TEMEL VETERİNER ANATOMİ - Ünite 9: Duyu Organları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 9: Duyu Organları

Duyu Organları (Organa Sensuum, Aesthesiologia)

Hayvan türlerinin vücut dışından ve içinden gelen çeşitli uyarıları alarak bunların doğrultusunda kendi yararına olan fonksiyonları yapmasını sağlayan, yaşadığı ortamla uyum içinde olmasına aracılık eden organlara “duyu organları” denir.

Duyu organları şunlardır;

  • Organum olfactus , koku duyusu organı
  • Organum gustus , tat duyusu organı
  • Organum visus , görme duyusu organı
  • Organum vestibulocochleare , işitme duyusu ve denge organı
  • Organum tactus , dokunma duyusu organı

Organum Olfactus, Koku Duyusu Organı

Tüycüklerle alınan koku duyusu nervi olfactorii (koku sinirleri) aracılığıyla beynin koku lobunda yer alan sinir hücrelerine iletilir.

Burun boşluğunun tabanında septum nasi ’nin her iki tarafında arkası kör olarak sonlanan tubuler organ organum vomeronasale (Jacobson organı) ductus incisivus ’a (burun-damak kanalı) bağlanmıştır.

Organum Gustus, Tat Duyusu Organı

Tükrük aracılığı ile eriyen maddeler tarafından uyarılan dil üzerine dağılmış tat papillalarında bulunan tat tomurcukları ( caliculus gustatorius ) bu uyarıları beyindeki tat merkezine ulaştırarak duyunun alınmasını sağlar.

Dil üzerinde tat almayı sağlayan üç tür papilla bulunur. Mantar benzeri papillalar ( papillae fungiformes ) dilin her yerinde bulunması ile birlikte en çok uç apex linguae ve gövde ( corpus linguae ) üzerindedir. Çevresi hendek biçiminde çukur olan Hendeksi papillalar ( papillae vallatae ) dilin kökü ( radix linguae ) ve üst kısmında bulunurlar. Geviş getirenlerde bulunmayan Yaprak benzeri papillalar ( papillae foliatae ) dil kökünde corpus linguae ’nın yan tarafında dil ile damak arasında yer alır.

Dil ekşi, tatlı, tuzlu ve acı olmak üzere dört esas tat duyusunu alır.

Organum Visus, Görme Duyusu Organı

Omurgalı hayvanlarda görme duyusu organı göz küresi ( bulbus oculi )’dir. Göz kapakları ( palpebrae ), göz çukuru ( orbita ), göz kasları ( mm. bulbi ) ile gözyaşı aygıtı ( apparatus lacrimalis ) yardımcı organlardır.

Göz küresi (Bulbus oculi): Göz çukuru içine yerleşmiş, önde göz kapakları ve tunica conjunctiva (özelleşmiş mukoza), diğer yönlerden fascia bulbi , göz kasları ve yağ dokusu ile korunmuştur.

Göz küresi beyine n. opticus ikinci çift beyin siniri ile bağlanmıştır. Göz küresinde camera vitrea bulbi , ön göz kamarası ( camera anterior bulbi ) ve arka göz kamarası ( camera posterior bulbi ) odacıkları yer alır.

Göz küresi dıştan içe doğru üç tabakadan oluşmuştur. Tunica fibrosa bulbi, cornea ve sclera kısımlarından oluşur. Tunica vasculosa bulbi damar ve pigment yönünden zengindir, burada bulunan corpus ciliare ’nin hareketi ile lens görüntüyü netleştirmek şekil değiştirir, bu odak uzaklığı ayarlamasına akomodasyon denir. Tunica nervea bulbi (retina) ince, sinirsel bir katmandır, kürenin en iç kısmını örten ince bir zardır. Retina’da aksonların bulbus oculi ’yi terk ettiği yerdeki oval veya yuvarlak, beyaz renkli bölgeye discus n.optici (kör nokta) denir. Bunun lateralinde yer alan, en iyi ışık ve görüntü alan bölge area centralis rotunda olarak çift gözle (binoculer) görmeye yarar. Ayr›ca tek tırnaklılar, geviş getiren ve domuzda tek gözle (monoculer) görmeye yarayan area centralis striaeformis bulunur.

