TEMEL İNSAN HAKLARI BİLGİSİ I - Ünite 5: İnsan Haklarının Bölgesel Düzeyde Korunması Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: İnsan Haklarının Bölgesel Düzeyde Korunması
Giriş
İnsan haklarının korunması ile ilgili uluslararası sistemler her zaman beklenen etkiyi gösterememektedirler. Bu yüzden insan hakları ihlalleri devam etmekte ve bunların bir kısmı da uluslararası düzeyde ileri sürülememektedir. Bölgesel sistemlerin uygulanması, uluslararası sistemlerden daha kolaydır. Uluslararası girişimlerden daha ziyade yakın ilginin gösterildiği bölgesel metinlere uyma konusunda daha büyük siyasi istek olabilir. Bölgesel organların kararlarının uygulanması ile ilgili dürtüler daha çoktur. Bölgesel yaptırımlar, insan haklarının korunması açısından daha gerçek koruyucu fonksiyon üstlenebilir.
Avrupa’da İnsan Haklarının Korunması
Yargısal Nitelikteki Koruma Usulleri
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
İHAM insan haklarının uluslararası alanda korunmasında ilk kez etkin bir güvence sistemi getirmiştir. Klasik uluslararası sözleşmelerin aksine hak ve yükümlülükler açısından taraf devletlerarasında karşılıklılık ilkesine yer vermeyen, kişilerin Sözleşmeyle güvence altına alınan haklarının korunması amacıyla ortak güvence sistemi kuran bir sözleşmedir. Sözleşme ile getirilen uluslararası korunma mekanizması ancak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (İHAM) yapılacak bir başvuru ile başlar. Sözleşme, Mahkemeye başvurabilme açısından iki mekanizma öngörmüştür. Bunlardan; biri “bireysel başvuru”, diğeri de “devlet başvurusu”dur.
Mahkemenin Yapısı: Mahkeme teşkilatına ve onun yargılama usulüne ilişkin hükümler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İkinci Kısmında 19 ila 51. maddeler arasında ve İHAM İçtüzüğünde yer almaktadır. İHAM’de Sözleşmeye taraf ülke sayısı kadar hâkim görev yapar. Hâkimler, taraf devletler tarafından sunulan üç kişilik liste üzerinden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından seçilir. 9 yıllık bir süre için seçilen hâkimler yalnızca bir dönem görev yapabilirler. Ancak hâkimler, yetmiş yaşında emekli olurlar. Mahkemenin çalışmasında bir aksaklık olmaması amacıyla her hâkimin yenisi gelene kadar görev yapması esası da benimsenmiştir. Mahkemede yer alan birimleri kendi içerisinde idari ve yargısal birimler olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Mahkemedeki idari birimler ise Mahkeme Genel Kurulu, Bölümler ve Filtraj bölümüdür.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin İnceleme Süreci: Sözleşmeye taraf devletler veya Sözleşme’nin ihlalinden mağdur olduğunu iddia eden herkes, Sözleşmede yer alan haklarından birinin veya birkaçının taraf devlet tarafından çiğnendiği iddiasını içeren bir dilekçe ile İHAM’a başvuruda bulunabilir. Mahkeme önündeki yargılama usulü kamuya açıktır ve çelişmeli yargılama ilkesine uygundur. Ayrıca incelemenin büyük kısmı yazılı olarak yapılır. Duruşmalar çok az davada yapılır ve halka açıktır. Fakat Büyük Daire, istisnai koşulların varlığı hâlinde kapalılık kararı da alabilir.
Gerek devletlerarası başvurular ve gerekse kişisel başvurular bakımından, iç hukuk yollarının tüketilmesi ve iç hukuk yollarının tüketilmesi tarihinden itibaren altı aylık süre içerisinde İHAM’a başvurunun yapılması gerekir. Açıkça temelden, esastan yoksun, dayanaksız başvurular da kabul edilemez.
Mahkemenin resmi dilleri Fransızca ve İngilizcedir, fakat başvuruların taraf devletlerin dillerinden birinde de yapılabilmesi mümkündür. Bununla beraber başvuru bir kez hükümete bildirildiğinde, Mahkemenin resmi dillerinden biri kullanılmalıdır. Bununla beraber Mahkeme Başkanı veya daire başkanı, başvurucunun ilerleyen aşamalarda kendi dilini kullanmaya devam edebileceğine de karar verebilir.
