TEMEL VETERİNER FARMAKOLOJİ VE TOKSİKOLOJİ - Ünite 8: Mineral Maddeler ve Bitkisel Maddeler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Mineral Maddeler ve Bitkisel Maddeler

Mineral Maddeler

Hayvanların metallere maruziyeti genellikle yem ve suyla olmaktadır ve bu metallerden bazıları (arsenik, kadmiyum, civa, molibden, kurşun, selenyum gibi) son derece zehirli iken, bazıları (arsenik, kadmiyum, kobalt, krom, kurşun, nikel, selenyum gibi) karsinojenik etkili, bazıları da mutajenik ve teratojenik etkilere sahiptir.

Arsenik (As)

Arsenik bileşikleri halinde tabiatta yaygın olarak bulunur; başlıca doğal kaynakları mispikel veya arsenikli pirit, realgar ve orpiment’dir. Arsenik ile çevredeki toprak, bitki, meyve ve suların kirlenmesi; genellikle metal cevherlerinin işlenmesi esnasında ve arsenik üretimi sırasında oluşan arsenik trioksit’in toz halinde dumanla bölgeye yayılmasına bağlı olarak gelişir. Evcil hayvanlarda zehirlenmelere sebep olabilen önemli metallerden birisidir. Arsenik ile perakut, akut, subakut ve kronik nitelikte zehirlenmeler görülür.

Bakır (Cu)

Bakır doğada yaygın olarak bulunur. Özellikle tuzları (genellikle bakır sülfat) halinde tarımda (bağ ve meyve ağaçlarındaki paraziter mantarlara karşı) ve veteriner hekimlikte (antelmintik ve sümüklü böceklere karşı) geniş ölçüde kullanılan bir metaldir. Bakır zehirlenmesine tek mideli hayvanlar gevişenlere göre daha dayanıklı iken gevişen hayvanlar içerisinde bakır zehirlenmesine en duyarlı olanı koyundur. Hayvanlarda bakır ile akut, subakut ve kronik nitelikte zehirlenmeler görülür.

Civa (Hg)

Civa yer kabuğunun temel elementlerinden birisidir. Doğada normal sıcaklıklarda sıvı halde bulunan tek metaldir. Çevredeki civanın %80’i metalik civadır. Civanın zehirliliği, hayvanın türü, yaşı, cinsiyeti, alınma yolu gibi pek çok faktöre göre değişir. Civa bileşikleri insan, evcil ve yabani hayvanlar ile su canlıları için zehirlidir. Hayvanlar içerisinde civa bileşiklerine en duyarlı olanı sığırdır; bunu duyarlılık sırasına göre koyun, keçi ve kanatlılar takip eder.

Çinko (Zn)

Çinko, toprakta en fazla rastlanan 24’üncü elementtir. Maden yatakları ve toprakta başlıca çinko sülfür ve çinko karbonat şeklinde bulunur ve hemen tümüyle de kadmiyumla birliktedir. Hayvanlarda çinko ile genellikle akut ve kronik nitelikte zehirlenme vakaları görülür. Fazla miktarda alınan çinko, karında sancı, genellikle hafif-yeşil renkte sürgün, kusma, süt veriminde azalma, iştahsızlık, uyuşukluk, solunum güçlüğü, özellikle omuz eklemi olmak üzere eklemlerde şişme ve dolaşım şoku ile giden akut zehirlenmeye sebep olur.

Flor (F)

Yer kabuğunun oluşumuna katılan temel elementlerden birisidir. Özellikle diş ile kemiklerde yüksek yoğunlukta olmak üzere, tüm hayvansal doku ve organlarda bulunur. Hayvanlarda flor zehirlenmesi genellikle kronik nitelikte (florozis) gelişir. Florozis, özellikle flor ve alüminyum işletmelerinden yayılan toz ve buhar içerisindeki florürlerin çevredeki toprak, su ve bitkileri kirletmesi sonucunda, su ve toprağında normalin üzerinde flor bulunan yerlerdeki hayvanlarda sıklıkla görülür ve bu durum ciddi bir problem olarak değerlendirilir. Veteriner sağaltım ve toksikolojik yönden önem taşıyan flor bileşiklerinin başlıcaları sodyum florür, sodyum florosilikat, sodyum florosasetat ve florosetamid’dir. Bunlar içerisinde sodyum florür ve florosilikat en zeirlileridir. Hayvanlarda görülen flor zehirlenmesinin şiddeti, bileşiğin tipi ve çözünürlüğüne, alınan miktarına, maruz kalma süresine, hayvanın türü ve yaşına (genç hayvanlar daha duyarlıdır), vücuttan atılma hızına, beslenme şekline, soğuk, kuraklık, bireysel duyarlılık gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.