Işığın kırılmasını sağlayarak cisimlerin net görülmesini sağlayan kürenin ortasında yer alan göz merceği ( lens ), her iki yüzü de dış bükey, renksiz, saydam ve hafif yumuşak bir yapıdadır.

Camera anterior bulbi ve camera posterior bulbi içinde bulunan berrak, renksiz sıvı humor aquosus lensin daima ıslak ve kaygan olmasını sağlar, hacmi göz küresinin gerginliğini ve göz içi basıncını değiştirir. Göz içi basıncı dengesinde oluşan bozukluk göz tansiyonu glokom’a neden olur.

Gözün Eklenti Organları (Organa Oculi Accessoria)

Göz çukuru ; evcil hayvanlarda türüne göre az veya çok başın iki yanına kaymıştır.

Göz kapakları ; göz küresini zararlı etkilerden ve fazla ışıktan koruyan göz kapaklarının iç yüzünü tunica conjunctiva örter. Sclera ’nın bir kısmını örtmesiyle oluşan ön tarafı açık conjuctiva kesesi sağlıklı hayvanlarda pembe veya açık kırmızı renktedir. Üst göz kapağı ( palpebrae superior ) ile alt göz kapağına ( palpebrae inferior ) ilaveten evcil memelilerde medial göz açısında yer alan üçüncü göz kapağı ( palpebrae tertia ) bulunur.

Gözyaşı aygıtı ; gözyaşı bezi ( gl. lacrimalis ) ile salgısı gözyaşını ( lacrima) burun boşluğuna nakleden kanallardan oluşan sistemdir.

Göz kasları ; göz küresinin hareketi sağlayan göz kasları, düz seyirli kaslar ( mm. recti bulbi ), göz yuvarını geriye çeken m. retractor bulbi ve verev seyreden kaslar (mm. obliqui bulb i) olmak üzere 3 gruptur.

Organum Vestibulocochleare, İşitme Ve Denge Organı

Kulak (auris), sekizinci çift beyin siniri n. vestibulocochlearis aracılığı ile işitme ve denge merkezine bağlı olan bu alanda görevli organdır. Kulak, dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur.

Dış Kulak (Auris Externa): Kulak kepçesi (auricula), dış kulak işitme yolu (meatus acusticus externus), kalkan kıkırdak ( scutulum ) ve dış kulak kaslarından oluşur.

İnsanda bulunmayan scutulum kıkırdağı ve dış kulak kaslarının iyi gelişmiş olması, kulak kepçesinin hayvanlarda oldukça hareketli olmasını sağlamıştır. Kulak kepçesi dış kulak yolu aracılığı ile ses dalgalarını orta kulağa doğru getirir. Orta kulağa açılan anulus tympanicus oval deliği üzerinde kulak zarı ( membrana tympani ) gerilmiştir.

Orta Kulak (Auris Media): Membrana tympani ile dış kulaktan ayrılan, os temporale ’nin pars tympanica ’sı içine yerleşmiş olan östaki borusu ( tuba auditiva ) ile yutağa bağlantılı olan içi mukoza ile örtülü hava dolu bir boşluktan ( cavum tympani ) ibarettir.

Orta kulak kemikçikleri dıştan içe doğru çekiç kemiği ( malleus ), örs kemiği ( incus ) ve özengi kemiği ( stapes )’dir. Bu kemikler gelen sesin iç kulağa iletilmesini sağlar.

İç Kulak (Auris Interna): Os temporale ’nin pars petrosa ’sı içinde yer alan, hem ses hem denge duyularını alan hücreleri barındıran, beyine yakın birtakım dolambaçlı yollarla bu yolların arasında bulunan boşluklardan oluşur.

Kemiksel iç kulak ( labyrinthus osseus ), giriş kısmı ( vestibulum ), kemiksel yarım halka kanalları ( canales semicirculares ossei ) ve salyangoz ( cochlea ) olmak üzere üç kısımdır.

Zarsal iç kulak ( labyrinthus membranaceus ), perylimpha denilen berrak sıvı içerisinde asılı olan, zarsal vestibulum ( utriculus ve sacculus ), zarsal yarım halka kanalları ( ductus semicirculares ) ve zarsal salyangozdan ( ductus cochlearis ) oluşan kısımdır. İçini dolduran sıvıya endolenf ( endolympha ) denir.

