TEMEL YEM BİLGİSİ VE HAYVAN BESLEME - Ünite 6: Süt Sığırı Beslenmesinin Temel İlkeleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Süt Sığırı Beslenmesinin Temel İlkeleri

Ünite 6: Süt Sığırı Beslenmesinin Temel İlkeleri

Giriş

Süt sığırı yetiştiriciliği ülkemizde giderek artan bir biçimde ilgi alanı olmaya başlamıştır. Bu kapsamda sayıları hızla artan modern sistemlere dayalı süt sığırı işletmeleri kurulmaya başlamıştır. Süt sığırlarının doğru ve dengeli bir şekilde beslenmeleri işletme karlılıklarında önemli bir faktördür. Bu doğrultuda uygulanacak beslenme planları, sadece bir dönemi ya da süreyi içermeyip, süt sığırının tüm yaşamı boyunca büyük bir dikkat ve titizlikle uygulanmalıdır.

Süt Sığırlarında Sindirim Sistemi ve Olayları

Sindirim Sistemi

Dudak, Diş ve Dil: Dudak ve dil yardımıyla otlar ağza alınır.

Tükürük Bezleri ve Yemek Borusu: Sığırlarda ağızın etrafına yerleşmiş çok sayıda tükürük bezi vardır. Yemler tükürük ile yumuşatılarak yemek borusu aracılığıyla işkembeye gider.

İşkembe ve Börkenek: İşkembe ve börkenek içeriklerinin benzer olması ve bu içeriklerin serbestçe birbirine karışıyor olması nedeniyle birlikte anılırlar. Alınan yem maddeleri yaklaşık 24-48 saat bu bölümde kalır. İşkembedeki kasılma hareketleri ile işkembe duvarında bulunan papillalar, yem ve içerikle temas eder. Böylece işkembe içerisinde fermantasyon sonucunda oluşan ürünler, işkembe duvarından papillalar aracılığıyla kana geçerler.

Kırkbayır: Kırkbayır çok sayıda kaslı yaprakçığın oluşturduğu midenin 3. bölümüdür. Kırkbayır, sığırlarda suyun büyük bir kısmının emildiği yerdir.

Şiirden: Sığırların 4. midesidir. Bu mide bölümünde sindirim ile ilgili enzimler ve asit salgısı bulunmaktadır.

İnce Bağırsak: İnce barsak duodenum, jejenum ve ileum olarak 3 kısımdan meydana gelir. Bağırsaklara gelen yem maddelerinin sindirimi bağırsaklardan salgılanan enzimler, safra bezlerinden gelen safra bileşenleri ve pankreastan gelen enzimler aracılığıyla gerçekleşir.

Kalın Bağırsak: Kör bağırsak kalın bağırsağın ilk kısmı olup depolama görevi yapar. İnce bağırsaktan gelen sindirim içeriği kör bağırsakta tekrar sindirime uğrar. Kalın bağırsaktan su ve mineral emilimi gerçekleşir.

Sindirim Olayları

Sığırlarda tükürük salgılanmasının çok önemli fonksiyonları vardır. Bunlar;

  • Yemin kayganlaşmasını ve lokma biçimini almasını sağlamak,

  • İşkembe sıvısı için tampon görevi yapmak,

  • İşkembede yer alan mikroorganizmalar tarafından kullanılan bazı besin maddelerini sağlamak,

  • İşkembe içeriğini sulandırarak asit yoğunluğunu azaltmaktır.

  • Kaba parçalar geviş getirilmek üzere tekrar ağıza getirilir ve geviş getirme bitince de tekrar yutulur. Sığırların geviş getirmeleri:

  • Yem maddelerinin tükürük ile karışmasına,

  • Tükürük salgılanmasının uyarılmasına,

  • Uzun parçaların küçültülmesine,

  • Yem maddelerinin içerisindeki besin maddelerine işkembedeki mikroorganizmaların kolayca erişebilmesine yardımcı olur.

  • Uzun parçacıklar halinde olan yem maddeleri uzun süre işkembede kalır.

Buzağıların Beslenmesi

0-2 Aylık Buzağıların Beslenmesi: Bu dönemde amaç buzağının hayatta kalmasını sağlamak ile bir an önce işkembe gelişimini sağlamaktır. En önemli husus doğumdan sonra buzağı bakımı ile ilgili gerekli tedbirleri almak ve sağlıklı ve kaliteli bir ağız sütünü bir an önce kendisine sunmaktır.