Kadmiyum (Cd)

Kadmiyum doğada genellikle çinko ile birlikte bulunan ve toksikolojik yönden önem taşıyan bir metaldir. Kadmiyum ile zehirlenen hayvanlarda böbrek, kan yapımı, solunum yolları, mide ve bağırsak, kemik doku, dolaşım sistemi gibi vücutta hemen tüm yapıların etkilenmesine ilişkin belirtiler dikkati çeker. Kadmiyumla ağız yoluyla akut zehirlenme durumunda; tükürük salgısı artışı, mide bulantısı, kusma, şiddetli karın sancısı ve sürgün görülürken, ilk 24 saatte şok ve su kaybına bağlı olarak ölüm oluşabilir. Bir-iki haftalık zehirlenme durumlarında ise özellikle böbrek, akciğer ve dolaşım bozuklukları ile karaciğer hasarı dikkati çeker.

Kurşun (Pb)

Hayvanlarda zehirlenmelere sebep olabilen önemli metallerden biridir. Doğada 200’den fazla mineral kaynağı kurşun içermesine rağmen, bunlardan üçü (galena, anglesit, cerussit) kurşun elde edilmesinde kullanılır.

Kurşun ile akut, subakut ve kronik tipte zehirlenmeler oluşur. Akut tipte zehirlenme durumunda klinik belirtiler genellikle ortaya çıkmadan hayvan ölmüş halde bulunur. Belirtilerin görüldüğü durumlar da genellikle 12-24 saat içinde ölümle sonuçlanır. Karın sancısı ve sürekli böğürme, tükürük ve gözyaşı salgılarında artış görülen ilk belirtilerdir. Sağılan hayvanlarda süt verimi azalır. Anılan belirtileri şiddetli kabızlık izler. Subakut zehirlenme olguları iştahsızlık, durgunluk, körlük ve davranış bozukluklarıyla başlar ve bu belirtileri dönme hareketleri, tremorlar, aşırı duyarlılık, tükürük salgısı artışı, diş gıcırdatması, karın sancısı, rumen tembelliği, başlangıçta peklik ve devamında da şiddetli sürgün takip eder. Hayvanlarda kronik kurşun zehirlenmesi ise sinir ve sindirim sistemi ile kan yapıcı organlar ve kas dokuya ilişkin belirtilerle kendini gösterir.

Molibden (Mo)

Toprakta en fazla rastlanan elementler arasında 54’üncü sırada bulunur. Dünyanın birçok yerinde bulunmakla birlikte, en önemli molibden kaynağı molibdenit’dir. Molibdenit genellikle bakır cevheriyle birlikte bulunur ve bakır işletmelerinde bir yan ürün olarak elde edilir.

Hayvanlarda molibden zehirliliği, maden işletmeleri veya çeşitli alaşımların ya da demir-molibden çeliğinin üretilmesi sırasında duman veya partiküllerle hava ya da artık veya atık maddelerle su ve toprak kirliliği sonucu yörede yetişen bitki ve otlarda tehlikeli düzeylerde birikmesine bağlı olarak gelişir. Hayvanların hepsi molibdene duyarlıdır; ama, deney hayvanları ve tek mideli hayvanların duyarlılığı daha azdır. Duyarlılık çoktan aza doğru sığır, koyun, kobay, tavşan, sıçan, domuz, at sırasını izler. Sığırlarda molibden ile zehirlenmede görülen en dikkat çekici klinik belirti gaz kabarcıklarıyla dolu şiddetli sürgündür.