Yerleşik bir içtihat temelinde çözümlenecek bir başvuru ise basitleştirilmiş usulle işleyen üç hâkimden oluşan komite tarafından karara bağlanır. Bu usul, daireler önündeki usule göre daha basit ve hızlıdır.
Avrupa Toplulukları Adalet Divanı
Avrupa Kömür Çelik Topluluğu Anlaşması’nın 7 ve 31. maddelerine göre, ilgili Antlaşmanın yorumlanması ve uygulanmasını sağlamak üzere 25 Eylül 1952’de Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (The European Cool and Steel Community)’nun bir organı olacak şekilde kurulmuştur. 25 Mart 1957 Roma Antlaşması ile her üç Avrupa topluluğunun (Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu) da ortak yargı organı olarak kabul edilmiştir. 7 Ekim 1958’de göreve başlayan Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) topluluk hukuku olarak bilinen Avrupa Birliği hukukunun bir başka anlatımla gerek kurucu antlaşmalar, gerekse topluluk organları tarafından ihdas edilen ikincil Topluluk hukukunun her bir üye devlette aynı şekilde uygulanmasını ve yorumlanmasını sağlama görevini üstlenmiştir.
Avrupa Birliğine üye devletlerin tamamı aynı zamanda Sözleşmenin de tarafı durumundadırlar. Böylece, üye devletlerin bağlılığı gibi Avrupa Birliğinin de Sözleşmeye bağlı olup olmadığı ve üye devletlerin Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olup olmadıkları konusu akla gelmektedir. İki mahkemenin ilişkileri ele alındığında İHAM’ın AB’ye karşı yapılan şikâyetlerde uyuşmazlığın çözümü konusunda kendisinin yetkili olmadığı şeklinde karar aldığını görüyoruz. ATAD ise, İHAM’ın Sözleşmeye ilişkin yorumunu nitelikli bir yorum kaynağı olarak kabul etmiştir. İHAM kararlarının ATAD’ı yönlendirdiği söyleyebilir.
Yargısal Nitelikte Olmayan Koruma Usulleri
Avrupa İşkenceyi Önleme Sözleşmesi Denetim Sistemi
Sözleşme’nin görevi özgürlüğü ellerinden alınmış kimselere yapılan muameleleri incelemektir. Bu amaçla Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı Veya Onur Kırıcı Ceza Veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi istediği yeri ziyaret etme ve orada araştırma yapma hakkına sahiptir. Gerekirse Komite, söz konusu kimseleri işkence ve insanlık dışı bir muameleye maruz kalmamaları için ülkenin resmi makamlarına öneriler götürebilir.
Avrupa İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’nin 8 (2) maddesine göre taraflar Komiteye çalışmalarını yürütebilmesi için bazı imkânlar tanımak zorundadırlar: Bunlar; ülkeye serbest giriş ve arama yapma izni, tutukluların bulunduğu yerlerde Komiteye tam bilgi verme, tutukluların bulunduğu cezaevleri, karakollar, akıl hastaneleri, askeri kamplar vb. yerlere serbest giriş. Komite gözaltındaki kimselerle özel görüşmeler yapabilir. Devletin sahip olduğu ve Komitenin ihtiyaç duyduğu bilgilerin Komiteye sunulması. Bu aşamada Komite ulusal hukuk ve iş ahlakına saygılı olmak zorundadır.
Avrupa Sosyal Şartının Denetim Sistemi
Denetim Mekanizmaları: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nce, altı yıllık bir süre için atanan en az 9 üyeden oluşan Avrupa Sosyal Haklar Komitesi (Uzmanlar Komitesi) (ASŞ m.25), sözleşmeci devletlerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini değerlendirmektedir.
Rapor Sistemi: Orijinal Şartta denetim sistemi olarak sadece zorunlu rapor sistemi öngörülmüş; buna karşılık bireysel ya da devletlerarası şikâyet sistemi öngörülmemiştir. Şart ile taraf Devletlere iki tür rapor sunma yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre Taraf Devletler (m. 23); her iki yılda bir AK Genel Sekreterliği’ne, Şartın II. Bölümünde kabul etmiş oldukları hükümleri uygulamak ve Bakanlar Komitesi’nin isteği doğrultusunda uygun aralıklarla Genel Sekreter’e, Şartın kabul etmedikleri hükümleri hakkında bir rapor göndermek zorundadırlar.
