TEMEL VETERİNER FARMAKOLOJİ VE TOKSİKOLOJİ - Ünite 5: Kemoterapötikler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Kemoterapötikler
Giriş
Kemoterapi 19’uncu yüzyılın sonlarında Alman araştırıcı Paul Ehrlich’in ortaya attığı bir terimdir. “Konakçıya zarar vermeksizin veya çok az zarar vererek vücudunda bulunan bakteri, iç ve dış parazit, virüs, protozoa gibi zararlıların gelişmesini durduran veya öldüren maddelerle yapılan bir sağaltım şekli” olarak tanımlanır.
Kemoterapide kullanılan maddeler seçici (seçkin) etki nin örnekleridirler. Seçkin etki mikroorganizma (parazit, mantar da dahil) hücreleri ile memeli hücreleri arasında bulunan yapı ve biyokimyasal farklılıkların bir sonucudur.
Kemoterapötiklerin Sınıflandırılması
Kemoterapide kullanılan maddeler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
- Antibiyotikler: Antibakteriyel ilaçlar olarak da bilinirler; bakteri, rickettsia, chlamydia, bazı iç ve dış parazitlere etkilidirler.
- Antelmintikler: Yuvarlak ve yassı kurtları (şerit ve kelebekler) etkileyen maddelerdir.
- Dış parazitleri etkileyen ilaçlar: Bit, pire, uyuz, kene, uçucu sinek ve benzeri parazitlere etkilidirler.
- Antiseptik-dezenfektanlar (jermlere etkiyen maddeler): Canlı ve cansız yüzey veya yerleri mikroplardan arındırmak için kullanılan maddelerdir.
- Mantarlara etkiyen ilaçlar : Mantarlara etkili ilaçlardır.
- Protozoa türlerini etkiyen ilaçlar : Koksidi, babesia, theileria, histomonas, trypanosoma, anaplasma ve benzeri protozoa türlerini etkilerler.
- Virüslere etkiyen ilaçlar: Virüsleri etkileyen maddelerdir.
- Kanser sağaltımında kullanılan maddeler: Kanser sağaltımında bulunan ilaçlar yer alır.
Kemoterapötiklerin İstenmeyen Etkileri
Kemoterapötiklerin istenmeyen etkileri şöylece sıralanabilir:
- Alerjik etki
- Karsinojenik etki
- Teratojenik etki
- Sindirim kanalı bakteri topluluğu
- İlaca duyarlılık
- Doku ve organ hasarı
Antibiyotikler
Antibiyotikler bakteriler üzerinde olan etkilerine göre iki grupta toplanabilirler:
- Bakterilerin gelişmesini/üremesini yavaşlatan/durduranlar
- Bakterileri öldürenler (bakterisidler)
Antibakteriyal Etkinlik
Antibiyotiklerin bakteriler üzerine olan etkileri şunlardır:
- Bakterilerin gelişmesini/üremesini yavaşlatan/durduranlar (bakteriyostatikler): Bu ilaçlar bakterilerin gelişmesi ve üremesini yavaşlatır-engellerler. Tetrasiklinler, makrolidler, fenikoller, sulfonamidler ve kinolonlar örnek olarak verilebilir.
- Bakterileri öldürenler (bakterisidler) : Bu şekilde etkiyen ilaçlar bakterileri doğrudan öldürürler; özellikle perakut ve akut seyirli hastalıkların sağaltımında bu ilaçlar tercih edilir. Bakterileri öldürerek etkiyen ilaçlar, bakterilerin gelişmesini de önlerler. Betalaktamlar, nitrofuranlar, aminoglikozidler, polimiksinler ve novobiosin örnek olarak verilebilir.
Etki Spekturumu
İlaca duyarlı bakteri türlerinden tamamına o maddenin antibakteriyel etki spektrumu adı verilir. İlaçlar etki spektrumuna göre şöyle gruplandırılırlar:
- Dar spektrumlular : Yarı-sentetik türevleri dışında kalan ve başlıca Gram-pozitif bakterilere etkiyen penisilinler ve basitrasin, sadece Gramnegatif bakterilere etkiyen polimiksinler ile sadece Gram-pozitif bakterilere etkiyen basitrasin bu grupta değerlendirilir.