Ağız Sütü ile Besleme ve Önemi: Ağız sütü yeni doğum yapmış bir ineğin doğumun ilk birkaç günü içerisinde salgıladığı normal sütten farklı özelliklere sahip süte denir. Bu süt bir başka şekilde sağlanması mümkün olmayan bağışıklık maddelerini içerir. Buzağılar enfeksiyöz hastalıklara karşı çok az bir biçimde doğduğundan ancak ağız sütünü içerek pek çok enfeksiyöz hastalığa karşı direnç sağlarlar. Ağız sütü buzağıları, özellikle solunum sistemi hastalıklarına ve isale karşı korur. Ağız sütündeki bağışıklık maddeleri bağırsaklardan emilerek kana karışırlar. Doğumu izleyen ilk 24 saatin sonunda doğumun ilk saatlerine göre buzağının bağırsaklarından bağışıklık maddesi emilim oranı % 90 oranında azalır. Ağız sütü en erken zamanda ya da en geç 2 saat içerisinde mutlaka verilmelidir. Buzağıların yaşamlarının ilk birkaç saati içerisinde 2-2,5 litre civarında ağız sütü almaları gerekmektedir. Toplam günlük tüketim ise 4-6 litre civarında olmalıdır.

Normal Süt ile Besleme: Buzağılar doğduktan sonra 4 gün kadar ağız sütü ile beslendikten sonra normal süte geçilmelidir. Verilecek günlük normal süt miktarı buzağı canlı ağırlığının % 10’u kadar olmalıdır. Aşırı süt içirilmesi buzağıların buzağı başlangıç yemi gibi kuru yemlere olan ilgisini azaltarak sütten kesilme zamanını da uzatırken, gerekenin çok altında süt içirilmesi gelişme geriliklerine sebep olabilir.

Süt İkame Yemleri ile Besleme: Buzağı mamaları ağırlıklı olarak süt ve süt ürünlerinin özel işlemlerden geçirilerek kurutulmasıyla elde edilen ve normal süt yerine kullanılan yemlerdir. Normal süt içen buzağılara göre buzağı maması içirilen buzağılar daha düşük bir canlı ağırlık artışı sağlasalar da bu fark sütten kesimden sonraki günlerde kapanır. Buzağı mamaları buzağılara 2. haftanın başından sütten kesime kadar normal sütün yerine içirilebilir.

Kuru Yemler ile Besleme: Sağlıklı bir gelişme ve süratli canlı ağırlık artışı sağlanabilmesi bakımından işkembenin bir an önce geliştirilmesi gerekmektedir. Buzağılar 4 adet mideye sahip olmalarına rağmen yaşamlarının ilk haftalarında tek mideli özelliği gösterirler. Bu midelerden aktif olanı gerçek mide denilen şirdendir. Doğumda buzağı midelerinin ilk üç tanesi yani işkembe, kırkbayır ve börkenek gelişmemiş durumdadır. İşkembe sığırların tüketmiş oldukları yemin önemli bir kısmının sindirildiği, ihtiyacı olduğu enerjinin % 70’ inin sağlandığı yerdir. Ayrıca saman, kuru ot, çayır otu, yonca kuru otu, mısır silajı gibi birçok kaba yemin büyük ölçüde sindirildiği organdır. Buzağılarda işkembe gelişimi ne kadar süreyle süt verildiğine ve tüketilen süt miktarına, buzağı başlangıç yemi gibi kuru yemlerin verilmeye başlandığı zamana ve tüketilen kuru yem miktarına bağlıdır. Genç buzağılarda süt gibi sıvı maddeler işkembeye uğramadan doğrudan gerçek mideye (şirden) geçerler. Yeni doğmuş buzağılarda işkembe gelişiminde öncelik papilla gelişmesine verilmelidir. İşkembede bulunan papillaların en süratli gelişmeyi, enerji ve besin maddelerince zengin konsantre yem ham maddeleri kullanılarak hazırlanan ve çoğunlukla pelet formda üretilen bir çeşit yem olan buzağı başlangıç yemlerinin verilmesiyle sağladıkları ortaya konulmuştur. İşkembede bir miktar papilla gelişmesi sağlandıktan sonra sıra işkembe kaslarının geliştirilmesine ve güçlendirilmesine gelir. Kaba yemler fiziksel yapılarından dolayı buzağılarda işkembe kaslarının gelişmesi üzerine etkili yem maddeleridir. Bu amaçla kullanılabilecek en iyi kaba yem yonca kuru otudur. Buzağılara en erken 4 en geç de 6 haftalık yaştan itibaren serbest biçimde yonca kuru otu verilmesine başlanmalıdır. Üretilen asitler bir dereceye kadar oldukça faydalı ve enerji vericidirler. Ancak aşırısı sindirim sisteminde işkembe asitleşmesi olarak da adlandırılabilecek önemli bir probleme neden olabilir. Verilecek yonca kuru otu çiçeklenmenin 1/10 olduğu dönemde biçilmiş olmalıdır yoksa ishale neden olur. Saman gibi kötü kaliteli yemler ile sulu kaba yemler, taze çayır ve mera otları ile silajlar buzağı 2,5-3 aylık yaşa gelinceye kadar tüketime sunulmamalıdır. Saman erişkin hayvanlar tarafından dahi zor sindirilebilen bir yem maddesidir. Samanın hayvan beslemede kullanılma amacı dolgu maddesi olarak işe yaramasından ve geviş getirmeyi teşvik etmesinden dolayıdır. Silajlar, pancar posası gibi suca zengin yemler içeride yer kaplamakta ve buzağıların kuru yemleri daha az tüketmesine yol açarak iyi gelişmesini engellemektedirler.