Selenyum (Se)

Özellikleri yönünden kükürte benzeyen selenyum, toprakta organik ve inorganik bileşikleri halinde bulunur. Bazı bitkiler gelişmeleri için selenyuma gerek duyarlarken bazıları da topraktaki selenyumu yapılarında biriktirirler. İşte hayvanlar için selenyum zehirlenmesi yönünden esas tehlikeyi oluşturan da yapılarında selenyum biriktiren bu bitkilerdir. Selenyum vücuda genellikle ağız ve deri yoluyla alınır. Ağızdan alındıktan sonra sindirim kanalından kolay emilir ve tüm vücuda dağılır. Selenyum karaciğer, böbrek ve dalakta yüksek, beyin ve kaslarda düşük yoğunluklarda bulunur. Uzun süreyle düşük miktarlarda alınması halinde, kıl ve tırnaklarda da yüksek düzeylerde birikme eğilimindedir. Ayrıca selenyum plesantayı da geçer ve yavruda şekil bozukluklarına yol açar. Yine buna benzer şekilde kanatlılarda da yumurtaya geçer ve böylece embriyonun gelişmesi ve yumurtadan yavru çıkma oranını düşürür.

Nitrat ve Nitrit (NO 3 , NO 2 )

Tarımda azotlu gübrelerin yaygın şekilde kullanılması, insan, hayvan ve endüstriyel artıklardan kaynaklanan azotla toprak, sular, tahıllar ve bitkilerin azot seviyesi giderek yükselir. Ayrıca, bitkiler topraktaki azotu tümüyle kullanamazlar; bu durum da topraktaki azot yükünün giderek yüklenmesine sebep olur. Endüstriyel artıklar ve lağım suyu akıntıları da doğrudan yüzey sularına karışan fazla miktarda azot bileşikleri kaynağını oluşturur. Nitrat ve nitrit zehirlenmesinde klinik belirtiler 30 dakika ile 4 saat içinde başlar; şekillenen methemoglobin miktarına göre çeşitli derecelerdeki hipoksi belirtileriyle seyreder. Nitratın irkiltici olması sebebiyle, belirti olarak başlangıçta karın sancısı, kusma ve sürgün şekillenir. İlerleyen durumlarda solunum güçlüğü, siyanoz, nabzın hızlanması ve zayıflaması gibi solunum ve dolaşım sistemi yetmezliği belirtileri ile hareketlerde düzensizlik, çırpınmalar, koma ve en sonunda da ölüm görülür.

Tuz (Sodyum Klorür, NaCl)

Tuz zehirlenmesi tüm hayvanlarda görülebilir, fakat kanatlı hayvanlar ve domuzlar tuzla zehirlenmeye en duyarlı hayvan türleridir. Tuz zehirlenmesi hayvanlarda akut ve kronik tipte olabilir. Zehirlenmede hayvanlarda görülen belirtiler birbirine benzer. Fazla miktarda tuzun alınmasını takiben 1-2 saat içinde zehirlenme belirtileri başlar; daha ziyade merkezi sinir sistemine ilişkin belirtiler dikkati çeker. Zehirlenme genellikle 1-5 gün içinde görülür. Görülen belirtiler otonomik, motor, davranış ve sinirsel belirtiler olarak sıralanabilir.

Bitkisel Maddeler

Zehirli bitkiler dünyanın birçok yerinde geçmişten günümüze hayvanlarda büyük kayıplara neden olan önemli bir ekonomik sorun durumundadır. Bitkilerde bulunan çok sayıda zehirli-zararlı madde hayvanlar için önemli tehlike oluşturur. Hayvanlar genellikle otladıkları yerlerdeki zehirli bitkileri tanırlar ve normal olarak onları yemekten kaçınırlar. Yalnız, meraya yeni getirilen hayvanların yöreyi pek tanımamaları ve zehirli madde içeren bitkiler veya tohumlarının yem maddelerine ya da otlara karışması, hayvanlarda karşılaşılan bitkisel kaynaklı zehirlenmelerin en önemli nedenleridir.

Alkaloitler

Alkaloitler, asitlerle tuzlar şekillendirebilen ve bitkilerde yaygın şekilde bulunan azotlu bazlardır. Nikotin, koniin gibi (bu iki madde sıvı haldedir) yapılarında oksijen taşımayanlar dışında genellikle beyaz kristalize toz halde bulunurlar. Alkaloitler gerek serbest baz gerekse tuzları halinde tannik asit, ağır metaller ve metal tuzlarıyla kolayca çökerler. Bu sebeple, tannik asit veya tanen içeren maddeler alkaloitlerle zehirlenmelerde sindirim kanalında çöktürücü olarak sıklıkla kullanılırlar.