Kolektif Şikâyet Sistemi: Kolektif şikâyet, 1995 tarihli Ek Protokol ile kabul edilmiş olup, 1 Temmuz 1998’den beri yürürlüktedir. Ancak Türkiye, kolektif şikâyet sistemini öngören bu protokolü (3. Protokol) imzalamamıştır. Hükümet Komitesi çalışmalarına katılan uluslararası işçi ve işveren örgütleri, AK nezdinde danışman statüsünde hükümet dışı uluslararası örgütler, ilgili devletin temsil gücüne sahip ulusal işçi ve işveren örgütleri ve devletlerden her birinin kabul bildirimine bağlı olarak hakkında başvurdukları Şarttaki konularda özellikle yetkili, diğer ulusal hükümet dışı örgütler, kolektif şikâyet sistemine başvurabilirler.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği
Komiserlik, bütün üye devletlerde insan hakları bilincini ve insan haklarına saygıyı desteklemek amacıyla kurulan Avrupa Konseyi içinde bağımsız bir kurumdur.
İnsan haklarının etkili bir şekilde gözlenmesi ve AK insan hakları standartlarının yerine getirilmesinde üye devletlere yardım sağlamak; AK üye devletlerinde insan hakları eğitimi ve farkındalığını desteklemek; insan haklarına ilişkin hukuk ve uygulamaya ilişkin olası eksiklikleri tespit etmek; ulusal ombudsmanlıkların ve diğer insan hakları yapılarının etkinliklerinin kolaylaştırılması ve bütün bölgede insan haklarının korunmasına ilişkin danışma ve bilgi sağlamak. Ancak, yargısal olmayan bir kurum olarak Komiserlik, bireysel şikâyetler üzerine harekete geçemez; ancak bireylerin maruz kaldığı insan hakları ihlallerine ilişkin güvenilir bilgi temelinde sonuçlar çıkarabilir ve daha geniş bir çaba içine girebilir.
Avrupa Birliği
Önceleri, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET-şimdi Avrupa Topluluğu), Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) olmak üzere birbirinden farklı üç topluluk bulunmaktaydı.
Bu üç topluluğu kuran anlaşmalar, insan haklarının korunmasına yönelik bir temel haklar kataloğu içermiyordu. Bunun nedenlerinden birisi, Avrupa topluluklarının başlangıçtaki dikkatlerinin, savaş sonrasında Avrupa’nın ekonomik restorasyonu üzerinde odaklanmış olması idi. İkinci olarak, o zamanki bakış açısına göre, anlaşmaların tarafı olan devletler, insan haklarının ulusal yargı organlarınca korunması düşüncesinden hareket ediyorlardı. Bu nedenle, bir temel haklar korumasının varlığı pek gerekli görülmemişti.
1999’da yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması ile insan hakları, demokrasi, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü ilkelerine verilen önem vurgulanmıştır. Ayrıca temel hakların korunması hususunda İHAS devre dışı bırakılarak topluluğa özgü bir koruma mekanizması oluşturulmuştur. 2000 tarihinde kabul ve ilan edilen AB Temel Haklar Şartı, birlik düzeyinde temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir katalog oluşturmasının ötesinde, sadece birlik yurttaşları için değil, birlikteki tüm yurttaşları kapsayan hak ve özgürlükleri de içermesi açısından önemlidir. İHAS’dan esinlenilen şart, Avrupa kimliğinin kazanılmasında önemli bir dayanak teşkil etmiştir. Şartta bölünmez ve evrensel değerler olarak insan onuru, özgürlük, eşitlik ve dayanışmadan söz edilmektedir. Bu ortak değerler ve haklar Avrupa kimliği olarak takdim edilmiştir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansından Avrupa Güvenlik Teşkilatına: Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1973 yılında Helsinki’de başlayan ve 1 Ocak 1995 tarihine kadar Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) olarak anılan sürecin teşkilat hâline dönüşmesidir. AGİK süreci, 1973 yılında, Arnavutluk dışında 33 Avrupa Devleti ile ABD ve Kanada’nın Hükümet ya da Devlet Başkanlarının katıldığı 35 Devletin Helsinki’de bir araya gelmesi ile başlamış, 1 Ağustos 1975 yılında Helsinki’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) sonuç Belgesinin imzalanması ile sona ermiştir. AGİT, sadece Avrupa kıtası ile sınırlı olmayan, Kuzey Yarıküreyi kapsayan bölgesel bir yapılanmadır. Bugün mevcut 53 üyesinin büyük birçoğu Avrupa’dan olmakla birlikte, Türkiye ve Rusya gibi Avrupa ve Asya’da toprakları olan üyelerinin yanında ABD, Kanada, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan,Türkmenistan ve Azerbaycan gibi Avrupa kıtasında toprakları olmayan devletler de teşkilata üyedir.