Su: Bol ve temiz bir su yaşamın ilk haftasından itibaren buzağılara sağlanmalıdır. İşkembede mikrobiyal bir faaliyet vardır ve bu faaliyetin sürdürülebilmesi için, daha doğrusu alınan yemleri sindiren yararlı mikroorganizmaların iyi gelişebilmeleri için suya ihtiyaç duyulmaktadır.

Sütten Kesme: Buzağılarda sütten kesme genellikle 5-8. haftalar arasında olur. Sütten kesme işlemi birden bire ya da kademeli olarak yapılabilir. Sütten kesim sırasında buzağıların buzağı başlangıç yemlerini tüketimleri izlenmeli, üst üste iki gün boyunca en az 700 gr buzağı başlangıç yemi tükettiği saptanan buzağılar sütten kesilmelidirler. İşletmede sağlık sorunları varsa ve buzağılar soğuk ve sert hava koşullarına maruz kalıyorlarsa sütten kesme işlemi 8. haftaya kadar uzatılabilir.

2-6 Aylık Buzağıların Beslenmesi: Konsantre yem olarak enerji ve protein içeriği daha düşük olan buzağı başlangıç yemine geçilmelidir. Kaba yem kaynağı olarak yonca kuru otuna devam edilmeli, bu yapılamıyorsa iyi kaliteli çayır kuru otları verilmelidir. Bu uygulamaya dişi buzağılar dört aylık olana kadar devam edilmelidir. Bu yaşa gelen dişi buzağılar erkeklerden ayrılarak ayrı bir bölme içerisinde buzağı büyütme yemi yerine daha düşük enerji içeren konsantre yemlerle ve bir miktar kaba yemlerle beslenmeye başlanmalıdır. Buzağılara 3 aylık yaşa gelinceye kadar silaj gibi sulu yemlerle saman gibi kötü kaliteli kaba yemler verilmemelidir.

Damızlık Genç Dişi Sığırların Beslenmesi

Damızlık genç dişi sığır, ileride kendisinden döl ve süt verimi alabilmek amacıyla bakılıp beslenen 6 aylık yaş ila ilk doğumunu yapıncaya kadarki dönem arasında bulunan sığırlara verilen genel isimdir. Süt sığırları içerisinde 6-12 aylık yaşlar arasındaki genç dişi sığırlar düve adayı, 12 aylık yaştan doğuma kadar olan devrede ise düve olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde uygulanacak dengeli beslenme programları ve uygun bakım yöntemleri ile düvelerin döl verim performansları ile sağmal inek oldukları dönemdeki süt verimleri arttırılabilir.