Asetat Türevi Alkaloitler

Asetat türevi alkaloitlerin başlıcalarını baldıran bitkisinde bulunan koniin, N-metilkoniin gibi maddeler oluşturur.

Koniin (Konisin) : Koniin, Maydanozgiller ailesinden Baldıran bitkisinin tüm kısımlarında bulunan sıvı bir alkaloittir. Koniin son derece zehirli bir maddedir ve koniinle zehirlenme belirtileri tüm hayvan türlerinde birbirine benzerlik gösterir. Kas güçsüzlüğü, sendeleyerek yürüme, pupillerde genişleme, nabızda önce yavaşlama sonra hızlanma ve ipliksi nabız şeklini alma, solunumda yavaşlama ve düzensizlikler görülür.

Benziltetrahidroizokuinolin Alkaloitler

Bu grupta morfin, kodein, tebain ve diğer afyon alkaloitler, aristoloşik asit, berberin, şelidonin, hidrastin, bikukulin, papaverin, rhoeadin gibi alkaloitler bulunur.

Opioidler (Morfin ve Diğer Afyon Alkaloitleri

Bu grupta morfin, kodein, tebain ve diğer afyon alkaloitler, aristoloşik asit, berberin, şelidonin, hidrastin, bikukulin, papaverin, rhoeadin gibi alkaloitler bulunur.

Fenilizokuinolin Alkaloitler

Bu grupta kolşisin, demekolşin gibi maddeler yer alır.

Kolşisin : Kolşisin; son derece zehirli, Zambakgiller ailesinden Acı çiğdem bitkisinin, özellikle tohumları olmak üzere, tüm kısımlarında bulunan bir alkaloitdir. Bitkinin belirtilen kısımlarında az miktarda da olsa demekolşin de vardır. İlkbaharda filizlenmiş acı çiğdem yapraklarının, sonbaharda çiçeklerinin, yazın da acı çiğdem tohumlarıyla bulaşık yemlerin veya otların yenilmesine bağlı olarak hayvanlarda zehirlenmeler oluşur. Kolşisin ile zehirlenmelerde, sığırlarda şiddetli karın sancısı ve yeşil-siyah renkte sulu sürgün görülür. Hayvanlarda mide-bağırsak yangısı, göğüs ve deride yanma, şiddetli damar hasarı ve dolayısıyla şok gelişir. Ayrıca belirgin bir kas güçsüzlüğü de görülür.

Terpenoid İndol Alkaloitler

Bu yapıyı gösteren maddelerin başlıcaları; Rauwolfia alkaloitleri (rezerpin, deserpidin, ajmalin gibi), yohimbin, vinblastin, vinkristin, striknin, brusin, toksiferin, tabersonin, katarantin, elliptisin ve vindolin’dir.

Striknin : Kargabüken bitkisinin tohumlarında bulunan ve sıçan zehiri olarak sıklıkla kullanılan indol alkaloittir. Belediyeler tarafından başıboş hayvanlarla mücadele amacıyla da kullanılan maddelerden birisidir. Strikninin etkisi çabuk başlar. Büyük miktarlarda alındığında 20-30 dakika içerisinde ölüme neden olur. Striknin beyin ve omuriliğin refleks uyarılabilirliğini artırarak, kaslarda tetanik kasılmalara yol açar. Strikninden etkilenenlerde görülen ilk zehirlenme belirtileri huzursuzluk, sinirlilik, kas titremeleri ve boyun tutukluğudur. Zehirlenme ilerledikçe, tonik kasılmalar şiddetlendiğinden, solunum kasları görev yapamaz hale gelir. Strikninle zehirlenmelerde ölüm sebebi, solunum kaslarının felci sonucu oluşan asfeksinin yol açtığı beyinde oksijen azalmasıdır.

Piridin Alkaloitler

Bu grupta nikotin, anabasin, anatabin, arekolin, risinin, termalin gibi alkaloitler bulunur.