- Geniş spektrumlular : Gram-pozitif ve -negatif bakteriler, riketsiyalar, virüsler, helmintler, protozoa ve hatta dış parazitlere etkili bileşiklerdir. Ampisilin ve amoksisilin de dahil yarı-sentetik ve sentetik penisilinler, tetrasiklinler, fenikoller, kinolonlar ve sulfonamid- trimetoprim karışımları bu gruptadır.
Antibiyotiklerin Etki Şekilleri
Antibiyotikler bakterileri çeşitli şekillerde etkileyerek öldürürler veya gelişmelerini ya da üremelerini önlerler.
- Hücre duvarı sentezinin engellenmesi: Bakteri hücrelerinde, stoplazmik zarın dış yüzünü kuşatan sert bir hücre duvarı vardır; kalınlığı 10- 25 nm arasında değişir. Bakteride hücre duvarının şekillenmesini engelleyen ilaçlar gelişmekte-çoğalmakta olan bakterilere etkilidirler; etkileri genellikle öldürücüdür.
- Hücre zarı geçirgenliğinin değiştirilmesi: Bakteri hücre zarı (stoplazmik zar) 2-4 sıralı molekül kalınlığında ve sıkıca paketlenmiş lipoprotein yapılıdır; az sayıda delik vardır ve suya geçirgenliği zayıftır.
- Nükleik asit sentezinin önlenmesi: Bakterilerde nükleik asitlerin sentezini engelleyen ilaçların çoğunun memeli hücrelerinde de benzer etkisi vardır; bu maddelerin çoğu ilaç olarak pek kullanılmazlar. Mitomisinler, aktinomisinler, daunorubisin, daksorubisin gibi bazıları kanserin sağaltımında uygulama bulurlar. Kinolonlar bakterilerde DNA jiraz etkinliğini engeller.
- Ara metabolizmanın bozulması : Sulfonamidler, trimetoprim, izoniazid gibi maddeler bakterilerde ara metabolizmayı bozarak, son derece önemli bazı maddelerin (folik asit gibi) sentezini engellerler.
- Protein sentezinin engellenmesi: Bakterilerde ribozomlar ile birleşerek, mRNA ile yönetilen protein sentezini bozarlar.
Antibiyotiklerle Sağaltımda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Hastalıkların tanısı mümkün olduğunca erken yapılarak, en etkili ilaç şekliyle sağaltıma başlanmalıdır.
- Hastanın savunma sistemlerinin bozuk olduğunda bağışıklık sistemi yetmezliği veya baskılandığı durumlarda öncelikle bakterileri öldürücü ilaçlar seçilmelidir.
- Antibiyotiklerle başlatılan sağaltımda 2-3 gün içinde hastanın durumunda iyileşme dikkati çekmezse, tanı ve sağaltımda kullanılan ilaç gözden geçirilmelidir.
- Aynı bakterilerin sebep oldukları çeşitli hastalıkların sağaltımının mümkünde tek ilaçla yapılması; birçok bakterinin işe karıştığı olaylarda ya geniş etki spektrumlu ilaçların veya ilaç karışımlarının kullanılması tavsiye edilir. Bu durum antibiyotiklere direnci de en aza indirir.
- Kullanılacak ilacın hastalık etkenine etkisinin güçlü, konakçıya istenmeyen etkisinin az olması ve kullanılmaması gereken durumların iyi bilinmesi gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Antibiyotiklere Direnç
Direnç, genel olarak bakterilerin ilaç tarafından etkilenmemesi anlamına gelir. Klinik olarak ilaç direnci bir ilacın kullanıldığı sağaltım dozlarında plazmada sağladığı yoğunluklarda duyarlı olduğu bilinen bakteri türü veya suşlarının yaşayabilme ve çoğalabilmeleri anlamına gelir. Direnç doğal ve kazanılmış (mutasyonal ve aktarılabilir direnç) diye ikiye ayrılır. Bir ilaca dirençli olan bir bakteri türü benzer yapı veya etki şekline sahip diğer bir ilaca da dirençli olabilir.