Damızlık Genç Dişi Sığırların 6 Aylık Yaştan Doğuma İki Ay Kalana Kadarki Beslenmeleri: Bu hayvanlara uygulanacak aşırı beslemeler onun ileriki dönemlerdeki döl ve süt verim performanslarını olumsuz etkiler. Düve adaylarında meme gelişimi en süratli 4 ila 9 aylık yaşlar arasında olmaktadır. Eğer bu yaşlar arasında sığırlar aşırı bir şekilde beslenirlerse memelerde süt üretecek dokuların bir kısmı yerine hiçbir fonksiyonu olmayan yağ dokuları gelişir. Böyle dişi sığırlar sağmal inek oldukları dönemde normal ineklere göre daha az süt verirler. Genç dişilerin aşırı beslenmesi sonucunda ortaya çıkabilen bir başka problem de erken kızgınlık göstermedir. Erken kızgınlık gösterme yumurtalıkta kistlere ve buna bağlı olarak da döl tutma problemlerine yol açar. Tablo 6.1’de düve adayı ve düvelerin yaşlara göre ulaşmaları gereken canlı ağırlık değerlerini inceleyebilirsiniz (S:120). Aşırı kilo almanın önüne geçebilmek için düvelere enerjice zengin kaba yemler örneğin mısır silajı aşırı miktarlarda verilmemelidir. En iyisi mısır silajı ve baklagil kuru otlarından oluşan bir kaba yem karışımının özel olarak hazırlanmış enerji, protein ve mineral dengesi ayarlanmış düve yemi ile birlikte verilmesidir. Damızlık düve adayı dişi sığırlara, 6-12 aylık yaşlar arasında günlük 4-7 kg mısır silajı, 2-3 kg kuru ot ya da saman ve 1,5 - 2 kg kadar düve yemi verilmesi yeterlidir. Eğer kaba yem olarak sadece çayır kuru otu ya da saman kullanılıyorsa serbest bir biçimde yiyebileceği kadar önlerine konabilir. Bu yemlere ilave olarak da günlük 2,5-3 kg kadar düve yemi verilmelidir. Dişi sığırların 12 aylık yaşa ulaştıktan sonra besin maddesi gereksinimleri artar. Bu nedenle besleme programına ilave olarak verilen düve yeminin günlük 1-1,5 kg daha arttırılması gerekir. Aşırı kilo almış düvelerde güç doğum riski de fazladır.

Dengeli bir biçimde beslenen düveler 15 aylık yaşa geldiklerinde tohumlanabilirler. Tohumlama anında düvelerin en az 340 - 360 kg civarında bir canlı ağırlığa sahip olmaları istenir. Daha erken yaşlarda ya da canlı ağırlıkta tohumlamak, düve henüz doğum için yeterli iskelet yapısına ve güce ulaşamayacağından tehlikeli olabilir.

Damızlık Gebe Düvelerin Gebeliğin Son İki Ayındaki Beslenmeleri: Doğan yavrunun büyüklüğü; genetik faktörlerden, beslenme şeklinden, yaştan ve düvenin doğum zamanındaki vücut büyüklüğünden ve yaşından etkilenir. Düveler gebeliğin son iki ayında günde yaklaşık 1 kg canlı ağırlık artışı sağlamalıdırlar. Düvelerin aşırı beslenmesi doğum güçlüklerine doğum sırasında ya da doğumdan sonra ortaya çıkan süt humması, son atmama ve rahim iltihabı gibi bazı beslenmeye bağlı metabolik hastalıklara yakalanabilirler. Gebeliğin son iki ayında günlük 3,5 kg kadar düve yemi ile 6-8 kg mısır silajı ve 2-4 kg saman ya da kuru ot verilmesi yeterli olacaktır. Gebeliğin son 3 haftasından itibaren alıştırılarak süt yemine geçilmelidir. Bu durumda verilecek süt yemi miktarı yavaş yavaş arttırılarak günlük 6 kg’a çıkarılmalıdır.

İneklerin Beslenmesi

Süt sığırlarının toplam besin maddesi gereksinimleri; yaşama payı, süt verimi, gebelik ve büyüme için gereksinim duyduğu ihtiyaçlar dikkate alınarak hesaplanmaktadır.