Nikotin : Nikotin, Patlıcangiller ailesinden tütün bitkisinin yapraklarında bulunan bir alkaloittir. Birçok tuzu hazırlanmıştır; fakat genellikle nikotin sülfat halinde bulunur ve bu şekilde kullanılır. Nikotinin antelmintik ve dış parazit ilacı olarak kullanılması, hayvanların tütün tarlalarında otlaması veya tütün bitkisini ya da sigara artıklarını yemeleri sonucu zehirlenmeler oluşur. Nikotin son derece zehirli bir maddedir. Zehirlenme belirtileri 15-45 dakika içinde ortaya çıkar; belirtiler hafif olaylarda 1-2 saat, şiddetli durumlarda 24 saate kadar uzar.Nikotin merkezi sinir sistemi için son derece zehirli bir maddedir; önce geçici olarak merkezi sinir sistemini uyarır, daha sonra ciddi biçimde baskı altına alır.

Purin Alkaloitleri (Ksantin Türevleri)

Kafein, teofilin, teobromin gibi maddeler purin alkaloitleri diye bilinirler. Çay, kahve, kola kokoa gibi bitki ve diğer maddelerde bulunurlar. Bu maddelerle zehirlenmelerde uyarı hali, huzursuzluk, tremorlar, önce aralıklı ve sürekli çırpınmalar, sonra genel güçsüzlük ve tükenme, kalpte hızlanma, sık idrar yapma gibi belirtiler dikkati çeker

Tropan Alkaloitler

Bu grupta atropin, skopolamin, hiyosiyamin ve kokain gibi alkaloitler bulunur.

Atropin ve Skopolamin (Belladon Alkaloitleri) :Atropin ve skopolamin (hiyosin), Patlıcangiller ailesinden birçok bitkide bulunurlar. Bunlardan en önemlileri Güzelavratotu, Banotu, Tatula ve Adamotu bitkileridir. Sağaltım amacıyla kullanılan atropin veya hiyosinle doz aşımı hallerinde, amfizemli hastalarda hileli alım-satım amacıyla bu maddelerin fazla miktarda kullanılması durumunda ve bu maddeleri içeren bitkilerin aşırı miktarlarda hayvanlar tarafından yenilmesi sonucunda zehirlenme vakaları oluşur. Atropin ve benzeri maddelerin zehirliliği; hayvanın türüne, uygulama yoluna ve izomer şekline göre önemli ölçüde değişir.

Özellikle atropinle olmak üzere, belladon alkaloitlerine bağlı oluşan zehirlenme olaylarında, klinik belirtiler hızlı başlar ve belirtiler saatler, hatta günlerce devam edebilir. Ciddi zehirlenme olaylarında ise ilk 24 saat içerisinde ölüm oluşur. Atropinle zehirlenmenin belirtileri tüm hayvan türlerinde birbirine benzer. Ağızda kuruma, susama, pupillerde genişleme, nabız ve solunum sayısında artma, kabızlık, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan ve kas titremeleri görülen belli başlı belirtilerdir.

Glikozitler

Glikozitler hidroksil veya sülfidril grubu içeren maddelerin şeker kalıntılarıyla oluşturdukları bileşiklerdir. Bitkilerdeki glikozitlerin hepsi ön-madde halindedir ve enzimatik veya alkali hidrolizle yapılarından glikoz veya glikoz-asetik asit ayrılarak esas glikozit serbest kalır. Yapılarında bulunan şeker ve şeker olmayan kısım birbirine eter bağıyla bağlanmıştır. Etkin kısımları genin olan glikozitler genellikle su ve alkolik çözücülerde çözünürler. Etkin maddenin sonuna -in veya -inum getirilerek isimlendirilen glikozitlerin toksikolojik bakımdan en önemlileri; kalp glikozitleri, siyanogenetik glikozitler, saponinler, glukosinolatlar, solanin ve antraglikozitlerdir.