Antibiyotik Kullanımını Etkileyen Faktörler
- Antibiyotik kullanımını etkileyen faktörler şunlardır:
- Etkili kan yoğunluğu
- Doku döküntüleri ve irin
- Verilme yolu ve emilme
- Doğal engeller
- Bağırsak engeli
- Seroz zarlar
- Plasenta
- Göz sıvısı
- Kan-beyin engeli
- Meme bezi
- Atılma yolları
- Ekolojik faktörler
- Bağışıklık sistemi
- Hücre içine yerleşen bakteriler
Antibiyotik Çeşitleri
Antibiyotikler kimyasal yapılarına göre beta-laktamlar, aminoglikozidler, makrolidler, tetrasiklinler, florokinolonlar, sülfonamidler, fenikoller, diğer antibakteriyel maddeler diye birçok gruba ayrılırlar.
Penisilinlerin İstenmeyen Etkileri
Penisilinlerle yapılan sağaltım esnasında ortaya çıkan istenmeyen etkilerin çoğu alerjik niteliktedir;
- Alerjik tepkimeler : Gerek doğal, gerekse yarısentetik penisilinler önceden duyarlı hale gelmiş insan ve hayvanlarda alerjik tepkimelere (özellikle IgE antikorları aracılığında Tip I alerji) sebep olurlar. Bir penisilin çeşidine alerjisi olan diğer penisilin türevlerine ve hatta sefalosporinlere de duyarlı olabilir. Penisilinlere oluşan alerjik tepkimelerin sıklığı kullanılan doz, uygulama yolu, sağaltım suresi ve ilacın şekline göre değişkenlik gösterir.
- Doğrudan istenmeyen etkileri: Ağızdan, özellikle yüksek dozlarda verildiklerinde, bulantı, kusma ve sürgüne sebep olabilirler.
- İlaç etkileşmeleri: Penisilinler aminoglikozid antibiyotikler ve sefalosporinlerle aynı yönde etkileşme yaparlar. Bazı penisilin türevleri kanamaya eğilimi artırırlar; trombositlerin bir araya gelmesi ve kümeleşmelerini bozmaları sebebiyle, pıhtılaşmayı engelleyici ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdırlar.
- Kullanılmaması gereken durumlar : Penisilinler kendilerine alerjik olarak duyarlı olanlarda at, yılan, kurbağa ile yukarıda sayılan deney hayvanları ve perde ayaklı kanatlılarda (ördek, kaz gibi) kullanılmamalıdır.
Antelmitikler
Sindirim kanalı, solunum yolları, karaciğer, göz, kalp gibi yerlerde bulunan iç parazitlere etkirler. Parazitleri ya konakçının vücudunda öldür ya da sadece vücut dışına çıkarılmasını sağlarlar. Geniş ve dar spektrumlu durlar.
Antelmintiklerin Etki Şekilleri
Antelmintiklerin etki şekilleri şöylece sıralanabilir:
- Enerji metabolizmasının bozulması : Glikozun emilmesi veya taşınmasının bozulması (Fenbendazol, mebendazol, oksibendazol, flubendazol gibi); Glikolizin önlenmesi (Arsenik ve antimon bileşikleri gibi); Mitokondriyal tepkimelerin engellenmesi (Mebendazol dışındaki Benzimidazoller); Elektron taşınmasıyla ilgili fosfatlanmanın önlenmesi (Fenolik ilaçlar, Salisilanilid türevleri gibi).
- Sinirsel iletimin etkilenmesi : AkE’ın etkinliğinin engellenmesi (Triklorfon, koumafos, diklorvos gibi); Kolinerjik agonistler (Befenium, Tenium, Levamizol gibi); Kaslarda gerilimin artırılması (Piperazin, dietilkarbamazin, avermektinler, milbemisinler gibi); Zarın depolarizasyonu (Praziquantel)
- Diğer etki şekilleri: Nükleik asit sentezi ve sonuçta üremenin engellenmesi; bağışıklık sistemi için opsonizer.