Yaşama payı: Vücudun herhangi bir canlı ağırlık kaybı ya da kazancı olmaksızın, herhangi bir verimde bulunmaksızın, solunum, sindirim, dolaşım ve hareket için gerekli olan besin maddesi miktarıdır. Yüksek verimli sığırda verilen yem miktarının ancak üçte biri yaşama payına ayrılırken, düşük verimli süt sığırında verilen yemin yarısı yaşama payı için ayrılır. Yaşama payı gereksinimini etkileyen faktörler ise yürüme, iklim, stres, sağlık, vücut ağırlığı, mizaç ve bireysel farklılıktır.

Büyüme: Vücudu oluşturan organ ve dokuların bir uyum içerisinde gelişerek hacim ve ağırlık olarak gösterdiği artış şeklinde tanımlanabilir. Büyüme için gerekli enerji ve besin maddesi miktarı; hayvanın ırkına, yaşına, canlı ağırlığına, cinsiyetine ve sağlık durumuna göre değişir.

Üreme: Aşırı besleme sonucunda hayvanların fazla kilo alması güç doğumlara ve bazı beslenme hastalıklarına (ketozis ve yağlı karaciğer gibi) yol açabilir. Besin maddesi ve enerji bakımından noksan besleme yapılması durumunda ise canlı ağırlığın düşük olmasına, kızgınlık belirtilerinde yetersizliğe veya gizli kızgınlık denilen durumlara, güç gebe kalmaya, gebe ise yavru canlı ağırlığının düşük olması gibi durumların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Laktasyon: Bir ineğin doğumdan itibaren tekrar kuruya çıkana kadar geçen zamana laktasyon denir. Laktasyondaki bir ineğin süt verim grafiği Şekil 6.1’de gösterilmiştir (S:122). Doğum ile birlikte laktasyonun ilk 10 haftasında süt verimi en yüksek düzeye ulaşır. Bundan sonraki 10-20. haftalar arasında süt verimi yavaş yavaş azalmaya başlar. Bu dönemde verimin mümkün olan en az düzeyde azalması istenir. Üçüncü dönemde ise süt verimi hızlı bir şekilde azalır ve inekler kuruya çıkarlar.

Kuru Madde Gereksinimi: Süt sığırlarında kuru madde gereksinimi; süt verimi, yemlerin fiziksel ve kimyasal nitelikleri ile çevre sıcaklığına bağlı olarak değişir. Gebeliğin son üç aylık döneminde, karın boşluğu içerisinde büyüyen yavrunun işkembe üzerine baskısı ve hormonsal değişikliklere bağlı olarak kuru madde tüketimi düşer. Doğumdan sonra süt verimindeki artışa bağlı olarak kuru madde tüketimi de artar. Ancak bu artış süt verimindeki artış ile paralel gitmez. Süt verim artışı doğumu takiben 6-8. haftalarda en yüksek düzeyine ulaşırken kuru madde tüketiminin en yüksek düzeye ulaşması 10-12. haftaları bulabilir (Şekil 6.1, S:122). Bu dönemde kuru madde tüketiminde meydana gelen yetersizliği karşılayabilmek için süt sığırları vücutlarında rezerv olarak bulunan yağ dokuları yakarlar. Ancak laktasyonun sonunda süt veriminin iyice azalmasına karşın kuru madde tüketimi aynı oranda azalmaz.

Enerji Gereksinimi: Laktasyondaki bir süt sığırının enerji gereksinimi yaşam payı, süt verimi, eğer gebe ise yavrunun gelişimi ve depo yağların birikimi için gerekli ihtiyaçların toplamıdır. Ayrıca ilk doğumunu yapmış süt veren ineklerin büyümeleri için gereksinim duydukları enerji de hesaba katılır. Gebeliğin son döneminde bulunan inekler yağ olarak enerji depolarlar. Bu dönemde oluşan depo yağlar doğumla beraber ortaya çıkan enerji eksikliğini tamamlamakta kullanılır.

Süt sığırlarında enerji gereksiniminin büyük bir kısmının karşılandığı karbonhidratlar, yapısal (selüloz, hemiselüloz, pektin ve lignin) ve yapısal olmayan (nişasta ve şekerler) olmak üzere iki kısımda incelenir. Yapısal olmayan karbonhidratlar mikroorganizmalar tarafından çok hızlı bir şekilde sindirilirler. Yapısal karbonhidratlar ise işkembeli hayvanlar için özel bir önem taşırlar. Süt sığırlarında rasyonda yeteri miktarda yapısal karbonhidrat bulunması; fiziksel doygunluğu, tükürük üretimini, geviş getirmeyi ve çiğneme hareketini sağlar.