Kalp Glikozitleri

Yapılarında kalp glikoziti içeren 300’den fazla bitki çeşidi bulunur ve bunlardan en önemlileri; Yüksükotu bitkileri, Strofantus, Adasoğanı, Vadi zambağı, Zakkum ve Bohçaotları’dır. Kalp glikozitlerinin en önemli temsilcileri ise digitoksin, digoksin, gitoksin, gitalin, strofantin glikozitleri (strofantin-k, strofantin-g), lanatosit A, B, C ve diginatin’dir. Sağaltımda kullanılan glikozitlerle dijitalleme veya idame doz uygulamaları sırasında oluşacak doz aşımı hallerinde, gereğinden uzun süreyle kullanılmaları durumunda ve bu maddeleri içeren bitkilerin aşırı miktarlarda tüketilmesi sonucunda zehirlenme vakaları görülür. Kalp glikozitlerinin zehirliliği değişkendir ve bunlar içerisinde en zehirlisi digitoksin’dir. Bu madde vücuttan çok yavaş atıldığı için birikici özelliğe de sahiptir. Digital zehirlenmesi hafif sindirim kanalı bozukluğundan başlayıp, giderek zayıflama ve hayati tehlike doğuracak şekilde kalpte atım düzensizliklerine kadar giden çeşitli belirtilerle seyreder. Zehirlenmenin son döneminde kalp vurumları hızlı ve düzensizdir ve son aşamada ise kalpte durma şekillenir.

Siyanogenetik Glikozitler

Yapılarında siyanhidrik asit (HCN, hidrojensiyanür) bulunduran ve bunu asidik veya enzimatik hidrolizle salıveren bitkiler siyanogenetik bitkiler (acıbadem, taflan, şeftali, kiraz, keten, sorghum türleri) olarak bilinirler. Evcil hayvanlarda siyanürle zehirlenmenin en önemli kaynağını bu bitkiler oluşturur. Glikozit yoğunluğu bitkinin gelişme dönemine göre de değişir. Taze halde-erken dönemde glikozit miktarı daha fazladır. Bu bitkilerde bulunan siyanogenetik glikozitlerin başlıcaları; amigdalin, prunasin, sambunigrin, dhurrin, linamarin, vicianin, asasipetalin, phidroksimandelonitril, lukumin, holokalin, lotaustralin, taksifillin, triglokinin, tetrafillin A, B ve zierin’dir. Şiddetli siyanür zehirlenmesinde ölüm birkaç dakika içerisinde oluşur ve genellikle hayvanlar çoğu kez ölmüş olarak bulunur.

Saponinler

Saponinler; azot içermeyen, glikozitik yapılı, çok düşük yoğunluklarda bile suyla çalkalandıklarında köpüren, deri ve mukozalarla temasa geldiğinde irkilti ve yangıya yol açan, alyuvarları parçalayan ve pekçok bitkide bulunan maddelerdir. Bu maddelerin en önemli temsilcileri saponin, githagenin, saporubrin, eskulin, dioscin, glisirrhizin ve glisirrhetik asit’tir. Saponin ihtiva eden bitkilerin başlıcaları ise; karamuk, sabunotu, atkestanesi ve meyanotu’dur. Alyuvarları parçalaması sebebiyle, damar içi yolla alındıklarında çok zehirlidirler. Buna karşılık, ağız yoluyla alındıklarında ise zehirlilikleri çok azdır. Saponinlerin etkisi çok hızlı ortaya çıkar ve etkilenen hayvanlarda 1-3 saat içinde bitkinlik, kusma, sancı, sürgün, tükürük salgısında artış ve boğulma belirtileri görülür.

Solanin ve Benzeri Glikozitler

Suda çözünmeyen, ısıya dayanıklı maddelerdir ve Patlıcangiller ailesinden birçok bitkide bulunurlar. Patlıcangiller ailesinde solanin yanında, kakonin, solasonin ve tomatin isimli diğer bazı maddeler de bulunur. Bu maddeleri ihtiva eden başlıca bitkiler; itüzümü, yabanyasemini, domates, patates, patlıcan, japon kirazı ve ısırganotu’dur. Bu bitkilerin, özellikle de filizlenmiş patateslerin aşırı miktarda yenilmesi ile hayvanlarda zehirlenmeler oluşur. Ağızdan alındığında, sindirim kanalından zayıf şekilde emilmesi, vücuttan dışkı ve idrarla çabuk atılması, sindirim kanalındaki bakteriyel flora tarafından daha zayıf etkili solanidin’e çevrilmesi sebepleriyle bu yolla zehirliliği azdır. Etkilenen hayvanlarda salya artışı, kusma, sancı, sürgün ve benzeri sindirim kanalı belirtileri; durgunluk, sersemlik, güçsüzlük, ülserli ağız yangısı, konjunktivit, bacaklarda ekzema, solunum ve kalp atımlarının zayıflaması gibi belirtiler dikkati çeker.

