacın burun mukozasına uygulamasıdır. Burun ve sinüs bölgesindeki enfektif ya da iniamatuar nitelikli hastalıkların lokal tedavisi için burun damlaları ya da burun spreyleri intranazal yolla uygulanırlar.
Bukkal Uygulama
Ağız suyu, gargara, topikal pomat ve pastil gibi farmasötik ilaç şekillerinin ağız içine uygulanmasıdır.
İntraartiküler Uygulama
İlacın bir enjektör yardımıyla eklemin içine uygulanmasıdır.
İntrakardiyak Uygulama
Acil durumlarda ve kalp cerrahisi sırasında, ilacın kalp kasına enjekte edilmesi ya da kalp boşluklarından birine uygulanmasıdır.
İntraperitonal Uygulama
İlacın periton boşluğunun içine uygulanmasıdır.
İntraplevral Uygulama
İlacın 7. interkostal aralıktan girilerek plevraya enjekte edilmesidir.
İntratekal Uygulama
İlacın subaraknoid aralığa, genellikle L3-L4 aralığından enjekte edildiği uygulama yoludur.
İntravajinal Uygulama
İlaçların ovül, jel, krem, tablet, vajinal halka gibi farmasötik formlarda vajen içine uygulanmasıdır.
İntrauterin Uygulama
İlaçların kontrasepsiyon sağlamak, terapötik abortus oluşturmak, doğumun başlangıcında serviksi olgunlaştırmak, sezaryeni takiben uterus involüsyonunu kolaylaştırmak ve kanamayı azaltmak gibi amaçlarla uterus içine uygulanmasıdır.
İntravezikal Uygulama
Mesane içinde gelişen hastalıkların bölgesel tedavisi için ilacın, uygun bir irrigasyon çözeltisi içerisinde mesaneye uygulanmasıdır.
Rektal Uygulama
Merhem, supozituvar ve enema gibi ilaç şekillerinin bölgesel etki elde etmek amacı ile rektumun içine uygulanmasıdır.
Sistemik Uygulama
Tüm vücutta yaygın bir etkinin istendiği ya da bölgesel etki hedeflendiği hâlde istenen vücut bölgesine ulaşma olanağının bulunmadığı durumlarda ilaçlar sistemik yol ile uygulanırlar.
Enteral Uygulama
İlacın, sindirim kanalı içine uygulanmasına enteral uygulama adı verilir.
Parenteral Uygulama
İlaçların damar ya da doku içine, steril bir enjektör yardımıyla uygulanmasına parenteral uygulama adı verilir.
Transdermal Uygulama
Transdermal uygulamada ilaç, cilt yüzeyine uygulanır. Ancak epidermal uygulamadan farklı olarak transdermal uygulamada, cilde uygulanan ilaç emilerek kan dolaşımına geçer ve sistemik etki oluşturur.
İnhalasyon Yolu ile İlaç Uygulama
İnhalasyon yolu ile ilaç uygulaması, ilacın solunarak kullanılması anlamına gelir.
İlaç-Organizma Etkileşimi
İlaçlar, yukarıda sözü edilen uygulama yolları ile vücuda alındıktan sonra, organizmada çeşitli farmakolojik etkilere neden olurlar.
Farmakokinetik
İlaçların etki yerlerine ulaşmaları ve etkilerini gösterdikten sonra vücuttan uzaklaştırılmaları için çeşitli hücrelerin içine girmeleri ve hatta hücre tabakalarının arasından geçmeleri gerekir. İlaçların hücreye girip çıkarken asmaları gereken yapı, hücrenin sitoplazma membranıdır. İlaçlar, sitoplazma membranını genellikle pasif difüzyon ve taşıyıcı aracılıklı tasınım olayları ile asarlar.
İlaçların Absorbsiyonu
İlaçların uygulandıkları yerden kan dolaşımına geçmeleri olayına “absorbsiyon” adı verilir.
Oral Yoldan Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
Oral yoldan uygulanan ilaçlar, esas olarak ince bağırsaklardan absorbe edilirler. İnce bağırsak mukozasında bulunan kıvrımlar, villüs ve mikrovillüsler bu organın yüzeyini genişletirler.
Sublingual ve Bukkal Yoldan Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
Sublinğual ve bukkal yoldan uygulanan ilaçlar, ağız boşluğu mukozasından absorbe edilirler.