İdeal Bir Antelmintiğin Özellikleri
İdeal bir antelmintiğin özellikleri şöylece sıralanabilir:
- Sağaltım güvenliği geniş olmalıdır; yani, parazitlere istenen ölçüde etkiyen ilaç miktarı ile konakcıda zehirlenmeye yol açabilen miktarı arasındaki mesafe büyük olmalıdır. Sağaltım indeksi <4 olan maddeler genellikle tehlikeli olarak kabul edilir.
- İlacın etkinliği iyi olmalıdır. Normal şartlarda antelmintik bir ilaç hem ergin hem de çeşitli gelişme dönemlerindeki larvalara etkili ve geniş etki spektrumlu olmalıdır. İlacın hayvandaki parazit yükünü >%90 azaltması istenen bir özelliktir.
- Kolayca verilmeye elverişli bir dozda etkili olmalıdır; diklorofen ve hekzakloroetanda olduğu gibi, bazı antelmintikler çok etkili olmakla beraber, sağaltım amacıyla kullanılacak ilaç miktarı bazen uygulama zorluğuna yol açabilecek kadar fazladır.
- Parazitleri öldürdükten veya hareketsiz kıldıktan sonra vücuttan atılmalarını da sağlamalıdır.
- Verildikten sonra, sindirim kanalından hızlı emilip parçalanmamalıdır.
- Genellikle tek dozda sağaltım sağlamalıdır.
- Uygulanması veya hayvan tarafından kabul edilmesi kolay olmalıdır.
- Ucuz olmalıdır.
- Yenilebilir dokularda, süt, yumurta gibi besinlerde kalıntı problemine yol açmamalıdır.
Antihelmintiklerin Kullanılma Yolları
Antihelmintiklerin kullanılma yollarını şunlardır:
- Ağız
- Deriye dökme veya damlatma
- İlaçlı yem
- Parenteral enjeksiyon
- Rumen içi (uzun etkili-yavaş salıveren şekiller)
Kelebeklere Etkiyen İlaçlar
Kelebek hastalığının sağaltımında kullanılan son derece etkili ilaçlar (hekzaklorofen, diamfenetid, oksiklozanid, nitroksinil, rafoksanid, benzimidazoller, klorsulon) vardır.
Şeritlere Etkiyen İlaçlar
Geçmişte şeritlere karşı kullanılan ilaçlar; şeritleri öldürenler ve vücut dışına atılmasını sağlayanlar şeklinde sınıflandırılmıştır. Bugün için kullanılan ilaçlar (niklozamid, praziquantel, bunamidin tuzları, resorantel, arekolin) her iki etkiyi de sağlarlar.
Yuvarlak Kurtlara Etkiyen İlaçlar
Yuvarlak kurtlara karşı kullanılan çok sayıda ilaç vardır. Bunlar Benzimidazollar (tiyabendazol, albendazol, fenbendazol, kambendazol); Ön-benzimidazollar (netobimin); İmidazotiyazollar (levamizol); Tetrahidropirimidinler (morantel); Antibiyotikler: (avermektinler, milbemisinler, nemadektinler); Piperazin tuzları; OF bileşikler (triklorfon, koumafos); Kuvarterner amonyum bileşikleri (befenium).
Dış Parazitleri Etkileyen İlaçlar
Bu ilaçlar insan ve hayvanların vücut yüzeyi (bazen vücutlarında) ya da bitki ve cansız cisimler üzerinde veya çevresinde bulunan ya da gelişen parazitleri (haşarat, böcek, pest) öldürür veya gelişmeleri veya üremelerini engellerler; bu maddeler genellikle insektisitler veya pestisitler olarak bilinirler. Veteriner hekimlik yönünden terim hayvanların deri veya deri altı ile gezindikleribarındıkları yerlerde yaşayan parazitlere karşı kullanılan ilaçları ifade eder.