Glukosinolatlar

Yapılarında kükürt bulundurdukları için tiyoglikozitler diye de bilinirler. Bunlar bitkinin mantar ve diğer zararlılara karşı savunma sistemini oluştururlar ve çoğu yönden siyanogenetik glikozitlere benzerler. Bu grupta başlıca irkiltici yağlar (sinigrin, allilizotiyosiyanat, sinalbin, akrinilizotiyosiyanat), guvatır yapıcı maddeler (progoitrin) ve sisteinsülfoksitler (alliin, S-metilsisteinsülfoksit) bulunur. Glukosinolatlar içerisinde irkiltici yağlardan olan hardal yağı; deri ve mukozalar için son derece irkiltici olması yönüyle ayrı bir öneme sahiptir.

Fenolik Bileşikler

Başlıcaları; kaffeik asit, ferulik asit, ellagik asit, gallik asit ve türevleri, flavonoitler, antosiyanidin, gossipol, komarinler, miristisin, urishioller ve katekolaminler’dir.

Gossipol

Pamuk tohumu küspesi ile bitkisinde gossipol; “serbest” veya “bağlı gossipol” şeklinde bulunur. Bağlı haldeki gossipol hayvanlar için zehirli değildir; dolayısıyla, pamuk tohumu küspesi ve diğer yem hammaddeleri ve yemlerin zehirliliği doğrudan içerdikleri serbest gossipolla ilgilidir. Gossipol genellikle subakut ve kronik nitelikte zehirlenmeye neden olur.

Tanen (Tannik Asit)

Tanen veya tannik asit ülkemizde de yetişen birçok ağaç ve bitki türünde bulunur ve bu bitkiler içerisinde hayvanlarda zehirlenmeye neden olması yönüyle en önemli olanı meşe’dir. Tanenler ile zehirlenme durumlarında, belirtilen bu etkilerin yanında özellikle gevişenlerde bitkinlik, durgunluk, iştahsızlık, sarılık ve sancıyı takiben inatçı peklik dikkati çeker.

Işığa Duyarlı Kılan Bitkiler

Bazı bitkilerde vücudu ışığa duyarlı kılan maddeler bulunur ve kimyasal olarak bu maddeler genellikle kuinon ve furanokoumarin türevidirler. Bu maddelerin kendileri etkin olabildikleri gibi, vücutta oluşan metabolit’leri de son derece etkindirler. Bu maddeler vücudun özellikle doğrudan güneş ışığına maruz kalan kesimlerindeki hücrelerde bulunan duyarlı reseptörleri etkileyerek kendilerine has etkileri başlatırlar.

Östrojenik Bitkiler

Ülkemizde de yetiştirilen çok sayıda bitki, tarım ürünü, yem maddesi, sebze ve meyvede östrojenik etkili bileşikler bulunabilir ve bu maddeleri içeren bitkilerin özellikle çiftlik hayvanları tarafından tüketilmesiyle de hayvanlarda üreme düzensizlikleri ve kısırlık olguları görülebilir. Bu bitkilerde ve bitki tohumlarındaki östrojenik maddelerin başlıca temsilcileri ise; genistein, biochanin A, daidzein, gratensin, enterolakton, enterodiol, koumestrol’dür. Bu maddelerden özellikle genistein ve koumestrol bitkilerde yaygın şekilde bulunurlar.

Zehirli Yağ Asitleri

Özellikle yabani şalgam, kolza ve pamuk gibi bitkilerde veya bunlardan elde edilen yağlarda bulunan erusik asit, sterkulik asit, malvalik asit, setoleik asit, fitanik asit gibi yağ asitleri vücutta sindirilemedikleri için hayvanlarda zehirlenmeye neden olabilirler.

Diğer Maddeler

Bu grupta andromedotoksin, rotenon, piretrum, tujon, safrol, yer fesleğeni, ginkgo, maviyeşil yosunlar, zambak gibi bitkiler-maddeler önem taşır.