AGİT Belgelerinde İnsan Hakları: AGİT tarafından hazırlanan belgeler imzalayan devletler açısından hukuki bağlayıcılığı olmayan belgelerdir. Yükümlülükleri yerine getirmeyen devletlere siyasi yaptırımlar öngörülmüştür.
Helsinki Nihai Senedi’nin 1. Ve 3. Sepetlerinde, 1983 Madrid İzleme Toplantısı Sonuç Bildirisinin ilkeler bölümünde insan haklarına ilişkin düzenlemeler öngörülmüştür. 1989 Madrid İzleme Toplantısı Sonuç Bildirisi ise AGİK’in insanı boyutunu tanımlayan, insan hakları açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
AGİT’in İnsan Haklarının Korunması ile İlgili İnsani Boyut Mekanizmaları
“İnsani boyut” (human dimension) terimi, AGİT’e katılan Devletlerin, insan haklarına ve temel özgürlüklerine olan saygının sağlanması, hukuk devletine uyulması, demokrasi ilkelerinin geliştirilmesi ve bunlarla ilgili olarak demokratik kurumların güçlendirilmesi ve korunması, AGİT alanı boyunca hoşgörünün geliştirilmesiyle ilgili yükümlülüklerine işaret etmektedir. AGİT’e katılımcı Devletler, siyasi açıdan bağlayıcı olan kimi yükümlülüklere uyacakları konusunda yemin etmişlerdir.
AGİK sürecinin başlangıcında, insan hakları ve temel özgürlükleriyle ilgili bir denetim mekanizması öngörülmemişti. İnsan hakları ile ilgili sorunlar toplantı ve konferanslarda ikili veya çok taraflı olarak ele alınıyordu. 1983 Madrid İzleme Toplantısı’nda öngörülen gönüllü yuvarlak masa toplantılarında, beklenen yararın sağlanamaması üzerine, 1989 Viyana İzleme Toplantısı’nda, AGİK sürecine katılan devletlerin insani boyut alanına giren vaatlerini yerine getirip getirmediklerinin denetlenmesi konusunda İnsani Boyut Mekanizması kabul edildi. Kabul edilen bu mekanizmalar; Viyana Mekanizması” ve“Moskova Mekanizması” olarak ifade edilmektedir.
Amerika’da İnsan Haklarının Korunması
Genel Olarak
İnsan haklarının Amerika kıtasında korunması iki temel antlaşmaya dayanmaktadır: Bunlardan birisi Amerikan Devletler Teşkilatı Kurucu Antlaşması, diğeri de Amerikan Devletleri İnsan Hakları Sözleşmesi’dir.
Amerikan Devletler Teşkilatı (ADT), 1948 yılında, Kolombiya’nın Bogota kentinde yapılan 9. Amerikan Devletlerarası Konferansı’nda kurulmuştur. Bogota Konferansı’nda, ADT’nin kurulmasının yanında, BM İHEB’den yedi ay ve AİHS’den iki yıldan daha çok bir zaman önce İnsanın Hakları ve Ödevleri Bildirgesi kabul edilmiştir ki bu dikkate değer bir başarıdır.
Kurumsal Çerçeve
Amerikalılararası İnsan Hakları Komisyonu
ADT’nin özerk bir organıdır ve görevlerini ona uygun olarak yerine getirir. Komisyona, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi ile kimi yetkiler verilmiştir. Amerikalılararası Komisyon, 1959 yılında (Dışişleri Bakanları 5. Müzakere Toplantısında alınan bir kararla) kurulmuştur. ADT Meclisi Komisyonun Statüsü’nü 1960’ta onaylamıştır. Görünüş olarak, Komisyonun rolü, genel menfaatlerle ilgili soruşturmalar yapmak ve insan haklarına olan saygıyı artırmaktı. 1965 tarihli Buenos Aires Protokolü ile birlikte, Amerikalılararası İnsan Hakları Komisyonu ADT’nin en temel organı statüsüne yükseltilmiştir. Komisyon görevlerini kendi Statüsü ve Yönetmeliklerine göre yerine getirmektedir. Başlıca görevi, insan haklarına olan saygıyı artırmak ve savunmaktır.