İlaçlar Kullanılırken Dikkat Edilecek Hususlar
- İlaçların çoğu son derece zehirlidirler; hedef olmayan hayvan veya insanlarda zehirlenmelere ve hatta ölüme de yol açabilirler.
- Kendileri için önerilen kullanım yerleri ve talimatlarına göre kullanılmalıdırlar.
- Uygulama çözeltileri hazırlandıktan sonra kaplar iyice yıkanmalı; yıkantılar banyo veya püskürtme çözeltilerine katılmalı, boş kaplar başka bir amaçla kullanılmaksızın imha edilmelidir.
- Hayvanın türü, fizyolojik durumu (sağılıyor, kuruda, gebe vb.) ve beslenme şekli dikkate alınarak, ilaç ve uygulama şekli seçilmelidir.
- Sağılan hayvanlarda banyo şeklinde ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.
- Gıda değeri olan hayvanlarda kullanılırken dikkatli olmalıdır.
- Kalıntı tehlikesi önemsiz veya hiç olmayan ilaçlar seçilmeli.
- Hayvanlar kesime gönderilmeden önce belli bir süre bekletilmeli.
- Süt veya yumurtanın kullanılmama süreleri göz önünde tutulmalıdır.
- Aynı etkin maddeyi ihtiva etseler bile, tarım zararlıları için hazırlanan ilaç müstahzarları hayvanlarda kullanılmamalıdır.
İdeal Bir Dış Parazit İlacının Özellikleri
İdeal bir dış parazit ilacının özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Tüm parazitlerin yaşam halkasının her devresini etkilemeli,
- Etkisi yeteri derecede hızlı ve kalıcı olmalı,
- Konakçı için istenmeyen etkileri ya çok az veya hiç olmamalı,
- Ucuz olmalı ve kolay bulunmalı,
- Katkı maddeleri ve taşıtıyla geçimli olmalı,
- Konakçıdan elde edilen besinler ve çevrede kalıntı problemi doğurmamalı; çevrede hızla parçalanmalı,
- Parazitlerde kendisine karşı dirençli tür veya suşlar ortaya çıkmamalı.
Antiseptik ve Dezenfektanlar
Antiseptik ve dezenfektanlar, seçici özelliği olmayan ve yerel olarak kullanılan anti enfektif maddelerdir. Bunların etkinliği uygulanan alanlardaki sınırlı sayıda mikoorganizmanın yıkımlanmasından başlayarak mikroorganizmaların tamamen yok edilmesine kadar geniş bir etki alanını ifade eder.
Antiseptik ve dezenfektan kavramlarının farklılıkları şöyle açıklanabilir:
- Dezenfektan veya jermisid : Bakteri ve hastalık yapıcı diğer etkenleri tahrip etmek için kullanılan madde olarak tanımlanır. Dezenfektanlar mikroorganizmaları öldürerek etkirler ve genellikle cansız cisimler üzerine uygulanırlar. Mikroorganizmalar yanında, konakçının hücrelerine yönelik yıkımlayıcı etki de oluştururlar.
- Antiseptik : Mikroorganizmaları genellikle öldürmezler; üreme veya gelişme hızını yavaşlatırlar ya da engellerler. Bakteriyel hastalıkları önlemek veya baskı altında tutmak için canlı yüzeylere (deri, mukoza gibi) uygulanırlar.
Antiseptik/Dezenfektanların Kullanılması
Veteriner hekimlikte antiseptik ve dezenfektanların kullanım alanlarını şöylece sıralanabilir:
- Deri ve mukozalardaki yüzeysel hastalıkların sağaltımı veya bu kesimlerin mikroplardan arındırılması
- Ameliyat sahasındaki mikroorganizmaların yok edilmesi
- Yara ve yanıkların sağaltımı
- Vücudun dışarıyla ilgili boşluklarındaki hastalıkların sağaltımı ve önlenmesi
- Ahır, ağıl, kümes, kuluçkahane ile bu kesimlerdeki alet ve malzemeler, gıda imalathaneleri ile buralarda kullanılan malzemelerin mikropsuzlaştırılması
- Meme başı antisepsisi
- Gıda maddeleri
- İlaçların korunması.