Vestibulum içinde bulunan sacculus ve utriculus ’un macula utriculi ve macula sacculi bölgelerinde bulunan duyu hücrelerinin tüycükleri endolenf içerisindeki küçük kireç adacıklarına (statoconia) sokulur. Bu oluşumlar denge merkezini oluşturur. Ductus semicirculares iç kulaktaki bir diğer denge ile ilgili oluşumdur.

Zarsal salyangoz bir takım spiral kıvrımlar yapmış, iki ucu kapalı uzun bir boru biçiminde, kesitte üçgen biçiminde olan bir yapıdır. Bu üç duvardan biri olan lamina spiralis membranacea üzerinde bulunan organum spirale (corti organı) işitme duyusunu alan organdır. Corti organındaki duyu hücrelerinin uçlarında ductus cochlearis boşluğuna uzanan tüycükler yer alır. Corti organı dolayısıyla kıvrımlarının üzerinde bulunduğu ductus cochlearis işitme duyusu ile ilgilidir.

İşitme duyusunun oluşumu: Gelen ses titreşimlerinin ulaştığı kulak zarı titreşimi kulak kemikciklerine geçirir. Oval deliği ( fenestra vestibuli ) kapatan kulak kemikciklerinden stapes fenestra vestibuli ’den içeri girerek perilympha ’i hareket ettirmesiyle endolympha corti organını uyarır. Corti organı tüylü hücrelerince alınan duyu işitme siniri ile merkezi sinir sistemine ulaştırılır.

Organum Tactus, Dokunma Duyusu Organı

Deri içerdiği sensible sinirlerin periferik uçları vasıtası ile dokunma duyusunun özel organı olarak görev yapar.

Deri ve Deri Altı Dokusu (Integumentum Commune)

Deri üzerinde bulunan kıllar, vücudu sıcak tutmaya ve belirli bölgeleri dış etkilerden korumaya yarar. Ter bezlerinin salgısı olan ter ( sudor ) vücut sıcaklığının azalmasını, yağ bezlerinin salgısı olan yağ ( sebum ) ise kılların ve derinin yumuşak kalmasını sağlar.

Derinin işlevleri;

  • Vücudu mikroorganizmalara, her türlü mekanik, termik ve kimyasal etkilere karşı korur.
  • Yağ dokusu sayesinde iç organları basınca karşı korur.
  • Derinin üst kısmını oluşturan epidermis tabakası sıvı ve gaz maddelere karşı bariyer görevi görür.
  • Kapsadığı çok sayıdaki kan damarlarının daralıp genişlemesi ile dışarıya verilen sıcaklığın ayarlanmasında rol oynar.
  • Metabolizma artıklarının bezler vasıtasıyla dışarıya atılmasını sağlar.
  • Sınırlı miktarda da olsa dışarıya CO 2 vererek solunuma yardımcı olur.
  • Güneş ışığı etkisi ile D vitamini oluşturarak kemik gelişimine katkı sağlar.

Deri ağız, burun, anus, vulva ve urethra’dan içeriye dönerek dış deriden farklı olarak kıl, yağ ve ter bezleri taşımayan mukozayı oluşturur. Kalınlığı esnekliği farklılık gösteren deri, kültür ırklarında yerli ırklara, gençlerde ise yaşlılara oranla daha incedir.

Deri ( Cutis ), üstte epidermis ve altta dermis ( corium ) olarak ikiye ayrılır. Deriyi altındaki dokulara bağlayan gevşek bağ doku ve yağdan oluşmuş deri altı dokusu ise subcutis olarak adlandırılır.

Dermiş, derinin esas tabakasını oluşturur. Esnek bir yapıya sahiptir, deri bezlerini, damar ve sinirleri, ayrıca kılları kaldırrmaya yarayan kas tellerini ( m. arrectores pilorum ) kapsar. Deri sanayinde epidermis’in atılması ile geride kalan dermis kullanılır.

Yağ bezleri (Glandulae Sebaceae); sebum adı verilen, deri ve kılların yağlanmasını sağlayan bir salgıya sahiptir. Alveolar biçimde ve lobüler görünüşlüdür. Genital organlar ve anüs civarındaki kıllı bölgede daha gelişmiştir. Sebum kokusu özellikle seksüel devrede hayvanlar için önemli bir rol oynar.