Protein Gereksinimi: Süt sığırlarında protein gereksinimi, enerji gereksiniminde olduğu gibi, canlı ağırlık, süt verimi ve gebe ise yavrunun gelişimi ile ilk doğumunu yapan ineklerin büyüme payları için de gereksinim duyulan ihtiyaçların toplamı ile belirlenir. Süt sığırlarının protein gereksinimleri işkembede yer alan mikroorganizmalar ile yemlerden gelen proteinlerden karşılanır.

Vitamin ve Mineral Madde Gereksinimi: Vitaminler, yaşam için gerekli ve çok az miktarlarıyla organizmada pek çok fonksiyonun yerine getirilmesine yardımcı olurlar. Süt sığırlarında yağda eriyen (A, D, E, K) vitaminlerin dışardan alınması gerekir. Suda eriyen (B) vitaminler ise büyük oranda işkembede yaşayan mikroorganizmalar tarafından sentez edilirler. Yüksek verimli süt sığırlarında B vitaminlerinin sentezi yetersiz kalabilir. Süt sığırlarının beslenmesinde en önemli mineral maddeler (makro mineraller); kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, klor, sülfür ve (mikro mineraller) çinko, mangan, bakır, iyot, demir, kobalt, molibden, flor ve selenyumdur. Bunlardan Ca, P ve Na pratik olarak önem taşırlar. Diğer mineral maddeler çoğunlukla yemlerle sığırlara verilir. Ancak yüksek verimli süt sığırlarının rasyonlarına Cu, Zn, Mn ve Se gibi bazı minerallerin ilavelerine gereksinim duyulabilir. Süt sığırlarında vitamin ve mineral maddelerinin eksiklikleri döl verimi problemleri, süt veriminde düşme ve çeşitli beslenme hastalıklarının çıkmasına neden olur.

Su Gereksinimi: Süt sığırlarında su gereksinimi; çevre sıcaklığı, bağıl nem, süt verimi, kuru madde tüketimi ve aktivite gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Yüksek verimli bir süt sığırının 100-150 litre arasında günlük su ihtiyacı vardır.

Sağmal İneklerin Laktasyon Dönemlerine Göre Beslenmesi

1. Dönem, Laktasyonun Başlangıcı (0-70 günler arası): Bu dönemde süt verimi hızlı bir artış içerisindedir ve en yüksek düzeyine ulaşır. Kuru madde tüketimindeki yetersizliğe bağlı olarak enerji ve protein bakımından eksiklikler ortaya çıkar. Sağmal süt sığırı bu durumu telafi etmek için vücut dokularındaki depoları kullanarak gereksinimlerini karşılamaya çalışır. Laktasyonun ilk döneminde bulunan sığırlar;

  • Kaliteli kaba yemler ile beslenmeli,

  • Kaba yemlerin en az yarısı 3 cm ve yukarısında olmalı,

  • Rasyon enerji ve protein yönünden yeteri düzeyde olmalı,

  • Kaba/konsantre yem oranı 45/55 sınırını geçmemeli, mümkünse yarı yarıya düzenlenmelidir.

2. Dönem, Laktasyonun Ortası (70-140 günler arası): En yüksek düzeye ulaşmış olan süt verimi mümkün oluğunca sürdürülmeye çalışılır. Kuru madde tüketimi de en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Canlı ağırlık kaybı durmuş ve yavaş yavaş canlı ağırlık kazançları başlamıştır. Laktasyonun başlangıcında bahsedilen tüm kurallar bu dönem için geçerlidir. Üreme problemlerine karşı tedbirlerin alınması gerekir. Bu dönemde bulunan ineğin gebe kalmış olması beklenir.