Amerikalılararası İnsan Hakları Mahkemesi
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi ile kurulmuştur. Bununla birlikte, insan haklarını korumak amacıyla yargısal bir organ oluşturma düşüncesi, ilk defa 1948 yılında Bogotá Uluslararası Amerikan Devletleri Konferansı’nda ortaya açılmıştır. Farklı görüşlere rağmen, Mahkeme San José’de (Kosta Rika) Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesiyle kurulmuş, ancak tam anlamıyla 1979 yılında işlerlik kazanmıştır. Mahkeme, üstün ahlâki niteliklere sahip ve insan hakları alanında yetkinliği ile tanınmış hukukçular arasından kişisel kapasiteleriyle seçilen ve yüksek yargı işlevlerini vatandaşı oldukları ya da onları aday gösteren devlet hukukuna uygun bir şekilde yerine getirebilmeleri için gerekli nitelikleri taşıyan yedi hâkimden oluşmaktadır. Amerikalılararası Mahkemenin istişari ve yargısal olmak üzere iki fonksiyonu bulunmaktadır.
Diğer Organlar
ADT’nin en başta gelen organı Genel Kurul’dur. Tüm üye devletlerin Genel Kurul’da temsil edilme ve oy kullanma hakları bulunmaktadır.
Amerikalılararası Kadın Komisyonu, ADT’nin uzman kuruluşlarından biridir ve geçmişi Havana’da yapılan 1928 tarihli Altıncı Uluslararası Amerikan Devletler Konferansına kadar uzanmaktadır. Her üye Devlet Komisyonda bir delege ile temsil edilmektedir.
Bir diğer organ da, Amerikalılararası Entegral Kalkınma Konseyi’dir. 1993 tarihli Managua Protokolü ile kurulan Amerikalılararası Ekonomik ve Sosyal Konsey, 1996 yılında yerini Amerikalılararası Eğitim, Bilim ve Kültür Konseyi’ne bırakmıştır. Bu Konseyin amacı, entegre kalkınma ile birlikte üye devletler arasındaki iş birliğini geliştirmektir.
İnsan Haklarını Koruma Usulleri
Sözleşmeci Devletlerin Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine sadakatleri çeşitli yollarla sağlanmaktadır. Bunlar, raporlar, devletlerarası ve bireysel başvurulardır. Hem Amerikalılararası İnsan Hakları Komisyonu hem de Amerikalılararası İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşmeye göre devletlerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini denetleme yetkisine sahiptirler.
Sözleşme Dışında İnsan Haklarının İzlenmesi
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni henüz onaylamamış ADT’ye üye Devletler de Amerikalılararası İHK’ya karşı sorumluluklarını sürdürmektedirler. Rio de Janeiro’da 1965 yılında yapılan İkinci Amerikalılararası Özel Konferans’ta Statüsü değiştirilerek, Komisyonun alınan başvuruları incelemekle yetkilendirilmesi ve tavsiyelerde bulunması karara bağlanmıştır. 1966 yılında, Komisyon bireysel başvuruları ele alma ve inceleme ve ADT üyesi devlet ülkelerindeki insan hakları ihlalleri üzerine görüşlerini açıklama usulünü belirlemiştir. Hatırlatmak gerekir ki, Komisyonun bu soruşturucu rolü, Sözleşmeyi onaylamamış olsa bile, ADT’ye üye tüm devletler açısından işlemektedir.
Sözleşmeye Dayalı Koruma Usulleri
Sözleşmenin 45. maddesi taraf devletlere, Komisyonun devletlerarası başvuruları kabul etme ve inceleme yetkisini tanıma hakkını vermektedir. Devletler bu bildirimlerini, onaylama, depo etme sırasında veya daha sonra yapabilirler. Yetkinin tanınmasına ilişkin bildirimler süresiz olarak, belirsiz bir süre için, belirlenmiş bir dönem için ya da belirli bir vaka için geçerli olmak üzere yapılabilir. Kişisel başvuru dilekçelerini inceleme konusunda sözleşmeyi imzalamış olan tüm devletlere karşı Komisyon’un yetkisi bağlayıcı niteliktedir. Devletlerarası şikâyet başvurularının Komisyon’ca kabul edilebilmesi için iç hukuk yollarının tüketilmiş olması, başvuruların iç hukuk yollarının tüketilmesinden başlayarak altı ay içinde yapılması gerekmektedir.