Rektal Yoldan Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
Sistemik etki elde etmek amacıyla rektal yoldan uygulanan ilaçlar, rektum mukozasından absorbe edilirler.
Transdermal Yoldan Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
Transdermal yoldan uygulanan ilaçlar, deriden absorbe edildikleri için; düşük miktarlarda etki gösterebilen, yüksek ölçüde lipofilik ilaçlar bu yolla uyğulanabilirler.
İnhalasyon Yolu ile Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
İnhalasyon yolu ile uygulanan ilaçların absorbsiyon yerleri akciğerlerdir.
Parenteral Yoldan Uygulanan İlaçların Absorbsiyonu
İlaçlar parenteral yollar ile uygulandıklarında, genellikle tam olarak absorbe edilirler.
İlaçların Dağılımı
Absorbe edilerek kan dolaşımına giren ilaç molekülleri için bir sonraki asama dağılımdır. İlaç molekülleri etki yerlerine ulaşmak üzere, kapiler damarlardan, dokuların ve organların içine dağılırlar. Kapilerlerden dışarı çıkış, genellikle pasif difüzyon ile gerçekleşir.
İlaçların Dağıldığı Fizyolojik Kompartımanlar
İlaçlar vücutta plazma, interstisyel sıvı ve intraselüler sıvı olmak üzere üç fizyolojik sıvı kompartımana dağılırlar.
Plazma Proteinlerine Bağlanma
İlaç molekülleri vücutta dağılırken çeşitli makromoleküllere ve diğer yapılara bağlanabilmektedir. Ilaç moleküllerinin en sık bağlandığı makromoleküller, plazma proteinleri ’dir. Kanda dağılan ilaç molekülleri, plazma proteinlerine, ilacın özelliğine göre değişen oranlarda ve reversibl yani geri dönüşebilir şekilde bağlanırlar.
İlaçların Dağılımını Etkileyen Bazı Özel Durumlar
İlaç moleküllerinin daha fazla iyonize olabilecekleri kompartımanda toplanma eğilimleri olarak tanımlayabileceğimiz “iyon tuzağı”, zayıf asit veya zayıf baz özellikteki ilaçların dağılımlarını etkileyebilen bir olaydır.
İlaçların Biyotransformasyonu
Vücuda alınan ilaçların, vücutta bulunan enzimler tarafından, kimyasal değişikliklere uğratılmasına biyotransformasyon (metabolizma) adı verilir. Bir ilacın biyotransformasyonu sonucu, bir ya da birden fazla sayıda metabolit oluşabilir.
Biyotransformasyon Enzimleri
Biyotransformasyondan sorumlu başlıca organ, ilaçların metabolize edilmelerinde etkin rol oynayan, çeşitli enzimlere sahip olan karaciğerdir. Diğer yandan; midebağırsak kanalında, akciğerlerde, böbreklerde, beyinde, deride ve kanda bulunan çeşitli enzimler de biyotransformasyon süreçlerinde görev alırlar.
Biyotransformasyonda Rol Oynayan Enzimatik Olaylar
İlaçların vücuttan kolay atılabilmeleri için kimyasal yapılarında polar gruplar taşıyan hidrofilik moleküller sekline çevrilmeleri gerekir.
Biyotransformasyon Hızını Etkileyen Faktörler
Bir maddenin, substratı olduğu mikrozomal enzimin sentezini artırmasına ya da yıkımını yavaşlatılmasına ve dolayısıyla dokudaki miktarını ve etkinliğini artırmasına mikrozamal enzim indüksiyonu denir. Mikrozomal enzimlerin işlevlerinin çeşitli ilaçlar ya da ksenobiyotikler tarafından engellenmesine ise mikrozomal enzim inhibisyonu denir.
İlaçların Atılımı
Böbreklerden Atılım
İlaçlar, böbreklerden glomerüler filtrasyon ya da tübüler salgılanma olayları ile atılırlar.
Karaciğerden Atılım
Bazı ilaçlar ve özellikle konjugasyon ürünü olan metabolitler, karaciğer hücreleri tarafından safra içine salgılanır, ince bağırsağa ulaşır ve feçes içinde atılırlar.
Akciğerlerden Atılım
Küçük moleküllü, non-iyonize ve lipofilik özellikteki gazlar ve uçucu maddeler, kandan alveol boşluğuna pasif difüzyonla geçer ve buradan soluk verme ile dışarı atılırlar.