3. Dönem, Laktasyonun Sonu (140-305. günler arası): Bu dönem yönetim ve besleme bakımından en kolay dönemdir. Süt verimi giderek azalmaktadır ve azalan süt verimine göre verilen yem miktarının azaltılması gerekir. Kurudaki İneklerin Beslenmesi: Sağmal ineklerin yaklaşık doğumdan iki ay öncesinde süt sağımının durdurulması ile girilen özel besleme dönemine kuru dönem denir. Laktasyon döneminde yoğun yemlemeye bağlı olarak işkembe duvarında meydana gelen aşırı yıpranmadan dolayı bol miktarda kuru ot ve az miktarda konsantre yem ile beslenirler. Laktasyon döneminde süt sağımından dolayı yıpranan meme dokuları bu dönemde dinlenirler. İneğin karnındaki yavru gelişiminin yaklaşık % 70’i son 3-4 aylık süreçte meydana gelir. Bu süreçte yağlandırmadan dengeli bir şekilde beslenir.

Yüksek verimli süt sığırları, yaklaşık doğuma 60-65 gün kala, orta ve düşük verimli süt sığırları ise 55-60 gün öncesinden kuruya çıkarılabilirler. Kuruya çıkarma işlemi, süt verimi zaten azalmış olan sığırlarda, önce konsantre yem önlerinden kaldırılır sonra su kısıtlaması yapılır. Sağım birden durdurularak inekler kuruya çıkarılırlar. Bazı inekler sağım döneminin sonuna gelinmiş olsa bile süt verimlerini düşürmemiş olurlar. Bu ineklerde kuruya çıkarma döneminden yaklaşık bir hafta öncesinden başlanarak sağım seyreltme işlemi uygulanır. İlk dönem başlangıçtaki 40 günlük zamanı kapsar. Bu dönemde ineklere yiyebilecekleri kadar kaliteli kuru ot ve bu ota ilave olarak da 3-5 kg arasında konsantre yem verilir. Kaba yem saman gibi kalitesiz kaynaklardan sağlanıyorsa konsantre yem miktarı bir kilogram artırılır. İkinci dönem ise doğuma kalan son 20 günlük süreçtir. Bu dönemde inekler doğumdan sonraki rasyonlara alıştırılırlar. İneklere verilen konsantre yem miktarı günlük olarak belirli oranlarda artırılarak doğum zamanı ineğin canlı ağırlığının % 1’ine ulaşması sağlanır. Kuru dönemde bulunan ineklere silaj, posa gibi su içeriği bakımından zengin kaba yemler 5-8 kg aşmayacak şekilde verilir.

Sağmal Sığırlarda Beslenmenin Süt Bileşimi Üzerine Etkisi

Süt proteini: Rasyondaki enerji ve protein miktarı ile kalitesinden etkilenir. Rasyonda protein miktarı yeterli olsa bile enerji yetersizliği süt protein oranında düşmeye yol açar. İşkembe ortamında yeterli düzeyde azot ve enerji olduğu sürece mikrobiyel protein sentezi de devam eder. Süt proteinin kalitesi ve miktarı peynir üretimi için gereklidir.

Süt Yağı: Süt yağı beslenmenin yanı sıra laktasyon dönemi, mevsim, çevre sıcaklığı ve ırk gibi çeşitli faktörlerden etkilenir. Hayvan sağlığının ve süt yağ düzeyinin devamının sağlanabilmesi için kaba yem oranının en az % 45 ve ham selüloz oranının ise %17 olması gerekir. Kaba yemlerin 2,5-3 cm altında bir boyuta sahip olması süt yağ miktarında bir azalmaya sebebiyet verir. Taze biçilmiş otlar veya çayır mera gibi kaynakların kaba yem kaynağı olarak kullanıldığı durumlarda sütteki yağ oranı düşer. Yemleme esnasında öğün sayısının artırılması sütteki yağ miktarını yükseltir. Süt yağ oranı ırklara göre oldukça büyük farklılıklar gösterir. Bu durum Tablo 6.2’ de gösterilmiştir (S:126).

Beslenmenin Sütün Duyusal Özellikleri Üzerine Etkisi: Burçak, acı bakla gibi baklagil taneleri veya samanları içerdikleri acımsı tadı süte geçirirler. Silaj, lahana, turp, şalgam, soğan, sarımsak gibi kendine özgü kokusu olan yemler içerdikleri kokuları süte geçirirler. Havuç, domates, portakal kabukları gibi renk maddesini yoğun bir biçimde içeren yemler verildiğinde süte kendi renk maddelerini geçirirler.