Afrika’da İnsan Haklarının Korunması
Afrika sistemi, en genç ve bu yüzden de bazı yönlerden daha az gelişmiş insan hakları alanında bölgesel bir koruma sistemidir. Afrika Birliği Teşkilatı (ABT) Afrika’da hızlı ve yaygın sömürgesizleştirmenin yaşandığı yıllarda, 25 Mayıs 1963’te 32 bağımsız Afrika Devleti’nin katılımıyla, Addis Ababa’da toplanan konferansta, Afrika Birliği Şartı imzalanarak oluşturulmuştur. Teşkilatın amacı, üyeleri arasında iş birliğini, birlik ve dayanışmayı geliştirmek, yeni bağımsızlığını kazanan devletlerle Afrikalılararası ilişkileri kolaylaştırmak ve Afrikalılar için gerekli politikaların oluşturulmasında bir forum vazifesi görmektir. ABT Şartı, ayrıca, Afrika halkının meşru isteklerinin karşılanması için eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, saygınlığın esas amaçları arasında olduğunu öngörmektedir.
Kurumsal Çerçeve
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı’nın 30. maddesine göre 1987 yılında kurulmuştur. Görevi, Afrika’da insan ve halkların haklarını geliştirmek ve bunların korunmasını sağlamaktır. Komisyon, insan ve halkların haklarına ilişkin uluslararası hukuktan, özellikle, insan ve halkların haklarıyla ilgili çeşitli Afrika belgeleri, BM Şartı, Afrika Birliği Teşkilatı Şartı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insan ve halkların hakları alanında BM ve Afrika ülkeleri tarafından kabul edilen diğer belgelerin hükümlerinden esinlenecektir.
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi
1994 yılında, ABT, Tunus’ta yapılan 30. olağan toplantısında, Genel Sekreter’inden, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi’nin kurulması amacıyla Afrika Komisyonu ile birlikte iş birliği içinde çalışacak bir uzman heyet oluşturmasını istedi. Mahkemenin kurulması üzerine Afrika İnsan ve Halkların Hakları Taslak Protokolü, Hükümetlerarası Uzmanlar grubunca, 1995 Cape Town Toplantısı’nda benimsendi. Burada, Cape Town Protokolü küçük değişikliklere uğrayarak uzlaşma sağlandı ve adı Nouakchott Protokolü olarak isimlendirildi. ABT Asamblesi’nin Haziran 1997’de Harare’de yaptığı zirvede Nouakchott Protokolü’nün benimsenmesinde başarısız olmasından sonra, incelemeler yapmak ve Nouakchott Protokolünde kimi değişiklikler yapmak üzere üçüncü uzmanlar toplantısı Kasım 1997’de Adis Ababa’da yapıldı. Adis Ababa taslağı, 8-10 Haziran 1998 Burkina Faso’da, ABT’ye üye Devletler ve Hükümetler Asamblesi tarafından kabul edildi.
İnsan Hakları Koruma Usulleri
Diğer pek çok insan hakları sistemi gibi, Afrika sistemi de, Devletlerin sadakatlarının raporlarla izlenmesi sistemine dayanmaktadır. Afrika Komisyonuna Devletlerarası başvurular ve bireysel başvurular yapılabilmektedir.
Raporlar
AfİHHŞ’ye göre (m. 62), her taraf devlet, Şartın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren her iki yılda bir, Şartta tanınan ve güvence altına alınan haklara ve özgürlüklere etkinlik kazandırmak amacıyla yapılan yasama ya da diğer tasarruflara ve alınan tedbirlere ilişkin bir rapor sunmak zorundadır.
Devlet Başvuruları
Şarta taraf her devlet, yine Şarta taraf olan bir diğer devletin Şartın hükümlerine uymadığı düşüncesinde ise, yazılı bir başvuru ile söz konusu devletin dikkatini çekme ve bir açıklama isteme imkânına sahiptir.
Kişisel Başvurular
Komisyona bireyler ve Yönetim-Dışı Teşkilatlar başvurabilir.