Ter bezi (Glandulae Sudoriferae); ter (sudor) üre, tuz ve diğer bazı maddeleri kapsayan asit karakterli bir sıvı salgılar. Bu sıvının buharlaşması ısı atılımını sağlar.

Özel deri bezleri; gll. sebaceae ve gll. sudoriferae gibi bezlerin büyümesi ve değişmesi sonucu meydana gelmiş oluşumlardır. Örneğin; sığırda merme ( planum nasolabiale ) eki gll.plani lasolabiales , koyunda medial göz açısı altındaki çukurlukta yer alan gll.sinus infraorbitales , keçilerde boynuz kökünde bulunan gll.cornuales gibi.

Kıl (Pili); epidermiste ve bazen corium’a kadar inen boru biçimindeki çukurluklar içine yerleşmiştir. Kökünde kendisini oluşturan matrix hücreleri bulunur. Bu bölge kan damarı ve sinirler tarafından yapılmış ince ve sık bir ağ ile sarıldığından kıllar, dokunma duyusuna karşı çok hassastır. Kıllar vücut bölgelerine ve fonksiyonlarına göre sınıflandırılır;

  • Örtü kılları ( capilli ) hayvanların vücudunu örten kıllardır. Kısa ve sert olan örtü kıllarına setae denir, örneğin; domuz için karakteristiktir.
  • Uzun kıllar, sadece vücudun belli bölgelerinde bulunur. Örneğin; alın bölgesini örten kahkül kılları cirrus capitis , boynun üst kenarında, yanlara doğru sarkan yele kılları juba .
  • Dokunma kılları ( pili tactiles ), özellikle baş bölgesinde yer alan uzun, kalın ve kuvvetli, canlının çevresi ile uyumunu sağlayan kıllardır.

Meme (Mamma) ; Ter bezlerinin ayrı ve bağımsız bir şekilde gelişmesinden oluşmuştur. Genç dişilerde ilk gebelik devresine kadar küçükken, gebelikte salgılanan hormonların etkisiyle hem memelerdeki büyüme tamamlanır hem de süt salgılayabilecek erginliğe ulaşır. Süt verme devri (lactation) tamamlanınca meme tekrar küçülür.

Mamma (meme kompleksi), üç kısmı kapsar. Corpus mammae , asıl meme kitlesi olup bez dokusu, yağ dokusu ve bağ dokusundan oluşur. Papilla mamae ilk kısımdan belirgin bir şekilde ayrılmış, ventral’e doğru uzamış silindir biçiminde bir yapıdır. Sinus lactiferi, ilk iki kısmın içinde yer alan ve sütü depo eden boşluk sistemidir.

Meme kompleksi gövdenin ventral duvarı üzerinde, median hattın sağ ve solunda yer alır. Küçük geviş getirenler ve tek tırnaklılarda her bir yarımda bir tane, sığırda iki, kedide dört adet, köpekte 4-5 adet, domuzda ise ortalama yedi adet meme kompleksi bulunur.

Deriden Oluşmuş Kılsız Organlar

Epidermis’in çok fazla kalınlaşıp boynuzlaşmasıyla oluşmuş bez ve kılları içermemesiyle karakterize olan organlardır.

Organum Digitale (Tırnak); Evcil memelilerin son parmak kemiğinin ( phalanx distalis ) üzerini örten derinin özel biçimde değişerek oluşturduğu yapılardır Çok az bez bulundurur, kıllar tamamen yok olmuştur.

Tek tırnaklılarda boynuzlaşmış yapı capsula ungulae damar ve sinirden zengin olan corium ungulae ’yi aynen bir ayakkabı gibi içine alır. Ata çakılan nal bu bölgeye uygulanır.

Tek tırnaklılar ve geviş getirenlerde tırnak yere basan organ olarak geliştiğinden subcutis de organın fonksiyonuna uyarak tırnağın yerle temas ettiği taban bölgesinde kalınlaşarak esnek iplikler ve yağ dokudan yastıklar (torus- çoğul, tori) oluşturmuştur. Etçillerde ise parmaklar yere basan organ olarak gelişmiştir.

Boynuz (Cornu); Os frontale ’deki boynuz çıkıntısının ( processus cornualis ) üzerinde yer alan, kıl ve bez içermeyen, hayvanların korunma organıdır.