Diğer Yerlerden Atılım
İlaçlar solunum, mide-bağırsak ve genital sistemle ilgili salgı bezleri, gözyaşı bezleri ve emziren annelerde süt bezleri gibi çeşitli dış salgı bezlerinin salgılarının içinde oldukça düşük miktarlarda atılabilirler.
Farmakodinami
Vücuda uygulanan bir ilacın farmakolojik etkisini gösterebilmesi için etki yerinde belirli bir konsantrasyon düzeyine ulaşması gerekir. Etkinin görülebilmesi için gerekli olan bu en düşük konsantrasyon değerine minimum etkin konsantrasyon (MEK) adı verilir.
İlaçların Etki Mekanizmaları
İlaçların kendilerine ait etkilerini gösterirken kullandıkları başlıca mekanizmalar şunlardır: • İlaçlar reseptörler aracılığı ile etki gösterebilirler.
- İlaçlar enzimler aracılığı ile etki gösterebilirler.
- İlaçlar aktif transport sistemleri aracılığı ile etki gösterebilirler.
- İlaçlar iyon kanalları aracılığı ile etki gösterebilirler.
- İlaçlar antimetabolit olarak etki gösterebilirler.
- İlaçlar vücutta eksik olan endojen maddenin eksikliğini gidererek etki gösterebilirler.
- İlaçlar endojen bir maddenin serbestlenmesini ve aktifleşmesini sağlayarak etki gösterebilirler.
- İlaçlar spesifik özelliklerine bağlı olmadan etki gösterebilirler
- İlaçlar şelasyon yaparak etki gösterebilirler.
İlaç Etkisini Değiştiren Faktörler
Yaş
Pediyatrik (16 yasından küçük) ve geriyatrik (65 yasından büyük) hasta gruplarında ilaç farmakokinetiği ve ilaca karsı duyarlılık, önemli ölçüde değişkenlik gösterir.
Vücut Ağırlığı
Hastanın vücut ağırlığı, ilacın hem dağılım hacmini hem de klerensini değiştirebilen bir etkendir; dolayısıyla ilacın etkisini de değiştirebilir.
Hastalıklar ve Gebelik
İlaçların absorbsiyonunu bozan hastalıklar ile karaciğer ve böbrek gibi eliminasyon organlarında işlevsel bozukluklara neden olan hastalıklar ilaçların etkilerini önemli ölçüde değiştirirler.
Genetik Etkenler
Bireyler arasındaki genetik farklılıklar, ilaçların farmakokinetik ya da farmakodinamik özelliklerinde değişimlere neden olarak ilaç etkisini değiştirebilirler.
Cinsiyet
Bazı ilaçların biyotransformasyonu, yan etki sıklıkları ve bazı ilaçlara karsı duyarlılık açısından kadınlar ile erkekler arasında farklılıklar görülebilir.
Diyet
Kişinin beslenme alışkanlıkları ilaç etkisini değiştirebilir.
Uyunç
Hastanın hekim tarafından önerilen tedaviye uyma derecesi olarak tanımlanabilir.
Plasebo
Hastalığa neden olan süreçler üzerinde bilimsel olarak açıklanabilen herhangi bir etkinliği olmayan bir maddenin, ilaç niyetiyle kullanan hastalarda gösterdiği iyileştirici etkiye plasebo etki adı verilir.
Uygulama Yolu
Oral yoldan uygulanan ilaçlar için, absorbsiyonun tam olmaması ya da ilk geçiş etkisine uğrama olasılıkları söz konusu olabilir.
Uygulama Zamanı
Vücuda ait çeşitli fizyolojik süreçlerin kendilerine özgü biyoritmleri vardır. İlaçların farmakokinetik ve farmakodinamik özelliklerini etkileyen biyoritmler, ilaç etkisini değiştirebilir.
Tolerans
İlacın uzun süre ara verilmeden kullanılması sonucu etkisinin azaldığı ve tedavinin başlangıcındaki etkiyi elde edebilmek için dozun giderek artırılması gerekliliğinin doğduğu duruma tolerans denir.
Çevresel Etkenler
Çevre kirlenmesine neden olan toksik maddeler, biyotransformasyon enzimlerini indükleyerek ya da inhibe ederek ilaç etkisini değiştirebilirler.